“KONYA BÖLGE YAZMA ESERLER KÜTÜPHANESİ’NDE BULUNAN TIP İLE İLGİLİ TÜRKÇE YAZMA ESERLER”

 

Bekir ŞAHİN*


ÖZET

İslam Dünyası’nda uzun süre Arapça bilim dili olarak kullanılmıştır. Anadolu Selçuklularından sonra özellikle Beylikler döneminde yayılmaya başlayan Türkçe, Osmanlılar döneminde edebiyat ve bilim dili olarak gelişmiştir. XVI. asırdan itibaren Tıp, Tarih, Astronomi.. vb alanlarda yöneticilerin de teşvikiyle Türkçe eserler daha da yaygınlaşmıştır. Bu yüzyıldan itibaren tıpla ilgili Türkçe eserlerde de büyük bir artış meydana gelmiştir . Bu bildiride, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’ne Türkiye’nin çok değişik kütüphanelerinden toplanan tıpla ilgili tercüme ve telif Türkçe eserlerin isimleri, ardından da müellifleri zikredilip en sonunda da eserler hakkında kısa bilgiler verilerek tanıtılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Tıp Tarihi, Yazma Eser, Osmanlı Dönemi, Türkçe.

MANUSCRIPTS ABAOUT MEDICINE WRITTEN IN TURKISH IN THE LIBRARY OF MANUSCRIPT KONYA AND REGION

ABSTARCT

Arabic has been used as a science language in a long period in the Islamic world. Turkısh whıch has grow up after Anatolian Seljuks especially in the period of small anatolian gowernment Turkısh manuscript has gone overed, has increased medicine, history, astronomia, In thıs study, the name’s of the manuscripts written in Turkısh abaout medicine comes from the others libraries to the Library of Manuscript Konya And Region, after that the name’s of the autor of the manuscripts will be said, some small information will be given about manuscript.


.


Arapçanın XII. yüzyıl sonu Anadolusu’nda yerini Farsça alırken, halk arasında yetiştiği için veya fikirlerini halka yaymak amacıyla Türkçe ile yazan şairler ve edipler de bulunmuştur.

İlk ürünlerini XIII.yüzyıl sonunda vermeye başlayan Batı Türkçesi Anadolu Beylikleri döneminde devlet adamlarının teşvikiyle XIV-XV. yüzyılda gelişerek XVI. yüzyılda zirveye ulaşmıştır.[1] Bu dönemde tercüme ve telif yoluyla çok sayıda Türkçe eser yazılmıştır. Bu eserlerin çoğunlukla İslamî konularla ilgilidir. Ayrıca bu dönemde İslami ve edebi nitelikli eserlerin yanında tıpla ilgili eserler de yazılmaya başlanmıştır. Tıpla ilgili eserlerin yazılması diğer ürünlere göre daha geç bir tarihte başlamıştır. Anadolu'da yazılmış Türkçe tıp kitaplarının tarihi ancak XIV. yüzyıla kadar gidebilmektedir

Halkı bilgilendirmek, tabip bulunmayan yerlerde halkın da faydalanmasını sağlamak amacıyla Türkçe eserler verilmiş ve hatta birçok Arapça eser Türkçeye tercüme edilmiştir.[2] Hastalıklar için reçeteler hazırlamak gibi pratik yararların yanında meslek erbabını da bilgilendirmek, bir anlamda alan bilgisi içeren ve uzmanların yararlanabileceği kitaplar hazırlamak amacıyla da tıpla ilgili birçok eser yazılmıştır

Bu eserler, tıp tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Tıp tarihi sahasında çalışanlar için bu yazmalar, değişik yönlerden ele alınan eserler arasındadır.

