LALA
MUSTAFA PAŞA’NIN ILGIN KÜLLİYESİNDEKİ KÜTÜPHANESİNDEN İKİ KUR’AN-I KERİM
Bekir ŞAHİN
ILGIN LALA
MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ
Lâlâ Mustafa Paşa tarafından yaptırılan Lâlâ Mustafa Paşa
Külliyesi Ilgın şehir merkezinde, Konya-Akşehir yolu üzerinde bulunan bir
menzil külliyesidir. Cami 1576 ve Kervansaray 1584 tarihinde Mimar Sinan tarafından
yapılmıştır. Kervansaray’ın tamamlanması Sinan’ın vefatından iki yıl önceye
denk gelmekte olup külliye yapıları doğu-batı yönünde uzanan bedestenin
güneyinde toplanmıştır. Mimar Sinan’nın, Osmanlı
külliyeleri içinde önemli yer tutan yapılar topluluğudur.
Bu külliye
iki defa tamir edilmiş olup külliyeye ait cami ve çarşı şu anda faaliyettedir.
Lâlâ Mustafa Paşa Külliyesi’nin çarşı ve kervansarayı
ağırlık noktasını teşkil etmektedir.
Vakfiyesinde külliye; cami, sıbyan mektebi,
imaret, çarşı (arasta), fırın, mutfak, medrese, hamam, dükkanlar, çeşme -
şadırvan sebil, samanlık, odunluk, hela, görevli odalarının yanında mevcut olan
iki han′in haremine yakın düşen birbirine bitişik hanlar, ile bu hanlara
bitişik kıble tarafından İsmail Bahçesi, doğudan umumi yol, kuzeyden haremin
kapısı, batıdan iki hanın haremleri ile sınırlı dört adet dükkanından bahsedilirken kütüphanenin adı
geçmemektedir.
Demek ki kütüphane bu
vakfiyeden sonra tesis edilmiştir.
Lâlâ Mustafa Paşa Camii Kütüphanesi
kitaplarının camiden ne zaman çıkartıldığı bilgisine ulaşılamamıştır. Ancak
uzun yıllar Ilgın Müftülüğünde korunduğu tespit edilmiştir. Ilgın Müftülüğü tarafından
Lala Mustafa Paşa Külliyesi’nde yer alan Sıbyan Mektebi’ne 2014 yılı başlarında
taşınmış ve burada korunmaya alınmıştır.
Burada bulunan 13 adet Kuran-ı Kerim
23/12/2014 tarihinde Konya
Vakıflar Bölge Müdürlüğüne oradan da 29/09/2015 tarihinde Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğüne devredilmiştir. Bu Kura’n-ı Kerimler arasında Lâlâ Mustafa Paşa’nın
Önce Suriye’nin Kuzeyinde bulunan Kuneytara[1] Camii’ne; sonra, bu camiye başka bir Mushaf
vererek bu mushafı Ilgın Lâlâ Mustafa Camii’ne vakfetmiş olduğu Kur’an’da yer
alan vakfiyeden anlaşılmaktadır. Üç hilal filigranlı kağıda muhakkak hatla, Aliyyü’l-Kâri imlasıyla[2]
yazılan, 265 demirbaş numarasıyla Ilgın Müftülüğü Kütüphanesi’nde de kaydı
bulunan bu Mushaf hat, tezhip ve cilt yönüyle nefis bir eserdir. Serlevhası
parşömenle restore edilmiştir. Adı geçen
camiye ait olan diğer Kuran’ı Kerimlerde kitap sanatları ve kitap vakfiyeleri
açısından incelenmeye değerdir.
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü ve Ilgın Müftülüğü uzman
ve görevlilerinden oluşturulan bir komisyon marifetiyle 08/11/2015 tarihinde
kütüphanede bulunan kitapların tekrar tespiti yapılmıştır.
Komisyonca 159 adet yazma ve 384 adet matbu kitap tespit edilerek
bu kitaplar Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Bu sayım
esnasında bu kütüphaneye ait kütüphane kayıt defteri ortaya çıkmıştır. Bu
defterde anılan kütüphaneyle ilgili bir takım sorulara da cevap bulunmuştur.
Bu deftere göre: Ilgın Müftüsü Seydişehir kazası Çalmanda
köyünden Abdullah Hilmi b. Muhammed Efendi mülkünde olan 238 adet kitap camii
şeriften çıkarılmamak kaydı ile erbabı tarafından mütalaa edilmek üzere
vakfedildiği ifade edilmektedir. Ayrıca bu kitaplardan otuz üçünün adı geçen
müftünün kayınpederi Bozkırlı Said Efendi Hoca’ya ait olduğu bilgisi de yer
almaktadır. Bu defter 1952 tarihinde Hüseyin
b. Muhammed Emin Konevî tarafından düzenlenmiştir. 238 kitap konularına göre ayrılarak tek tek
isimleri verilmiştir.
