HOCACİHAN MAHALLESİ
|
|
||
|
|||
|
|
Bekir ŞAHİN
Sıcacık dostluklarının yaşandığı eski mahallelerimize
birlikte uzanalım istiyoruz. Mahalle, İslam tarihinin ilk dönemlerinden
itibaren şehir tanımında önemli bir yer alır. Müslüman şehirlerinde sosyal bütünlüğü
olan mahalleler önemli görevler üstlenmiştir.
Mahalleler arasında yaşanan komşuluk ilişkileri ise
apayrı bir yere sahip. Tarihten günümüze toplumumuzun komşuluğa verdiği önemi
en açık biçimde atasözlerimizde görmemiz mümkün: Komşuluk hakkı Tanrı hakkıdır,
Komşu iti komşuya üremez, Hayır dile komşuna hayır gelsin başına, Komşunu iki
inekli iste ki kendin bir inekli olasın, komşu kızı almak kalaylı kaptan su
içmek gibidir, hemen bir solukta, sayabileceğimiz komşulukla ilgili
atasözleridir.
11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat-i Türk
adlı eserinde de komşuluk kendisine yer buluyor: Böri koşnısın yemez, yani “Kurt
komşusunu yemez”.
13. yüzyılda ise Hoca Mes'ud şöyle söylüyor:
Ne bilsün yavuz (kötü) konşı yavuz olur
Yavuzlara şeytan kılavuz olur.
Osmanlıda, Mahalle içindeki düzen, devlet iradesi ve
örfe dayalı işleyişi ile dini değerlerin kontrolü altında sağlanır. Ortaçağ
kentlerinde görülen mahallelerin birbirinden duvarlarla ayrılması, geceleri
kapılarının kapanması gibi hadiseler bizde görülmez. Her mahalle, insanların
kendi yöresinden, inancından, ailesinden ve etnik grubundan olanlarla şehir
içinde belirgin bir kimlik geliştirir.
Mahalleler genelde bir mescid çevresinde oluşur.
Mahalle sakinleri yaptıklarıyla komşularına ve diğer sakinlere zarar, ziyan
vermemeye büyük özen gösterirler. Burada oturan herkes aile mahremiyetine
hürmet eder. Evler birbirinden yüksek olarak, diğerlerinin iç hayatını
seyredebilecek tarzda inşa edilmez. Ev kapıları birbirinin karşısına gelmediği
gibi pencereler de komşunun ev hayatını rahatsız etmeyecek biçimde açılır.
Öncelik hakkı her zaman eskiye verildiğinden ilk yapı
yapanın haklarına sonraki gelenler riayet ederler. Kamu için zararlı olmadıkça
yeni bir ev, kendisinden önce var olanın yol hakkını, manzarasını, güneşini,
mahremiyetini bozmadan bina edilir. Her evin önü, diğer mahalle sakinleri
şikayetçi olmadıkça, o ev tarafından kullanılır.
Çıkmaz sokaklar o sokakta oturanların yarı özel malı
kabul edilir. Bu çıkmaz sokak bir evin kullandığı özel yol olduğu gibi, bir kaç
evin kullandığı ortak yol da olabilir. Hatta bir sokağın ortasına bir ev yapıp
sokağı kapatmak, sokağın üzerine çıkmak, evin önüne sundurma yapmak gibi
müdahaleler, mahalle sakinlerinden onay alırsa hoş görülür. Böylece oturduğu
mahalle o insanın huzur bulduğu mekan haline gelir.
İnsanın evi, evin konumu, komşuları, sokağı, mahallesi
her şey karşılıklı gösterilen anlayış sayesinde bir dünya cennetine dönüşür.
Yaşadığı mekandan gelen huzur kişiyi etkilerken, insana geçen bu huzur duygusu
onun günlük yaşantısını, başkalarıyla olan ilişkilerini düzenler. Toplum,
hayatından memnun koskocaman bir yüz olup bize gülümsemeye başlar. Zaten o
dönemlerde “stres” denen şey de daha ne duyulmuş ne de görülmüştür.
Yeni kurulan mahalleler halkın ihtiyacını karşılayacak
müesseselere kavuşturulmuş, zamanın devlet adamları ve zenginleri, âdeta bir
birleriyle yarışırcasın, yaşanan meskün mahalleri, halkın ihtiyaçlarını karşılayacak
ibadethane, sosyal tesis ve görkemli tarihi yapılarla süslemişlerdir.