Türk tababetini “ot-kök tababeti” “safsata ve kocakarı hekimliği” olarak görmek çok cahilce bir yaklaşımdır ve büyük bir medeniyeti inkar anlamına gelir.[3]

Geçmişin tıp metinleri günümüz araştırıcılarına öneriler getirebilecek bir bilgi kaynağıdır. Bu yaklaşım, eski tedavi yöntemlerini çağdaş tıbba bir alternatif gibi göstermekten farklı bir yönelimdir. Eski tıp felsefelerine bu farklı ve kapsamlı bakış açısı, eski tıp metinlerini daha tarafsız değerlendirmemizi ve araştırıcıların eski bilgilerden yararlanmasını sağlar Bu alanda çalışanlar eski tıp yazmalarıyla ilgili çalışmaların gerekliliğini ve yetersizliğini de zaman zaman belirtmektedirler. Türk tıp tarihi açısından bugüne kadar yapılan çalışmaların yetersizliği ortadadır. En eski tıp eserlerinden bugüne gelindiğinde ülkemizde tıp biliminin geçirdiği evreler, doğu ve batı tıbbından neler alındığı, bunlara hekimlerimiz tarafından neler eklendiği, tarihsel tip bilimi ile halk hekimliği arasındaki ilişkiler henüz tam olarak bilinmeyen konulardır ve bunlar üzerinde ilgi ve ciddiyetle çalışacak tıp tarihçilerini beklemektedir.

Tıp yazmalarıyla ilgili olarak yapılan çalışmalarda Anadolu'da yazılmış en eski tıp yazması Müfredât-ı İbn-i Baytar Tercümesi olarak gösterilmektedir.

Yazılış tarihi kesin olarak bilinen ilk Türkçe telif kitap ise İshak bin Murad tarafından yazılmış, Havas el-Edviye Müfrede adlı eserdir. Bu eser kısmen iktibas ve tercümelerden oluşmuştur.[4]

Daha sonra gelen tıp yazmaları tarih belirleme konusundaki sıkıntılara bağlı olarak tahmini bir sıralamaya tabi tutulmuştur.

Tıp tarihi ve dil tarihi çalışmaları için birinci derece kaynak durumunda bulunan tıp yazmalarının her birinin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Her eser bu açıdan büyük önem taşımaktadır.

Bu yazıda, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’ne Türkiye’nin çok değişik kütüphanelerinden toplanan tıpla ilgili tercüme ve telif Türkçe eserlerin isimleri, ardından da müellifleri zikredilip en sonunda da eserler hakkında kısa bilgiler verilerek tanıtılacaktır. Mükerrer olan Türkçe tıp yazmalarından bir tanesi tanıtılacak diğerlerinin ise sadece envanter numaraları verilecektir


1-BÂH-NÂME-İ PÂDÎŞÂHI TERCÜMESİ[5]


Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Hacı Bektaş Koleksiyonu 25

Yazmanın eser sırt ve sertâbı kahverengi meşin, kapakları desenli, kağıt kaplı, mıklepli ve mukavva ciltlidir. Vazo, çiçek ve su yolu filigranlı kağıda divanî kırması yazıyla mensur yazılmıştır. Sınırlı sayıda kelime dışında metin harekesizdir. Söz başlan ve bâb adları kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. Yazmanın tamamı 36 varaktır. Her sayfada 13 satır mevcuttur.

Nüshanın istinsah tarihi ve müstensihi belli değildir. Eserin giriş kısmında Sultan Yakup bin Devlet Han adına tercüme edildiği belirtilmiştir.

Bâh-nâme-i Pâdişâhı Tercümesinin müellifi ve tercüme tarihi belli değildir. Germiyan Beylerinden II.Yakup Bey (1388-1390) ve (1402-1428) (Sultan Yakup bin Devlet Han) adına yapılmış bir çeviridir. Nâsır-ı Tûsî (ölüm: 672/1273)'nin Farsça yazılmış Bâh-nâmesi'ne atfen yazılmıştır.

.' Bâh-nâme-i Pâdişâhı Tercümesi, cinsel konuları içeren bir tıp eseridir. Eser 18 bâbdan oluşmaktadır

Tanıtımı yapılan bu nüsha, Hacıbektaş Kutüphanesi'nden, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ne getirilmiştir. Eserin adı doğru bilinmediğinden Hacıbektaş'ta Risâle-i Tıb adıyla 25 no ile kaydedilmiştir. Yazma Konya'ya geldikten sonra Ahu CAVLAZOĞLU tarafından yapılan incelemede Bâh-nâme-i Pâdişâh! Tercümesi 'nin bir başka nüshası olduğu tespit edilmiştir.

