Bekir Şahin ile kültür-kitap ve kütüphane üzerine...
Resim yazısı ekle |
Küçükkoner: Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinin tarihçesinden kısaca bahseder misiniz?
Şahin: Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 20 Temmuz 1984 tarihinde hizmete açılan kütüphanemiz, ülkemizin çeşitli kütüphanelerinde bulunan değerli yazma koleksiyonlarını bir araya toplamak, bakım ve onarımlarının yapılmasını sağlamak, eserleri uygun ortamlarda muhafaza ederek araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla kurulmuştur. Bu amaçla kütüphanemiz;Hizmet binası, bodrum katı ile birlikte 4 katlıdır. Kütüphanenin 14 çalışma odası, 4 salonu, 4 adet el yazması eserlerin korunduğu özel çelik kasa, 4 adet matbu eserlerin yer aldığı depo, 1 CD arşiv odası ile toplam kullanım alanı 723 metrekaredir. Bugüne kadar Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi koleksiyonunda devir, bağış ve satın alma yoluyla sağlanmış kayıtlı ve halen tasnifi yapılarak kayıt altına alma çalışmaları devam eden 94124 adet kitap bulunmaktadır. Kütüphanemize devir yapılan kütüphane sayısı en son Elazığ Müzesiyle birlikte 54’ e ulaşmıştır.
Konya, Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapması nedeniyle kültürel derinliği ve devamlılığı olan bir şehirdir. Bunun sonucu olarak da Konya’da kurulan Yazma Eser Kütüphanelerini çok özel bir yere taşımaktadır. İstanbul'dan sonra en fazla yazma eserin bulunduğu Konya, ülkemizde ve dünyada hak ettiği yere gelme yolunda emin adımlarla yürümektedir.
Konya Bölge Yazma Eserler ve Yusufağa Yazma Eserler Kütüphaneleri, vatandaşların ve bazı kurumların bağışladığı kitaplarla zenginleşmeye devam etmektedir. Bu kütüphaneler kültürel derinliğin merkezi durumundadır.
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Selçuklu döneminin yanında Osmanlı dönemine ait çok sayıda yazma eseri de bünyesinde barındırmaktadır. Yakın gelecekte Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanların hafıza merkezi olmaya adaydır.
Kütüphanenin bilgisayar ortamına aktarılması, yerli ve yabancı araştırmacılara büyük kolaylık sağladı. Ayrıca kütüphanemiz, İstanbul Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi ile birlikte tarihi yazma eserlere orijinaline çok yakın, el işçiliğiyle cilt ve kapak yapan iki kütüphaneden biridir. Paha biçilmez önemdeki bu eserlerin bir kısmını, özel olarak çelik kasa şeklinde yaptığımız, ancak 3 ayrı görevlinin bir araya gelmesiyle açılabilen çok özel bir bölümde muhafaza ediyoruz. Bu özel bölmedeki eserler, hırsızlık, yangın, deprem gibi doğal afetlere karşı tam korumalı ve içinde nem dengeleyici özel düzenek ile de eserlerimizi tam olarak koruma altına alıyoruz.
Küçükkoner: Araştırmacılar eserlerden nasıl faydalanırlar?
Şahin: Bu soruyu 2003 tarihinden öncesi ve sonrası diye cevaplandırırsak daha gerçekçi olur. Zira, 2003 tarihinden önce araştırmacılar kütüphanemize geliyor, gerekli araştırmasını yapıyor ve eserlerin mikrofilm/cd kopyalarını almak için Bakanlık iznini beklemek zorunda kalıyordu. Yine yabancılar hem araştırma yapmak hem de mikrofilm/cd kopyası almak için Bakanlık iznini beklemek durumunda kalıyordu. Bu da T.C. vatandaşları için bir veya iki ay, yabancı uyruklular için üç veya dört ayı buluyordu. 2003 yılında yapılan iki düzenleme ile T.C. vatandaşı ve yabancı uyruklu araştırmacılar doğrudan müracaatını müdürlüğümüze yapmakta ve aynı gün talepleri karşılanmaktadır. Müracaatları şahsen yapabilecekleri gibi faks ve internet üzerinden de yapabilmektedirler. Araştırmacılara kolaylık sağlama ve kütüphanemizin daha iyi tanıtımını yapmak için bir web sitemiz mevcut olup, bu sitenin daha kapsamlı olması için çalışmalarımız sürmektedir. En önemli yeniliklerden biri de araştırmacılarımızın yaralanması için on adet bilgisayar ve bunların bağlı olduğu ana bilgisayardan oluşan Network sistemi kurulmuştur. Bütün bilgisayarlar kesintisiz internete bağlıdır. Yani araştırmacılarımız araştırmak istedikleri eserin, bilgisayarlara aktarılmış olan katalog sisteminden faydalanarak var olup olmadığını tespit ediyor, varsa kitap istek fişini doldurup görevliden talep ediyor. Yeni uygulama ile artık araştırmacılara kitap verilmiyor, onun yerine CD kopyaları veriliyor.
