KONYALI “HATTATLAR” ÜZERİNE MEHMET ZEKİ DOLBAY’IN MAKALELERİ
MEHMET ZEKİ DOLBAY’IN MAKALELERİ
Ahmet ÇELİK
1295/1879’da Konya’da doğan Mehmet Zeki Dolbay, Hadimli Hacı
Mehmet Efendi’nin oğludur. Annesi Hatice Vahide hanımdır.
Mehmet Zeki Bey, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan
Özlük dosyasında kendi elyazısıyla doldurduğu evrakta şöyle demektedir:
“İsmim Mehmet, mahlasım Zeki’dir. Mahlasımla yad olunuyorum.
Pederim Konya Vilayeti Mahkeme-i Ticaret Reisi iken vefat eden Hacı Mehmet
Efendi’dir.
Konya vilayeti Şemsi Tebrizi Mahallesi’nde 15. hanede 30 Ramazan
1297/ 4 Eylül 1295 (miladi 16 Eylül 1879) tarihinde Salı günü doğdum.
Konya’da biraderim Mehmet Sabit Efendi’den mekatib-i
ibtidaiyye(ilkokul) ve rüşdiyede(ortaokulda) okunan bi’l-cümle durusla(derslerle
birlikte) mantık tahsil ederek Konya Daru’l-muallimin(öğretmen okulun)’adehaletle
müretteb olan ulum ve fununu talim ve müddeti muayenesi zarfında şahadetname
ahzine (diploma almaya) muvaffak oldum. Yine bu sırada biraderimden Meani, Akaid
ve Fıkh-ı şerifi okudum. Türkçe ve Farisi tekellüm(konuşma) ve kitabet (yazma)
eyler arabiyeyi anlayıp tercüme ve tahrir(yazma) ederim.”
1313’te Konya Daru’l-muallimin’den mezun olduktanöğretmenlikhayatına
atılan Mehmet Zeki Bey sırasıyla;
Kaş kazası ilk mektep başmuallimliği (20.9.1314- 15.4.1315)
Isparta rüştiyesi muallimi sanisi (12.5.1315-19.08.1318),
Isparta idadisiDin Kültürü, Arapça, Farsça,Tarih ve Coğrafya dersleri
öğretmenliği (19.8.1318–1.12.1325),
Niğde(11.12.1325-28.3.1331),
Nevşehiridadisi(1.4.1331-1.6.1335),
Konya İmam Hatip MektebiTarih Coğrafya öğretmenlikleri
(2.5.1341-15.6. 1341)ve
Konya Köprübaşı Mektebi(22.4.1928- 23.02. 1935’e
kadar) başmuallimlerinde bulundu ve en son adı geçen okulda görevli iken vefat
etti. Eşi Fatma Hanım’a 1 Mart 1935 tarihinden itibaren 18 lira 90 kuruş dul
aylığı bağlanmıştır.
Özlük dosyasındaki bir nota göre: “İdari işlerde muvaffakiyet
gösteremediğinden Maarif Vekâleti’nin 12.3.1933 tarih ve 42.209 no.lu emri ile
uhdesinden başmuallimlik alınarak muallimliğe nakledilmiştir.” denilmektedir.
Nevşehir İdadisi’nde görevli iken istifa ederek Konya’ya döndü.
Bu arada bir müddet ticaretle meşgul olan Mehmet Zeki Bey, Konya Halkevi’nde
çalıştı. Babalık, Yeni Fikir ve Selçuk gibi gazetelerde halk edebiyatı ve
hattatlarla ilgi yazıları yayınlandı.
Afif Evren bir yazı dizisinde onu şöyle tanıtır:
“M. Zeki (Dolbay) Konya matbuatında, (Babalık) gazetesi sütunlarında
uzun yıllar imzası görülmüş emektarlardandır. Öğretmenlik, tüccarlık yapmış,
bir yandan da yerli ve taşralı halk şairlerinin hayatlarını, mahalli gelenek ve
görenekleri, Konyalı hattatları, köylü fıkralarını sık sık yazmış bir
zattır. Derlediği ve yazdığı fıkralarda (Karaboğa) takma adını
kullanırdı, şişman, esmer, dolgun yüzlü, şakacı bir vatandaştı. Türkiye ve
dolayısıyla Konya matbuatında, Ürgüp’teki Peri Bacalarından, mağaralardaki
freskli Bizans kiliselerinden ilk defa bahseden odur ve yazısı Babalık
gazetesinin Memleket Tetkikleri sütunlarında çıkmıştır. O yazısında
(Mekke’ye giden Yuanis) efsanesinden de bahseder.
