DÜNDEN BUGÜNE KONYA KÜTÜPHANELERİ
DÜNDEN BUGÜNE KONYA KÜTÜPHANELERİ
Bekir ŞAHİN
ÖNSÖZ
Konya, birçok
medeniyete beşiklik etmiş, Anadolu Selçuklu Devleti’ne de başkentlik yapmış
kültürel derinliği ve devamlılığı olan bir şehirdir. Bu da Konya’da kurulan
kütüphaneleri çok özel bir yere taşımaktadır.
Geçmişte kültür ve
tarih şehri olan Konya, Cumhuriyet döneminde de tarihi ve kültürel hayat
yönünden canlılığını sürdürmüştür. Geçmişten geleceğe köprü görevi yapan
kütüphanelerin kültürel canlılığın devamında büyük katkıları olmuştur. Kültürparka
Büyük Şehir Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle Açılan İl Halk
Kütüphanesi nicelik ve nitelik yönüyle ülkemizin en önemli kütüphaneleri
arasında yer almıştır.
İstanbul’dan sonra en
fazla yazma ve nadir matbu eserlerin bulunduğu Konya ülkemizde ve dünyada hak
ettiği yere gelme yolunda emin adımlarla yürümektedir.
Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğü Kütüphanesi’nde Selçuklu Dönemi’nin yanında Osmanlı Dönemi’ne ait çok
sayıda yazma eser bulunmaktadır. Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanların hafıza
merkezi olmaya adaydır.
Bu kütüphaneler
Cumhuriyet döneminde kültür ve sanat faaliyetlerinin sürdürüldüğü ana mekânlar
olarak görev yapmıştır ve yapmaya da devam etmektedir.
Konya diğer kültür
kaynaklarında olduğu gibi kütüphaneler yönünden de zengin bir geçmişe sahiptir.
Konya’da Selçuklular ile başlayan kütüphane geleneği Karamanlılar ve
Osmanlılarla devam etmiş ve Cumhuriyet Dönemi’nde de bu gelenek bozulmayarak
sürdürülmüştür. İlk kütüphane Selçuklu Türkleri Devri’nde Emir Şemsettin
Altınapa tarafından İplikçi Medresesi’nde açılmış, bundan sonra Nizamiye
Hangahı’nda ve Sadreddin-i Konevi Medresesi’nde, Kutlu Melek Hatun tarafından
ise Atabekiye Medresesi civarında çok sayıda kütüphaneler
kurulmuştur. Ayrıca Konya Halk Evi’nin de bir kütüphanesi bulunmaktaydı.
Bu kütüphane 1952 yılında Milli Kütüphane’ye dâhil edilmiştir. Konya Lisesi,
Kız Öğretmen Okulu, Ortaokul ve Sanat Enstitüsü’nün de
kütüphaneleri vardı. Osmanlı İmparatorluğu devrinde kurulan Mevlâna
Dergâhı Kütüphanesi ile Yusuf Ağa Kütüphanesi bu gün de hizmetlerine devam
etmektedir.
Cumhuriyet Dönemi’nde
tüm ülkede olduğu gibi Konya’da da ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmada
önemli bir yeri olan kütüphane hizmetlerinin sayı ve nitelik bakımından daha
iyi bir şekilde yürütülmesine gayret edilmektedir.
Kürütür ve Turizm
Bakanlığı’na bağlı kütüphanelerin yanında, üniversiteler, vakıflar, belediyeler
kütüphane açma konusunda büyük çaba sarf etmektedirler. Koyunoğlu Kütüphanesi
araştırmacılar için önemli bir merkez durumundadır.
Bekir ŞAHİN
GİRİŞ
Konya’da Selçuklular ile başlayan kütüphane geleneği
Karamanlılar ve Osmanlılar ile devam etmiş ve Cumhuriyet Dönemi’nde de bu
gelenek bozulmayarak sürdürülmüştür.
İlk kütüphane Selçuklu Türkleri Devri’nde Emir Şemsettin Altınapa
tarafından İplikçi Medresesinde açılmış, bundan sonra Nizamiye Hangahında ve
Sadreddin-i Konevî Medresesinde, Kutlu Melek Hatun tarafından ise Atabekiye
Medresesi civarında çok sayıda kütüphaneler kurulmuştur. Ayrıca Konya Halk Evinin de bir kütüphanesi
bulunmaktaydı. Bu kütüphane 1952 yılında Milli Kütüphaneye dâhil edilmiştir.
Konya Lisesi, Konya Merkez İmam Hatip Lisesi, Kız Öğretmen Okulu, Ortaokul ve Sanat Enstitüsünün de kütüphaneleri vardı.
Osmanlı İmparatorluğu devrinde kurulan
Mevlâna Dergâhı Kütüphanesi ile Yusufağa
Kütüphanesi bu gün de hizmetlerine devam ederken Büyükşehir Belediyesi
tarafından açılan Z- Kütüphaneler Konya geneline yayılmıştır.
Konya’da Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı
kütüphanelerin yanında, üniversiteler, vakıflar, belediyeler kütüphane açma
konusunda büyük çaba sarf etmektedirler.
YAZMA ESER KÜTÜPHANELERİ
El yazması kitaplarımız, matbaa
bulunmadan evvel, elle yazılan ve elle çoğaltılan kitaplardır. Bu eserler;
akıllara elçi, ilimlere hüccet, medeniyetlere senettir. İlimlerin hücceti,
medeniyetlerimizin senetleri olan el yazması kitaplarımız, birer sanat
şaheseridir. Bunlar her sayfasında, en az (10-12) sanatkârın hünerlerini
sergilediği eserlerdir. Bu eserlerimiz, tezhipli, minyatürlü, altın cetvelli
vb. Süslemelerle bezenmiştir. Ciltleri itina ile yapılmış, her döneme ait cild
sanatının (Lâke, zerbahar, ciharguşe, soğuk ve sıcak şemse vb.) eşsiz örnekleri
sergilenmiştir.
Yazma eserler büyük bir
titizlikle, büyük bir itina ile hazırlanan kağıdı, mürekkebi ve satır
düzeniyle, kalemiyle de mükemmellik arz ederler. En önemlisi de bu
eserlerimizde hattıyla göz nuru, gönül aydınlığı katan hattatlarımızın
mükemmelliği, zarafeti hâkimdir. Yazma eserlerimiz, muhtevası bakımından da
milletimizin güzel ve önemli hasletlerini dile getiren, dini, kültürel ve
sosyal hayatımızın önemli belgeleridir. Bunlar yok oldukça, ait oldukları
devirlere ait bilgi ve belgelerimizde yok oluyor. Bu kayıpların telâfisi de
mümkün değildir. Çünkü özel çalışmalardır, dönüşü yoktur.
Yazma eserler, el ile tek tek
yazılarak meydana getirilen eserlerdir. Yazma eseri, basma eserden ayıran en
belirgin özellik onun el ile ve ancak bir nüsha yazılabilmesi ve sonrada bu
nüshadan kopya edilerek çoğaltılmıştır.
Basma eserlerin basım
kayıtlarının başındaki kelimeler (ilaveli 2. basım, genişletilmiş 2. basım,
gözden geçirilmiş 3.basım, değişikliklerle 3. basım, sadeleştirilmiş 3. basım
vb. gibi) bu durumu açıkça ifade etmektedir. Böylece basmaların ikinci, üçüncü
ve diğer basımları yapıldığı takdirde olabilen farklılık yazmalarda her tek
nüshada olabiliyor. Bu bakımdan yazma eserler üzerinde yapılan çalışmalarda
mümkün olduğu kadar doğru sonuçlar alınabilmesi için faydalanılan nüshanın
seçilmesinde ve incelenmesinden çıkarılacak sonuçlarda yazmaların bu
özelliğinin dikkate alınması gerekir.
Yazma Eser kütüphanelerinde, el
yazması eserlerle birlikte kütüphanelerde dermeye ilişkin bulunması gereken
diğer kitaplar ve danışma kaynakları ve nadir matbu eserler, hat levhaları da
bulunur. Bu kütüphanelerde yazma eserlerin niteliklerine bağlı olarak özel
koruma tedbirleri alınmaktadır.
Türkiye’de bulunan yazma
kütüphaneleri 2010 yılına kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve
Yayımlar Genel Müdürlüğüne Bağlı olarak halk kütüphaneleri bünyesinde yahut
halk kütüphanelerine bağlı şube kütüphaneler ile Kültür Bakanlığı’na bağlı
yazma kütüphaneleri olarak teşkilatlanmışlar idi. Ancak; 28.12.2010 tarihinde
çıkarılan 6093 sayılı Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun gereğince
Yazma Eser kütüphaneleri Yazma Eserler Kurumu başkanlığına bağlı olarak
teşkilatlanmıştır. Bu başkanlığa bağlı üç bölge Müdürlüğü ve onyedi Yazma Eser
Kütüphanesi müdürlüğü kurulmuştur.
Özel şahıslar ya da kurumların da
yazma kütüphaneleri olduğu gibi, bazı kütüphanelerin dermesi içinde yazma
eserler de bulunmaktadır.
Bir kültür başkenti olan Konya’da
geçmişten günümüze çok sayıda yazma eser kütüphanesi bulunmaktadır Şu anda
hizmet veren Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü Kütüphanesi, Mevlana Dergahı
İhtisas Kütüphanesi, Üniversitelerin ve özel şahısların ellerinde bulunan
kitaplarla birlikte yaklaşık 50 000 yazma esere sahiptir. Bu eserler hem de
tarihi nitelikleri yönüyle önemli yazma eserlere sahiptir. Selçuklu ve Osmanlı
devlet adamlarının vakfettikleri ilim ve sanat değeri yüksek yazma eserler, bu
kütüphaneleri Türkiye’deki pek çok kütüphaneden farklı kılar. Sadreddin Konevi,
Kutlu Melek Hatun, Mehmet Said Hemdem Çelebi’nin kurduğu ve Abdülbâki
Gölpınarlı, Mehmet Önder, Muallim Ferit Uğur ve Dişçi Hacı Mehmet Dişsöken’in
kendi kütüphanelerini ammeye hizmet sunan kütüphanelere vakfetmeleriyle
kütüphane dermeleri genişlemiş ve ayrı bir değer kazanmıştır.
Ayrıca Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğü kitap şifahanesi Konya ve ülkemizin pek çok yerine hizmet sunmaktadır.
Yaptığı projelerle uluslararası düzeyde de nitelikli hizmet vermektedir.
Çeşitli konu ve dillerde (Türkçe,
Arapça, Farsça, İbranice Aramice, Kürtçe başta olmak üzere) olan bu yazma
eserlerin büyük çoğunluğu, Selçuklu, Osmanlı olmak üzere değişik dönemlere ait
yazmalardır.
Gerek içerdikleri bilgi gerekse sanat
değerleri bakımından son derece önemli olan bu yazma eserler ile matbaanın
kullanılmasıyla birlikte ortaya konan matbu eserler 900 yıllık Türk kütüphane
geleneğiyle, korunarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Matbaanın faaliyete geçmesinden
sonra yazma eser üretimi doğal olarak azalmıştır. Bu da yazma eserlerin
değerinin her geçen yüzyılda giderek artmasına neden olmuştur. Ayrıca 1928
öncesi Arap harfli nadir matbu eserler de bilimsel ve tarihi değer açısından
önemlidir.
Yazma eser kütüphaneleri dışında,
Koyunoğlu Müze ve Kütüphanesi’nde, Selçuk Üniversitesi Dokümantasyon Merkezi’nde,
N. E. Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kütüphanesinde, Selçuk Üniversitesi
Kütüphanesinde, Hayra Hizmet Vakfı kütüphaneleri çok değerli Arap harfli nadir
matbu eserlere ev sahipliği yapmaktadır.
Yazma kütüphaneleri ve diğer
kütüphanelerde bulunan yazmalar özel yöntemlerle korunmakta ve araştırmacıların
hizmetine sunulmaktadır. Yazma eser kütüphaneleri ile birlikte bu kütüphaneler
de yazma eserler sayısallaştırılarak yerli ve yapancı araştırmacıların
hizmetine sunmuştur. Yazma eserler konusunda Konya sahip olduğu eser sayısının
çokluğu ve özellikleri nedeniyle araştırmacılar için önemli bir merkez olma
yolunda emin adımlarla yürümektedir.
Bu bölümde Konya’da bulunan yazma
eser kütüphaneleri ve vermekte oldukları hizmetler tanıtılmıştır.
HALK
KÜTÜPHANELERİ
HALK KÜTÜPHANESİ
TANIM 1:Kadın-erkek her yaşta, her seviyede ve her meslekten
okuyucunun çeşitli konulardaki fikir ürünlerinden ücretsiz ve serbestçe
yararlanmasını sağlayarak bölgesinin kültürel, sosyal ve teknik kalkınmasına
yardımcı olan kurumlardır.
Yerel ya da bazı durumlarda
merkezi yönetim ya da onun adına bir başka kurum tarafından kurulup, finanse
edilen, ayırım gözetmeksizin kullanmak isteyen herkese açık olan bir
kütüphanedir.
Teşkilat,
görev ve mekan yapısını belirleyecek olan kanunun ise, kültür işlerinin Milli
Eğitim Bakanlığı’ndan ayrılışını ve yukarda anlatılan süreç sonucunda halk
kütüphanelerinin Kültür Bakanlığı çatısı altına girişini sağlayan kanundur.
Halk Kütüphanelerinde çalışan personelin özlük haklarını belirlemesi ve
devlet memurları içindeki yerini göstermesi bakımından halk kütüphanelerini
ilgilendiren bir başka kanun da 1965 yılında yürürlüğe giren ‘Devlet Memurları
Kanunu’dur. 1975 yılında değişikliğe uğrayan kanun gereğince halk
kütüphanelerinde çalışan kütüphaneciler, yönetim, icra, büro gibi hizmetler
gören ve diğer sınıflara girmeyen mesleklerin yer aldığı ‘Genel İdari Hizmetler ‘sınıfı altında toplanmıştır. Bu kanun gerek
kütüphanecilik mesleğinin kapsadığı görevler gerekse alınan kütüphanecilik
eğitimi doğrultusunda ‘Teknik Hizmetler’, ‘ Eğitim Öğretim Hizmetleri’
sınıflarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi için çalışmalar yapılmış, buna
karşın halk kütüphanesinde çalışacak kütüphanecilerin özlük hakları
düzeltilememiştir.
1960- 1980 döneminde halk kütüphanesi kurumuna gelen yenilikler: Halka
Açık Kütüphanelerin ‘Halk Kütüphanesi’ adı altında toplanması, bağlı olduğu
Kütüphaneler Müdürlüğü’nün Kütüphaneler Genel Müdürlüğü olarak
yapılandırılması, Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’nün bu dönem içinde kurulan
Kültür Bakanlığı altında teşkilatlanması ve halk kütüphanesi hizmetlerinin bir
merkezden yönetilmesi kararlarıdır. Bu dönem içinde halk kütüphanelerinin nicel
artışına rağmen bu kurumda çağdaş halk kütüphanesi hizmetlerine doğru bir
yenilenme hareketi gözlemlenememektedir.
ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİ
Bağlı bulundukları kurumların
öğretim ve araştırma politikalarına uygun olarak yayınlar seçme, sağlama,
kataloglama ve hizmete sunma görevlerini yerine getiren üniversite
kütüphanelerini, “Üniversite içinde
öğretim, üniversite içinde ve yakın çevresinde bilimsel araştırma ve geliştirme
çalışmalarını desteklemek, her gün gelişip ilerleyen, yeni yayınlarla
zenginleşen dünya biliminin son verilerini izlemekle görevli birimler”
biçiminde tanımlanabilir.
Üniversite kütüphanelerini
üniversitelerden ayrı düşünmek gerekir. Gelecekte
Konya’nın kütüphanecilikte tam anlamıyla bir dünya üssü olması için yeni
kurulan üniversitelerle birlikte ortak bir dokümantasyon merkezinin kurulması
gerekir.
Kütüphaneler bir şehrin
kültürünün, folklorunun, edebiyatının nabzının attığı merkezlerdir. Gelişen süreçte kütüphaneler önemli bir işlev
kazanmıştır. Eskiden kütüphaneler için ‘ödev
yapma yeri’ denmesine rağmen, günümüzde ödev yapmaktan ziyade bilimsel
araştırmalar için kullanılmaktadır. Ayrıca bu gün dijital kütüphanecilik de ön
plana çıkmıştır. Dijital kütüphaneciliğin kullanıldığı en önemli kütüphaneler
üniversite kütüphaneleridir. İnternet diye bir olgu var. Bundan da uzak
kalmamız mümkün değildir.
Ülkemizde
kütüphanelerde araştırma yapılıyor. Genç akademisyenler, araştırmacılar
buraları dolduruyorlar. Lisans düzeyinde araştırma yapılıyor. Kütüphanelerde
eskisi gibi asık suratlı devlet memurları yok olanlarda uzaklaştırılıyor. Şu
anda akademisyenler, araştırmacılar bir yerde buluşacaklarında kütüphaneleri
adres olarak veriyorlar. Dünya standartlarındaki kütüphanecilik ülkemize de
hızla girmeye başladı. Durum böyle olunca insanlar tarafından da kütüphaneler
bir merkez oldu.
Üniversitelerde de
nitelikli bir okur kitlesi var. Üniversitelerin onlarca ulusal ve uluslararası
dergilere abone olunduğunu görüyoruz. Yeni kurulan Üniversitelerimizde ilk iş
kütüphanelerini kurmak ve geliştirmeye çalışmak oldu. Yakın bir zamanda
üniversite sayısı 10’u geçecektir. Konya’da bu potansiyel görüyoruz.. Bu
anlamda üniversitelerle birlikte bilimsel çalışmaların hızlanacağı, ortak bir
dokümantasyon merkezi kurulması gerekmektedir.
Türkiye’de “üniversite” adıyla kurulan ilk üniversite 1933 yılında kapatılan
Darülfünun’un yerine kurulan İstanbul Üniversitesi’dir. Ülkemizde 2013
itibariyle 179 üniversite vardır. Bunlardan 109’si devlet üniversitesi, 69’u
vakıf üniversitesidir. Bugün 179 üniversiteye sahip olan Türkiye’deki
üniversitelerin beş tanesi Konya’dır. Bu üniversitelerden ikisi devlet üçü özel
üniversitedir. Konya’daki bu üniversitelerde okuyan yaklaşık 120.000 üniversite
öğrencisi, şehri çok hareketli bir
kültür merkezi haline getirmiştir. Bu nedenle geçmişten günümüze tarihi
değerler içeren tiyatrolar, sinemalar, müzeler, kütüphaneler, sergiler, gösteri merkezleri vb. kültürel mekânlar her
zaman ilgi çeken ve aktif yaşayan merkezler haline gelmiştir.
Konya’daki üniversite
kütüphanelerine göz attığımızda ise; üniversitelerin kütüphanelerine gerekli
önemi verdiği görmekteyiz. Kütüphane hizmetleri açısından dünya ölçütlerinde
hizmet vermektedir. Kütüphaneler hem sahip oldukları veri tabanları hem de
ulusal ve uluslararası ilişkiler sayesinde ihtiyaç duyulan her kitabı ya da
makaleyi çok kısa bir sürede dünyanın her yanından getirebilmektedir.