Bâh-name-i Pâdişâhı Tercümesi ve diğer tıp metinlerinin genel anlamda Türk dili, tıp tarihi, botanik ve eczacılık tarihi ve halk hekimliği açısından önemli olduğu söylenilebilir. Ancak Türk dili araştırmaları açısından bu metinlerin önemi büyüktür.

Eski Anadolu Türkçesi döneminde yazılmış tıp eserleri üzerinde çalışmalar çok azdır. Oysa bir dilin söz dağarcığını, yapı ve işleyişini tam olarak belirleyebilmek için o dilin çeşitli dallarında yazılmış eserlerin incelenmesi gerekir. Tıp eserleri üzerinde yapılacak dil araştırmaları bu bakımdan önem taşır.

Bâh-nâme-i Pâdişâhı Tercümesi Anadolu'da yazılmış ilk Türkçe tıp kitaplarından biridir. Farsçadan Türkçe'ye çevirilen bu eser, Türkçe'nin o dönemdeki tıp bilimi karşısındaki durumunu ortaya koyması açısından önemlidir. Eserde, zaman zaman herhangi bir terimin geçtiği yerde onun Türkçe veya bir başka dilden karşılığı belirtilmektedir :

Ayrıca tarihsel tıp ile İslam ve Batı medeniyetlerinin tıp tarihleri arasındaki ilişkinin ne olduğu bu metinlerden hareketle tespit edilebilir.Bunun yanı sıra halk hekimliğinin bilimsel tıpla hangi ölçüde uyum içinde olduğu ve ayrılan yönlerinin neler olduğu da incelenebilir..


2-. Menâfi-un-Nâs

Bölge Yazma Eserler 2887

Nida-i Çelebi Mehmed Ankaravî


Yazma vişne rengi tam meşin, zencirekli ciltlidir. Su yolu filigranlı kağıda nesih yazıyla mensur yazılmıştır. Sınırlı sayıda kelime dışında metin harekesizdir. Söz başlan ve bâb adları kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. Yazmanın tamamı 117 varaktır. Her sayfada 17 satır mevcuttur. 245x155-175x95 mm ebatlarındadır. Eserin müellifi, Nida-i Çelebi Mehmed Ankaravî, Müstensihi Abdullah Necati Tarsusidir.

Nüshanın istinsah tarihi h. 1250 dir.

Eserin giriş kısmından sonra bir fihristi verilmiştir. 60 bölümden oluşan eserde insanın yaratılışı ve hikmetleri, insan vücudunun kısımları, baş, ağız, diş,yüz, burun kulak, cilt ve ayakta görülen hastalıklar hakkında bilgiler verilmektedir. İç hastalıklardan da bahsedilen eserde ; lavman, fitil, yakı, merhem şurup, ishal ve kabız yapıcı ilaçların terkipleri anlatılır. Cinsel yaşam ve hastalıklarına dair bilgilere de yer verilmiştir. Son bölümde kitabın yazılma gerekçesi anlatılmıştır.

Sade bir dille kaleme alınan bu eser hekimlerin bulunmadığı ortamlarda halka faydalı olmayı amaçlamaktadır.[6] Koruyucu hekimlik açısından da önemli bir eser denile bilir.Aynı eserin aynı kütüphanede 2739/3, BY2887- 2739/3- 5274/1- 6415/1numarada kayıtlı başka nüshaları da mevcuttur.


3- Gayet el-Beyan fi Tedbir Beden el-İnsan[7]

Yusuf Ağa Kütüphanesi 146

İbn Sultan Salih B.Nasrullah el- Halebi (H.1080)


Eser, vişne rengi tam meşin, miklepli şirazeli ciltlidir. Ayrıca mahfaza mevcuttur. Su yolu filigranlı kağıda talik yazıyla mensur yazılmıştır. Cetveller kırmızı mürekkepledir.Yazmanın tamamı 211 varaktır. Her sayfada 19 satır mevcuttur. 180x110-120x60mm mm ebatlarındadır. İbn Sultan Salih b.Nasrullah el-Halebi (1080) Müstensihi Hasan b.Ömer Nüshanın istinsah tarihi h. 1139’dur

