AKŞEHİR
AKŞEHİR KAZASI
Hududu (Tul ,Arz dereceleri ve
Mesaha-i Sathiyesi) :
Mübda-i Paris olduğuna nazaran 28
tul 43 arz derecesinde ve şimalen Sivrihisar kazası cenuben Ilgın ,Karaağaç
,Beyşehri kazaları ,şarkan Haymana ,Ilgın kazaları garben Yalvaç ,Bolvadin ,Aziziye kazaları ile mahdut
olan Akşehir kazası Konya’nın 24 saat garbı-ı şimalisinde Sultandağı
eteklerinin altında şarka doğru mümted olan ovanın kenarında ve bir aat kadar
şimal-i şarkıyesinde Akşehir Gölü namıyla ma’ruf olan göle dökülen köyceğiz
deresi tabir olunan bir çayın tarafında ve Haydar Paşa’dan itibaren 572 km.
merbu’undadır. Sath-ı bahriden irtifa’ı ‘’1012’’ metredir. Kasabanın ism-i
kadimi hakkında rivayat-ı muhtelife malumat-ı hususiye-i tarihiye faslında
beyan olunmuştur.
DAĞLAR VE İRTİFA’LARI :
Garb-ı cenubisinde başlıca Sultan
dağları vardır. Bu dağların hatt-ı balası Akşehir kazasını Karaağaç ve Yalvaç
kazalarından tefrik eder. Dağlar takriben 150 km. imtidadında bir silsile olup
en yüksek noktası 600 m.dir. kazanın sair aksamı umumiyetle ova olup yalnız
Başak ,Kurşunlu , Bayat gibi mahallelerinde mürtefi’ dağlar mevcuttur.
ENHAR : (Güzergah Ve Tulların
Mevki-i Daimi Veya Mukavvat Olup Olmadığı,Bataklık Yapıp Yapmadığı):
Sultan dağlarının eteklerinden NEBAN
eden küçük çaylardan başka şayan-ı zikr
yoktur.
GÖLLER ( Vasatı Ve Mevki-i Daimi
Veya Mukavvat Olup Olmadığı,Bataklık Yapıp Yapmadığı) :
Akşehir’in bir saat mesafesinde
şehrin ismine nispetle ‘’ Akşehir ’’ veya ‘’maruf ’’gölü 5-6 yüz k
terbi’indedir. Umiki her tarafı müsavi olmak üzere 2 metre raddesinde olup ilk
ve son baharda 75-80 cm tezayit veya tenakıs eder. Gölün etraf-ı erbbası 1 km
vasatında kamışlık ve bataklık olup yalnız şimal ciheti açıktır. Suyu ekser
yerlerde tatlı bazı yerlerde emlahı havi olduğundan tuzlu müseyyittir.
Derununda sazan ,turna ,ak namıyla maruf 3 nevi balık mevcuttur. 4 mahallede
balık _____ vardır.
Külliyetli miktarda balık çıkar
.seyr-i sefaine elverişlidir. Bu gölün Cihanbeyli cihetinden Sakarya nehrine
bir kanal vasıtasıyla aktarılıp kurutulması da kabil olacağına erbab-ı vukuf
eda etmektedir.
Cihanbeyli nahiyesi dahilinde Ak Göl
namıyla maruf ve 20 km ve daha az arzında bir göl var ise de ve ekseri
mahalleri adi kısa kamışlık ve sazlık ile mastur olduğundan istifade
olunamamktadır. Çok miktarda ve 15 okkalık sazn balıkları bulunsa da gölün
işgal ettiği mahaller umumiyetle kamışlık*** olduğundan sayd edilmemektedir. Bu
gölün etrafındaki kurra ahalisi sıtmalıdır.
Dahil kazada Sultan dağından inen
2çay ile Karahisar-ı Sahip sancağındaki Eber gölünün ayağı dahi İshaklar çayı
ile birleşerek şimalden gelip Akşehir gölüne mensup olurlar. Kasabanın şark-ı
cenubunda şehrin han ittisalinde kiraççilik namıyla müsemmi bir yataklık vardır
ki 4-5 dönümdür. Gerek bunu gerek Akşehir gölünün kasabaya karbiyyeti şehrin
ciyadet-i havasını ihlal eylemektedir. Kaza dahilinde memleha yoktur.
TEŞKİLAT-I JEOLOJİYE MADEN :
Kaza arazi umumiyetle arazi-i
resviye ve nariyedendir.sultan dağlarını Akşehir kazasıyla Yalvaç kazasının
hudud-u müşterekine tesadüf eden ve her 2 kaza merkezine 4 er 5 er saat
mesafede bulunan bir mahalde meksuf ‘’ linyit’’ madeni var ise de henüz
işletilmeye gayr-i salih bulunduğundan istifade edilememektedir.
ORMANLAR :
Sultan dağlarından vaktiyle cidm-i
ormanlar mevcut idi ise de halen kaza hududuna tesadüf eden mahallerinde
ormandan ormandan eser kalmamıştır. Yalnız bu silsile-i cibalden Akşehir’e 7
saat mesafede vaki Kitanlık nam-ı mevkii ile kazaya muzaf Doğanhisar
nahiyesinin cenubunda müsadif aksamında çam,meşe,karaağaç gibi ormanlar
mevcuttur. Mezkür sultan dağların her tarafından müteaddid yaylaklar vardır.
