KONYA YUSUFAĞA YAZMA ESER KÜTÜPHANESİNDE BULUNAN TIP İLE İLGİLİ YAZMA ESERLER
Bekir
ŞAHİN[1]
Osmanlı Döneminde çeşitli bölgelerde
yaptırılan kütüphanelerin çoğu, ya bu bölgelerde doğup- büyümüş, ya da bir
müddet vazife yapmış kimseler tarafından kurulmuşlardır. Fakat Konya'da 1209/1795
yılında Yusufağa tarafından kurulan kütüphane bu konudaki birkaç istisnadan
biridir. Giritli fakir bir aileden gelen ve kethüdalık, baruthane nazırlığı,
darbhane eminliği gibi görevlerde bulunan Yusufağa, bir kütüphane ve medrese
yapmak istediğinde, böyle bir hayır eseri için en çok ihtiyaç duyulan bölgeyi
araştırmış ve Konya'da karar kılmıştır. Konya'yı seçmesinin sebebini bu şehrin
manevî havasının olduğunu bildirmektedir.
Bina 17 Ocak 1795 (25 Cemaziyelahir 1209)
yılında inşa edilmiştir. Bina emini Mehmet Sadık'tır. Bugün pencereden bozma
bir kapıdan içeri girilmektedir. Asıl kapısı Selimiye Camii'ne açılmaktadır.
Bina Gödene Taşı'ndan inşa edilmiş ve üzeri kurşunlu bir kubbe ile örtülmüştür.
Altlı üstlü 22 penceresi vardır. İçinin uzunluğu ve genişliği 10,80 metredir.
Kütüphane tek katlı olup kubbeyle örtülü bir salonu bulunmaktadır. Toplam
kullanım alanı 110 m2'dir. Sultan Selim Camii’nden 228 sene sonra yapılmış olan
kütüphanenin mimari yapısı camiye uydurulmuştur.
Bu
kütüphane, Konya'da kütüphane olarak yapılan ve günümüze kadar gelen tek
binadır. Kütüphanenin Türkçe Vakfiyesi vardır. Vakfiye'de kütüphanede
çalışanlarının niteliklerinden, kütüphanenin bakım ve temizliğine kadar her
ayrıntıya titizlikle yer verilmiştir. Âdeta modern kütüphaneciliğin ilkeleri
burada zikredilmiştir. Kütüphane, tarihi gelişimi, binası ve içinde
barındırdığı eserler bakımından kendisine has bir özeliğe sahiptir.
Uzun
süre Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet
vermiştir.Son olarak Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Kuruluş Ve
Görevleri Hakkında 6093 sayılı Kanun ile Türkiye Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığına bağlı olarak teşkilatlanmış ve Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğüne bağlanmıştır.
Yusufağa
Kütüphanesi’nde Arap harfli matbu eserlerin yanı sıra; Latin harfli eserler de
bulunmaktadır. Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi; 3157 yazma eserin bulunduğu
kütüphanede 8563 adet de matbu kitap mevcuttur. Kütüphanedeki el yazması ve
nadir matbu eserlerin tamamı sayısallaştırılmış durumdadır. Ayrıca 216 eserin
de mikrofilmi vardır.
Toplumun
her kesiminden insanların Kütüphaneye kitap vakfettikleri görülmektedir. Bu
kayıtlar, kütüphanenin bağış ve vakıf kitaplarla zamanla zenginleştiğini de
göstermektedir.
XIX.
yüzyılın ikinci yarısında kütüphanede 1223 kitap mevcuttu. Şeyh Sadreddin-i
Konevî Kütüphanesinden 168 kitap da buraya nakledilmiştir. Yusufağa Kütüphanesi
sayesinde birçok nadir yazma günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu bakımdan
Yusufağa Kütüphanesi Türk kültür tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. Bu makalede
kütüphanede bulunan tıp ile ilgili yazma eserler tanıtılacaktır.
Kütüphane,
halen Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğüne
bağlı bir müdürlük olarak, Aziziye Mah. Müze Alanı Cad. No:5 42030 Karatay /
KONYA Telefon/Faks: 0332 352 17 76 adresinde hizmet etmeye devam etmektedir.
1-
KİTAP ADI: YY00007249/2 Râhat el-Ervâh ve Raf-u Âfeti’l-İşbah
Müellifi: İbn-i Kemal Şems ed-din Ahmed
b.Süleyman
Fiziksel Nitelikleri: 6 Varak, her
sayfa 15 Satır, 207x155-143x60mm.
Ebatlarında, Talik hatla Arapça olarak yazılmıştır.Bu eserin
meşhur ismi; Risale-i Taun’dur.Yusufağa
nüshasının unvan sayfasında müellif eseri,”Râhat
el-Ervâh ve Raf-u Âfeti’l-İşbah” [2]
olarak isimlendirdiğini belirtmektedir. (225b.)
