BAŞKUYU KÖYÜNÜNÜN KURULUŞU
Ali IŞIK
Başkuyu
Kadınhanı
ilçesine bağlı Başkuyu Mahallesi (1900-1992 arası köy; 1992-2014/Mart arası
kasaba/belde), Kadınhanı’na 68 km, Konya’ya 120 km uzaklıktadır. Doğusunda
Karabıyık, Kuyulu Zebir, batısında Saçıkara mahalleleri (Mart 2014 öncesi köyleri),
güneyinde Kolukısa Mahallesi (Mart 2014 öncesi kasaba/belde), kuzeyde Sarıkaya Mahallesi
(Mart 2014 öncesi köy) ile çevrilidir. Önce köy, sonra kasaba/belde, günümüzde
ise mahalle statüsündeki Başkuyu’nun, adını merkezindeki –uzun yıllar mahallin
su ihtiyacını karşılayan- aynı adlı kuyudan aldığı rivayet edilir.
Osmanlı Dönemi
sonlarında, kahir ekseriyetini Sarıkeçili aşiretine mensup ailelerin buraya
yerleşme kararından sonra, resmen kurulsa da; Başkuyu, tarihî asırlar öncesine
dayanan bir yerleşim yeridir. Zira H 937/1530 M tarihli 387 Numaralı
Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri’nin[1] tıpkıbasımının
ekindeki (s. 138) haritada “Baş-kuyu” bir yerleşim yeri olarak görülmektedir
(bk. Osmanlı Döneminde Başkuyu Haritası). Ancak Başkuyu’nun varlığı bundan da
eski tarihlere –en azından- Bizans Dönemine kadar uzanmaktadır. Geçmişte,
beldenin Ağin (Ak-in) mevkii başta olmak üzere birçok yerinde çıkan bronz
Bizans sikkeleri bu kanaati güçlendirmektedir (Ki ben de çocukluğumda bulduğum
büyükçe bronz bir Bizans sikkesini hâlâ saklarım[2]). Diğer
yandan Ağin, Camili, Kabakyatak gibi mevkilerde görülen eski Müslüman mezarları
da; atalarım yerleşmeden önce de buranın –zaman zaman da olsa- sakinlerinin
bulunduğunu göstermektedir.
Yörükler ve
Sarıkeçililer
Yörük kelimesi
“yörü-mek” fiilinden –k ekiyle yapılmış bir ad olup “yürüyen” demektir;
sözlükte “göçebe, göçerev, göçer” manasına gelir. Yörük kelimesinin XIV. yüzyıldan
itibaren ortaya çıkmış ve yaygın biçimde kullanılmış olması mümkündür (Sümer
2013: 570). Zaman zaman bazılarınca bu konar-göçer Türkmenleri ifade etmek için
kullanılan “Yürük” tabiri ise yanlış bir kullanımdır. Zira bu kelime bir sıfat
olan “yüğrük (>yürük)” kelimesinden gelmektedir. Bu itibarla “Yürük at
yemini artırır” atasözünde de kullanıldığı gibi “güçlü, çevik, çalışkan, eline
ayağına çabuk; (at vb. için:) iyi yürüyen, koşan” anlamlarındaki “yürük”le
göçebe Türk kabilelerini ifade eden “Yörük”, tür ve anlam bakımından tamamen
birbirinden farklı kelimelerdir (Dulkadir 1997: 9-10).
Diğer yandan
çoklarınca etnik (kavmî) anlamda kullanılan Yörük kavramının, etnik özelliği
yoktur. Yörüklük tamamen bir yaşama biçiminin adıdır ve geçimi bütünüyle
hayvancılığa bağlı, kışı sahillerde yahut ılıman iklimli yerlerde, yazı yaylalarda
geçiren konar-göçer Türk topluluklarına “Yörük” denilmektedir (Dulkadir 1997:
16).
Bir asrı aşkın
bir zaman önce Yörüklüğü terk edip, yerleşik hayata geçerek Başkuyulu olan Sarıkeçili
cemaatine gelince… Bilindiği gibi Oğuzlar köken olarak, Oğuz Kağan’ın altı oğlu
ile bunların dörderden yirmi dört torununa dayanmaktadır (bk. Ebül Gazi Bahadır
Han ts.: 48-52). Sarıkeçililer de köken olarak Oğuz Kağan’ın, oğlu Gün/Kün
Han’dan torunu Kayı’ya bağlanmaktadırlar.