Buradaki özellikle yazma eserlerin zahriye ve unvan
sayfalarında kitap vakfiyelerine de rastlanmıştır: Buraya kitap vakfeden
vâkıflar arasında; Teslime Hatun ve Muhammed Efendi b. Murad Efendi isimleri
dikkati çekmektedir. Selvi Zade Muhammed Efendi b. Süleyman Efendinin de vakıf
kitabı bulunmaktadır. Ayrıca Hacı Numan Efendinin 1280(1863/1864) tarihli bir
vakıf kaydına da rastlanmıştır. En eski vakıf kaydı ise 1205 (1790/1791)
tarihlidir. Bazı kitaplardaki kayıtlar ise 1288 (1871/1872 )tarihlidir. Bu vakfiyelerden anlaşıldığına göre Ilgın Lâlâ
Mustafa Paşa Külliyesi’nde yer alan camide bulunan kütüphane külliye
yapıldıktan çok sonra tesis edilmiştir. Ilgın’da Lâlâ Mustafa
Paşa Camii’nde 999 H. (1590/1 M.) yılında 73 kitapla aynı adla Ilgın’da kurulduğu düşünülen
bu kütüphane önemli bir cami kütüphanesidir.
Ilgın Şeriyye sicilinde:
Ilgın kazasında bulunan Mustafa Paşa Vakfı Şerifi Büyük Camii şerifi derununda
bulunan 90 adet kitabın isimleri
zikredilmiştir. Bu belge 27 zilhicce 1286 ( 30 Mart 1870) tarihlidir.( Ilgın
ŞS,261, s.186.) Konya Vilâyeti Salnamesinin 1305/1887 yılına ait nüshasında (s.
246) bu kütüphanede kitap mevcudu 30’ dur, 1317 /1899 yıllığında 100 yazma 11 basma
eserdir (s.124). Maarif Salnamelerinde 1316 /1898 ve diğer yıllarda kitap sayısı
73 tür.
Kütüphanenin
koleksiyonu medrese öğrencilerinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek dinî
ilimlerle ilgili zaman zaman sayılar değişse de son zamanlarda 500 civarında
eserden oluşmaktaydı.
1- 265 ENVANTER NUMARALI
KUR’AN-I KERİM
A. ESERİN KÜNYE BİLGİLERİ:
Eser
Adı: Kur’an-ı Kerim
Eserin
Demirbaş Numarası: 264
Eserin
Yazı Türü ve Dili: Reyhâni- Rikaa-Sülüs
Eserin
Yaprak Sayısı: 319
Eserin Ölçüleri : 33x41-25,8x18,6/8.5
cm
B. ESERİN BÖLÜMLERİ:
1.ESERİN CİLT KISMI:
a)Eserin
Ön - Arka Kapakları:
Eserin cildi; bordo renkte
olup, murakka kapaklara sahiptir.
Murakka kapaklarda aşınmaya dayalı tahribat, deri ile kaplı olan yüzeyde ve
süslemeli alanlarda ise eksik ve parça kayıpları görülmektedir.
Eserin sağ cilt kapağı koyu kahverengiye
yakın bordo renkte iken sol kapağı
kırmızı-bordo renktedir. Eser altın kullanılarak süslenmiş olup; şemse, sâlbek,
köşebent ve kitabeli zencerekten oluşan süslemeye sahiptir. Eserin
süslemelerinde kullanılan motifler ise çift tahrir, hatayi, penç ve yaprak
motifleri kullanılarak süslenmiştir.
Eserin sağ kapağındaki şemse, sâlbek, köşebent ve kitabeli zencereklerde[3] yıpranmadan kaynaklı aşınma ve kopmalar
görülmektedir. Sağ kapak cilt yüzeyinde ise toz, beyaz lekeler ve soyulmalar
görülmektedir. Ayrıca sağ kapak baş ve etek kısmında aşınmadan kaynaklı
yıpranma çizik ve kopmalar görülmektedir.
Eser sol kapağı büyük oranda sağlam ve
korunmuş durumdadır. Deri ile kaplı olan
bölgelerde aşınma ,eksilme çizilme mevcuttur. Cilt kapağı üzerinde delici bir
aletle açılmış 7 adet delik görülmektedir. Eserin sol kapak süslemesi de sağ
kapak süslemesiyle aynıdır ve daha az hasar almış durumdadır. Eser mıklebi
orijinal olup büyük oranda sağlamdır. Mıkleb süslemesi kapaklarla aynıdır.
b) Eserin Sırt Sertab Ve Mıklep Kısmı
Eserin sırt ve sertab kısmında
herhangi bir süsleme tespit edilmemiştir.
Sırt derisinde aşınmalar görülürken
sertab kısmındaki deri ile kaplı olan bölgede; aşınma , yırtık ve parça kaybı olan alanlar mevcuttur. Eser
sırtı ve sertabı bordo renkte deri ile onarılmış olup orijinal değildir.
Eserin sağ iç kapağı
mülevven katı’ cilde sahip olup kapakta soyulmalar, kopmalar ve lekelenmeler
görülmektedir. İç kapakta mavi, turuncu, yeşil ve altın kullanılarak
oluşturulan şemse, köşebent ve salbek motifleri görülmektedir. Süslemenin
olduğu bölgelerde doku kaybı ve süslemede bozulmalar görülmektedir.
Eserin sağ iç kapak zemin
kağıdında kullanılan malzeme parşömen olup hasarlıdır. Sol iç kapağında da sağ
iç kapak ile aynı süsleme olup süsleme üzeri kâğıt ile kaplıdır. Fakat kağıdın
alt kısmındaki süslemeli olan alanlarda da soyulmalar, lekelenmeler ve
süslemede bozulmalar mevcuttur.
Eserin sağ iç kapak zemin
kağıdında kullanılan malzeme parşömen olup
hasarlıdır. Sol iç kapağında da sağ iç kapak ile aynı süsleme olup
süsleme üzeri kağıt ile kaplıdır. Fakat kağıdın alt kısmındaki süslemeli olan
alanlarda da soyulmalar, lekelenmeler ve
süslemede bozulmalar mevcuttur.