Müellif, Taun hastalığı insanlar arasında yayıldığında hiçbir insan bu
hastalığın zararından uzak olamadığından bu risaleyi yazdığını kaydetmektedir.
Eser
üç babtan oluşmaktadır. 1. Bab üç fasla ayrılmıştır.
1. Bab’da Esmaü’l-Hüsna’nın faziletleri
anlatılmaktadır.
2.
Bab’da
Taun ile ilgili şifa ayet ve dualardan bahsetmektedir.
3. Bab’da hayvansal, bitkisel şifa vericilerle
beraber madenler de anlatılmaktadır.
Eserde Hastalıkların ve kazaların ilaç,
isim ve dua yoluyla def edileceğini ifade ederken koruyucu hekimliğe de dikkat
çekmektedir. Taun hastalığının bulunduğu
yerde yaşayanların başka yerlere göç etmesinin ve başka yerlerden de bu
hastalığın bulunduğu yere girmenin caiz olmadığını hadisler ile açıklamaktadır.
Bazı alimlerin tıbbi bilgileri rüya ve ilham yoluyla da elde ettiklerini
bildiren müellif duaların kabul şartlarını yazmış ve yakut taşıyla mühürlenen
insanın Taun hastalığına yakalanmayacağını ifade etmektedir.Calinus[3]’dan
Taun ve Humma hastalığının tedavisi için de gerekli olan karışımların
nakledildiğini görmekteyiz. Eserin müstensihi, Seyid İbrahim oğlu Seyyid
Muhammed’dir. Kitap 230b.’de sona ermektedir.
KEMALPAŞAZÂDE(ö.940/1534)
Osmanlı Şeyhülislâm’ı ve tarihçisidir. Asıl adı Şemseddin Ahmed’dir. Şehzâde Bâyezid’e (II. Bayezid) lâlâlık yapan büyükbabası Kemal Paşa’ya nispetle Kemal Paşazâde, Kemâl Paşaoğlu veya İbn Kemâl diye anılır
2- KİTAP
ADI; YY0000004981 Enmûzecu fi’t-tıb
Müellifi; Emir Çelebi, Seyyid Muhammed
Fiziksel Nitelikleri: Eser, ilk on sayfadan oluşan fihristle
başlamaktadır. 220 x 140 - 155 x 65mm. Ebatlarında, 289
yaprak , 25 satır olarak. Ta’lik hat ile yazılmıştır. İlk sahife başlığı tezhipli
ve sahife kenarları altın yaldız cetvellidir. Tam meşin kaplı, sırtı bordo, mîklepli
ve şirazeli cilt içindedir. Battal ebrulu bir mahfazası vardır. Dili Osmanlı
Türkçesi’dir.
Seyyid Emir Mehmed Çelebi (ö. 1048/
1638)
Seyyid Emîr Mehmed
Çelebi (ö. 1048/1638) Osmanlı tıp bilgini, hekimbaşıdır. İlk tahsilini
Edirne’de yaptı. Ardından Mısır’a giderek Kahire’de tıp öğrenimi gördü. 1032’de
(1622-23) Kaptanıderyâ Receb Paşa’nın özel hekimliğini yaptı. Daha sonra
İstanbul’da Hassa hekimleri arasına girdi ve kısa zamanda sarayın
hekimbaşılığına yükselerek ölümüne kadar bu görevi sürdürdü.
Kaynaklarda hem iyi bir hekim hem de iyi bir
âlim olduğu belirtilmektedir.Bazı eserleri bulunan Emîr Çelebi, özellikle “Enmûzecü’t-tıb”
adlı kitabıyla ün kazanmıştır. Kaptanıderyâ Receb Paşa adına yazdığı bu eserin
unvan sayfasında eskileri aynen almanın hatalı olduğunu belirtir. Örnek olarak
mahmude (scammonia) bitkisini verir ve İbn-i Sînâ devrindeki mahmude ile kendi
devrindeki mahmudenin, hatta Antakya, İstanbul ve Mısır’da yetişen cinslerin
tesirlerinin aynı olmadığını bildirir.
Enmûzecü’t-tıb
havanın, toprağın ve iklimin nitelikleriyle ilgili sağlık bilgilerini vererek
başlar ve anatomiden kısaca bahsettikten sonra klasik tıp bilgisiyle
hastalıkların tedavilerini anlatan Emir
Çelebi anatominin öneminden ve anatominin seferlerde ölenlerin cesetlerinden
öğrenilmesi gerektiğinden bahseder. Kitabın son bölümünde “ Vesâyây-ı Hûkemâ-i
Selef ve Etıbbâ-i Halef” başlığı hakkında hekim ahlakından söz eder. (DİA, 41/107).
