HOCACİHAN MAHALLESİ











Bekir ŞAHİN
Sıcacık dostluklarının yaşandığı eski mahallelerimize birlikte uzanalım istiyoruz. Mahalle, İslam tarihinin ilk dönemlerinden itibaren şehir tanımında önemli bir yer alır. Müslüman şehirlerinde sosyal bütünlüğü olan mahalleler önemli görevler üstlenmiştir.
Mahalleler arasında yaşanan komşuluk ilişkileri ise apayrı bir yere sahip. Tarihten günümüze toplumumuzun komşuluğa verdiği önemi en açık biçimde atasözlerimizde görmemiz mümkün: Komşuluk hakkı Tanrı hakkıdır, Komşu iti komşuya üremez, Hayır dile komşuna hayır gelsin başına, Komşunu iki inekli iste ki kendin bir inekli olasın, komşu kızı almak kalaylı kaptan su içmek gibidir, hemen bir solukta, sayabileceğimiz komşulukla ilgili atasözleridir.
11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud'un Divan-ı Lügat-i Türk adlı eserinde de komşuluk kendisine yer buluyor: Böri koşnısın yemez, yani “Kurt komşusunu yemez”.
13. yüzyılda ise Hoca Mes'ud şöyle söylüyor:
Ne bilsün yavuz (kötü) konşı yavuz olur
Yavuzlara şeytan kılavuz olur.


Osmanlıda, Mahalle içindeki düzen, devlet iradesi ve örfe dayalı işleyişi ile dini değerlerin kontrolü altında sağlanır. Ortaçağ kentlerinde görülen mahallelerin birbirinden duvarlarla ayrılması, geceleri kapılarının kapanması gibi hadiseler bizde görülmez. Her mahalle, insanların kendi yöresinden, inancından, ailesinden ve etnik grubundan olanlarla şehir içinde belirgin bir kimlik geliştirir.
Mahalleler genelde bir mescid çevresinde oluşur. Mahalle sakinleri yaptıklarıyla komşularına ve diğer sakinlere zarar, ziyan vermemeye büyük özen gösterirler. Burada oturan herkes aile mahremiyetine hürmet eder. Evler birbirinden yüksek olarak, diğerlerinin iç hayatını seyredebilecek tarzda inşa edilmez. Ev kapıları birbirinin karşısına gelmediği gibi pencereler de komşunun ev hayatını rahatsız etmeyecek biçimde açılır.
Öncelik hakkı her zaman eskiye verildiğinden ilk yapı yapanın haklarına sonraki gelenler riayet ederler. Kamu için zararlı olmadıkça yeni bir ev, kendisinden önce var olanın yol hakkını, manzarasını, güneşini, mahremiyetini bozmadan bina edilir. Her evin önü, diğer mahalle sakinleri şikayetçi olmadıkça, o ev tarafından kullanılır.
Çıkmaz sokaklar o sokakta oturanların yarı özel malı kabul edilir. Bu çıkmaz sokak bir evin kullandığı özel yol olduğu gibi, bir kaç evin kullandığı ortak yol da olabilir. Hatta bir sokağın ortasına bir ev yapıp sokağı kapatmak, sokağın üzerine çıkmak, evin önüne sundurma yapmak gibi müdahaleler, mahalle sakinlerinden onay alırsa hoş görülür. Böylece oturduğu mahalle o insanın huzur bulduğu mekan haline gelir.
İnsanın evi, evin konumu, komşuları, sokağı, mahallesi her şey karşılıklı gösterilen anlayış sayesinde bir dünya cennetine dönüşür. Yaşadığı mekandan gelen huzur kişiyi etkilerken, insana geçen bu huzur duygusu onun günlük yaşantısını, başkalarıyla olan ilişkilerini düzenler. Toplum, hayatından memnun koskocaman bir yüz olup bize gülümsemeye başlar. Zaten o dönemlerde “stres” denen şey de daha ne duyulmuş ne de görülmüştür.
Yeni kurulan mahalleler halkın ihtiyacını karşılayacak müesseselere kavuşturulmuş, zamanın devlet adamları ve zenginleri, âdeta bir birleriyle yarışırcasın, yaşanan meskün mahalleri, halkın ihtiyaçlarını karşılayacak ibadethane, sosyal tesis ve görkemli tarihi yapılarla süslemişlerdir.
