SADREDDİN KONEVİ MANZUMESİ
SADREDDİN KONEVî
MANZÛMESİ
Hacer KARA*
Şeyh Sadreddin Konevî (1207-1274) Selçuklu Devri’nin ünlü alimlerinden
olup, Mevlânâ’nın çağdaşıdır[1]. 1274
yılında vefât ettikten sonra, vasiyeti üzerine bugünkü türbesi yaptırılmıştır [2].
Manzûmedeki diğer yapılarda bu yıllarda yapılmıştır. Sadreddin Konevî Manzûmesi
Konya sur kapılarından olan Çeşme Kapısı civarında inşâ edilmiştir [3].
Manzûme içerisinde, zâviye[4],
mescid, kütüphane, türbe, hazîre ile çeşme ve şadırvan[5] yer
almaktadır. Kaynaklarda bu zâviyenin arsasını Sadreddin Konevî’ye hasta bir
çocuğu iyileştirdiği için Selçuklu devlet adamı Hocacihan tarafından verildiği
belirtilir[6].
CAMİ
Yeri: Konya’nın Meram
İlçesi’nde, Şeyh Sadrettin Mahallesi, Turgutoğlu Sok., No: 13’te bulunmaktadır.
Cami günümüzde yolun zemin kotunun yükselmesi sebebiyle çevresine göre çukurda
kalmıştır.
Mimari Özellikleri: Cami düz bir arsa üzerinde kuzey-güney
doğrultusunda kâgir olarak inşa edilmiştir. Beden duvarlarında taş ve tuğla
kullanılmıştır. Dikdörtgen planlı yapının üst örtüsü toprak dam üzerine kiremit
kaplı kırma çatıdır (Fotoğraf ).
Yapı, 16.25 x 19 m. ölçülerindedir (Çizim
), doğu cephede, güneye yakın üç, kuzeye yakın bir olmak üzere toplam
dört alt pencere, bu cephenin kuzey ucunda ise yapının sonradan genişletilen
bölümüne açılan tek kanatlı demir bir kapı mevcuttur. Cephenin üst kısmında ise dört tepe penceresi yer
almaktadır. Yine bu cephede Şeyh Sadreddin Konevî’nin Türbesi yapıya bitişik
vaziyettedir (Fotoğraf No: ).
Güney cephede, mihrabın iki yanına gelecek şekilde dikdörtgen biçimli iki
büyük alt pencere ve iki küçük tepe penceresi ile mihrabın üstünde yuvarlak bir
pencere yer almaktadır. Ayrıca bu cephede etrafı taş söveli iki kanatlı ahşap cümle
kapısı ile güneybatıda minaresi bulunmaktadır (Fotoğraf No: ).
Minare; kare kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefelidir. Üzeri kurşun
kaplı konik külâhla örtülüdür. Kaidesi taştan, pabuç ve gövde kısmı
tuğladandır. Kaideden gövdeye Türk üçgenlerinden oluşan bir pabuçla geçilir. Şerefe
altında ve pabuç kısmında profilli silmeler yer almaktadır. Korkulukları beyaz mermerden
düz levha halindedir. (Fotoğraf No: )
Batı cephenin tam ortasında tek kanatlı ahşap bir giriş kapısı yer
almaktadır. Bu giriş kapısının önüne son yıllarda dikdörtgen biçimli demir
doğramalı camekânlı bir ayakkabılık mekânı yapılmıştır. Bu cephede kapının
üzerinde bir ve cephenin kuzey
ucunda bir olmak üzere, toplam iki
dikdörtgen pencere bulunmaktadır.
Kuzey cephede batıya yakın bir mesafede dikdörtgen biçimli bir pencere
mevcuttur.