Küçükkoner: Göreve başladığınız günden bugüne Kütüphanede ne gibi gelişmeler oldu? Türkiye’nin muhtelif yerlerinden Kütüphaneye Yazma ve Basma eser kazandırdınız, geldiğinizde kitap sayısı ne kadardı? Şimdi ne kadar oldu?
Şahin: Kütüphane Personelimizin eğitilmesine önem verilmiştir. Ekip çalışması ön plana çıkmış. Okuyucu memnuniyeti temel ilkemiz olmuştur.
Kütüphanemizden 4 personel, 2007 yılı içerisinde Bakanlığımız tarafından İstanbul ‘Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi İslam Seçen Hoca’dan 6 ay süreli Cilt ve Patoloji dersi almışlardır.
2008 yılı başında Dubai Cuma el-Macit Kültür Merkezinde düzenlenen patoloji ve teknik işbirliği programına katılan iki personelimiz sertifika almıştır.
Kütüphanemizde okuyucu sayısı hızla artmıştır. Yerli ve yabancı okuyucular büyük ilgi duymaktadır.
Dijital kopyaları da eklersek kitap sayımız 100 bini geçmiştir.
Yazma ve nadir matbu eserlerin bibliyografik künyeleri bilgisayara aktarılmıştır.
Patoloji ve cilt atölyesi aktif duruma getirilmiştir.
Konya belleği adı altında bir bölüm oluşturulmuş, ülkemizin bütün yazma eser kütüphaneleri taranarak Konya ve kültürüyle alâkalı kitap kopyaları getirilmiştir. Bundan sonra bu bölüm Konya Şehir arşivi konumunda hizmet verecektir.
Vatandaşlarla sıcak ilişki içerisine girilerek yüzlerce kitap bağışı yapılmasına vesile olunmuştur.
Kütüphanemiz görevlileri Türkiye genelinde yazma eserlerle ilgili her konuda ihtiyaç duyulan yerlere giderek inceleme, tespit ve devir işlemleri gerçekleştirmişlerdir.
Bu kapsamda görevli idari ve teknik personelimiz, geçtiğimiz bir yıl içerisinde Batman, Niğde, Bor, Isparta, Yalvaç, Denizli, Manisa ve Akhisar başta olmak üzere bir çok il ve ilçede inceleme ve tespitler yapmış, depo şartları uygun olmayan kütüphanelerin kitapları ile bazı süreli yayınlar ve Konya ile ilgili bir takım eserler, devren kütüphane koleksiyonuna dahil edilmiştir.
Müdürlüğümüz asli görevinin yanı sıra kültürel ve sanatsal faaliyetleri de desteklemektedir. Bu amaçla her yıl düzenli olarak “Hüsn-i Hat, Ebrû, Tezhip” kurslarına ilaveten bu yıl klasik cilt kursu da eklenmiştir. Ayrıca sergi salonumuzda da zaman zaman pek çok dalda ( resim, çini, tezhip v.b. ) sergiler düzenlenmektedir.
Küçükkoner: Zaman zaman yurt dışı çalışmalarınız da oldu. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Şahin:Azerbaycan ve Dubai’ye gidilmiş; Azerbaycan Fuzuli El Yazmaları Enstitüsü ve Dubai Cuma el-Macit Kütüphanesi ile teknik işbirliği ve dijital kopya değişimi protokolleri yapılmıştır.
Dubai Cuma El Macit Kütüphanesi ile Yapılan Protokol gereği yaklaşık 13.000 eserin dijital kopyası kütüphanemiz arşivine kazandırılmış olup tespit çalışmaları devam etmektedir.
Ayrıca protokol çerçevesinde Dubai’den hibe olarak aldığımız makineler 01/09/2008 tarihinde kütüphanemize teslim edilmiştir.
1- Restorasyon Makinesi
2- Kuru Temizleme Sistemi
3- Sterilizasyon Makinesi
4- Kimyasal Destek Makinesi (Matbu Kitaplar İçin)
5- Elyaf Karıştırıcı Mikser
6- Sıcak Pres Makinesi
Arnavutluk Devlet Arşiviyle de diyaloglarımız sürmektedir.