ZİRAAT VE NEBATAT :
En ziyade zer edilen hububat
sırasıyla buğday,arpa,haşhaş ve kabiliyetli bulunan köylerde
fasulye,nohut,mercimek,burçak,yulaf ,darı ,bakla,fenik,susam,kenevirdir. Ve
birkaç kurra da tütün zer edilmektedir.
Nefs-i kasaba ile sultan dağlarının eteklerine
isabet eden köylerde elma,armut,vişne
,şeftali,dut,kiraz,ayva,kayısı,zerdali,erik,badem,ceviz,fındık,muşmula,kızılcık
ağaçları mevcut ve mebzuldür.
Esasen kazanın kısm-ı azamı ova bulunduğundan ve bilhassa Cihanbeyli,Yunak,
hatırlı, Doğanhisar nahiyeleri ziraata pek elverişlidir. Kazanın ova kısmı
susuz olduğundan baharda tenebbüt eden otlar haziran gayesine tamamen kurur.
Sultan dağlarında her nevi otlar tenebbüt eder. Çünkü mahsulat-ı mebzuldür. Bu
dağlarda irice yabani sümbül ,soğan, keki otu dahi bulunur.
HAYVANATI EHLİYE VE VAHŞİYE :
Hayvanat-ı ehliye den ovalarda
tavuk,horoz,keçi,hindi,beygir,inek,öküz,manda,merkep,koyun ve keçi gibi
hayvanatla Turgut dağlarında hayvan tabir edilen yabani koyun kisretle bulunur.
Umumiyetle dağlar sansar ve tilki ,kurt,yaban domuzu,porsuk,tavşan ve maruf
gölünde kunduz bulunur.
Tuyurdan: maruf ve Ak gölünde ördek ,kaz,kuğu kisretle bulunur. Kaza
dahilinde tuyur-u saireden karatavuk, karga,serçe,güvercin,bülbül gibi saire kuşlar
dahi mevcuttur.
TAKSİMAT-I MÜLKİYYE :
Akşehir kazası,Yunak, Hatırlı,Doğanhisar namıyla 3 nahiyeye münkasımdır.
Merkez kazasına ait kurra :
Monas Bezmende Etekli
Alkaras Gidil Bozlağan
Eğrigüz Karahüyük Görnes
Hamidiye Azarı Erdoğdu
Mesudiye Cedidiye İbsarı
Milas Kürt Dibi
Orta Karabulut Atsız
Ma’arif Kozağaç Murgun
Yeni Köy Çimendere Saray
Ulu Pınar Değirmen Basban
Nadir Tekke Horsunlu
Kureşi Kuzviran Turgut
Harunlar Eğrikapı Kayalılar
Yavaşlı Kokarı Kundulu
Torunlar Kaha Minelik
Tuzlukçu Aşağı
Tuzlukçu Mevlütlü
DOĞANHİSAR NAHİYESİ :
Kemer Ferveşli Çetme
Karaağa Koçan Üzerce
Reis Akait Belse
Çakarlar Ergi(Evkis) Selend
Yazır Tekke İlyaslar
YUNAK NAHİYESİ :***
Kürt Uşağı
Yukarı Pınar Ali Çomak Aşağı Perikli
Böğrüdelik Yukarı
Ağzıaçık Çekenli
Küçük Hasan Kaldırım Çeltik
İmam Oğlu Ortabaş Saray
Taahhütlü Hacı
Feykli Pınar
Meşrutiye Büyük
Oba Viran
Meşelik İshak
Uşağı Ada Kasım
HATIRLI NAHİYESİ :
Hacı Ömer Hacı Musa Yüzük Başı
Uzun Bey Sinanlı Beş Eşkar
Sarı Kaya Sülüklü Kadı Vali
Reşadiye Kel
Hasan Hacı Osman
Köseler Renk
Oğlu Turgutlar
Orta Fıstık
İKLİM,MEVASİM:
Kazanın iklimi kısmen mu’tedil olup fusul-u Erbaa tamamıyla hükmünü icra
eder.
Derece-i Hararet ve Nesimiyenin Vasatı (Asgari Ve Azami Miktarları) :
Bahar mevsiminde 20,mevsim-i sayfide 30,sonbahar 15 kışın taht’ül-safer
20 derecedir. Kış hararetinin derece-i asgari kanun-u sani ve şubat aylarında
taht’üs-safer 20 derece yazın haziran ve temmuz aylarında hadd-i azamı 30
dereceyi bulur.
RÜZGARLAR :
Daimi hubub eden rüzgarlar lodos,poyraz olup muhtelifen de gündoğu ve
karayel ve sultan dağlarının boğazlarından da geceleyin meltem rüzgarları vüzan
eder. Lodos rüzgarı sultan dağlarının boğazlarından hubub etmekte olduğundan
pek kuvvetli ve şiddetli vüzan olur. Mebaniye hasar verir. Lodos rüzgarı çok
kuvvetli esecek olursa Akşehir gölünün içinde bulunan kamışları tahzin ederek
bunların aralarında sıkışan balıkları gölün açıklarına çıkmaya mecbur eder. Ve
bu suretle balıklar suhuletle avlanır.
DERECE-İ YEBUSET VE RUTUBET :
Kaza heyet-i umumiye itibarıyla ratıbtır.
YAĞMURLAR VE İRTİFA’I :
Bir sene zarfında yağan yağmurların miktar-ı vasatisi 20 pus raddesinde
olup bahar ve güz mevsiminde yağmur bit-tabi’ dağlara fazla ve ova kısmına daha
az tezvil eder. Teşrin-i sani de başlayan kar mart gayesine kadar devam eder. Ekseriye
toprakta 25 santim bazı sene müstesna olarak bir metreye kadar yükselir.
