KÜTÜPHANE - DOKÜMANTASYON - ARŞİV
BEKİR ŞAHİN
İnsanoğlunun
uygarlık yolundaki koşusu onbinlerce yıldır süre gelmektedir. Yazıyla başlayan,
kitapla devam eden tarihi içerisindeki insan, daha rahat, daha mutlu bir hayatın
özlemini çekmiştir. Kültür ve medeniyet alanında elde ettiği gelişmeleri gözden
geçirip geleceğini güvence altına almak isterken, kitaplar, kitapların bakımını,
muhafazasını ve bize kadar ulaşmasını temin eden müesseselerin başında gelen
kütüphaneyi gözden uzak tutmamıştır. Böylece yeni nesiller, bütün düşünce
ürünleriyle, deneyler sonucu varılan kuralları hazır bularak tabiat ve toplumda
kurduğu ilişkilerde karşılaştığı zorlukların çözümünde kitapların yardımını
görmüştür. Bunun bilinci ile hareket eden toplumlar kitaba, okuyucuya ve
bilimsel araştırmalara verdikleri önemle doğru orantılı olarak teknolojik ve
ekonomik gelişmeyi sağlamışlardır.
Bugün
bilgiyle ilgili ilimler çeşitli kısımlara ayrılmış ve yaşadığımız asra damgasını
basmıştır. Çok haklı olarak asrımızın bilgi çağı diye isimlendirilmesine sebep
olmuştur. Bilgi toplumunda sermaye maddi değerlerle değil bilgi ile
ölçülmektedir. Bilginin kaynağı da beşeri sermaye olan insandır. O bakımdan iş
gücü eğitimi, yöneticilerin eğitimi ve bilgiyi kullanacak birimlerin
geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Üretim, dağıtım tüketici süreçlerinde
bilginin organizasyonu etkili olmakta ve bilgi toplumunda gelişmeler çok hızlı
olarak ilerlemektedir.
İnsanoğlunun
dünyaya ayak bastığı günden bugüne kadar geçen zaman içinde meydana gelen bilgi
birikiminin toplanmasına belirli kurallar gereğince organize edilmesine ihtiyaç
duyanların hizmetine sunulmasına hizmet eden kurumlar; arşivler, kütüphaneler
dokümantasyon merkezleri, enformasyon merkezleri vb. bilgi
merkezleridir.
Bugün
bu bilgi merkezlerinin varoluş nedeni; bilgi akımını en hızlı bir şekilde
sağlayarak ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel kalkınmasına katkıda bulunmaktır.
Çünkü günümüzde geleneksel üretim metotlarının terk edilerek yerini bilişim
teknolojisine bırakması, maddi değerlerin üretilmesinden çok, bilginin
üretilmesinin ve bilgisayar teknolojisinin sürükleyici rol oynadığı bir süreç
yaşamaktadır. Evet, bilişim ve bilgisayar teknolojileri hayatımızın her alanına
girmiş durumdadır. Çağlara isim verilirken, toplum hayatında dönüm noktası
teşkil eden, toplumsal hayata büyük kolaylıklar getiren, önemli buluşlar ya da
keşifler dikkate alınmaktadır.İlk çağda bakır madenin bulunmasıyla bakır çağı,
tunç madeninin keşfiyle de tunç çağı gibi isimler verilmiştir. Daha sonra Sanayi
Çağı, Uzay Çağı, günümüzde ise Bilgi Çağı yaşanmaktadır.
Çağımızda
bilgiyi üreten, geliştiren, elinde tutan ve kullanan devlet, birey, kurum ya da
kuruluş güçlüdür. Ekonomik açıdan düşündüğümüzde dünyanın en büyük bilgisayar
yazılım (software) firması olan Microsoft’un sahibi Bill Gates, 2001 yılı için
dünyanın en zengin insanı olduğu açıklanır. Öyle ki Bill Gates, dünyanın pek çok
ülkesinden daha zengin bir bütçeye sahiptir. Bunun sebebi ise hepimizin malumu
olup dünyaya bilgi satıyor olmasıdır. Bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür. O
zaman diyebiliriz ki bilgi=ekonomidir, güçtür. Bu bakımdan gerekli sermaye ve
bilgi birikiminden, bilgi üretiminden yoksun olan ülkeler, bilgiyi üreten
ülkelere bağlı kalmakta, bu da bilgi satın alan ülke için birçok noktada
olumsuzluk anlamına gelmektedir.Kültürel, ekonomik, sosyal ve daha pek çok
alanda bilgi ithal eden ülke alışverişte bulunduğu ülkenin özelliklerini almaya,
kapmaya aday ve müsait hale gelmektedir. Bilgisayar ürünleri dolayısıyla
dilimize yabancı dilden, özellikle İngilizce’den pek çok yabancı sözcük girmiş
durumdadır. Bu da bizim ses bayrağımız olan güzel Türkçe’mizin bozulmaya
başlaması demektir. Dolayısıyla bizim de bilgiyi üreten, kullanan, satan,
yaygınlaştıran bir toplum, bir devlet haline gelmemiz
zaruridir.