Caminin üç giriş kapısı vardır. Güney cephede minarenin yanındaki çift
kanatlı ahşap kapı, batı cephede tek
kanatlı ahşap kapı ve doğu cephede tek kanatlı demir kapıyla yapının içine
girilmektedir. Bu kapılardan güneydeki ve batıdaki kapalı avluya, kuzeydeki
sonradan genişletilen dikdörtgen bölüme açılmaktadır. Kapalı avluda kare planlı
bir havuz bulunduğu, ancak onarımlar
sonunda bu havuzun üzerinin kapatıldığı belirtilmektedir[7]. Asıl
harime ise batıdan çift kanatlı ahşap bir kapıyla girilmektedir.
Harim ................. ölçülerinde, derinlemesine dikdörtgen planlıdır.
Mihraba paralel üç sahınlıdır. Üzeri ahşap kirişlemeli düz tavanla örtülüdür.
Ancak bazı kaynaklarda yapının orijinal örtüsünün kubbe olduğu belirtilmekte[8] ve bu
da mihrabın içe doğru yaklaşık 33 cm. taşmasına bağlanmaktadır[9].
İç kısım güney cephede iki alt, iki üst dört dikdörtgen, bir yuvarlak,
doğu cephede dört alt, üç üst dikdörtgen, batı cephede bir alt, bir üst
dikdörtgen, kuzey cephede altta iki, üstte bir olmak üzere toplam 17 pencere
mevcuttur. Pencereler dışarıdan içeriye doğru genişlemektedir. Caminin kuzeyine
sonradan, yandaki son cemaat mahallinden alt katına, üst mahfilden üst katına
geçilen yeni bir bölüm ilâve edilmiştir.
Caminin orijinal ahşap pencere kapakları İstanbul’daki Türk ve İslam
Eserleri Müzesi’nde bulunmaktadır[10].
Mahfil, harimin kuzey beden duvarlarına dayalı olarak düzenlenmiştir.
Kuzey, doğu ve batı yönlerde duvarlar tarafından taşınan mahfil, kıble
istikametinde üç silindirik ahşap direkle desteklenmektedir. Bu direkler aynı
zamanda tavanıda taşımaktadır. Mahfile
kuzeybatıda yer alan 10 basamaklı ahşap merdivenle çıkılmaktadır. Mahfilin tam
ortasında yarım daire biçimli çıkması bulunmaktadır. Mahfilin korkulukları
alttan ve üstten boğumludur. Mahfilin alt kısmıda aynı tarzdaki korkuluklarla
sınırlandırılmıştır.
İç mekânda göze çarpan en önemli
mimarî eleman çini mozaik tekniğindeki mihraptır [11]. Yapının
en eski ve en süslemeli ögesidir. Anadolu Selçukluları döneminde yapılan
mihrapta firûze ve mor renkli çiniler kullanılmıştır. Öne doğru 33 cm. taşan dikdörtgen
planlı mihrap, yaklaşık 3x2 m. boyutlarındadır. Dikdörtgen formlu mihrabın, dikdörtgen
biçimli nişini sivri kemerli mukarnaslı bir kavsara örtmektedir. Mihrap nişi
zar başlıklı silindirik sütunçelerle sınırlandırılmıştır. Sütunçelerin üzerinde
baklava dilimi motifler yer almaktadır. Mihrabı çevreleyen iki bordür vardır. İçteki
ince bordür palmetlerle süslenmiştir. Dıştaki bordür biraz daha geniş olup,
geometrik yıldız süslemelidir. Yıldızların içinde palmetler vardır. Alınlıkta
altı kollu çarkıfelek motifleri ve kitabelik kısmında ise çiçekli kûfi yazıyı
andıran bir süsleme mevcuttur. Mihrabın üst kısmında yazılı çini parçası ile
Bizans dönemine ait bitkisel süslemeli bir sütun başlığı bulunmaktadır.
Minber, güneybatı köşededir. Ahşaptan yapılan minber sekiz basamaklıdır.
Köşk kısmı pramidâl külâhla örtülüdür. Minber orijinal değildir.
Mahfile çıkan merdivenin altında, etrafı kafesle çevrili üç mezar
sandukası bulunmaktadır. Bu mezarlardan ilki Sadreddin Konevî’in torunlarından
Mehmet oğlu Derviş Mehmed’e, diğer ikiside diğer torunlarına aittir [12].