Üniversite kütüphaneleri istihdam ettikleri Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü
mezunu uzmanlar aracılığı ile üst düzeyde hizmet sunmaktadırlar.
Kitabın bu bölümünde Konya’daki
devlet ve özel üniversite kütüphaneleri hakkında bilgi verilmiştir.
OKUL KÜTÜPHANELERİ
Okul Kütüphaneleri: Eğitim ve
öğretim için gerekli her türlü bilgi kaynağını toplayan, düzenleyen, hizmetleri
ile parçası bulunduğu öğretim kademesinin amaçlarının gerçekleşmesine dinamik
bir şekilde katılan ve çağın gereksinimlerine uygun olarak gelişen toplumsal
kurumlardır.
Kütüphane ve eğitim birbirini
destekleyen ve birbirinden ayrılması zor kavramlardır. Bünyesinde düzenli
işleyen bir kütüphane bulunan okullar diğer okullara göre her zaman daha
başarılı olmuşlardır. Bilgi okuryazarlığının en temel destekçisi okul
kütüphaneleridir. Okul kütüphaneleri eğitim sürecinin vazgeçilmez parçalarıdır.
Okul kütüphaneleri yakın zamana
kadar ders ve test kitaplarıyla dolu idi. Ancak son zamanlarda roman, öykü, vb.
kitapların ödünç alındığı ve ödev hazırlayıp ders çalışılan yerler olmaya
başlaması sevindiricidir. Okumak yemek gibi, hava gibi doğal bir ihtiyaçtır. Bu
anlamda kütüphanecilikte insanlara okumanın ihtiyaç olduğu düşüncesini kavrata
bilindiği sürece başarı kendiliğinden gelecektir. İlköğretimde 100 temel eser
okunmaya başlandı. Okul kütüphanelerinin dermeleri gün geçtikçe zenginleşiyor.
Bu kütüphaneler, öğrencilerin
yeni teknolojileri tanıdıkları ve kullanım becerilerini geliştirdikleri, bu
becerileri eğitimsel amaçları destekleyen bir biçimde kullanıldığı merkezler
haline gelmiştir. Yaşamın ayrılmaz bir parçası olan teknoloji okul
kütüphanelerinin yapısını da değiştirmiştir. Elektronik kaynakların çoğalması,
bilgiye erişimde farklı becerilerin geliştirilmesine neden olmuştur. Günümüzde
kitap raflarının yerini bilgisayarlar almaya başlamıştır. Okul kütüphaneleri
öğrencilerin yoğun kullandıkları elektronik ortamdaki danışma kaynakları,
elektronik tam metin veri tabanları, elektronik kitaplar ve dergileri
karşılamak durumunda kalmıştır. Bu nedenle okul kütüphaneleri eğitim ve
öğretimde okulların olmassa olmaz parçasıdır. Özellikle internet bilgilerinin
kontrolsüz kullanılması okul kütüphanelerinin önemini arttırmaktadır.
Okul kütüphanesi dermesinin müfredatla
uygun biçimde geliştirilmesi, uygulama ve araştırmalarda ne tür yayınlara
ihtiyaç duyulacağının belirlenmesi açısından önemlidir. Kütüphanenin okul
içindeki yeri ve biçimi, sahip olduğu mobilyalar, yayınların öğrenciye sunumu,
diğer okullarla kütüphane ilişkileri, elektronik hizmet ve en önemlisi iyi bir
okul kütüphanecisine sahip olmak bir okul için en değerli hazinedir. Bu hazine
okulun başarısını arttırmada her zaman en önemli güç olmaktadır. Yapılan tüm araştırmalar
düzenli bir kütüphanesi olan okulların diğer okullara göre her zaman daha
başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrenciliği sırasında kitap okuyan, okul
kütüphanelerini kullanan öğrencilerin de hayatta başarılı oldukları da bilinen
gerçekler arasındadır.
2013-2014 Eğitim ve Öğretim
Yılında Konya’da 1674 okulda 478258 öğrenci eğitim görmektedir. Bu okullarda
bulunan kütüphane sayısı 672’dir. Bu okullarda düzenli bir okul kütüphanesi
sayısı ger geçen gün artmaktadır. Konya’da
belediyelerin okul kütüphanelerine desteği azımsanmayacak düzeydedir. Ancak
okul kütüphanecisi varlığından söz etmek zordur. Sadece Konya Lisesi ve Konya
Merkez Anadolu İmam-Hatip Lisesi Kütüphanelerinde kütüphane memuru
bulunmaktadır. Konya’da uzun bir geçmişe sahip olan Konya Lisesi ve Merkez
Anadolu İmam-Hatip Lisesi Kütüphanesi okul kütüphane türüne iyi birer örnektir.
Bu okullar sahip oldukları eski ve yeni yayınlar ile çalışma koşullarına uygun
mekânlarla öğrencilerin eğitim ve öğretimde ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamaktadır.
Bu bölümde Konya Lisesi ve Merkez İmam Hatip Lisesi kütüphaneleri
tanıtılmıştır.
1-KONYA YAZMA ESERLER
BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ KÜTÜPHANESİ
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü, Konya Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi olarak halen faaliyetlerini sürdürdüğü binasında 1984 yılında
Burdur İl Halk Kütüphanesi’ni sel basması sonucu çok değerli yazma eserlerin
zarar görmesi üzerine, ülkemizin çeşitli kütüphanelerinde bulunan değerli yazma
koleksiyonlarını bir araya toplamak, bakım ve onarımlarının yapılmasını
sağlamak, eserleri uygun ortamlarda muhafaza ederek araştırmacıların hizmetine
sunmak amacıyla hizmete açılmış, daha önce İl Halk Kütüphanesine bağlı olan
Yusuf Ağa Kütüphanesi de şube olarak kendisine bağlanmıştır.
28.12.2010 tarihinde çıkarılan 6093 sayılı Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun gereğince Konya Yazma
Eserler Bölge Müdürlüğü olarak ismi değişmiş ve Yusuf Ağa Yazma Eser
Kütüphanesi Müdürlüğü’nün yanı sıra Kayseri, Manisa ve Diyarbakır’da kurulan Yazma
Eser Kütüphanesi Müdürlükleri de bu bölge müdürlüğüne bağlanmıştır.
Toplam dört kattan oluşan Bölge Müdürlüğü binamızda 1 Kitap
Şifahanesi, 1 Araştırma Salonu, 1 Kataloglama ve Tasnif Merkezi, 1 Dijital
Çekim Odası, 1 Laboratuar, 1 Çok Amaçlı Salon, 11 Çalışma Odası, 1 CD Arşiv
Odası, el yazması eserlerin korunduğu 4 özel çelik kasa biçiminde depo ile
matbu eserlerin yer aldığı 6 depo bulunmakta olup, toplam kullanım alanı 723
m²’dir.
İstanbul Süleymaniye Kütüphane’den sonra en büyük Yazma Eser
Koleksiyonuna sahip olan Bölge Müdürlüğünün önemli bir özelliği de Ülkemizin
değişik yerlerinden bir çok kitabı bünyesinde barındırması olup, birçok il ve
ilçeden kitapların kütüphanemize devri
sürmektedir. Halen Bölge Müdürlüğümüz bünyesinde satın alma yoluyla elde edilen
kitaplarla birlikte 92 koleksiyon bulunmaktadır. Çoğunluğu Arapça, Osmanlı
Türkçesi ve Farsça el yazmaları arasında Kürtçe, Süryanice, İbranice kitaplar
da mevcuttur.
El Yazması ve Nadir Matbu kitapların yanı sıra Konya’mıza ait
geçmişten günümüze yayınlanmış gazetelerin pek çoğunun dijital kopyası ile
Konya ve ilçelerine ait Şer’iyye Sicillerinin tamamının mikrofilm CD kopyaları
da kütüphane arşivinde bulunmaktadır.
Kurumuda mevcut eserlerin tasnif işlemleri tamamlanmış olanların
katalog bilgileri sunucular (server) aracılığıyla hem kütüphanede hem de
internet ortamında web sayfamızdan taranabilmekte, kütüphane merkezinde yapılan
taramalarda tasnif işlemleri tamamlanmamış eserler de dahil tüm kitapların
görüntülerine sistem üzerinden erişim sağlanabilmektedir.
BÖLÜMLER
A-OKUMA ve ARAŞTIRMA SALONU
Okuyucu salonuna gelen yerli ve yabancı
araştırmacılar burada bulunan kapalı devre sistem bilgisayarlarıyla eser
görüntülerini de içeren katalog taraması yapabileceği gibi internet ortamına
açık bilgisayarlardan da ihtiyaç duyduğu diğer bilgi ve belgelere
ulaşabilmektedir. İsteyen araştırmacılar istedikleri eser veya eserlerin
istedikleri kadarının kopyasını mevzuat usulleri çerçevesinde alabilmektedir.
Araştırmacılar e-posta, faks ve telefon aracılığıyla uzaktan da kopya talep
edebilmekte; Görevli 3 personel, mevzuat doğrultusunda araştırmacıların
taleplerini karşılamaktadır. Okuma ve Araştırma Salonu, cumartesi günü de dâhil
olmak üzere haftada 6 gün hizmet vermektedir.
A- KATALOGLAMA ve TASNİF BİRİMİ
Bu birimde görev alan 4 personel başka kurumlara naklen geçtiği için
şuanda 2 personelle kitap tespit ve katalog çalışmaları yürütülmektedir.
B- KİTAP ŞİFAHANESİ (KORUMA VE ONARIM SERVİSİ)
Yazma Eserlerin temizlik, bakım ve asıllarına uygun olarak Restorasyon
ve cilt işlemleri ile koruyucu tedbirlerin alınmasını gerektiren faaliyetleri
kapsamaktadır. 2007 yılında Dubai Cuma El Macit Kültür Merkeziyle yapılan
eğitim ve işbirliği protokolü çerçevesinde donanımlı personel ve teknik malzeme
bakımından geliştirilen serviste standart malzeme-aletlere ilave olarak Restorasyon Makinesi, Kuru Temizleme Cihazı, Sterilizasyon Makinesi, Kimyasal Destek Makinesi (Matbu Kitaplar
İçin), Elyaf Karıştırıcı Mikser ve Sıcak Pres Makinesi kullanılmaktadır.
Halen Restoratör, Kitap Pataloğu, Kimyager, Biyolog, Laborant ve ciltçilerden
oluşan 15 kişilik bir ekibin hizmet verdiği serviste kuru temizlik, kağıt
restorasyonu, organik kağıt imalatı, klasik ve modern cilt yapılmakta, kimyasal
ve biyolojik araştırmalar yürütülmektedir. Kimyasal ve biyolojik araştırmalar,
oluşturulmakta olan Mikrobiyoloji Laboratuarı tamamlanınca bu servisten
ayrılarak çalışmalarına ayrı bir birim olarak devam edecektir.
Bölge
müdürlüğünde koruma ve onarım servisi, geçen yıl devir gelen yaklaşık 40.000
eserin kuru temizliğini yapmış, 330 el yazması ve 22 nadir matbu eserin de
onarımını yapmıştır. Bunun yanında şahıslara ve özel koleksiyonlara ait bir çok
eserin temizlik ve küçük onarımlarını da yapmıştır.
2015
yılı ilk altı ayında da; yaklaşık 6.000 eserin kuru temizliğini yapmış, 76 el
yazması ve 4 nadir matbu eserin
onarımını tamamlamıştır.
Ayrıca,
Yunanistan’ın İskeçe- Fıçıllı köyü camisine ait meşhur hattatlardan Şevki
Efendi tarafından yazılmış 10 adet levhanın da onarımını yapmıştır.
C- SAYISALLAŞTIRMA SERVİSİ
Bölge Müdürlüğü sayısallaştırma servisinde geçen yıl yaklaşık
1.000.000 poz sayısallaştırma yapılmıştır. Bu güne kadar yaklaşık 35.000.000
poz çekim yapılmıştır.
D- DEPOLAR
El yazma kitaplar özel çelik kasa şeklinde
yapılmış depolarda muhafaza edilmek üzere tüm kitap depoları iklimlendirme
koşulları kontrol altında tutulmakta; ısı ve nem ölçme cihazları verileri takip
ve kayıt edilerek nem alma, nem verme ve klima cihazlarıyla depo iklimi dengelenmektedir.
Tüm depolar şifreli giriş sistemi, hareket dedektörleri ve kameralarla kontrol
altında tutulmakta, giriş çıkışlar en az iki personelle gerçekleştirilmektedir.
2-KARATAY YUSUFAĞA YAZMA ESER
KÜTÜPHANESİ MÜDÜRLÜĞÜ
Osmanlı döneminde çeşitli bölgelerde yaptırılan
kütüphanelerin çoğu, ya bu bölgelerde doğup-büyümüş, ya da bir müddet vazife
yapmış kimseler tarafından kurulmuşlardır. Fakat Konya’da 1210/1795 yılında
Yusuf Ağa tarafından kurulan kütüphane bu konudaki birkaç istisnadan biridir.
Giritli fakir bir aileden gelen ve kethüdalık, baruthane nazırlığı, darbhane
eminliği gibi görevlerde bulunan Yusuf Ağa, bir kütüphane ve medrese yapmak
istediğinde, böyle bir hayır eseri için en çok ihtiyaç duyulan bölgeyi
araştırmış ve Konya’da karar kılmıştır. Konya’yı seçmesinin sebebini
vakfiyesinden giriş bölümünde şöyle açıklamaktadır
“ez-kadîm dârü’l-ulûm ve mecma’-i fuhûl-i
kurûn olan medine-i Konya’da, nedret-i kütüb-i nefîse ve tahsili nefâyis-i
fünûna sarf-ı nakd-i vakt iden bî-nihâye talebe-i kirâm-ı dânişverân-ı
ğayret-keşân oldukları… be-tahsîs ol havâlide ‘ulûm-ı ‘akliye ve nakdiye ve
funûn-ı ‘âliye ve âliyeye dâir ve sâ’ir müellefât-ı müstahseneden mütûn ve
şurûh havâşî tuhfe-i nâdire makulesi idügi…(s.115)
Yusuf Ağa
daha sonra ki satırlarda, Konya’nın seçilmesinin diğer bir sebebinin de bu
şehrin manevî havasının olduğunun bildirmektedir.
Bina 17 Ocak 1795 (25
Cemaziyelahir 1209) yılında inşa edilmiştir. Bina emini Mehmet Sadık’tır. Bugün
pencereden bozma bir kapıdan içeri girilmektedir. Asıl kapısı Selimiye Camii’ne
açılmaktadır. Bina Gödene Taşı’ndan inşa edilmiş ve üzeri kurşunlu bir kubbe
ile örtülmüştür. Altlı üstlü 22 penceresi vardır. İçinin uzunluğu ve genişliği
10.80 metredir. Kütüphane tek katlı olup kubbeyle örtülü bir salonu
bulunmaktadır. Toplam kullanım alanı 110 m²’dir.
Yusuf Ağa kütüphanenin yanında bir de
medrese inşa ettirmiştir. Bu medrese, “Kütüphane
Medresesi” olarak meşhur olmuştur.
Kütüphane, Sultan Selim Camii’nin sağ
batı köşesi bitişiğindedir. Bitişiğinde bulunan Sultan Selim Camiinden 228 sene
sonra yapılmış olan kütüphanenin mimarı yapısı camiye uydurulmuştur Bu
kütüphane, Konya’da kütüphane olarak yapılan ve günümüze kadar gelen tek
binadır. Kütüphanenin Türkçe Vakfiyesi vardır. Vakfiyede kütüphanede çalışanlarının
niteliklerinden, kütüphanenin bakım ve temizliğine kadar her ayrıntıya
titizlikle yer verilmiştir. Adeta modern kütüphaneciliğin ilkeleri burada
zikredilmiştir. Kütüphane, tarihi gelişimi, binası ve içinde barındırdığı
eserler bakımından kendisine has bir özeliğe sahiptir.
Evvelce yere hasır ve kilim serilir ve
okuyucular diz çökmek suretiyle kitap okurlardı. Sonraları bu usul değişmiş,
ortada geniş bir kerevet ve kerevetin üstünde büyük bir masa ve sandalyeler
konmuştur. (1922). Kütüphane 1927 yılından sonra Mevlâna Müzesi kitaplığı ile
birleştirilmiş ve bina Memurlar Kooperatifi’ne tahsis edilmiştir.
Tekrar 1946 yılından sonra Maarif
Vekâleti Kütüphaneler Müdürlüğüne geçen Kütüphane 1949 yılında yeni tesis ve
modern usuller ile hizmete girmiştir.
2000 yılında meydana gelen hırsızlık
olayından sonra kütüphane; Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün 16.03.2001 Tarih ve
1684 tarihli yazısıyla “Personel verilmesi imkanı bulunmadığı” gerekçesiyle
randevulu sistemle hizmete başlamıştır. 2004 tarihinde Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi Müdürlüğünün teklifiyle tekrar normal mesaiye dönülmüştür.
Kütüphanenin 2007 Yılında Tonoz,
kubbe, kavisli kısımların kurşunları döşenmiş, elektrik tesisatı tamamen
yenilenmiştir. 2012 yılında tekrar iç kısmında düzenlemeler yapılmış, tarihi
yapısına uygun olarak tefrişatı yenilenmiştir.
Uzun süre Konya Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet vermiştir. Son olarak Türkiye Yazma
Eserler Kurumu Başkanlığı Kuruluş Ve Görevleri Hakkında 6093 sayılı Kanun ile
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na bağlı olarak teşkilatlanmış ve Konya
Yazma Eserler Bölge Müdürlüğüne bağlanmıştır.
Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde Arap harfli
matbu eserlerin yanı sıra; Latin harfli, eserlerde bulunmaktadır. Arapça,
Farsça ve Osmanlı Türkçesi; 3157
yazma eserin bulunduğu
kütüphanede 8563 adet de matbu kitap mevcuttur.
Sadreddin Konevî kütüphanesi buraya
nakledilmiştir. Bunlar 168 kitaptır.
Kütüphanedeki el yazması ve nadir
matbu eserlerin tamamı sayısallaştırılmış durumdadır. Ayrıca 216 eserin de
mikrofilmi vardır.
Yusuf Ağa, 25 Cemazie’l-âhir 1209/
Aralık 1794 tarihinde hazırlattığı vakfiyesine Atıf Efendi, Ragıp Paşa ve
Hamidiye kütüphaneleri vakfiyelerindeki şartlara benzer şartlar koydurmuştur.