Türkiye genelinde 54 ayrı kütüphanenin kitapları kütüphanemize devredilmiştir. Bu kitapların tamamının dijital kopyaları yapılarak araştırmacıların hizmetine sunulmuştur. Şu anda Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde 6 milyon 397 bin sayfa veri depolanmış durumdadır. Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, İstanbul ve Ankara’dan sonra en büyük yazma eserler merkezi durumundadır.
Küçükkoner:Yoğun işleriniz arasında kitap çalışmasında da bulundunuz, bu konuda neler söyleyeceksiniz? Yeni çalışmalarınız var mı?
Şahin: En son Hz. Mevlana İstifli Hat Levhaları Albümü, Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yayımlandı. Yeni çalışmalarımız olarak: “Konya Türbeleri” ve “Sanata Vurulan Hz. Peygamber Mührü” adı altında iki çalışmamız devam etmektedir. İnşallah 2009 yılında bunlar tamamlanmış olacak.
Küçükkoner: Yazma, Basma ve Osmanlıca eserlerin kültür hayatınızdaki yeri nedir?
Şahin: Her biri farklı, ciltleri, yazarları, yazanları (Hattatları), misafir oldukları mekânları, sahafları ve yeni sahipleri farklı, geçmiş zamandan geleceğe taşıdıkları anıları farklı. Yıpranan ciltlerine, parçalanan sayfalarına, günden güne yok olan sayılarına rağmen onlar bizim yazılı kültürümüz. Bu eserler kültürel mirasımızın tarihten gelen izlerini yarınlara, gelecek kuşaklara taşıyan birinci derece kaynaklar.
-İnsanoğlu geçtiği yerlerde izler ve sesler bırakır.
-Geçmişin izleri, geleceğin düşleri ve umutları bir arada kitaplık raflarında, sayfalarda birbirine karışır.
Ne demişler “ Kalırsa geride hoş bir seda kalır.”
Yazma kitap hoş sedanın gözle görülen el ile tutulan bir örneği. 500-600…yaşında. Sayfalarına sayısız gözler bakmış, eller değmiş, bazen zengin konaklarında boy göstermiş, müzelerde dinlenmiş, müzayedelerde kadir kıymet bilene satılmış.
Araştırmacılara yol göstermiş, sahafların bohçalarında bir zamandan gelecek zamana taşınmış.
Geçmiş dönemde dükkân sahibi sahafların dışında zenginlere, kitap meraklılarına, müderrislere, vezir-i azamlara yahut yüksek Osmanlı bürokratlarına istediklerini temin eden sahaflar da vardı. Bunlar çok yüksek fiyatla talepleri karşılamaya çalışırlardı. Konakları dolaşarak istenilen kitapları, isteyenlerine ulaştırırlardı.
Anlamı sayfalarında gizli. Matbaa daha ortalarda yok. Bilgiye ulaşmak son derece önemli. Yazılı kültürün temeli olan kitaplar az sayıda; işte bunlar, geçmişin ilim ve sanatını günümüze taşıyan materyalleridir.
Bu eserlerde; pozitif bilimler, din bilimleri, tarih ve değişik kültürler çıkar önümüze. Yine, el emeği göz nuru Türk Süsleme Sanatlarının en nadide örneklerini görürüz. Kullanılan kağıtla başlar sanat, kağıt yüzyıllara meydan okuyacak şekilde aharlanır, mührelenir. Sonra inci inci dizilir harfler hat sanatının en güzel örneklerini sergiler. İnci gibi dizilmiş yazıların etrafı tezhiple taçlanır. Sayfalar mücellitlerin elinde hizaya geçer, bir zırh gibi sarar güzellikleri cilt. El yazması eserler, maalesef yakın zamana kadar uygunsuz şartlarda, emek verenlerin kemiklerini sızlatırcasına toprak altında, tavan aralarında, nem, toz ve mantarlarca ya ömürlerini tüketti ya da ömürleri kısaldı. Kütüphanelerde bulunanlar ise; uzman olmayanların elinde hor kullanıldı, bakımsız bırakıldı veya tarihi eser kaçakçılarına davetiye çıkartılırcasına korumasız bırakıldı. Bir çok nadir eserimiz maalesef yurtdışına kaçırıldı. Araştırmacılarımız, kendi öz varlığı olan bu eserlerden bin bir güçlük çıkartılarak faydalandılar gözleri yaşlı, ağlamaklı idi. Ama, geçte olsa bu gidişe dur diyenler çıktı. Bu eserlerin uzman personeli olan, yangına soyguna karşı tedbirleri olan merkezlerde toplanması kararlaştırıldı. Bu gün ülkemiz genelinde bulunan el yazması eserler, Ankara Milli Kütüphane , İstanbul Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi merkez olarak belirlenerek buralarda toplanmaya başlandı. Bu arada, yapılış itibariyle kütüphane binası olan tarihi binalardaki kütüphaneler ile uygun koşulları sağlayan toplam on iki kütüphane istisna tutuldu. Bu kütüphanelerin esas amacı el yazması eserleri koruma altına alıp, bakım, onarım ve dijital veya mikrofilm arşivlemesini yaparak insanlığın hizmetine sunmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Bu asıl görevinin yanında bir diğer görevi de 1928 Harf Devrimi öncesi basımı yapılmış olan Arap harfli matbu eserleri koleksiyonunda bulundurmaktır. Bu eserlerimiz de artık nadir bulunan eserler durumundadır.
