RODOS İZLENİMLERİ
1522-1912,Sultan
kanuni Süleyman döneminde binlerce şehitle fethedilen Rodos 1912‘ler de
İngiltere’nin ayak oyunlarıyla Osmanlıdan koparılmaya başlanmış ve nihayet
Rodos Adası üzerindeki Türk hâkimiyeti 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış
Antlaşmasıyla, zorlama ve taraflı değerlendirmelerle, Rodos ve bağlı adalardaki
390 yıllık Türk hâkimiyetini de bitirmiştir ki, o günün
idarecilerinin aymaz tutumları sebebi ile Türkiye ye 18 km Yunanistan’a 460 km
mesafedeki şehitler toprağı, bir çırpıda elden çıkarılmıştır.
Çıkış
ki ne çıkış, medreseler-kütüphaneler-hanlar-hamamlar-mezarlar ve EN ÖNEMLİSİ
memleket EVLADININ oralarda boynu büküklüğe-garibanlığa-hor ve hakir görülmeye
TERK-İ, O GÜNE kadar kendilerine insan muamelesi gösterdiğimiz, Hristiyan’ı
Yahudi’si Yunanı vesairesi, tam bir katliam ve kıyım harekâtıyla adadaki TÜRK
mührünün sahibi bütün Müslümanları hayattan diskalifiye ederken, TÜRKİYE artık
“Yurtta Sulh Cihanda Sulha” bürünerek karaları bağlamıştı başına.
Yıllar
yıllar,2014 Konya bölge yazma eserler bölge müdürü Bekir beyin davetine icabetle,
NÜ’nden Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, SÜ’den Doç. Dr. Caner Arabacı, Yazar
Abdurrahman Dilipak ve Ben Marmaris’ten Rodos’a geçiyoruz, 30 Eylül cumartesi…
Rodos:
bende Rus gibi bir çağrışımla, sanki bir Gavuristan diyarını çağrıştırıyordu, hoş
SSCB zihin dünyamızda Rus’u çağrıştırırken oralarda ki asimilasyona rağmen Türk
devletlerinin ortaya çıkışını da gördüğümüz gibi, feribot kıyıya yaklaşırken
yunan bayrağı dalgalanmasına karşılık minare ve camii kubbelerini görmeye
başlıyorsunuz.
Hep
içimde bir sancıdır Osmanlı diskalifiye edilirken TASFİYE de rol alanların,
DIŞARIDA Kİ oyun kurucularına nispet İÇERİDEKİLERİN kraldan çok kralcı oluşları.
Rodos’a
ayak basıyorsunuz, her taraf Şehit kanı, toprak şüheda kokuyor, minareler
tahribata yıkımlara rağmen EZANSIZ lıklarına rağmen kalanlarıyla DİRENİYOR âdete,
neredesiniz ey Türkler diye!
Resim yazısı ekle |
Türk’e
bir açıklama düşmek istiyorum, Rodos’ta asimilasyon ve tasfiyeye rağmen adı da
olsa “Müslüman” siz iyi vatandaşsınız, ama Türk Müslümansanız” radikal
Müslümansınız”!
Biliyorsunuz
hamam bizim kültürümüzün ürünüdür, Avrupalı “Türk hamamı” diye adlandırır, hamamın hamam
kısmı duruyor Türk yazısı karaya boyanmış.
Ne
paşalarımız ne âlimlerimiz yatıyor buralarda bir görseniz.