Eserin mıklep ve sertab birleşim
alanlarında kullanılan deri ile kaplı olan alanlar sırt derisinde kullanılan
aynı onarım derisi olup, bu alanlarda
kullanılan deri ise orijinal cilt kapağının üzerini örtecek şekilde kaplamış
haldedir. Aynı zamanda Mıklep ve iç
kapaktaki süslemeli alanlardaki köşebent motiflerinde kayıp ve hasarlar
mevcuttur. Mıklebin baş, etek ve kenar kısımlarında deri ile kaplı bölgelerde
de aşınmalar ve kayıplar görülmektedir.
c)
Eserin şiraze örgüsü:
Eserin baş ve etek kısmındaki şiraze örgüsü
kısmen sökülmüş olup cilt üzerinde mevcut durumdadır. Şiraze örgüsünde bordo ve mavi tonlarında iki
renk kullanılmıştır. İp cinsi tam tespit edilememekle beraber, örüm tekniği
olarak balık sırtı örüm tekniği kullanılmıştır.
Şirazenin sırt birleşim bölgesinde de
açılmalar ve buna bağlı olarak gelişen sırt dikişinde kopmalar da mevcuttur.
d)
Eserin baş-etek ve ön kenar kısmı:
Eserin baş, etek ve ön kenar kısmında
formalarında dağılmalar olup forma yaprakları eserin orijinal boyutundan dışa
taşmış haldedir.
Dışa taşan forma yapraklarında da yırtılma
kıvrılma, eksilme ve hasar mevcuttur.
2.
ESERİN METİN KISMI
a) Eserin Süslemesi; Eser 319 varaktır. Eser siyah
mürekkeple yazılmış olup duraklar altınla yapılmıştır. Eser tezyini özellik
yönünden de oldukça önemlidir. Fatiha ve
Bakara Suresi’nin ilk 5 ayetinin yazılı olduğu serlevha sayfasında
kullanılan süsleme klasik tezhip tekniği
ile yapılmıştır. Klâsik tezhip tekniği
olarak da zemini boyalı zer-ender zer tekniği zencerek ara suyuyla ayrılmıştır.
Fatiha Suresi’nin yazılı olduğu koltuk
kısmı klasik tezhip tekniğiyle süslenirken, Bakara Suresi’nin yazılı olduğu
kısım madalyon şekli olan hizip gülü ile süslenmiştir. Süslemenin baş ve etek
kısımlarındaki yok olan süslemeli alanlar altınla doldurularak tamamlanmıştır.
Eserin süslemesinde kullanılan renkler lapis mavi , yeşil
,sülyen, beyaz ve altındır. Süsleme olarak ise paftalara ayrılmış bitkisel ve
rûmi motifleri kullanılmıştır. Süslemenin en dış kısmı ise tığlarla[4]
çevrelenmiştir. Ayrıca surelerin yazılı olduğu yazı araları beynessutur ile
bezenerek ayrılmıştır.
Eserin süslemesinde
kullanılan paftalama ve motif özellikleri farklılık göstermektedir. Yazı
özellik bakımından zer-ender zer tekniği içerisine üstübeç mürekkep ile sülüs yazı çeşidi kullanılarak yazılmıştır.
Süslemede yok olan bölgeler ise farklı zemin kağıdı ile tamamlanmış ve üzeri
kırmızı (lâl) mürekkep kullanılarak sülüs yazı çeşidi ile yazılmıştır.
Süsleme olarak ayrıca eserin cüz
başlarını, secdelerini ve hiziplerini belirtmek için yapılan hizip gülleri
kullanılmış olup içerisi lapis mavi, altın ve kiremit kırmızı ile içi
doldurularak süslenmiştir. Duraklar da zemini altın ile doldurularak
süslenmiştir. Metin bloğu cedvel[5],
iplik[6]
ve kuzu[7]
ile çevrelenerek sınırlandırılmıştır. Yazı bloğu kendi kağıt kalınlığından
başka kalınlıkta bir kağıda vassale tekniği ile cetvellerle oturtulmuştur.
b)Eserin Yazı Çeşidi:
Hattatı belli olmayan eserin
tamamına yakını Aklâm’ı-Sitte denilen
altı ana yazıdan muhakkak[8]
yazısına tâbi olan reyhani[9]
hattıyla yazılmıştır.
Zahriye sayfasındaki hattı daha sanatlı
olmakla beraber diğer sayfaların hattının kalemi keskin olmadığı için yazı
nüansları net değildir. Yazının tashih edilmediği de anlaşılmaktadır.
Duraklar kırmızı ve harekeler siyah
mürekkeple koyulmuştur. Yazı arasında 6mm. Çapında siyah tahrirlerle 6 dilime
ayrılmış dilimlerin daire ile kesiştiği bölüme mavi noktalar koyulmuştur. Daire
merkezinde ise tek turuncu nokta bulunmaktadır. Eserin vakıf kaydı kıvrak bir
rikaa[10]
ile yazılmış olup dönemin özelliğini yansıtmaktadır. Eser sure başları ise hareketli bir
sülüsle yazılmıştır. Genellikle kırmızı mürekkeple yazılmış olup nadiren yeşil
mürekkep kullanılmıştır. Bu yazı çeşidinin kaleminde de keskinlik yoktur.
Sayfaların hattının kalemi keskin olmadığı için yazı nüansları net değildir.