Ancak vakfiyede personelin ücretinin altı ayda bir verilmesi, hâfız-ı
kütüblerin Konya halkından olmaları gibi birkaç değişik şart da vardır. Yine
aynı tarihte yapılan ek vakfiyeden, vakfın giderlerinin karşılanması için
devrin padişahı tarafından Yusuf Ağa’ya iki mukataanın gelirlerinin verildiğini
öğrenmekteyiz. Osmanlı’nın son dönemine kadar kütüphanelerde hafız-ı kutuplar
görev yapmıştır. Yusuf Ağa, kütüphanede çalışacak hafız-ı kutupların nasıl
olması ve kütüphanedeki görevleri ile ilgili açıklamaları vakfiyesinde
yapmıştır. Vakfiyede hafız-ı kutupla ilgili;
kitapları doğru okuyup ayırt etmesi, kitapları tasnif ederek dolaplara
yerleştirmesi, Konya’da oturması, emin ve dürüst, bilgili ve yetenekli, hal ve
hareketleri taktir edilen, güzel huylu, dindar, temiz ahlâklı, olması
istenmektedir. Hafız-ı kütüb-i evvel ve hafız-ı kütüb-i sani olmak üzere iki
hafız-ı kütübün kütüphanede görevlendirildiği görülmektedir. Hafız-ı kütüb-i
evvele 100 akçe, hafız-ı kütüb-i saniye ise 90 akçe verilmesi şart koşulmuştur.
Hafız-ı kütüpler yanında kütüphanede yamağ-ı evvel ve yamağ-ı sani de
görevlendirilmiştir. 07 Şaban 1211/05 Şubat 1797’de hafız-ı kütüb-i sani olan
Mehmed Efendi’nin ölümü üzerine, yerine yamağ-ı evvel Hafız Mehmed Efendi b.
İsmail’in görevlendirilmesi için teklif edilmiştir. Boşalan yamağ-ı evvel
görevine de yamağ-ı sanî Mehmed Said Efendi, yamağ-ı saniliğe de erbâb-ı
istihkaktan Hadimî es-Seyyid Ahmed Efendi b. İsmail atanmıştır. Atanan
görevlilerinden kütüphaneyi açmada ve kapatmada dikkatli davranmaları ayrıca
vakfiye şartlarına uygun olarak dışarı kitap çıkarılmaması hususlarına dikkat
etmeleri istenmiştir.
111 Numaralı Konya Şer’iye Sicili’nde
Kütüphanede bulunan kitapların bir listesi verilmiştir. Bu listede; tefsir,
fıkıh, Kur’an-ı Kerim, hadis, siyer, tabakat, tarih, tıp, rüya tabiri, mantık,
feraiz, ilm-i Kelam, lügat, ilm-i meani, ilm-i Nahiv, ilm-i sarf, hey’et,
hendese ve ahlâk gibi konularına göre kitaplar tasnif edilmiştir.
Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne zaman zaman
hayırseverlerin çeşitli kitapları vakfettikleri anlaşılmaktadır. Vefatından
önce hayırseverler ellerindeki yazma ve basma eserleri kütüphaneye
vakfetmişlerdir. Konya Şer’iye Sicilleri’nde, kütüphaneye yapılan bağış vakıf
kitaplarla ilgili önemli kayıtlar bulunmaktadır. H.1232/M.1816-1817’de
Konya’nın Ahmed Fakih Mahallesi’nden Nimetzâde el- Hâc Hasan ibn Mehmed Şakir,
11 cilt kitabını ile bir “Kelam-ı Kadim”ini vakfedip, kitapların oğlu Hasan
Hüseyin’e, sonra onun evladı nesline
verilmesini şart koşmuştur. Neslinin kesilmesinden sonra ise kitapların Yusuf
Ağa Kütüphanesi’ne teslim edilmesini vasiyet etmiştir.
Konya Valisi Ali Kemalî Paşa, Yusuf
Ağa Kütüphanesi’ne konulmak üzere altı cilt “İbnü’l- Âbidin”i hâfız-ı kütüb-i
evvel Mehmed Emin Efendi ve hafız-ı kütüb-ı sanî Mustafa’ya teslim etmiştir.
Bozkırî Hasan Efendi’nin vasiyetine göre Müftizâde Mustafa Efendi tarafından
Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne konulmak üzere yedi cilt basma “Fetevâ” ile bir cilt
basma “Abdürrahim Fetevası” teslim edilmiştir.
Konya Valisi Ziya Paşa, Yusuf Ağa
Kütüphanesi’nde hıfz olunması ve dışarıya çıkarılmaması şartıyla kütüphaneye,
“Arabî Mesnevi Şerhi”, Arapça ve Türkçe “Harâbât”, “Âli Tarihi”, “Kafiye
Şerhi”, “Gülüstan ve Bostan” gibi kitaplardan oluşan 57 cilt kitap
vakfetmiştir. Kütüphaneye kitap bağışı yapan ve kitap vakfedenlerin kimliğine bakıldığı
zaman, valilerden, kadınlardan, ilim adamlarından kişiler olduğu görülmektedir.
Toplumun her kesiminden insanların kütüphaneye kitap vakfettikleri
görülmektedir. Bu kayıtlar, kütüphanenin bağış ve vakıf kitaplarla zamanla
zenginleştiğini de göstermektedir.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında
kütüphanede 1223 kitap mevcuttu. Şeyh Sadreddin-i Konevî Kütüphanesi’nden 168
kitap da buraya nakledilmiştir. Hadisle ilgili nadir yazmaların bir kısmı
günümüze kadar ulaşmıştır. Yusuf Ağa
Kütüphanesi sayesinde birçok nadir yazma günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu
bakımdan Yusuf Ağa Kütüphanesi Türk kültür tarihinde ayrı bir öneme sahiptir.
Zaman zaman kütüphanede bulunan
kitapların tamir edildiği de belgelerden anlaşılmaktadır. H.1311/M.1893-1894’te
kütüphanede bulunan kitapların eskiyen ciltlerinin de tamir edildiği
anlaşılmaktadır. Kitapların ciltlerinin tamiri için 11552 kuruş harcanmıştır.
Kütüphane, halen Yazma Eserler Kurumu
Başkanlığı Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğüne bağlı bir müdürlük olarak, Aziziye
Mah. Müze Alanı Cad. No:5 42030 Karatay
/ KONYA Telefon/Faks: 0332 352 17 76
adresinde hizmet etmeye devam etmektedir.
Kolleksiyonlar:
1. ŞEYH
SADRETTİN KONEVİ
2. HZ.HADİMİ
3. YUSUF
AĞA
4. İBRAHİM
ACZİ KENDİ
5. MİLLİ
KÜTÜPHANE
6. ABDÜRRAHİM
7. ZENCİRLİ
MEDRESESİ
8. ZAFERİYE
MEDRESESİ
9. KARAMAN
10. MÜMTAZ
KORU
11. AHMET
NACİ KARAHÜYÜKLÜ VAKFI
12. FAİK
SOYMAN
13. ULEMADAN
ABİDİN RIFAT VE ZİYA EFENDİLERİN VARİSLERİNİN HEDİYESİ
14. KUTLU
MELEK HATUN
15. KARMA
ORTAOKULU
16. KÜTÜPHANELER
VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Bağış Yapanlar
1. Süleyman
Ertüzün
2. Türk
Anadolu Vakfı
3. Mehmet
Akay
4. Yaşar
Emre
5. Ahmet
Parlak
6. Mustafa
Kale
7. A.Naci
Karahöyüklü Vakfı
8. Vahdi
Ögmen
9. Feriha
Ögmen
10. Nedim
Ögmen
11. Odabaşı
Abdullah ogullar
12. Şükrü
Özaydın vereseleri
13. Millet Vekili Kazım Korel
14. Ferit
Uğur
14.
Cahit Öztelli
Hz.
Mevlâna’nın vuslatından sonra türbesi çevresinde kurulan dergâha, dervişler tarafından
yazılan kitapların yanı sıra devlet adamları ve zenginler tarafından vakfedilen
kitaplardan önemli bir koleksiyon oluşmuştur. Çoğu Selçuklu Dönemine ilişkin
yazmalardan oluşan bu kitapların zamanla dağıldığı, Postnîşîn Ebubekir Çelebi
II. (Ölümü:1785)’nin İstanbul’a gönderilmesiyle de büyük bir
kısmının İstanbul’a taşındığı anlaşılmıştır.
Mevlânâ
Dergâhı’nda bilinen ilk kurumsal kütüphane; Mevlânâ Dergâhı’nın 24.
Postnişîni Hemdem Sa’id Çelebi (1807-1858), evinde bulunan hususi kütüphanesini
1854 yılında Mevlânâ Dergâhı’na naklederek, dergâh içinde yer alan Fatma Hatun
Türbesi’nde kurulmuştur. Kendi kütüphanesinden getirdiği kitaplar ile dergâhta
dağınık vaziyette bulunan kitapları bu kütüphaneye kayıt ve tescil etmiştir.
Kütüphanenin vakfiyesi bulunmamaktadır. Hemdem Sa’id Çelebi kendi vakfettiği
kitapları, birisi 25x24 mm ölçülerinde diğeri 23x19 mm ölçülerinde oval biçimli
olan iki mühürler mühürlenmiştir.
Kare mühürde;
“
Min kütübü’l fakîr İbni Hazret-i Mevlânâ
Kaddesen
Allahu Sırrahü’l Alâ Şeyh Mehmed Sa’id
Beyzi Mühürde ise
“Vakıf
Kütüphânesi Hazret-i Mevlânâ
Kaddese
Sırrahü’l Alâ yazılıdır.
Fatma Hatun Türbesi
kitapları alamayacak hale gelince şuanda Müdür odası olarak kullanılan “ Meydan-ı Şerif odası” kütüphane haline
getirilmiştir.
Mevlânâ
Dergâhı 1926 yılında müzeye dönüştürülünce, kütüphanede bulunan kitaplar
yeniden düzenlenerek 27.09.1927
tarihinde törenle “İhtisas Kütüphânesi”
adı altında çelebi makamı olarak bilinen Dergâh Şeyhlerinin misafir kabul ettikleri odada
hizmete açılmıştır. Odanın kuzey
duvarı üzerinde bir penceresi vardı ki,
Dergâh içine açılan bu yere “Niyaz
Penceresi” denilirdi.
Bu dönemde kütüphanedeki kitaplar
yeniden tasnif edilmiş ve envanterleri yenilenmiştir. Kütüphanede kayıtlı olan
yazma eserlerden cilt, hat ve tezhip yönünden değerli olan 400 yazma eser diğer
yazma eserlerden ayrılarak “Müzelik
Eserler” bölümüne alınmıştır.
Bu kütüphanede, 1878 Tarikli Konya
Salnamesinde 1300 Yazma kitap olduğu
kayıtlıdır.
Ali Canip Yöntem (1887-1967) tarafından "Konya Müzesindeki Kütüphane"
adıyla (Osmanlı Türkçesi olarak) 22 Aralık 1927’de Hayat dergisinde yayınlan
makalesinde; buradaki kitaplar –yazma ve basma- cilt itibarıyla 3.222 adettir.
Risaleler olarak
değerlendirildiğinde Konya Müzesi kitap sayısı bu tarihte 3.690’ı bulmaktadır.
Pek nefis cilt ve tezhibe malik olup müzede camekanlar içinde korunan eserler
bu toplam sayıya dahil değildir.
Umum yazmaların adedi
1.269 ve basmaların adedi 1.953 cilttir.
Mevcut kitapların hemen
hemen yüzde yetmişi sekseni Hemdem Çelebi’nin malı ve vakfı olduğu
üzerlerindeki kayd-ı mühürlerden anlaşılmaktadır.
Kitap meraklısı ve alim
bir zat olan Hemdem Sait Çelebi kırk beş sene burada postnişin olmuş ve 1275
tarihinde vefat etmiştir.
Müze Kütüphanesi’ni
dolduran kitaplar meyanında hemen her yerde tesadüf edilecekler de vardır;
fakat bir kısmı pek kıymettar ve pek nadir nüshalardan oluşmaktadır.
Ezcümle 677 tarihinde
istinsah edilmiş mesnevi nüshası bu koleksiyonun en önemli, eserlerindendir.
Müstensihi olan Mehmed ibni Abdullah el-Konevî bu nüshayı “nüshay-ı asliye”den iktibas eylediğini
hatimede açıklamaktadır. Altıyüz yetmiş yedi senesinde yani bundan altı buçuk
asır evvel kaleme alınan bu kıymettar nüshanın yazısı nesihtir. 613 sahifedir.
Cildi küçük ve köşeleri şemseli olmak üzere nefistir. Fakat maalesef mıklebi kopmuştur.
Bu nüsha yeni tanzim edilmiş olan defterde 60 numarada kayıtlıdır. Müze
kütüphanesinde 4 nüshada Divan-ı Kebir bulunmaktadır ki bunların en
eskisi iki cilt üzerinedir. Bu eski nüshanın müstensihi Hasan b. Osman
el-Mevlevi’dir. 768’de başlamış 770’de bitirmiştir. Yazısı Selçuklu nesihidir..
Birinci cildi 305, ikinci cildi 340 sayfadır. Bu nüsha “Şerafeddin” namında bir zata mahsus olarak kaleme alınmıştır ki
katib bu zata “Emir sani el-Mevlevi”
ünvanını veriyor. Bu da 66 numarada kayıtlıdır.
Yine buradaki eski
nüshalardan biri de Mevlana’nın oğlu Sultan Veled’in İbtidaname, Rebabname,
İntihaname’sini ihtiva etmektedir ki Ahmet ibni Muhammed el-Katib tarafından
732 tarihinde kaleme alınmıştır. 76 numarada kayıtlıdır.
Müze Kütüphanesi’nde
Fuzuli’nin pek eski ve muteber bir Divan nüshasına da önemli eserler arasında
zikredilebilir. Yazma nüshaların hemen hepsinde görüldüğü üzere bunda da
Kasideler kısmı yoktur. Sade gazeller, muhammesler, müseddesler ila ahir…
Okunuyor. 984’de yani Fuzuli’nin vefatından 21 sene sonra “Hüseyin ibni Gülşeni
muallim-i Gülşeni” tarafından yazılmıştır. Azeri şive ve imla tarzını tamamen
muhafaza etmektedir. “Fuzuli Divanı”nın
yeniden, sahih bir surette tab’ı halinde bu nüshadan müstağni kalınamaz.
Burada mevcut kıymetli
eserler meyanında meşhur Türk şairi Ahmedi’nin ta 864’de “Ataullah ibni Abdullah” tarafından yazılmış “İskendername”
nüshası da vardır.
Bunlardan başka “Hadikatüs-süeda”nın
985 ve 994’de yazılmış iki nüshasıyla “Şah u Geda”nın 970’de “Künhü’l-ahbar”ın
1063’de yazılmış birer nüshası dikkate şayandır.
İhtisas Kütüphanesi’nde, Selçuklu devlet
adamlarının, Karamanoğullarının, Osmanlı sultanları ve devlet adamlarının yanı
sıra Mevlâna muhibbi zenginlerin hediye ve vakfettikleri kitaplar mevcuttur. Bu
kitaplar içerisinde Kur’an-ı Kerimler, kıraat, tecvit, tefsir, hadis, fıkıh,
kelam, tababet, tarih, lügat, mantık, hikmet, musiki, edebiyat, tasavvuf ve
Mevleviliğe ait çeşitli kitaplar
bulunmaktadır.
1931 yılında Milli Eğitim
Bakanlığından alınan izinle Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde bulunan
7058 kitap İhtisas Kütüphanesi’ne devredilmiştir. Bu kitaplar 1946 yılında
tekrar Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne iade edilmiştir.
İhtisas Kütüphanesi’nde günümüze
kadar yapılan bağışlarla her geçen gün kitapların sayısı artmış ve Arap harfli
matbu eserlerde kütüphane raflarına girmiştir. 2008 yılı başlarında yapılan bir
çalışmayla kitaplar yazma ve basma eserler olarak ikiye ayrılmış, Osmanlıca,
Arapça, Farsça el yazması eserler ile Hz. Mevlâna ile ilgili Türkçe eserler
kütüphanede bırakılıp, Türkçe, İngilizce Almanca vd. dillerdeki matbu eserler
Etnografya Müzesi bünyesindeki kütüphaneye taşınmıştır. Bu çalışma sonunda
toplam 10754 (2011 yılı itibariyle bu sayı 10805’e ulamıştır. Bu eserlerin 2079
adedi yazma eserdir) eserden 4400 adedi Etnografya Müzesi’ne gönderilmiştir. Bu
ayırma çalışmaları sırasında boşalan raflara Fatma Hatun Türbesi’nde bulunan
Ferit Uğur ve Hacı Mehmet Dişsöken Kütüphanesi ile Hazine-i Evrak Arşivi’de
taşınmıştır. 30. 05. 2015. İtibariyle yazma ve nadir matbu kitap sayısı, 2756 dır.
İhtisas Kütüphanesi’nde bulunan
yazma eserler üzerindeki ilk çalışma 1951 yılında “XXII. Milletlerarası Doğu Ülkeleri Kongresi”nde yayınlanan bir
tebliğdir. Bu tebliğde kütüphanede bulunan yazma eserlerden seçilmiş 150 eserin
bibliyografik künyeleri verilmiştir. Daha sonra ki çalışma ise 1960 yıllarda
rahmetli Abdülbâki GÖLPINARLI tarafından yapılmıştır. Son derece ilmi olan bu
çalışma üç cilt halinde “Mevlana Müzesi
Yazma Eserler Kataloğu” adıyla, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü
tarafından Türk Tarih Kurumu Matbaasında bastırılmıştır.
Mevlana Müzesinde bulunan 225 yazma
eser ve müzelik kitaplar arasında yer alan 300 adet yazma eserin yer aldığı
katalog çalışmaları ile birlikte hazırlanmıştır. Bu çalışma da Kültür Bakanlığı
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce yayımlanmıştır.
Rahmetli Gölpınarlı bu katalogunun
4. Cildinin tasihi, Müjgan Cunbur
tarafından yapılmış, diğer iki cildin tashihi ise Hüseyin Ayan tarafından
yapılarak Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmıştır. Serpil Bağcı ise
Kütüphanedeki resimli yazmalarla ilgili “
Mevlâna Müzesi Resimli El Yazmaları” isimli kitabını hazırlamıştır.
Yazma Eserlerin tamamı 2006’da Konya
Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi tarafından dijital ortama aktarılmıştır.
Konya Müzesi
Kütüphanesi “İslamî sanatlara” dair araştırma yapacak olanlar için mühhteşem
bir hazinedir.
Mevlânâ Müzesi İhtisas Kütüphanesi
1989 yılında Konya ve Mülhakatı Eski Eserleri Sevenler Derneği tarafından
yeniden onartılmıştır.
2012 yılında çelebi dairesinin arka
kısmında yer ala bir zamanlar matbahı şerif olarak, daha sonra bulaşıkhane ve
çamaşırhane görevi görmüş olan, 1983 yılında müdürlük arşivi yapılan ve en son
orak da; Kültür Müdürlüğü yemekhanesi olarak kullanılan mekana taşınarak burada
hizmet vermeye başlamıştır.