Mescit
işyeri olmuş, mezar taşını nasıl yaptıysa ecdat, yediği kazmaya-küreğe darbeye
rağmen adeta elini böğrüne koymuş, alttaki yatan da sanki elleriyle tutuyor
taşı ve taş öylece direniyor, ”ben buradayım ”diye. Hem de bu mezar taşları
İstanbul –bursa mezar taşları gibi sarıklısından kavuklusuna…
Eşi
Süheyla Kargınlıoğlu ile birlikte 57 yıldır Murat Reis Camisi ve külliyesinin
bekçiliğini yapan 84 yaşındaki Şaban Kargınlıoğlu Alzheimer hastası,
Türkiye’den geldiğimizi anlayabiliyor, ”ben memleketimi seviyorum ”derken
gözpınarları nemleniyor,
Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi, Rodos Kalesi içinde, Orologiou
Meydanı, Nu.44'te yer almaktadır. Günümüzde kütüphane vakfı, Yusuf Kıbrıslı
tarafından idare edilmekte(bu kardeşimiz Rodos’a indiğimiz andan itibaren fisebilillah
REHBERLİĞİMİZ ÜSTLENMİŞTİR), vakıf mütevellisi ise Cengiz Argoşe'dir.
Kütüphane Fethi Paşa'nın, İstanbul'dan getirttiği kitapla zenginleştirilmiştir. Kütüphanenin bulunduğu mahallin yakınına vakıf olarak bir rüştiye mektebi ve saat kulesi ile bunlara gelir temin eden 14 dükkân vardır.
Avlusunda Kur'an'ı Ker ‘im okumak için inşa edilmiş olan iki bina, Hafız Ahmet Ağa'nın babası Hasan Ağa tarafından 1797'de yaptırılan bir çeşme ve bir kuyu bulunmaktadır. Ayrıca, Rodos'ta Osmanlı döneminde inşa edilmiş ve günümüze ulaşmayan çok sayıdaki yapının kitabeleri sergilenmektedir. Avlu kapısı üzerinde kütüphanenin inşa kitabesi bulunmaktadır.
Kütüphane binası, dikdörtgen planlı olup; iki odası bulunmaktadır. Odaların üzerleri yarım küre biçiminde iki kubbe ile örtülüdür. Yapıya beş basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Girişteki mekân okuma salonu, diğer bölüm ise kitap deposundan meydana gelmektedir. Kütüphanedeki el yazması kitaplarla ilgili sayısal veriler şu şekildedir:
Kütüphane Fethi Paşa'nın, İstanbul'dan getirttiği kitapla zenginleştirilmiştir. Kütüphanenin bulunduğu mahallin yakınına vakıf olarak bir rüştiye mektebi ve saat kulesi ile bunlara gelir temin eden 14 dükkân vardır.
Avlusunda Kur'an'ı Ker ‘im okumak için inşa edilmiş olan iki bina, Hafız Ahmet Ağa'nın babası Hasan Ağa tarafından 1797'de yaptırılan bir çeşme ve bir kuyu bulunmaktadır. Ayrıca, Rodos'ta Osmanlı döneminde inşa edilmiş ve günümüze ulaşmayan çok sayıdaki yapının kitabeleri sergilenmektedir. Avlu kapısı üzerinde kütüphanenin inşa kitabesi bulunmaktadır.
Kütüphane binası, dikdörtgen planlı olup; iki odası bulunmaktadır. Odaların üzerleri yarım küre biçiminde iki kubbe ile örtülüdür. Yapıya beş basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Girişteki mekân okuma salonu, diğer bölüm ise kitap deposundan meydana gelmektedir. Kütüphanedeki el yazması kitaplarla ilgili sayısal veriler şu şekildedir:
Ahmet Ağa kütüphanesinin vakfiyesi Üsküdar Hacı Selim Ağa
Kütüphanesi ve Konya’daki Yusuf ağa
Kütüphanesiyle benzerlikler göstermektedir. Bu vakfiye bu günkü modern
kütüphaneciliğin birçok özelliğine sahiptir. Bu günkü manada güvenlik
görevlileri dahi vardır. Ahmet Ağa kütüphanesindeki kitapların hiçbir şekilde
ödünç verilemeyeceğini Kütüphanede bulunan kitapların ciltleri eskiyenlerinin
yeniden ciltlettirilmeleri ve kütüphane binalarının tamirinin, vakfın artan
gelirlerinden karşılanacağı bu vakfiyede belirtilmiştir.