Küçükkoner: Kütüphanede en eski meşhur yazma eserler kimlere aittir?
Şahin: Konya Selçuklu’nun Başkenti. En eski yazmalar da o döneme ait Saaddin Konevi, İbni Arabi ve Hz. Mevlâna gibi büyük âlim ve mütefekkirlere ait diye biliriz. Bunun Yanında Hacı Bektaş Veli’nin kütüphanesi de burada. Tıp Yazmaları konusunda da dünyanın en zengin koleksiyonuna sahibiz diye biliriz. Mevlevilikle ilgili, İbni Arabi’yle alakalı eserde hiçbir kütüphanede bulunamayacak sayıda. İmamı- Gazali’den İmam-ı Azama yüzlerce ilim adamı, düşünür mutasavvıfın eseri kütüphanemizde bulunmaktadır.
Küçükkoner: Kütüphaneyle ilgili yeni projeleriniz nelerdir?
Şahin: Kütüphanemizin Sosyal Bilimler Enstitüsü gibi çalışmasını arzuluyoruz. Yazma eser kütüphaneciliği konusunda ülkemizde ve dünyada uzman sayısı yok denecek kadar az. Nitelikli, alanında uzman elemanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun yolu da eğitimden ve uygulamadan geçmektedir. Bu mesleği sevmekte başarıda ilk prensiptir. Okuyucu hizmetleri yanında Bilimsel toplantıların yapıldığı, sanat faaliyetlerinin yürütüldüğü, içinde kitap sanatları müzesinin bulunduğu gece saat 24 e kadar açık ve içerisi araştırmacılarla dolu bir kütüphane hayal ediyoruz. Bir gün bununda gerçek olacağına inanıyoruz.
Küçükkoner: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Şahin: Ben teşekkür ederim.
BEKİR ŞAHİN KİMDİR?
1960 tarihinde Kadınhanı Hacı oflazlar köyünde doğdu.
İlk ve Orta öğreniminin ardından Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldu. Ağrı, Afyon, Burdur’da öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundu..
Devlet Lisan Okulunda bir yıl boyunca Arapça dil kursuna devam etti.1997–2002 yılları arasında Kültür Bakanlığı Burdur İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü görevi yapan Bekir ŞAHİN, 2002 yılından beri Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Müdür olarak görev yapmaktadır. Ayrıca; Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde “ El Yazmaları’nın Korunması” dersi vermektedir.
Bekir ŞAHİN evli ve 2 çocuk babasıdır.
YAYINLANAN ESERLERİ:
1.“Evrad-ı Mevlana” Rumi Yayınları, 2005 İstanbul
2.Dünyayı Güldüren ve Düşündüren Adam Nasreddin Hoca “Nasreddin Hoca’nın Felsefesi”Eskişehir Odun Pazarı Belediyesi Kültür Yayınları, Eskişehir 2004
3.Osmanlı Döneminde Konya “Kamûsü’l-A’lâm’a Göre XIX Yüzyılda Konya” T.C. Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konya 2003
4.Sevakıb-ı Menakıb, Rumi Yayınları, 2006 Konya.
5.Divan-ı Kebirden Seçmeler Rumi Yayınlar, 2007 Konya
6.Nisabü’l-Mevlevi (Mevlevîlık Yolunun Esasları, Damla Yayınevi, 2007 İstanbul
7.Hz.Mevlana İstifli Hat Levhaları Albümü, Konya valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü,2007 Konya.