3. ESERİN
KAĞIT ÖZELLİKLERİ:
Eserin 1. varağı krem renkte Avrupa
kağıdı olup elek izi dikey su yolu yatay vaziyettedir. Üzerinde hilâl şeklinde ve G.A.F.
harflerinden oluşan filigranlar görülmektedir. 1b yüzünde eserle ilgisi olmayan
yazılar mevcuttur.
Eser 2. varakta (zahriye sayfası) siyah mürekkeple yazılmış
vakıf kaydı ibaresi mevcuttur. Altınla cümle sonu durakları belirlenmiştir. Bu
varakta Ilgın Müftülüğüne ait mühür görülmektedir. Bu varaktaki yazıların büyük
kısmını 2b ve 3a sayfalarını ihtiva eden serlevhaların onarımı için kullanılan
parşömenle kapatılmıştır. Sayfanın baş kısmında kağıt onarımı da
görülmektedir.
Eser 2b varağında Fatiha suresi yazılıdır.
Beynessutur tekniğiyle ince bir koltuk tezhibiyle tezyinidir. Yeşil mavi beyaz
turuncu renkleri ile altın kullanılarak ve siyah tahrir çekilerek
tasarlanmıştır. Sayfa cetvelleri de yine bu renklerle Sure başı ve etek
kısımları orijinal olmayıp parşömen üzerine içinde bakır olan altın
sürülmüştür. Eser 3a varağında Bakara Suresi’nin ilk 5 ayeti yazılıdır. Bu
varak 3b sayfasını da onarımı yapmak amacıyla iki ayrı parşömenle onarımı
yapılıp birleştirilerek oluşmuştur. Eserin sure başı ve eteğinin yarısı onarım
görmüş olup zayi olan kısımlara altın sürülerek tamamlanmıştır. Eser koltukları
da orijinal şekli basitçe taklit edilerek oluşturulmuştur. Onarım cetveli varak
ön kısmında soyularak kalkmaya başlamıştır. Eser 3b varağının baş ve ön kısmı
orijinaline uygun olarak basitçe onarılmaya çalışılmış metin ve sayfa tamamlamaları
parşömen ve kâğıtla yapılmıştır.
Eserin yazılı olduğu metin
bloğunun kağıt cinsi Avrupa Kağıdı olup
cetvellerle sınırlandırılmıştır. Cetvel dışında kalan kağıt cinsi metin
bloğunun olduğu kağıt cinsinden farklı olup daha kalın gramajlıdır ve parşömeni
andıran bir yapıya sahiptir. Bu iki farklı cins kâğıt vassale tekniğiyle
cetvellerle birbirine bağlanmıştır. Bu işlemin daha önceki bir dönemde yapılan
restorasyon sırasında, muhtemelen eski dönemlerde metin bloğunun baş, etek ve
ön kenar kısımlarının hasar almasından kaynaklı ,hasarlı kısımlarının kesilip
bu teknikle oturtulduğu düşünülmektedir.
Ayrıca eserin
muhtelif yapraklarında cetvel kırılmaları da görülmektedir.
Eser daha önce onarım görüp eski onarımlar
mevcuttur. Onarımlar 5a varağına kadar parşömenle yapılırken daha sonraki
yaprakları kağıtla tamamlanmıştır. Hatta onarılan bazı yapraklarda yazı ile
tamamlama da yapılmıştır. Onarımlar baş, etek, ön kenar ve sırt birleşim
yerlerinde ve bazı yaprakların metin bloğu kısmında yapılmıştır. Eserin
bazı yapraklarında tezhipli hizip gülleri kesilerek alınmış kesilen boşluklar
bazı yapraklarda tamamlanırken bazı yapraklarda boş bırakılmıştır.
Eserin sırt dikişinde
kopmalar mevcut olup sırtı tahrip olmuştur. Sırtta çiriş kalıntıları mevcuttur.
Kolon dikişlerinde de kopmalar olup işlevini yitirmiş haldedir. Buna bağlı
olarak da şiraze örgüsünde sökülmeler tespit edilmiştir.
4. BOZULMALAR
:
a)
Fiziksel Bozulma; Eser genelinde sayfa etek köşesi en çok kullanılan yeri olması
sebebiyle kirlilik, yıpranma ve
kopmaların en fazla görüldüğü kısımdır.
Buna bağlı olarak fiziksel bir hasar meydana gelmiştir. Yine bu
kısımlarda madalyon tezhiplerde sürtünmeden kaynaklanan renk dağılması
görülmektedir. Eser sayfalarının az bir kısmında vassâle[11]
tekniğiyle birleştirilen kısımların açıldığı görülmekte olup vassâle birleşim
yerlerinde ve sırt kısımlarında yapıştırma kalıntılarının vermiş olduğu zarar
mevcuttur. Eserde
eski onarımlara dayalı hasar ve lekelenmeler mevcutken cetvellerde ve etek
kısımlarında oluşan yırtılma ve kesilme de fiziksel bir hasar oluşturmuştur.