KAPLICA VE MEYAH-I MADENİYE :
Kaza dahilinde ılıca ve kaplıca vesair meyah-ı madeniye yoktur.
NÜFUS-U UMUMİYE,IRK VE DİN ÜZERİNE TAKSİMAT :
Umur-u kazanın nüfusu 24.495 dir. Hemen ,kamilen İslam ve Türk’tür.
AŞAİR VE LİSAN-I UMUMİYE :
Akşehir’in şimal-i garbisinde kain Saray karyesinde vaktiyle karakeçili
aşiretinden bir kısım aşireti gelip tavattun etmişlerdir. Bunlar yazın dağlık
araziye yaylamak üzere gidip kışın hululünde avdet ederler.
Cihanbeyli mıntıkasında hicaz tarafından gelen kürt aşairi vaktiyle o
taraflara gelip yerleşmiş ve kamilen seyyar göçebe halinde olmayıp hemen
ibtida-i bir şekilde hayat sürmektedir. Lisanları Kürtçe olup Türkçe’ye dahi
vakıftırlar. Merkez ve mülhakat ahalisinin lisan-ı umumiyyesi Türkçedir.
TARZ-I TELBİSİ :
Serpuş festir. Kasabada ekseri abani sarık sarar. Köylerde sarık veya
‘’çember’’ tabir ettikleri bildiğimiz adi kadın yemenisi sararlar. Kasaba
ahalisi şalvar ve mintan giyer. Köylüler kısa dizlik iksa eder. Cihanbeyli
Kürtleri yırtmaçlı entari giyerler.
Kadınlara gelince: İslam kadınları umumiyetle şalvar ve fes iksa ederler.
Kürt kadınları ise fes ve yırtmaçlı entari giyerler. Kadınların zenginleri
giydikleri fesin etrafına altın,fakirleri ise ‘’penez’’ dikerler. Harice
çıktıkları zaman yan ve omuzlarına ‘’şelme’’ tabir ettikleri beyaz yünden mamul
bir örtü atarak yalnız bir gözü görülebilecek kadar kapanırlar. Saçlarını
alelumum 20-30 kadar müteaddid ve ince ince örüp arkalarına salarlar. Bunları
her vakit çözüp taramak zahmetine katlanamadıklarından bozulmayan saçları
bitlere ve serfelere mukarr olur.
TARZ-I MAİŞET VE İŞTİGAL (SANAYİ’):
Ahali alelumum rençperdir. Binaen aleyh maişetleri basit ve sadedir.
Merkez kazada ticaret edenler ve
kunduracı,fırıncı,semerci,kahveci,hancı,hamamcı,arabacı,bakkal gibi basit ve
ibtida-i sanat erbabı dahi vardır.
AHLAK VE MAARİF :
Menfaat-i şahsiyetlerini temine matuf işlerde zeki ve cesurdurlar.
Terbiye-i ictimaiyeleri yükselmemiştir. Rabıta-i ictimaiyelerinde noksandır.
Son zamanlarda maarifin açtığı mektepler ahali çocuklarını kısmen (ekserisi
memur ve yabancı çocukları olmak üzere ) gönderiyorsa da ekseriyet ahali tarz-ı
cedit mekteplerinin aleyhinedir.
ANANAT :
Konya vilayet-i dahilinde mütemekkin halkın ananatından gayri Cihanbeyli
nahiyesi Kürtlerinde kız babaları kızlarını tezvic edecekleri vakit tepelik
veya başlık namıyla oğlan tarafından derece-i kudretine göre 10 ile 200 liraya
kadar para almak ve kız kaçırmak adeti caridir.
HALKIN TABABETE KARŞI VAZİYETİ ( İTİKADAT-I BATILE) :
Kurşun dökme ,üzerlik ile tütsülemek,mavi boncuk takmak,Salı günü yola
çıkmamak,biçki biçmemek ,Pazar günü çamaşır yıkamak,hastalara 7 çöplükten 7 çöp
alıp 7 çeşmeden suyu alıp içirmek. Türbelerin pencerelerine*** ve bez bağlamak,
Nasrettin Hoca’nın kabrinden toprak alıp suyla karıştırıp içmek ,ikindiden
sonra ekmek,sirke,un,yoğurt ve tuz gibi şeyleri evlerden çıkartmamak. Sihir
,efsun ve daha pek çok hurafelere caridir. Ahaliden ‘’difteri’’nin kel yağı ile
tedavi edilebileceğine itikat edenler pek çoktur. Biraz tahsil görenler seyahat
edenler meyanında fenn-i tababete itimat mevcut ise de umumiyetle tababete
karşı lakayttırlar.
NEZAFETE RİAYET :
Merkez kazada ve bilhassa köylerde fenni değil ,alalade nezafete riayet
edildiği yoktur. Köylerde vücutlarını değil aylarca yüzünü yıkamayanlar bile
vardır.
AHALİNİN BÜNYA-İ TEŞKİLAT-I :
Ekseriyetle sağlamdırlar.
HASTANE,ECZAHANE,DİSPANSER :
Harb-i umumiye de istasyon caddesi üzerinde 50 yataklık bir hastane
binası inşasına başlanmış ve duvarları seminden ber metruk tur. Yükselmiş ise
de henüz ikmal edilememiştir. Merkez kazada 2 eczahane mevcut olup dispanseri
yoktur.