Hazine-i
Evrak Arşivi
Kütüphane içerisinde yer alan
Hazine-i Evrak Arşivi 05.05.1957 yılında Müze Müdürü Mehmet Önder tarafından
kurulmuştur. Dergâha ait 109 bez torba içinde bulunan 1497 belge Müze Müdür
Yardımcısı Necati Elgin tarafından tasnif edilmiş ve envanterleri
çıkartılmıştır. Abdülbâki Gölpınarlı ise bu belgelerin katalogunu hazırlamıştır. Sonraki yıllarda bu arşive Mehmet Önder 192, Rusuhi
Baykara, YenikapıMevlevihanesi’ne ait 764, Faik Akçınar 81, Hz. Mevlâna
soyundan gelen Rifat Nazıroğlu Çelebi 101 belge bağışlamıştır. 2011 yılında mutfak
üstündeki depoda bulunan evraklarında kayda geçirilmesiyle birlikte günümüzde arşivde
toplam 3708 adet belge mevcuttur. Arşiv belgeleri arasında ağırlıklı olarak
Anadolu dışındaki Mevlevihanelerle yapılan yazışmalar, Selçuklu Dönemi
vakfiyeleri, Celâliye vakıfları, şeyh tayinleriyle ilgili belgeler ile
Mevlevihanelerin tamirleri, bakımları, onarımları,projeleri ve izinleriyle ilgili
belgeler bulunmaktadır. Bu arşiv belgeleri 2012 yılında Konya Yazma Eserler
Bölge Müdürlüğü Kitap Şifahanesinde bakım ve onarımdan geçirilerek
sayısallaştırılmıştır.
Abdülbâki Gölpınarlı, 1961
yılında kütüphanesini Mevlâna Müzesi’ne bağışlamış ve kitapları burada derviş
hücrelerinden birisine konulmuştur.
Kütüphanede 2213 eser kayıtlıdır. Eserlerin 228 adedi el yazması kitap,
54’ü hat ve tezhib sanatının önemli örneklerinden levhalar ve 3’ü de kendisinin
kullandığı tespihlerdir. Gölpınarlı, 1975–80 yılları arasında 228 el yazmasının
kataloğunu hazırlamıştır. Ancak katalog vefatından sonra Prof. Dr. Hüseyin Ayan
tarafından gözden geçirildikten sonra Türk Tarih Kurumu tarafından 2003 yılında
yayımlanmıştır. Gölpınarlı, kitaplarını sikke biçimli bir mühürle mühürlemiştir
. Bu mühürde “Bî-dil u bî-ser u pâ Abdülbâki kıtmir-i cenab-ı Hazret-i Mevlânâ”
yazılıdır.
2009 yılında derviş hücrelerinde
yapılan restorasyon sebebiyle Gölpınarlı’nın koleksiyonu, semahanede yer alan
kadınlar mahfiline taşınmış ve 2011 yılı itibariyle de 228 adet yazma eser, 54
levha ve 3 adet tespih dışında kalan 1928 adet matbu eser İl Halk Kütüphanesi’ne
devredilmiştir. Müzede kalan yazma kitaplar İhtisas Kütüphanesi’ne
taşınmıştır.
5-MEHMET ÖNDER KÜTÜPHANESİ
Önder, yıllarca biriktirdiği
kütüphanesini Mevlâna Müzesi, Koyunoğlu Müzesi, Selçuk Üniversitesi ve doğduğu
Karkın köyüne bağışlamıştır. Türk Kültürü ve sanatı ile ilgili yayınlanmış 74
kitabı ve bine yakın makalesi bulunan Mehmet Önder bin bir emekle topladığı
değerli kitap ve arşivini vefatından önce 1986 senesinde Koyunoğlu Müze ve
Kütüphanesine bağışlamıştır.
Mehmet
Önder Kütüphanesi’nde bulunan kitapların ekserisi kültür ağırlıklı olup toplam 4972 adettir.
Bunlar Koyunoğlu Müzesi’ne bağışladığı arşivi ise kendisinin katılmış olduğu
bilgi şöleni, panel, konferans ve verdiği bildiriler konusunda tanıtıcı
davetiyelerden oluşmaktadır. 1982
yılında Mevlâna Müzesi’ne bağışladığı kitapları ise Abdulbaki Gölpınarlı
Kütüphanesi’nin bitişiğindeki derviş hücresinde yer almakta idi. Kitapların
büyük bölümü arkeoloji, sanat tarihi ve Konya ile ilgili konuları içermektedir.
Kütüphanede kayıtlı 2264 adet kitabın 5 adedi el yazmasıdır. 5 adet yazma eser
müzede kalmak üzere 2259 matbu eser 2011 yılı itibariyle İl Halk Kütüphanesi’ne
devredilmiştir. Müzede kalan yazma eserler İhtisas Kütüphanesi’ne taşınmıştır.
6-HACI VEYİSZADE MUSTAFA EFENDİ
KÜTÜPHANESİ
“
Binlerce kitaptan bir gönül çıkmaz, ancak bir gönülden binlerce kitap çıkar.”
Düşüncesiyle herhangi bir kitap yazıp, neşretme yerine, yüzlerce talebe
yetiştiren Hacı Veyis Zade, aynı zamanda
birçok hayır işleriyle meşgul olarak halkın engin sevgisini kazanmıştır. İlimle
meşgul olan hocamız kendine ait geniş bir kütüphane oluşturmuştur.
Hacı Veyiszâde Efendi’nin
oluşturduğu bu zengin kütüphane, torunu Hasan Kuddusi KÜÇÜKAŞÇI tarafından Konya
Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine 10 Haziran 2003 tarihinde bütün ilim âleminin
hizmetine sunulması amacıyla bağışlanmıştır.
Konya Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi’ne bağışlanan bu kitaplar için özel bir oda ayrılmış ve kitaplar
burada muhafaza altına alınmıştır. Kitapların dokuz yüz cilt kadarı basma, elli
kadarı da yazma eserdir.
Yaklaşık altı ay kadar devam eden
yoğun görüşmeler sonunda Emekli Öğretim Üyesi Sayın Dr. Ali Rıza Işın’ın da
katkıları sonuç gerçekleştirilen bu bağış, kitapların tespit ve teslimatı da
yine Ali Rıza Işın Bey’in gözetiminde yapılmıştır.
Ancak burada cereyan eden bir olayı
da anlatmadan geçemeyeceğim.
Bizler kütüphaneci olarak kitap
teslimatı sırasında oldukça titiz davranırız. Bu titizliğimiz zaman zaman bağış
yapan arkadaşlarımız tarafından yadırganmaktadır. Yine bu bağış esnasında da
kitapların tespiti ve teslimatının, bağış yapanların da içinde bulunduğu bir
komisyon tarafından yapılması yönündeki isteğimiz Hasan KÜÇÜKAŞÇI Bey
tarafından bizlere güvenildiği söylenerek iyi niyetle gereksiz görüldü. Ancak;
Hoca Efendinin halka mal olmuş bir kişi olduğu ve bu sebeple koleksiyonunun çok
önemli olduğu, teslimatın mutlaka bir komisyon marifetiyle yapılması gerektiği
yönündeki ısrarımız üzerine, Ali R ıza
Işın Bey komisyona dâhil edildi.
Kitapların kütüphaneye
yerleştirilmesinden sonra Hoca Efendi’nin talebelerinden Prof. Dr. Ali Osman
Koçkuzu Bey kitapları gördüğünde “Hocamın
kitapları bu kadar değildi” demesiyle şok olduk, hatta Ali Osman Bey’e dışa
vurmadığımız bir tepkimiz de oldu. Ancak bunun doğru olduğunu bir süre sonra
Malatya Darende İlçe Halk Kütüphanesi’nde meydana gelen bir olay nedeniyle
görevli olarak gittiğimizde orada öğrendik. Hoca Efendi’nin bir kısım
kitaplarının Malatya Darende de özel bir vakıf kütüphanesinde bulunduğunu ve
Ali Osman Bey’in de haklı olduğunu müşahede ettik. Ancak Vakıf Kütüphanesi
ziyaretimiz esnasında tadilat sebebiyle kapalı olduğundan kitapları ziyaret
etme imkânımız olmadı.
Bununla birlikte kitapların
listesini göremememiz hatta sayısı hakkında sağlıklı bilgi edinemememiz bizi
derinden üzmüştür.
Hoca Efendinin Kütüphanesinde
bulunan kitapları, tahmin edilmeyecek derecede farklı konular ihtiva
etmektedir.
Bizdeki yaygın bir anlayışa göre, o
tarihlerde yaşamış bir müderris hoca efendinin kitaplarının nevileri ve türleri
bellidir. Ama Hoca Ahmet Ziya Efendinin ve kardeşlerinin kütüphaneleriyle,
Fahri Kulu Hoca Efendinin kitaplığında da gördük ki, bu zatlar 1900’lü yılların
başından itibaren, bütün İslam Coğrafyası’ndaki her türlü yayınlar ile
ilgilenmişlerdir. Başta İstanbul olmak üzere Mısır, Arabistan gibi birçok
ülkenin yayınladığı kitapların yanı sıra, Rusya’daki ve Hint kıtasındaki
Müslümanların yayımladıkları eserler de o günlerin sınırlı imkânlarıyla
Konya’ya getirilmiştir. Böylece akranlarının kitaplarından farklı kütüphanelere
sahip olmuşlardır.
Tefsir, fıkıh, hadis, İslam Tarihi;
bibliyografik eserler, Ansiklopediler, Tasavvuf Tarihi ve meselelerine ait
kitaplar büyük çapta, eksiksiz olarak bulunmaktadır. Özellikle ezkar, evrad,
menakıb türüne ait birçok eser bu kütüphanede mevcuttur. Eserlerin hepsi
okunmuş, zaman zaman ilave fihristler çıkarılmış veya kenarlarına notlar
düşülmüştür.
Kitapların hassasiyetle notlar
düşülerek veya fihrist çıkartılarak okunduğunu görenler, Hoca Efendi bu kadar
kitabı, kısacık ömründe nasıl okudu? Sorusunu sormaktadırlar.
Biz de bu soruyu torunu Hasan
Küçükaşçı’ya sorduk ve sorumuzu; “Dedem
kahvaltıda bile kitap mütalaa ederdi. Hatta ninem rahmetli eline biri boş, biri
de dolu iki çay bardağı alır, dedemin çayını doldur boşalt yaparak soğuturdu.
Kahvaltıda bile boş vakit geçirmemeye gayret ederdi. “ diye cevapladı.
Böyle
bir ilim meraklısı, gönül adamı Hacı Veyiszade Hoca Efendi’nin kitapları ve
notları günümüz ilim erbabının ilgisini beklemektedir.
Prof.
Dr. Ali Osman Koçkuzu; Hoca Efendi’nin, ders arkadaşları ve hocalarının el
yazılarıyla yazılmış hatıra notları, temellük ve iştira (satın alma) kayıtları,
hibe kayıtları veya vakfiyelerini tek tek inceledi, CD’lere örneklerini aldı,
çok ciddi tespitlerde bulundu.
Ancak biz şuna inanmaktayız ki,
kütüphaneye daha birkaç yıl emek vermek ve birçok kitabı sayfa sayfa elden
geçirmek gerekmektedir. Çünkü burada Mustafa Efendi Hocaya ve muhtemelen
pederleri Veyis Efendi’ye ve o dönemin birçok önemli şahsiyetlerine ait
bilgilerin olduğunu düşünüyoruz.
Bu kütüphanenin önemli bir özelliği
de; zaman zaman vefat etmiş, yaşlı, Konyalı âlimlerin terekesinden satın alınan
kitapların burada saklanıyor olmasıdır. Onların görülmesi de bize Konya’nın
eğitim tarihi ve Konya kültürü açısından önemli bir kaynak olacaktır.
Ayrıca bu kitaplıkta, Fahri Kulu
Hoca Efendi’ye ait birkaç el yazısı notta da bulunmaktadır. Bu da bizi
sevindiren bir husustur. Keza,
Mesnevihan Hüseyin Sıtkı Dede’nin varislerince satılan birkaç kitabı da
burada görebilmekteyiz. Meşhur Konyalı Arif Bey’in (Mehmet Arif Bey) bir iki el
yazısına da rastlıyoruz. Bunlar da çok önemli noktalardır.
Diğer önemli bir husus; Bekir Sami
Paşa Medresesi ve Islah-ı Medaris Kütüphanelerine ait birkaç kitap da bu kütüphanededir.
Konu ile ilgili yayınlanmış
eserlerin birçoğu yazarlarınca Hoca Efendi’ye hediye edildiği için burada
saklanabilmiştir. Yine İstanbul’da yayınlanmış birçok edebî, tarihî, dinî eser
de burada bulunmaktadır. Bunların yayın tarihi çok eski olduğu için bir başka
yerde bulmak da mümkün olmamaktadır. Ama ilgi duyanlar onları burada, CD’ler
aracılığıyla veya bizzat görerek izleme, okuma imkânına kavuşacaktır.
Hoca Efendinin kütüphanesinin
buradaki kitaplarla sınırlı olmadığını, birçok kitabını bir kısım sevdiği
talebelerine hediye ettiğini düşünüyoruz. Eğer elinde Hoca Efendinin kitapları
bulunanlar; bu kitapları Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü Kütüphanesi’nde bulunan Hacı
Veyiszade kitaplığına bağışlarlarsa bu kütüphanenin daha da önem kazanacağı
kanaatindeyiz.
7-
MUALLİM FERİT UĞUR VE DİŞÇİ HACI MEHMET DİŞSÖKEN KÜTÜPHANESİ
1942
yılında vefat eden F. Uğur, ölmeden önce
kütüphanesini Mevlâna Müzesi’ne vakfetmiştir.
Konyalı düşünce adamlarından
Dişçi Hacı Mehmet Dişsöken de kütüphanesini Mevlâna Müzesi’ne vakfetmiştir.
Muallim
Ferit Uğur ve Dişçi Hacı Mehmet Dişsöken’in vakfı olan kitaplar, oğulları
tarafından Mevlâna Müzesi’ne teslim edilmiştir. Mehmet Önder’in müze müdürlüğü
sırasında 1958-1959-1960 yıllarında olmak üzere 3 farklı tarihte gelen kitaplar,
Mehmet Önder’in başkanlığında M. Necati Elgin, Hayrettin Solmaz ve Ali Divlekçi’den
oluşan bir komisyon tarafından tescil edilmiştir.
Kitaplar
ilk olarak Murat Paşa kızı Fatma Hatun Türbesi’ne yerleştirilmiştir.
Kütüphanede kayıtlı bulunan 2017 kitaptan 986 adedi Dişçi Hacı Mehmet Dişsöken’e,
diğer 1031 kitap ise Muallim Ferit Uğur’a aittir. 2017 kitabın 88 adedi el
yazmasıdır. Abdülbâki Gölpınarlı bu el yazması kitapların katalogunu “Mevlâna Müzesi Yazmalar Kataloğu”nun
üçüncü cildinin arkasında yayınlamıştır. Bu kütüphanede tıp tarihiyle ilgili
kitaplar çoğunluktadır. Kütüphane, 2008 yılında İhtisas Kütüphanesi’ne
taşınmıştır. 2011 yılı itibariyle 88 yazma eser müzede bırakılmış, 1923 kitap
İl Halk Kütüphanesi’ne devredilmiştir.
Selçuklu devrinin vakıf
kütüphanesi diyebileceğimiz ilk kütüphane Anadolu Selçuklu Devleti’nin uzun
yıllar başkentliğini yapmış olan Konya’da kurulmuştur.
Konya’da kurulan Selçuklu dönemi
kütüphanelerinden en önemlisi, hiç şüphesiz 673 (1274) yılında yine dış kalenin
Çeşme Kapısı yakınında bulunan Şeyh Sadreddin
Konevî Kütüphanesi olup çekirdeğini Sadreddin Konevî’nin kendisi ve
babasından kalan kitaplar oluşturduğu bilinmektedir. 1316 (1898), 1317 (1899),
1319 (1901) yıllarında kitap sayısı 256, 1907 yılında ise 267’dir. Selçuklu
tarihi için önem arzeden bu kütüphane, en eski Kur’an tercümeleri ile Şeyh
Sadreddin Konevî ve Konevi’nin üvey babası, aynı zamanda hocası Muhyiddin
İbnü’l-Arabî’nin kendi eli ile yazılmış eserlerini ihtiva etmektedir. Şeyh Sadreddin
Muhammed (673-1274), ölümünden kısa bir süre önce bir “vasiyetname” yazmıştır. Konevî’nin, bu vasiyetnamesinde kütüphanesi ile ilgili
bir takım arzuları olmuştur; Felsefeyle ilgili kitaplarının satılarak fakirlere
dağıtılmasını, Tıp, Tefsir, Hadis ve Fıkıh kitaplarının Şama götürülerek ilim
ehlinin hizmetine sunulmasını Kendi telif ettiği eserlerinin damadı
Afifü’d-din’e hatıra olarak verilmesini istemektedir.
Yakınlarının her biri ayrı bir
hazine değerinde olan kitaplarını satılmasına ve Şam’a götürülmesine gönülleri
razı olmamış, mescidine bitişik bir kütüphane inşa ederek onun adına bir
vakfiye düzenlemişler ve kitaplarını da burada okuyucu hizmetine sunmuşlardır.
Bu kütüphaneyle ilgili kitabe dış
kapı alınlığında bulunmaktadır.
Kitabenin tercümesi: “Bu
kutlu yapının yanındaki türbede önder ve araştırmacı ilim adamı Sadreddin
Muhammed b. İshak metfun bulunmaktadır. Türbedeki kütüphane de kendisine ait
olup, şartları vakfiyesinde belirtilen vakfettiği kitapların bulunduğu
kütüphane O’nun salih arkadaşları tarafından O’nun adına 673 (1274) yılında
inşa edildi.”
Sadreddin Konevî Kütüphanesi bu
şekilde teşekkül ettikten sonra, değişik dönemlerde bir kısım insanlar da bu
kütüphaneye kitaplar bağışlamışlardır. Bugün Yusufağa Yazma Eserler Kütüphanesi’nde
Sadreddin Konevi Kütüphanesi’nden intikal eden 167 kitap mevcuttur.
Bu kitapların bir çoğunun kapak
sahifelerinde kitabın Sadreddin Konevî Vakfı’na ait olduğuna dair kayıtlar
vardır.
Bazılarında
ise bizzat Sadreddin Konevî’nin temellük imzası bulunmaktadır. Birçoklarında da
Konevî’nin hocaları ve yakınlarının sema ve kıraat kayıtlarına rastlanmaktadır.
Konevî Külliyesindeki kütüphane
kısmı iki bölümden müteşekkildir. İç avludan merdivenle ikinci kata çıkılınca
geniş bir okuyucu salonuna girilmektedir. Salonun güney tarafındaki oda,
kitapların korunduğu yerdir.
Yapı, Osmanlılar zamanında birçok
defalar onarım görmüştür. Son büyük onarım Sultan II. Abdülhamid dönemi Konya
Valisi Ferid Paşa tarafından 1317 (1889) yılında gerçekleştirilmiştir. En son
onarım 2006 yılında yapılmıştır.
Konevî Kütüphanesi, XIX. yüzyılın
sonlarına kadar varlığını korumuş
buradaki kitaplar, 1926’da yeni bir düzenleme ile asıl yerinden alınarak Konya
Yusufağa Yazma Eserler Kütüphanesi’ne nakledilmiş ve bugün burada hizmete
sunulmaktadır.