Eserde fiziksel hasar sadece
metin bloğunda olmayıp cilt kısmında da mevcuttur. Cilt kapaklarının dış
kısmında tozlanma, aşınma, mukavva dokusunda tahribat, deri ile kaplı olan
kısımlarda eksilme ve parça kayıpların görüldüğü fiziksel hasar oluşurken,
ayrıca altınla bezenmiş yerlerde de
altın kararması kimyasal bir hasar bırakmıştır.
b)Kimyasal bozulma: Eserin metin bloklarının olduğu bölgede mürekkebin içeriğindeki bakır oranlarından
kaynaklı korozyon (mürekkep yanması) görülmekte olup esere kimyasal bir hasar
vermiştir. Korozyonun daha ileriki boyutları metin bloğunda kırılmalara,
kopmalara ve yazının yok olmasına sebebiyet verip geri dönüşümü olmayacak
hasarlar bırakabilir.
Eserde öncelikle fiziksel olarak
oluşan daha sonra kimyasal hasara dönüşen yağ lekeleri de görülmektedir. Bu yağ
lekeleri eserin dokusunda tahribata ve geri dönüşümü olup yine de eser
yüzeyinde yağ tabakasının vermiş olduğu hasara sebebiyet verebilir.
2- 263 ENVANTER NUMARALI
KUR’AN-I KERİM
A. ESERİN KÜNYE BİLGİSİ
•
ESERİN ADI: KUR’AN-I KERİM
•
ESERİN DEMİRBAŞ NUMARASI : 263
•
ESERİN YAZI TÜRÜ VE DİLİ:
NESİH-REYHANİ-RiKAÂ’ / ARAPÇA
•
ESERİN SATIR SAYISI :12
•
ESERİN KAPAK ÖLÇÜLERİ : 41.3 x 26.2 x
24.1 x 14.4 / 6.2 cm
B. ESERİN BÖLÜMLERİ
1) ESERİN CİLT KISMI
Eserin cildi bordo renkte olup, murakka kapaklara sahiptir. Murakka
kapaklarda aşınmaya dayalı tahribat, deri ile kaplı olan yüzeyde ve süslemeli
alanlarda ise eksik ve parça kayıpları görülmektedir.
Eserin sağ cilt kapağı koyu kahverengiye
yakın bordo renkte iken sol kapağı kırmızı-bordo renktedir. Eser altın
kullanılarak süslenmiş olup; şemse, sâlbek ve
köşebent motiflerinden oluşan süslemeye sahiptir. Eserin süslemelerinde
kullanılan motifler ise hatayi, penç ve rûmi motifleri kullanılarak bitkisel
motiflerle süslenmiştir. Ayrıca süsleme cevresi tığlarla çevrelenmiştir. düşünülmektedir.(Kur’an
vakıfkaydı 985/1578 dir.) Bu cilt özelliklerine göre eserin cildinin Geç Dönem
16. yy sonları olduğu düşünülmektedir.
Eserin
sağ kapağındaki şemse, sâlbek, köşebent motiflerinde yıpranmadan kaynaklı
aşınma ve kopmalar görülmekte olup kapak cilt yüzeyinde ise toz, beyaz lekeler
ve soyulmalar görülmektedir. Ayrıca sağ kapak baş ve etek kısmında aşınmadan
kaynaklı yıpranma, çizik ve kopmalar,
mukavva yüzeyinde ise doku hasarı ve deri kaybı görülmektedir. Eser daha önce onarım görmüş olup cilt kapak
yüzeyinde eski onarımlar mevcuttur. Eserin sağ kapak süslemesi altınla yapılmış
olup derideki fiziksel hasar nedeniyle altınla bezenmiş süslemelerde kararmalar
olmuştur.
Eser sol kapağı büyük oranda sağlam ve
korunmuş durumdadır. Deri ile kaplı olan bölgelerde aşınma, eksilme çizilme
mevcuttur. Cilt kapağı üzerinde delici bir aletle açılmış delikler
görülmektedir. Eserin sol kapak süslemesi
de sağ kapak süslemesiyle aynıdır ve daha az hasar almış durumdadır.
Eserin süslemesinde kullanılan altın sol kapakta daha belirgin halde
olup motifler daha net görülmektedir. Ayrıca eser daha önce onarım görmüş olup
sırt birleşim yerlerinde ve kenar kısımlarında eski onarımlar mevcuttur. Bu
eski onarımlar koruma işlevini yitirmiş haldedir.
Eser mıklebi orijinal olup büyük oranda
sağlamdır. Mıklep süslemesi kapaklarla aynıdır. Eserin sertabı yoğun derecede
hasarlı olup aşınma ve parça kayıpları mevcuttur. Ayrıca sertab kısmında da
süsleme olup sade haldedir. Ve sertab kısmının tam orta kısmında yazılı bir
metin bulunmaktadır.
Eserin sağ iç kapak katı’ cilde sahip olup
açık kahverengi renkte parşömen ile kaplıdır. Kapakta soyulmalar,
kopmalar, lekelenmeler ve sonradan
yapıldığı düşünülen siyah mürekkeple yapılmış sanatsal bir içeriğe sahip
olmayan karalamalar mevcuttur. İç kapakta mavi tonları, sarı ve altın kullanılarak oluşturulan şemse,
köşebent ve salbek motifleri görülmektedir. Süslemenin olduğu bölgelerde doku
kaybı ve süslemede bozulmalar görülmekte olup süslemeler işlevini yitirmiş
haldedir. Katı ile yapılan köşebent motiflerindeki süslemelerin bir kısmı
mevcut olarak görülmektedir. Şemse ve sâlbek kısımlarında süslemeler işlevini
kaybetmiş haldedir.
Eserin sol iç kapağında da sağ iç kapak ile
aynı süsleme mevcut olup parşömenle kaplı iç kapaklarında aşınma, parça kaybı,
delinme, çizilme ve deformasyonlar mevcuttur. Eserin mıklep ve sertab birleşim
alanlarında kullanılan deri ile kaplı olan alanlarda yırtılmalar görülmektedir.