MEKTEP VE MEDARİS :
Merkez kazada biri idari ikisi ibtidadi olmak üzere 3 zekur mektebi ile
biri ana diğeri ibtidai 2 inas mektebi kurra ve nevahide 35 ibtidai mektebi
vardır. Doğanhisar nahiyesi merkezinde bir ibtidai inas mektebi vardır. Kazada
28 medrese mevcut ise de yalnız biri faaliyettedir.
HAN,OTEL,HAMAM,FABRİKA :
Merkez kazada 3 hamam,5 han,4 otel vardır. Bundan başka merkez kazada bir
deekik fabrikası mevcuttur. Dekik fabrikası aynı zamanda merkez kazayı tenvir
eden elektriği dahi istihsal eder merkezde sermayesi 100 bin lira olan milli
iktisat bankası ile milli mahsulat mensucat müesseseleri vardır. Bunlardan
başka Osmanlı ve Ziraat banka şubeleri dahi mevcuttur. Etekli ve Alkaray karyesinde dahi birer un fabrikası vardır.
KÖPRÜLER :
Akşehir karabulut şosesi üzerinde 2 kargir,Akşehir-ılgın caddesi
üzerinden biri kargir beşi ayaklı kargir üzerleri ahşap köprü vardır.
Akşehir-Karaağaç yolu üzerinde dahi ayakları kargir ahşap bir köprü vardır.
MEBANİNİN TARZ-I MİMARİSİ :
Kasabanın mesakini topludur. Havalileri kerpiçten mamul duvarlarla
muhattır. Kurra ve nevahidee ise evler gelişi güzel yapılmıştır. Umumiyetle
kerpiçten ve üzerleri kamış ile mesturdur.
EMAKİN-İ UMUMİYE :
Merkez kazada 3 kargir camii ile 20-30 kadar mescitle bir hükümet dairesi
ve ittisalinde köhne ve her türlü şerait-i sıhhıyeden mahrum
rutubetli,karakulak,müzdehim bir halde jandarma koğuşları mevcuttur.
HELALARIN ŞEKLİ( ŞEKL-İ TAHLİYESİ) :
Kazada lağım tertibatı yoktur. Abdesthaneler çukur tarzdadır. Ve
irtişahat ve telvise müsaittir.
KABRİSTAN ( Mevkii,Vaziyet-i Coğrafyası) :
Kasabanın cenubunda ,şimalinde cenubu garbisinde olmak üzere 3 kabristan
vardır. Etrafı duvarlarla tehaddid edilmiştir.
BATAKLIKLAR : ( Esbabı ve Kurutulması Hakkında Mutalat):
Vasati ancak 4 dönüm miktarında ve memleketin ceyadat-ı havaiyyesine sui
tesirden hali kalmayan Akşehir’in şark-ı cenubisinde kerpiçlik mesiresi
civarında ‘’kerpiçlik’’ namıyla mühim bir bataklık vardır. Bundan başka
istasyon caddesi civarında ufak tefek bataklıklar mevcut ise de bunların kurutulması
mevcuttur. Mamafih dağ köyleri hariç olmak üzere kurra umumiyetle düz ve münhat
arazide bulunduğundan bir çok mahallerde mevcut bataklıklar Akşehir kasabasını
malareya mıntıkası i’dadına idhal edebilir.
İÇİLEN SULAR ( Suret-i İsale, Evkaf-ı Hükmiye ,Kimyeviye ve Sıhhıyesi) :
Kaza ahalisi umumiyetle çeşme suyu içerler. Su çeşmelere könikler ve adi
mecralarla isale edilmekte olduğundan ve mahal mahal kırık ve bozuk
bulunduğundan sokaklardan fevk’üz-zemin cereyan eden her türlü mevad-ı uzviyeye
havi olan sular ile karışmaktadır. Kasabanın yarım ve saat bir saat mesafesinde
dağlık arazide leziz sular mevcut ise de ma’et-teessüf henüz tedarik eder.
Cihanbeyli nahiyesinin hemen umum kurasında mai cari bulunmadığından muhtaç
oldukları suyu tamamıyla kuyukardan çekerler. Ve ekseri mahallerde kuyular
40-50 metre umakında olduğundan tulum ile ve hayvana çektirmek suretiyle su
çıkarılır.
Sultan dağlarının eteklerine tesadüf eden ve mai carisi bulunmayan
karyelerde küçük mikyasede burgu suları çıkarılmaktadır. Bu sular bazen 20
bazen 40-50 metre derinlikte bulunur bir takımı kendi kendine kuran ve cereyan
eder .
EMERAZ-I MU’TADE VE BELDE ( Mevsim Hastalıkları) :
İçilen sulara dikkat edilmediğinden sularla geçen dizanteri, humma-i şibe
tifo ,ishal iskazid gibi hastalıklar temizliğe riayet edilmediğinden bitlerde
tifüs ve humma-i racia hastalıkları vakit vakit baş göstermektedir.
Çiçek, kızamık, boğmaca öksürüğü,tazın malareya ve fuhşiyat neticesi
emeraz-ı zühreviye daimi hastalıklardır. Cahil ve yerli ebelerin hatası ve
taharet ve nezafete itina edilmemesi yüzünden kadınlarda humma-i nefasi müzmin
silan ve’n-nihab ve himye gibi hastalıklar kisretlidir.
FRENGİ ,FUHUŞ :
Emeraz-ı zühreviye teşkilatlının olması ve gizli olarak fuhşiyatla ma’luf
kadınların kisreti frenginin miktarını celb-i dikkat bir surette artırmaktadır.