Sarıkeçililerin
Başkuyu’yu Resmen Yurt Tutmaları
Asırlardır Teke
(Antalya) yöresinde hayatlarını sürdüren atalarımı bu topraklara çeken en
önemli iki etken; Başkuyu, Hayrat Kuyu, Gökçe Kuyu, Güllü Kuyu gibi kuyuların
varlığı ile otları davarlarına bol bol yeten uçsuz bucaksız bereketli meraları
olmalıdır. Bu topraklara atalarımın tespit edilebilen geliş tarihleri, zamanın
nüfus kayıtlarına göre, XIX. asrın ortalarıdır. Mesela 1320/1904 Yılı Nüfus
Defteri’ne göre, Başağaoğlu Ali 1275 (1859-60) Başkuyu doğumludur (Ceran 1995: 36).
Aşağıda
mevcutlarını vereceğimiz bir grup Sarıkeçili Yörük hanesi, XIX. asrın sonlarına
doğru (1890’lı yıllar) Saideli (Kadınhanı) nahiyesinin Başkuyu mahalline
yerleşmeye karar vermişlerdir. Karar vermişler vermesine de; asırların
alışkanlığını terk etmek elbette kolay olmayacaktır. Nitekim hemen basa girişip
o zamanların çetin kışlarını, kıl çadırdan daha rahat geçirecekleri bir dam
karaltısı inşasına başlayamazlar. Bu topraklarda son defa kurulan kara
çadırlar, savuşturulamayan tedirginlikle, üç beş yıl yerlerinden sökülmezler.
Yağan adam boyu kar, o durduğunda da hükümranlığı ele geçiren jilet gibi keskin
poyrazın amansız saldırıları kara kıl çadırlarda göğüslenir. Burada, içinden
bakıldığında bir tül’ü andıran kıl çadırın rüzgâr, özellikle de yağmurlar
karşısındaki acziyeti akla takılabilir. Ama her türlü tabiat şartlarına alışkın
atalarım bunun da çaresini bulmuştur. Yağmur kendini gösterdiğinde bir süpürge
marifetiyle kıl çadır güzelce sulandığında –su damlaları kıl çadırın
gözeneklerini kapatacağından- ne kadar kuvvetle yağarsa yağsın yağmurun kıl
çadıra hükmü geçmez.
Nihayet Hacı
Musa adında bir vekil bularak, onun imzasıyla Devlet-i Âliyye’ye bir istida
verilir. Bu istidaya verilen cevap ise, Konya coğrafyasında yeni bir köyün
resmen kuruluşunun ilanıdır. Devletin mezkûr cevabının tam metni şudur:
“Dâhiliye
Mektûbî Kalemi
Evrak Numarası: 206/26
Müsevvidi İsmi: Ahmed Tahsin(?)
Tesvîdi Tarihi: 27 Nisan sene
[1]316
Târîh-i Tebyîzi: 15 Muharrem
sene [1]318/1 Mayıs sene [1]316 [15 Mayıs 1900]
Konya Vilâyet-i
Celîlesi’ne
Saidili
nâhiyesine merbût Kolukısa ve Sarıkaya ve Ta’ahhüdlü [Kuyubaşı] karyelerine
beşer saat mesâfede kâ’in Başkuyu nâm mahallin vilâyet-i celîlelerine vukū‘
bulan mürâca‘atları üzerine nâhiye hey’eti tarafından keşfi bi’l-icrâ
iskânlarına elverişli olduğu tahakkuk ederek keyfiyet cevâben iş‘âr olunmuş ise
de şimdiye kadar emr-i iskânlarına teşebbüs olunmadığından ve kurâ-yı mezkûre
ahâlîsinin her bâr aşîret üzerine vukū‘ bulan muhâcemeleri ilerüde büyük büyük
vak‘alara bâdi‘ olacağından bahisle otuz bin dönümden mütecâviz bulunan
mahall-i mezkûrun uhdelerine tefvîziyle takrîr-i iskânları istid‘âsını hâvî
Sarıkeçili aşâyir-i bedeviyesi vekîli Hacı Mûsâ[3]
imzâsıyla gönderilen arzuhâl leffen irsâl kılındı. Aşâyir-i bedeviyenin tavtīn
ve iskânları dâ’ire-i mûfiyyete ircâ‘larıyla i‘mâr-ı memleket ve tezyîd-i
vâridât-ı devlet ve te’mîn-i âsâyiş ü emniyet nokta-i nazarlarından müstelzim-i
muhassenât olacağına göre serî‘an icrâ-yı îcâbâtına müsâberet ve netîceden
i‘tā-yı ma‘lûmât olunması husūsuna himem-i aliyye-i dâverîleri derkâr buyrulmak
bâbında…”[4]
Başkuyu’yu kuran
Sarıkeçili Yörükleri 1320/1904 Tarihli Saideli Nüfus Defteri’ne göre 43
hanede, 105’i erkek, 81’i kadın olmak toplam 186 kişidirler. İlerleyen yıllarda
kendilerine katılan ailelerle birlikte günümüz Başkuyulularının ataları olan
aileler ve geldikleri yerler ise şöyledir:
1- Antalya
Hüsamoğlu Mahallesi’nden gelenler: Ünsallar, Tekeler, Molla oğlu Vurallar,
Başkuyular, Kayalar, Gülerler, Yıldırımlar, Yoğurtçular, Buhurcular,
Hederoğulları, Kıbrısoğulları, Gültenler.