Kitap, daha önceki tıp
yazmalarından yapılmış bir derleme olmakla birlikte Emîr Çelebi’nin şahsî
araştırmalarını da ihtiva eder. Enmûzecü’t-tıbb’ın çeşitli kütüphanelerde
birçok yazma nüshası bulunmaktadır
[4]. Çok rağbet görmüş olan eser, sonraki asırda hekim
Âmidî Rızâ Efendi tarafından Kitâ-bü’î-Muhtasar
fi’tıb adıyla özetlenmiştir.
3-
KİTAP ADI :YY0000007267 İlm et-Tıb (Müfredat)
Fiziksel Nitelikleri: Yaprak
sayısı101’dir. Satırlar her sayfada başka başkadır, 205x150-bxbmm. ebadında,
bozuk bir Tâ’lik hatla yazılmıştır , dili Arapça’dır. Eserin müellifi belli
değildir. Kitap ismi konusuna göre verilmiştir.
İç
kapakta, Tarsuslu Hüseyin Efendi’nin kütüphanesinden alındığına dair bir kayıt
bulunmaktadır. Zahriye sayfasında Hızır(as)
ve Abdülkadir Geylani duaları yazılıdır.
Unvan sayfası bulunmayan eser (1b) alfabetik olarak Elif
harfinden başlayarak ilaç, bitki ve hayvansal gıda isimleri tablo haline
verilmiştir. Bu tabloda; önce ilaç ismi verilmiş sonra ilacın özellikleri,
çeşitleri, hangi hastalıklarda ve nasıl kullanıldığı, yan etkileri anlatılmıştır.
Mesela:
Anason İçin; Gaz giderici ve ayrıca karaciğer ve böbreklerde tıkanıkları
gidereceğini yazmaktadır.
Bütün Vücuda Yararları: Balgama bağlı
hummalara, müzmin hummalar, zehirlenmeye ve ter atmaya faydalıdır
denilmektedir.
Nasıl Kullanılacağı: Macun olarak
kullanılır.
Ne Kadar Kullanılacağı: Nısf-ı dirhem.
Yan Tesiri: Mesaneye ve bağırsaklara
zararlıdır.
Yan Etkilerinden Nasıl Kurtulunur: Meyan köküyle.
Bu şekilde
yazılan eserin aralardan bazı varakları eksiktir. Sonunda ferağ kaydı da
bulunmamaktadır.
Müellifi: Ebü'l-Fadl Celâleddin Abdurrahman b.
Ebi Bekr Es-Suyûti (ö.
911/1505)
Mütercim;
İbrahim Aczi Kendi
Fiziksel Nitelikleri: Yaprak sayısı 53, satırları başka başkadır. 145x160-110x80 mm. Ebatlarında olan eser Rik’a hattı ile Osmanlı Türkçesi’nde yazılmıştır. Başlıklar kırmızı mürekkeple olup mukavva üzeri bordo cilt bezi kaplı cilt içindedir.
Fiziksel Nitelikleri: Yaprak sayısı 53, satırları başka başkadır. 145x160-110x80 mm. Ebatlarında olan eser Rik’a hattı ile Osmanlı Türkçesi’nde yazılmıştır. Başlıklar kırmızı mürekkeple olup mukavva üzeri bordo cilt bezi kaplı cilt içindedir.
Es-Suyutî'nin[5]
"er-Rahme fi't-Tıb ve'l-Hikme" diye
isim verdiği bu eseri klasik kaynaklarda rastlanılmamıştır. (Atmaca,
Tıbb-ı Nebevî Edebiyatının Doğuşu Ve Gelişmesi , Haziran 2013/1) . Ancak Mısır’da değişik
tarihlerde basılmış matbu nüshaları kütüphanelerimizde bulunmaktadır.[6]
On dokuzuncu yüz yılda "La Medicine de Prophete" adıyla Fransızca’ya
A. Perron tarafından 1860 yılında tercüme edilmiş ve Paris'te yayınlanmıştır.
es-Suyûtî'nin sözkonusu eseri ve 962
yılında C.Elgood tarafından "Medicine of The Prophet” adıyla İngilizce'ye
tercüme edilmiştir. (Atmaca, 2011)
Yusufağa Yazma Eser Kütüphanesi’nde
bulunan bu eser er-Rahme fi't-Tıb
ve'l-Hikme’nin Arapça’dan Osmanlı
Türkçesi’ne Aczi Kendi tarafından tercümesidir.