Bu yüzden cerh ve katl gibi kisretle vukuat da görülmektedir.
VEREM :
Kisretle görülmüyorsa da eksik de değildir.
MALAREYA,ÇİÇEK, DİFTERİ:
Cihet-i şimaliyesindeki Akşehir gölüyle kurra umumiyetle düz ve münhat
arazide bulunduğundan Akşehir kazadsı *** malareya mıntıkası ad edilebilir.
ÇİÇEK,DİFTERİ :
Aşı ameliyatına ahalinin kısm-ı azamı rağbet ve ihtimam etmekte
olduklarından çiçek hastalığı vukuatına kisretle tesadüf olunmamaktadır.
Difteri maraz-ı sariyesi de ara sıra görülmektedir.
KOLERA (Sirayet Yolları Vesair Emeraz-ı Sariye) :
Su yollarının mazbut bir şekilde olmayışı kehlelerin mebzuliyeti ve
bilhassa köylerde hamam bulunmadığından ,köylülerin senelerce yıkanmayıp
mülevves bir halde bulunuşları ve köylünün her hafta Pazar vesilesiyle merkez
kazaya gelip büyük bir izdiham teşkil etmesi gerek kurra yollarında ve gerek
şimendifer yollarından gelebilecek sarı bir hastalığın kolaylıkla intişar ve
tesvi’ine sebebiyet vereceği şüphesizdir. Binaenaleyh emeraz-ı sarıye zuhurunda
hastalığın önüne geçmek muş………*********
AKLİ VE ASABİ HASTALIKLAR :
Calib-i dikkat akli ve asabi hastalıklara tesadüf edilmemektedir.
TEVELLÜDAT VE VEFAYATIN NİSPETİ (ETFALDE VEFAYAT) :
Tevelüdat ve vefayatın ihbar edilmemesinden doğru ve kat’i malumat vermek
kabil değildir. Mamafih tevellüdat ile vefayat arasındaki nispeti %50 aşağı
olmadığı tahmin edilmektedir.
ZİYARETGAH VE TÜRBELER :
1.
34 tarh-i hicrisinde ilk kuvve-i seferiyye-i islamiye
ile gelen Alemdar Rasüllullah Abdülvahab gazi hazretleri
2.
Seyit Mahmut Cirani hazretlerinin türbesi olup 625
tarihi hicrisinde inşa edilmiş ve 812 tarihinde müceddiden tamir edilmiştir.
Yıldırım Sultan Beyazıt’ın ,Timurlenk tarafından Akşehir’e getirilip vefatından
muvakkaten bu türbe civarındaki çilehaneye defnedilmiştir.
3.
Nasrettin Hoca : Meşhur alim olan türbesi Akşehir’in
şarkı cenubisinde büyük mezarlık ortasında altı mermer sütun üzerinde müstenit
kubbe altında kain olup etrafı açık ve demir parmaklıkla çevrilidir. Kabri bir
çok defalar tamir edilmiş ise de şehriyle mütenasip bir sanduka ve bir kitabesi
yoktur. Sandukanın yan tarafında gayet kötü bir yazı ( haza’t-türbe’ül
merhum’ül mağfur el Abdülgafur Nasrettin Efendi ruhuna Fatiha )(386)
Bu kitabe ve tarihin acemi bir kalemden çıktığı görülmektedir. Tarihin
386 yazılışı güya merhumun latife ki ölmesinden kinaye olarak tarihin dahi
ma’kus yazıldığı okurken tersine olarak 683 okunması icap ettiğini cahil ve
sail olan türbedarı ifade etmektedir. Tetkikat türbedarın ve taştaki tarihin
aksini göstermektedir. Çünkü Akşehir’in 9 km şimalindeki göl civarında
‘’maruf’’ denilen köyde metfun bulunan ve bir çok imaret ve hayratıyla meşhur
olan ‘’ Sultan Hacı İbrahim ‘’ yürbesinde şu ibare muharrerdir. Emr-i banişah
haz’el-imare el mübareke’t-ül mülk’ül-meşayih vel mearif felahat’ül halayık
min’el evliya’ül vasalin Hacı İbrahim merhum el maruf bin Şeyh Hasan
rahmetullah ya’furan irsale el hac eli cinane azimallah fi zilhicce sene ehadi
ve seb’in ve sebate sene 771
Ve Sultan Hacı İbrahim hazretlerinin evkafına ait mütevelliler yedinde
mevcut beratlar Hoca Nasreddin Hazretlerinin şahit olarak gösterilmesi Hoca ile
hemasır olduklarına ve hocadan yaşlı bulunduğuna delildir.
Beratlarda ( Şehd-bizalik Hoca Nasreddin) (Şehd-bizalik minla Tacettin)
yazılıdır. Sultan Hacı İbrahim tarafından Hoca Nasreddin ile minla Tacettin şu
suretle şahit gösterilmeleri 771 tarihinde vefat eden zattan sonra bu iki zatı
daha bir müddet yaşaya bilmeleri mülahazasına matuf olduğu şüphesizdir. Kızılca
mahallede metfun ve tekke mezarlığı denilen mevkide bulunan minla Tacettin
Hazretlerinin türbesi üzerinde şöyle bir ibare muharrerdir, haza’l muktedi
ravzat’ül-muazzam elmünci vel mükerrem vel hadi eli ibadullah ve sebilullah bi
tevfikullah ve tacullah es seb’in sahib’ül hakika vettekaviri Tacettin Ahmet bin müsafirin mes’ud el beru’i
fenufi fi evahir rebiülevvel sene site ve seb’a mieti 766
Ve kaza tevatturan ve umumen Hoca Nasreddin merhum en asıl sivri hisarın
mülk köyü civarında hortiye köylü olup sinşibabet ve kehuletinde o havalide
bulunup bilahare Akşehir’ e geldiği ve timurlenk ile müsahibe mülatefede
bulunduğu malum enam dır. Hoca Nasreddin ‘’386’’ yahut aksine okumak suretiyle
683 tarihinde vefat etmiştir diye göstermek doğru değildir.
