Mevlana İstifli Hat Levhaları


Bekir ŞAHİN



Hz Mevlana'nın Oğlu Sultan Veled tarafından 13. Asrın sonlarına doğru bir disiplin haline getirilen Mevlevî düşüncesi bu gün dünyanın pek çok yerinde Türk-İslam irfanını temsilcisidir.
Mevlevîlik ekolu sadece düşünce alanıyla sınırlı kalmamıştır. San'at alanında da derin izleri vardır. Neşvü neva bulduğu her yerde ve her dönemde güzel sanatlar akademisi görevini üstlenmiş, edebiyattan felsefeye, musikiden hüsn-i hat San'atına kadar İslam san'atlarının birçok dalı mensupları tarafından icra edilmştir.
İnsanın kemâle erişmesini, hakîkati tahkik ederek, körlükten, sağırlıktan ve ayak bağlarından kendini kurtarmakla mümkün olacağını öğütleyen Mevlevîlik düşüncesi, sanatı hiçbir zaman irfandan uzakta tutmamıştır. Mutlak Sanatkâr'ın sonsuz yaratıcı kudretinden, insanın ilham alması gereğini her platformda dile getirmiştir.
Mevlevîlikte; insanın sosyal hayatında titizlikle uyması gereken prensipleri vardır. Hz. Mevlâna ve mevleviler, sanatı sadece eser meydana getirmek değil; bunun ötesinde, bir hayat tarzı olarak görmüşlerdir. Bu sebeple; Canlar, nefis terbiyesi yanında bir de sanat terbiyesi almışlardır. Bu ince tezgâhla, bir çok sanat meşk edilmiştir ki; hattat- lardan müzehhiplere, mücellitlerden ebru sanatkâr- larına, neyzenlerden bestekârlara, kalemkârlardan naht ustalarına, hattâ saat zanaatkârlarına varıncaya kadar sayısız insan yetişmiştir.
Sanat, onlar için bir rızık kapısı; insanlara faydalı olan muteber şahsiyetler olmasını sağlamak için, aynı zamanda sanatın özünde var olan güzellik duygusudur.
Türk Musikîsi Tarihi, Türk Hat Sanatı Tarihi, asla Mevlevîlikten soyutlanarak incelenemez. Üstelik bu sanatlar, Türk Sanatı'nı dünyaya tanıtan, Türk estetik zevkini ifşa eden pencerelerdir.
Hele hat sanatına, Mevlevî hattatların büyük katkısı olmuştur. Gönüllerinde ateşleri musikişinas- lar güfteleriyle ve besteleriyle, semazenler semalarıyla, neyzenler kamışın ötelerden getirdiği sırlı nida ile dindirmeye çalışırlarken, hattatlar da “Yâ Hazret-i Mevlânâ” yazarak bir nebze ona yaklaşmak istemişlerdir. Öyle ki; bu ibareyi, değişik yazı çeşitleri ve istiflerle yazmayan Mevlevî hattat yoktur.
Geleneğimizde insanlarımız sevdikleri kişilerin isimlerini en güzel biçimde yazarak hasretlerini gidermek, sevgilerini ifşa etmek istemişlerdir.
Bu, aynı zamanda bir yakarış, bir himmet talebi, bir istimdad olarak düşünülmüştür. Hattatların sıkça yazdıkları “Şefaat Yâ Rasûlallah”, “Dahiylek Yâ Rasûlallah”, “Meded Yâ Hazret-i Mevlânâ” levhaları bunlara örnektir.
Destarlı Mevlevî sikkesi formundaki “Yâ Hazret-i Mevlânâ kuddise sirruhü'l-a'lâ” istifleri, yazmak, hattatlar arasında, özellikle de Mevlevî hattatlar arasında bir gelenek olmuştur.
Sanatı: Çirkini güzel yapmak, güzeli daha güzel yapmak olarak gören Mevlevi sanatkarlar, aynı zamanda sanatı da bir ibadet olarak değerlendir- mişlerdir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar