ILGIN’DA OSMANLI DÖNEMİ EĞİTİM KURUMLARI
Bekir ŞAHİN
Osmanlı Devleti çok geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş ve pek çok milleti bir arada uzun yıllar barış içinde yaşatmıştır. Devletlerin uzun soluklu olmalarının temelinde, eğitim-öğretim, sosyal ve kültürel alanda yapmış olduğu hizmetler önemli bir yeri vardır. Şehirleşmeye önem veren Osmanlı, insanların ihtiyaçlarının karşılanması için her şeyi en ince detayına kadar plânlamış, sosyal tesislerle mektep, medrese, tekke ve zâviye gibi eğitim kurumlarını geliştirmiştir.
Osmanlı Devleti çok geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş ve pek çok milleti bir arada uzun yıllar barış içinde yaşatmıştır. Devletlerin uzun soluklu olmalarının temelinde, eğitim-öğretim, sosyal ve kültürel alanda yapmış olduğu hizmetler önemli bir yeri vardır. Şehirleşmeye önem veren Osmanlı, insanların ihtiyaçlarının karşılanması için her şeyi en ince detayına kadar plânlamış, sosyal tesislerle mektep, medrese, tekke ve zâviye gibi eğitim kurumlarını geliştirmiştir.
Osmanlı
Devleti'nde XIX. yüzyılda mahalle mekteplerinin yerine ibtidaî adı verilen
modern anlamda okullar açılmaya başlanmış, ülkede bunun yayılması için devlet
önemli çalışmalar yapmıştır . Ilgın kasabasında H 1302 / M 1884 tarihli Konya
Vilâyet Salnâmesi'nde iki mektepte yeni düzende ders verildiği ve 70
talebesinin olduğu belirtilmiştir . XX. yüzyılın başında iki mektebin daha
inşası ilgili yazışmalar yapılmıştır. Nitekim bu durum, kasabada 17 Şaban 1328/
22 Ağustos 1910 yılında yapılan teftiş sırasında tutulan raporda görülmektedir.
Buna göre Pir Hüseyin Bey Camii'nin yanına sıkışmış çok bakımsız bir mektep
mevcut olup bunun Türk milletine uygun bir biçimde inşa edilmesi gerektiği
vurgulanmaktadır. Adı geçen mektebin eğitime uygun olmamasından dolayı yıktırılması
daha önce istenmiş, fakat bununla ilgili bir kararın çıkmaması yüzünden bu
işlem gerçekleşememiştir . Lala Mustafa Paşa yakınlarında bulunan mektebin de
kısa sürede inşa edilerek eğitime devam edilmesi emredilmiştir .
XIX.
yüzyılın son çeyreğinde kaza sınırları içerisinde eski usul ile ders işleyen
mekteplerde de eğitim öğretime devam ediliyordu. Ilgın'da 1884 yılında 40
mektebin, 1 937 erkek ve 523 kız öğrencisinin olduğu kaydedilmiştir
..........yılında Ilgında Numuneyi Terakki İbtidayiyesi’nde 120, İnası Terakki
İbtidaiyyesinde55, Rum Terakki İbtidaiyyesinde 25 talebe bulunmaktaydı ..
30.
Salnemeye göre Ilgın İhsaniye köyünde
1325 yılında açılan ibtidaiyede 50, Aşağı çigil köyünde 26, Derbent köyünde 45,
Bulcak köyünde 19 talebe bulunmaktaydı. Buna göre Osmanlı döneminde Ilgın'da
okullaşma oranının yüksek olduğu ve eğitim-öğretim alanında önemli gelişmelerin
kaydedildiği söylenebilir.
Ilgın, Osmanlı döneminde kaza merkezi idi. Sosyal ve
eğitim kurumları
Osmanlı Devleti'nde eğitim-öğretimin ilk basamağını,
sıbyan mektebi ya da küttap denen ilkokul düzeyindeki okullar oluştururdu.
Vakfiyelerde bu kurumların adı, darüttâlim, mektep, mekteb-i sıbyan,
mektephane, muallimhane ve darülilim şeklinde geçerdi[1].
Halk ise bu okullara mahalle mektebi veya sıbyan mektebi derdi. Bu okulları,
devlet adamları ya da varlıklı kişiler vakıf yoluyla kurarlar ve giderlerini
buradan karşılarlardı. Bunların yanında köylerde ve mahallelerde halk elbirliği
ile mektep yapar ve öğretmenin ücretini öderdi[2].
Mektepler genellikle cami ve mescit ile beraber inşa edilirdi. Burada Kur'an
ezberletilir, ilmihâl bilgileri öğretilirdi[3].
Lala Mustafa Paşa Külliyesi içinde bulunan bu mektep
üzerinde daha önce genişçe durulmuştur.
Cömert Mehmet Ağa
Mektebi, Cömert Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Aynı adla anılan mescide
atanan imamlar mektebin de öğretmenliğini yürütmüşlerdir. Rebiyülâhır 1169/
Ocak 1756 yılında imam ve muallim-i sıbyanlığa daha önceden atanmış olan
Mustafa Halife'nin beratı yenilenmiştir[4].
