DİVAN-I SULTAN VELED
Sultan Veled babasının
eser ve şiirlerine yakın sayıda kitap ve manzume yazmıştır. Ömrünü babasının, dedesinin,
mürebbilerinin ilmi, tasavvufi hallerini kaydetmek veya onların sözlerini şerh
ve izah etmeye sarf etmiştir. Sultan Veled’in Mevlânâ'dan ilham alarak tahminen
660/1267-69/1291 tarihleri arasında tanzim ettiği Divan'ında aruzun muhtelif kalıplarıyla
yazdığı 925 gazel ve 455 rubai mevcuttur. Hepsi, 12719 beyittir. Bunun 129
beyti Türkçe'dir. Kılıç Arslan, Taceddin
Hüseyin, Emin Alâmeddin Kayser, Muinûddin Pervane, Sahip Atâ Fahreddin Âli,
Güneş Hatun, Selçuk Hatun ve Tabib Ekmelüddin gibi önemli şahşiyetler için
yazılmış övgüler ve mersiyeler müstesna, bütün gazeller tasavvufi ve didaktik
bir mahiyettedir. Bu gazellerin ve rubailerin en büyük özellikleri; ifadenin
hepsinde açık ve sade dille kaleme alınmış olmasıdır.
Gazellerinin
çoğunda “Mevlana”, “Şeyh böyle buyurdu”,
“Şah’ın vezninde söyledim” şeklinde ifadelere rastlanmaktadır.Mevlana’nın
gazellerinde terennüm ettiği muğlak fikirleri açık vazıh ve anlaşılır hale getirmiştir.
Mevlana’nın Divan’ı Kebir’ini anlamak için Divani Veled’in okunması gerekir.
Bundan dolayı: ”Mevlana sarayına Sultan Veled kapısından girilir” denilmiştir.
Divan; Selçuklu tarihi ve Türk dili bakımından
önemidir. Sultan veled Divanında Selçukî Ahîleri”ne de değinmekte ve Ahi
Muhammed Seyid Averî, Bayburdlu Ahi Emir Ahmed, Ahî Saadeddin isimli ahileri
tanıtmaktadır. Bu arada Ahi Muhammed ile birlikte Ahi Yusuf’dan da söz
etmektedir.
Sultan Veled’in Divân’ında
hem dönemin Selçuklu tarihi hem de Konya tarihi ile ilgili bilgiler verilmekte
ve bazı şahsiyetleri tanıtmaktadır. Nitekim eserde bahsi geçen devrin
ahîlerinin özellikleri ile onların kendilerine yakınlığı hususuna da yer
verilmektedir. Sultan Veled Divânı’nda sözü edilen dönemin ahilerinden
bir kaçını tanıdığımız gibi, aynı zamanda onların kimlikleri, kişilikleri ve
özelliklerini de Sultan Veled’in gözüyle görme ve tanıma imkânı
bulmaktayız.
Düşüncelerini babası Mevlânâ ile
özdeşleştirmiştir. Doğrudan kendisi de gazel ve rubâilerinde ilhamını babasının
Mesnevîsinden aldığını belirtmektedir. Bu eserde, hem dönemin Selçuklu Tarihi
hem de Konya Tarihi ile ilgili bilgiler ve şahsiyetleri tanıma imkânı
bulunmaktadır. Sultan Veled Dîvân’ında sözü edilen Ahî
Sa‘deddin’in Konya Ahîleri’nin başı olduğunu şu ifâdelerle dile getirmiştir:
“Ahî Sa‘deddin şehrimizin (Konya) ahîleri ve asrının fityânının başıdır.” Demek
suretiyle Ahilikle ilgili bilgi de vermektedir;
“Böyle
güzel hâl ve tavra sâhib olan Sa‘deddin’i nazm ve nesir ile iki yüz defa övsen
yeridir, yakışır; Ey Veled, ona benzer bir ahî gördün mü, onun gibisini işittin
mi? Zira, Sa‘deddin, zenginlik içinde, hakiki “fakr”a mâliktir.”
Sultan Veled, Dîvân’ında
Ahî Muhammed’in ölümünün ardından, hem Ahî Muhammed, hem de Ahî Yusuf
hakkında bir mersiye yazmaktan kendini alamamış, buna karşılık hayatta
olan diğer ahîlerin de onlar gibi meziyet sahibi olduklarını da vurgulamış ve böylece
döneminin şahsiyetlerine dair bilgiler de vermesi yönüyle eser önem arz etmektedir
Kaynakça:
Sultan Veled, Maârif, Çev: Meliha Ambarcıoğlu, MEB,
İstanbul 1991, s.XXIII;
Ahmed Eflâkî, Menâkıbu’l-Ârifîn (Çeviren:
Tahsin Yazıcı), İstanbul 1973, II, s.397;
Mehmet
Şeker, Türk-İslam Medeniyetinde Ahîlik ve Fütüvvet-nâmelerin Yeri,
İstanbul 2011 s,47-67;
Divan-ı Sultan Veled, nşr. Feridun Nafız
Uzluk, Ankara 1941 s,78-82
BEKİR ŞAHİN
Yorumlar