Mukaddimeden sonra dört bölüm ve bir hatimeden oluşmaktadır. Mukaddime bölümün de tıp ilminin tanımı yapılmış sağlıklı yaşamanın şartları hava, yeme, içme, hareket ve mevsimlerden bahsetmektedir. İlaçların terkipleri, şerbetler, macunlar, haplar, merhemler, fitiller anlatılmıştır. Ayrıca insan vücudunun bütün uzuvları ile ilgili hastalıklardan hastalık sebeblerinden ve tedavilerinden de bahseden eserler çiçek kızamık gibi hastalıkları da anlatmaktadır. Özellikler halk sağlığı ve koruyucu hekimlik yönü ile önemli bir eserdir.Aynı eserin 1683-BYEK Elmalı 7226 numaralarda kayıtlı başka nüshaları da mevcuttur


4-Risale-i Tıbbiye[8]

Bölge Yazma Eserler 2739/2

Kaysuni Zade Mehmed Nidâi


Yazma sırtı kahverengi meşin üzeri bezle kaplanmış mukavva ciltlidir. Alt kapağın bir kısmı kopmuştur. Harf filigranlı kağıda nesih yazıyla manzum olarak yazılmıştır. Sınırlı sayıda kelime dışında metin harekesizdir.. Yazmanın tamamı 45b-66a arasında 97+3 varaktır. Her sayfada 19 satır mevcuttur. 220x150-145x80 mm ebatlarındadır. Eserin müellifi, Kaysunizade Mehmed Nida’i, Müstensihi; belli değildir.

Manzum tıp Kitabından bir örnek: "Deva-i derd-i dendan" (diş derdi ilacı) Dişin ağrısına mevzek ey yar,(mevzek: yabanüzümü) Tarçın ıslatıp penbeye sar. (penbe: pamuk) ıslatıp su ile ko bir saat, (ko: bırak)

Dişin üstüne ko ola rahat,

Ya katrana, ya bezire bula,

Sonra ko dişe sakin ola

Şol dişe ki çürüye köke kala,

Hazbeki koy üste çeküp ala Hazbek:zehirli ve kusturucu bir ot

5-Müntehab-ı Şifâ[9]

Bölge Yazma Eserler 7398

Hacı Paşa Celaleddin Hızır b. Ali Aydınî(ö.820/1417)


Yazma eser kahverengi tam meşin, ciltlidir. Su yolu filigranlı kağıda harekeli nesih yazıyla mensur yazılmıştır.Söz başları ve keşideler kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. Yazmanın tamamı 188 varaktır. Her sayfada 15 satır mevcuttur. 236x174-170x115 mm ebatlarındadır. Eserin müellifi, Hacı Paşa Celaleddin Hızır b. Ali Aydınî(ö.820/1417) Müstensihi; ; Muhammed b. Muhammed ez-Zencerî. H.954(1547) Nüshanın istinsah tarihi h. 954 (1547) dır

Şifaü’l-Esgam ismli Arapça eserden seçmeler yapılarak Türkçeye çevrilmiştir. Üç bölümden oluşan eser; pratik ve teorik tıpla ilgili bilgileri vermekte, yiyecek, içecek ve ilaçlardan bahsetmekte, son bölümde ise hastalıkların sebepleri, teçhiz ve tedavi yolları anlatılmaktadır. Aynı eserin bir başka nüshası da BYE Kütüphanesinde 1181 numarada kayıtlıdır. Bu nüshanın sonunda bir fihrist konulmuş ve bu fihriste eser 62 bölüme ayrılmıştır. Ayrıca eserin sonuna bir nasihatname eklenmiştir.


6-Yâdigâr-ı İbn-i Şerif

Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Nafiz Uzluk Bölümü 6840-6848

Tabib İbn-i Şerif

Yazma kahverengi tam meşin, ciltlidir. Su yolu filigranlı kağıda nesih yazıyla mensur yazılmıştır. Sınırlı sayıda kelime dışında metin harekesizdir. Bâb adları kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. Yazmanın tamamı 159+2 varaktır. Her sayfada 21 satır mevcuttur. 265x204-200x125 mm ebatlarındadır. Eserin müellifi, Yadigarı İbn Şerif , Müstensihi;Helvacı Zade Ahmet’dir Nüshanın istinsah tarihi h. 1076 dır

Müellif eserin başında tıpla ilgilendiğini ve bu konuda birçok kitap okuduğunu araştırmalarda bulunduğunu belirtmektedir. 30 bölümden oluşan eserin başında bir fihrist sonunda da bir sözlük yer almaktadır.