Eserde, Birinci bab, İlm-i Tıp başlığı altında
başlamakta ve tıp ilminin önemi anlatılmaktadır. Ahlat-ı Erbaa, "bir şey ile karışan dört sıvı, dört
hılt, dört halt" bedendeki sağlık dengesini düzenleyen "kan,
balgam, safra ve sevda"dan bahsetmektedir.
İnsanın
yiyeceği gıdalar beyanında; buğday, arpa,
mısır, mercimek, bezelye, darı gibi tahıllar, süt, süt çeşitleri ve süt ürünü
gıdalar, nar, ceviz, şeftali, ayva, turp, salatalık gibi sebze ve meyveler ile
ilgili bilgiler verilmekte, faydaları anlatılmaktadır.Çeşitli ilaç ve merhem yapılışları
ve kullanıldığı yerler tarif edilmektedir.
Ayrıca kulak ağrısı, baş ağrısı ve diğer
ağrıların tedavilerinde kullanılabilecek tedavi yollarına dair bilgiler
verilmektedir. Az işiten ve duymayan kulaklar için neler yapılabileceği
anlatılarak eser sona ermektedir. Eserde ferağ kaydı bulunmamaktadır.
5-
KİTAP ADI:YY0000010443 Tıbbi Notlar Ve Edebi Derlemeler.
Fiziksel Nitelikleri: 40 Yaprak, her sayfa 19 satır,
170x110-125x85 mm ebadında, Rik’a hat ile yazılmış bordo renkli mukavva üzeri
cilt bezi kaplı cilt içindedir.
İbrahim Aczi Kendi, 1299 (1883)
yılında dünyaya geldi. Babası Mahmut Efendi (1315-1899) annesi Emine Hanım
(1859 -1910)’dır. 1895 yılında Konya İdâdisi’ne başladı. Özel hocalardan
Arapça, Farsça dersleri aldı. Ayrıca Avusturya’lı Mösyö Şelizenger’den resim
dersleri aldı. 9 Ağustos 1965 tarihinde 87 yaşında vefat etmiştir. (Uz, 2003)
Gezdiği köy ve kasabalarda bulunan örf ve adetleri konu alan
sosyal içerikli eserlerini kendi el yazısı ile yazıp tertiplediği defterlerde
toplayan Aczi Kendi, gazetelerde yayımlanan yazılarının küpürlerini de
kitapçıklar haline getirmiştir. Kitapları yakınları tarafından bağışlanmış ve
bugün Yusufağa Yazma Eser Kütüphanesi’ndedir.
Tıbbî Notlar ve Edebi Derlemeler diye
isimlendirdiği kırk varaklık eserinin 1-22 varakları arası tıp ile ilgili kendi
eliyle yazdığı notlardan oluşmaktadır.
Kendi bilgilerini de katarak halktan
derlediğini düşündüğümüz bu risalesi kırmızı mürekkeple yazılmış ve mürekkep
dağınıklığı sebebiyle okuyamadığımız bir girişle başlamaktadır. Reyhan çiçeği, ısırgan
otu, karamık çiçeği, papatya çiçeği, meneviş ağacı, kadeh çiçeği, hindiba, geyikotu
gibi bitkilerin özelliklerini, nerelerde yetiştiğini hangi hastalıklar için
nasıl kullanılacağını anlatmaktadır. Bazılarıyla ilgili tecrübe edilmiştir denilmektedir.
Aslan yağı, deve eti, yılan ve gaz
eti gibi hayvansal gıdaların hangi hastalıklara iyi geldiği de anlatılmıştır.
Diğer bir bölümde de; kıl bitirmek için, basur için, saralılara başlıkları
altında bazı hastalıkların tedavileriyle ile ilgili bilgilere yer verilmiştir. Eserde
telif ve istinsah tarihi bulunmamaktadır.
Tıbbi Notlar Ve Edebi Derlemeler
isimli eserin 1b-2a sayfası
6-
KİTAP ADI:YY00000480/6 Fenni Tıbba Dair Bir Risale
MÜELLİSİ:
Süleyman ----
Fiziksel Nitelikleri: Mihrabiyeli unvan sayfası bulunan eser 43
yapraktır. Sayfalar altın cetvelli,
bitki isimleri kırmızı mürekkepledir. Her sayfa 23 satırdır.215x130-170x80mm
ölçülerinde, Tâ’lik hatla yazılmıştır. Meşin üzerine tam bez kaplı, mıklepli,
şirazeli cilt içindedir.
