HADİMİ KÜTÜPHANESİ
Türk İslam Medeniyeti’nde ilim ve kültür
müessesesi olan kütüphanelere büyük önem verilmiştir. Bizim vakıf medeniyetimiz
içerisinde en önemli vakıf eserlerinden birisi kütüphanelerdir. Bu mekânlar
bilginin korunmasına, aktarılmasına ve çoğalmasına büyük hizmet etmiş ve etmeye
de devam etmektedir. Hadimî kütüphanesi de bu önemli eserlerdendir.
Hâdimî Kütüphanesi bugün, Taşpınar
Mahallesi, Hadimi caddesi No:69’da bulunmaktadır. İnşa kitabesi mevcut olmayan
binayı Daru’s-Saâde ağası Beşir Ağa yaptırmıştır.[1] Giriş kapısı üzerindeki
mermer bir levhada 21.8.1951 tarihinde dönemin Konya valisi Kemal Hadimli
tarafından tamir ettirildiği kayıtlıdır. 1951-1954 yılları arasında esaslı bir
tamir görmüştür.[2]
Halen kütüphane olarak kullanılan bina; Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurulu tarafından 20.11.1988 tarih ve 3376 numaralı kararıyla tescil
edilmiştir.[3]
Klasik dönem mimari özelliklerini taşıyan bina, kare planlı, kubbeli bir
yapıdır. Kubbe daha sonra kırma çatı ile kapatılmıştır. Kuzey duvarı sağır
tutulmuş; güneyde üç, doğuda iki pencere ile aydınlatılmıştır. Giriş kapısı
kuzey duvarına açılmaktadır. Bu cephede bir ışık penceresi de bulunmaktadır. Binanın
1740’lı yıllarda yapıldığı düşünülmektedir.[4] Hadimi’nin doğup büyüdüğü
evin önünde tuğla, horasan kireç harçı, yığma, kübik örme kemer ve tek kubbeli küçük
bir binadır. Bu kütüphane “ Şehdi Osman
Efendi Kütüphanesi” diye de anılmaktadır.[5]
Osmanlı’da
XVII. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun
küçük köylerine kadar yaygınlaşan medreseleşme hareketi ile birlikte bilhassa
İstanbul’da biriken kitap külliyatlarını Anadolu’ya aktarma çabalarını
görmekteyiz. Özellikle Osmanlı devlet adamları Anadolu’daki küçük kasaba ve
köylere kadar medreseler, kütüphaneler yaptırmışlar ve buralara kitaplar
vakfetmişlerdir.
Bu kişilerden biri de; Darüssaâde ağası Hacı Beşir Ağa'dır. Şeyhü’l-Harameyn
iken tanıştığı Hadimi ile olan dostluğunu ölünceye kadar sürdürmüş ve hayatta
iken Hadim'e bir de kütüphane yaptırmıştır. Hadimi ile dostluk kuran devlet adamlarından
bir diğeri Divân-ı Hümâyun Hâcegânı’ndan Akovalı Şehdî Osman Efendi'dir. Osman Efendi Hadimi
ile olan dostlukları sebebiyle Hadimî'nin ölümünden kısa bir süre önce Hadim
Kütüphanesi'ne 447 cilt kitap vakfetmiştir.[6]
Ayrıca Osman Efendi daha sonraki tarihlerde 6 kitap daha vakfetmiştir. Osman
Efendi vakfiyesinde bu kitapları Hadim Kütüphanesi'ne ve eş-Şeyh es-Seyyid
Muhammed el-Hadimî'nin talebelerine vakfettiği ifade edilmektedir.
Foto:1(Şehdî
Osman Efendi'nin vakfettiği kitaplar üzerindeki mührü)
Bu
kitaplar arasında Selçuklu döneminden itibaren yazılmış, ilmî değeri çok büyük
el yazması kitaplar da bulunmaktadır. Hatta bu kütüphanenin daha sonraki
tarihlerde "Hadim Kazası'nda Şehdî Osman Efendi Kütüphanesi” diye de adlandırıldığı
görülmektedir.[7]
Hadim
Kütüphanesi Konya ve çevresinin çok önemli ilim ve kültür merkezi haline geldiği
bilinmektedir. Kütüphanedeki eserler konu itibariyle İslami bilim dallarının
hemen hemen hepsini kapsamaktadır. Tefsir konusunda, alanında temayüz etmiş İbn
Abbas, Beyzavî, Ebussuud, Razî, Zemahşeri gibi büyük âlimlerin tefsirleri,
hadiste, başta Kütüb-ü Sitte olmak üzere önemli birçok hadis kitapları, Fıkıh
alanında, usul-u fıkıh kitaplarının yanında fetva mecmuaları, miras hukukuyla
ilgili eserler, Devvani, Taftazani, Şerif Curcani gibi önemli kelamcıların
eserleri, şerhler, haşiyeler, Felsefeye dair eserlerle, birlikte Gazali’nin
İhyası, Hz. Mevlana’nın başta mesnevisi olmak üzere diğer eserleri, Birgivi’nin
Tarikat-ı Muhammediye’sinden Yazıcızade’nin Muhammediye’sine kadar pek çok eser
bulunmaktadır. Tasavvuf, şiir ve edebiyat alanındaki eserler de dikkat
çekmektedir.