Bilgi
ile beraber globalleşme eğilimlerinin artması, mal ve hizmet akışının ülkelerin
milli sınırları dışına taşması, ortaya çıkan çevre sorunları gibi ortak
problemler, ülkeleri, toplumları, hatta bireyleri kendi pozisyonlarını yeniden
tanımlamayla karşı karşıya bırakmıştır.
Gelişen
bu süreçte bilgiyi ve zamanı en iyi kullanabilenler başlayan sürece en çabuk
uyum sağlayabilenlerdir.
Ortaya
çıkan oluşumlar ve gelişmeler bilgi toplumu sürecinde gelişmiş ülkeleri daha
avantajlı duruma getirmektedir. Bundan dolayı bilginin üretimi, toplanması,
muhafaza edilmesi aktarımı dünden daha önemlidir. Ülkemizin kültürel değerlerini
yozlaştırmadan ve yitirmeden kalkınmasına yol açacak bilgi ağının kurulması için
önce alt yapı sorunlarına eğilmek ve bu sorunlara çözüm yolu bulmak gerekir. Bu
konuda yapılabilecek olanlar şöyle özetlenebilir.
1-)
Günümüzün en önemli buluşlarından biri şüphesiz ki bilgisayarlardır. Uygulandığı
alanlarda insanın erişemeyeceği hız, yanılmazlık, güvenilirlik, doğruluk
sağlayan bilgisayarlar, diğer bütün kurumlarda olduğu gibi kütüphanelere de
geniş imkanlar sağlamaktadır. Kütüphanelerin içerisinde otomasyon çalışmalarını
yönlendirecek ve günün şartlarına uyumu temin edecek bir kurum oluşturulmalıdır.
Bu kurum; otomasyon alanında gelişmeleri yakından izleyerek otomasyon
faaliyetlerini yönlendirilmelidir.
Kütüphane
Otomasyonu yüklü harcamalar yapılmasını gerektirmektedir. Bu sorunun üstesinden
gelebilmek için kütüphanelerin bütçeleri sürekli olarak orantılı olarak
artırılmalıdır.
Kütüphane
otomasyonunda önemli olan sürekliliğin sağlanmasıdır. Otomasyona başladıktan
sonra vazgeçmek işlemleri büsbütün karıştıracak, çözümü güçleştirecektir. Eğer
sonradan vazgeçilecekse bu işe başlanmamalıdır.
2-)
Bilindiği gibi Internet ( International Network), iletişim, eğitim vb. pek çok
alanda insanlara kolaylıklar getiren bir teknoloji ürünüdür.
Internet,
1960’lı yıllarda ABD Savunma Bakanlığı, tarafından geliştirilmiş ve kullanılmaya
başlanılmıştır.Ne var ki aşağı yukarı 40 yıl önce ABD tarafından kullanılan bir
teknoloji, maalesef ülkemizde 1993’lerde kullanılmaya başlanır. Bu bizim için
büyük bir eksikliktir.
Bilgi
merkezleri olarak bilinen kütüphanelerimizde hala Internet gibi iletişim aracı
bulunmamaktadır. Bu konuda gerekli hizmeti verecek olan yetişmiş, kaliteli
personele de ihtiyaç vardır.
Internet
sayesinde kütüphanelerimiz dünyaya açılacak, özellikle yazma eser
kütüphanelerinde bulunan eserler, insanların kütüphaneye bizzat gelmelerine
gerek kalmadan, eserlere ulaşmaları sağlanacak ve araştırmacı kendisi için
gerekli olan materyali kredi hesabı yoluyla ödedikten sonra bilgisayarına
indirebilecektir.O halde Internet yoluyla kütüphanelerimizin dünyaya açılmasını
sağlamak bir ihtiyaç haline gelmiştir.
3-)
Derleme kütüphanelerinden birisi kataloglama ve sınıflamada merkez haline
getirilerek katalog fişlerine ait bilgiler Internet ile taranabilir ve bu
bilgiler tam künye olarak transfer ( ftp=file transfer protocol) edilebilir
duruma getirilebilir. Bir çok kütüphanede kataloglama ve sınıflama bütçe, zaman
ve personel açısından yük oluşturmaktadır. Çalışan kütüphanecilerden bir ya da
bir kaçı kataloglama ve sınıflama işinde çalışmaktadır. Bu tür merkezleştirme,
personel bütçe kaybını önleyip işleri daha kolaylaştıracaktır.