Recep1185/ Eylül 1771'de imam ve muallim-i sıbyan olan Mustafa Halife'nin
ölmesi üzerine Seyyit Hacı Abdullah, Kadı İmam Ahmet arzı üzerine bu göreve
beratla tayin edilmiştir[5]. Seyyit Mehmet'in Hacı
Abdullah'tan
bu görevi ne zaman devraldığına dair bir belge bulunamamıştır. Seyyit Mehmet'in
Şaban 1219/ Kasım 1804'te çocuğu olmadan vefat etmesiyle Hacı Ali oğlu Hacı
Süleyman'ın yine yarım akçe karşılığında bu göreve tayin edilmesi emredilmiştir[6]. Hacı Süleyman, Recep 1224/
Ağustos 1809'da bu görevden kendi rızasıyla çekilince, bunun üzerine Sait'in
oğlu Abdurrahman muallim-i sıbyanlığa atanmıştır[7].
Ancak o da Rebiyülâhır 1226/ Aralık 1811'e kadar bu görevi yürütmüş ve kendi
rızasıyla görevden çekilerek Seyyit Mustafa'nın oğlu Seyyit Hacı Numan'a aynı
görev tevdi edilmiştir[8].
Şeyh Vefa Sıbyan Mektebi, muhtemelen XV. yüzyılda yaşamış Konyalı
mutasavvıf Şeyh Vefâ tarafından mescitle aynı tarihte inşa ettirilmiştir.
Bitişiğindeki mescitte çalışan imamlar muallimliği de beraber yapmışlardır[9].
Mescit ve sıbyan
mektebi çok büyük değildi. Bunun için tek bir muallim hizmet vermiştir. Sıbyan
mektebinin ne zamana kadar varlığını koruduğu hakkında bir bilgiye
ulaşılamamıştır. Ancak atamalar Recep 1219/Ekim 1804'e kadar devam ettiğine
göre[10]XIX. yüzyılda bile hizmet
veriyordu.
Hacı İdris Sıbyan Mektebi, Çavuş Mahallesi'nde Hacı
İdris tarafından inşa ettirilmiş olan mescidin tamiratı sırasında, bitişiğine
Recep 1186/ Mayıs 1772'de hayır sahiplerince yaptırılmıştır. Buna göre mektep,
XVIII. yüzyılın son çeyreğinde eğitim hizmeti vermeye başlamıştır.
Hacı İdris
Mescidi'nde görev yapan İsmail, Ilgın Naibi Şeyh Osman'ın arzıyla buraya imam
olarak atanmış ancak imamet için aynı zamanda sıbyan mektebinde çocuklara ders
verme şartı konulmuştur. Bu şartı kabul eden İsmail, muallim-i sıbyan olarak
Rebiyülâhir 1188/ Haziran 1774'te beratla görevlendirilmiştir[11].
SUBYAN
MEKTEPLERİ(Ana Okulları)
Sabi denilen
beş-altı yaşındaki kız ve erkek çocukların okutulması için açılan Okul öncesi bir okuldur. Halk arasında Mahalle Mektebi denir. Konya salnamesine
göre Ilgın’da H. 1295/M. 1878 yılında yayınlanan 10. Salnamede 58 tane sübyan mektebinin olduğu yazılıdır.[12]
Ilgın’ın
her köyünde sübyan mektebi vardır. H. 1294/M. 1877 tarihinde 58 tane sübyan
mektebinin olduğu 10. numaralı
Konya Salnamesinde kayıtlıdır.[13]. Bu dönemde 1745 erkek,
431 kız öğrenci bulunmaktadır
30.
Salnameye göre:Ildın merkezde Şemsü’l-Mearif Sıbyan mektebi sayısı 6
tanedir.Öğrenci sayısı 480 dir.[14]
Bu mekteplerde; çocuklara Kur'an okutulur, namaz kılma usulle ve namazda
okunacak ayetleri öğretilirdi. Biraz da yazı yazma çalışmaları yaptırılırdı.
Sübyan mekteplerinde çocuklar parasız okuduklarından başka, üste de harçlık
adı altında gündelik verilirdi. Yiyeceği, giyeceği de verilirdi. Senede bir
defa okul gezileri düzenlenirdi. Mektep talebelerinin yemek yiyebilmeleri için ekseriya bu okullar imaretlerin yanlarına
ve yakınlarına kurulurdu.
II.Beyazıt Vakfiye namesinde:“her iki nöbet (sabah-akşam)fukara içün pişen
tamdan,eytamdan ve evlat-ı fukaradan mektepte hazır olanlara adet üzere her
birine birer aş verile eti ve ekmeği ile
“
Bu mektepler 1926 yılına kadar varlığını
sürdürmüştür. Bu tarihten onra bu okulların öğrencilerin ilk mekteplere nakil
edilmiştir.Bu okullar Hususi Şems-i
Maarif Mektebi,Hadika-i Maarif Mektebi,Darü’l-Feyz ve Darü’l-Fazilet
Mektepleridir.Bu okullar daha sonra da
2-3 yıl eğitim veren ibtidaiyye binici bölümlerine dönüştürülmüştür.