Yahya Kemalin dediği gibi; toplum olarak manevi hayatını günlük yaşantısını yansıtmış, inançları, örf ve adetleri, türbeleri, tekkeleri, tarihi eserleri, musikîsi ile yaşamını birleştirmiş; hatta yeraltındaki ölüleriyle birlikte sayılmış ve anlayış sebebiyle de mahallelerine rasgele isimler vermek yerine, mahallesindeki tanınmış bir insanın bir ibadethane veya yatırın adını vermeyi tercih etmiştir. Az sayıda da olsa şahıs adlarıyla ya da bulunduğu yerdeki sarnıç, manastır, çarşı gibi önemli bir yapının adıyla anılan mahalleler de vardır.
HOCACİHAN MAHALLESİNİN ADININ MENŞEİ:
Konya’da ilk mahalle adlarından birçoğu Osmanlı tarihi boyunca hiç değişime uğramadan sürekliliğini korur. Bu göz kamaştıran tutarlılık Konya’daki özgün mahalle olgusunun kenti tanımlamasında da kendini gösterir. Konya’nın tarihî mahallelerinden birisi de Hocacihan Mahallesidir. Selçuklu Türkleri Hocacihan ve Alavardı civarındaki mamurelere Filobad derlerdi.[1]
Bu mahalle Konya’nın batısında Konya-Beyşehir yolunu sağındadır. Hocacihanlılar; Hoca Cihan Hazretleri tarafından daha sağlığında 70 kişiyi 17 hane olarak şimdiki mahalleye iskan ederek kurulduğuna inanmaktadırlar. Hoca Cihan Hazretleri vefat edince yaz aylarında gelip kaldığı bahçeye defnedilmiştir. Bu bahçe, yani bu türbe çevresi mezarlık haline getirilmiştir[2].
Hocacihan tarihi belgelerde bazen köy, bazen de mahalle olarak gösterilmektedir[3]. Daha Selçuklular devrinde Konya şehrinin sınırları genişleyince Hocacihan köyü bu kentin mahallesi haline gelmiştir.[4] Konya Mahkeme Sicillerinin bazılarında köy, bazılarında da mahalle olarak geçmektedir.
Lale Devrinde Hocacihan tamamı Müslimlerden oluşan bir mahalle idi[5]. Cumhuriyet döneminde 1970 yılına kadar köy olarak bilinen Hocacihan 1970 Yılında kasaba olmuştur. İlk belediye başkanı; Rahim ÇINAR’dır.12 Eylül 1981 yılında tekrar mahalle olmuştur. Şu anda; Konya-Merkez Selçuklu İlçesine bağlı olarak: Hocacihan Saray Mahallesi, Hocacihan Hanaybaşı Mahallesi, Hocacihan Hacılar Mahallesi, Hocacihan 100. Yıl Mahallesi olmak üzere dört mahalleden oluşmaktadır.  
HOCA CİHAN ( HÂCE-İ CİHAN) KİMDİR?