4-)
Kitapların ve yayınların sürekli olarak artması kütüphanelerde krize yol
açmıştır. Alınan kitaplar için yer bulmak sorun olmakta ayrıca, fiyatlar arttığı
için kütüphanelerin bütçeleri zorlanmaktadır. Bu sorunların çözümü
kütüphanelerin tam anlamıyla bilgisayar teknolojisini kullanmasıyla
olacaktır.
5-)
Teknik imkan, donanım ve kadro sağlanmalıdır. Bir çok kütüphanelerimizde orta
okul mezunu elemanla hizmet verilmeye (hem de eski eser hizmet) devam
edilmektedir. Bu açığın giderilmesi, milli değerlerimizin bu nadide kültürel
tarihi, maddi manevi mirasın yaşatılması, gelecek nesillerimize sağlıklı biçimde
aktarılması için Osmanlıca bilen elemanlara acilen ihtiyaç
vardır.
6-)
Maalesef kütüphaneler günümüzde ve ülkemizde öğrencilerin ödev yapma yerleri
olmuştur. Bütün halk kütüphanelerinde durum bundan ibarettir. Milli Eğitim
Bakanlığı ile işbirliğine giderek okullarda bazı düzenlemeler
yapılmalıdır.
7-)
Bizdeki yazma eserler dünyadaki en nadir eserlerdir. Kütüphanelerimiz daha
kullanışlı daha modern daha emniyetli hale getirilmelidir. Güvenlik sistemleri
kurulmalıdır.
8-)
Kütüphanelerimiz için ayrı bir fon tahsis edilmeli, tahsis edilen bu fon
kütüphanelerimiz için hem sürekli bir gelir olmuş olur hem de
kütüphanelerimizin modernleşmesinde kullanılır. Ciddi akademik çalışmaların
artırılması, yeni ilmi eserlerin vücuda yazabilmesi için telif ücreti konusu
halledilmelidir. Bu Meclisteki çalışmalar ümit verici
niteliktedir.
9-)
Pek çok kitabın bulunduğu bir kuruluşa kütüphane diyemiyoruz. Bunun kütüphane
olabilmesi için; özenle vücuda getirilmiş, okuyucuyu ileriye götürecek, onun
isteklerini, ihtiyaçlarını karşılamayı bilecek zengin bir koleksiyona, yeterli
bir yapıya, çağdaş bir kütüphane hizmeti verecek bütçeye ondan yararlanma
bilincine varmış okuyucuya mesleki eğitimi görmüş bilgi ve tecrübeye sahip
personele ihtiyaç vardır. Boş bulunan kadrolar açıktan atamalarla
doldurulmalıdır.
10-)
İmar planlarında kütüphane binalarına yer verilmesi
sağlanmalıdır.
11-)
Daha iyi eğitim, daha iyi uygulama için kurs, konferans, sempozyum, yaz okulu,
kongre gibi toplantıların düzenli olabilmesi, mesleki işbirliğinin artması
toplumu geliştirerek kütüphanelerin kurulmasına elverişli ortamı
hazırlar.
Tüm
bu gelişmeleri gerçekleştirmek üzere yeterli bilgi birikimi ve deneyim ülkemizde
mevcuttur. Önemli olan bu birikimi en ekonomik ve en hızlı biçimde ortak
sorunların çözümü için acilen kullanmaktır.
Biz
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü olarak, çağı yakalamak,
insanlara en iyi hizmeti sunabilmek için büyük bir gayret sarf etmekteyiz.
Müdürlüğümüzde bulunan eserler ata mirası kıymetli eserlerdir. 2001 yılından
sonra kütüphanemiz ve kütüphanemize bağlı olan Yusuf Ağa Kütüphanesi’ndeki el
yazması eserleri dijital ortama aktarma projesi başlatılmış ve Selçuk
Üniversitesi ile işbirliği çerçevesinde bu proje hızla devam etmektedir.Bu
uygulama araştırmacıların ve bizim işimizi kolaylaştırması ve değişen dünyaya
ayak uydurma noktasında pek çok avantajlar getirdi.
Eserlerimizi
fiziki olarak özel olarak inşa edilmiş depolarımızda muhafaza
etmekteyiz.Depolarımız, hırsızlık, yangın, su ve sel baskını ve nükleer tehdide
karşı, ısı yalıtım maddesi, çelik sac, cam yünü, amyant ve krom–çelik
metallerden yapılmıştır.
Aynı
zamanda kütüphanemizde 24 saat görev yapan güvenlik teşkilatı
bulunmaktadır.Bütün katlarımızda, özellikle depolarımız önünde kameralar
vasıtasıyla bütün her şey kayıt altına alınmaktadır.
Yakın
zaman içerisinde kütüphanelerimizin kapılarını Internet yoluyla dünyaya açmayı
planlamaktayız. Bunun için çalışmalara başladık ve şu an Web sayfamızı
hazırlıyoruz.