Sadreddin
Konevî’nin Kitapları
Sadreddin Konevî’nin babası
Malatyalı Şeyh Mecdü’d-din İshak Anadolu Selçukluları Devleti hizmetinde
bulunmuş, birkaç defa diplomat olarak Bağdad’a gitmiş bu yolculukları esnasında
Musul ve Cizre’de devrin tanınmış ilim adamlarıyla görüşmeleri olmuş,
buralardan birçok kıymetli eser edinmiştir. Bu eserler, oğlu Sadreddin
Konevî’ye intikal etmiştir ki, bunların birçoğu müelliflerin veya yakınlarının
el yazılarıdır. Diğer taraftan Sadreddin Konevî uzun süre Suriye ve Mısır’da
üvey babası Muhyi’d-din İbnü’l-Arabî’nin yanında bulunmuş, üvey babasının da
birçok eserleri Sadreddin Konevî’ye intikal etmiştir. Bu eserler arasında
İbnü’l-Arabî’nin kendi el-yazısı olan te’lif eserleri ve Mağrib’den getirdiği birtakım
şahsî kitapları bulunmaktadır.
Sadreddin Konevî’nin kendi
te’lifi olan eserlerin kendi el-yazısı olan nüshaları da kitapları arasında
bulunuyordu. Dostlarına ve devlet adamlarına yazdığı mektupları ve dostlarının
kendisine yazdıkları mektuplar ve birtakım küçük risaleleri, özel defterlerinde
toplamıştı. Kısacası zengin ve muhtevalı bir koleksiyona sahip idi. Onun bu
defterleri, Anadolu Selçukluları döneminin ilmî, siyasî ve kültürel hayatı ile
ilgili zengin bir arşiv niteliğindedir.
Sadreddin Konevî, sürekli yazan,
not düşen bir bilim adamıdır. Dostlarına, devlet adamlarına mektuplar yazmakta,
bazen küçük bir hatırasını tarih vererek bir kenara kaydetmektedir. Bir nevi
günlük diyebileceğimiz notları araştırmacılar için incelemeye değecek
niteliktedir.
Sadreddin Konevî’nin kitapları,
onun adına inşa edilen kitaplığa yerleştirilirken her kitabın kapak sahifesine
(zahriyye) şöyle bir vakıf kaydı yazmışlardır:
Bu vakıf kaydının kısaca
tercümesi şöyledir: “Kendisinin te’lifi olan bu kitap Sadreddin Muhammed
tarafından kabri yanında inşa edilen kütüphaneye Müslümanların yararlanmaları
için vakfedildi. Kitabın ancak rehin karşılığında kitaplıktan çıkarılmasını,
aksi halde yerinde ondan yararlanılmasını şart koştu…” Diğer kitaplarının her
birinin kapak sahifesine buna benzer bir vakıf kaydı yazılmıştır. Bu demektir
ki ölümünden sonra Konevî’nin bütün kitapları tescil edilmiştir. Ancak bu
kitaplarının miktarını ve adlarını öğrenebileceğimiz bir liste o günden
günümüze gelmemiştir. Bu yüzden de Konevî’nin kaç kitabı bulunduğunu
bilmiyoruz. Ancak Fatih Sultan II. Mehmed zamanında Karaman ili fethedilince o
bölgedeki vakıfları tescil etmek amacıyla 880 (1475-76) yılında Karaman iline
gönderilen Osmanlı il yazıcıları, Konya’da Sadreddin Konevî’nin vakfını da
tescil etmişlerdir. Bu arada Konevî’nin kütüphanesindeki kitapları da tek tek
kaydetmişlerdir.[1] Bu kayda
göre Konevî’nin vakfı olan kitapların sayısı 200 küsur eserdir. Bu liste ile
bugün Konya Yusufağa Kütüphanesi’nde bulunan Sadreddin Konevî’nin kitapları
karşılaştırıldığı zaman yedi yüz yılı aşan tarih süreci içinde pek çok
kitaplarının zayi olduğu görülmektedir.
Sadreddin Konevî hayatta iken
etrafında çok sayıda talebeleri bulunuyordu. Bu talebeleri onun gözetiminde
bilimsel çalışmalarını yürütüyorlardı. Onun ve hocası İbnü’l-Arabî’nin
eserlerini okuyor, istinsah ediyor ve hatta onun teşvik ve yol göstermeleriyle
şerhler, te’lifler yapıyorlardı.
Konevî’nin
Kendi El Yazıları ve Defterleri
Osmanlı il yazıcıları, Karaman
ili evkafını tescil ederlerken Sadreddin Konevî Kütüphanesi’ndeki kitapların
adlarını tespit etmişlerdir. Bu listede Konevî’nin eserlerinin müellif nüshaları
ve şahsi defterleri mevcut değildir. Öyle anlaşılıyor ki Sadreddin Konevî’nin özel defterleri ve
hocası Muhyi’d-din İbnü’l-Arabî’nin ve diğer yakınlarının el yazıları ve hatıra
niteliği taşıyan notlar ve belgeler kütüphanesine intikal etmemiştir. Bunlar
yakınlarının ve ahbabının ellerinde bulunuyordu. Dönem dönem Konya’ya gelen
ilim ve fikir adamları buralarda Konevî’nin hocaları ve yakınlarının el
yazılarını görme ve inceleme imkânı buluyorlardı.
Konevî’nin özel defterlerinden
bir tanesi günümüze gelmiştir. Bu defter Konya Yusufağa Kütüphanesi nr. 7850’de
kayıtlıdır. Başka kütüphanelerde de Sadreddin Konevî’nin bu defterleri ve kendi
te’lifi olan eserlerin müellif nüshaları vardır.
Sadreddin Konevî, uzun süre Şam’a
yerleşen üvey babası ve hocası İbnü’l-Arabî’nin yanında kalmış ve onun
yetiştirdiği en tanınmış talebesi ve takipçisi olmuştur. 645 (1247) yılında
Konya’ya dönmüş ve ömrünün sonuna kadar Konya’da kalmıştır.. Sadreddin Konevî, Suriye’den Konya’ya gelirken öz babası
Mecdü’d-din İshak ve üvey babası İbnü’l-Arabî’den kendisine intikal eden
külliyetli miktardaki eserleri beraberinde Konya’ya getirmiştir. Konya’da
talim, tedrîs ve te’lif ile meşgul olmuş ve Konya’yı “Ekberiyye” denilen fikir
akımının merkezi haline getirmiştir. Hocasının eserlerini okutmuş şerh etmiş ve
pek çok talebeler yetiştirmiştir. Talebesi Müeyyedü’d-din Mahmud el-Cendî onun
ölümü üzerine yazdığı merseriye de şöyle demektedir:
“Dünya’nın halifesi ve insanlığın sözü, mana
denizi, derin bilgilerin kaynağı göçtü”.
“Şeyhu’l-İslam’ın
ölümünden sonra olgunluk ve aydınlıktan eser kalmadı. Keşke o aramızdan
ayrılmasaydı”.
“Ondan
sonra problemlerin çözücüsü, gerçekleri ortaya koyan kaldı mı?”
“Ondan
başka karanlık vadileri sabah yıldızı gibi zirvede parlayıp ışık saçan var mı?”
“Ey
asrımızın şeyhi ve karanlık labirentlerde bize yol gösteren sana selâm olsun”
Tarih
boyunca dönem dönem Konevî’nin koyduğu vakıf şartlarında da yer aldığı üzere
yerine rehin konularak Konevî’nin bazı kitapları kütüphanesinden alınmış ve
fakat bilemediğimiz sebeplerden dolayı yerine iade edilmemiştir. Sadreddin Konevî’nin birçok kitapları bu
şekilde zayi olmuştur. Meselâ İstanbul İslâmi Eserler Müzesi’ndeki
“el-Futûhâtü’l-Mekkiyye” nüshası vaktiyle Konya’da bulunuyordu. Muhtemelen iare
yoluyla İstanbul’a götürülmüş ve geri iade edilmemiştir. Keza Mecdü’d-din
İbnü’l-Esîr’in “Câmi’u’l-Usûl” adlı eserinin altı cildi Konya Yusufağa
Kütüphanesi’nde olduğu halde bir cildi- ki müellif nüshasıdır- Konya İzzet
Koyunoğlu Kütüphanesi’ndedir[2].
Her şeye rağmen bugün bile Sadreddin Konevi Kütüphanesi’nden intikal eden
kitaplar; Türkiye Selçukluları dönemi arşivi niteliğindedir.
Sadreddin
el-Konevî’nin “Ahkâmü’l-Kübra” adlı eseri Endülüslü Kemalü’d-din Ebu’l Hasan
Ali’den okuduğuna dair sema’ kaydı. En üstte Konevî’nin kendi el yazısı ile
yazdığı temellük kaydı bulunmaktadır. Bu kayıt 13 Rebia’l-Ahir 624 (3.4.1227)
tarihinde Malatya’da yazılmıştır. (Konya Yusufağa Ktp. Nr. 5060)
9-MUSA BEY KÜTÜPHNESİ (NASUH BEY DARÜ’L-HÜFFAZI)
Konya Musa Bey Kütüphanesi (
Nasuh Bey Daru’l-Huffazı), yüksek kubbeli güzel bir binada hizmet
vermekte idi. Kütüphane, 1.65 metre kalınlığında dört duvar üzerine bina
olunmuştur. Bina muhteşem ve muhip olup alt tarafında sekiz, üst tarafına dört
penceresi vardır. Osmanlı dönemi yapısıdır. Dar’ul- huffazın içi tamamen
yenilendiği için özelliğini kaybetmiştir. 1.30 m. kalınlığındaki duvarlara
açılan pencerelerin camlarındaki vitray uygulamasıyla içeride, daha loş ve
kasvetli bir hava yaratılmıştır.
Nasuh Bey Daru’l-huffazı, Nasuh Bey Camisi, Gazhane olarak da
bilinen yapının üzerinde tarihi, banisi ve ustası ile ilgili kitabesi olmadığı
gibi, şimdiye kadar orijinal vakfiyesine de rastlanmamıştır. Ancak bazı
kaynaklarda Pir Ahmet Bey tarafından 918/1512 tarihinde düzenlenen vakfiyede bu
eserden ve bulunduğu yerinden bahsedilerek, babası tarafından Konya’da
yaptırdığı mescit ve daru’l-hüffazda perşembe ve pazartesi günleri Kur’an okumak
üzere bir çiftlik vakfettiğinin belirtilmesi, eserin 15. yüzyılın ikinci
yarısında Karamanoğlu II. İbrahim Bey’in damadı defterdar Canbazkadıoğlu Nasuh
Bey tarafından daru’l-huffaz olarak yaptırıldığına delil teşkil etmektedir.
Daru’l-huffaz, Osmanlı’nın son dönemlerinde Musa Bey
Kütüphanesi adıyla faaliyet göstermiş, daha sonra askeri malzeme deposu, uzun
yıllar da belediye gaz deposu olarak kullanılmıştır. Gazhane ismi bundan dolayı
verilmiştir. 1950-1961 yılları arasında Konya Eski Eserleri Sevenler Derneği
tarafından onarılarak 1950’den 1977’ye kadar kütüphane tahsis edilmiş, akabinde
de mescit olarak ibadete açılmıştır. İbadethane görevini günümüzde yine aynı
şekilde sürdürmektedir.
10-
KUTLU MELEK HATUN KÜTÜPHANESİ
Kutlu Melek Hatun, uzun yıllar Konya’da
kadılık yapan 1282 yılında vefat eden Urumuyeli Kadı Siracü’d-din Mahmud’un 5.
göbekten torunudur. Konya’da kendi adıyla anılan bir Kütüphane kurmuştur. Kadı
Siracü’d-din Urmevî ölünce oğullarına intikal eden eserleri ve kütüphanesi, dip
torunlarından Mevlânâ Mahmud Çelebi’nin kızı Kutlu Melek Hatun tarafından
Konya’da Atabekiye Medresesi hizasında inşa edilen “Daru’l-Huffaz’a (Hafızlık
okulu) vakfedilmiştir. Bu Daru’l-huffaz bugünkü Konya Kız Lisesi’nin yerinde
veya Ali Gav Hanikahı’nın batısında bulunuyordu.
(Resim
3) Kutlu Melek Hatun’un vakfettiği kitaplar, Cumhuriyet döneminde
Yusufağa Kütüphanesine intikal etmiştir. Bu kitaplardan günümüze gelmiş olanlar
20-25 kadardır. Kutlu Melek Hatun’un Kitabeli mezar taşına Sivas’ta rastladım. (Resim 4) Kadı Siracü’d-din bir süre Sivas’ta kadılık
yapmıştır. Öyle anlaşılıyor ki Kadı Siracü’d-din ailesinin Sivas’la bağı
kesilmemiştir. 5. göbekten torunu olan Kutlu Melek Hatun ömrünün sonunda
Sivas’a gitmiş ve orada ölmüş olduğu anlaşılmaktadır. Kutlu Melek Hatun’un
vakfettiği kitaplar arasında Kadı Siracü’d-din’in te’lif eserleri de
bulunmaktadır. Vakfedilen her eserin kapak sahifesine, Kutlu Melek Hatun adına
düzenlenmiş vakıf kaydı yazılmıştır. (Bkz. Levhalar Kısmı). Bu vakıf kaydında
Kutlu Melek Hatun’un babası el-Hac Mevlânâ Mahmud Çelebi, onun babası Mevlânâ
İmadü’d-din Mehmed, onun babası Ali, onun babası Ömer onun da babası Kadı
Siracü’d-din Mahmud el-Urmevî olarak gösterilmiştir. Bazı kitapların üzerinde
Kadı Siracü’d-din’in el yazılarına rastlanmaktadır. Yusufağa Kütüphanesi nr.
5395’deki “Şerhü’l-Vecîz” adlı eser bunlardandır. Aynı kitabın 4815 no’daki
nüshasının 1a sahifesinde Kadı Siracü’d-din-i Urmevî’nin bir şiiri
bulunmaktadır. Yusufağa Kütüphanesi nr. 4866’daki kitabın tamamı Kadı
Siracü’d-din el-Urmevî’nin el yazısı olduğu kuvvetle muhtemeldir. (Resim 5) Bu kitaplar her nasıl olmuşsa Sadru’d-din
Konevi Kütüphanesine intikal etmiştir.
12- ALTUN ABA KÜTÜPHANESİ
Selçuklu devrinde ilk kütüphane
Konya’da açılmıştır. 1201 tarihli vakfiyesine göre kütüphane Selçuklu
vezirlerinden Şemsü’d-din Altun Aba tarafından İplikçi Medresesi’nde
kurulmuştur.
Altun-aba Medresesinin oluştuğu ilk
süreçte Kuruluş, 'medrese', 'kütüphane' ve 'mescit' olmak üzere, üç birim'i içermektedir. Bunlara, 'Altun-aba
Medresesi', 'Altun-aba Kütüphanesi', 'Altun-aba Mescidi' adları verilmişti.
İplikçi Kütüphanesi olarak bilinen
kütüphane, medresenin bitişiğindeki caminin güneyinde, tek kubbeli küçük bir
hücrede kurulmuştur. Medrese vakfında medresenin ihtiyaçlarından artan para ile
her yıl kitap alınacağı, kitap ödünç alınabileceği, ödünç verilen kitabın
değeri kadar rehin alınacağı, “Allah kitabı ödünç alanın geri getirmesine de
yardımcı olsun”, gibi konulara yer
verilmiştir. Kütüphane 1863 yılında Çerkez Zade Mustafa Efendi tarafından 128
kitapla yeniden kurulmuştur. Kütüphanenin 1903 yılında 123 kitabı vardır.
XIX. yüzyıl’a
kadar İplikçi Medresesi’nde kalan kitaplar, daha sonra Yusufağa kütüphanesine
devredilmiştir.
Bugün Yusufağa kütüphanesindeki bazı
yazmalardaki vakıf kayıtlarına göre, Siraceddin Urmevi evladından Bedrüddün
Mahmud’un hanımı Kutlu Melek Hatun, Atabekiyye medresesi yakınlarında Daru’l-
Huffaz’da bir kütüphane kurmuştur. Bir hanım tarafından kurulmuş olan bu
kütüphane Osmanlılar devrinde de yaşamış, bir süre sonra dağılmış, kitapları
Mevlâna Dergahı ile Yusufağa Kütüphanelerine intikal etmiştir.
14- ZİNCİRLİ MEDRESESİ
KÜTÜPHANESİ
Osmanlı devrinde Zincirli Hacı
Abdurrahim Efendi Kütüphanesi de denilen kütüphane, Zincirli medresesi içinde
kurulmuştur. Kütüphane, 1727 yılında 300 kitapla Hacı Abdurrahim Efendi
tarafından kurulmuştur. 1907’ de kitap sayısı 118’ e düşmüş, 98 kitap Yusufağa
Kütüphanesine intikal etmiştir. Osmanlı döneminde daha birçok kütüphane açılmış
olup, bu kütüphaneler hakkında kısa bilgiler vermek mümkündür.
Konya müftüsü Aladağlı Hacı Ahmet Efendi, Zaferiye Medresesi’nde bir
kütüphane kurmuştur. Hoca Ferruh Mescidinde Fatih Devri kütüphanelerinden
sayılan kütüphane kurulmuştur. Yine Osmanlı devrinde Konya Valisi şair Ziya
Paşa’nın kitaplarından oluşan bir kütüphane Sultan Selim Camii’nde
oluşturulmuştur. 1872 yılında Hacı Mustafa Bey 200 kitapla bir kütüphane kurmuştur.
Karaman’da Dahhak Mahallesinde 150 kitapla Zeynel Abidin Ağa, kendi adıyla bir
kütüphane, Meshan mahallesinde 194 kitapla “Hüseyin Efendi Kütüphanesi”
kurulmuştur.
15- HÂDİMÎ KÜTÜPHANESİ
Hadim İlçesi’nde Ebu Sa’id Mehmet
Hadimi’nin adına cami, türbe ve kütüphaneden oluşan külliye yaptırılmıştır.
Ebu Sa’id Muhammet el Hadimi
(Ö.1762) Konya’da Karatay Medresesinde, İstanbul’da Kazabadi Medresesi’nde
okumuş, 32 yaşında Konya’ya çok sayıda kitapla dönerek 644 kitapla
kütüphanesini kurmuştur. Kitaplardan 34 kadarının yazarı kendisidir. Sonradan
kütüphane dağılmıştır. Kitaplarının bazıları Yusufağa Kütüphanesine
devredildiği anlaşılmaktadır
Türk İslam Medeniyeti’nde ilim ve
kültür müessesesi olan kütüphanelere büyük önem verilmiştir. Bizim vakıf
medeniyetimiz içerisinde en önemli vakıf eserlerinden birisi kütüphanelerdir.
Bu mekânlar bilginin korunmasına, aktarılmasına ve çoğalmasına büyük hizmet
etmiş ve etmeye de devam etmektedir. Hâdimî Kütüphanesi de bu önemli
eserlerdendir.
Hâdimî
Kütüphanesi bugün, Taşpınar Mahallesi, Hadimi caddesi No: 69’da bulunmaktadır.
İnşa kitabesi mevcut olmayan binayı Daru’s-Saâde ağası Beşir Ağa yaptırmıştır.[3]
Hadimi’nin doğup büyüdüğü evin önünde
tuğla, horasan kireç harcı, yığma, kübik örme kemer ve tek kubbeli küçük
bir binadır. Bu kütüphane “Şehdi Osman Efendi Kütüphanesi” diye
de anılmaktadır.