Konya’nın
bir köyünde yetişen Muhammed Hâdimî ilim geleneği açısından saygın bir aileye
mensuptur. O dönemde medreseleri ile öne çıkan Konya’da yetişmiştir.
Konya’daki eğitim faaliyetlerinin
arkasında Nakşibendî tarikatına mensup mutasavvıflar bulunmaktadır. Hâdimî ise
mutasavvıf bir medreseli olarak talebeleri, eserleri, sahip olduğu altyapı
malzemesi ile dikkat çekecek niteliktedir.
Muhammed
Hâdimî’nin ilmi seviyesi, yazdığı eserleri, yaptığı hizmetleri bu kütüphaneyi
daha da anlamlı kılmaktadır. Burada Hâdimî’nin şahsında ortaya çıkan mesele,
Osmanlı ilmiyesine dair sahip olduğumuz bilgilerin taşra için de geçerli
olduğunu göstermektedir diye biliriz. Adeta ilmiye konusunda İstanbul ile taşra
arasındaki farkı ortadan kaldırdığı düşünülebilir. Hâdimî’nin bütün bu çalışmaları organize etmesi, İstanbul’dan bağımsız olarak
yeni ilişki ağları oluşturması
kendisini dikkate değer
kılmaktadır.
Hâdim Kütüphânesi’ne görevli olarak Hâdimî’nin
çocukları ve torunları arasından atama yapılmıştır. es-Seyyid Mehmed; 27
Zilhicce 1256 /1841 tarihli bir berât ile bi’l-iştirâk günlüğü on beş akçeye
hâfız-ı kütüb-i evvel olarak ve es-Seyyid Ahmed Sa’îd ibn-i el-Hac Numan Efendi
günlüğü on akçeye nâzır-ı kütüphâne olarak tayin edilmişler, ancak ikisi de
arka arkaya hakka yürüyünce, 13 Şevvâl 1283 / 1867 tarihinde Mehmed Efendi’nin
yerine oğulları 43 yaşındaki es-Seyyid Numan, 41 yaşındaki es-Seyyid Abdullah,
31 yaşındaki es-Seyyid Abdurrahman ve 27 yaşındaki es-Seyyid Sa’îd Efendi
adındaki çocukları ve es-Seyyid Ahmed Sa’îd Efendi’nin yerine oğulları 35
yaşındaki Mehmed Efendi ve 21 yaşındaki Numan Efendi (bu Numan Efendi uzun süre
Hadim Rüştiyesinde muallim-i sâni görevi yapan ve eski Hâdim müftüsü Ahmed
Sa’îd Hadimioğlu’nun babasıdır) hâfız-ı kütüb-i evvel ve nâzır-ı kütüphâne
olarak bi’l-iştirâk tayin olunmuşlardır.(KŞS 91 / 215-2. )[8]
Erken tarihli Konya sâlnamelerinin
çoğunda, Hadim’de bir kütüphâne ve kütüphânede 544 adet kitap mevcut olduğu
kaydedilmekte iken[9] , daha
geç tarihli bir salnamede ise, bu kütüphanede 740 yazma, 120 nadir matbu eser
olduğu ifade edilmektedir.[10]
Numan Hadimioğlu: “Kütüphanede
bulunan yazma ve basma eserlerin tamamı 28 Şubat 1935’de Konya valisi Cemal
Bardakçı’nın görevde bulunduğu dönemde Konya Yusuf Ağa Kütüphânesi’ne
götürülmüştür. Bu kütüphânenin kataloglarında tarafımızdan yapılan
araştırmalarda, 5 numaralı katalogun 73-167. sayfalarında 6880 ile 7594
numaraları arasında 1125 kitabın Hadim Kütüphânesi’nden geldiği tespit
edilmiştir.” [11]
Demektedir. Buman Hadimioğlu’nun bu tespitini incelediğimizde anılan tarihte
getirilen kitap sayısının 943 olduğunu tespit ettik.(Foto:2)
Ayrıca kitaplar Hadim’den
götürüldüğünde Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne
değil Milli Kütüphane’ye teslim edilmiştir.(Foto:1) Daha sonra Müze
kütüphanesine taşınmış, 1947 de de Karaman ve Akşehir’den gelen kitaplarla
birlikte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ihtisas kütüphanesi olarak ittihaz
edilen Yusuf Ağa kütüphanesine teslim edilmiştir.