1340 tarihi hicriyesi rebiülevvelinin 17. günü karargahı ile Akşehir’e
garp cephesi kumandanı İsmet Paşa hazretlerinin karargah ittihaz bulundukları
daire-i beldeye karbındaki hamam ki meydan hamamı namıyla maruf olup merhum
Hacı İbrahim Sultanın evkafındadır. Kapısında şu ibare yazılıdır. İmaret
emr’ül-hamam’ül emir’ül-müeyyid Şerafeddin Cuma sene salise seb’a mie 736
Halbuki bu hamam Hoca Nasreddin merhumun avuçlarında yumurta saklayan
mahalle delikanlılarıyla yıkanmak üzere girdiği hamam olduğu şöhret bulmuştur.
Binaenaleyh 836 tarihinde inşa edilen hamamda 386 yahut 683 vefat eden adamın
yıkanamayacağı bedihidir. Bua*** husus ahiri umranda emval ve emlakını evkafa
terk ederek beratında Nasreddin Hocayı şahit gösteren Hacı İbrahim Sultan
merhumun Hoca Nasreddin den daha yaşlı bulunduğu vefatından sonra daha uzun
müddet hocanın yaşayabileceği kanaatinde olduğu içindir ki şahit olarak
gösterilmiştir.
İbrahim sultan 771 tarihinde vefat ettiğine ve Hoca Nasreddin ‘in
timurlenk ile müsahabe mülatafesine nazaran Hoca Nasreddin İbrahim Sultan ‘dan
sonra daha 30-40 sene mamur olduğu anlaşılmaktadır. Hoca Nasreddin ‘in 800
tarihinden sonra vefat etmesi hakikati tarihiye ve akliyeye daha muvafıktır.
4.
Bahar Sultan türbesi olup Kızılca mahallesinde kaindir.
5.
____ ümera türbesi olup Hacı Kuşçu mahallesinde Abdullah
oğlu mescidindedir.
6.
Molla Tacettin türbesi olup Kızılca mahallesinde tekke
mezarlığı denilen yerde kaindir.
7.
Hazari türbesi olup hazarlık nam mesirede metfundur.
8.
Şeyh Eyüp türbesi ‘’yağlı deve namıyla maruftur’’
Kilece mahallesinde kaindir.
9.
Zenkli Sultan olup ‘’ eskici sultan dahi
denilmektedir’’ Kilece mahallesinde bayram yerinde mescit ittisalinde kaindir.
10. Çatır
Patır Sultan veyahut Şeyh Battal ‘’şatır bahadır’’türbesi olup Kızılca
mahallesinde meydan üzerinde metfundur.
11. Nasuhi
Dede türbesi olup katab’ül-katab tanınmıştır. Kızılca mahalle yolu üzerinde
bahçeler arasında etrafı çevrilmiş küçük kabristan derunundadır.
12. Ebu
Mahmut Sinan türbesi olup Hoca Nasreddin civarındaki çay kenarında metfundur.
Bunun taşları hiçbir türbede görülmeyen mahruti ve som mermerdendir.
13. Sinaeddin
Baba türbesi olup Ebu Mahmut Şan Hazretleri‘nin kabri yanındadır. Ve Ebu Mahmut
Şan hazretlerinin oğludur.
14. Abdullah
el Mevlevi türbesi olup nam mahaldeki Mevlevi dergahındadır.‘’ Sultan Murat
Rabi’in misafir olduğu tekke ‘’.
15. Nimet
Baba türbesi olup köyceğiz deresinde latif bir mevkidedir.
16. Şeyh
***Sultan Muhittin türbesi olup Hacı Ömer hanesinde Şabanzadelerin haneleri derunundadır.
17. Seyit
Yunus türbesi olup meydan mahallesinde kaindir.
18. Sultan
Nureste yahut Yamaçlı Baba türbesi asker debuyi civarında Hacı Battalzadelerin
tarlasında metfundur.
19. Ahi
Celal ve Ahi Mahmut türbesi olup Celal mahallesinde hanelerin havalisinde
kaindir.
20. Kazan
Baba türbesi olup taş medrese civarındadır.
MALUMAT-I TARİHİYE :
Akşehir ‘in eski isimleri ‘’ Aytokya,Aynetokyo,Opisinid,Şaşare,Antipos,Pise’’
olup 4. asır miladide Pisidi hükümetinin mukar idaresi olduğu zaman ismi
Antipos idi.