İlkokullara öğrenci hazırlayan bu okullar
Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemlerinde “Subyan
Mektebi” ismi ile anılıyordu..Bazı yörelerde “Taş Mektep” veya “Mahalle Mektebi” deniyordu
Bu mektepler Tanzimat’tan sonra eğitim ve öğretim süreleri artırılarak, İbtidaiyye ismini aldı.Günümüzde tekrar
kurularak Ana Okulu ismini aldı.
İBTİDAİYELER(İlkokullar):
Bu okullar Sübyan Mektepleri’ni
geliştirmek ve Islâh etmek amacı ile 1862 yılında ilk defa kuruldu. Bu tarihten
önce bu okulların görevini Sübyan Mektepleri ve Rüştiyeler yapıyorlardı. Bu
tarihte bu mektepler Evkaf Nezaretine bağlıydı.
Öğrencilerin
harfleri daha rahat öğrenmeleri için, yazılıp, silinebilen, araçlar icat
edilmiş, devlet taş yazı tahtaları, taş kalemler hazırlatarak öğrencilere
dağıtmış[15],
bir kısım öğrenciler -kağıt bulabilenler- divit ve kamış kalem kullanmışlar,
hiçbirisini bulamayan da kum sandıklarında, kuma yazarak öğrenmeye
çalışmışlardır.
Kurulduğu
devrede İbtidaiye Mekteplerinin amacı Kur'an-ı Kerimi iyice okumuş, ilmihâl ve
tecvidi güzelce öğrenmiş olanlara, Türkçe okuyup, yazmayı iyi kavratmaktı.Bu
niteliği kazanmayan öğrencileri Rüştiyelere
(Ortaokullara) almıyorlardı.
İşte
25. Cemazielâhir. 1279 (1862) tarihlî Maarif
Komisyonu bu amaçlarla İptida iyeleri
kurdu. Daha sonra Avrupa’ya gönderilen öğrencilerden, program geliştirici
çalışmalar yapılması istendi. Bu konuda çalışanların görüşleri alınarak, daha
bir dizi yenilikler yapılarak 1288 (1971) yılına kadar
gelindi. Bu yıl, bu okullar bütün yurt sathında geliştirildi. Bu kişilerin
başında Selim Sabit Efendi geliyordu[16].
Maarif
Tarihçileri tarafından önemli bir olay kabul edilen Numune Mektebleri 1289 (1872) yılında kuruldu.Bu okullarda Usul-i Cedlde-i Tedriseyye adı altında
geliştirilmiş yeni program uyguluyorlardı. Öğrenim süreleri de 6 yıl oldu.
Cevdet Paşa'nın Maarif Nazırlığı
zamanında bu okulların ders programlarına ilaveler yapıldı. Yeni Elifba cüzleri
hazırlatıldı. «Kavaid-i Türkiye», «Miyar-i Sedad
ve Adab-ı Sedad» , «Siyer-i Enbiya ve Tevarîh-i Hülafa» isimli dersler kondu[17]
ve Adab-ı Sedad» , «Siyer-i Enbiya ve Tevarîh-i Hülafa» isimli dersler kondu[17]
Osmanlı
Dönemindeılgın
İbtidaiyeleri’nin I.Devre ders
programları
Sıra
No
|
Dersler
|
I.Sınıf
|
II.Sınıf
|
III.Sınıf
|
1
|
Elifba
|
12
saat
|
-
|
-
|
2
|
Kur’an-ı
Kerim
|
12
saat
|
6
saat
|
5
saat
|
3
|
Tecvit
|
-
|
2
saat
|
2
saat
|
4
|
İlmihal
|
2
saat
|
3
sat
|
3
saat
|
5
|
Ahlak
|
2
saat
|
3
saat
|
3
saat
|
6
|
Sarf-ı Osmani
|
-
|
-
|
2
saat
|
7
|
İmla
|
3
saat
|
3
saat
|
2
saat
|
8
|
Kıraat
|
3
saat
|
2
saat
|
1
saat
|
9
|
Muhtasar
Tarih-i Osmani
|
-
|
-
|
2
saat
|
10
|
Muhtasar
Coğraf-i Osmani
|
-
|
-
|
2
saat
|
11
|
Hesap
|
1
saat
|
2
saat
|
2
saat
|
12
|
Hüsn-i
hat(Güzel yazı)
|
1saat
|
2
saat
|
1
saat
|
TOPLAM
|
34
sat
|
22
saat
|
24
saat
|
4,5,6
sınıflarda Arapça,Fansça,Fransızça,fen
dersleri ilave edildi.
İbtidaiyye Mektepleri
23.Eylül.1329 (1913) tarihli Tedrisat-i
İbtidaiye Muvakkat Kanunu çıkıncaya kadar hemen hemen eski halini
yaşamış, Evkaf Nezaretince yönetilmiş,
bu kanunla devlet bütçesinden bu
okullara ödenek ayrılmıştır. Ayrıca sistem olarak bu tarihe kadar ayrı ayrı
olan İbtidaiye (İlkokul) ve Rüştiye (Ortaokul) birleştirilerek Mekâtib-i İptidâiyye-î Umumiye ismini
almıştır. Bu okullarda üç devreye ayrılmış: Devre-i
İptidaiye, Devre-i Vasatiye, Devre-i Aliye Bu okullar parasız ve mecburidir. [18]
İbtidaiyelerde öğrenciye ilgi : Aşısını
yaptırmış, bulaşıcı hastalığı olmayan ve 6 yaşını doldurmuş çocuk okula kabul
edilir. Öğrenci derse devam etmek zorundadır. Gelmeyen öğrencinin velisi
okula bizzat özür tezkeresi ile gelerek durumu sınıf öğretmenine ve okul
idaresine bildirmek zorundadır. 6.Mayıs. 1913 tarihinde okula gelmeyen bir
öğrenci velisi özür tezkeresi ile okula şöyle başvurmuştur.