(Foto:3)
Yusuf Ağa Kütüphanesi demirbaş
defterlerindeki incelememizde Hadim Kütüphanesinden gelen kitap sayısının 1126
olduğunu gördük. Bu sebeple 1935 tarihinden sonra da Hadim Kütüphanesinden
kitapların geldiğini düşünmekteyiz. Ayrıca Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde
özellikle Konya İl Halk Kütüphanesi Feridun Nafiz Uzluk bölümünden devir olarak
gelen kitaplar arasında Hadim kütüphanesinin mührünü taşıyan kitaplar vardır.
Yine Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde değişik zamanlarda farklı kişilerden
satın alınan kitaplar üzerinde Hadimî kütüphanesine ve medresesine
vakfedildiğine dair vakıf kaydı ve mührü bulunan çok sayıda kitaba rastladık.
Hala farklı kişilerin ellerinde Hadimi Kütüphanesi ve Hadimi medresesine vakfedilen
çok sayıda kitabın bulunduğunu düşünmekteyiz.
Hadimî Kütüphanesine ait olduğu
düşünülen kitapların tamamının zahriyeleri tarafımızdan incelendi. Kitapların
ekserisinde vakıf kaydına, vakıf mührüne rastladık. En çok da Osman Şehdi’ye
ait vakıf mührünün olduğunu gördük.
Hadimi Kütüphanesi vakfiyesiyle birlikte çok sayıda sahıslarında
kitap vakfettikleri de tespit edildi;
Hacı Ömer Karapınârî, Hacı
Mahmud, İbrahim Paşa Medresesi Müderrisi Ahmed, Edirne Kalender Medresesi müderrisi
Mehmet b. Mustafa, Mahmud b. Hasan,
Aşağı Hadim’den Mustafa Efendi, İstanbul Sultan Mustafa Medresesi Müderrisi
Muhammed b. Muhammed, es-Seyyid el-Hac İsmail Hadimî, Civar-ı Hadim
medresesinde Tullab-ı ulumdan Kadınhanlı Abdurrahman efendi,
Kitapların bazılarında “ Medrese talebelerine vakıftır.” şeklinde
vakıf olduğu belirtilmiş, ancak vakfedenin ismi yazılmamıştır.
Rehin olarak bırakılan, ancak sahibi tarafından alınmayan kitaba da
rastlanmıştır: “Mernek (Kızılkaya)’lı el-Hac Mustafa efendi Mutavvel
mukabilinde rehindir.” notu düşülmüştür.(Demirbaş No:6986)
Bu kitaplar arasında Ebu Said el-Hadimî’nin şahsına ve çocuklarına
ait kitaplara da rastlamıştır. Bu kitaplarda: “Numan Efendi’ye isabet
etmiştir”, Said Efendi’ye isabet etmiştir.”, Numan Efendi b. Said Efendi’ye
isabet etmiştir” şeklinde kayıtlara rastladık. Bu kayıt bulunan kitapların Ebu
Said el-Hadimî Hazretleri’nin çocuklarına ait olduğunu düşünüyoruz. Bu kitapları
babalarının vefatından sonra aralarında miras olarak paylaştıkları esnada bu
notları yazdıklarını tahmin etmekteyiz.
Kitaplara sanat yönüyle baktığımızda; tezhipli kitapların az
sayıda olduğu görüldü. Genellikle tezhiplerinin de basit tezhip olduğunu
müşahede ettik. Cilt sanatı açısından da önemli cilde pek rastlanmadı. Hat
sanatı açısından da kayda değer eserin az sayıda olduğu görüldü.
Hadimî Kütüphanesi; Ebu Said el-Hadimî’nin yaşadığı dönemde Konya
ve çevresinin eğitim tarihinin ortaya çıkarılmasında önemli verileri
içermektedir. Özellikle kitaplardaki
zahriyelerin incelenmesi halinde yerel tarihe ışık tutacak önemli verilerin
bulunduğu kanaatindeyiz. Yine bu kitaplar içerisinde zamanın bilim tarihini
ortaya koyacak eserlerle birlikte o dönemdeki kitap sanatlarıyla ilgili
materyallere de rastlamak mümkün olacaktır.