Yahya Kemalin dediği gibi; toplum olarak manevi hayatını
günlük yaşantısını yansıtmış, inançları, örf ve adetleri, türbeleri, tekkeleri,
tarihi eserleri, musikîsi ile yaşamını birleştirmiş; hatta yeraltındaki
ölüleriyle birlikte sayılmış ve anlayış sebebiyle de mahallelerine rasgele
isimler vermek yerine, mahallesindeki tanınmış bir insanın bir ibadethane veya
yatırın adını vermeyi tercih etmiştir. Az sayıda da olsa şahıs adlarıyla ya da
bulunduğu yerdeki sarnıç, manastır, çarşı gibi önemli bir yapının adıyla anılan
mahalleler de vardır.
HOCACİHAN MAHALLESİNİN ADININ MENŞEİ:
Konya’da ilk mahalle adlarından birçoğu Osmanlı tarihi
boyunca hiç değişime uğramadan sürekliliğini korur. Bu göz kamaştıran
tutarlılık Konya’daki özgün mahalle olgusunun kenti tanımlamasında da kendini
gösterir. Konya’nın tarihî mahallelerinden birisi de Hocacihan Mahallesidir. Selçuklu
Türkleri Hocacihan ve Alavardı civarındaki mamurelere Filobad derlerdi.[1]
Bu mahalle Konya’nın batısında Konya-Beyşehir yolunu
sağındadır. Hocacihanlılar; Hoca Cihan Hazretleri tarafından daha sağlığında 70
kişiyi 17 hane olarak şimdiki mahalleye iskan ederek kurulduğuna
inanmaktadırlar. Hoca Cihan Hazretleri vefat edince yaz aylarında gelip kaldığı
bahçeye defnedilmiştir. Bu bahçe, yani bu türbe çevresi mezarlık haline
getirilmiştir[2].
Hocacihan tarihi belgelerde bazen köy, bazen de
mahalle olarak gösterilmektedir[3]. Daha
Selçuklular devrinde Konya şehrinin sınırları genişleyince Hocacihan köyü bu
kentin mahallesi haline gelmiştir.[4] Konya
Mahkeme Sicillerinin bazılarında köy, bazılarında da mahalle olarak
geçmektedir.
Lale Devrinde Hocacihan tamamı Müslimlerden oluşan bir
mahalle idi[5]. Cumhuriyet döneminde 1970
yılına kadar köy olarak bilinen Hocacihan 1970 Yılında kasaba olmuştur. İlk
belediye başkanı; Rahim ÇINAR’dır.12 Eylül 1981 yılında tekrar mahalle
olmuştur. Şu anda; Konya-Merkez Selçuklu İlçesine bağlı olarak: Hocacihan Saray
Mahallesi, Hocacihan Hanaybaşı Mahallesi, Hocacihan Hacılar Mahallesi,
Hocacihan 100. Yıl Mahallesi olmak üzere dört mahalleden oluşmaktadır.
HOCA CİHAN ( HÂCE-İ CİHAN) KİMDİR?