Akşehir ‘in cenubunda 15 km mesafede pise namıyla alan bir karye
mevcuutr. Konya valisi Sait Paşa zamanında mezkur karyede icra edilen
hafriyatta akik üzerine mahkuk bir çok yüzük taşları ve meskükat-ı akika
bulunan köylüler tarafından pek çok Rumlara satıldığı mervidir. Yine o hafriyat
esnasında taht’ül-arz kargir duvarlı odalar ve hücreler zuhur etmiş ise de
hafriyatı men edildiği söyleniyor. Dört kavak nam-ı mesirede mühim bir heykel
bulunmuş ve İstanbul müzesine gönderilmiş ,bu meydana çıkmış ise de arazi
sahibi razı olmadığından hafriyat tatil edilmiştir.
Mukaddemen Akşehir ‘in 70-80 bin nüfuslu büyük bir şehir olduğu ve
bugünkü kasabaya 1.5 saat mesafede bulunan Karahüyük,Maruf ,Bermendi,Etekli
gibi civar karyelerin heyet-i mecmuası
vaktiyle şehirden ma’dud oldukları kabristanlarda da tesadüf edilen yazılı
mermer taşlardan anlaşılmaktadır. Karahüyük kabristanında müsani’ bir beyaz
mermer taş üstünde ( el merhum Fatma Sultan ) ibaresi muharrerdir. Selçukiler
zamanında şehrin ismi ( Şehr-i Beyaz) olduğu mervidir.
ASAR-I AKİKA :
Kasaba dahilinde mekşuf asar-ı akika harabeleri bulunmayıp Turgut
karyesiyle Cihanbeyli’nin Piribeyli ve Çeltik,Küçük Hasan ,Ala Hacılı, Katırlı
karyelerinde vaktiyle cisim-i mebatinin mevcudiyetine delalet edecek bazı
mermer taşların vücudu havalide zor terebede kalmış. Bir takım mamurelerin
vaktiyle mevcudiyetine delalet ediyorlar.
Yalnız sahip Ata namıyla bir medrese mevcut olup 150 tarihlerinde selatin-i
Selçukiye’den Keykavus bin Keyhüsrev veziri olup Konya’da metfun ve Sahip Ata
namıyla şöhret bulan Ali bin Hüseyin tarafından bina olunduğu kapısının
üstündeki kitabeden anlaşılmaktadır. Medresenin somaki musani’ mermerden inşa
edilmiş olan cümle kapısı enafes-i asar-ı akikadan ma’dud ise de 325 senesinde
bir ay tamir-i hadim edilen mezkür kapı evkaf idaresince mesarif imariyesi
verilmemesiyle mateessüf bir hal-i harabide bırakılmıştır. Medresenin müteaddid
çehrelerinde bir kısmı mamur ise de diğer kısmı harap ve gayr-i mazbut bir
halde olduğundan ol halete haza derununda tedrisat icra edilmektedir.
Maruf karyesinde Hacı İbrahim Veli türbesi olup bir harım derununda üzeri
kubbeli mermerden mamuldür. Mermerden mamul kapısı ile bir penceresinde asar-ı
nefisiye meşhurdur. Türbe civarında vaktiyle zaviyesi matbahi hamamı olduğu
halde bunlar elyevm tamamen harab
olmuştur. Zaviyenin itam-ı taame meşrut olan Akşehir birisi inas diğeri zekur
olmak üzere iki hamamın mamur olup varidat-ı evkaf idaresince istifa
edilmektedir.
CEVAMİ’:
1.
Cevami’-i Kebir Ulu Camii denmekle maruftur. Selçukiler
zamanında bir mabed-i kadimeden tahvilen ihya edilmiştir.
2.
Yeni camii veya İplikçi Camii Sultan Süleyman Kanuni vüzerasından aynadar Abdülkerim ağanın
bina-i keridesidir.
3.
Hasan Paşa Camii İmaret Camii denilmektedir. Büyük bir
kubbe üzerine bina edilmiş sanatkarane bir camiidir. Derununda Hacı Ömer Efendi
merhumun bir kütüphanesi mevcuttur. Selçukiler zamanında inşa edilmiş fakat
zamanla harap olmuş mescit enkazı görülmektedir. Bazı çinilerle tezyin edilmiş
ise de hemen kamilen dökülmüş gibidir.
AKŞEHİR’İN SELÇUK İDARESİNE DUHULÜ :
Bağdat ve Isfahan taraflarındaki Türkler Yıkak’ın oğlu Selçuk Bey’in 350
tarih-i hicriyesinde İslamiyet ‘i kabul ile o havalide Devlet-i Selçukiye’nin
esasını teşkil ettiği ve Melikşah zamanında Alpaslan Bey oğlu Tekin Bey
kumandasında Halep ve Şam taraflarına giden kuvve-i askeriye oraları zabtederek
Melikşah’ın vefatına müteakip ilan-ı istiklal eden Tekin Bey Şam Devlet-i
Selçukiyesini vücuda getirmiştir. Ve yine Melikşah zamanında Kutalmış Bey’in
oğlu Süleyman Bey kumandasında Konya tarafına gönderilen 2. bir ordu
Romalılardan Konya ve civarıyla Akşehir ve Eskişehir’i zabtetmişti. Melikşah’ın
vefatıyla Şam Halep taraflarında ilan-ı istiklal eden Tekin Bey gibi Süleyman
Şah dahi Konya taraflarında istiklalini ilan eyledi.