Hadika-i Maarif Mekteb-i İbtidaiyesi Muallimi Abdülkadir
Efendiye
Mektebiniz şakirdanından mahdumum Halil
İbrahim, validesinin yedinde, rûzu hızrı teferrüce gittiğinden 6.Mayıs.1329
günü mektebe gelememiştir. Özürünün
kabulünü arzınıza efendim. 6.Mayıs.1329. Kazâ-i mezkürün Nakkaş Mahallesinde
Hasan Hüseyin , bin Ali (Mühür)”[19]
Devamsızlığı alışkanlık haline getiren çocuğun kaydı silinirdi.
Öğrencinin bağırarak konuşması, etrafını rahatsız etmesi kesin yasaktı.
Öğrencinin en büyük görevlerinden birisi de kendisini, kitaplarını, okulunu,
ders araçlarını korumak ve iyi kullanmaktı.
Teneffüs - Dinlenme :
Kesin
ders saatleri ve teneffüs süreleri belirtilmemiş, bazı nizamnamelerde dersler
40-45-50 dakika gösterilirken; teneffüsler 10-15 dakika gösterilmiş. Dinlenme
sürelerinde öğretmen okul civarında öğrenci ile dolaşır, sağlıklı, faydalı,
eğitici oyunlar oynardı.
Disiplin
işleri
:
1.
Nasihat
2.
Uygun bir dille tektir
3.
Şubesinden aşağı indirme
4.
Şubesinden ayırıp ders çalıştırmak
5.
Kitaplarını alıp ayakta durdurmak
6.
Teneffüs ve yemek vakitleri sınıfta
durmak
7.
Velisi ile görüşüp, bir süre okuldan
uzaklaştırmak.
Görüldüğü
gibi cezalar hafiften, ağıra doğru, sıralanmış, amaç öğrenciyi eğitmek,
kazanmak ve hoşgörülü olmaktır.
Ödüllendirme
1.
Aferin Belgesi (kırmızı renkli)
2.
Tahsin Belgesi (Yeşil renkli)
3.
İmtiyaz Belgesi (Sarı renkli)
4.
Sınıf birincisi ilan etme
5.
Taktir Belgesi (mavi renkli)
6.
Öğrencilerin önünde övme
7.
İsmini onur listesine yazma (İftihar
Listesi)
Hafta
boyunca başarılı öğrenciye Aferin, bir ay boyunca başarılı öğrenciye
Tahsin (On Aferin değerinde), üç ay
boyunca başarılı öğrenciye Taktir (beş Tahsin değerindedir.) Altı
ay boyunca başarılı öğrenciye İmtiyaz
Belgesi (iki taktir değerindedir.) Eğer öğrenci bir öğretim yılı boyu
başarılı olmuşsa imtiyaz ile birlikte hediyeler verilirdi. Bunun yanı sıra
örnek olması için sınıfını geçen her öğrenciye ödül verilirdi. Sınıf başkanları
ve müzakereciler iki kat ödül alırlardı. Öğretmenler, örnek öğrencilerini gittikleri
toplantılara götürerek, ödüllendirilmesini isterdi.
Her öğretim yılı sonunda sınav yapılırdı.Başarılı öğrenciler bir üst
sınıfa geçirilir.Son sınıf öğrencileri mezun edilerek şahadetname(diploma)
verilirdi .Sınav salonunda kazanın üst düzey amirleri ve öğretmenlerden oluşan
bir gurup huzurunda imtihan yapılırdı.Bu durum öğrencinin ne kadar yetiştiğini
gösterirdi.Öğretmen içinde ölçü olurdu.Oklun kalitesi yönünden çevrede değer
taşırdı.
Diploma törenine çevre sakinleri ve
kazadaki protokol katılırdı. Diplomayı sınava katılan üyeler
mühürlerler.Kaymakamın onayı ile diploma tamamlanırdı.
Akşehir Kazası Hadika-i Maarif Mekteb-i İbtidaiyesine müntehi sınıf
şakirdanından balada ismi ve künyesi muharrer Eyüp Efendi bin Hüseyin Efendi
mekteb-ibtidaiyede tahsile meşrut olan derslerin umumundan lede’l-imtihan
kazandığı numaralarına nazaran âlâ derecede şahadetname ahzına kesb-i istihkak
eylemiş olduğundan mekteb-i rüştiyeden herhangisine isteğine bilâ imtihan kabul edilmek üzere İşbu şahadetname dahi ita
kılınmıştır.08 Temmuz 1328
RÜŞTİYELER(Ortaokullar):
21 Zilkade 1254(1838)tarihinde Meclis-i
Vâla toplanarak , Sübyan Mekteplerini üzerine Rüştiye adıyla yeni usul tedris yapan bir orta dereceli okul
açılmasına karar verdi. 1275/1858 yılında İbtidaiyelerle birleştirildi. Önce Erkek Rüştiyeleri sonra Kız Rüştiyeleri
açıldı. Ilgın Rüştiyesi, 30. Salnameye göre 1323 yılında açılmıştır. 32
talebesi vardır.