Bekir Şahin’in yayımlanan kitaplarından başka muhtelif dergi ve gazetelerde makaleleri neşredildiği gibi pek çok da sempozyumlara katılmış ve ilmi tebliğler sunmuştur. Tebliğlerinin büyük bir bölümü neşredilmiştir.
Bekir Şahin, dürüstlüğü, çalışkanlığı, yardım severliği ve tevazuu ile takdir edilen herkes tarafından sevilen bir kültür adamıdır.
Bekir Şahin hâlen Akademik Sayfa yazarlarımız arasında bulunmaktadır.
Konya, Anadolu Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapması nedeniyle kültürel derinliği ve devamlılığı olan bir şehirdir. Bunun sonucu olarak da Konya’da kurulan Yazma Eser Kütüphanelerini çok özel bir yere taşımaktadır. İstanbul'dan sonra en fazla yazma eserin bulunduğu Konya, ülkemizde ve dünyada hak ettiği yere gelme yolunda emin adımlarla yürümektedir.
Konya Bölge Yazma Eserler ve Yusufağa Yazma Eserler Kütüphaneleri, vatandaşların ve bazı kurumların bağışladığı kitaplarla zenginleşmeye devam etmektedir. Bu kütüphaneler kültürel derinliğin merkezi durumundadır.
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Selçuklu döneminin yanında Osmanlı dönemine ait çok sayıda yazma eseri de bünyesinde barındırmaktadır. Yakın gelecekte Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanların hafıza merkezi olmaya adaydır.
Kütüphanenin bilgisayar ortamına aktarılması, yerli ve yabancı araştırmacılara büyük kolaylık sağladı. Ayrıca kütüphanemiz, İstanbul Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi ile birlikte tarihi yazma eserlere orijinaline çok yakın, el işçiliğiyle cilt ve kapak yapan iki kütüphaneden biridir. Paha biçilmez önemdeki bu eserlerin bir kısmını, özel olarak çelik kasa şeklinde yaptığımız, ancak 3 ayrı görevlinin bir araya gelmesiyle açılabilen çok özel bir bölümde muhafaza ediyoruz. Bu özel bölmedeki eserler, hırsızlık, yangın, deprem gibi doğal afetlere karşı tam korumalı ve içinde nem dengeleyici özel düzenek ile de eserlerimizi tam olarak koruma altına alıyoruz.
Küçükkoner: Araştırmacılar eserlerden nasıl faydalanırlar?
Şahin: Bu soruyu 2003 tarihinden öncesi ve sonrası diye cevaplandırırsak daha gerçekçi olur. Zira, 2003 tarihinden önce araştırmacılar kütüphanemize geliyor, gerekli araştırmasını yapıyor ve eserlerin mikrofilm/cd kopyalarını almak için Bakanlık iznini beklemek zorunda kalıyordu. Yine yabancılar hem araştırma yapmak hem de mikrofilm/cd kopyası almak için Bakanlık iznini beklemek durumunda kalıyordu. Bu da T.C. vatandaşları için bir veya iki ay, yabancı uyruklular için üç veya dört ayı buluyordu. 2003 yılında yapılan iki düzenleme ile T.C. vatandaşı ve yabancı uyruklu araştırmacılar doğrudan müracaatını müdürlüğümüze yapmakta ve aynı gün talepleri karşılanmaktadır. Müracaatları şahsen yapabilecekleri gibi faks ve internet üzerinden de yapabilmektedirler. Araştırmacılara kolaylık sağlama ve kütüphanemizin daha iyi tanıtımını yapmak için bir web sitemiz mevcut olup, bu sitenin daha kapsamlı olması için çalışmalarımız sürmektedir. En önemli yeniliklerden biri de araştırmacılarımızın yaralanması için on adet bilgisayar ve bunların bağlı olduğu ana bilgisayardan oluşan Network sistemi kurulmuştur. Bütün bilgisayarlar kesintisiz internete bağlıdır. Yani araştırmacılarımız araştırmak istedikleri eserin, bilgisayarlara aktarılmış olan katalog sisteminden faydalanarak var olup olmadığını tespit ediyor, varsa kitap istek fişini doldurup görevliden talep ediyor. Yeni uygulama ile artık araştırmacılara kitap verilmiyor, onun yerine CD kopyaları veriliyor.
Küçükkoner: Göreve başladığınız günden bugüne Kütüphanede ne gibi gelişmeler oldu? Türkiye’nin muhtelif yerlerinden Kütüphaneye Yazma ve Basma eser kazandırdınız, geldiğinizde kitap sayısı ne kadardı? Şimdi ne kadar oldu?