Zeki Bey, nasıl olduğu gibi görünmüş ve konuşmuşsa yazılarını
da öyle yazmıştır. Yazı dili çok sadedir. Az okumuş bir adam bile anlayabilir.
Yıllar boyunca derlediği, tespit ve neşrettiği (halk bilgisi) ile (Konya
Halkiyatı)na sürekli olarak hizmet etmiştir, Özel kitaplığında bir hayli yazma
eser, cönk bulunduğunu söylerdi. Vefatından sonra ne olmuştur bilmiyorum.
Zeki Bey, tarihi konularla da ilgilenirdi. Kısa aralıklarla
on beş yıl yazmıştır diyebilirim. Yanılmıyorsam, topladığı Sille halk ve saz
şairlerine ait bilgiler Konya Halkevi tarafından kitap halinde çıkarılmıştır.
Bende (folklor-halk bilgisi) sevgi ve alakasını uyandıran rahmetli Zeki
beydir. Aynı zamanda babacan, dürüst ve temiz bir zattı.”
Mehmet Zeki Dolbay23 Şubat 1935’de Konya’da vefat etti.24
Şubat 1935 tarihli Babalık Gazetesi onun vefat haberini şöyle vermektedir: “M.
Zeki Kültürlü Bir şardaş daha kaybettik. Köprübaşı İlkokulu muallimiM. Zeki’yi
de kaybettik. Konya’nın kültür hayatında sayılı varlıklardan biri olan bu
sevimli ve değerli sima evvelki gün rahatsızlanmış ve gözlerini ebediyen
kapatmıştır. M. Zeki, memleketin irfanen yükselişiiçin çalışanlardan biri idi.
Kendisini muhitine tanıtmış ve sevdirmişti. Elliyi geçkin yaşta hayata
gözlerini kapayan Zeki’nin gazetemizde birçok yazıları çıkmış matbuata da
hizmetleri dokunmuştur.
Merhumun cenazesi dün saat onikide Şems Mahallesi’ndeki evinde
kaldırılarak dostlarının, meslektaşlarının ve halkın gözyaşları arasında ebedi
istirahatgahına tevdi edilmiştir. Aile efradının, meslektaşlarının
teessürlerine iştirak ederbaşlarınız sağ olsun deriz.”
Musalla Kabristan´ında Gömeç hatun Türbesi karşısındaki mezar
taşı kitabesi şöyledir:
“Konya´nın Değerli Büyüğü,
Hacı Mehmet oğlu, Mehmet Zeki Dolbay,
Burada yatıyor, yaşamasını okumak,
Okutmak, öğrenip, öğretmekle geçirdi,
Ulusu için çok yazılar yazdı,
Adını saygı ile an, Tanrı onu uçmağı ile
Yargılasın...”
Doğumu: 1880 Ölümü: 23/02/1935
Mehmet Zeki Bey’in, 17, 19 Temmuz,15 Eylül, 5 ve 25 Ekim 1927
tarihli Babalık gazetesinde“Konya’da Hat, hattatlarTezhip ve Ciltçilik Sanatları
Üzerine”makaleleri yayınlanmıştır.Bu makalelerinde Mehmet Zeki Bey,son dönemde
yaşayan:
1. Kadızade Hacı Hamdi Efendi,
2. Hacı Mahmut Efendi,
3. Mustafa Rüşdü Efendi,
4. Mahbub Efendi,
5. Ahmet Rüşdi Efendi,
6. Ali Vehbi Efendi,
7. Osman Hamdi Efendi,
8. Hacı Mahmud Zeki Efendi
9.Şems Dedesi Hacı Ahmet Efendi
10.Mustafa Fehmi Efendi ve
11. Hacı Ali Rıza Efendi
12. Osman Haki Efendi
13. Çulluk Hafız Mehmet Efendi
isimli Konyalı 13 hattathakkındaçok değerli bilgiler vermektedir.