II MEDRESELER
Medreseler
sistemli bir şekilde merkezden, nahiyelere ve köylere kadar yayılmıştır. Arşiv
kayıtlarından yaptığımız tespite göre Osmanlı döneminde Akşehir'de merkezde 24,
Doğanhisar'da 5, Turgut Nahiyesinde 2, Ökes (Yayla belen) Köyünde 1,Eğrigöz’de 1 medrese 1924 yılında Medreselerin
kaldırma tarihine kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bunların dışında çeşitli
kayıtlarda ismine rastladı-ğımız, fakat yerini tespit edemediğimiz 3 medrese
daha vardır.
Selçuklu
ve Osmanlılarda bir yüksek öğretim kurumu olan medreseler, İslam kültürünün
verildiği ve yerleştirildiği eğitim ve kültür merkezleridir. Bu yüzden medrese
bulunan il, ilçe ve kasabalar, her dönemde eğitim, kültürel ve sosyo-ekonomik
yönden varlıklarını halk üzerinde tesiriyle göstermektedir
Medreselerde eğitim yapanlara müderris
(profesör) baş müderrislere ders-i am denirdi. Onlar medreselerinde eğitim
yaparak çevrelerini dini, ahlaki, tasavvufi, ilmi ve sosyokültürel yönden aydınlatmışlardır. Osmanlı
şehirlerinin vazgeçilmez kurumlrı olan ve zengin vakıflarla beslenen
medreseler, halka kültür ve eğitim hizmeti veren önemli kurumlardı.[20].
Selçuklu ve Osmanlı devletleri medreselerden
yararlanma olanaklarını sonuna kadar açarak toplumun bunlardan yararlanmasını
sağlamıştır. Vakıflar kurularak ihtiyaç sahibi öğrencilere ücret tahsis
edilmiş, böylece zengin fakir ayrımı yapmadan ilim öğrenmek isteyenlerin yolu
açılmıştır[21]. Medreseler bir caminin
müştemilâtı içerisinde yer aldığı gibi müsrakil olarak da inşa edilmiştir[22].
Ilgın merkezinde XVIII. yüzyılda müstakil bir
medresenin bulunduğuna dair bir kayda şimdilik rastlanmamıştır. Ancak, Müderrisler,
bazı camilerde ders veriyorlardı. Gözü Büyük Mehmet Efendi tarafından
yaptırılan cami, yalnız namaz kılınan bir yer olmayıp aynı zamanda medrese
talebesinin eğitildiği bir yerdi. Camilerde görev yapan vaizler aynı zamanda
medresede müderrislik de yapmaktaydılar. O halde, Gözü Büyük Mehmet Efendi
Camii, Ilgın'da medrese konumundaydı. Nitekim, bu camide müderrislik yapan
Hüseyin oğlu Ahmet'in erkek çocuğu olmadan vefât etmesi üzerine boşalan yerine,
atama hakkına sahip olan erkek kardeşi Seyyit Hacı Mustafa müracaat etmiştir.
Yapılan tahkikat ile Rebiyülahir 1129/ Temmuz 1716'da Şeyhülislâm Mustafa Asım
Efendi'nin işaretiyle bu göreve atanmıştır[23].
Bu tarihten sonra Hurufat Defterleri'nde
atamalarda kopukluk olmuştur. Daha sonra Abdülbaki'nin evlâdı olmadan Ramazan
1169/ Haziran 1755'te ölmesi üzerine Kadı Hasan Efendi'nin arzı ve Şeyhülislâm
Mevlânazâde Kadı Ahmet Efendi'nin işaretiyle vaizlik ve müderrislik görevleri
Şeyh Hasan'a verilmiştir[24]. Şeyh Hasan'ın bu görevleri
ne zamana kadar yürüttüğü hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Ilgın kazası genelinde
XIX. yüzyılın ikinci yarısında altı medresenin olduğu, kayıtlara geçmiştir[25].1287/1870 Tatihinde 2
medrese[26]
1286/1863 Tarihinde 5 Medrese [27] 1294/1877 Tarihinde 4 medrese[28]
1293/1876 Tarihinde 5 Medrese bulunmaktaydı.