Şahin: Kütüphane Personelimizin eğitilmesine önem verilmiştir. Ekip çalışması ön plana çıkmış. Okuyucu memnuniyeti temel ilkemiz olmuştur.
Kütüphanemizden 4 personel, 2007 yılı içerisinde Bakanlığımız tarafından İstanbul ‘Mimar Sinan Üniversitesi Öğretim Üyesi İslam Seçen Hoca’dan 6 ay süreli Cilt ve Patoloji dersi almışlardır.
2008 yılı başında Dubai Cuma el-Macit Kültür Merkezinde düzenlenen patoloji ve teknik işbirliği programına katılan iki personelimiz sertifika almıştır.
Kütüphanemizde okuyucu sayısı hızla artmıştır. Yerli ve yabancı okuyucular büyük ilgi duymaktadır.
Dijital kopyaları da eklersek kitap sayımız 100 bini geçmiştir.
Yazma ve nadir matbu eserlerin bibliyografik künyeleri bilgisayara aktarılmıştır.
Patoloji ve cilt atölyesi aktif duruma getirilmiştir.
Konya belleği adı altında bir bölüm oluşturulmuş, ülkemizin bütün yazma eser kütüphaneleri taranarak Konya ve kültürüyle alâkalı kitap kopyaları getirilmiştir. Bundan sonra bu bölüm Konya Şehir arşivi konumunda hizmet verecektir.
Vatandaşlarla sıcak ilişki içerisine girilerek yüzlerce kitap bağışı yapılmasına vesile olunmuştur.
Kütüphanemiz görevlileri Türkiye genelinde yazma eserlerle ilgili her konuda ihtiyaç duyulan yerlere giderek inceleme, tespit ve devir işlemleri gerçekleştirmişlerdir.
Bu kapsamda görevli idari ve teknik personelimiz, geçtiğimiz bir yıl içerisinde Batman, Niğde, Bor, Isparta, Yalvaç, Denizli, Manisa ve Akhisar başta olmak üzere bir çok il ve ilçede inceleme ve tespitler yapmış, depo şartları uygun olmayan kütüphanelerin kitapları ile bazı süreli yayınlar ve Konya ile ilgili bir takım eserler, devren kütüphane koleksiyonuna dahil edilmiştir.
Müdürlüğümüz asli görevinin yanı sıra kültürel ve sanatsal faaliyetleri de desteklemektedir. Bu amaçla her yıl düzenli olarak “Hüsn-i Hat, Ebrû, Tezhip” kurslarına ilaveten bu yıl klasik cilt kursu da eklenmiştir. Ayrıca sergi salonumuzda da zaman zaman pek çok dalda ( resim, çini, tezhip v.b. ) sergiler düzenlenmektedir.
Küçükkoner: Zaman zaman yurt dışı çalışmalarınız da oldu. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Şahin:Azerbaycan ve Dubai’ye gidilmiş; Azerbaycan Fuzuli El Yazmaları Enstitüsü ve Dubai Cuma el-Macit Kütüphanesi ile teknik işbirliği ve dijital kopya değişimi protokolleri yapılmıştır.
Dubai Cuma El Macit Kütüphanesi ile Yapılan Protokol gereği yaklaşık 13.000 eserin dijital kopyası kütüphanemiz arşivine kazandırılmış olup tespit çalışmaları devam etmektedir.
Ayrıca protokol çerçevesinde Dubai’den hibe olarak aldığımız makineler 01/09/2008 tarihinde kütüphanemize teslim edilmiştir.
1- Restorasyon Makinesi
2- Kuru Temizleme Sistemi
3- Sterilizasyon Makinesi
4- Kimyasal Destek Makinesi (Matbu Kitaplar İçin)
5- Elyaf Karıştırıcı Mikser
6- Sıcak Pres Makinesi
Arnavutluk Devlet Arşiviyle de diyaloglarımız sürmektedir.
Türkiye genelinde 54 ayrı kütüphanenin kitapları kütüphanemize devredilmiştir. Bu kitapların tamamının dijital kopyaları yapılarak araştırmacıların hizmetine sunulmuştur. Şu anda Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde 6 milyon 397 bin sayfa veri depolanmış durumdadır. Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, İstanbul ve Ankara’dan sonra en büyük yazma eserler merkezi durumundadır.
Küçükkoner:Yoğun işleriniz arasında kitap çalışmasında da bulundunuz, bu konuda neler söyleyeceksiniz? Yeni çalışmalarınız var mı?