Şam Devlet-i Selçukiyesi sultanı olan Tekin Bey Süleyman Bey’in Konya
civarındaki istiklalinden Halep ve Mardin havalisinin de Süleyman Bey’e
intikalinden korkarak Süleyman Bey üzerine asker sevk etti. Vukua gelen
muharebede Süleyman Bey mağlup olarak intihar etmiş üzerine efrad-ı ailesi
Tekin Bey’e emir olmuş ve hapsedilmiş ise de bilahare Süleyman Bey’in
oğullarından Kılıçaslan Bey hapisten kurtularak idare-i hükümeti eline almış
Konya ‘da (Rum Devlet-i Selçukiyesi) hükümetinin esamisini kurarak ilan-ı
istiklal eylemiştir. İşte bu tarihten itibaren Osmanlı Türklerinin tarih-i
zuhurlarına kadar ‘’Akşehir ‘’ Selçuk devletinin sancağı meyanında idhal
edilmiştir.
İSLAMİYET’İN AKŞEHİR’E DUHULÜ :
24 sene-i hicriyesinde İstanbul üzerine gönderilen ilk kuvve-i seferiye
zamanında Hazreti Peygamber zamanında Alemdar bulunan ve bu kuvve-i seferiye ye
iştirak buyuran Gazi Abdülvahhab Sultanın Akşehir-i zabtederek nur-u İslamiyete
Akşehir ‘e isal ettiği ve müşarun ileyhin dahi Akşehir de vefat ettiği
kasabanın şimal tarafında kain baranlar kabristanı civarında metfun bulunduğu
meşhurdur. Kabri dere ağzında olup oraya mahsus kırmızı renkli menekşeler vardır
ki ‘’ Vahab Gazi Çiçeği’’ demeye
maruftur.
Hulefa-i Raşidinden Hz. Ömer Faruk’un Antalya tarikiyle Kıbrıs adasının
fethine memuren gönderdiği kuvve-i seferiye ile İslamiyet bu havaliye intişara
başlamış olduğu melhuzdur. 125 tarih-i hicrsinde Hişam zamanında gönderilen
kuvve-i seferiye kumandanlarından Seyit Battal Gazinin buraları zabtederek***
Seyit Gazi ve havalisindeli ***tuhatı da intişar-ı islamiye takviye ve ikmal
eylemiştir.
YILDIRIM BEYAZIT VE OĞLU MUSA ÇELEBİ (AKŞEHİRDE) :
804 tarihinde Yıldırım Sultan Beyazıt’ın Ankara ‘da Timurlenk ile icra
ettiği muharebede Timurlenk’e esir düşerek, Timurlenk Sultan Beyazıt ile oğlu
Musa Çelebi’yi alarak Kütahya’ya geldiler. Yazı Kütahya’da geçirdiler. Kış
gelince Timurlenk’in Aydın ve havalisinde geçirmek üzere hazırlandı. Sultan
Beyazıt ise hastalığından maiyet-i seniyyelerine Timurlenk tarafından tahsis
edilen itba-i meşhureden Mevlana Celalettin Arabi ile Mevlana İzzettin Mesut
Şirazi’nin tavsiyeleri üzerine şirin ve latif olan Akşehir’e geldiler.
805 tarihinin Recebi evasıtında Sultan Beyazıt vefat etmekle cenazesi
Akşehir de Seyit Mahmut Hayrani hazretlerinin türbe-i şerifeleri civarındaki
mescidin altında çilehanesi denilen kargir mahzene muvakkaten defnedilmiş ve
bilahare Musa Çelebi vasıtasıyla Bursa’ya naklolunmuştur.
SULTAN MURAT RABİ’ AKŞEHİRDE :
1048 tarihinde Sultan Murat rabi’ Bağdat seferine giderken Akşehir de
misafir kalarak tekke nam-ı mahalledeki Mevlüt dergahında ikamet etmişlerdir. O
vakit mezkür zaviye gayet mükellef ve delnişin idi. Civarındaki menba’ suyundan
hoşlanarak duvarına şu kıtayı yazmıştır.
Bahşetti
kıt’adır Hakka ki bu asr-ı tekke ziyaya
Buna dahil
olan Murat’a oluptur aşkla ihya
Murat-ı fih
İran dan kaçan kim gitti Bağdat’a
Ten’im
eyledi içti bu Kevserden Şarab-ı esa
Şeyhülislam
Yahya Efendinin nazariyesi:
Zahi çay ferhabbaş cefa göster hayat-ı ifza
Nebatından yese bir mer’ola evvel-i tuti-i güya
Bahşetin kıtası derdim veli Ruşen bahşt olmuş
Kudum-u padişahiye bu nüzhetgah bir nimet
Suyun Kevser deyi nizamında olmuş evvelşah adil
Hoşa Pakize nizam-ı ruh bahş ab-ı hayat-ı ifza
İlahi Hazreti Sultan Murat’a ömr-ü Sermet ver
Müsehhir olsa ona ta ebed dünya ve mafiha
Diye ihlas eyle yerde beşer gökte melek amin
Dua ettikçe olşah-ı cihana sadıkla Yahya
AHİLER : Sufiler mesleğine iltizam eden ahiler Ankara ve Sivas
vilayetlerini istila ederek Anadolu’da icra-i nüfuza başladıkları zaman
Akşehir’e de dahil olmuşlardır. Bilahare Karamanoğullarından*** Ali Bey
Akşehir’deki ahileri Osmanlılar aleyhine tahrik ederek Murat Hüdavendigar
hazretlerini epeyce meşgul etmişler ise de nihayet mağlup ve perişan olarak
Akşehir sancağı Hüdavendigar memaliki meyanında idhal edilmiştir.(Osmanlı
tarihi iptidalarında Akşehir bir çok zamanlar sancak olarak idare edilmiş ve
bilahare kasabaya idhal edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. )
Yorumlar