Osmanlı’da XVII. yüzyıldan itibaren
Anadolu’nun küçük köylerine kadar yaygınlaşan medreseleşme hareketi ile
birlikte bilhassa İstanbul’da biriken kitap külliyatlarını Anadolu’ya aktarma
çabalarını görmekteyiz. Özellikle Osmanlı devlet adamları Anadolu’daki küçük
kasaba ve köylere kadar medreseler, kütüphaneler yaptırmışlar ve buralara
kitaplar vakfetmişlerdir. Bu kişilerden biri de; Darü’s-Saâde ağası Hacı Beşir
Ağa’dır. Şeyhü’l-Harameyn iken tanıştığı Hadimi ile olan dostluğunu ölünceye
kadar sürdürmüş ve hayatta iken Hadim’e bir de kütüphane yaptırmıştır. Hadimi
ile dostluk kuran devlet adamlarından bir diğeri Divân-ı Hümâyun Hâcegânı’ndan
Akovalı Şehdî Osman Efendi’dir. Osman Efendi Hâdimî ile olan dostlukları
sebebiyle Hadimî’nin ölümünden kısa bir süre önce Hadim Kütüphanesi’ne 447 cilt
kitap vakfetmiştir. Ayrıca Osman Efendi daha sonraki tarihlerde 6 kitap
daha vakfetmiştir. Osman Efendi vakfiyesinde bu kitapları Hadim Kütüphanesi’ne
ve eş-Şeyh es-Seyyid Muhammed el-Hadimî’nin talebelerine vakfettiği ifade
edilmektedir.
Foto:1 (Şehdî Osman Efendi’nin vakfettiği
kitaplar üzerindeki mührü)
Bu kitaplar arasında Selçuklu
döneminden itibaren yazılmış, ilmî değeri çok büyük el yazması kitaplar da
bulunmaktadır. Hatta bu kütüphanenin daha sonraki tarihlerde “Hadim Kazası’nda
Şehdî Osman Efendi Kütüphanesi” diye de adlandırıldığı görülmektedir.
Hâdim Kütüphanesi’nin Konya ve çevresinin
çok önemli ilim ve kültür merkezi haline geldiği bilinmektedir. Kütüphanedeki
eserler konu itibariyle İslami bilim dallarının hemen hemen hepsini kapsamaktadır.
Tefsir konusunda, alanında temayüz etmiş İbn Abbas, Beyzavî, Ebussuud, Razî,
Zemahşerî gibi büyük âlimlerin tefsirleri, hadiste, başta Kütüb-ü Sitte olmak
üzere önemli birçok hadis kitapları, fıkıh alanında, usul-u fıkıh kitaplarının
yanında fetva mecmuaları, miras hukukuyla ilgili eserler, Devvânî, Taftazanî,
Şerif Curcânî gibi önemli kelamcıların eserleri, şerhler, haşiyeler, felsefeye
dair eserlerle birlikte Gazali’nin İhyası, Hz. Mevlâna’nın başta Mesnevîsi
olmak üzere diğer eserleri, Birgivi’nin Tarikat-ı Muhammediye’sinden
Yazıcızade’nin Muhammediyesine kadar pek çok eser bulunmaktadır. Tasavvuf, şiir
ve edebiyat alanındaki eserler de dikkat çekmektedir.
Konya’nın bir köyünde yetişen Muhammed
Hâdimî ilim geleneği açısından saygın bir aileye mensuptur. O dönemde
medreseleri ile öne çıkan Konya’da yetişmiştir. Konya’daki eğitim
faaliyetlerinin arkasında Nakşibendî tarikatına mensup mutasavvıflar
bulunmaktadır. Hâdimî ise mutasavvıf bir medreseli olarak talebeleri, eserleri,
sahip olduğu altyapı malzemesi ile dikkat çekecek niteliktedir.
Muhammed Hâdimî’nin ilmi seviyesi, yazdığı
eserleri, yaptığı hizmetleri bu kütüphaneyi daha da anlamlı kılmaktadır. Burada
Hâdimî’nin şahsında ortaya çıkan mesele, Osmanlı ilmiyesine dair sahip
olduğumuz bilgilerin taşra için de geçerli olduğunu göstermektedir diyebiliriz.
Adeta ilmiye konusunda İstanbul ile taşra arasındaki farkı ortadan kaldırdığı
düşünülebilir. Hâdimî’nin bütün bu çalışmaları organize etmesi,
İstanbul’dan bağımsız olarak yeni ilişki ağları oluşturması
kendisini dikkate değer kılmaktadır.
Hâdim Kütüphânesi’ne görevli olarak
Hâdimî’nin çocukları ve torunları arasından atama yapılmıştır. es-Seyyid
Mehmed; 27 Zilhicce 1256 /1841 tarihli bir berât ile bi’l-iştirâk günlüğü on
beş akçeye hâfız-ı kütüb-i evvel olarak ve es-Seyyid Ahmed Sa’îd ibn-i el-Hac
Numan Efendi günlüğü on akçeye nâzır-ı kütüphâne olarak tayin edilmişler, ancak
ikisi de arka arkaya hakka yürüyünce, 13 Şevvâl 1283/1867 tarihinde Mehmed
Efendi’nin yerine oğulları 43 yaşındaki es-Seyyid Numan, 41 yaşındaki es-Seyyid
Abdullah, 31 yaşındaki es-Seyyid Abdurrahman ve 27 yaşındaki es-Seyyid Sa’îd
Efendi adındaki çocukları ve es-Seyyid Ahmed Sa’îd Efendi’nin yerine oğulları
35 yaşındaki Mehmed Efendi ve 21 yaşındaki Numan Efendi (bu Numan Efendi uzun
süre Hadim Rüştiyesinde muallim-i sâni görevi yapan ve eski Hâdim müftüsü Ahmed
Sa’îd Hadimioğlu’nun babasıdır) hâfız-ı kütüb-i evvel ve nâzır-ı kütüphâne
olarak bi’l-iştirâk tayin olunmuşlardır.(KŞS 91/215-2)
Erken tarihli Konya sâlnamelerinin
çoğunda, Hadim’de bir kütüphâne ve kütüphânede 544 adet kitap mevcut olduğu
kaydedilmekte iken, daha geç tarihli bir salnamede ise, bu kütüphanede 740
yazma, 120 nadir matbu eser olduğu ifade edilmektedir.
Numan Hâdimîoğlu: “Kütüphanede bulunan
yazma ve basma eserlerin tamamı 28 Şubat 1935’de Konya valisi Cemal
Bardakçı’nın görevde bulunduğu dönemde Konya Yusuf Ağa Kütüphânesi’ne
götürülmüştür. Bu kütüphanenin kataloglarında tarafımızdan
yapılan araştırmalarda, 5 numaralı katalogun 73-167. sayfalarında 6880 ile 7594
numaraları arasında 1125 kitabın Hadim Kütüphânesi’nden geldiği tespit
edilmiştir.” demektedir. Numan Hâdimîoğlu’nun bu tespitini incelediğimizde
anılan tarihte getirilen kitap sayısının 943 olduğunu tespit ettik. (Foto:2)
Ayrıca kitaplar Hadim’den götürüldüğünde
Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne değil Milli Kütüphane’ye teslim edilmiştir. (Foto:1) Daha sonra Müze kütüphanesine taşınmış, 1947’ de de
Karaman ve Akşehir’den gelen kitaplarla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından ihtisas kütüphanesi olarak ittihaz edilen Yusuf Ağa
kütüphanesine teslim edilmiştir. (Foto:3)
Yusuf Ağa Kütüphanesi demirbaş
defterlerindeki incelememizde Hadim Kütüphanesi’nden gelen kitap sayısının 1126
olduğunu gördük. Bu sebeple 1935 tarihinden sonra da Hadim Kütüphanesinden
kitapların geldiğini düşünmekteyiz. Ayrıca Konya Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesinde özellikle Konya İl Halk Kütüphanesi Feridun Nafiz Uzluk
bölümünden devir olarak gelen kitaplar arasında Hadim Kütüphanesi’nin mührünü
taşıyan kitaplar vardır. Yine Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde değişik
zamanlarda farklı kişilerden satın alınan kitaplar üzerinde Hadîmî
Kütüphanesi’ne ve Medresesi’ne vakfedildiğine dair vakıf kaydı ve mührü bulunan
çok sayıda kitaba rastladık. Hala farklı kişilerin ellerinde Hadimi Kütüphanesi
ve Hadimi medresesine vakfedilen çok sayıda kitabın bulunduğunu düşünmekteyiz.
Hadîmî Kütüphanesine ait olduğu düşünülen
kitapların tamamının zahriyeleri, tarafımızdan incelendi. Kitapların
ekserisinde vakıf kaydına, vakıf mührüne rastladık. En çok da Osman Şehdî’ye
ait vakıf mührünün olduğunu gördük.
Hadimi Kütüphanesi vakfiyesiyle birlikte
çok sayıda sahısın da kitap vakfettiği tespit edildi;
Hacı Ömer Karapınârî, Hacı Mahmud,
İbrahim Paşa Medresesi müderrisi Ahmed, Edirne Kalender Medresesi müderrisi
Mehmet b. Mustafa, Mahmud b. Hasan, Aşağı Hadim’den Mustafa Efendi,
İstanbul Sultan Mustafa Medresesi Müderrisi Muhammed b. Muhammed, es-Seyyid
el-Hac İsmail Hâdimî, Civar-ı Hadim Medresesi’nde tullab-ı ulumdan Kadınhanlı
Abdurrahman efendi,
Kitapların bazılarında “ Medrese
talebelerine vakıftır”. şeklinde vakıf olduğu belirtilmiş, ancak
vakfedenin ismi yazılmamıştır.
Rehin olarak bırakılan, ancak sahibi
tarafından alınmayan kitaba da rastlanmıştır: “Mernek (Kızılkaya)’lı el-Hac
Mustafa Efendi Mutavvel mukabilinde rehindir” notu düşülmüştür. (Demirbaş No:
6986)
Bu kitaplar arasında Ebu Said
el-Hadimî’nin şahsına ve çocuklarına ait kitaplara da rastlamıştır. Bu
kitaplarda: “Numan Efendi’ye isabet etmiştir”, “Said Efendi’ye isabet
etmiştir.”, “Numan Efendi b. Said Efendi’ye isabet etmiştir” şeklinde kayıtlara
rastladık. Bu kayıt bulunan kitapların Ebu Said el-Hadimî Hazretleri’nin
çocuklarına ait olduğunu düşünüyoruz. Bu kitapları babalarının vefatından sonra
aralarında miras olarak paylaştıkları esnada bu notları yazdıklarını tahmin
etmekteyiz.
Kitaplara sanat yönüyle baktığımızda;
tezhipli kitapların az sayıda olduğu görüldü. Genellikle tezhiplerinin de basit
tezhip olduğunu müşahede ettik. Cilt sanatı açısından da önemli cilde pek
rastlanmadı. Hat sanatı açısından da kayda değer eserin az sayıda olduğu
görüldü.
Hadimî Kütüphanesi; Ebu Said el-Hadimî’nin
yaşadığı dönemde Konya ve çevresinin eğitim tarihinin ortaya çıkarılmasında
önemli verileri içermektedir. Özellikle kitaplardaki zahriyelerin incelenmesi
halinde yerel tarihe ışık tutacak önemli verilerin bulunduğu kanaatindeyiz.
Yine bu kitaplar içerisinde zamanın bilim tarihini ortaya koyacak eserlerle
birlikte o dönemdeki kitap sanatlarıyla ilgili materyallere de rastlamak mümkün
olacaktır.
Foto2
Foto:3
Foto:4 Hadim Kütüphanesinden Konya Milli
kütüphaneye gelen kitapların listesi
Foto:1 (Şehdî Osman Efendi’nin
vakfettiği kitaplar üzerindeki mührü)
16-
MÜFTÜ HACI HALİLZADE
ŞEYH
İBRAHİM EFENDİ KÜTÜPHANESİ
Şeyh İbrahim Efendi, evinin
arsası üzerine yaptırdığı medrese kütüphanesine 25 kitap vakfetmiştir. Kitaplar
vakfiyesinde adları ile beraber gösterilmiştir ve kütüphanede 500 kitabın
bulunduğu sicil kayıtlarında geçmektedir. Akşehir medreselerinin çoğunda hususi
kütüphaneler vardır. Bu kütüphanelerden hiçbirisi bize kadar gelmemiştir.
Akşehir’de, en zengin ve kıymetli kütüphaneyi
H. 1266, M.1849 yılında Akşehirli Hocâ-i Şehriyari ve Ders Vekili Hacı Ömer
Efendi kurmuştur. Eski bir fihristine göre kütüphanede 507 kitap vardı.
Kitapların hepsi yeknesak bir surette ciltlenmiş ve hepsinde de mahfazalar
mevcuttur. Konya Yusufağa Kütüphanesinde bulunan cilt ve mahfazalara
benzemektedir. Kütüphaneye sonradan da hayırseverler tarafından başka kitaplar
da vakfedilmiştir. Kütüphanede yazma ve nadir nüshalar da vardır. Kütüphane
Cumhuriyet’in kurulmasından sonra Halkevi Kütüphanesine nakledilmiş ve bu arada
bazı kıymetli eserler yok olmuştur.
Hacı Ömer Efendinin
kütüphanesinde bulunan kıymetli kitaplardan birisi de Nidâî’nin Türkçe manzum
tıp kitabıdır: Nidâî bu kitabı M.1556, H.974 yılında ikinci Selim adına yazmış
ve kendisine sunmuştur.
Kitaba başlarken şunları söyler:
Evvelâ Hân Selime eyle dua
Sonra maksudun edesin eda
. . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . .
Hân oldu deyu Selim Hân’ım
Ferahımdan sima’ ederdi canım
Ol sürûr ile bir kitab ettim
Encümü tıbba âfitâb ettim
Hicretin târihi yâ şehzâd
974 (232) -----
Kütüphanenin 413 numarasında H.
1201 tarihinde tamamlanan bir su risalesi vardır. Bu kitapta İstanbul suları
hakkında şimdiye kadar başka yerde görmediğimiz kıymetli malûmat mevcuttur:
Anadolu Kavağı önünde Karataş Altı denilen yerde bir deniz membaı varmış ki
buradan süngerli testilerle suların en iyisi çıkarılırmış.
Akşehir Halkevinde de 4400
kitaplı bir kütüphane vardır. Bu kitapların 1350 si Halkevinin, diğerleri Millî
Eğitim İdaresinindir. Kütüphane vilâyet idare-i hususiyesinden bir memurla bir
muhafız tarafından idare edilmekte idi. [4]
17- SİLLE
MEDRESE KÜTÜPHANESİ
1850
yılında Sillede doğan Musa Kâzım Efendi,
Konya’nın yetiştirdiği önemli ilim adamlarındandır. “Sille Medresesi”nin son
müderrisidir. Medresenin kapatılmasından sonra (1340/1924) oradaki kitapları
evine getirip bu kitapların hepsinin üstüne vakıf ibaresi koydurarak kitapların
ele geçirilip yakılması ve yok edilmesini önlemek istemiştir.
Bir örnek
verirsek:
‘’ Vakıf, bu kitap Sille’nin Camii Kebir Mahallesi’ndeki
Hacı Hafız Efendi Hoca Efendi’nin taleben li merzitillahi Teala vakfıdır, fela
yubau (satılmaz) fela yutbenu (rebin bırakılmaz) vela yuhube (hibe edilemez).
Vakıf”
Ayrıca o
dönemde medreseler kapatılarak yeni alfabenin de kabul edilip eski yazı ile
ilgili eserlerin bazı yerlerde toplanıp yakıldığı ve telef edildiği haberleri
geldiği için, bunu önlemek üzere kitapları bir sandığa koyup evdeki iç odaya
gömdürdüğü ve gömülen yerin üzerine eşine çamur sIva ile sIvattırdığı
belirtilir.Daha sonra çıkartılan bu kitaplardan bazılarının bir tarafından bir
tarafına toprak kurtlarının geçtiğin, bazılarının ise meşin olan kabını böcek
ve kurtların yediğini görmüşlerdir.
Mehmet
Azimli kütüphane ile ilgili şu bilgileri vermektedir: “Medrese kütüphanesinden gelen
kitaplar Musa Kâzım Efendi vefat edince ikiye ayrıldı. Yarısı
Hocacihan’daki oğlu Mehmet Efendi’ye gitti. Bu kitapları Mehmet Efendi,
yaşlanınca dini ilimlerle uğraşanlara ve kütüphanelere dağıttı. Diğer yarısı da
dedem Abdullah Efendi’ye kaldı. Ondan kalanları da biz yukarıda açıkladığımız
yerlere teslim ettik. Ancak yine de bazı karışıklıklar olmuş gözüküyor. Bir
örnek verirsek; meşhur Şifa-i Şerif’in dört ciltlik şehrinin ilk cildi bizdeki
kitaplar arasında yoktu. Ancak bu birinci cildi daha sonra Konya İlahiyat
Kütüphanesi’nde gördüm. Çünkü diğer ciltlerdeki vakıf yazısı aynen bu ciltte de
bulunuyordu. Muhtemelen Mehmet Efendi’ye verilen kitaplar arasından buraya
ulaşmış olabilir.”
Ayrıca bu kitapların kendi malları olmadığı
için çocuklarının elinde kalmasını önlemek adına iç kapaklarına vakıf
yazdırdığı belirtilir. Nitekim onun vasiyeti ve düşüncesi yerine getirilmiş olup
ailede kalan vakıf kitapları 2006 yılında yazma olanlar Konya Yazma
Eserler Kütüphanesi’ne, matbu olanlar Hayra Hizmet Kütüphanesi’ne 4. Kuşaktan
torunu Prof. Dr. Mehmet Azimli tarafından bağışlanmıştır. Bağışlanan eserler
arasında; önemli dokümanlar bulunmaktadır. Hat konusunda çalışma yapacaklara da
önemli kaynak niteliğindedir. İcazetnameler tefsir ve hadisle ilgili temel
kaynaklar da mevcuttur. Musa Kazım Efendi’nin çocuklarına yazdırdığı hatırat
türü yazılar, mektuplar, Konya eğitim tarihine ışık tutacak dokümanlar teslim
edilmiştir.
18- AKŞEHİR HACI ÖMER EFENDİ
KÜTÜPHANESİ
Akşehirli Hace-i Şehriyar Dersiamlarından Hacı Ömer Efendi
H.1266/M.1849 yılında Hasan
Paşa Camisinin içinde minberin yanına bir kütüphane kurmuş, 507 ciltten oluşan
yazma kitaplarını ciltletip, buraya koyarak vakfetmiş, vakıf mührü ile de kitaplarını
mühürletmiştir.
Maarif Salnamesinde; “Ömer Efendi KütüphanesiHasan Paşa Camisi der derununda 1266 tarihi
itibariyle 644 kitap mevcuttur”. denilmektedir.