Osmanlı
Devleti iskân politikası içerisinde hakimiyeti altındaki toprakları mamur hale
getirilmesi hedeflenmiştir. Bu nedenle başta padişahlar ve üst düzey devlet
adamları olmak üzere, yeni fethedilen yerler ile kalkınmada yetersiz kalan veya
insanların yerleşmedikleri mekânlara külliye, kervansaray, han, hamam, cami,
mescit, mektep ve medrese gibi sosyal tesisler inşa ettirerek vakıf eserleri
vücuda getirmişler bu sayede Osmanlı şehir tipini geliştirmişlerdir
Ilgın'da eğitim öğretim hizmetlerinin en uç noktalar
olan mahallelere kadar götürülmesi ve bunda halkın katkılarının bulunması, hem
Osmanlı toplumunun hem de Osmanlı Devleti'nin eğitim öğretime verdiği önemi
göstermiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü
Arşivi'ndeki Hurufat Defterleri, Başbakanlık
Osmanlı Arşivi belgeleri ve Konya Vilâyet Salnâmeleri esas
alınarak yapılan inceleme ile XVIII ve XIX. yüzyılda klâsik bir Osmanlı kenti
olan Ilgın'da vakıflar çerçevesinde oluşturulan ortamda sosyal yapının işlediği
ortaya çıkmıştır.
OSMANLILAR
DÖNEMİNDE ARGITHANI’NDA EĞİTİM VE ÖĞRETİM
MEDERESELER:
Argıthan’ında eğitim ve öğretim Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın
kasabayı yeniden kurmasından itibaren başlamıştır. Argıthanı Derbend’i inşaa
edilirken bu kuruma çarşı, camii, zaviye ve mektep yapılmıştır. Bu dönemde
zaviye şeyhi hem tasavvuf alimi hem de müderristir. Bugün İskân mahallesinde
Şeyh Ali sokağı o şeyhin adını yaşatmaktadır.
Argıthanında 4 medrese vardır:
1-
Veli
Efendi, 2- Tosun Mehmet Efendi, 3- Mestan Efendi, 4- Süleyman Efendi (İbrahim Paşa Camii Kebir).
1-)
Veli Efendi Medresesi:
Konya valisi Mehmet Said Paşa zamanında
(1301/1885) yılında çıkarılan Konya vilayeti salnamesinde Argıthanında iki
medrese vardır. Bu iki medresede seksen öğrenci tahsil yapmakta ve sarf, nahiv,
mantık ve tasavvurat derslerini okumaktadırlar. (1).
Bu medreselerden biri Şemsüd-Din Altun
Aba’nın kervansarayında bulunan Veliyüd-Din Efendi’nin, diğeri Ulu Camii
dibinde Süleyman Efendinin Medresesidir.
(1317/1901)
Konya vilayet salnamesine göre
Argıthanında yeni usul üzerine
bir mektep, yirmi öğrenci, eski usul üzerine Argıthanı çevresiyle birlikte on
mektep, iki yüz kız ve erkek öğrenci, iki medrese, iki müderris ve kırk iki
öğrencisi bulunmaktadır (2).
Yesevi şeyhlerinden Pir Hasan Efendi’nin
torunu olan Müderris Hacı Veliyüd-Din Efendi, Yesevi ekolünü Argıthanında devam
ettiren son tasavvuf şeyhlerinden, zaviye sahibi, alim, fazıl ve ulu insandır.
Medresesi Şemsüd-Din Altun-Aba kervansarayı içinde idi. Medrese tahsilini
İstanbul’da Fatih ve Beyazıt medresesinde yirmi yılda tamamlamıştı. Medresesi
1978 yılında Argıthanı belediyesi tarafından
istimlâk edildi. Yeri, bugünkü belediyenin batısında Doğanhisar çayına
doğru idi. Hacı Veliyüd-Din Efendi (1310/1894) yılında Argıthanında öldü.
Türkmen mezarlığında bulunan kitabesinde:
‘’ Medar-ı ulema, mesayıh-ı
hanedân zaviyedâr eş-Şeyh, el-Halebi Veliyyüd-Din Efeni ruhuna fatiha
1310/1894’’ yazılıdır.
Oğlu Abdüs’selam Efendi, babasının
medresesinde müderrislik, şeyhlik ve zaviyedarlık yapmıştır. Kadiri şeyhi idi,
açık zikir yapardı. Kendisi hafız, alim, fazıl ve çok çekgin bir zat idi.
Tahsilini babasında tamamlamıştır. Babasının yolunu devam ettirmiş,
medreselerin kapanmasına kadar babasının medresesinde müderrislik, Argıt Baba zaviyesi zaviyedarlığı yapmıştır. 1929
yılında Argıthanında öldü. Mezarı Tükmen mezarlığında ve babasının yanındadır.
Kardeşi Salih Efendi de müderris idi.
Müderris Abdüselim Efend’nin oğlu
müderssi Hasan Bilgin Efendi (1305/1889) da Argıthanında doğdu. İbtidai,
rüştüye tahsilini babasından medrese tahsilini amcası Salih Efendi’den
tamamladıktan sonra Doğanhisar’a giderek Yeşil Mustafa Efendi ve İzzet
Efendi’lerde okudu. Daha sonra Konya’da İrfaniye Medresesinde Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi’den tahsilini tamamladı. Bu
medresenin seçkin müderris kadrosu vardı.
Hasan Bilgin Efendi, 1329/1913 yılında
İfra niye medresesinden mezun oldu. Önce Ereğli Osmaniye nahiyesinde 1337/1921
de öğretmenliğe başladı. Askeri levazım subaylığından sonra 17 Nisan 1338/1922 Argıthanın’na nakil oldu. Buradan 1338/1922
Eğrigöz’e tayin oldu. Maaşı 600 kuruştu. 1340/1924 de geçici ehliyetnâme aldı.