Konu itibariyle: Hastalık alametleri, hijyen, hava, mesken,yiyecek ve giyecekler, sular, diyet ve koruyucu hekimlikle ilgili bilgiler yer almaktadır. Değişik hastalıklar ve tedavileriyle cerrahi müdahaleler sistematik bir biçimde incelenmiştir. Ayrıca son bölümünde tabiplere tavsiyeler yer almaktadır.

Bu önemli eserin telif tarihi 1425 olarak tahmin edilmektedir. Bu yönü ile Osmanlı döneminde Türkçe olarak yazılmış olan ilk beş tıp eseri arasında sayılabilir. Eserin müellifi hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Müellif Bursa Da’ruş-Şifasında hekimlik yapmıştır. Yazılış amacı halkın o günkü tıbbi ihtiyaçlarına cevap vermekti. Mukaddime de bu kitabın barış zamanın da olduğu kadar savaş sırasında da faydalı olacağını sefer ve savaş zamanında bu eserin taşınarak ihtiyaç duyulduğunda kullanılmasını istemiştir. İbn-i Şerif Yâdigârı “sağlık saklamak ve hastalık def etmek” için yazdığını söyler. Koruyucu hekimlik yönünden önemli bir eserdir. Eski tıbba göre sağlıklı olmak ve hastalanmamak esas amaçtır. Buna çok önem verilir ve uyulması için büyük çaba gösterilirdi. Bu mühim eserin kütüphanemiz de ve değişik kütüphanelerde birçok nüshası bulunmaktadır.[10]


7-Kitabb-ı Tıb-ı Lâtif

Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Batman Koleksiyonu.


Yazma eser, Batman’da 2007 yılında meydana gelen sel felaketinde 21 gün su içinde kalan kitaplar arasından seçilerek Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine getirilerek burada bakıma alınmış cildi kullanılamaz hale geldiğinden çeharkuşe kahverengi deri kapakları ebru kağıt kaplı mukavva cilt yapılmıştı. Su yolu filigranlı kağıda nesih yazıyla mensur yazılmıştır. Sınırlı sayıda kelime dışında metin harekesizdir. Bâb adları kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. Yazmanın tamamı 152 varaktır. Her sayfada 19 satır mevcuttur. 197x145-160x100 mm ebatlarındadır. Eserin müellifi ve müstensihi

107 bölümden oluşan eserin 1a,3a,61b, 65a, 152a, 152b sayfalarında fevait kayıtları vardır. Tıp sözlüğü ve fihrist de bulunmaktadır. Saç ve sakal dökülmesinden, ağız ve dil kurumalarına, mali hülya, sara gibi hastalıklardan doğum ve cinsel konular gibi birçok tıbbi meseleler yalın bir dille anlatılmıştır.


8-Edviye-i Müfrede[11]


Bölge Yazma Eserler Malatya Koleksiyonu 7394

İshak b. Murad Geredeli(792/1389’da sağ)

Yazma eser, turuncu kağıt kaplı mukavva ciltlidir. Su yolu filigranlı kağıda harekeli nesih yazıyla mensur yazılmıştır.Söz başları ve ilaç isimleri kırmızı mürekkep ile yazılmıştır. Yazmanın tamamı 74+III varaktır. Her sayfada 15 satır mevcuttur. 230x165mm 171x113mm ebatlarındadır. Eserin müellifi İshak b. Murad Geredeli(792/1389’da sağ) . H.792(1376) Nüshanın istinsah tarihi h. 792 (1376) dır. Son üç sayfada hastalıkların isimleri yer almaktadır.