Eserin şemse, sâlbek ve köşebent motiflerinde süslemeler işlevini yitirmiş olup
sadece köşebent motiflerinde yapılan kat’ı süslemeler görülmektedir. Süslemelerin rengi sağ sapak süslemesiyle
aynı renktedir.
Aynı zamanda Mıklep iç kapaktaki süslemeli
alanlardaki köşebent motiflerinde daha az kayıp alan ve hasarlar mevcut olup mıklep kısmı daha sağlam vaziyettedir.
Mıklep, sertab ve arka kapak birleşim
bölgesinde onarım derisi olup onarımlar işlevini yitirmiş haldedir. Ayrıca
parşömenle kaplı yüzeyde delinme, böcek tahribatları aşınma ve parça kayıpları
görülmektedir. Sertab bölgesi tamamen parşömen olup herhangi bir süsleme
bulunmamaktadır. Sadece yırtılma mevcut olup baş ve etek kısımlarında onarım
derisi görülmektedir.
2) ESERİN METİN KISMI
Eser açık zemin üzerine siyah mürekkeple
yazılmış olup duraklar altınla yapılmıştır. Fatiha ve Bakara Sûresi’nin ilk 5
ayetinin yazılı olduğu serlevha sayfasında kullanılan süsleme sanatsal açıdan
önem arz etmemekte olup süslemede kullanılan motifler serbest bir tasarım
niteliğindedir.
Eserin birinci formasının ilk üç yaprağı
orijinal olmayıp esere sonradan eklenmiştir. Eklenen yaprakların da yazı çeşidi
ve buna bağlı olarak kalem kalınlığı farklılık göstermektedir. Ayrıca eserin ilk formasındaki metin kısmında
eksik olan yapraklar onarım kağıdı ile onarılıp yazı ile tamamlama yapılmıştır.
Eserin birinci formasının ilk üç yaprağında kullanılan kağıt cinsi de
farklıdır. Kullanılan kağıt cinsi Avrupa kağıdı olup lif yönü metin kısmına
paraleldir. Ayrıca taç ve aslan figürlerinden oluşan bir filigrana sahiptir.
Diğer yapraklardaki kağıt cinsi Doğu
kağıdı olup heterojen bir yapıya sahiptir. Doğu kağıdı olması sebebiyle su yolu
tespit edilememiştir ve yaprak kalınlığı daha kalın mikronludur.
Eserin metin bloğu cetvel, iplik ve kuzu
ile çevrelenerek sınırlandırılmıştır. Yazı bloğu kendi kağıt kalınlığından
başka kalınlıkta bir kağıda vassale tekniği ile cetvellerle oturtulmuştur.
Eserin yazı çeşidi nesih ve reyhâni hattıyla yazılmıştır. Eserin son yaprağında
Lâlâ Mustafa Paşa’ ya ait vakıf kaydı bulunmakta olup yazı çeşidi Rikaâ’
(Hatt-ı İcaze) yazı çeşidi ile yazılmıştır.
Eser daha önce onarım görmüş olup uygun
olmayan eski onarımlar halen eserde mevcut olup işlevini yitirmiş haldedir.
Eserin sırt dikişinde kopmalar mevcuttur.
Buna bağlı olarak deformasyonlar gelişmiştir. Ayrıca eserin baş, etek ve ön
kenarında yırtılma, katlanma, eksik alanlar, su lekeleri, yağ lekeleri ve eski
onarımlarda kullanılan yapıştırıcı kalıntıları
esere fiziksel bir hasar vermektedir. Eser fiziksel olarak yoğun
derecede hasara sahiptir.
Sonuç olarak:
Osmanlı dönemi cami kütüphaneleri
Cumhuriyet döneminde genelde camilerde muhafaza edilememiştir.
Cami kütüphanelerine ait kitaplara müftülüklerde,
imam hatip liselerinde ve ilahiyat fakültelerinde karşılaşmaktayız.
Cami kütüphanelerine ait Lala Mustafa
Paşa Cami Kütüphanesi sicil kaydında Kur’an-ı Kerimler yer almamıştır.
Cami Kütüphanesi kitaplarının zahriye
sayfalarında yer alan fevâid kayıtları yerel tarih açısından önemli belgeler
niteliğindedir. Bu kütüphane kitaplarının zahriye sayfalarında yerel tarih
açısından incelemeye değer fevâid kayıtları yer almaktadır.
Tarihli Ilgın şeriye sicillerinde kitap
sayısı 90 iken, 1954 tarihli vakfiyede kitap sayısı 238 olarak geçmektedir.
KAYNAKÇA
Akar, Azade
ve Keskiner, Cahide (1978). Türk Süsleme Sanatlarında Desen ve Motif,
İstanbul.
Aşıcı Seher
(2009).Kitap Dostu Bir Sultan:Fatih (Editör: Ali Rıza Özcan).Hat ve Tezhip
Sanatı. Ankara.
Bayındır,
Ahmet, “Eyyüpsultan’daki Anıtsal Kültür Varlıklarımızdan Örnekler” Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla IX.
Eyyüpsultan Sempozyumu,0 13-15 Mayıs 2005., s.616,617.
Birol Ayan İnci (2008). Türk Tezyînî Sanatlarında Desen Tasarımı
Çizim Tekniği ve Çeşitleri, Kubbealtı Yayınları, İstanbul.