Makaleler, latin alfabesinin kabulünden önce olduğu için
Osmanlıca olarak yayınlanmıştır. Konyalı Hattatlarınıtanıtmayı amaçlayan bu
makaleler “Eski Sanatlarımızdan:
Hattatlık, Teclid Ve Tezhib”, “Eski Hattatlarımız” ve “Hattatlarımız”
gibi isimler taşımaktadır.
Kaynaklarda Mehmet Zeki Bey’in 25 Temmuz 1927 tarihli Babalık
gazetesinde geçen (ve elimdeki Babalık arşivinde mevcut olmayan) “Eski
Hattatlardan Abdülgani Efendi” adlı makalesine ise ulaşamadım.
Konyalı hattatlara ilgi ve dikkat çekmesi açısından Mehmet
Zeki Bey’in makaleleri Veli Sabri Uyar’ın Konya Halkevi Dergisinde yayınladığı “Hattatlar
Armağanı” adlı çalışmasından yaklaşık 20 yıl önce kaleme alması ve bu işi
başlatması açısından oldukça önemlidir.
ESKİ SANATLARIMIZDAN: HATTATLIK, TECLİD VE
TEZHİB
1.
KADIZADE HACI HAMDİ EFENDİ
Konyamızın en eski
ailelerinden, nadir yetiştirdiği hattatlarından birisi de Kadızade Hacı
Hamdi Efendi’dir. İlmiyle amil olan, tabiat-ı şiiriyesi bulunan meşayihten
imiş. Sülüs, nesih, talikte mükemmel üstat imiş. Sicillat-ı mehakimde mevcut
vakfiyelerin birçoğu kendi kalemindendir. Pek mükemmel müzehheb (tezhibli)
Mushaf-ı şerif, delail(ü Hayrat)lar, Mevlana hazretlerine olan medhiyesi,
iyiliğini gördüğü paşalardan birine söylediği el yazısıyla kasidesi aileleri
nezdinde mahfuzdur. Bu zat birçok kimseleri yetiştirdiği gibi kendi
oğullarından Hacı Mehmed Efendi, Mustafa Rüşdü Efendileri de hattat
etmiştir. İlmiyle hattatlığıyla şeyhliğiyle pek ziyade şöhret alan Bozok (?)
evlatları kendisinden sonra Hamdizadeler diye de şöhret almıştır.
Hacı Mehmet Efendi’nin bazı
mescitlerde ve aileleri nezdinde kıymettar yazıları olduğu gibi mahdumları Hacı
Mahmut Efendi, Abdülkadir Efendi, Hacı Ali Efendi de mükemmel hattat
imişler.
2.
HACI MAHMUD EFENDİ
Hacı Mahmud Efendi, güzel sese malik makama aşina, sol ile yazar bir zat imiş.
Senelerce sıbyan muallimliği yapmış, pek çok şakirt(öğrenci) yetiştirmiştir.
Yazdığı Mushaflar bu gün ellerde mevcut olduğu gibi nesihle yazdığı kıymettar
bir Delail-i Şerif’i de biraderzadesi (kardeşinin oğlu) Abdülkadir
Efendi’dedir.
Bu zatın mahdumları(oğulları)
mütekaid(emekli) mirlivalardan Hamdi Paşa, Erzincan sermühendisi Said
Bey hattat bulunuyorlar.
Hacı Mahmud Efendi’nin
biraderi Abdülkadir Efendi merhumla Hacı Ali Efendi’nin de aileleri nezdinde(yanında)
birçok güzel yazıları vardır.
Hacı Ali Efendi’nin mahdumu
Urfa Muallim(öğretmen) Mektebi, Edebiyat-ı Arabi, Farisiye muallimi Abdülkadir
Efendi’nin de güzel yazıları varsa da hattatlığı terk etmiştir.
3.