Caminin içinde, doğu duvarının kuzeye yakın kısmında 150x90x60 cm.
ölçülerinde bir niş yer alır. Araştırmacılar bu nişten çilehâne[13] ya
da hâcet (niyâz) penceresi olarak bahsederler [14].
Caminin batı tarafında, bahçesinde, yeni yapılan tuvalet, gasilhane gibi yapılar
mevcuttur.
Kitabe:
Caminin güneydeki giriş kapısı üzerinde iki kitabesi bulunmaktadır.
Bunlardan alttaki dikdörtgen biçimli kitabe, inşâ kitabesi olup, Selçuklu
sülüsüyle kabartma tekniğinde, Arapça olarak yazılmıştır. Üç satırlık kitabe
şöyledir:
– İnşâ-i hâzihi’l-imâreti’l-mübâreketi
mea’t-türbeti’lletî fîhâ eş-şehy’il-imâmi’l-muhakkıkı’l-âlimu’r-rabbânî
Sadreddîn Muhammed bin İshak bin Muhammed razıyallâhu anhu.
– Ve dâru’l-kütüb elletî fihâ lehû
eyzan mea kütübihi’l-mevkûfeti aleyhâ kemâ zikru zâlik ve şurita ve beyyine fi’l-vakfiyyeti.
– Bi resmi’l-fukarâi’s-sâlihıyne min ashâbihi’l-müteveccihiyne bi
kulûbihim ve kalbihim ilallâhi teâlâ fî şuhûri senetin selâsün ve seb’ın ve
sitte mie.
Anlamı:
“Gerçekleri arayan Rabbani bilgin Muhammed oğlu İshak’ın oğlu Şeyhü’l
imam Muhammed Sadreddin (Tanrı ondan razı olsun)’in (medfûn) bulunduğu buradaki
türbesiyle birlikte, vücudu ve ruhuyla Tanrı’ya yönelmiş muhibban ve fukara-i
salihin’in istifadesi için yazılmış ve toplanmış kitapları içine alan,
vakfiyesinde zikr ve beyan edildiği üzere şartlarına uygun kütüphanesi de bulunan
bu mübarek imâret (bina) 673 ayları yılında inşâ edildi”[15].
Bu kitabenin hemen üzerinde ve oval biçimli bir onarım kitabesi
mevcuttur. Kitabe sülüs hat ile üç satır halinde Türkçe olarak yazılmıştır.
– “Tacidâr-ı devran ve halîfe-i
refi’ş-şân, es-Sultâni’l-Gâzi ‘Abdu’l-Hamîd Hân-ı Sâni
– Efendimiz hazretlerinin mibrâtı
seniyye-i mulûkânelerinden olmak üzere işbu câmi-i şerîf ile türbe-i münîfe ve
ilâ vilâyet-i
– Devletlû Mehmed Ferîd Paşa hazretlerinin zaman-ı me‘mûriyetlerinde î‘mâr
ve ihyâ buyurulmuştur. Sene 1317.
KÜTÜPHANE:
Cami bünyesinde yer alan kütüphane vaktiyle Sadreddin Konevî ve İbn-i
Arâbî’ye ait kitapları barındırıyordu[16]. Fakat
cami içindeki kütüphanenin kitabede bahsedilen kütüphane olup olmadığı kesin
olarak bilinmemektedir. Mevcut kütüphane caminin batı kapısından avluya girilince
ikinci katta güneyde yer alır. Kütüphane odasının önü geniş bir salon
şeklindedir. Kütüphane ise dikdörtgen biçimli küçük bir mekândır. Bu mekânın
güneyinde bir, doğusunda cami içine bakan bir ve kuzeyinde iki pencere olmak
üzere toplam dört dikdörtgen pencere yer alır. Kütüphaneye giriş kuzeydeki tek
kanatlı ahşap kapıyla sağlanmaktadır. Kütüphanede boş ahşap kitap dolapları
bulunmaktadır. Ayrıca oturmak için sekiler mevcuttur. Kütüphanede bulunan çok
değerli el yazmaları günümüzde Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde yer almaktadır.
Kütüphanedeki 167 eser[17] bir
ara Turgutoğlu Türbesi’ne, daha sonra ise Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne
taşınmıştır.
TÜRBE:
Şeyh Sadreddin Konevî Türbesi caminin doğusundadır[18].
Türbe, cami üzerindeki inşâ kitabesinden anlaşıldığı üzere, kütüphaneyle
birlikte 1274 yılında inşa edilmiştir[19].
Kare planlı türbenin yanları ve üzeri açık olup, iskelet şeklindedir. Sekizgen
gövde üzerine piramidal külâhlıdır. Sekizgen kasnak ve pramidal külâh ahşaptır.
Basık kemerli kapısı kuzeydedir. Üzerinde sonradan konan mermer bir kitabe
bulunmaktadır[20]. Kitabede şu ibâre
okunmaktadır[21].
“Sabahın izzet ve devlete yakın ve kapın da hacet sahiplerine açık olsun”.
Türbede 12 mermer sütun Bursa kemeriyle birbirine bağlanır. Bu kemerlerin
aralarında hepsi birbirinden farklı geometrik süslemelere sahip dokuz[22] adet
mermer şebeke bulunur. Türbenin tam ortasında Sadreddin Konevî’nin mezarı yer
alır. Mezar mermer çerçeve içine alınmış olup , baş ve ayak ucunda baklava dilimli
yazısız şahideler bulunmaktadır. Ayrıca mezar demir parmaklık içine alınmıştır.
ÇEŞME:
Kaynaklar manzûme içerisinde bir çeşmeden bahseder[23].
Bugün caminin batısında sivri kemerli bir çeşme bulunmaktadır. Ancak bahsedilen
çeşmenin bu olduğuna dair elimizde kesin bir bilgi yoktur. Çeşmenin üzerinde
sonradan yazılan “inşa 613 H. Tamir 1933 M” yazılı bir kitabe mevcuttur.
TARİHLENDİRME VE GEÇİRDİĞİ ONARIMLAR:
Manzûmedeki yapılardan cami, üzerindeki mevcut inşâ kitabesinden
anlaşıldığına göre 673/1274 yılında
yapılmıştır. Bu tarih aynı zamanda Sadreddin Konevi’nin ölüm yılıdır. Ancak
diğer yapılardan hangileri onun sağlığında yapılmıştır, bu bilinmemektedir.
Kaynaklarda belirtildiğine göre; Sadreddin Konevî vasiyetinde türbesinin açık
olarak yapılmasını istemiştir[24]. O
halde türbenin onun ölümünden sonra yapıldığı kesindir.
Manzûmedeki yapılar günümüze ulaşıncaya dek farklı tarihlerde çeşitli
onarımlar geçirmiştir. Bu onarımların en önemlisi ve geniş çaplısı caminin
üzerindeki onarım kitabesinden de anlaşıldığı üzere, Sultan II. Abdülhâmit
devrinde, Konya Valisi Avlonyalı Mehmet Ferit Paşa zamanında, 1317/1899 yılında
yapılmıştır. Manzûmenin mescidi bu onarım sırasında plan bakımından değişikliğe
uğramıştır. Manzûme 1958 yılında[25]
onarılmıştır ancak bu onarımın mahiyeti bilinmemektedir. 1963’te ise Türkiye
Anıtlar Derneği Konya Şubesi tarafından tamir ettirilmiştir[26].
1989’da yine bir onarım yapılmıştır[27].
1996-97 yıllarında yapılan onarımda cami kuzey yönden genişletilmiş, yapıya alt
kısımda kapalı avludan, üst kısımda mahfilden girilen dikdörtgen biçimli
bölümler ilâve edilmiştir. Türbenin kırık olan mermer şebekelerinden biri
1997’de onarılmıştır[28].