Hoca Cihan, Hazreti Mevlâna ve Sadrettin Konevi’nin muasırsıdır. Sultan Aladdin zamanında yaşamış, Hanımının adı; Esmihan, oğlunun adı ise; Ali’dir.[6] Hoca Cihan ile Mevlâna ve Sadrettin Konevî arasındaki münasebet şekline bakılırsa bilgin değil, mutasavvıf ve âlimleri seven bir tüccar olduğu anlaşılır. Hoca (Hace) kelimesi; efendi, katip, muallimden başka tüccar anlamın da gelmektedir. [7]
Hocan Cihan’ın Hoca Fakıh’ın talebelerinden ve Nasrettin Hoca’nın arkadaşlarından olduğu rivayet edilir.[8]
Konuştuğu gibi yazan, yazdığı gibi konuşan Hazreti Mevlâna, yalnız Hoca Cihan’a yazdığı mektubu nesr-i müsecca’la yazmıştır. Cümlelerin kısa olmakla beraber müsecca’ oluşu, bütün mektuplar içinde bir tek bu mektubun bu tarzda yazılışı hatırımıza şunları getiriyor; herhalde Hoca Cihan müsecca’ konuşmaya ve yazmaya meraklı idi. Kendisini çok seven Hz. Mevlana onun diliyle ve tarzıyla ona hitap etmiştir.[9]
79. Mektup; “Hâce-i Cihan’ın kutlu ruhu şu dünyadan kaçtıkça kaçıyor öbür dünyayı arzuluyor.”[10] Diye başlıyor. Mevlâna bu mektubunda Hoca Cihan’ın büyük bağışlarda bulunduğunu ifade ediyor. Onu “ Ter-temiz, canlı sultanların övündükleri sultan, ahirzaman mehdisi, erlerin nazarına sahip” gibi vasıflarla vasıflandırıyor.[11] Sadrettin Konevî Camisi ve türbesinin bulunduğu arazi Hoca Cihan tarafından bağışlanmıştır[12]. Hoca Cihan’ın türbesi Mursaman veya Mürsiman türbesi diye bilinir. Merkez Selçuklu ilçesi, Molla Gürani Mahallesinde, tapunun 19 j III pafta, 2929 da 16 parselinde,  Bugünkü Tekke mezarlığının içinde yer almaktadır.
Söz konusu türbe, 2/12/1988 gün ve 349 sayılı kurul kararıyla tecil edilmiş ve koruma alanı olarak belirlenmiştir.
COĞRFİ ÖZELLİKLERİ:
Konya ovasının batı kütlesini oluşturan Toros dağlarının doğu kısmında lodos ve gedavet rüzgarlarının zaman zaman hüküm sürdüğü, hava kirliliğinin yaşanmadığı bir mahalledir. Toros dağlarının uzantıları olan Takkeli Dağ, Lodos Dağı, Kara Dağ, Gevele Dağı eskiden Konya’nın ormanla kaplı dağları idi. Sonra bu ormanlar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Şimdilerde ise Takkeli dağ Selçuklu Belediyesi öncülüğünde ağaçlandırma çalışmaları hızla sürdürülmektedir. Bu dağların eteklerinden; Damla pınarı, Sarıkulak pınarı, Tokuşlu pınarı, Sarıkulak pınarı, kepez pınarı gibi pınarlarla mahallenin içme ve sulama suyu ihtiyaçları yıllarca karşılanmaya çalışılmıştır. Bu mahalle sarnıç bakımından Konya’nın en zengin mahallelisi idi. Mahalle sakinleri su ihtiyaçlarının çoğunluğunu bu sarnıçlardan karşılamakta idiler. Sulama suyu ise Altınaba barajı ve keçili su yataklarından karşılamaktaydılar.
 Mahalle zaman zaman sel baskınlarına da uğramıştır. Bilinen en büyük sel felaketi 23 Haziran 1953 meydan gelmiştir. 1944’te meydana gelen selde, sel sularının türbeye kadar gittiği söylenmektedir.[13]
GEÇİM KAYNKLARI:
Eskiden yörenin geçim kaynağı hayvancılıktı. Bağ ve bahçelerinin de oldukça önemli yeri vardı. Yaka bahçeleri fidanlığında yetiştirilen kayısıların; musaf, detse, tokaloğlu, şekerpare, hamıtatlı gibi çok lezzetli çeşitleri hala yetiştirilmektedir.
Bahçelerde süt veren hayvanlar için ekilen yonca, efek, arpa, yulaf, fing gibi tahıllarda bu yöre için önemli idi.
Burada bağcılığa verilen önem de oldukça fazla idi. Yörede Kum bağları: Şeker fabrikasından başlayıp eski Beyşehir yolu ile yeni Beyşehir yolu arasında uzanan sahadır. Bugün buralar iskâna açılmıştır.
    Yenice bağ: Hocacihan mahallesinin kuzey batısında Ulaşevlerle Dedekorkut su arıtma tesislerindeki mevki Yenice bağları idi
Emir bağları: hoca Faruk camiinin güney yönündeki mevki emir bağları idi.[14] Ayrıca yukarı bağlar, aşağı bağlar, uç iğde bağlar, yarma bağlar, tatoğlu bağlar gibi bağlarda ince kabuklu, sulu taneli, bir salkımı 1 kg’ mı geçen üzümler yetişmekteydi. Üzüm cinsleri arasında aladiriz, hevek, hanımparmağı gibi üzümler ön plandaydı.