Türkçe tıp yazmalarının ilk örneklerindendir. Kitabın ilk bölümünde ilaç ve bitkiler anlatılmaktadır. İkinci bölümde baş, göğüs ve karın boşluğu organları ile ateşli hastalıklar konu edilmiştir. Çeşitli tıp bilginlerinden derlemeler olan eserin sonunda tıp terimleri sözlüğü yer almaktadır.


9-Risale-i Cima[12]

Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Elmalı Koleksiyonu 7302/2


Eser filigranlı, sırtı kahverengi deri, kapakları desenli kâğıt kaplı mukavva ciltlidir. Salkımlı taç filigranlı kağıda nesih yazıyla mensur yazılmıştır.. Yazmanın tamamı 21b-28b arasında 7 varaktır. Her sayfada 15 satır mevcuttur. 200x130mm 135x70mm ebatlarındadır. Eserin müellifi belli değildir.


10-Risâle-i Feyziyye fî’l-Lugâti’l-Müfredâti’t-Tıbbiyye

Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi SÜİF 163

Mustafa b. Muhammed b. Ahmed

Eser sırtı meşin kağıt kaplı mukavva ciltlidir. Su yolu filigranlı kâğıda harekeli nesih yazıyla mensur yazılmıştır. Söz başları ve ilaç isimleri kırmızı mürekkep ile yazılmıştır.Ser levha müzehhebdir. Yazmanın tamamı 74+III varaktır. Her sayfada 21 satır mevcuttur. 221x130mm 156x82mm ebatlarındadır. Eserin müellifi: Mustafa b. Muhammed b. Ahmed .Nüshanın istinsah tarihi h. 1207 dır. Son 1a’da dairevi bir mühür içinde: “Vakf-ı Hazreti Gâzî el-Hâc Evrenos Beğ Medrese-i Seyfullah der zamân-ı tevliyet-i Şerifzâde Sırrî Selim Beğ 1225” yazılıdır. Bu mühür her 10 varakta bir vurulmuştur

Eser Kazasker Feyzullah Efendi adına kaleme alınmıştır, ilk bölümde Türkçe, ikinci bölümde Arapça olmak üzere alfabetik olarak bitkisel, madensel ve hayvansal birçok drogun karşılıktan verilir. Ancak Türkçe ve Arapça başlıktan altında tanıtılan ve tıbbî etkilerinden de kısaca bahsedilen devâlanın Latince, Hintçe gibi farklı dillerden açıklamalar da vardır. Azda olsa çeşitli müellif ve eserlerden alıntılar yapılmıştır. Arapça deva isimleri için Dâvûd-i Antâ-kî'nin Tezkiresine müracaat ettiğini, ayrıca eserde olmayan ancak hekimler arasında bilinen ve kullanılan müfred devâlan da aldığını, bunların Türkçe isimlerini ise halk arasında kullanılan kelimelerle yazdığını bildirir.



11-Tıp

Bölge Yazma Eserler 1267

Yazma sırtı kahverengi meşin mukavva cilt içerisindedir. Abadî kağıda talik hatla yazılmıştır. Söz başları kırmızı yazıların bir kısmı ile serpme tezhiplidir. Yazmanın tamamı 68 varaktır. Her sayfada 11 satır mevcuttur. 210x155-130x80 mm ebatlarındadır. Eserin müellifi tespit edilememiştir. Kitap baştan ve sondan eksiktir.


12- Risale fi’t-Tıb

Bölge Yazma Eserler 1582

Nidâî

Yazma gri bez kaplı mukavva cilt içinde olup, su yolu fligranlı kağıda talik hatla, söz başları kırmızı mürekkeple yazılmıştır. Yazmanın tamamı 53 yaprak olup her sayfada 23 satır yazı vardır. 225x180-200x150 mm ebadında olup Müellifi kitabın sonunda Nidai olarak geçmektedir. Sonunda çeşitli ilaç tariflerini ihtiva eden bir şiir var.



SONUÇ

Bu eserler, tıp tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Tıp tarihi sahasında çalışanlar için bu yazmalar, değişik yönlerden ele alınan ve alınacak eserler arasındadır.