Bu
çalışmaların yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi kütüphaneciliğimize büyük
katkı sağlayacaktır.
ARŞİVLERİMİZ
Arşivler
bir ülkenin tapu senedi, bir milletin kimliği, hatıratı bütün varlığı, hakları
ve hususiyetleri ile geçmişten bu güne ve bu günden yarınlarına bağlayan temel
dayanağıdır.
Arşivler
bizim geçmişimizi yeniden hayata kavuşturmak , mazimizi olduğu gibi anlayabilmek
için elimizdeki en önemli kaynaklardır. Bunları okuyabilecek insanlar
yetiştirmek, daha sonra bunlara dayanarak tarihimizi ihya etmek mümkün
olacaktır.
Bu
milli mirası değerlendirmek için hiç vakit geçirmeksizin kısa süreli ve uzun
vadeli projeleri hayata geçirmek zaruridir. Bu konudaki önerilerimiz
şunlardır:
1-)
Arşivler milletlerin hafızalarıdır. Bizim arşivlerimizde ise 32 milletin
hafızası saklı. Bu cümleden olarak Türkiye ve Dünyadaki gelişmeye katkıda
bulunacağına inandığımız Türk bilimcilerinin eserleri bilim adamlarımızın
hizmetine sunulamamıştır. Bu nedenle bilimsel çalışma yapmak isteyen
araştırmacılarımız batılı kaynaklara yönelmektedir.
Halbuki
Osmanlı Devleti sınırları içinde yapılan bilimsel çalışmalar Batıda Rönesans’ın
ve bilimsel çalışmaların öncüsü olmuştur.
Bizim
için hazine olan arşivlerimizdeki belgelerin genç kuşaklara aktarılmasını
sağlayacak dokümanter çalışmalar yapılmalıdır.
2-)
Arap harfleriyle ve değişik yazı türleriyle yazılmış olan bu belgeleri layıkı
veçhile okuyup değerlendirecek eski yazı mütehassıslarının her geçen gün
azalmakta olduğu hatta bugün yok olmaya yüz tuttuğu bilinen bir gerçektir. Bir
taraftan sayıları milyarları aşan tarihi belgeler toprak altında çürümekte,
diğer taraftan bu belgeleri okuyacak nitelikte az olan mütehassıs elemanlar
tükenmektedir. Bu sorunu çözmek için;
a-)
Tecrübeli Arşiv elemanı ve eski yazı uzmanlarının bilgilerinden ve fiili çalışma
deneyimlerinden yararlanmak için sık sık hizmet içi arşiv kursları
açılmalıdır.
b-)
Uluslararası arşiv kurumları ile modern arşivcilik metodu uygulama ve arşiv
elemanı yetiştirme açısından işbirliği sağlanmalıdır.
c-)
Üniversitelerimizde Arşivcilik bölümlerinde okuyan öğrencilere daha kaliteli
eğitim verilmeli ve Arşivcilik bölümleri yaygınlaştırılmalıdır. Bölüm
mezunlarına iş imkanı sağlanmalıdır.
d-)
İmam-Hatip Liseleri; İlahiyat, Dil, Tarih ve Coğrafya Fakülteleri Şarkiyat
bölümlerinde Arapça’yı, Osmanlıca’yı ve Farsça’yı nazarı olarak öğretmenin yanı
sıra, tatbiki halde seminer ve tezler vermek suretiyle
yaygınlaştırılmalıdır.
3-)
Arşiv kurumları arasında işbirliği yapılması zaruridir.
4-)
Arşivlerdeki belgelerin katalogları yayınlanmalıdır.
5-)
Arşivlerimizden mikrofilm, CD ve fotokopi alma meselesi yeniden gözden
geçirilmelidir.Kültür Turizm Bakanlığı bünyesinde bulunan, Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi, Süleymaniye Kütüphanesi gibi yazma eser kütüphanelerinde bulunan
eserler için , araştırmacılara kolaylık sağlayacak yeni düzenlemeler
yapılmıştır. Bu düzenlemeler her kesim tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.Bu
kolaylaştırıcı düzenlemeler bezeri kurumlarda da yapılmalıdır.
6-)
Milli arşiv planlaması yapılmalı; arşiv depo, binaların ve atölyelerin yapımına
başlamalıdır.
7-)
Arşiv çalışmalarında ileri teknik imkanı, metot ve teçhizattan yararlanma yoluna
gidilmelidir.
8-)
Çeşitli ülkelerin arşivlerinde bulunan Türk Tarih ve kültürüne ait arşiv
malzemesinin kopyalarının katalog ve envanterlerinin temini yoluna gidilmelidir.
Ata
yadigarı tarih, ve kültür hazinesi olan arşiv belgelerinin derlenip
değerlendirilmesi için yukarıda arza çalıştığım hususların uygulanma safhasına
konulması ivedilikle sağlanmalıdır.
Yorumlar