Yine bu yörede bostanlarda taze hırtlaklar, kokulu kaşık kavunları, sulu ve kirt bodana karpuzları yetişirdi. Yine bu yörede ayçiçeği de önemli tahıl ürünleri arsındaydı.
Buralarda yetişen ürünler çift atlı demir tekerlekli kağnı ya da yaylı arabalarla harım odasına taşınır, küçük bir delikten odaya boşaltılırdı. Arabanın arkasına yerleştirilen kavun ve karpuzlar yolda rasgelenlere göz hakkı olarak ikram edilirdi.[15] Bu gün vatandaşların bahçelerinden topladıkları meyveleri satmak amacıyla Beyşehir Çevre Yolu'nda açtıkları mini tezgahlar pazaryerini andırıyor. Hocacihan ve çevresinde oturan vatandaşların bahçelerinden topladıkları kayısı, elma ve erik gibi meyveleri bu güzergahtan geçenlere satarak Konya meyvelerini tattırıyorlar. Kilosu 500 ila 1 milyon arasında satılan meyvelere vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. İnsanlar açtıkları tezgahlarda sattıkları meyvelerden elde ettikleri kazançla ailelerine ekmek götürmenin mutluluğunu yaşıyor. Bu tezgahlar Hocacihan’ın eski halini azda olsa insanlara hatırlatıyor.
Yöre insanı almadan veren, iyilik, hayır-hasenat yapmayı seven insanlardan oluşurdu. Bellerine döne döne sarılan koca kuşaklı, iri görüntülü, gözü ve gönlü tok insanlar geleneklerine bağlı idiler. Yüzlerce sofra; pilav, bamya, zerde, helva ikram edilerek düğünler yaparlardı. Fayton arabaları ile şehre berbere, hamama gidilirdi.
Bu mahallede bayramlarda apayrı bir tat vardı. Köy odalarında komşular toplanarak yemekler yenirdi. Önce küçükler büyüklerin ellerini öper, sonra; büyükler küçüklere iade-i itibar ederlerdi.
Üç ayların girişinde şivlilik bereketi birbaşka idi. Bugünde bu gelenek devam ettirilmektedir. Mübarek kandil gecelerinde meşaleler yakılır. Fener alayları düzenlenirdi. Hocacihan’ın kendine has çok çeşitli yemek türleri vardı. Ramazan davetlerinde birçok yemek sofraları süsler komşu dost akraba birbirlerini davet ederdi. Anadolu insanının hayat tarzını yansıtan izler hala Hocacihan’da mevcuttur. Bu izlerden en önemlilerinden birisi köy odalarıdır. Aradan geçen yıllara rağmen hala mahallemizde ayakta kalabilmiş gelecek misafiri ağırlamayı bekleyen odalar bulunmaktadır. Bunlardan birisi; İdrislerin oda. 1961 yılında eski Hamidullah camii’nin yanındaki oda yıkılınca bu oda yapılmıştır. İçinde yatağı ile yorganıyla, sobasıyla kullanılır durumdadır. Ayakta kala bilen bir başka oda da Tefik Aydın odasıdır. [16]
Mahalle insanı bir birlerine birader, komşu diye; yaşlılara, babam, kadınlara ise; hemşire diye hitap ederlerdi.
Moderinizmin sıkıcı ve bunaltıcı etkilerinin görülmediği mahallede, koyunların melemelerine köpek havlamalarına, eşek anırtılarına, at kişnemelerine hala rastlayabilirsiniz.
Beton yığınlarının yavaş yavaş yayılmaya başladığı mahallede kaleleri andıran avlu duvarları, kerpiçten yapılmış cumbalı konakları görmek mümkün. Bulardan birisi Hanaybaşı Mahallesi Cihan caddesindeki Mehmet Rıza konağı; bu konak Makinist Rıza konağı olarak ta bilinmektedir. Bu yapılar görkemli hayatın izlerini bugün bile taşımaktadır.