Birol Ayan
İnci (2008). Türk Tezyînî Sanatlarında Desen Tasarımı Çizim Tekniği ve
Çeşitleri, Kubbealtı Yayınları, İstanbul
Derman
Çiçek, “Hâlkârî”, DİA., C.15, İstanbul.
Derman,
Çiçek (2009). Türk Tezhip Sanatının
Muhteşem Çağı (Editör: Ali Rıza Özcan).Hat ve Tezhip Sanatı. Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları.
Derman, Uğur
(2008). Misalli Büyük Türkçe Sözlük.
1-2-3, (Editor: İlhan Ayverdi). Istanbul, Kubbealtı Akademisi Kültür ve San’at
Vakfı Yayınları.
Derman,Fatma Çicek (2009). Tezhip Sanatıinda
Kullanılan Terimler, Tabirler ve Malzeme (Editör: Ali Rıza Özcan).Hat ve Tezhip
Sanatı. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Erişme
tarihi: 15/12/2016 saat:10.50
Maşalı,
Mehmet Emin, Kur’an’ın Metin Yapısı
Mushaf Tarihi ve İmlası, İstanbul 2015.
Pakalın,
Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1954.
Sertyüz,
Nurcan (2009). Konya Yusuf Ağa
Kütüphanesinde Bulunan Bazı Yazma Eserlerin Tezhiplerinin İncelenmesi, Yüksek
Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Sözen, Metin,
Tanyeli Uğur (1994). Sanat Kavram ve Terimler Sözlüğü, Remzi Kitabevi,
İstanbul.
[1] Lala Mustafa Paşa 974/1566 yılında Hac yolu
üzerinde Kuneytara karyesinde bir
konaklama mahalli inşa ettirerek çevresindeki eski binaları tamir ettirmiştir. Bu mekan
Şam-Mısır arasında yolculuk edenler ile Kudüs ve Halilürrahman’da
bulunan Peygamber kabirlerini ziyarete gelenlerin de konaklama mahalli olduğundan Paşa aynı yere bir cami,
bir imaret ve bir de mektep yaptırmıştır.
Bu caminin daha sonra H.1312 yılında tamir edildiğini öğrenmekteyiz. Lala Mustafa Paşa’nın
Kuneytara’da yaptırdığı tekke vs . hayratı için yaptığı vakıfların Sayda, Beyrut
ve Safed’de olduğunu ve tekkenin mali
durumunun Kara Lala Mustafa Paşa’nın
vefatından sonra pek iyi olmadığını da 18 Safer 1147 tarihli vesikadan anlıyoruz.
Ayrıca 15 Cemaziyelevvel 1147 tarihli vesikada merhum Lala Mustafa Paşa ve
zevcesi Fatıma Hanım’ın Şam sancağının Şa’ra ve Leccun nahiyelerinde cami, imaret,
tekke ve çeşitli hayır eserleri yaptırdığını öğrenmekteyiz.
Lala
Mustafa Paşa’nın Kuneytara’da yaptırdığı vakıflarda vazife gören bazı
görevliler hakkındaki bilgilere ise
BOA,C.EV. 24254 ve Cevdet
Belediye(C.BLD.)2058 numaralı vesikalarda rastlamaktayız.( Bayındır,
Ahmet, “Eyyüpsultan’daki Anıtsal Kültür Varlıklarımızdan Örnekler” Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla IX. Eyyüpsultan
Sempozyumu,0 13-15 Mayıs 2005., s.616,617.)
[2]
Bu fark 16. yüzyılda yapılan bir değişikliğe dayanıyor. Hz. Osman'ın Kur'anları
baz alınarak yazılan Kur'anlarda “Maliki” veya “Errrahman” gibi kelimeler
Arapça imlasına uygun olarak yazılıyor, uzatılması gereken harflerin üzerine
bir uzatma işareti konuyordu. Türkçe'de uzun heceler olmadığı için uzatılması
gereken bazı kelimelerin okunmasında zorluk çekiliyordu. Bu zorluğu ortadan
kaldırmak isteyen, kendisi de hattat ve kurra olan Aliyyü’l Kârî, yeni bir imla
ortaya koydu. Uzatılacak harflerin yanına, elif, vav, ye gibi uzatma harfleri
ekledi. O zamandan bu yana Osmanlı'da Kur'anlar bu imla ile basıldı. Aslında
tüm dünyadaki Kuran metinleri aynı ve farklı imlaların bulunması sorun olmuyor.
Çünkü bu uzatma işaretleri kelimeleri değiştirmeyip, sadece okunurken
uzatılmasını sağlıyor. Bu durum bizim "katip” kelimesindeki a'nın üzerine
şapka koyup koymamamızın anlam ya da okunuşta bir farklılığa sebep olmamasına
benziyor. Uzatma harfleri de aynı işlevi görüyor. Geniş bilgi için Bkz. Maşalı
(2015), Mehmet Emin, Kur’an’ın Metin
Yapısı Mushaf Tarihi ve İmlası, İstanbul,i s.284-299.
( http://www.yenisafak.com/yenisafakpazar/diyanet-kuran-imlasini-tartisiyor-151854
)
[3]
Kitabeli Zencerek: İki şeritli ve
uzun noktalı zencerekten çıktığı söylenebilir. Bu desenler zamanla, uzun
noktaların genişleyerek pafta haline gelmesi ve şeritlerin incelerek iplik
seklini almsıyla meydana gelmiştir. Kitabeyi
hatırlatan uzun paftaların içine genellikle simetrik desenler yerleştirilir.