MUSTAFA RÜŞDÜ EFENDİ
Hacı Hamdi Efendi’nin diğer
oğlu Mustafa Rüşdü Efendi de en değerli hattatlarımızdandır. Hattın
tekâmül ettiği zamanlara ait gayet güzel itina ile yazdığı müzehheb(tezhibli)
bir Mushaf-ı Şerifi İstanbul’da Keçecizadeler’den Reşat Fuad Bey’in
kütüphanesindedir.
Burada Selimiye Camii’nde bazı
yazıları olduğu gibi Müzehane’de de levhaları vardır.
Şeyh Sadreddin Konevi
Kütüphanesi’nde bulunup eski, pek
kıymettar olduğundan baş son müzehheb sahifeleri kesilip çalınan Mushaf-ı
Şerifi’nin noksan sahifeleri de yazısına göre yazmış, ikmal edilmiştir.
Biraderzadesinin oğlu olan
tüccardan Hacı Ragıb Efendi yedindeki(elindeki) “el-Kâsibü habibullah”
(Anlamı: Çalışan, Allah’ın sevgilisidir.)içerisine Sure-i Fetih sığdırılan
besmele-i şerif, “şifaü’l-cinan, kıraatü’l-kuran” (Anlamı: Canların şifası,
Kuran okumaktır.) levhaları pek değerli eserlerdendir.
Oğlu tarafından söylenilen:
“Hamdizade Mustafa Rüşdi de
oldı bi-nişan” mısraı vefatı tarihini gösterir.
4.
MAHBUB EFENDİ
Bu zatın oğlu Mahbub Efendi’yi
İstanbul’da nadir yetişen hattatlar meyanında sokmak lazımdır. Konya’da göze
çarpan her levha kendisine ait olduğu gibi Şerafeddin, Aziziye, Kapu
Camilerinin,Türbe Mescidi’nin, Isparta’da Çelebiler Mahallesi Mescidi’nin
insanın seyrine doyamadığı en güzel yazıları da kendisinindir. Pek güzel bir
halk edebiyatı şairi idi. Darulhadis Medresesi tamir edildiğinden
tamirine dair kendisinin yazdığı ve ince talikle pek mahirane bir surette
yazdığı manzume-i tarihiyesi elan Daru’l-hadis içinde muallâktır. Son mısraı:
“Behişti âsânı ihya oldı bu
Daru’l-hadis ya Hû” dur.
Mahbub Efendi’nin şişe
içerisine yazdığı bir yazısı Hamza Dedezade Tüccar Hasip Efendi’dedir.
Mahbub Efendi, nakkaşlıkta, hakkaklıkta
mahir idi. Yazısını yazdığı camilerin nakkaşlarını da kendisi yapmıştır.
Nakışlar Üçüncü Ahmed’in zamanına ait nakışları andırır. Pek çok talebesi
vardır.
Alâeddin Camii’ni yazan ve
nakışlarını yapan meşhur hattatlarımızdan Topçuzade (Mehmet) Arif ve
lisemiz Arabî muallimi fazılı Abdullah Atıf (Tüzüner) Efendiler
bunlardan başka Adil Efendi, Alaş İmamzade, Ahmed Efendi,
Milli Kütüphane memuru İsmail Zühdü Bey yetiştirdiği meşhur
hattatlardandır.
5.
AHMET RÜŞDİ EFENDİ
Konyamızın en eski ve asil
ailelerinden yetişen Türk harsına(kültürüne) ince zarif sanatlarına hizmet eden
hattat, şair, ediplerimizden birisi de müderrisinden Abdulfettazade Mehmet
Efendi oğlu Hafız Ahmet Rüştü Efendi’dir. 1210/1795 tevellütlüdür. Mihmandar
Mahallesiahalisindendir. Konya medreselerinde okumuş fudeladan meşhur müftü
İsa Efendi’den icazet almış, yazıyı Kastamonulu meşhur hatta Mustafa
Hilmi Efendi’den öğrenmiştir.
Uzun müddet Şems Mahallesi,
sıbyan mektebinde hocalık yaparak pek çok şakirt yetiştirmiştir.