Osmanlı Türkçesi ile hazırlanan kütüphane defterinde
eski kütüphanelerimizin kitapları tasnif usulü ile isimler 20 konu altında
toplanmış ve başlıklar Arapça yazılmıştır. Bu deftere göre 489 yazmanın 8’i Farsçadır, 41
tanesi Türkçedir. 440 tanesi de Arapçadır. Bunlar envanterde belirtilmiştir.
Kütüphanedeki Yazma Eserlerin Tasnifi
1. Kur’ân Tefsirleri: Tefsîrler arasında, Keşşâf
(müellif hattıyla), Beyzâvî, Ebu’s- Su’ûd, Süyûtî, Celâleyn, Ebî- Hayyân gibi
eserler görülmektedir.
2. Tefsîr Hâşiyeleri:Başta Beyzâvîye yapılan hâşiyeler,
Keşşâfa Sa’d Çelebinin hâşiyesi. Kâdîye Şeyh- zâde hâşiyesi gibi.
3. Hadîsler: Hadis kitapları arasında: Buhârî,
Mesâbîh, Câmi’us- Sagîr, Şifâ-i Şerîf, Nihâye, Mevâhibü’l-Ledünniye, Hısn-ı
Hasîn, Garîbü’l-Hadîs gibi yazmalar bulunmaktadır.
4. Hadîs Şerhleri: Hadîs Şerhleri arasında:
Kastalânî ile Akkirmânî’nin Buhârî şerhleri, Birgivî’nin Şerhu’l- erba’în’i,
Seyyid Ali- zâde’nin Şerhu’ş şur’ası, Minâvî’nin Câmi’u’s- Sâgîr şerhi, Ali El-
Kârî’nin Şerhu’ş Şifâsı (matbû), Müftî İsmâ’il Efendi’nin Kudsî Hadîsleri gibi
eserler görülmektedir.
5. Ahlâk: Bunlar arasında ilk sırada: Gazâlî’nin
İhyâ’sı, Büstânü’l Årifîn, Hâdimî’nin Berîka ale’t-Tarîkası, Ravzatü’s-Safâ,
Birgivî’nin Tarîkat-i Muhammediyyesi, Tergîbü’t- Terhîb, Delâ’ilü’l- Hayrât ve
Kara Davud (matbû) gibi eserlere rastlamaktayız.
6. Fıkıh (İslâm Hukûku): Kütüphane Fıkıh kitapları
yönünden hayli zengindir. Hemen hemen belli başlı, fıkıh eserlerinden en az
birer tane bulunmaktadır: Mülteka’l- Ebhur, Sadrü’ş Şerî’a, Dürer, Hidâye,
Vikâye, Kenzü’d- Dekâyık ve şerhi, Ta’lîmü’l- Müte’allim gibi.
7. Fıkıh Usûlü: Ferişteoğlu’nun Mennâr Şerhi, İbni
Melek’in Mennâr Şerhi, Mennâr ve Nuhbe, Kemâl Paşa-zâde’nin Usûlü’l-Fıkhı.
8. Kelâm: Kütüphane, kelâma dair kitaplar yönünden
yazma veya basılı olmak üzere hayli zengindir: Akâ’id-i Nesefiyye Şerhi,
Hayâlî’ye yapılan şerhler, Gelenbevî’nin Celâl Hâşiyesi, Akâ’id-i Nesefiyye
Metni, Fıkh-ı Ekber şerhleri.
9. Ma’ânî:Mutavvel (Telhîs üzerine), Isâm’ın Ferâ’id
Şerhi, Miftâh şerhi ve Hatîb’in Miftâh Telhîsi (Hacı Ömer Efendi hattıyla),
Kara Tepeli (matbû)’nin eserlerini görüyoruz.
10. Vuzû’: Bu bölümde fazla eser yoktur. Isâm’ın
Vaz’ıyye Şerhleri, Ali Kuşçu’nun Ukûdü’z- Zevâhir’i, Adudiyy Şerhi, Kaşıkçı-
zâde hattıyla Vaz’iyye Metni.
11. Mîzân:Bu isim altında Beyzâvî’nin Tavâli’i,
çeşitli şerhleri, Metâli’u’l- Envâr, Tasavvurât ve Tesdîkât, bunlara yapılan
çeşitli şerhler bâzı mecmû’alar göze çarpmaktadır.
12. Hikmet = Felsefe ve Fizik:Bu bölümde 17 eserin
ismi bulunmaktadır: Şerhu Hikmet’il İşrâk, Hidâye’nin Kâdî Mîr şerhi, Eşkâlü’t
Te’sîs, Acâyibü’l- Mahlûkât ve Garâyib’ü-l Mevcûdât, Melhame, Heyâkil Metni ve
Tercemesi başlıcalarıdır.
13. Sarf
(Gramer) Kitapları:Elbette bu kitaplar, Arapça’nın sarfına (gramer)
aittir. Arkasından da nahiv (sentaks) kitapları gelmektedir. Bütün bu
medreselerimizde okuttuğumuz fakat bir türlü de öğrenemediğimiz ve
öğretemediğimiz Arapça’nın bizi ne kadar meşgul ettiği bu eserlerden de anlaşılmaktadır.
Başlıcaları şunlardır: Kefevî’nin Binâ Şerhi, Merah hakkında Hasan Paşa’nın
Felâh’ı, Şâfiye, Eskicizâde’nin Emsile şerhi, Garâ’ibü’l- İ’lâl ve Dede Cöngü.
14. Nahiv (Sentaks) Kitapları: Nahiv kitaplarının
mühim bir kısmı matbû eserlerdendir. Bu kitaplar arasında hemen herkesin
bildiği ve adını duyduğu Kâfiye, Avâmil, Nahiv cümlesi, İzhâr ve şerhleri göze
çarpmaktadır.
15. Lügatlar: Akşehir İlçe Halk Kütüphanesi, lügat
kitapları yönünden oldukça zengindir. Dördü basılı olmak üzere on üç lügat
görmekteyiz: Van Kulu, Okyanus Tercemesi, Kâmûs-ı Muhît, Ahterî, Burhân-ı
Kâtı’, Tuhfe-i Vehbî, bunlar arasındadır.
16. Dîvân’lar (Kasîdeler ve Beyitler): Bunların üç
dilde olduklarını ifade ettikten sonra, önce
A. Türkçe Dîvanlar: Dîvan-ı Hâlet Efendi (kayıptır),
Nazmî Dîvanı, Vâsıf Osman Dîvânı, Dîvan-ı Bâkî, Tuhfe-i Âsım Efendi.
B. Arapça Dîvanlar: Şerh-i Dîvân-ı Ali (Radıyallâhu
Anhu), İbn-i Ma’tûk Dîvânı, Tahmîsü’l- Kasîdeti’l- Bur’e, Şerhu’l- Kasîdeti’l
Münferice, Şerhu Kasîde-i Tantarânî ve diğerleri.
C. Farsça Dîvanlar: Hâfız-ı Şîrâzî, Şerh-ı Dîvân-ı
Hâfız, Dîvân-ı Fârisî, Diger Farsçalar: Bahâristân, Gülistân, Pend-i Attâr,
Sûdî’nin Gülistân şerhi gibi.
17. Târîh, Siyer ve Menkıbeler: Bunlar arasında:
Süleyman-nâme, Muhtasar İmam-ı A’zam Menkıbeleri, Altı Parmak Tarîhi, Şakâyık-ı
Nu’mâniyye ve Tercümeleri, Şa’rânî Tabâkatı, Üssü’z-Zafer, Terceme-i Mevâhib-i
Ledünniye, Taberî-i Kebîr, Halebî Siyeri, Nehcü’s Sülûk fî- Siyâseti’l- mülûk,
Terceme-i Kimyâ-yı Sâ’âdet, Menâkıb-ı Çıhar-ı yâr-ı Güzîn, görülüyor.
18. Muhtelif Fenlere Dair Kitaplar: Bu kitaplar
arasında çeşitli risâlelerden mürekkep Mecmu’alar, Külliyât-i Ebî’l- Bekâ’,
Tehzîbü’l- Esmâ’-i ve’llügât, Hayâtî- zâdenin Risâletü’l- Hamsesi, Acâyibü’l-
Büldân risâleleri gibi pek çok mecmu’a bulunmaktadır.
19. Tıbb Kitapları: Sadece dört tanedir.
El-Makâlâtü’t-Tıbbıye, Gâyâtü’l-Beyân fî- Tedbîri Bedeni’l-İnsân, Risâletün
Mine’t-Tıb, Risâletün Mine’t-Tıb (başka). Tıbba verdiğimiz önem de böylece
anlaşılmaktadır!
20. Tasavvufa Dair Kitaplar:Tasavvuf kitapları,
kütüphane defterinin sonuna yazılmıştır. Fütûhatü’l Mekkiye’den iki yazma
vardır. Bunlardan ikincisinin Sadreddîni Konevî hattıyla olduğu kaydı vardır.
Daha sonra ise “878 yılında Sâlih bin Sinân tarafından yazılmış” olduğuna dair
Feridun Nâfiz Uzluk’un bir notu bulunmaktadır. Diğer tasavvuf kitapları
arasında: Fütûhat-ı Mekkiyye’nin Fütûhât-ı Melekiyye şerhi, Hucendî’nin Fusûs
Şerhi, Hetkü’l- Estâr fi İlmi’l-Esrâr, İzâletü’l-Hafâ an Hilyetil-Mustafâ,
Siyâsetnâme, Reşehât Tercemesi (matbû) gibi eserler kayda değerdir.
Medreseler
1924 yılında kapatılınca, buralardaki kitapların bir kısmı kütüphane ve
müftülük kütüphanesine konmuştur. Ayrıca kütüphanedeki kayıtları
incelediğimizde kü¬tüphaneye Akşehirli müftü Debbağzade Hacı Ali Efendinin,
Sökeli Hoşyar Hanım, Hacı Abdurrahman Efendi, Hacı Ömer Efendinin damadı Hacı
Mustafa Müfit Efendi, Bermendeli Hacı Ahmet Efendi ve Müfit Beyzade Hacı Nuri
Bey kitap bağışladıklarını görüyoruz.
Ömer Efendi’nin hazırlatmış olduğu vakfiye nameye,
kitapların kütüphane dışına çıkarılmaması şartını koyduğu halde Halk Evleri
kurulunca, kitapların bir kısmı buraya konuldu. Halk Evleri kaldırılınca
kitaplar kütüphane geri verildi. Vakfiye namedeki kitaplar ile kütüphanedeki
kitaplar karşılaştırılınca bazı nadir kitapların olmadığı görülecektir.
Rahmetli Dr. Aziz Perkün kütüphanedeki yazma
kitapların yağmalandığını hatıralarında şöyle anlatır: “1935 senesinde
Sonbaharda bir Pazar günü İstasyon’a gitmiştim. Sıkı sıkı çakılmış, birçok
tahta sandık gördüm. Ne oldukların orada bunanlara sordum. İmaret Camisi
kütüphanesindeki bütün kitapların Konya’ya taşıması için Konya Maarif Müdürü,
Akşehir Maarif memuru Osman Yılmaz’a emir vermiş olduğunu öğrendim. Hayretle
karşıladığım bu davranışı önlemek üzere Halk Evine geri taşıttım. Sağ olsunlar
Akşehirli marangozlar, gerekli dolapları hazırladılar. Kitaplarımızı kurtardık.
Bu günkü Halk Kütüphanesinin çekirdeğini hazırlamış olmakla sevinçliyim. Ama
Kütüphane memuru Bedri Ulukan’ın da bu kitaplığa azımsanıp, küçümsenmeyecek
hizmetleri geçmiştir.”
1936 yılında İl Encümeninden sağlanan ödenekle ilk
Hafız-ı kütüb Bugünkü anlamıyla Kütüphaneci görevlendirilmiştir.1943 yılında
Özel İdareden asli maaşlı bir memur ve bir hizmetli kadrosu sağlanmıştır.
Kütüphane daha sonra Belediyenin gösterdiği çeşitli
yerlerde hizmetini sürdürmeye çalışmıştır. 1957 yılında Kütüphane Binası
yaptırmak üzere “Kütüphane Yaptırma ve Yaşatma Derneği” adında bir dernek
kurulmuştur. Derneğin fedakârca çalışmaları ve devlet katkısıyla bu günkü
binanın yapımına başlanmıştır. Bu çalışmalar neticesinde 1968 yılında bugünkü
bina tamamlanarak hizmete girmiştir. Yine Dernek çalışmaları sonucu 1971
yılında Çocuk Bölümü açılmıştır. O günden bu güne de hizmet vermeye devam
etmektedir.
Medreselere
ait vakfiyelerde, her medresenin kütüphanesi olduğu yazılıdır. H.1138/M.1725
yılında evinin bahçesine medrese yaptıran Müftü Hacı Halilzade Şeyh İbrahim
Efendi Medresesi vakfiyesinde Medrese kütüphanesinden 25 adet kitap olduğu
yazılıdır. Bu kitapların büyük bir kısmı 1924 yılında medreseler kapatılınca
Halk Kütüphanesine verilmiş, bir kısmı müftülük kütüphanesine konmuş, bir kısmı
da yağmalanmıştır. Halk Evleri kurulunca kütüphanesi ihdas edilmiş. 4400 kitabı
varmış. Buradaki Kitaplar 27. 05. 2004 Tarihinde Konya Yazma Eserler
Kütüphanesine devredilmiştir. Devredilen kitap sayısı 489’dur.
19-ILGIN LALA
MUSTAFA PAŞA CAMİİ KÜTÜPHANESİ
Lala Mustafa Paşa Külliyesi, 1576
1584 yılları arasında yapılan Mimar Sinan’nın Osmanlı külliyeleri içinde önemli
yer tutan yapılar topluluğudur. Lala Mustafa Paşa Külliyesi’nin çarşı ve
kervansarayı ağırlık noktasını teşkil etmektedir. Vakfiyesinde külliyenin;
cami, sıbyan mektebi, imaret, tabhane adları, çarşı (arasta), iki han fırın,
mutfak, medrese, hamam, dükkanlar, çeşme - şadırvan sebil, samanlık, odunluk,
hela, görevli odalarından oluştuğu yazmaktadır. Bunların yanında cami kütüphanesi önemlidir. Lala Mustafa
Paşa Camiinde tek minareli, tek kubbeli kare planı uygulanmıştır. Minber,
mihrap, kürsü, mahfil ve iç süslemeler açısından orijinal mimari özelliklere
sahiptir.
Lala Mustafa Paşa vakfiyesinde:
Ilgın′da birbirine bitişik kıble tarafından vakfın camisinin haremi ve
imaretinin odun ambarı, doğudan Heftepazarı denen çarşı, kuzeyden boş arazi ve
vakfın dükkanları, batıdan yine vakfın dükkanları ile sınırlı 25 adet dükkanı,
bu dükkanlara Kıble tarafından odun anbarına, doğudan dükkanlara, kuzeyden ve
batıdan ana yola hudut olan birbirine bitişik hânûtları, mevcut olan iki han′in
haremine yakın düşen birbirine bitişik hanlar, ile bu hanlara bitişik kıble
tarafından İsmail Bahçesi, doğudan umumi yol, kuzeyden haremin kapısı, batıdan
iki hanın haremleri ile sınırlı dört adet dükkanından bahsedilirken
kütüphanenin adı geçmemektedir. Demek ki kütüphane bu vakfiyeden sonra tesis edilmiştir.
Lala Mustafa Paşa Camii Kütüphanesi
kitaplarının camiden ne zaman çıkartıldığı bilgisine ulaşılamamıştır. Ancak
uzun yıllar Ilgın Müftülüğünde korunduğu görülmüştür. Ilgın müftülüğü tarafından Lala Mustafa Paşa
külliyesinde yer alan sübyan mektebine 2014 yılı başlarında taşınmış ve burada
korunmaya alınmıştır. Burada bulunan 13 adet Kuran-ı Kerim
23/12/2014 tarihinde Konya
Vakıflar Bölge Müdürlüğüne oradan da 29/09/2015 tarihinde Konya Yazma Eserler
bölge Müdürlüğüne devredilmiştir. Bu Kura’n-ı Kerimler arasında Lala Mustafa
Paşa’nın Önce Suriye’nin Kuzeyinde bulunan Kuneytra Camii’ne; sonra, bu camiye başka bir Mushaf
vererek bu mushafı Ilgın Lala Mustafa Camii’ne vakfetmiş olduğu Kur’an’da yer
alan vakfiyeden anlaşılmaktadır. Üç hilal filigranlı kağıda muhakkak hatla,
Aliyyü’l-Kâri imlasıyla yazılan, 265 demirbaş numarasıyla Ilgın Müftülüğü
kütüphanesinde de kaydı bulunan bu Mushaf hat, tezhip ve cilt yönüyle nefis bir
eserdir. Serlevhası parşömenle restore edilmiştir. Adı geçen camiye ait olan diğer Kura’n-ı
Kerimler de kitap sanatları ve kitap vakfiyeleri açısından incelenmeye
değerdir.
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü ve Ilgın
Müftülüğü uzman ve görevlilerinden oluşturulan bir komisyon marifetiyle
08/11/2015 tarihinde kütüphanede bulunan kitapların tekrar tespiti
yapılmıştır.
Komisyonca 159 adet yazma ve 384
adet matbu kitap tespit dilerek bu kitaplar Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Bu sayım esnasında bu kütüphaneye ait kütüphane
kayıt defteri ortaya çıkmıştır. Bu defterde anılan kütüphaneyle ilgili bir
takım sorulara da cevap bulunmuştur. Bu deftere göre:
Seydişehir Kazası Çalmanda Köyü’nden Ilgın Müftüsü Abdullah
Hilmi b. Muhammed Efendi mülkünde olan 238 adet kitap camii şeriften
çıkarılmamak üzere erbabı tarafından mütalaa edilmek üzere vakfedildiği ifade
edilmektedir. Ayrıca bu kitaplardan otuz üçünün adı geçen müftünün kayınpederi
Bozkırlı Said Efendi Hoca’ya ait olduğu bilgisi de yer almaktadır. Bu defter
1952 tarihinde Hüseyin b. Muhammed Emin
Konevi tarafından düzenlenmiştir. 238
kitap konularına göre ayrılarak tek tek isimleri verilmiştir.
Burada özellikle yazma eserlerin
zahriye ve unvan sayfalarında kitap vakfiyelerine de rastlanmıştır: Buraya
kitap vakfeden vâkıflar arasında; Teslime Hatun ve Muhammed Efendi b. Murad
Efendi isimleri dikkati çekmektedir. Selvi Zade Muhammed Efendi b.Süleyman
Efendinin de vakıf kitabı bulunmaktadır. Ayrıca Hacı Numan Efendinin
1280(1863/1864) tarihli bir vakıf kaydına da rastlanmıştır. En eski vakıf kaydı
ise 1205 (1790/1791) tarihlidir. Bazı kitaplardaki kayıtlar ise 1288 (1871/1872
) tarihlidir. Bu vakfiyelerden anlaşıldığına göre Ilgın Lala Mustafa Paşa
Külliyesi’nde yer alan camide bulunan kütüphane külliye yapıldıktan çok sonra
tesis edilmiştir. Ilgın’da Lala Mustafa Paşa Camii’nde 999 H. (1590/1 M.) yılında 73 kitapla aynı
adla Ilgın’da kurulduğu düşünülen bu kütüphane önemli bir cami kütüphanesindir.