1993’te yerden üflemeli olarak yapılan ısıtma sistemi 2004’te kalorifer
sistemine değiştirilmiştir. Yine 2004’te minber yenilenmiş, minare onarılmış ve
külâhı kurşunla kaplanmıştır. Ayrıca 2004’te türbe külâhındaki ahşap malzeme
çürüdüğünden burada da bir onarım gerçekleştirilmiştir. Çini mozaik mihrap ise
2005 yılında onarılmış ve sağlamlaştırılmıştır.
Türbenin inşasıyla birlikte oluşmaya başlayan tarihi mezarlık çevre
düzenlemesi sebebiyle 1932 yılında[29]
ortadan kaldırılmıştır (Fotoğraf No: ).
SONUÇ
Konevî Camii orijinalde yok olmuş bir zâviyenin parçasıydı. Zaman içerisinde
bir çok onarım geçirmiş ve planda yapılan eklemeler sebebiyle bir hayli
değişiklik meydana gelmiştir. Caminin en orjinal bölümü ise çini mozaik
tekniğindeki Selçuklu miharabıdır.
Manzûmenin ikinci önemli yapısı Konevî’nin 1274 yılında ölümü üzerine
yapılan türbesidir. Türbe belki de Mevlana Dergâhında olduğu gibi manzûmenin
ilk çekirdek yapısıydı.
Kütüphane onarılarak günümüze gelmiştir.
Sonuç olarak; caminin bir Selçuklu mescidi olduğu, 1899’daki büyük çaplı
onarımda kuzeyden genişletilip, minare eklenerek bir Osmanlı yapısı hüviyeti
kazandığı ve günümüzde ise başka ilâveler yapılmak suretiyle yapının planının
tamamen değiştiği görülmüştür. Günümüzde ibadete açık ve oldukça bakımlı
vaziyettedir. Konevî Türbesi Hz. Mevlâna Türbesi’nden sonra en çok ziyaret
edilen türbelerin başında gelir.
BİBLİYOGRAFYA
ARITAN, A.S.,
|
“Sadreddin Konevî Zâviyesi”, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı:7,
Konya, 1997, s. 297-323
|
BAKIRER, Ö.,
|
Onüç ve Ondördüncü Yüzyıllarda Anadolu Mihrabları, Türk Tarih
Kurumu Yayınları, VI. Dizi-Sa.17, Ankara, 1976
|
BÜYÜKBAYRAKTAR, M.,
|
Şeyh Sadreddin Konevî’de Düşünce ve İnanç Sistemi, Konya, 2007
|
DEMİRLİ,
E.,
EROĞLU,
B.,
|
Sadreddin Konevî, Konya, 2007
“Sadreddin
Konevî Külliyesi ve Kütüphanesi”, İpek
Yolu Dergisi, Sayı:146, Konya, 2000, s. 19-25
|
KARPUZ, H.,
|
“Konya’da Selçuklu Ve Osmanlı
Tarikat Yapıları”, VI. Ortaçağ ve Türk
Dönemi Kazı Sonuçları ve Sanat Tarihi Sempozyumu (08-10 Nisan 2002)
Bildiriler, Kayseri, 2002, s. 457-478
|
KOMAN, M.,
|
“Şeyh Sadreddin Konevî Mescidi
ve Şeyh Cüneyd”, Konya Mecmuası,
Yıl:3, İkinci Kânun , Konya, 1940, s. 1632-6137
|
KONYALI, İ. H.,
|
Abideleri ve Kitabeleri İle Konya Tarihi,
Konya, 1964
|
ÖZÖNDER, H.,
|
“Sadreddin
Konevî Mamûresi’nin Mimari Teşekkülü”, Selçuk
Dergisi, Sayı:4, Konya, 1989, s.129-167
|
ÖNDER, M.,
|
Tarihi-Turistik Konya Rehberi, Konya,
1956
|
ÖNDER, M.,
|
Konya, Konya, 1962
|
ÖNDER, M.,
|
Mevlana Şehri Konya, Ankara, 1971
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
* Sanat Tarihçisi
[1] Sadreddin Konevî hakkında
detaylı bilgi için bkz. Demirli, E., Sadreddin
Konevî, Konya, 2007; Büyükbayraktar,
M., Şeyh Sadreddin Konevî’de Düşünce ve
İnanç Sistemi, Konya, 2007
[2] Özönder, H., “Sadreddin Konevî Mamûresi’nin Mimari
Teşekkülü”, Selçuk Dergisi, I. Sadreddin
Konevî Özel Sayısı, s. 139; Konyalı, İ. H., Abideleri ve Kitabeleri İle Konya Tarihi, Konya, 1964, s. 495
[3] Önder, M., Mevlâna Şehri Konya, Ankara, 1971, s. 118
[4] Karpuz, H., “Konya’da
Selçuklu Ve Osmanlı Tarikat Yapıları”, VI.
Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı Sonuçları ve Sanat Tarihi Sempozyumu (08-10 Nisan
2002) Bildiriler, Kayseri, 2002, s. 459; Arıtan, A. S., Agm.,
s. 298
[5] Arıtan, A. S., “Sadreddin
Konevî Zâviyesi”, İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Sayı:7, Konya, 1997, s. 298. Şadırvan günümüze ulaşamamıştır.
[6] Konyalı, İ. H., Age., s. 495; Özönder, H., Agm., s.130
[7] Özönder, H., Agm., s. 132-133
[8] Önder, M., Mevlâna Şehri ... , s. 119; Konyalı, İ.
H., Age., s. 491
[9] Özönder, H., Agm., s. 137
[10]
Koman, M. Mesud, “Şeyh Sadreddini Konevî Mescidi ve Şeyh Cüneyd”, Konya Mecmuası, Sayı:31,
Konya,
1940, s. 1633; Önder, M., Mevlâna Şehri
... , s. 119
[11] Bakırer, Ö., Onüç ve Ondördüncü Yüzyıllarda Anadolu
Mihrabları, Ankara, 1976, s.182
[12] Özönder, H., Agm.,
s. 134-136
[13] Özönder, H., Agm.,
s. 136
[14] Arıtan, A. S., Agm., s. 303
[15] Önder, Mevlana
Şehri ... , s. 117
[16] Buradaki kitaplar daha
sonra Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne nakledilmiştir. Önder, M., Tarihi-Turistik Konya
Rehberi, 1956, s. 69
[17] Bu eserler Yusuf Ağa
Kütüphanesi’nin dördüncü demirbaş defterine kayıtlıdır.
[18]
Türbe Konevî’nin vasiyeti üzerine üzeri açık olarak yapılmıştır. Konyalı, İ H.,
Age., s. 495
[19]
Önder, M., Tarihi-Turistik ... , 1956, s. 46; Önder, M., Konya, 1962, s. 48
[20] Özönder, H., Agm.,
s. 140
[21]
Eroğlu, B., “Sadreddin Konevî Külliyesi ve Kütüphanesi”, İpek Yolu Dergisi, Sayı:146, Konya, 2000, s. 22
[22] İ. H. Konyalı, bu
şebekelerin 11 adet olduğunu belirtmektedir. Konyalı, İ H., Age., s. 493. Yapının orijinalinde 11
şebeke olması gerekir. Ancak doğuda camiye bitişik kısımda, üç şebeke yerine
bir şebeke yer alır. Görünen o ki burada bulunan iki pencereyi kapatmamak için
o iki şebeke hiç konmamıştır.
[23] Arıtan, A. S., Agm., s. 298
[24] Konyalı, Age., s. 495; Önder, Mevlana Şehri ... , s. 119
[25] Önder, M., Mevlâna Şehri ... , s. 121; KKTVKK
Arşivi, 42.00/28 No’lu dosya
[26] Özönder. H., Agm., s. 146
[27] KKTVKK Arşivi, 42.00/28
No’lu dosya
[28] KKTVKK Arşivi, 42.00/28
No’lu dosya
[29] KKTVKK Arşivi, 42.00/28
No’lu dosya; Önder, M., Mevlâna Şehri
... , s. 120
Yorumlar