GÜMÜŞHANEVİ AHMED’İ ZİYAİDDİN HZ.KÜTÜPHANESİ





                                

                                                                 Hazırlayan: Bekir ŞAHİN

Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî de birçok kitap vakfetmiş; öyle ki bunlardan kütüphâneler vücuda gelmiştir. Bu bildiri de söz konusu vâkıfın hayatı, vakfiyelerinden hareketle kurduğu kütüphâneler ve onların işleyiş biçimi ve günümüzdeki konumları nedir?

GÜMÜŞHANEVÎ’NİN VAKIF KÜTÜPHÂNELERİ

Gümüşhanevî’nin ilk kurduğu kütüphâne Bayburt’tadır. Buradaki kitaplardan bahseden vakfiyelerden ilki 26 Cemaziyelevvel 1281/ 27 Ekim 1864 tarihlidir. 1925’te Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Câmi ve müştemilatı 1942’ye kadar ibadet mahalli olarak kalmış; bu tarihten itibaren Câmi kısmı depo olarak kullanılmış meşruthâne ve tekke vakıflar idaresi tarafından kiraya verilmiştir. 1956 yılında Câmi boşaltılmışsa da Anıtlar Kurulu’nun “muhafazası gerekli” kararına rağmen 1957 yılında yol yapımı gerekçesiyle yıktırılmıştır. Yerinde bugün İstanbul Defterdarlık binası bulunmaktadır.

Of kazasının Paçan11 (پچان (karyesinde Cami-i Kebîr yakınında inşâsı düşünülen kütüphâne, dershâne ve iki yüz hücreden müteşekkil medreseye vakfedilmiştir. Öte yandan söz konusu bu medresenin ibnâsı tamamlanmadığı takdirde kitaplar, Bayburt’ta “Yeni Medrese” olarak bilinen medresenin “Yusuf Efendi” adlı dershânesine dolaplar konulmak sûretiyle yerleştirilecektir.

    Gümüşhanevî, bu kütüphâneye içinde iki bin yüz kırk sekiz aded yazma ve basma kitapları ve risâleleri hâvî yedi yüz seksen dört cild kitap vakfetmiştir
Vakıf  kitapların Paçan/Maraşlı köyü olmazsa Bayburt’a burası da olmazsa Anadolu’da âlimlerin bulunduğu kütüphâne, medrese veya dershâne nevinden herhangi bir yere nakledilebileceği vakfiyede belirtmektedir.18 27 Safer 1287/29 Mayıs 1870 tarihinde düzenlettirdiği ek bir vakfiye ile vâkıf, Of’un Pa- çan/Maraşlı köyünde ilk vakfiyede bahsi geçen şartların gerçekleşmediğini bu nedenle kitapları Bayburt’a naklettirdiğini belirtmektedir. Bu belge ile sözü edilen kütüphâneye yirmi iki cild daha kitap ilâve edilmiştir.
         Rize’deki kütüphânenin kuruluşundan bahseden ilk vakfiye, 23 Muharrem 1294/7 Şubat 1877 tarihlidir. Bu  belgeye göre vâkıf Rize’de yeni yapılmış olan kütüphâneye yüz cild yazma ve basma kitap ile çeşitli risâleleri muhtevi yirmi cild kitap ile beş bin kuruş vakfetmiştir.
Ayrıca Bayburt ve Rize’deki kütüphânelerde her sene; Of’taki kütüphânede ise üç senede bir kitap sayımı hâfız-ı kütüblerce gerçekleştirilecektir.35

Gümüşhanevî kuruluşunu gerçekleştirmiş olduğu kütüphânelerde kitaplardan faydalanma koşullarını şu şekilde belirlemiştir:

          Ulemâ ve müderrisînden bir kimse kütüphâneden bir veya birkaç kitap almak isterse, kitabın kıymetinin iki katını veya buna eşdeğer kıymetli bir eşyasını rehin bırakacak buna ilaveten âlimlerden veya dışarıdan üç kişiyi kefil gösterip, kendi imzasını muhtevî sened verecektir.
Kitaplardan faydalanma süresi azamî bir yıldır.
Kitap iâde edildiği zaman bırakılan sened, para ve rehin mal, ilgili kişiye geri verilecektir.
Şahıs elinde kitap zâyi olursa, mütevellî gerekirse hukukî yoldan kitabı geri alacak veya bedelini tazmîn edecektir.

Buna karşın öğrenciler sadece kütüphâne içerisinde kitaplardan faydalanabileceklerdir.Gümüşhanevî’nin ihdâs ettiği bu kütüphânelerden hiç biri bugün faaliyette değildir. Bayburt’taki vakıf kitapların  mütevellîsi el-Hâc Osman Efendi’nin 1327/1909’da vefatından sonra yerine geçen kütüphâne mütevellîsi Ferşad Efendi’nin (v.1929) Kazım Karabekir’e yazdığı 5 Teşrîn-i Sâni 1337/5 Kasım 1921 tarihli bir mektuptan kütüphanenin Ruslar tarafından I. Dünya savaşı sırasında talan edildiği ve kitapların Tiflis’e götürüldüğü anlaşılmaktadır.