Hoca Cihan, Hazreti Mevlâna ve Sadrettin Konevi’nin
muasırsıdır. Sultan Aladdin zamanında yaşamış, Hanımının adı; Esmihan, oğlunun
adı ise; Ali’dir.[6] Hoca Cihan ile Mevlâna ve
Sadrettin Konevî arasındaki münasebet şekline bakılırsa bilgin değil, mutasavvıf
ve âlimleri seven bir tüccar olduğu anlaşılır. Hoca (Hace) kelimesi; efendi, katip,
muallimden başka tüccar anlamın da gelmektedir. [7]
Hocan Cihan’ın Hoca Fakıh’ın talebelerinden ve Nasrettin
Hoca’nın arkadaşlarından olduğu rivayet edilir.[8]
Konuştuğu gibi yazan, yazdığı gibi konuşan Hazreti Mevlâna,
yalnız Hoca Cihan’a yazdığı mektubu nesr-i müsecca’la yazmıştır. Cümlelerin
kısa olmakla beraber müsecca’ oluşu, bütün mektuplar içinde bir tek bu mektubun
bu tarzda yazılışı hatırımıza şunları getiriyor; herhalde Hoca Cihan müsecca’
konuşmaya ve yazmaya meraklı idi. Kendisini çok seven Hz. Mevlana onun diliyle
ve tarzıyla ona hitap etmiştir.[9]
79. Mektup; “Hâce-i Cihan’ın kutlu ruhu şu dünyadan
kaçtıkça kaçıyor öbür dünyayı arzuluyor.”[10] Diye
başlıyor. Mevlâna bu mektubunda Hoca Cihan’ın büyük bağışlarda bulunduğunu
ifade ediyor. Onu “ Ter-temiz, canlı sultanların övündükleri sultan, ahirzaman
mehdisi, erlerin nazarına sahip” gibi vasıflarla vasıflandırıyor.[11]
Sadrettin Konevî Camisi ve türbesinin bulunduğu arazi Hoca Cihan tarafından
bağışlanmıştır[12]. Hoca Cihan’ın türbesi
Mursaman veya Mürsiman türbesi diye bilinir. Merkez Selçuklu ilçesi, Molla Gürani
Mahallesinde, tapunun 19 j III pafta, 2929 da 16 parselinde, Bugünkü Tekke mezarlığının içinde yer
almaktadır.
Söz konusu türbe, 2/12/1988 gün ve 349 sayılı kurul
kararıyla tecil edilmiş ve koruma alanı olarak belirlenmiştir.
COĞRFİ ÖZELLİKLERİ:
Konya ovasının batı kütlesini oluşturan Toros
dağlarının doğu kısmında lodos ve gedavet rüzgarlarının zaman zaman hüküm
sürdüğü, hava kirliliğinin yaşanmadığı bir mahalledir. Toros dağlarının uzantıları
olan Takkeli Dağ, Lodos Dağı, Kara Dağ, Gevele Dağı eskiden Konya’nın ormanla
kaplı dağları idi. Sonra bu ormanlar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Şimdilerde
ise Takkeli dağ Selçuklu Belediyesi öncülüğünde ağaçlandırma çalışmaları hızla
sürdürülmektedir. Bu dağların eteklerinden; Damla pınarı, Sarıkulak pınarı,
Tokuşlu pınarı, Sarıkulak pınarı, kepez pınarı gibi pınarlarla mahallenin içme
ve sulama suyu ihtiyaçları yıllarca karşılanmaya çalışılmıştır. Bu mahalle sarnıç
bakımından Konya’nın en zengin mahallelisi idi. Mahalle sakinleri su
ihtiyaçlarının çoğunluğunu bu sarnıçlardan karşılamakta idiler. Sulama suyu ise
Altınaba barajı ve keçili su yataklarından karşılamaktaydılar.
Mahalle zaman
zaman sel baskınlarına da uğramıştır. Bilinen en büyük sel felaketi 23 Haziran
1953 meydan gelmiştir. 1944’te meydana gelen selde, sel sularının türbeye kadar
gittiği söylenmektedir.[13]
GEÇİM KAYNKLARI:
Eskiden yörenin geçim kaynağı hayvancılıktı. Bağ ve
bahçelerinin de oldukça önemli yeri vardı. Yaka bahçeleri fidanlığında
yetiştirilen kayısıların; musaf, detse, tokaloğlu, şekerpare, hamıtatlı gibi
çok lezzetli çeşitleri hala yetiştirilmektedir.
Bahçelerde süt veren hayvanlar için ekilen yonca,
efek, arpa, yulaf, fing gibi tahıllarda bu yöre için önemli idi.
Burada bağcılığa verilen önem de oldukça fazla idi.
Yörede Kum bağları: Şeker fabrikasından başlayıp eski Beyşehir yolu ile yeni
Beyşehir yolu arasında uzanan sahadır. Bugün buralar iskâna açılmıştır.
Yenice bağ:
Hocacihan mahallesinin kuzey batısında Ulaşevlerle Dedekorkut su arıtma
tesislerindeki mevki Yenice bağları idi
Emir bağları: hoca Faruk camiinin güney yönündeki
mevki emir bağları idi.[14]
Ayrıca yukarı bağlar, aşağı bağlar, uç iğde bağlar, yarma bağlar, tatoğlu bağlar
gibi bağlarda ince kabuklu, sulu taneli, bir salkımı 1 kg’ mı geçen üzümler
yetişmekteydi. Üzüm cinsleri arasında aladiriz, hevek, hanımparmağı gibi
üzümler ön plandaydı.