Foto2
Foto:3
Foto:4Hadim
Kütüphanesinden Konya Milli kütüphaneye gelen kitapların listesi
Foto:1
(Şehdî Osman Efendi'nin vakfettiği kitaplar üzerindeki mührü)
· Konya Bölge
Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü.
[1] Hacı Beşir Ağa, harem
ağalarının en meşhurlarından biri olup, XVII. yüzyılın ortalarında doğmuş,
küçük yaşta zenci köle olarak İstanbul’a getirilmiş ve kızlar ağası Yapraksız
Ali Ağa’nın yanında yetişmiştir. 1705’de saray hazinedarı olmuş, 1713’de önce
Kıbrıs’ta, sonra da Mısır’da ikâmete mecbur edilmiştir. Daha sonra affedilerek
Hicaz’a gönderilmiş ve şeyhü’l-haremlik makamına getirilmiştir. 1717’de
İstanbul’a çağırılarak Dârü’s-sa’âde ağası olarak tayin edilmiş, On üç yıl III.
Ahmed, on yedi yıl da I. Mahmûd dönemlerinde olmak üzere toplam otuz yıl bu
görevde kalan Beşir Ağa, 3 Haziran 1746’da vefat eylemiş ve Eyüp’teki türbesine
defnedilmiştir (Abdülkadir Özcan, “Beşir Ağa”, DİA, C.5, İstanbul 1992, s.555.)
Yaşar Sarıkaya ''Ebu Said El Hadimi: Merkez ile Taşra Arasında Bir Osmanlı
Alimi'',İstanbul 2008, s.125
[2] Numan
Hadimioğlu,Hadim ve Hadimliler
Bibliyoğrafyası,Ankara 1983, s.110.
[3] Haşim Karpuz, Tütk Kültür
Varlıkları Envanteri, C.lll, s.1844-1845.
[4] Age, s1884.
[5]İzzet Sak,“Şehdî Osman
Efendi’nin Hâdim Kütüphânesi’ne Vakfettiği Kitaplar”, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 10, Konya 2003, s.91
[6] Yaşar Sarıkaya ''Ebu Said
El Hadimi: Merkez ile Taşra Arasında Bir Osmanlı Alimi'',İstanbul 2008, s.267.
[7] İzzet Sak,“Şehdî Osman
Efendi’nin Hâdim Kütüphânesi’ne Vakfettiği Kitaplar”, Selçuk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 10, Konya 2003, s.92-96.
[8] İzzet Sak, ”Osmanlı
Döneminden Günümüze Hadim”,Türkiyat Araştırmaları Dergisi Sayı:4, KONYA 1997,
s. 169-180
[9] Konya Sâlnâmesi 1301, s.58
; Konya Sâlnâmesi 1302, s.183 ; Konya Sâlnâmesi 1304, s.247 ; Konya Sâlnâmesi
1305, s.246 ; Konya Sâlnâmesi 1307, s.221 ; Konya Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi / İzzet Sak 92. ; DİA, C.15, İstanbul 1997, s.24.
[10] Konya Salnamesi1317,
s.159.
[11] Numan
Hadimioğlu,Hadim ve Hadimliler
Bibliyografyası,Ankara 1983, s.111.
Yorumlar
ARAŞTIRMALARINIZI İLGİ İLE İZLER VE İSTİFADE EDER DURUMDAYIM.
SAYFA FORMATINIZ DEĞİŞMİŞ.TERCİH ETTİĞİNİZE GÖRE DAHA İYİ OLACAĞI KUŞKUSUZDUR.HAYIRLI OLSUN.
ANCAK SAYFADA YAZILAR VAR..RESİMLER AÇILMIYOR.2-3 ARKADAŞIMA DA TELEFON ETTİM , SAYFANIZA GİRDİLER , ONLARDA DA RESİMLER ÇIKMADI.
BENİM ARAŞTIRMALARIMDA YAZMA ESERLERDE KAYIT MÜHÜRLERİ.
BU ARAŞTIRMANIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
RESİMLERİN GÖRÜLEBİLMESİ İÇİN NE YAPMAM LAZIM.HERHALDE BİR PROGRAM YÜKLEMEM GEREKİYOR.
BU SORUN BAŞKALARIN DA DA VARDIR MUTLAKA.
TEKNİK BİLGİ VEREBİLİRMİSİNİZ !
SAYGILARIMLA
BÜLENT BOSTANCI