Aslında vâkıf, 93 (1877-1878) harbinde Ruslara karşı Batum’da savaşmış; söz konusu tehlikeyi önceden sezinlemiştir ki, yukarıda bahsi geçtiği üzere Bayburt’taki vakıf şartlarının uygulanmasında güçlük çıkması durumunda kitapların Sivas, Tokat veya Trabzon’a nakledilmesini şart koşmuştu. Nitekim Ruslar bu sırada Bayburt’a kadar gelmişlerdi. Ancak bu tarihte Ferşad Efendi mütevellî olmadığına göre kitaplar 1878’de değil; Rusların Bayburt’ı işgal ettiği 1916-1918 yılları arasında götürülmüştür.
. Vakfiye’de bahsedilen Yusuf Efendi Dershânesi/Yeni Medrese ise şimdilerde mevcud değildir. Ancak belgelerden ve yerel kaynakların ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla geçmişte bu dershane, elan varlığını sürdüren “Yeni Cami”nin yanındaymış. Of’un Çufaruksa/Uğurlu beldesindeki kütüphâne bugün varlığını sürdürmektedir. Burası 1970’li yıllarda Halkevi tarafından işgal edilmiş; bin beş yüz civarındaki yazma ve basma eserin bin iki yüze yakını ya imha edilmiş ya da halka dağıtılmıştır. Vakıflar Bölge Müdürlüğü Halkevi’ni buradan 1979’da mahkeme kararıyla çıkartmıştır. Geriye kalan üç yüz beş adet eser Mehmet Aşıkkutlu Kuran Kursu’nda muhafaza altına alınmıştır. Kitaplar, 2006 yılında buradan VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ arşivine taşınmıştır. (Kültür ve Tescil Daire Başkanı Mevlüt Çam’dan alınmıştıtr.22 .04.2020.)

 Bugün ise yerel kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre zaman zaman yaşanan hırsızlıklar nedeniyle kitaplar Ankara Millî Kütüphâne’ye nakledilmiştir. Rize’deki kütüphâne binası ise yıktırılmıştır. Burada vakfiyede bahsedilen yapıların hiçbiri ayakta değildir. Bu binaların yerinde ise şimdilerde Şeyh Camii bulunmaktadır
       
Kitapların nerede olduğu hakkında ise bilgi edinemedik. Bunlardan başka Gümüşhanevî’nin Fatma Sultan Camii hariminde kurduğu dergâhta müridlerin kaldığı odalarda vakıf kitapların var olduğu belgelerde görülmektedir. Bunlar deftere kaydedilmiştir. 22 Zilkade 1315/2 Nisan 1314/14 Nisan 1898 tarihli bir belgeye göre Gümüş- hanevî kütüphâneleri mütevellîsi el-Hâc Osman Efendi bu kitapları almak istemiş; ancak bu duruma Gümüşhanevî’nin halîfelerinden Tekke’nin şeyhi Hasan Hilmi Efendi ile Mehmed Eş- ref Efendi itiraz etmişlerdir. Durum maârif meclisine intikâl etmiş; zorla dolaplar açtırılıp kitaplar görülmüştür. Kitapların vakıf kitap olduğu üzerlerindeki mühürlerden anlaşılmakla beraber hangi kütüphâneye vakfedildikleri tespit edilememiştir.

Neticede Gümüşhanevî’nin İstanbul’daki dergâhında ciddi bir vakıf kitaplığı oluşturduğu bunları deftere kaydettirdiği buna karşın bir vakfiyesini düzenlettirmediği anlaşılmaktadır. Mustafa Fevzi Efendi ise Gümüşhanevî’nin vakfettiği üç kütüphâne ve vakfettiği on sekiz bin kitaptan başka sonradan yapılan tescille kütüphâne  sayısının dörde ulaştığını ifade etmektedir ki Gümüşhanevî’nin vasiyeti kendisinden sonra gelecek tekke şeyhlerinin kararıyla kitapların çoğaltılması ve genişletilmesi yönündeydi.53 Söz konusu bu kitaplar, 1925’te tekke ve zâviyelerin kapatılmasıyla Süleymaniye Kütüphânesi’ne devredilmiştir.

 Sonuç Gümüşhanevî’nin kurduğu kütüphânelerden hiçbiri günümüzde varlığını sürdürmemektedir. Öte yandan buralara vakfedilen kitapların bir kısmı kaybolmuşsa da farklı kütüphânelerde ve yerlerde varlıklarını halen sürdürmektedirler. Vâkıfın vakfiyelerine bakıldığı zaman kütüphânelerin nerelerde kurulacağı noktasında esnek olduğu görülmektedir. Onun ortaya koyduğu en önemli şart, kitapların ilmî faaliyetlerin gerçekleştiği bir ortamda yer almasıdır; yani onlardan istifade ediliyor olmasıdır. Dolayısıyla söz konusu kitapların bulunduğu mekânlar, eğer ilmî çalışmalara katkı sağlanan alanlar ise sorun yoktur; aksi durumda vakfiye hükümleri uygulanmıyor demektir.
                Gümüşhanevi tekkekeleri içinde ayakta kalan buğün de varlığını süedüren tek tekke kütüphanesi; Bolvadin Yörükzade Kütüphanesidir.Diyebiliriz. 

(Kaynak:I.Uluslararası Gümüşhanevi Sempozyumu Bildirisi.3-5 Ekim 2013 Gümüşhane. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî’nin Kurduğu Kütüphâneler  :Bildiriyi sunan;Yusuf SAĞIR.]

Yorumlar

Popüler Yayınlar