Bu arada üç sene çalıştıktan sonra 1 Mart 1341/1925 de Argıthanı’na geldi (3).
21 Ağustos 1927 de Argıthanı’ndan Bulcuk köyü öğretmenliğine tayin olduktan
sonra tekrar Argıthanı’na dönerek İbrahim Paşa camiinde, imam-hatip ve vaizliğe
devam etti. 1962 yılında ölümüne kadar bu görevine ve halkı aydınlatmaya devam
etmiştir. Mezarı Türkmen mezarlığında
dede ve babasının yanındadır. Oğlu Nüzhet
Bilgin, 1926 yılında Argıthanı’nda doğdu. Tahsili babasında
tamamladı. Uzun yıllar Damat İbrahim
Paşa camiinde görev yaptıktan sonra emekli oldu. Argıthanı tarihi hakkında
epeyce faydalandık. Şahsına bu hizmetlerden dolayı teşekkür ederiz. Müderris
Yusuf oğlu Mehmet Efendi; 1329/1913 yılı Argıthanı imtihan kayıtlarında
mümeyyiz olarak eğitime hizmet eden Camii Kebir Medresesi müderrisleri
Yusufoğlu Ali Efendi, Mehmet Efendi, Mustafa Şefik Efendinin adı geçmektedir.
2-) Tosun Mehmet Efendi ve Medresesi:
Müderris Mehmet Efendi, Argıthanı’nda doğdu.
Kahire Ezher medresesinde tahsil yaptı. Daha sonra Anadolu’ya dönünce Ilgın’a
geldi. Ilgın Çukur camiide vaaz etti. Vaazdan sonra Ilgın kadısı davet etti ve
çok beğendi. Kadı Mehmet Efendi’nin kızı Adile Hanımla evlendi. Oradan
Argıthanı’na geldi. Kendisi, dedesinin Torun mahallesindeki bahçesine bir
medrese yaptırdı. Medrese, büyük bir salon, büyük bir dershane, özel çalışma
odası ve bir de misafir odası ile buna
ek binalar vardı. Kendisi Ilgın’da bir ara müftülük yapmıştır. Müftülükten geri
döndükten sonra medresesinde talebe okutmuştur. Talebeleri arasında Müderris
Hasan Efendi ve müderris Mestan Efendi, Akşehirli Hüseyin Efendi bulunuyordu.
İhtiyarlayınca on sene köşesine çekildi. Seksen iki yaşında iken tahminen 1303/1887
yıllarında Argıthanı’nda öldü. Mezarı Türkmen mezarlığında ve kitabesi yoktur.
İki oda dolusu kitabı vardı.
Medresesi bir müddet ölümüyle kapalı
kaldı. Talebesi Mestan Efendi, Oğlu Osman Sayhan Efendi (öl. 1927) den
kendisine ait olan Sivri mevkiindeki bağ karşılığnda satın aldı. Bu eğitim
yuvasını medreselerin kapanmasına kadar devam ettirdi. Bu medrese 1978 yılında
Argıthanı belediyesince istimlak edildi.
3-) Müderris Mestan Efendi ve Medresesi:
Argıthan’nda müderrislik yapan büyük bilgilerdendir.
Dingil oğullarındandır. Medresesi Torun mahallesinde idi. Bu medrese varisleri
tarafından Ali Ustaya satıldı. Daha sonra da belediye tarafından istimlâk
edilmiştir. Kendisi, medreselerin kapanmasına kadar burada müderrislik
yapmıştır. Argıthanı’nda (1347/1931) yılında ölmüş Türkmen mezarlığına
gömülmüştür.
4-) Ders-i âm (Ord. Prof.) Süleyman Efendi
(Camii-Kebir) Medresesi:
Ders-i âm (Ord. Prof.) Süleyman Efendi, son asırda
yetişen Argıthanı’nın büyük bilgilerindendir. Şeyh Veliyüd-Din Efendi’nin
öğrencisidir. İlk tahsilini hocasında tamamladıktan sonra İstanbul Fatih ve
Beyazıt medreselerinde okumuştur. İstanbul’da medrese hocalığı yaptı. Ders-i âm
(Ord. Prof.)oldu. Daha sonra Hamidiye İbtidai imtihan cetvelindeki veskiya göre
mührü ‘’Bende-i Huda Süleyman ‘’ Argıthanı Nahiyesi Camii Kebir medresesi
müderrisi, ders-i âm (Ord. Prof.) olarak tavsif edilmiştir. Kendisi (1325/1909)
yılından sonra ölmüştür. ‘’ Büyük Hoca’’ lakabıyla anılırdı. Medresesi Damat
İbrahim Paşa Camii dibinde, doğusunda abdest alınan çeşmenin yanında
bulunuyordu. Daha sonra bu medrese yıkıldığı için oğlu Ali Kemal Bilge
tarafından Halkevi yapılmıştır.