Yine bu yörede bostanlarda taze hırtlaklar, kokulu
kaşık kavunları, sulu ve kirt bodana karpuzları yetişirdi. Yine bu yörede ayçiçeği
de önemli tahıl ürünleri arsındaydı.
Buralarda yetişen ürünler çift atlı demir tekerlekli
kağnı ya da yaylı arabalarla harım odasına taşınır, küçük bir delikten odaya
boşaltılırdı. Arabanın arkasına yerleştirilen kavun ve karpuzlar yolda rasgelenlere
göz hakkı olarak ikram edilirdi.[15] Bu
gün vatandaşların bahçelerinden topladıkları meyveleri satmak amacıyla Beyşehir
Çevre Yolu'nda açtıkları mini tezgahlar pazaryerini andırıyor. Hocacihan ve
çevresinde oturan vatandaşların bahçelerinden topladıkları kayısı, elma ve erik
gibi meyveleri bu güzergahtan geçenlere satarak Konya meyvelerini
tattırıyorlar. Kilosu 500 ila 1 milyon arasında satılan meyvelere vatandaşlar
büyük ilgi gösteriyor. İnsanlar açtıkları tezgahlarda sattıkları meyvelerden
elde ettikleri kazançla ailelerine ekmek götürmenin mutluluğunu yaşıyor. Bu tezgahlar
Hocacihan’ın eski halini azda olsa insanlara hatırlatıyor.
Yöre insanı almadan veren, iyilik, hayır-hasenat
yapmayı seven insanlardan oluşurdu. Bellerine döne döne sarılan koca kuşaklı, iri
görüntülü, gözü ve gönlü tok insanlar geleneklerine bağlı idiler. Yüzlerce
sofra; pilav, bamya, zerde, helva ikram edilerek düğünler yaparlardı. Fayton
arabaları ile şehre berbere, hamama gidilirdi.
Bu mahallede bayramlarda apayrı bir tat vardı. Köy
odalarında komşular toplanarak yemekler yenirdi. Önce küçükler büyüklerin
ellerini öper, sonra; büyükler küçüklere iade-i itibar ederlerdi.
Üç ayların girişinde şivlilik bereketi birbaşka idi.
Bugünde bu gelenek devam ettirilmektedir. Mübarek kandil gecelerinde meşaleler
yakılır. Fener alayları düzenlenirdi. Hocacihan’ın kendine has çok çeşitli
yemek türleri vardı. Ramazan davetlerinde birçok yemek sofraları süsler komşu
dost akraba birbirlerini davet ederdi. Anadolu insanının hayat tarzını yansıtan
izler hala Hocacihan’da mevcuttur. Bu izlerden en önemlilerinden birisi köy
odalarıdır. Aradan geçen yıllara rağmen hala mahallemizde ayakta kalabilmiş
gelecek misafiri ağırlamayı bekleyen odalar bulunmaktadır. Bunlardan birisi;
İdrislerin oda. 1961 yılında eski Hamidullah camii’nin yanındaki oda yıkılınca
bu oda yapılmıştır. İçinde yatağı ile yorganıyla, sobasıyla kullanılır
durumdadır. Ayakta kala bilen bir başka oda da Tefik Aydın odasıdır. [16]
Mahalle insanı bir birlerine birader, komşu diye;
yaşlılara, babam, kadınlara ise; hemşire diye hitap ederlerdi.
Moderinizmin sıkıcı ve bunaltıcı etkilerinin
görülmediği mahallede, koyunların melemelerine köpek havlamalarına, eşek
anırtılarına, at kişnemelerine hala rastlayabilirsiniz.
Beton yığınlarının yavaş yavaş yayılmaya başladığı
mahallede kaleleri andıran avlu duvarları, kerpiçten yapılmış cumbalı konakları
görmek mümkün. Bulardan birisi Hanaybaşı Mahallesi Cihan caddesindeki Mehmet Rıza
konağı; bu konak Makinist Rıza konağı olarak ta bilinmektedir. Bu yapılar
görkemli hayatın izlerini bugün bile taşımaktadır.
