BEKİR ŞAHİN’LE BİR YUDUM MUHABBET
Sayın Bekir ŞAHİN, bugün buraya İstiklal Marşı’nın kabulünün 90. Yıldönümü ve Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin bu önemli olayla ilgili çalışmaları hakkında röportaj yapmak üzere geldik. Önce bizlere zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Kendinizden biraz bahseder misiniz? Bekir ŞAHİN kimdir bilmek ister okuyucularımız.
Ben 1960 yılında Konya’nın Kadınhanı ilçesinde dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimin ardından Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldum. Ağrı, Afyon ve Burdur’da öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundum. 1997-2002 yılları arasında Kültür Bakanlığı Burdur İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü görevini yaptım ve oradan da Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde 2002 yılından bu yana müdürlük görevini yapmaktayım. Evliyim ve iki de çocuğum var. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında da görevlerim ve çalışmalarım devam etmektedir. Sizin de bildiğiniz üzere Türkiye Yazarlar Birliği’nin Konya Şubesi’nde de başkanlık görevini yürütmekteyim.
Türkiye Yazarlar Birliği ve işlevi hakkında bizleri aydınlatır mısınız?
Türkiye Yazarlar Birliği Türkiye’de en çok üyesi olan bir meslek teşkilatı-derneğidir. Konya’da uzun süredir hizmetlerine devam ediyor. Şehir kültürü her şeyin başında, şehirler taş, toprak ve beton yığınından ibaret değildir. Şehri ayakta tutan onun ruhudur. Ruhta, kültürel faaliyetlerle, kültürel zenginliklerle ayakta durur. Yazarlar Birliği bunu yapıyor. Bizim şehir kültürümüzü, bizi biz yapan öz değerlerimizi diri tutmaya insanlığa, insanlarımıza ve gençliğe aşılamaya gayret ediyor. Mart ayı itibari ile programlara başlanacak. Bu yıl Mehmet Akif Yılı olarak ilan edildi ve İstiklal Marşı’nın kabulünün de 90. Yıldönümüdür. Mehmet Akif’e, bu ülkeyi bize vatan yapan şühedaya bir vefa borcu olarak onlara layık bir kutlama yapmaya gayret edeceğiz.
İstiklal Marşı ve onun yazılış süreci hakkında bilgi verir misiniz? Ayrıca milli şairimizle ilgili kütüphanenizin ne gibi çalışmaları vardır?
Mehmet Akif’in soy ağacının parçalarına Arnavutluk’ta rast geldik. Akif’in aslen bir Arnavut olduğu belgelerle sabitti zaten. Biz orda ondan parçalar aradık ve ulaştık da. Akif’in namzetini sorduğumuz Arnavut kardeşlerimizin bizlere ilk cevabı Türk Koleji oldu. Orada bir Türk okulu var ve o okul Mehmet Akif’in adını ve Türk lafzını bölgeye yeniden getirmiş. İstiklal Marşı’nın yazılış hikayesini herkes bilmekte ancak ben yine de ana hatlarıyla değinmek isterim. 7 Kasım 1920 tarihli bir yarışma ilan ediliyor Maarif Vekaleti’nden. Yaklaşık olarak 720 şiir katılıyor yarışmaya ve günümüze yalnızca yedisi ulaşıyor. Milli şairimizin şiiri de bunlardan biri. Biz Yazma Eserler Kütüphanesi olarak diğer 720 şiire ulaşmaya çalışmaktayız. Bir gün bütün şiirlere ulaşarak ne kadar güçlü bir arşiv oluşturma yeteneğimiz olduğunu kanıtlamak ümidindeyiz. O günleri ancak ve ancak hissederek yaşayıp kağıda dökenlerden öğrenebiliriz. Değilse o günü yaşamayanların anlatımlarındaki eksiklik fark edilmekte zaten.
Milli şairimizin ellerden düşmeyen ölümsüz eseri Safahat’ın Türk Dili ve Türk şiiri için önemi nedir?
Kitaplar 3 türlüdür; tadımlık kitaplar, yudumluk kitaplar ve hazımlık kitaplar. Vaktimizi boş geçirmeme adına hazımlık kitapları okuruz. Nitekim Safahat de hazımlık kitaplarımız arasındadır. Biz bunlara başucu kitapları deriz ve bir kere okuyup bırakacağımız kitaplar değil tekrar tekrar okuyacağımız kitaplardır. Çantamızda, hatta yatak odamızda bulunması gereken kitapların başında gelir Safahat. Yeni nesle bugüne nasıl gelindi, kimler ne durumlarda getirdi ülkeyi bu duruma böyle öğretilmeli. Güçlü bir kalemden dökülen mısralar iman ve vatan sevgisi dolu satırlarla olmalıdır. Safahat, dilimizin ve edebiyatımızın anıt eserlerindendir. Böle anıt eserler ülke tarihinde çok önemlidir ve azdır. Her ülkenin anıt eserleri ve
Sayfa5
klasikleri vardır. Ortak okudukları, ruh ve fikir edindikleri kitapları vardır. Hatta Viyana’ya giderken denilir ki, “Viyana’ya Mesnevi okuyarak, pilav yiyerek gitti ordumuz.” Bu çok anlamlı bir cümledir. İnsanların ortak değerler kazanması, ortak eserler vermesi ile mümkündür. Bizim devamlı okuduğumuz eserler arasında Mesnevi olduğu gibi Safahat da vardır. Aradan neredeyse 100 yıl geçmesine rağmen bir şiir kitabının sürekli okunması, gündemde kalması, mısralarının dillerde dolaşması, ezberlenmesi boşuna değil gençlik için düşünceleri idealleri olan geniş ufuklu, samimi hassas yürekli bir şairin eseridir. Gençlerimizde bunun bilincinde olduğundan oradaki şiirleri bugüne kadar hep terennüm etmişlerdir. Terennüm etmeyenler de eziklik içinde kalmışlardır. Yani, “Keşke ben de bu şiirleri ezberleyebilseydim.’’ gibilerinden. Vatan için çarpan yüreği, bileği, dimağı, adil insanca yaşanabilen dünyaya ulaşmayı hedeflemiştir Akif hep.