Şahin: En son Hz. Mevlana İstifli Hat Levhaları Albümü, Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yayımlandı. Yeni çalışmalarımız olarak: “Konya Türbeleri” ve “Sanata Vurulan Hz. Peygamber Mührü” adı altında iki çalışmamız devam etmektedir. İnşallah 2009 yılında bunlar tamamlanmış olacak.
Küçükkoner: Yazma, Basma ve Osmanlıca eserlerin kültür hayatınızdaki yeri nedir?
Şahin: Her biri farklı, ciltleri, yazarları, yazanları (Hattatları), misafir oldukları mekânları, sahafları ve yeni sahipleri farklı, geçmiş zamandan geleceğe taşıdıkları anıları farklı. Yıpranan ciltlerine, parçalanan sayfalarına, günden güne yok olan sayılarına rağmen onlar bizim yazılı kültürümüz. Bu eserler kültürel mirasımızın tarihten gelen izlerini yarınlara, gelecek kuşaklara taşıyan birinci derece kaynaklar.
-İnsanoğlu geçtiği yerlerde izler ve sesler bırakır.
-Geçmişin izleri, geleceğin düşleri ve umutları bir arada kitaplık raflarında, sayfalarda birbirine karışır.
Ne demişler “ Kalırsa geride hoş bir seda kalır.”
Yazma kitap hoş sedanın gözle görülen el ile tutulan bir örneği. 500-600…yaşında. Sayfalarına sayısız gözler bakmış, eller değmiş, bazen zengin konaklarında boy göstermiş, müzelerde dinlenmiş, müzayedelerde kadir kıymet bilene satılmış.
Araştırmacılara yol göstermiş, sahafların bohçalarında bir zamandan gelecek zamana taşınmış.
Geçmiş dönemde dükkân sahibi sahafların dışında zenginlere, kitap meraklılarına, müderrislere, vezir-i azamlara yahut yüksek Osmanlı bürokratlarına istediklerini temin eden sahaflar da vardı. Bunlar çok yüksek fiyatla talepleri karşılamaya çalışırlardı. Konakları dolaşarak istenilen kitapları, isteyenlerine ulaştırırlardı.
Anlamı sayfalarında gizli. Matbaa daha ortalarda yok. Bilgiye ulaşmak son derece önemli. Yazılı kültürün temeli olan kitaplar az sayıda; işte bunlar, geçmişin ilim ve sanatını günümüze taşıyan materyalleridir.
Bu eserlerde; pozitif bilimler, din bilimleri, tarih ve değişik kültürler çıkar önümüze. Yine, el emeği göz nuru Türk Süsleme Sanatlarının en nadide örneklerini görürüz. Kullanılan kağıtla başlar sanat, kağıt yüzyıllara meydan okuyacak şekilde aharlanır, mührelenir. Sonra inci inci dizilir harfler hat sanatının en güzel örneklerini sergiler. İnci gibi dizilmiş yazıların etrafı tezhiple taçlanır. Sayfalar mücellitlerin elinde hizaya geçer, bir zırh gibi sarar güzellikleri cilt. El yazması eserler, maalesef yakın zamana kadar uygunsuz şartlarda, emek verenlerin kemiklerini sızlatırcasına toprak altında, tavan aralarında, nem, toz ve mantarlarca ya ömürlerini tüketti ya da ömürleri kısaldı. Kütüphanelerde bulunanlar ise; uzman olmayanların elinde hor kullanıldı, bakımsız bırakıldı veya tarihi eser kaçakçılarına davetiye çıkartılırcasına korumasız bırakıldı. Bir çok nadir eserimiz maalesef yurtdışına kaçırıldı. Araştırmacılarımız, kendi öz varlığı olan bu eserlerden bin bir güçlük çıkartılarak faydalandılar gözleri yaşlı, ağlamaklı idi. Ama, geçte olsa bu gidişe dur diyenler çıktı. Bu eserlerin uzman personeli olan, yangına soyguna karşı tedbirleri olan merkezlerde toplanması kararlaştırıldı. Bu gün ülkemiz genelinde bulunan el yazması eserler, Ankara Milli Kütüphane , İstanbul Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi ve Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi merkez olarak belirlenerek buralarda toplanmaya başlandı. Bu arada, yapılış itibariyle kütüphane binası olan tarihi binalardaki kütüphaneler ile uygun koşulları sağlayan toplam on iki kütüphane istisna tutuldu. Bu kütüphanelerin esas amacı el yazması eserleri koruma altına alıp, bakım, onarım ve dijital veya mikrofilm arşivlemesini yaparak insanlığın hizmetine sunmak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Bu asıl görevinin yanında bir diğer görevi de 1928 Harf Devrimi öncesi basımı yapılmış olan Arap harfli matbu eserleri koleksiyonunda bulundurmaktır. Bu eserlerimiz de artık nadir bulunan eserler durumundadır.