MEŞHUR LAKAP VE SÜLALE İSİMLERİ
Elikesik Hasan, Topal Mevlüt, Köylü Oğlan, İdirisler, Koca Mehmet, Hacıüsün, Camızali, Üselekler, Moylugiller, Petlek Osman, Kalaycılar, Dağlıcı sülalesi, Baklacılar Emetler, Kocakulaklar, Kırıkların Hamdi, Çini Mehmet, Hacı Hafızlar, İmamlar, Koca Mollalar.
TARİHİ ESERLER:
Dibi delik han:
Hoccihan hanı olarak da bilinen bu han Konya Beyşehir yolu üzerinde; Konya Beyşehir kervan yolu için Konya’dan sonra yaptırılan ilk handır. Halk arasında “götü delik han” olarak ta tanınmaktadır. Bu hanın bir kitabesi bulunamamıştır. Ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinememiştir. Beylikler dönemi hanının mimari özelliklerini taşımaktadır. [17]
Divlek sarnıcı: Dibidelik hanın hemen doğusunda bulunan bu sarnıç bu hanın su ihtiyacını karşılamaktaydı. Bu sarnıcın suyu yaka meramdan gelip Beyşehir yolunun doğusundan geçip hocacihan ırmağı beslemekteydi. Konya’nın en eski sarnıçlarındandır. Onarılark örnek bir Selçuklu sarnıcı olarak muhafaza edilmelidir. Konya şeriye sicillerinden öğrendiğimize göre bu sarnıç hacı İbrahim tarafından yaptırılmıştır.[18] 
Dibi delik han ile divler sarnıcının bakım ve onarımlarına dair vakfiye 15 rebiu’l- evvel 1113/20 Ağustos günü Konya şeriye mahkemesinde tescil edilmiştir.
1938 yılına kadar mütevellisi tacrafından idare edilmiş vakfın geliri ile han ve sarnıcın bakım ve onarımları yapılmıştır. 1940’ta hocacihan köyü muhtarlığı vakfın gelirlerini köy bütçesine almış. Bu durum 1967 yılın kadar devam etmiştir. Bu tarihte hocacihan çevresinde bulunan diğer sarnıçların bakımın harcanmıştır. Şuanda vakıf arazileri üzerinde Konya büyük şehir belediyesi değişik maksatla kullanılan tesisler kurmuştur.[19]
Arap sarnıcı: üzerinde karkir bir yapı bulunmaktadır. Kitabesi define arayıcıları tarafından düşürülerek kırılmıştır parçaları o küçük yapının içerisindedir. Küçük bir Selçuklu eseri olan bu sarnıç Hocacihan yukarı mahallesi Arap sarnıç sokak üzerindedir.
Eski çeşme sarnıcı: yukarı mahalle yeni adı ile hacılar mahallesi Dağıstanlı caddesinde bulunan bu sarnıç 1953 yılına kadar eski çeşmenin su deposu olarak kullanılmıştır. 1953’te sel baskını ile iptal olmuş üzeri kapatılmıştır.[20] 
 Yukarı mahalle sarnıcı: mahallenin en yeni sarnıcıdır 1959 yılında yapılmıştır uzunluğu 18 m. eni 5 m. eni de 7 m.’dir. Tahir küçük fidan ile Mehmet bakır tarafından sıvanmıştır.
Üç iğde sarnıcı: Belediye tarafından doldurulmuş sanıca it bir kalıntı görülmemektedir.
Kanılı sarnıç: Zülfikar camiinin tam karşısındadır. Sapa sağlam durmaktadır.









  


Mimarî karakterine bakıldığı zaman fakir evler arasında yükselen zengin konakları görülür. Konakların sahibi olan büyük memurlar veya zengin tüccarlar mahallelinin hamisi olur, bayramlarda kapılarını herkese açar, zekatını cömertçe verir. Bir mahallenin fukarası bir diğer mahalleye muhtaç olmaz. Toplumdaki dayanışma herkesin yüzünü güldürür.