MEŞHUR LAKAP VE SÜLALE İSİMLERİ
Elikesik Hasan, Topal Mevlüt, Köylü Oğlan, İdirisler, Koca
Mehmet, Hacıüsün, Camızali, Üselekler, Moylugiller, Petlek Osman, Kalaycılar,
Dağlıcı sülalesi, Baklacılar Emetler, Kocakulaklar, Kırıkların Hamdi, Çini
Mehmet, Hacı Hafızlar, İmamlar, Koca Mollalar.
TARİHİ ESERLER:
Dibi delik han:
Hoccihan hanı olarak da bilinen bu han Konya Beyşehir
yolu üzerinde; Konya Beyşehir kervan yolu için Konya’dan sonra yaptırılan ilk
handır. Halk arasında “götü delik han” olarak ta tanınmaktadır. Bu hanın bir
kitabesi bulunamamıştır. Ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinememiştir.
Beylikler dönemi hanının mimari özelliklerini taşımaktadır. [17]
Divlek sarnıcı: Dibidelik hanın hemen doğusunda
bulunan bu sarnıç bu hanın su ihtiyacını karşılamaktaydı. Bu sarnıcın suyu yaka
meramdan gelip Beyşehir yolunun doğusundan geçip hocacihan ırmağı beslemekteydi.
Konya’nın en eski sarnıçlarındandır. Onarılark örnek bir Selçuklu sarnıcı
olarak muhafaza edilmelidir. Konya şeriye sicillerinden öğrendiğimize göre bu
sarnıç hacı İbrahim tarafından yaptırılmıştır.[18]
Dibi delik han ile divler sarnıcının bakım ve
onarımlarına dair vakfiye 15 rebiu’l- evvel 1113/20 Ağustos günü Konya şeriye
mahkemesinde tescil edilmiştir.
1938 yılına kadar mütevellisi tacrafından idare edilmiş vakfın geliri ile han ve sarnıcın bakım
ve onarımları yapılmıştır. 1940’ta hocacihan köyü muhtarlığı vakfın gelirlerini
köy bütçesine almış. Bu durum 1967 yılın kadar devam etmiştir. Bu tarihte
hocacihan çevresinde bulunan diğer sarnıçların bakımın harcanmıştır. Şuanda
vakıf arazileri üzerinde Konya büyük şehir belediyesi değişik maksatla
kullanılan tesisler kurmuştur.[19]
Arap sarnıcı: üzerinde karkir bir yapı bulunmaktadır.
Kitabesi define arayıcıları tarafından düşürülerek kırılmıştır parçaları o
küçük yapının içerisindedir. Küçük bir Selçuklu eseri olan bu sarnıç Hocacihan
yukarı mahallesi Arap sarnıç sokak üzerindedir.
Eski çeşme sarnıcı: yukarı mahalle yeni adı ile
hacılar mahallesi Dağıstanlı caddesinde bulunan bu sarnıç 1953 yılına kadar
eski çeşmenin su deposu olarak kullanılmıştır. 1953’te sel baskını ile iptal
olmuş üzeri kapatılmıştır.[20]
Yukarı mahalle
sarnıcı: mahallenin en yeni sarnıcıdır 1959 yılında yapılmıştır uzunluğu 18 m . eni 5 m . eni de 7 m .’dir. Tahir küçük fidan ile
Mehmet bakır tarafından sıvanmıştır.
Üç iğde sarnıcı: Belediye tarafından doldurulmuş
sanıca it bir kalıntı görülmemektedir.
Kanılı sarnıç: Zülfikar camiinin tam karşısındadır.
Sapa sağlam durmaktadır.
Mimarî karakterine bakıldığı zaman fakir evler
arasında yükselen zengin konakları görülür. Konakların sahibi olan büyük
memurlar veya zengin tüccarlar mahallelinin hamisi olur, bayramlarda kapılarını
herkese açar, zekatını cömertçe verir. Bir mahallenin fukarası bir diğer
mahalleye muhtaç olmaz. Toplumdaki dayanışma herkesin yüzünü güldürür.
Her mahallenin bir camisi, çeşmesi, sıbyan mektebi,
bakkalı, fırını, belki bir kahvesi ve başka mahallelerle ortak kullandığı
hamamı bulunur. Hemen her mahallenin yakınında büyük ya da orta büyüklükte bir
külliye vardır. Evler çoğunlukla yol cephelerine inşa edilir ama arka tarafı
küçük bir bahçe mutlaka süsler. Bazen de yol üzerinde bahçe duvarı yükselir.