Türkçenin bilim dili
olarak kullanılmasında ve Türkçe bilim dilinin gelişmesinde Osmanlılar Dönemi’nde
kaleme alınan ilmî eserlerin önemli bir yeri vardır. Osmanlılar Dönemi’nde,
başlangıçta kaleme alınan ilmî eserlerin önemli bir kısmının Arapça’dan Türkçe’ye
çeviri niteliğinde olduğu bilinmektedir. Pek çok alanda yapılan bu çeviriler
içerisinde tıbbi eserlerin hem içerik hem de dil malzemesi olarak ayrı bir
önemi vardır. Bu çeviri geleneği zaman içerisinde Türkçe’nin bilim dili olarak
gelişmesine katkıda bulunacaktır.
Salih
b. Nasrullah’ın bu tercümesi o dönem hekimleri arasında bir hayli rağbet görmüş
ve zaman içerisinde “Tıbb-ı Cedîd” adıyla anılır olmuştur. Pek çok hekimimiz
eserin Arapça’dan Türkçe’ye aktarılması konusunda tercüme faaliyetlerinde
bulunmuştur. Esere olan bu ilgi ve değişik kişiler tarafından yapılan
tercümelerin de zaman içerisinde “Tıbb-ı Cedîd” olarak anılması mütercimlerin
ve eserlerin nüshalarının da karışmasını beraberinde getirmiştir. Bu gün pek
çok kaynakta ve yazma eser kütüphanelerinde “Tıbb-ı Cedîd” adı altında kayıtlı
eserlerin bilgileri maalesef yanlış veya eksik yer almaktadır.
Yusufağa Yazma Eser Kütüphanesi’nde
bulunan bu eserinde katalogda ismi ”Fenni Tıbba Dair Bir Risale” müellifi de ;
“Süleyman” olarak yazılmıştır. Ancak bu bilgi eksiktir.
Bu eser; Salih bin Nasrullah’ın
Tıbb-ı Cedîdü’l-Kimya adlı eserinin saray hekimlerinden bilinen Karadeniz sahilindeki Mankalya'lı Süleyman Efendi (ö.1128/1716)
tarafından Tercüme-i Akrabadin-i Cedid
adıyla kaleme alınmıştır. (AĞIRAKÇA Ahmet, 2006) Bu eserin farklı kütüphanelerde
değişik nüshaları da bulunmaktadır.[7]
Ancak
bu eserin tamamen Tıbb-ı Cedîdü’l-Kimya’nın
çevirisi olmadığı,” Salih b. Nasrullah’ın kitabını kullandım, ancak tamamını
almadım; onun bazı kısımlarını çevirmek suretiyle kitabımı tamamladım” cümleleriyle ifade edilmektedir. Tıbb-ı Cedîdü’l- Kimya’nın çevirisi
üzerine bir diğer çalışma 18. yüzyıl hekimlerinden Ömer Şifaî’ye ait
Minhacü’ş-Şifaî fi Tıbb-ı Kimyaî adlı eserdir. Eserin aslı Hekimbaşı Salih bin
Nasrullah’ın geçen yüzyılda Th. Paracelsus’tan yaptığı Arapça çeviridir. Ancak
esere eklemeler olduğu da “Bu eser Salih Nasrullah’ın Arapça Paracelsus
çevirisinden alınıp bazı lüzumsuz ve yanlış bilgiler eklenerek meydana
getirilmiştir.” cümleleriyle ifade edilmektedir. (Dinar, 2012)
7- KİTAP ADI:YY00007236/4 Tıb el-Ebdân
Müellifi: Nisaburi
Ebü'l-Kasim el-Habib En-Nişaburî
Fiziksel Nitelikleri: 4 Yaprak olan
eserin her sayfası 25 satırdır. 220x155-155x85mm ebatlarında, Nesih hat ile
Arapça olarak yazılmıştır.
Eserin konusu, Tıbbu’n-Nebi’dir.
Söz konusu Tıbbu’n-Nebı’nin diğer tıp yazmalarından ayrılan yönü; Diğer tıp yazmalarında
hastalıklar, belli bir tasnifle ele alınıp anlatılır, buna göre de bölümler
oluşturulur. Bu Tıbbu’n-Nebı’de diğer yazmalardaki anlamıyla hastalıkların
sınıflandırılması söz konusu değildir.
Bütün İslâmî Tıp yazmalarında öncelikle insan sağlığının korunması
vurgu-lanmaktadır. Tıp yazmalarında hastalıklar sınıflandırılıp onların tedavi
yolları verilmeye çalışılırken Tıbbu’n-Nebı’de hastalıklara gelmeden insan
sağlığının korunabilmesi için gerekli tavsiyeler öncelikle okuyucuya verilmiştir.