Her mahallenin bir camisi, çeşmesi, sıbyan mektebi, bakkalı, fırını, belki bir kahvesi ve başka mahallelerle ortak kullandığı hamamı bulunur. Hemen her mahallenin yakınında büyük ya da orta büyüklükte bir külliye vardır. Evler çoğunlukla yol cephelerine inşa edilir ama arka tarafı küçük bir bahçe mutlaka süsler. Bazen de yol üzerinde bahçe duvarı yükselir. Evlere bahçeden girilir, harem ve mutfak da bu bahçeye açılır, selamlık için doğrudan sokaktan girilen bir başka giriş yapıldığı da olur. 15-16. yüzyıllarda Konya evlerinde ahşap kullanımı yaygın değil. Evlerin çoğu tek katlı ve kerpiçten yapılır. İlerleyen asırlarda ev yüksekliği genel olarak iki kat olarak benimsenir. Günümüze yaklaşılınca da üç katlı büyük kent konutları yaygınlaşır.

Bugüne geldiğimizde ise mahalle, komşuluk, güven, huzur, dayanışma, karşılıklı anlayış, komşunu kendine tercih etme gibi erdemleri içeren hususlara ne siz dokunun, ne de biz bin âh işitelim. Burun buruna dikilmiş kasvetli binalarımızda komşularımızı tanımadan, kilit üstüne kilit vurup oturan mutsuz insanlar topluluğunun bir ferdi olarak, bunu ne siz sorun ne de biz söyleyelim diye düşünüyoruz. Eskilerin mahallede sağladığı huzuru sadece apartmanlarımızda bile yaşatamayan yeniler olarak utanmalı mı yoksa bir çare bulup bu yarayı kapatmalı mı, diye sormaya da hacet yok. Çağdaş insan, çağdaş çözümlere muhtaç olduğunu bazen de çağın gerisine bakınca anlıyor işte.



[1] - İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi, Enes Kitap Sarayı Burak Matbaası, Ankara 1997, s.167.
[2] - Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,” Lâle Devrinde Konya” ( S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi)Konya 1989, s.85
[3] - Konya Kazasına bağlı bu yerlerin şehrin avârız vergisine dahil edilmesi için mahalle olarak gösterilmiştir. Başka bir görüşe göre;Konya Şehri’nde oturanların buralarda bahçe, bostan ve çayırlık ile bağ evleri bulunup yaz aylarında göçülerek buralarda oturulduğundan şehrin bir parçası gibi düşünülüp mahalle olarak gösterilmiştir. (Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,” Lâle Devrinde Konya” ( S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi)Konya 1989, s.90)
[4] -Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,”Konya Şehri’nin Fizikî ve Sosyo-Ekonomik Yapısı”, (Makaleler I)Selçuklu Belediyesi Yayınları, Konya: 2004, s.30.
[5] - Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,” Lâle Devrinde Konya” ( S.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi)Konya 1989, s.88)
[6] Abdülbaki GÖLPINARLI, Mevlâna Celalettin. Mektuplar, İnkilap Yayınevi, İstanbul 1999, s.236
[7] - Prof. Dr Yusuf KÜÇÜKDAĞ,”Konya Şehri’nin Fizikî ve Sosyo-Ekonomik Yapısı”, (Makaleler I)Selçuklu Belediyesi Yayınları, Konya: 2004, s.30.
[8] -Mehmet Ali UZ, Konya Âlim ve Velileri Şems Yayınevi, Konya 2004, s.66
[9] - Abdülbaki GÖLPINARLI, Mevlâna Celalettin. Mektuplar, İnkilap Yayınevi, İstanbul 1999, s.XVII.
[10] Gölpınarlı,age, s.113
[11] - Gölpınarlı,age, s.236.
[12] Konyalı, age, s.495.
[13] -Kaynak Kişi: Rahim Çınar,1967 den itibaren  Köy muhtarlığı yapmış, Hocacihan kasaba olduktan sonra da ilk belediye başkanı olmuştur.Veli oğlu, 1338 Hocacihan doğumlu.
[14] Küçükdağ,age, sayfa 30
[15] Kaynak kişi: İsmail Kalaycı, Hüseyin oğlu, Hocacihan 1314 doğumlu.
[16] Kaynak kişi: Hacı Mehmet Bakır, Ahmet oğlu , Hocacihan 1936 doğumlu.
[17] Küçükdağ age s25
[18] Küçükdag age s36
[19] Küçük dağ age s29
[20] Kaynak kişi: Ali Koçyiğit, Hasan oğlu Hocacihan 1934 doğumlu

Yorumlar

Popüler Yayınlar