Ahmet Ağa Kütüphanesi de, tatil günü Cumadır. Ahmet Ağa'nın vakfiyesinden, bu kütüphanede ibadet ve dinî faaliyetlere de büyük ölçüde yer verdiğini görmekteyiz. Bu kütüphane o günden bu güne sosyal içerikli birçok Faaliyette bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir. İçerisinde sakalı şerifin(SAĞOLSUNLAR bizim için sakalı şerif-i açtılar hürmet ve edeple öptük) ve büyük zikir tespihinin bulunması da dikkat çekmektedir.
Dini bayramlarda bayramlaşmanın burada yapılıyor olması, aşure pişirilerek buradan dağıtılması, yılda bir milyon beş yüz civarında ziyaretçisinin bulunması anlamlıdır. Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi halen, Rodos Türklerinin önemli bir buluşma ve toplanma mekânıdır.
Ahmet Ağa Kütüphanesi de, tatil günü Cumadır. Ahmet Ağa'nın vakfiyesinden, bu kütüphanede ibadet ve dinî faaliyetlere de büyük ölçüde yer verdiğini görmekteyiz. Bu kütüphane o günden bu güne sosyal içerikli birçok Faaliyette bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir. İçerisinde sakalı şerifin(SAĞOLSUNLAR bizim için sakalı şerif-i açtılar hürmet ve edeple öptük) ve büyük zikir tespihinin bulunması da dikkat çekmektedir.
Dini bayramlarda bayramlaşmanın burada yapılıyor olması, aşure pişirilerek buradan dağıtılması, yılda bir milyon beş yüz civarında ziyaretçisinin bulunması anlamlıdır. Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi halen, Rodos Türklerinin önemli bir buluşma ve toplanma mekânıdır.
YUSUF Bey VE SAYGIĞER EŞİ bizlerden muhabbetlerini eksik
etmediler.
Başkonsolosumuz Hakan AYTEK Beyefendiden de gereken ilgi
alakayı gördük.
Lakin alışkın olamadığım bir yönüm yanım vardır, benim…
Devlet-i Aliye’mizin Resmi-i yüzüyle hiç barışık olamamışımdır HEP... SİYASİ
yorumumda tarafsızlığımı koruyarak partililikten çok uzak BİR ŞEYİ İFADE
ETMEDEN GEÇEMİYECEĞİM… Maalesef 2003’lere kadar buralara DEVLET BÜYÜKLERİMİZ
AYAK BASMAMIŞLAR ilk defa ABDULLAH GÜL BEY GELMİŞLER… Sonra AHMET DAVUTOĞLU BEY,
ONLARIN buralara ayak basışları sitayişle anlatılıyor, işin doğrusu Eski ve
Yeni Sayın Cumhurbaşkanlarımız ve şimdiki Başbakanımız GİBİ yüzü HAKKA VE HALKA
DÖNÜK LİDERLERE hem TÜRKİYE de, hem Türkiye DIŞINDA hasret kalmıştık, ÇOK ŞÜKÜR
KAVUŞTURANA…
ŞİMDİ ihtiyaç NE Mİ? İÇTE ve DIŞTA YÜZÜ HAKKA VE HALKA
DÖNÜK BÜROKRATLAR BEKLİYORUZ BÜYÜKLERİMİZDEN!
Dini dünyamızda ise durum maalesef içler acısı, Müslüman
aile, çocuğuna NASIL HÜSEYİN BARAK OBAMA adın vermişse, adı HÜSEYİN olan bu
çocuk, dünyasını dizayn ederken Hristiyan’sa Hristiyan, Yahudi’yse Yahudi GİBİ
olmuşsa, Ahmetlerin Mehmetlerin Ayşeler ve Fatmaların SADECE isimleri KALMIŞ.
Anlatmak ve yazmakla bitemez RODOS! RODOS bir OSMANLI KENTİ ve TÜRKİYE’LİLERİ
BEKLİYOR HASRETLE!
Araştırmacı-Yazar
Mustafa Erol
Yorumlar