Bir başka deyişle bu metinde öne çıkan nokta, insan sağlığının korunabilmesi,
insan vücudunun temel unsurlarının (sevda, safra, kan, balgam) dengede
tutulabilmesidir. Ancak vücutta herhangi bir dengesizlik çıkması durumunda
tekrar vücudun işleyişini düzene sokabilmek için gerekli reçeteler, son derece
pratik bir yolla, kısa biçimde verilmiştir.
Dikkati çeken bir diğer nokta da yapılması gerekenin yerine getirildikten
sonra şifayı Allah’tan beklemek gerektiği, takdirin Allah’tan olduğudur.
Tıbbu’n-Nebî’de sağlık konuları, insanların sosyal konumuna, yaşadıkları
iklim ve coğrafyaya, yaşlarına ve genel durumlarına göre de değerlendirilerek
ele alınmakta ve bu duruma uygun tedavi ve korunma yollan anlatılmaktadır.
Hatta zaman zaman yukarıda belirilen ölçütlerden yola çıkarak bazı genel
kurallar ve tasnifler dile getirilmektedir. (Şahin, 2006)
8- KİTAP ADI:YY0000004984
Kitâb el-Kanun Fi’t – Tıb
Fiziksel Nitelikleri: Nesih hatla Arapça
olarak yazılan eser, 245 x 160 - 190 x 412 mm. ebatlarında, her sayfa 21 satır olup,
823 sayfadır. Tam meşin kaplı mıklepli, şemseli ve şirazeli şemsesi yuvarlak ve
Selçukî motifili cilt içindedir. Bu eser 2000 yılında kütüphaneden çalınmıştır.
Ayrıca mevcut kütüphanede eserin farklı nüshaları da bulunmaktadır.
YY00004690/4 numarada
kayıtlı olan Kitâbel- Kânun Fi’t- Tıb:
245 x 170 - 180 x 110mm., ebatlarında 31 sayfadır. Her sayfada 17 satır
bulunmaktadır, Selçuklu nesihi olan eser Arapça olarak yazılmış olup, sırtı meşin
ve şirazeli citt içindedir. Başı ve sonu bulunmayan kitap el Kanun fi’Tıbb’ın parçaları
bir araya getirilerek oluşturulmuştur.
Kitabın kâğıdından ve yazısından kadim bir nüsha olduğu düşünülmektedir.
YY00004690/5 Kitâb el-Kânun
Fi’t- tıb
Fiziksel Nitelikleri: 245 x 170 - 180 x
110mm. ebatlarında 31 sayfa ve her sayfa 17 satırdan oluşmaktadır. Nesih
(Hatt-ı Mağribi) yazı hattı ve Arapça
olarak yazılan bir eserdir. Sırtı meşin
bez kaplı ve şirazeli cilt içerisindedir.
el Kanun fi’t-Tıbb’ın
parçaları bir araya getirilerek oluşturulmuştur. Telif ve istinsah tarihi bulunmamaktadır.
Ancak kağıt ve yazısından eski bir nüsha olduğu düşünülmektedir.
Fotoğraf:8- YY00004690/5
Kânun Fi’t- tıb’n 3b-4a sayfası
YY0000007568 Şerh el-Kanun fi’t-Tıb
Fiziksel Nitelikleri: 157 Yaprak, her sayfada
29 satır bulunan eser 262x170-193x112mm. ebadında Tâ’lik hatla yazılmıştır.
Başı noksan olan eserin istinsah tarihi de bulunmamaktadır.
Eserde söz başları lâl mürekkepledir. Tarihi de tespit
edilememiştir.
islâm bilim ve
teknoloji dünyasının en meşhur simalarından biri olan İbn-i Sînâ gerek Doğu
gerekse Batı kaynaklarında “Tabiplerin Üstadı” olarak anılmaktadır. İbn-i Sînâ,
çalışmalarıyla Hipokrat ve Galen’in şöhretini gölgede bırakarak hastalıkların
teşhis ve tedavisinde pek çok yeni keşfi ve uygulamayı ilk defa ele alan hekim
olmuştur. Tam adı Ebû Ali el-Hüseyin b. Abdullah b. Ali b. Sînâ olup İbn-i Sînâ
adı ile meşhurdur.
Tıp alanında çığır
açan İbn-i Sînâ, İslâm kaynaklarında Eş-Şeyhü’r-Reîs, Batılılar tarafından ise
Hâkim-i Tıb, yani “tıbbın piri ve hükümdarı” olarak kabul edilmiştir. İbn-i
Sînâ, 57 senelik hayatına tıptan siyasete, fıkıhtan kimyaya 250’den fazla eseri
vardır.