İlim ve fazlı, zühd ve
takvası, sa’y ve gayreti, ahlak-ı hamidesi olduğundan bütün memleket eşrafının
çocukları kendisinden okurmuş, adına “Ayan Hocası” derlemiş. Tabiat-ı
şer’iyesi varmış. Yazarlık olsun ki bütün eş’arı telef gayb olmuştur. Yalnız
merhum refikası hanıma yazdığı şuzişli mersiyesiyle, Musalla’daki kabir taşında
kazdırdığı edebiyatı kalmıştır.
Ellerde, aileleri nezdinde
değerli yazıları levhaları vardır. 1268/1851’de hatt-ı nesihle yazdığı tezhib
ve teclid ettirdiği bir Mushaf-ı Şerifi Kapu camiindedir.
6. ALİ
VEHBİ EFENDİ
Oğlu Ali Vehbi Efendi
yetiştirdiği hattatların en ileri gelenlerindendir. Babasından başka Giritli
hattat Şükrü Efendi’den yazı yazmış icazetname almıştır. Bu da 1270/1853
tevellütlü(doğumlu)dür. Celi, nesih, talik, kufi yazılarında maharet-i kamilesi
vardır.
Ellerde, yeğeni Gazezzade
Nuri Efendi’de çok değerli levhaları vardır. Talik yazısındaki mahareti çok
fazladır. Bu zat hem mücellit hem de mühezzib olduğu gibi varlığıyla iftihar
olunur ulema, fudela, üdeba-ı şuaradandır. Mükemmel bir divan teşkil edecek
kadar Türkçe, Arapça, Farsça ebyat-ı eşarı(şiirleri), hece vezniyle söylediği
manzumeleri ve çocuğuna söylediği pek nahif ninnileri ve bazı tarihleri yedimde
mevcuttur.
Konya medreselerinde mebusu
muhterememiz Naim Hazım Bey Efendi’nin dedeleri Naim Efendi’den
okuduktan sonra Kırkağaç’a giderek Kayacıklı Osman Efendi’den icazetname
almıştır. Matbu “Sure-i Asr”, “Sure-i Kevser”, “Sure-i Feth” ve “ehassul-havas
ala Sureti’l-İhlas tefsirleri” olduğu gibi gayri matbu “Tuhfe-i Vehbiye” bir de
naziresi olduğundan bazı ahbapları ve bilenleri künyesine “Vehbiyi Sani” derler.
Yine Abdülfetttahzadeler’den
olan Namdar Rahmi, Sadreddin Rahmi beylerle amcazade
olurlar. Her ne kadar tedkik ve
tetetbuatımız hattatlık mühezziblik mücellitlik üzerine ise de numune olmak
üzere Nuri Efendi hanesinde kendi el yazısıyla kızı Safiye Hanım
için nesihle yazdığı söylediği şu tarihi yazmayı münasip gördüm:
Dü çeşmim nergis-i nûrum bi
hamdillah malu’ etti
Huda bir duhter-i cennet safa
bahşiyle şâd etti
Muammer eylesun Rabbim, cihan
durdukça var olsun
Hazeran ger şükr olsun
sevindirdi ebeyni
Aceb mi çıksa Rumice cevahirle
olur tarih
Safiye’m hûb cevher çün cemal
makale ayni
Dedi Vehbi cevahirle
müzeyyen oldu tarihi
Cümle güherin mütedevr odur ve
lü’lüü gayri
***
Diğer yeğeninin oğlu Rüşdi
Efendi için söylediği tarih:
Niyeti sala için fark bil de
bir kadekesa biz
Konya’ya duhulumüzdaki baş mı
yakalandığınız
Dilbe kav ir etmiş eydin Rüşdi’nin
tarihini
Sad hazeren bi şumar tarihi
dai dedeniz
Vakt merhunesi gelince yüz bin
söylesek
Necmi geldi Vehbi yazdı iş bu
tarihiniz
7.