2- Antalya Sarı
Musa Mahallesi’nden gelenler: Karabacaklar, Hacı Velioğlu Vurallar,
Güreller, Savranoğluları, Sarılar, Karalar, Dündarlar, Işıklar[5],
Sarıkayalar, Çoralar, Demirler.
3- Antalya
Odabaşıoğlu Mahallesi’nden gelenler: Akbaşlar, Çakaloğulları.
4- Antalya
Racile Mahallesi’nden gelenler: Aktaşlar.
5- Antalya
Bademli köyünden gelenler: Ak Mollaoğulları, Vurallar.
6- Antalya’dan
gelenler:
Gökçeler, Kadıoğulları, Güllüler, Torunlar, Özcanlar, Demireller, Özdemirler,
Kaymaklar, Tutallar, Çakallar, Atamanlar, Uslular, Çalışkanlar, İnceler,
Gökler, Aktaşlar, Kabakçılar, Söğütler, Ceranlar.
7- Konya’dan
gelenler:
Hacı İlyasoğulları, Sarılar, Tunceller.
8-
Hatunsaray-Alan’dan gelenler: Kara Velioğulları, Aksakallar,
Çakaloğulları, Dilsizoğulları.
9- Çumra-Okçu-Alan’dan
gelenler:
Büyük Aksakallar, Karataşlar.
10- Eski
Başkuyulular:
Başollar, Katrancılar, Gültenler, Güreller, Savranoğulları, Akçalar, Öcallar,
Ünallar.
11- Burdur Deve
Deresi’nden gelenler:
Bacaklar.
12- Bolvadin’den
gelenler:
Şahinler.
13- Tokat’tan
gelenler:
Önallar.
14- Niğde’den
gelenler:
Çorlular.
16- Kütahya’dan
gelenler:
Yılmazlar.
17- Sarayönü-Karabıyık’tan
gelenler:
Alabaylar, Kıyaklar, Yozcular.
18- Beyşehir’den
gelenler:
Şengüller.
19- Yozgat’tan
gelenler:
Ateşler.
20- Ilgın-Büyükoba’dan
gelenler:
Şimşekler, Öztürkler, Turgutlar, Karalar.
21- Beyşehir-Gökçekuyu’dan
gelenler:
Kökenler, Akbaklar, Karaşahinler.
22- Çumra’dan
gelenler:
Acarlar.
23-
Boğazlıyan’dan gelenler: Somuncular.
24-
Ilgın-Çatak’tan gelenler: İlhanlar.
25- Kadınhanı-Sarıkaya’dan
gelenler:
Göçerler[8].
26- Doğanbey’den
gelenler:
Yöntemler.
27-
Burdur-Bucak-Kızılyaka’dan gelenler: Dalanlar.
28- Yüregil’den
gelenler:
Mansızlar.
29- Kerkük’ten
gelenler:
Terzioğlugil.
30- Sırtbey’den gelenler:
Sırtbeyler [?].
31- Sarayönü-Kuyulu
Zebir’den gelenler:
Akbaşlar. (Ceran 1995. IX-X)
Başkuyu köyünü
kuran Sarıkeçililer oldukça dindar olduklarından yapılaşmaya ilkin köy camii
ile başlarlar. Başkuyu’nun ilk camiinin inşası, köyün kurulduğu tarih olan
1316/1900 yılıdır. 1925 senesinde bir tamir gören cami 1965 yılında yıkılarak
yerine daha büyük bir cami inşa edilmiştir. Başkuyu Camii’nin ilk imamı, aynı
zamanda da mektep hocası olan Hacı Musa oğlu Molla Mehmet Efendi’dir (Ceran
1995: 58-59).