Tesirini Doğu’da ve
Batı’da asırlarca sürdürmüş olan İbn-i Sînâ’nın en meşhur eseri olan el-Kanun,
tıp literatüründe bir şaheserdir. İbn-i Sinâ’nın eserleri
Avrupa tıp fakültelerinin
vazgeçilmez
ders kitapları idi. XVII. Yüzyılda Latince olan eserlerin önemli bir kısmı halen
Arapça’dan yapılmış olan tercüme eserlerdir.
el-Kanun’un pek çok dile
çevrildiğini görmekteyiz. En iyi çevirilerinden birisi hatta bazı
araştırmacılara göre en iyisi Andrea Alpago tarafından 934/1527 yılında
yapılanıdır. Alpago bu çevirinin sonuna bir tıp terimleri sözlüğü ilave etmiştir.
Bu çevirinin 1544 yılındaki baskısının kapağında İbn-i Sînâ’nın taçlı bir resmi
olup bu resimle onun hekimlerin reisi olduğu anlatılmaktadır. (Ahmet
Ağırakça, 2016)
el-Kanun fi t-Tıb beş kitaptan
meydana gelir. "el-Külliyat" (tıbbın
genel ilkeleri) başlığını taşıyan ilk kitap dört kısımdan oluşur.
Birinci
kısımda; tıp biliminin tanımı verildikten sonra klasik usule uygun olarak önce
anasır-ı erbaa, ahiat-ı erbaa ve dört mizaç teorisi ele alınıp açıklanır;
insanın anatomik yapısı hakkında bilgi verilir ve her bir organın yapısı
ayrıntılı olarak incelenir.
İkinci
kısımda; hastalığın tanımı yapılır; uyku ve uyanıklık, alışkanlıklar ve
besinler, banyo ve güneşin hastalıkla ilgili tesirleri tartışılır.
Üçüncü
kısımda; sağlık, hastalık ve kaçınılmaz ölüm sebepleri hakkında bilgi
verildikten sonra çocuk yetiştirme, yetişkinlerin ve yaşlıların izlenmesi
gereken hayat düzeni üzerinde durulmakta, mizaç anormallikleri ve iklim
değişikliklerinin etkileri hakkında bilgi verilmektedir.
Dördüncü
kısımda; genel tedavi ilkeleri, müshillerin kullanımı, kan alma ve kusma
konuları ele alınmıştır.
İkinci
kitabın ilk kısmında; Basit ilaçlarla
ilgili olan İbn-i Sînâ, tıbbi birikimi yanında kendi deneylerinden de
yararlanarak ilaçların tabii özellikleri üzerinde durur. Onun ilaçlara dair
deneysel çalışmaları daha çok ilaçların vücut üzerindeki etkileriyle ilgilidir.
İkinci
kısımda; ebced sistemiyle 800' e yakın ilacın adı verilerek her bir ilacın
mahiyeti, kullanım miktarı, tabii özellikleri ve etki alanları incelenmiştir.
Üçüncü
kitap Patolojiyle ilgilidir. Tek tek organlara mahsus hastalıklar üzerinde
durulur; bu hastalıkların belirtileri,
teşhis hakkında bilgi verilir.
Dördüncü
kitap dört kısma ayrılmıştır. Belli organlara has olmayan hastalıkların ele
alındığı bölümün ilkinde ateşli
hastalıkların (humma) belirtileri arasında ishal, iştahsızlık, fazla kilo
kaybı, korku, ağrı, ateş ve hormonal dengesizliğin görüldüğü belirtilir; ateşli
hastalıklarda kusma, ateş, susuzluk, ishal gibi belirtilere göre tedavi
uygulandığı görülür.
İkinci
kısımda; şişmelerle ilgili yaralar ve onların küçük cerrahi denilen tedavileri
anlatılır.
Üçüncü kısımda; metaller, bitkiler ve hayvani
ürünlerden kaynaklanan zehirlenmeler, insan ve hayvan ısırmalarından doğan
rahatsızlıklar incelenir.
Dördüncü
kısımda; estetikle ilgili problemler üzerinde durulur.
Dördüncü
kısımda; deri hastalıklarıyla ilgili olarak ilk defa ayrıntılı bir frengi
açıklaması verilmiştir.
Beşinci
ve son kitap reçetelerden meydana gelir. (DİA)
Kaynakça
AĞIRAKÇA Ahmet, “. T.-1. (2006). Osmanlı
Tıbbının Kaynakları”, Osmanlılarda Sağlık, (Cilt I). İstanbul: Biofarma
Yay.
Ahmet Ağırakça(2016), İslam Tıp
Tarihi (s. 214-215.).
Atmaca, V. (2011). Tıp ve Tıbb-ı
Nebevî Hakkında . ilahiyat fakültesi dergisi, 45-70.