OSMAN HAMDİ EFENDİ
Konyamızda yetişen Türk
harsına(kültürüne) ince sanatlarına hizmet edenlerden biri de Müzehane’deki
İkinci Mahmud’un emriyle Konyalı Eşari Mehmet Vehbi Dede’nin Hafız
Divanı Şerhi’ni yazan müzehhib teclid eden Ahmet Şükrü Dede’nin oğlu
Osman Hamdi Efendi’dir. Babası gibi hem
hattat, hem müzehhib, hem mücellid etmiş. Babasından öğrenmiş ve Sille
hocalarından merhum Hacı İsmail Efendi’den okumuş icazetname almış her
iki ayda bir Mushaf yazarmış. İtinayla yazdığı tezhib ve teclid ettiği büyük
kıtada bir Mushaf-ı Şerifi Kapu camiindedir.
Ferid Paşa merhuma yazdığı “Menakıb”
Mevlana Türbesi’ndedir.
Osman Dede’ye yazdığı “Mushaf-ı
Şerifi” Müze’dedir. Ziyaret edildiğinde derece-i mahareti anlaşılır. Ellerde ve
aileleri nezdlerinde değerli yazıları vardır.
Konya İstanbul matbaalarına
pek çok yazılar yazmıştır. Vefatı 1323/1905’dedir. Aziziye caddesinde tüccar
Ahmet Efendi oğludur.
8. HACI MEHMET ZEKİ EFENDİ
Şehrimizde yetişen değerli hattatlardan
harsımıza(kültürümüze) hizmet edenlerden birisi de Hacı Mehmet Zeki Efendi’dir.
Alaiyeli Efendizade hattat Memiş Efendi mahdumu hattatHüsnü Hamdi
Efendi’nin oğludur.
1233/1817tevellütlüdür. Şems
Mahallesi ahalisindendir. Konya’da İrfaniye Medresesi’nde okumuş, yazıyı babası
Hamdi Efendi’den öğrenmiştir.
Siyakat, ta’lik, celi, sülüs,
nesih, divan, rik’a yazılarda mehareti kamilesi(tam bir yeteneği) vardır. 1255/1839’de
Konya Evkaf Baş Kâtipliğine, bir müddet sonra sırası ile arazi memurluğuna,
müfettişliğe, ticaret mahkemesi riyasetine, cihad komisyonuna, belediye
riyasetine(başkanlığına), Niğde Vilayeti
a’şar müdürlüğüne tayin olunmuş 1296 senesi Ramazan bayramının ikinci günü (19
Eylül 1879) vefat etmiştir.
Merhum pek çok Mushaf, Delail(-i
Hayrat), Şifa, Enam-ı şerif, levhalar yazmış ve pek çok kimselere de yazı
hocalığı yazmıştır.
İtina ile yazdığı, İstanbul
mühezziblerine tezhip ettirdiği Mushaflardan birisi Eski Konya Valilerinden
Hacı Ali Paşa’da, birisi de kendi damadı Abdülvahid Çelebi Efendi’de,
birisi de oğlu Ragıp Efendi’dedir.
Vefatında satılıp umur-u hayriyesine sarf edilmek üzere yazdığı üç
Mushaf vefatından sonra satılarak vasiyeti mucibince umur-u hayriyesine sarf
edilmiştir.
Merhum musikişinas, ney
üflemekte mahir, ashabı hayr ve hasenattan bir zat idi.
Şems Dedesi Hacı Ahmet
Efendi başlıca yetiştirdiğihattatlarımızdandır.
9. ŞEMS DEDESİ HACI AHMET EFENDİ
Hacı Ahmet Efendi’nin ta’likteki
mahareti(yeteneği) diğer yazılarından fazladır. Bu da uzun müddet Sadreddin,
Fahreddin, Saffet, Abdülvahid Çelebilerin hizmet-i kitabetinde, Şems Dedeliği’nde,İstinaf
Mahkemesi Azalığı’nda bulunmuştur.
Mahdumları Selahaddin ve
Hacı Rıza efendilerde yazıyı kendi öğrenmiştir.
Selahaddin Efendi’nin ta’lik yazı ile beraber “Menakıb-ı Mevlana”sı, Hacı
Rıza Efendi’nin de yazdığı Şemsi Tebrizi hazretlerinin iki hırkasından biri
esbak Şeyhülislam Sahib Molla Efendi’de, biriside burada mahdumu Siraç Kazım
Efendi’dedir
10.MUSTAFA
FEHMİ EFENDİ
Nesih, celi, ta’lik, divani
gibi hutut-u mütenevviada(çeşitli hat yazılarında) ecille-i kalem ve harsımıza(kültürümüze)
hizmet eden Konyalı bir hattatımızdır.