Geçmişin tıp metinleri günümüz araştırıcılarına öneriler getirebilecek bir bilgi kaynağıdır. Bu yaklaşım, eski tedavi yöntemlerini çağdaş tıbba bir alternatif gibi göstermekten farklı bir yönelimdir. Eski tıp felsefelerine bu farklı ve kapsamlı bakış açısı, eski tıp metinlerini daha tarafsız değerlendirmemizi ve araştırıcıların eski bilgilerden yararlanmasını sağlar Bu alanda çalışanlar eski tıp yazmalarıyla ilgili çalışmaların gerekliliğini ve yetersizliğini de zaman zaman belirtmektedirler.

Türk tıp tarihi açısından bugüne kadar yapılan çalışmaların yetersizliği ortadadır. En eski tıp eserlerinden bugüne gelindiğinde ülkemizde tıp biliminin geçirdiği evreler, doğu ve batı tıbbından neler alındığı, bunlara hekimlerimiz tarafından neler eklendiği, tarihsel tip bilimi ile halk hekimliği arasındaki ilişkiler henüz bilinmeyen konulardır ve bunlar üzerinde ilgi ve ciddiyetle çalışacak tıp tarihçilerini beklemektedir.

Çoğunlukla halka hitab ettiği için günlük ve son derece canlı bir dil kullanan eserler; dönemin söz varlığını ortaya koyduğu, Arapça ve Farsça terimlerin Türkçe karşılıklarını yansıtabildiği, organ adlan, hastalık adları, bitki adlarını yansıttığı için Türk dili tarihi açısından da son derece önemlidir. Ayrıca bu metinler; ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi alanlarında da zengin malzeme içermektedirler. Bu sebeple Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine dünyanın ve ülkemizin dört bir yanından devir, bağış ve satın alma yoluyla getirilen tıpla yazma eserlerin incelenip gün yüzüne çıkarılması Tıp Tarihi ve Türk Dili açısından önemli olacaktır.







* Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü, Konya. bekirsahi@gmail.com.
[1] Abdülvehhab bin Yusuf Ahmed el.Mardanî, Kitâbü’l-Müntehab fît-Tıp (823-1420), (Haz.: Ali Haydar BAYAT), Merkez Efendi Geleneksel Tıp Derneği Yay. İstanbul, 2005.
[2] AKDNİZ,Nil, Osmanlılar’da Hekim ve Hekimlik Ahlakı, İstanbul,1977.s.67
[3] Osman Şevki,Beşbuçuk Asırlık Türk Tabâbet Tarihi,Matbaa-i Amire İstanbul.1341(1925)s.17
[4] Osman Şevki,Osmanlı Tababet Tarihi,Hilal Matbaası I, İstanbul 1334.
[5] Ahu CAVLAZOĞLU,Anadolu’da Yazılmış İlk Türkçe Tıp Kitaplarından Biri, Bâh-Nâme-İ Pâdîşâhı Tercümesi (Bsılmamış Yüksek Lisans Semineri),Konya 2007.
[6] YILMAZ, Coşkun- Nejlet YILMAZ,Osmanlılar’da SağlıkBiofatma,İstanbul,2006,s.173
[7] TÜYATOK 07/ll-1909
[8] Fehmi Edhem KARATAY, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Kataloğu II, Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul, 1961.s.592
[9] Bursalı Mehmet TAHİR, Osmanlı Müellifleri III ve Ahmed Remzi Akyürek “Miftâhu’l-Kütüb ve Esâmî-i Müellifîn” Fihristi / Haz. Mustafa TATCI, Cemal KURNAZ, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 2000,s211.
[10] Tabib İbn-i Şerif, Yadigâr 15. yy. Türkçe Tıp Kitabı, Yâdigâr-ı İbn-i Şerif, (Haz.: M. Yahya OKUTAN- Doğan KOÇER- Mecit YILDIZ), Merkez Efendi Geleneksel Tıp Derneği Yay., İstanbul, 2004.s.27-32.
[11] Bursalı Mehmet TAHİR,age.s203.
[12] Müjgan CUNBUR, Dursun KAYA, İncila KAHVECİ, Türkiye Basmaları Toplu Kataloğu; Arap Harfli Türkçe Eserler (1729-1928) III, Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Başkanlığı, Ankara, 1995.s1912

Yorumlar

Popüler Yayınlar