Evlere bahçeden girilir, harem ve mutfak da bu bahçeye açılır, selamlık için
doğrudan sokaktan girilen bir başka giriş yapıldığı da olur. 15-16. yüzyıllarda
Konya evlerinde ahşap kullanımı yaygın değil. Evlerin çoğu tek katlı ve
kerpiçten yapılır. İlerleyen asırlarda ev yüksekliği genel olarak iki kat
olarak benimsenir. Günümüze yaklaşılınca da üç katlı büyük kent konutları
yaygınlaşır.
Bugüne geldiğimizde ise mahalle, komşuluk, güven,
huzur, dayanışma, karşılıklı anlayış, komşunu kendine tercih etme gibi
erdemleri içeren hususlara ne siz dokunun, ne de biz bin âh işitelim. Burun
buruna dikilmiş kasvetli binalarımızda komşularımızı tanımadan, kilit üstüne
kilit vurup oturan mutsuz insanlar topluluğunun bir ferdi olarak, bunu ne siz
sorun ne de biz söyleyelim diye düşünüyoruz. Eskilerin mahallede sağladığı
huzuru sadece apartmanlarımızda bile yaşatamayan yeniler olarak utanmalı mı
yoksa bir çare bulup bu yarayı kapatmalı mı, diye sormaya da hacet yok. Çağdaş
insan, çağdaş çözümlere muhtaç olduğunu bazen de çağın gerisine bakınca anlıyor
işte.
[1] - İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi, Enes Kitap Sarayı
Burak Matbaası, Ankara 1997, s.167.
[2] - Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,” Lâle Devrinde Konya” (
S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora
Tezi)Konya 1989, s.85
[3] - Konya Kazasına bağlı bu yerlerin şehrin avârız
vergisine dahil edilmesi için mahalle olarak gösterilmiştir. Başka bir görüşe
göre;Konya Şehri’nde oturanların buralarda bahçe, bostan ve çayırlık ile bağ
evleri bulunup yaz aylarında göçülerek buralarda oturulduğundan şehrin bir
parçası gibi düşünülüp mahalle olarak gösterilmiştir. (Prof. Dr Yusuf
KÜÇÜKDAĞ,” Lâle Devrinde Konya” ( S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana
Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi)Konya 1989, s.90)
[4] -Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,”Konya Şehri’nin Fizikî ve
Sosyo-Ekonomik Yapısı”, (Makaleler I)Selçuklu Belediyesi Yayınları, Konya:
2004, s.30.
[5] - Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,” Lâle Devrinde Konya” (
S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora
Tezi)Konya 1989, s.88)
[6] Abdülbaki GÖLPINARLI, Mevlâna Celalettin. Mektuplar,
İnkilap Yayınevi, İstanbul 1999, s.236
[7] - Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,”Konya Şehri’nin Fizikî ve
Sosyo-Ekonomik Yapısı”, (Makaleler I)Selçuklu Belediyesi Yayınları, Konya:
2004, s.30.
[8] -Mehmet Ali UZ, Konya Âlim ve Velileri Şems Yayınevi,
Konya 2004, s.66
[9] - Abdülbaki GÖLPINARLI, Mevlâna Celalettin. Mektuplar,
İnkilap Yayınevi, İstanbul 1999, s.XVII.
[10] Gölpınarlı,age, s.113
[11] - Gölpınarlı,age, s.236.
[12] Konyalı, age, s.495.
[13] -Kaynak Kişi: Rahim Çınar,1967 den itibaren Köy muhtarlığı yapmış, Hocacihan kasaba
olduktan sonra da ilk belediye başkanı olmuştur.Veli oğlu, 1338 Hocacihan doğumlu.
[14] Küçükdağ,age, sayfa 30
[15] Kaynak kişi: İsmail Kalaycı, Hüseyin oğlu, Hocacihan
1314 doğumlu.
[16] Kaynak kişi: Hacı Mehmet Bakır, Ahmet oğlu , Hocacihan
1936 doğumlu.
[17] Küçükdağ age s25
[18] Küçükdag age s36
[19] Küçük dağ age s29
[20] Kaynak kişi: Ali Koçyiğit, Hasan oğlu Hocacihan 1934
doğumlu
Yorumlar