B-)
İbtidailer ve Osmanlılar Döneminde Argıthanı’nda İlk Öğretim:
Osmanlılar
döneminde ilk öğretim 1839’ta Tanzmimat Fermanı ile mecburi olmuştur. Fakat
modern eğitim ve öğretime 1857 yılında Maarif-i Umumiye Nezareti kurulduktan
sonra başlanabilmiştir. Okuma yazmanın ilk basamağı sayılan sıbyan (mahalle)
mektepleri, Kur’an, namaz sureleri ve yazı yazmayı öğreten metrelere öğrenci
yetiştiren kurumlardır. Rüşdiye (Ortaokul), idadi (lise) ve modern eğitim yapan
özel okullar daha sonra açılmıştır. İlk öğrenim üç yıldı. Okutulan dersler
arasında Kur’an-ı Kerim, tecvid ilmihal Sarf-ı Osmani (Osmanlıca gramer),
hesap, imla, İslam tarihi, coğrafya, ahlâk, kıraat, hüsn-ü hat (güzel yazı)
bulunuyordu.
Konya’da ilk ibtidailer (ilkokullar) 1874 yılında Konya valilerinde
Sakızlı Ahmet Paşa tarafından açılmıştır. Bu yılda, Konya yedi semte bölünmüş
bu semtlere birkaç dershaneli, salonlu, bahçeli modern okullar yaptırılmıştır.
Bu hizmet Ahmet Esat Paşa ile devam etmiş Vali Avlonyalı M. Ferit Paşa
tarafından şehirde on sekiz ilkokul daha yaptırılmıştır. Bu dönemede
Argıthanında yapılan ibtidailer şunlardır: 1- Hamidiye, 2- Şemsül Maarif, 3-
Ravza-i Terakki.
1323/1907 yılında Argıthanı Mektep Muallimleri:
1-) Abdülhamit Han döneminde açılıp, öğretime
devam eden Hamidiye mektebi muallimi es- Seyyid Mehmet Tevfik Efendi idi.
1324/1908 yılında Argıthanında
iki mektep açıldı
a-
Ravza-i
Terakki Mektebi b) Şemsül Maarif kem
1328/1912- 1329/1913yılında
Argıthanı mektepleri:
a-) Ravza-i Terakki Mektebinin
iki muallimi vardı:
1-) Muallim Ali Efendi, 2-
Muallim Ali Sabir Efendi
b-) Şemsül Maarif mektebinin iki muallimi
vardı.
1-) Osmanlı teb’asından gayr-i
müslim Rum Aleksandros Efendi.
2-) Beyşehirli Abdurrahman
Efendi.
Argıthanı’nda Mehmet Ferit Paşa
döneminde modern tipte bir hamidiye iptidaisi açılmıştır. Elimizde fotokopisi
bulunan 1323/1907 yılında Argıthanı’nda yapılan Argıthanı Hamidiye ibtidaisinde
okuyan öğrencilerin okudukları derslerden aldıkları notlar mümeyyiz (ayırtman dışarıdan çağırılan jüri ve imtihan
komisyonu tarafından tasdik edilmiştir.
c-) Argıthanı Rüşdüyesi
Argıthan’nda
orta öğretim kurumu olarak Argıthanı rüşdiyesi (orta okulu) Tosun mahallesinde,
çayın batısında Kadir Ertekinin evinin önünde ve şemsüd-Dün AltunAba’nın
kervansarayının batı tarafında idi.
[12] Konya Salnamesi(1295/.1878).s.?
[13] Konya Salnamesi(1294/.1877).S.110
[15] Taş yazı tahtası ve taş kalem son zamanlara kadar
kahve hanelerde kâğıt oynayanların sayı yazmak için kullandıklarını herkes hatırlar
[16] Selim Sabit Efendi : 1829 yılında
Edirne'nin Vize ilçesinde
doğmuştur. Dar'ül Muallimin (öğretmen okulunu) bitirdikten sonra Avrupa'ya
gönderilmiştir. Paris'te, Türk
öğrenciler için kurulan «Mekteb-i Osmani'de»
öğretmen oldu. Yurda dönüşünde Maarif Nazırlığının üst kademelerinde
görev aldı. Okul kitaplar da yazdığı, bu kitaplar uzun yıllar okullarda okutuldu. En güzel eseri
«Rehnüma-î Muallimin» isimli eseridir. (Öğretmenin Rehberi) (İstanbul. 1287 )
[18] Bu günkü İlköğretim okulları uygulamalarının aynısıdır.
[19] Hadika-i Maarif Mektebi öğretmeni Abdülkadir
Efendiye, okulunuz öğrencilerinden oğlum Halil İbrahim 6.Mayıs.1913 günü annesi
ile «Hıdırellez» eğlencelerine katılmış, bu nedenle okula gelememiştir. Özrünü
kabul ediniz. Akşehir Kazası Nakkaş Mahallesi halkından Ali oğlu
Hasan
[20] Yusuf KÜÇÜKDAĞ, " Konya'da Osmanlı Döneminde İnşa Edilen
Medreseler", Konya Şehrin'nin Fizikî ve
Sosyo-Ekonnomik Yapısı, Makaleler I , Konya 2004, s. 351-394.
[21] Yusuf KÜÇÜKDAĞ, " Konya'da Hacı Ali Efendi Dârü'l-Kurrâsı ve
Vakfiyesi", Ata Dergisi, SÜ. Atatürk
İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yay., S. VII, (1997),
s. 130-181.
Yorumlar