Mahbub Efendi ile birlikte icazet almıştır. Her ikisinde üstadı Mahbub
Efendi’nin pederi Hamdizade Mustafa Rüşdü Efendi’dir. 1254/1838
tarihinde Gilisralızade Hüseyin Efendi’nin sulbünden(soyundan) Konya’da
tevellüt etmiştir.
Konya, İstanbul medreselerinde
okumuş ve müftü esbak Karahafız Mustafa Efendi’den ikmali nüsah ederek
ahz-ı icazete(icazet almaya) muvafık olmuştur.
Esnay-ı tahsilinde(eğitimi
sırasında) elde ettiği hakkaklık, hattatlık, saatçilik gibi sanatları sayesinde
zamanını zevk ile geçirmiş ve bir aralık Mevlevi tarikatına girerek sikke
giymiştir.
1311/1893 tarihinde tahsil
senelerine gelmiş olan çocuklarını okutmak için maa-aile(ailesiyle birlikte)
Konya’dan ayrılmış ve İstanbul’da temekkün etmiştir(yerleşmiştir).
Musikiye olan meyl ve istidadı
ahiran inkişaf ederek o yolda da maharetini göstermiş ve bilhassa erbabı
ihtisas arasında kidaye-i nayedan dermişti. Hazreti Ali’ye fart-ı muhabbeti(aşırı
sevgisi) ile maruf idi. Yalnız bu hususta mutaassıp görünen arkadaşı Mahbub
Efendi ile aralarında sebk eden(geçen) latifeleri meşhurdur.
Mahbub Efendi Aziziye Camii
şerifindeki aşere-i mübeşşerenin (cennetle müjdelenen on kişinin) isimlerini
yazdığı sırada bir musahabe(sohbet, konuşma) arasında hiddet ederek Hazreti
Ali’nin ismini yazmayacağına yemin etmiş ve bunu kemal-i zevk(büyük bir zevkle)
ve hutut ile Mustafa Efendi ikmal(tamam) etmiştir.
Ezvak-i hayatiyenin her
nev’ini görüp geçiren demlerinde o kadar ıyadane sarılmıştır ki bu hareketi
eski halini bilenlerin hayretini mucip olmuştur.
İstanbul’da böyle zahidane,
pek ziyade mütevaziane bir sa’y ile imrar-ı hayat etmekte olan Mustafa Efendi
1320/1902 tarihinde terk-i hayat etmiş ve Edirne Kapısı civarındaki kabristana
defn olunmuştur. Mahdumu muhteremi Konyamızın yeni mebusu Hüsnü Bey efendinin
nezdinde elyevm kıymetli yazıları mevcuttur.
11.
HACI ALİ RIZA EFENDİ
Son zamanlarda şehrimizde
yetişen hattatlardan biriside Çopurkadı namıyla anılan Hacı Ali Rıza
Efendi’dir.
Konya’nın Ahmet Fakih Mahallesi’nde
Ekincioğlu Seyyid Ahmet Efendi mahdumudur. 1260/1844’de doğmuş, ilk
tahsilini ikmal ederek kadılığa heves etmiş, burada bir heyet huzurunda imtihan
vermiş, evrakı imtihaniyesi İstanbulca kabul edildikten bazı kazalarda kadılık
yapmış sonra Konya Mahkeme-i Şer’iyesi İkinci Kâtipliğine tayin edilerek uzun
müddet tarih vefatı olan 1323/1905 tarihine kadar burada ifayı vazife
eylemiştir. Başlıca mahareti ta’lik yazısındadır.
Torunu ilk tedrisat müfettişi Remzi
Bey yed’inde(ellerinde, yanlarında) levhaları vardır. Merhum taassubun
aleyhinde hoş sohbet, rind-meşreb, ehli aşk bir zat idi.