Atmaca, V. (Haziran 2013/1). Tıbb-ı
Nebevî Edebiyatının Doğuşu Ve Gelişmesi . HİKMET YURDU, 39-74.
DİA (Cilt 24, s. 231.
DİA (Cilt 41, s. 101-117).
DİA (Cilt 25, s. 235).
Dinar, T. (2012). Tibb-I Cedîd
Yazmalari Üzerİne Bazi Tespİtler. Turkish Studies - International Periodical
For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, s.
1541--1546.
Şahin, H. (2006). Bir Tıbb-ı Nebi
Nüshası. Kebikeç, 279-304.
Uz, M.A(2003)., Konya Kültürüne
Hizmet Edenler (s. 43-47.). Konya.
[1]
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürü
[2]
Risaletü’t-Tâun, Kemal
Paşazade Şemseddin Ahmed b.Süleyman, Demirbaş no: BY6704/3 (Elmalı 72/3),Fiziksel Nitelik: Yk 89b-91a St. b-b Ölç.
212x158mm b-b, Arapça-Talik; İ.B.B. Atatürk
Kitaplığı, Koleksiyon, Osman Ergin Yazmaları Demirbaş OE_Yz_0789/01; Koleksiyon:
Osman Ergin Yazmaları, Fiziksel Nitelik : 115b-127 yk., 15 st. ; 200x145,
150x90 mm., Sonda 128-129 yapraklar boştur.
[3]
Bergamalı Galen (Claude Galen; Yunanca Galenos, Latince Galenus, İslam
dünyasındaki adıyla Calinus; d. 129 - ö. 216), tıp doktoru, bilim insanı ve
filozof.
[4]
Madrid Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları (Madrit-İspanya),Arşiv No: Or. 7282;
İngiltere Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları, Arşiv No: 958/1; Köprülü
Kütüphanesi Türkçe Yazmaları (İstanbul),Arşiv No: Mithaful-Asâr 730; Türkiye
Kütüphanelerinde bulunan Tıb Yazmaları, Arşiv No: R. 168; Topkapı Sarayı Müzesi
Türkçe Yazmaları (İstanbul)Arşiv No: H.
544, R. 1686, B. 344, 622; İzmir Milli Kütüphanesi Türkçe
Yazmaları, Arşiv No: 221, E.H. 1838; ;
Cerrahpaşa 1/244, 1/368, 96, 409; SüleymaniyE A-Tekelioğlu Arşiv
No: 504, 225Fatih No. 3531, . 3530,;İstanbul
Üniversitesi Ktb. No. 7044,7043; Balıkesir İl Halk Kütüphanesi 10 Hk 651/01.
[5]
Bkz.Ebü'l-Fadl Celâleddin Abdurrahman b. Ebi Bekr Es-Suyûti; DİA, cilt: 38; sayfa: 188.
[6]
Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi, Demirbaş, YB0000009123 Kitâb er- Rahme Fit –
Tıb ve’l- Hikme
Ebü'l-Fadl Celâleddin Abdurrahman b. Ebi Bekr
Es-Suyûti (ö. 911/1505) Mısır.( İlmiye Matbası) 1323 H. : K.Boy 292 SAYFA;
İ.B.B. Atatürk Kitaplığı Koleksiyon, Osman Ergin Arapça Kitaplar, Demirbaş,
OE_Arp_0902, Kahire : [el-Matbaatü’l-Hamidiyye], 1324 Fiziksel Nitelik : 240
s.; 20x14 cm.; Demirbaş, Bel_Arp_00626, Kahire :
[el-Matbaatü’l-Amireti'ş-Şerefiyye (Bulak Matbaası)], Evahir-i Rebiüssani
1324/14 - 23 Haziran 1906 Fiziksel Nitelik : 272 s.; 20x14 cm. Kitabın sonunda
fihrist var.
[7]
Terceme-i Akrâbâdin, Hayatî-zâde Damadı Süleymân Efendî (öl. 1128/1715)Almanya
Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları.or.oct.2189, 200x130-130x60 mm.Yaprak
102,Satır15,Talik; Mısır Milli Kütüphanesi Türkçe Yazmaları, Tıbbı Türkî Talat
17, 135x220 mm.Yaprak 9/52,Satır 21,Yazı Türü Talik; Mısır Milli Kütüphanesi
Türkçe Yazmaları, Tıbbı Türkî 2, Boyut 120x190 mm.,Yaprak 65,Satır 17,Yazı
Türü Talik; Atıf Efendi Yazma Eser Kütüphanesi, 34 Atf. 2819/4: Süleymaniye
Mihrişahsultan 00271, Yaprak 50, Satır21; 210X150,135X85 mm. Nesih, Osmanlı Türkçesi, Yaprak46-65.
Yorumlar