İpliklerin uzantısı, bu paftaların arasında bağlayıcı zencerekler oluşturur. Bu
çeşit ara suyuna bu ismin verilmesi de bu sebeptendir. (Birol, 2008:196)
[4]
Tığ: Tezhipte bezemelerin dışa doğru uzanan sivri uçlarına tığ denir. Tığlar,
desenin bulunduğu zemin ile kâğıt zemini arasında bir geçiş sağlar, iki zemini
kaynaştırır ve eserde bütünlüğü sağlar. Tığlar genellikle kuzu dediğimiz
çizginin üzerinde yer alır. Kuzuda kullanılan renk ile birlikte kuzunun devamı
şeklinde işlenir.
[5]
Cedvel: Yazma kitap ve kit’a veya levhalarda yazı sahasını çerçeve içine alan ve
ekseriya altınla çekilen muhtelif kalınlıktaki çizgilere verilen isimdir. Altın
cedvelin iki kenarı is mürekkebi ile tahrirlenir. ( Birol-Derman (2001), s:13.)
[6]
İplik: Genişliği en çok 1mm.’yi
geçmeyen, iki kenarında tahrir bulunan,
cedvele bitişik ve iplik görünümünde çizilmiş ince, renkli bir şerittir. Renkli olduğu gibi parlatılmış altın ile de
boyanır. Cedvel ile yazının arasında oluşan boşluğu telafi edercesine cedvelin
hemen yanına çekildiği görülmektedir.
[7]
Kuzu: Kitap sanatlarında kullanılan
kuzu, cedvele veya ipliğe en fazla 3 mm. paralel uzaklıktan çizilen, tahrirden
biraz daha kalınca ve renkli tek bir çizgidir. İddiasız görünüşüne rağmen,
eserdeki yeri ve görevi küçümsenemez. Cedvelin yanında kullanılarak esere renk
katmak, mesafeleri ayarlamak gibi görevleriyle ipliğe destek verir.
[8]
Muhakkak, Muhakkak kelimesinin lügat
yani sözlük anlamı; muhkem, muntazam, şüpheli bir yeri kalmamış, sağlam söz ve
sağlam dokunmuş kumaş demektir. Bu yazının kalem genişliği 2,5-3 mm. olup
harflerinde yazılırken hiçbir fedakârlık yapılmaz. Daha doğrusu kalemin bütün
hakkı verilir. Muhakkak yazının görünüş itibariyle kûfî’den ilk çıkan yazı
olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu yazıda dik harflerin boyları ile sin, şın sad,
dad ve fe gibi çanaklı tâbir edilen harflerin sola doğru uzayan kısımları sülüs
yazıya nispetle daha uzun olduğu gibi dönüş noktalan veya yerleri de sertçe bir
manzara arz etmektedir. Ayrıca çanaklı harfler sülüs’tekiler kadar derin
değildir. Bu yazı bilhassa Kur’anların yazılmasında kullanılmıştır.
[9]
Reyhanî: (Reyhân) Aynen muhakkak’ın
kurallarına bağlı olup onun küçük yazılan şeklidir. Muhakkak’ın üçte bir
küçüklüğündedir. Başka bir ifadeyle sülüs’e nispetle nesih ne ise, muhakkak’a
nispetle reyhanî odur ve manâsı da reyhana mensup demektir. Harf şekillerinin
hepsi değilse bile hemen hemen tamamı reyhân çiçeğine benzetildiğinden bu adı
aldığı ileri sürülmektedir. Bu ifadeye göre reyhânî, reyhanımsı demektir.
[10]Rıkaa ; Rıkaa, tevkî’nin küçük boyda
yazılan şekli olup onun kurallarına bağlıdır. Bu yazı, mektuplar ve hikâyelerin
yazılmasında da kullanılmış olup stenografik bir karakter taşımaktadır. Ayrıca
çabuk yazılmaya çok elverişlidir. Osmanlılarda bazen vakıf işlerinde,
genellikle Kur’anların son dua
sayfasında ve öğrencilerin sülüs ve nesih icâzetnâmelerinde yazılmıştır.
[11]
Vassâle[San,] Yazma kitapların
kenarlı kısmına kâğıt ilâvesi suretiyle yapılan tamir şekli hakkında kullanılır
bir tabirdir. Her iki kâğıt tıraş edilmek ve bir biri üzerine bindirilmek
suretiyle yapılırdı. Bu şekilde yapıştırılmış olan kenarların sonradan ilâve
edildiğinin tefriki kabil değildi. Yazma kitaplardaki cetvel kesikliği tamiri
usulüne de bu ad verilirdi Çerçeve vaziyetinde kalan yan kâğıtları dikkatle
ortalarından ufkî vaziyette ikiye ayrılarak asıl çerçeve içinde kalan yazılı
kısmın kenarları inceltilmek suretiyle çerçevenin ayrılan kısımları arasına
sokup muştalamak suretiyle yapıştırırdı. Bu şekildeki ameliye ile cetvel kesiği
fark edilmez bir hale gelir ve kâğıt ilâvesi gibi, cildin şeklinin bozulmasına
meydan verilmezdi. Eskiden yazma
kitapların kenarlı kısmına kâğıt ilâvesi suretiyle yapılan tamir şekli. (Pakalın
(1954), C.III, s.585)
Yorumlar