Mehmet Akif’in fikir dünyasını besleyen kaynaklara ve Milli Mücadelede Akif’in üstlendiği role değinebilir misiniz?
Akif’i anlatmak çok zor. Çünkü Akif’i anlayabilmek için Akif’in yetiştiği, bulunduğu, yaşadığı şartları çok iyi bilmek lazım. Vatan işgal edilmiş, işgalcilerin bulunduğu bir coğrafya üzerinde kutsal değerlerimiz yok ediliyor. Akif’in şiirlerinde o günler adeta bize yaşatılıyor. Akif’in fikir dünyasını şiirlerinde görmek mümkün. Yaşadığı devri de şiirlerinde anlamak mümkün ancak beslendiği kaynaklara gelince bizim öz kültürümüzü besleyen kaynaklardır. Akif bir baytar aynı zamanda da hafızdır. Baytarlık eğitimini aldıktan sonra hafızlığını bitirmiştir. Dolayısı ile bu Mehmet Akif’in beslendiği kaynakların başında Kur’an-ı Kerim gelmektedir. Milli duyguları her şeyin başında gelmektedir. Milli Mücadelede Akif’in rolü küçümsenemez. Akif’e göre Batı Medeniyeti yalnızca kan ve barut getirmiştir dünyaya. Akif batının ahlakı yapısına karşı ancak ilminin alınması taraftarı olduğunu da belirtmeden geçmiyor.
Odanızdaki farklı ülkelerden gelmiş plaket ve sertifikalar dikkatimizi çekti. Anlaşılan o ki kütüphanenizin çalışmaları epeyce geniş bir alana yayılmış durumda. Kütüphanenizin çalışmaları hakkında bilgi almak isteriz.
Biz kütüphane olarak dünyanın birçok ülkesi ile iletişim halindeyiz. Tabiki irtibat içinde olduğum sivil toplum kuruluşlarının da etkisi büyük. Dünyanın neresinde kültürümüzle alakalı bir bilgi, belge veya yazma eser varsa oralarda çalışmalarda bulunmaktayız. Filistin Arşiv’inde, Dubai’de, Yunanistan ve Kıbrıs’ta yaptığımız araştırmalar bunlardan bazıları. Şu an Arnavutluk ve St.Petersburg’da çalışmalarımız devam ediyor. Bizim artık kültürel sınırlarla ilgilenmemiz gerekiyor. Bir ülkenin coğrafi sınırları vardır. Bunlar küçülür, büyür yani siyasidir bunlar. Ancak bizim alanımızla ilgili olan kültürel sınırlarımızdır. Nerede bizim bir kültürümüz varsa kültürümüzü orada korumak ve o korunan kültürümüzü de hem bugünkü nesle hem de geleceğe taşımakla kendimizi görevli hissediyoruz. Çünkü milli mücadeleyi yapanlar, bu toprağı bize emanet edenler, kültürü ayakta tutan düşüncedir. Topraklar kaybedilir ancak kültürümüz güçlüyse, dinamikse, ayaklarımız sağlamsa kaybedilenler tekrar kazanılabilir. Bizim hiçbir zaman kaybetmeyeceğimiz şey dünyanın her yerine yayılmış olan kültürümüzdür.
Sayın Bekir ŞAHİN konuşmamız en başından beri hep Akif merkezli oldu. Röportajımızı Mehmet Akif’le ilgili son birkaç mesajınızla bitirelim.
Mehmet Akif bizden birisi. Ömrü vatan sevgisi ile insanlık sevgisi ile geçmiş ve şöyle bir dua etmiş, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın”. İkinci bir İstiklal Marşı, yani yine bela tekrar aynı musibetler ve vatanın işgal edilmemesi için bu duayı etmiştir Akif. Biz de son olarak Akif’i hayırla yad ediyoruz. Bu millet bir daha İstiklal Marşı yazmaya teşebbüs etmesin öyle bir ortam bulunmasın diyoruz.
Efendim sizinle sohbet etmek çok güzeldi. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da sonuna geldik. Bize zamanınızı ayırdığınız için tekrar teşekkür ediyoruz.
Asıl ben teşekkür ederim çocuklar. Böyle ecdadına karşı meraklı, araştıran ve okuyan bir gençlik görmek bizleri ziyadesiyle memnun ediyor ve gelecek konusundaki tasalarımızı ortadan kaldırıyor.
Burak KURNAZ
Betül Handan DALLI
Zeynep Büşra CEYHAN
Ömür Özden KOÇYİĞİT
Yorumlar