KAYNAKÇA:
CERAN, Ahmet
Şeref (1995), Konya-Kadınhanı-Başkuyu Kasabası, Konya.
DULKADİR, Hilmi
(1997), İçel’de Son Yörükler/Sarıkeçililer, Mersin.
EBÜLGAZİ BAHADIR
HAN (ts.), Şecere-i Terakime/Türklerin Soy Kütüğü, (haz. Muharrem
Ergin), Tercüman 1001 Temel Eser: 33.
SÜMER, Faruk
(2013), “Yörükler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. XLIII,
s. 570-573.
[1] 387 Numaralı Muhâsebe-i
Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri (937/1530) I, Konya, Bey-şehri, Ak-şehir,
Larende, Ak-saray, Niğde, Kayseriyye ve İç-il Livaları Dizin ve Tıpkı Basım,
T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı Yayın No: 32, Defter-i Hakânî Dizisi: III, Ankara, 1996.
[2] Bizans sikkesinin yanında
sakladığım enteresan bir belge de Osmanlıca matbu bir Kitâb-ı Mukaddes’tir.
Büyük amcam tarafından 1970’li yıllarda toprağa gömülü olarak bulunan bu
kitabın ilk ve son sayfaları mevcut olmadığından baskı yılı ve yeri bilinemeyen
bu kitabın da –şimdilik bizce meçhul- ilgi çekici bir hikâyesi olmalıdır.
[3] Bu Hacı Musa, muhtemelen
Akasakaloğlu Musa’dır. Zira 1320/1904 Tarihli Saideli Nüfus Defteri’ne
göre Başkuyu nüfusuna kayıtlı tek Musa, 35 Nu.lu hane reisi, 1268 (1852-53)
Alan doğumlu Aksakaloğlu Musa’dır (öl. 1332/1916-17) (Ceran 1997: 36).
[4] Günümüz Türkçesiyle:
“İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü
Evrak Numarası: 206/26
Müsveddeyi Yazanın/Kâtibin Adı: Ahmed Tahsin(?)
Müsveddenin Yazılış Tarihi: 27 Nisan sene [1]316
(Yazıyı) Temize Çekme Tarihi: 15 Muharrem sene [1]318/1 Mayıs
sene [1]316 [15 Mayıs 1900]
Yüce Konya Valiliğine
Saidili [Kadınhanı] nahiyesine bağlı Kolukısa ve
Sarıkaya ve Taahhüdlü (Kuyubaşı) köylerine beşer saat mesafede mevcut olan
Başkuyu adlı mahallin yüce valilik makamlarına vuku bulan müracaatları üzerine
nahiye heyeti tarafından yapılan keşif sonucu iskânlarına elverişli olduğu
tahakkuk ederek keyfiyet cevaben bildirilmiş ise de şimdiye kadar iskân
işlerine teşebbüs olunmadığından ve anılan köyler ahalisinin her defa aşiret
üzerine vuku bulan saldırıları ileride büyük büyük vakalara sebep olacağından
bahisle otuz bin dönümden fazla bulunan anılan mahallin kendilerine
dağıtılmasıyla iskân kararı dilekçesini ihtiva eden Sarıkeçili göçebe
aşiretleri vekili Hacı Musa imzasıyla gönderilen dilekçe ilişikte gönderildi.
Göçebe aşiretlerin vatan tutma ve yerleşmelerini sağlayacak makama bırakarak,
memleketin imarı ve devlet gelirlerini çoğaltma ve asayişin temini ve emniyet
nokta-i nazarlarından gerekli güzel şeyler olacağına göre çabucak gereklerinin
yerine getirilmesi için hemen işe başlanmasına ve neticeden bilgi verilmesi
hususuna himmetleri yüce vezaretin bilgilendirilmesi hususunda...”
[5] Baba sülalem.
[6] Günümüzde Tuzlukçu ilçesine
bağlı Kundullu köyü olmalı.
[7] Anne sülalem.
[8] Yörüklerin kurduğu köye yerleşen
tek Kürt asıllı aile.
Yorumlar