Küçükkoner: Kütüphanede en eski meşhur yazma eserler kimlere aittir?
Şahin: Konya Selçuklu’nun Başkenti. En eski yazmalar da o döneme ait Saaddin Konevi, İbni Arabi ve Hz. Mevlâna gibi büyük âlim ve mütefekkirlere ait diye biliriz. Bunun Yanında Hacı Bektaş Veli’nin kütüphanesi de burada. Tıp Yazmaları konusunda da dünyanın en zengin koleksiyonuna sahibiz diye biliriz. Mevlevilikle ilgili, İbni Arabi’yle alakalı eserde hiçbir kütüphanede bulunamayacak sayıda. İmamı- Gazali’den İmam-ı Azama yüzlerce ilim adamı, düşünür mutasavvıfın eseri kütüphanemizde bulunmaktadır.
Küçükkoner: Kütüphaneyle ilgili yeni projeleriniz nelerdir?
Şahin: Kütüphanemizin Sosyal Bilimler Enstitüsü gibi çalışmasını arzuluyoruz. Yazma eser kütüphaneciliği konusunda ülkemizde ve dünyada uzman sayısı yok denecek kadar az. Nitelikli, alanında uzman elemanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun yolu da eğitimden ve uygulamadan geçmektedir. Bu mesleği sevmekte başarıda ilk prensiptir. Okuyucu hizmetleri yanında Bilimsel toplantıların yapıldığı, sanat faaliyetlerinin yürütüldüğü, içinde kitap sanatları müzesinin bulunduğu gece saat 24 e kadar açık ve içerisi araştırmacılarla dolu bir kütüphane hayal ediyoruz. Bir gün bununda gerçek olacağına inanıyoruz.
Küçükkoner: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
Şahin: Ben teşekkür ederim.
BEKİR ŞAHİN KİMDİR?
1960 tarihinde Kadınhanı Hacı oflazlar köyünde doğdu.
İlk ve Orta öğreniminin ardından Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1985 yılında mezun oldu. Ağrı, Afyon, Burdur’da öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundu..
Devlet Lisan Okulunda bir yıl boyunca Arapça dil kursuna devam etti.1997–2002 yılları arasında Kültür Bakanlığı Burdur İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü görevi yapan Bekir ŞAHİN, 2002 yılından beri Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Müdür olarak görev yapmaktadır. Ayrıca; Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde “ El Yazmaları’nın Korunması” dersi vermektedir.
Bekir ŞAHİN evli ve 2 çocuk babasıdır.
YAYINLANAN ESERLERİ:
1.“Evrad-ı Mevlana” Rumi Yayınları, 2005 İstanbul
2.Dünyayı Güldüren ve Düşündüren Adam Nasreddin Hoca “Nasreddin Hoca’nın Felsefesi”Eskişehir Odun Pazarı Belediyesi Kültür Yayınları, Eskişehir 2004
3.Osmanlı Döneminde Konya “Kamûsü’l-A’lâm’a Göre XIX Yüzyılda Konya” T.C. Konya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konya 2003
4.Sevakıb-ı Menakıb, Rumi Yayınları, 2006 Konya.
5.Divan-ı Kebirden Seçmeler Rumi Yayınlar, 2007 Konya
6.Nisabü’l-Mevlevi (Mevlevîlık Yolunun Esasları, Damla Yayınevi, 2007 İstanbul
7.Hz.Mevlana İstifli Hat Levhaları Albümü, Konya valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü,2007 Konya.
Bekir Şahin’in yayımlanan kitaplarından başka muhtelif dergi ve gazetelerde makaleleri neşredildiği gibi pek çok da sempozyumlara katılmış ve ilmi tebliğler sunmuştur. Tebliğlerinin büyük bir bölümü neşredilmiştir.
Bekir Şahin, dürüstlüğü, çalışkanlığı, yardım severliği ve tevazuu ile takdir edilen herkes tarafından sevilen bir kültür adamıdır.
Bekir Şahin hâlen Akademik Sayfa yazarlarımız arasında bulunmaktadır.
Yorumlar