12. OSMAN HAKİ EFENDİ
Çok değerli
hattatlarımızdandır. 1210/1795’deSille’de doğmuştur. Babası Kadı Rüşdü
Efendi dedesi de Hace Hakkı Efendi’dir. Baba dedesinin her ikisinin
de tabiat şiirleri ve birçok gazelleri vardır.
Osman Haki Efendi, Sille’nin
mahalle mekteplerinde okumuş, ta’lik yazıyıbabasından öğrenmiş ve babasının ÜsküpKadılığı’nda
bulunduğu sırada ÜsküplüŞeyh Şaban Efendi’den de hem ders okumuş, hem de
yazı yazarak icazetname almıştır. Sülüs, nesih, ta’lik, divan yazılarında
meharet-i kamilesi vardır.
Pek çok Mushaf, kitap,
levhalar yazmış, birçok kimselere yazı hocalığı yapmıştır.
Yazı yazarken nasıl yazdığına
bakanlara öfkelenir ve “Yazayım da yıl on ay bakasın!” dediğini söylerler. 1235/1819
ve 1245/1829tarihinde yazdığı iki Mushaf-ı Şerifi Türbe Kütüphanesi’ndedir. 1266/1849 senesinde 65 yaşında olduğu halde Sille’de
vefat etmiştir.
Başlıca yetiştirdiği
hattatlardan Mehmet b. Ali namında bir zatın 1284/1867’de yazdığı bakır
tezhipli meşin üstü bezeli bir Mushaf-ı Şerifi yine Türbe Kütüphanesi’nde
mevcut ise de bu zatın terceme-i haline dair bir malumat elde edilememiştir.
13. ÇULLUK HAFIZ MEHMET
EFENDİ
Şehrimizde yetişen
hattatlardan harsımıza hizmet edenlerden biriside hem hattat hem mühezzib hem mücellit
olan hafız Mehmet efendidir. “Çulluk Hafız” namıyla anılır.
Hoşhevan Saatçi Mahallesi ahalisindendir.
1190/1777tevellütlüdür. Tahsili Konya’dadır. İyi mantık bilir, edebiyatlada
uğraşır. Sahi, mükerrem, iyi sedaya malik, vücüh-u Kuran’a vakıf hatimile
teravih namazı kıldırır bir zat idi. Tahtatepen Mahallesi Sıbyan Mektebinde muallim
ve mahallesindeki mescitte imam bulunurdu. Hututu mütenevvie-i milliyemizde
meharet-i kamilesi vardır. Pek çok kitap, eczay-ı şerife, Mushaf,Delail, Enamlar,
levhalar yazmış,tezhip teclid etmiş, pek çok imam, hafız, hattat
yetiştirmiştir.
Mektepte kendisine gelen
hediyeleri fakir çocuklarına ve mahallesindeki fakirlere dağıtırdı. En iyi esvap
ve kürkleri giyer, temiz müşekkel-pesend, heybetli latifeci bir zat idi.
Hamdizade Hacı Mahmud ve Hacı
Ali Efendiler kendisinden okumuşlar ve ayrıca yazı icazetnamesi almışlardır.
1280/1863’de vefat etmiş, o zamanın büyükleri cenazesinde bulunmuşlardır. Garipler
Mezarlığı’nda metfundur. “Hafız”imzalı bazı gazelleri varsa da tetkikat
ve tetebbuatımız yazı üzerine olduğundan gazellerinden numune göstermedik.
Kaynaklar:
Afif Evren, Yeni Konya, 28
Temmuz 1960
Ali Işık, “Dolbay, Mehmet
Zeki”, Konya Ansiklopedisi, Konya 2012
Babalık, 15 Eylül 1927
Babalık, 17 Temmuz 1927
Babalık, 25 Ekim 1927
Babalık, 29 Temmuz 1927
Babalık, 5 Ekim 1927
Babalık, 27 Teşrinievvel 1927
Konya İl Milli Eğitim
Müdürlüğü Arşivi
Mehmet Ali Uz, Konya Kültürüne
Hizmet Edenler, Konya 2008, s. 39-40
Selçuk Es, Büyük Konya
Ansiklopedisi, Koyunoğlu Müzesi
Yeni Konya 27 Mart 1972
(Selçuk Es)
Yorumlar