Ilgın Şeriyye sicilinde: Ilgın
kazasında bulunan Mustafa Paşa Vakfı Şerifi Büyük Camii şerifi derununda
bulunan 90 adet kitabın ismleri zikredilmiştir. Bu belge 27 Zilhicce 1286 ( 30 Mart 1870) tarihlidir.(
Ilgın ŞS,261, s.186.) Konya Vilâyeti Salnamesinin 1305/1887 yılına ait nüshasında (S. 246) bu kütüphanede
kitap mevcudu 30’ dur, 1317 /1899
yıllığında 100, yazma 11 basma eserdir. (S.124); Maarif salnamelerinde
1316 /1898 ve diğer yıllarda kitap sayısı 73’ tür.
Kütüphanenin
koleksiyonu, medrese öğrencilerinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek dinî
ilimlerle ilgili, zaman zaman sayılar değişse de son zamanlarda 500 civarında
eserden oluşmaktaydı.
20-
KONYA İL HALK KÜTÜPHANESİ
Halk kütüphanesi ilk defa “Milli Kütüphane” adı ile 1910 yılında
Konya Valisi Muammer Bey’in öncülüğü ile eski Rehberi Hürriyet Okulu içinde bir
binada kurulmuştur. Kütüphanenin 1919 yılında 1 memur, 1 odacı kadroları Özel
İdarece temin edilmiş ve Özel İdare’ye bağlı olarak uzun yıllar hizmet
vermiştir. Kütüphane sırayla Maarif evlerine, Şerafettin Camii yakınında bir
binaya, Vali İzzet Bey zamanında da Hacı Hasan Camii ne taşınmıştır. Uzun
yıllar Hacı Hasan Camii’nde kalan kütüphane kuruluş hazırlıklarını burada
tamamlamıştır. 1947 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü
emrinde “Konya Umumi Kütüphanesi” adıyla çalışmaya başlamıştır. 1950 yılında,
daha sonra yıkılmış olan Alaeddin Tepesi’ndeki Halkevi binasının bir katına
taşınmış, 1955 yılında da Anıt alanındaki Halkevi Kütüphanesini de içine alarak
hizmete girmiştir. Bu bina halen Devlet Tiyatrosu olarak kullanılmaktadır. 1978
yılında Mevlana Tetkikleri Enstitüsü olarak yapılan Mevlana alanındaki hizmet
verdiği binaya taşınmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Konya
Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında 17.04.2009 tarihinde bir protokol
yapılmıştır. Bu protokole göre; Mevlana alanındaki İl Halk Kütüphanesi binası
Konya Büyükşehir Belediyesine devredilerek Kültürpark içerisinde Konya
Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni bir kütüphane binası inşaatının yapılması
ve mevcut kütüphane binası ile yeni binanın karşılıklı olarak tahsissen teslim
edilmesi kararlaştırılmıştır. Binanın temeli 02.03.2010 tarihinde atılmıştır.
Bir yıl gibi kısa bir sürede binanın inşaatı
tamamlanmıştır. Kütüphane, 01.11.2011 tarihinde Valilik Makamının onayı ile
yeni yapılan bu binaya taşınmıştır. 28.11.2011 tarihinden itibaren de okuyucuya
hizmet vermeye başlamıştır.
Kütüphane binası bodrum kat ile birlikte 4
kat ve teras katından oluşmaktadır. Bodrum katta Arşiv, Cilt Atölyesi, Su
Deposu, Makine Dairesi, Sığınak, ve Jeneratör bulunmaktadır. Zemin katta
İnternet Salonu ile Görsel ve İşitsel Materyal Kullanma Salonu, Okul Öncesi ve
Çocuk Bölümü, Gençlik Bölümü, Ödünç Verme Ünitesi ve Konferans Salonu bulunmaktadır.
Birinci katta Okuma Salonu A, Okuma Salonu B, Süreli Yayın Bölümü, Teknik
Hizmetler Birimi bulunmaktadır. İkinci katta Serbest Çalışma Salonu ve
içerisinde grup çalışma odaları (4 adet olup her biri 16 m2), Konya İhtisas
Kitaplığı, Yemekhane ve Yönetim birimi bulunmaktadır. Teras katta ise yazlık ve
kışlık olarak iki bölüm bulunmaktadır.
Türkiye’nin hem tarihi hem modern hem de
büyük illerinden biri olan şehrimizin kültürel kalkınmada önemli bir yeri olan
kütüphane hizmetlerinin sayı ve nitelik bakımından daha iyi bir şekilde
yürütülmesine gayret edilmektedir.
Konya il merkezinde Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na bağlı 2 halk kütüphanesi, 1 bölge cilt atölyesi bulunmaktadır. İl
Halk Kütüphanesi bünyesinde hizmet vermekte olan Bölge Cilt Atölyesinde Konya,
Karaman ve Isparta illerinde hizmet vermekte olan kütüphanelerin kitapları
onarılmakta ve ciltlenmektedir. İlçe ve kasaba kütüphanelerinin sayısı 33 tür.
İl Halk Kütüphanesi ile Akşehir, Çumra, Ereğli. Sarayönü, Kadınhanı, Beyşehir,
Seydişehir kütüphaneleri müdürlüktür.
Kütüphane Müdürlüğü İl Kültür ve Turizm
Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet vermektedir. İller İdaresi Kanunu’na göre de
Konya Valiliği’ne bağlıdır.
21-FAİK SOYMAN HALK
KÜTÜPHANESİ
Faik Soyman, halk kütüphanesi yapılmak kaydıyla
apartmanın alt katındaki dükkânı bağışlamıştır. Kütüphanenin açık kalma şartı
yerine getirildiği için 25 yıl sonra Milli Emlak Müdürlüğü tarafından binanın
mülkiyeti kütüphane olarak tescillenmiştir. Kütüphande 6258 adet kitap
bulunmaktadır. Bunun 4750 adedi yetişkinler kitabı, 1508 adedi ise çocuk
kitabıdır
Alaybeyzade Hacı Esat
Efendi oğlu olan Faik Soyman 1877 de Konya da doğmuştur. 1889 da
Darülmuallimden diploma almış, sonra da Konya Lisesinin ilk mezunu olmuştur.
Tahsiline özel olarak Arapça,Farsca, Fransızca, Mantık, Felsefe derslerine
devam etmiştir. Hayatını öğrendiklerini öğretmekle geçirmiştir.
Konya'nın
çeşitli Okullarında Tarih, Coğrafya, Fransızca öğretmenliği yapmıştır.
Meclis
umumi üyeliği ve uzun yıllar Halk Evi Reisliği yapmış,hayatının son zamanlarını
kitap yazmakla geçirmiştir.Eserlerinin Bir kısmı yayınlanamamıştır.26.03.1960
yılında vefat etmiştir.
Şu an üç görevli ile; Nakipoğlu Mahallesi
Sırcalı Mescit Kuzgun kavak cad. 1/C Karatay /KONYA Adresinde masei saatleri
dahilinde hizmetini sürdürmektedir.
23-SEYİT FARUK ÖNDER KÜTÜPHANESİ
Kütüphane
1975 yılında Seyit Faruk Önder
tarafından bağışlanan kitaplarla kurulmuştur. Kütüphaneye kitap bağışı yapan
Eski Vali ve Milletvekili Seyit Faruk
Önder’in ismi verilmiştir. Seyit Faruk Önder, çocukluğundan beri şiir yazmayı
ve söylemeyi severdi Lise öğrencisi olduğu yıllardan beri tasavvufi şiirle de
meşgul olmuştur.
Hayra Hizmet Vakfı
ile Şeyh Ahmet Efendi vakfı 1976
yılından 1980 yılına kadar bu
kütüphanede kütüphanecilik hizmetlerini beraberce yürütmüşlerdir.
1980 den sonra kütüphane hizmetleri Mülhak Şehriyari Mustafa Paşa Şeyh Ahmed
Efendi Vakfı tarafından sürdürülmeye devam edilmiştir. Kütüphane, 1981-1982
yıllarında Bir Müdür bir memur ve müstahdemle hizmet etmiştir. O yıllarda üye
sayısı 500 okuyucu sayısı 40,000 bulmuştur.
150 kişilik erkek öğrenci, 50 kişilik kız öğrenci, salonu bulunmaktaydı.
Kütüphanenin 2000 civarında kitabı
bulunmaktadır. Bunlar; ansiklopediler, okul kitapları, Türk ve yabancı
(Türkçeye çevrilmiş) romanlar, Osmanlı Türkçesi, Arapça kitaplarla birlikte
anayasa ve hukuk ile ilgili çok sayıda eser vardır. Kütüphanenin çalışma saatleri
sabah 9.00, akşam 17.00 saatleri arasındadır. Cumartesi, Pazar kapalıdır.
24- HALKEVİ KÜTÜPHANESİ
1932-1950 yılları arasında
Türkiye’de, Halk Kütüphanelerinin görevini Halkevleri üstlenmiştir. Dokuz şube
halinde örgütlenen halkevlerinde, bir kol olan “Kütüphane ve Yayın Şubesi” ile ilgili yönetmelikte kütüphane için “Kütüphane
halk bilgisinin ilerlemesinde başlıca etkendir” denilmektedir.
1944-1945 yılında 82 Halk
Kütüphanesine karşılık 395 Halkevi Kütüphanesi, bunlara bağlı 230 okuma odası,
366 halk odası mevcuttur. Bu kütüphanelerde 648.000 kitap mevcut olup, 13
milyon okuyucu vardır.
Konya Halkevi Kütüphanesi de uzun
yıllar hizmet vermiş, 1955 yılında Halk Kütüphanesinin Halkevi binasına
taşınması ile kitaplar Halk Kütüphanesine katılmıştır. Bugün dahi birçok
kitabın “Halkevi” mührünü taşıdığı
görülmektedir.
25- KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ
KÜTÜPHANESİ
İçinde bulunduğumuz bilgi
toplumunda bilgi hizmetleri önemli bir yere sahiptir. Bilgi kaynaklarının
basılı ve elektronik ortamda artması ve çeşitlenmesi, bilgi ihtiyaçlarının
kolay, hızlı ve güvenilir şekilde karşılanmasını gerektirmektedir.
Kütüphanemizde bu hizmeti verebilmek için gerekli altyapı ve donanımı sağlama
konusunda çalışmalar sürdürülmektedir.
2009 yılında Konya Ticaret Odası
Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından kurulan KTO Karatay Üniversitesi alanında
lider ve yenilikçi bir üniversite olarak akademik niteliğinin yanında, kültür
ve sanat faaliyetlerini destekleyen eğitim ve araştırma kurumu özelliği
taşımaktadır.
KTO Karatay Üniversitesi Kütüphanesi,
Üniversitede verilen her türlü eğitim ve araştırma faaliyetlerini desteklemeyi,
kullanıcının ihtiyaç duyduğu bilgiye kolay ve hızlı şekilde ulaşmasını
sağlayarak materyallerin en etkin şekilde kullanılmasına yardımcı olmayı,
bireyin yaşam boyu öğrenme sürecine katkı sağlayabilmek için çağdaş bilgi
hizmetleri sunmayı amaçlamaktadır.
Yenilikçi, girişimci ve ilerici
bir üniversite olan KTO Karatay Üniversitesi için, gerekli araştırmaların
yapılabildiği yeterli kaynağa ve donanıma sahip bir kütüphane oluşturulması
hedeflenmektedir. Kullanıcılara en iyi hizmeti verebilmek için alt yapısı
sağlam, Web tabanlı, MARC formatına uygun, kütüphaneler arası işbirliğine imkân
veren, bilgi kayıt ortamına en kısa sürede geçebileceğimiz bir otomasyon
sistemi için gereken araştırmalar yapılarak kütüphane otomasyon sistemi satın
alınarak kullanıcıların kütüphaneye web üzerinden erişmesine imkan
sağlamaktadır. Kullanıcılar kütüphanemiz aracılığıyla basılı kaynakların
yanında elektronik dergiler ve veritabanlarına da erişim sağlamaktadırlar.
Kütüphanede bulunan kaynakların
güvenliğini sağlamak amacıyla RFID teknolojisine sahip güvenlik sistemi
bulunmaktadır.
KTO Karatay Üniversitesi
Kütüphanesi, yayınlarını bağış ve satın alma yoluyla sağlamaktadır.
Kuruluşundan bu yana sağlanan kaynakların büyük bir kısmı bağıştır. Bağış
yoluyla üniversitemiz kütüphanesine üç ay gibi kısa bir sürede toplam 11.500
kitap ve 2.444 süreli yayın kazandırılmıştır. Konya Ticaret Odası
kütüphanesinin tamamını KTO Karatay Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlamıştır.
Kütüphanemizin web sitesi halen
kullanımda bulunmaktadır. Web sitesi kapsamında yararlı internet kaynakları,
Ekual veritabanları, açık arşiv ders dokümanları gibi bilgilere ve kütüphanenin
kültür ve sanat etkinliklerine erişim sağlanmıştır. Web sitemiz içerik olarak
geliştirilmektedir.
Kütüphanemiz 810 m2’lik
bir alanda hizmet vermektedir ve 200 kişilik oturma kapasitesine sahiptir.
26- NECMETTİN ERBAKAN
ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANESİ
Üniversite
katılımcı, farklılıklara saygılı ve özgürlükçü bir kurum kültürü içinde tüm
paydaşlarımızın gereksinimlerine duyarlı olma prensibini esas alarak, araştırma
ve eğitim alanındaki yenilikçi ve yol gösterici üslubu ile 2010 yılında
kurulmuştur.
Necmettin
Erbakan Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı öğretim,
araştırma faaliyetlerini ve toplumsal hizmetlerin gerektirdiği bilgiye erişmek
için çağdaş ve evrensel olanakların sağlanması ve örnek bir üniversite
kütüphanesi olarak üniversite mensuplarına ve topluma hizmet sunmayı
amaçlamaktadır. Eğitim ve araştırma programlarının gereksinimleri doğrultusunda
bilgiyi hizmet verdiği kitleye çağdaş bilgisayar ve
yayın teknolojilerini kullanarak, hızlı ve ekonomik bir şekilde, mesleki
dayanışma ve işbirliğine dayalı, çalışanlarıyla
birlikte gelişmelere ayak uydurarak modern bir kütüphane olmayı
hedeflemektedir.
Kütüphanemiz,
kullanıcının ihtiyaç duyduğu bilgiye kolay ve hızlı şekilde ulaşmasını sağlamak
için veri tabanlarına abone olmakta ve Web tabanlı, MARC formatına uygun,
kütüphaneler arası işbirliğine imkan veren otomasyon sistemi ile kullanıcıların
kütüphaneye web üzerinden erişimine imkan sağlamaktadır.
Necmettin
Erbakan Üniversitesi Kütüphanesi, yayınlarını bağış ve satın alma yoluyla
sağlamaktadır.
Merkez Kütüphane Personel Durumu
Merkez Kütüphanemiz Daire
Başkanı, Şube Müdürü, 4 Kütüphaneci, 2 Bilgisayar İşletmeni ve 1 Şirket
Personeli ile çalışmalarını sürdürmektedir.
Eğitim Fakültesi Kütüphane
Personel Durumu
Kütüphane 1 Memur, 1 Şirket
Personeli, 1 Yardımcı Personel ve yarı zamanlı çalışan 5 öğrenci ile hizmet
vermektedir.
Meram Tıp Fakültesi Kütüphanesi
Personel Durumu
Kütüphanemiz 1 Uzman, 1 Memur, 2
Şirket Personeli ile yarı zamanlı çalışan 5 öğrenci ile hizmet vermektedir.
27- NECMETTİN ERBAKAN
ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ VELİ
ERTAN KÜTÜPHANESİ
Fakülte, 24 Kasım 1962 yılında
Yüksek İslam Enstitüsü adıyla Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 4 yıllık öğretmen
yetiştiren bir kurum olarak öğretime açılmış olup 1982 yılında Fakülteye
dönüşmüştür. 27.12.2011’de Bakanlar Kurulu kararıyla Fakülte Selçuk
Üniversitesi’nden ayrılarak Konya Üniversitesi’ne bağlanmış ve 11.04.2012’de
Bakanlar Kurulu kararıyla Üniversitenin ismi Necmettin Erbakan Üniversitesi
olarak değiştirilmiştir. Halen Konya il merkezinde Meram Yeni Yol üzerindeki
binasında eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam etmektedir.
Kütüphane; Fakültenin
kuruluşundan itibaren faaliyet göstermekte olup kapalı raf sistemi ile
çalışmakta iken, 2002 tarihinden bu yana açık raf sistemine geçmiştir.
Fakülte Kütüphanesi, 15 Eylül
2015 tarihinden itibaren taşınma sürecine girmiş ve 1. kattaki eski yerinden 5
gün gibi kısa bir sürede 50 binden fazla kitap zemin kattaki yeni yerine
taşınmıştır. Rafların düzenlenmesi ve
kitapların yerleştirilmesi gibi faaliyetlerin ardından 1 ay gibi kısa bir
sürede 15 Ekim 2015 tarihi itibariyle yeni yerinde kısmi olarak hizmet vermeye
başlamıştır. 21 Ekim 2015 tarihi itibariyle okuma salonunun da faaliyete
geçmesiyle beraber tam kapasite olarak hizmet vermeye başlamış, eski alanına
göre daha geniş bir alanda (yaklaşık 600 metrekare) faaliyet gösteren yeni
kütüphanenin kullanıcı oranı yaklaşık olarak üç kat artmıştır. Raflar ve okuma
salonu ayrı ayrı olarak tasarlanan yeni kütüphanemizin günlük olarak kullanıcı
sayısı yaklaşık olarak 500 kişiye ulaşmıştır.
Kütüphane koleksiyonu olarak
yaklaşık 34 bin basılı kitabın yanında, süreli yayınlar ve öğrenci tezleriyle
beraber 40 bin civarında eser (5 bin
civarında Osmanlı Türkçesi ve Farsça eser), kayıtlara girmek üzere yeni satın
alınan eserler ve mükerrerlerle beraber 50 bini aşkın eseriyle zengin bir
koleksiyona sahiptir.
Fakülte Yönetim Kurulu 09.12.2015
tarihli kararı ile “Veli Ertan
Kütüphanesi” adının verilmesi kararlaştırılmıştır.
Dijital kitaplar:
Yazma
Eserler: Üniversite Merkez Kütüphanesi aracılığıyla Konya Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi’nden yaklaşık 8300 adet yazma eser dijital olarak kütüphaneye
kazandırılmıştır.
Fakülte Dergisi’nin bütün
sayıları dijital ortama aktarılarak Fakültenin web sitesi üzerinden
kullanıcılara açık hale getirilmiştir.
Kütüphane bünyesinde İlahiyat
Dijital Kayıt Merkezi olarak diğer eserlerin de aktarılması devam etmektedir.
Bu çerçevede isteyen kullanıcılara CD vb. ortamında dijital eserlerden
verilebilmektedir.
Kütüphanede internet ortamından
sağlanan 50.000 civarında -ciltli ve müstakil olmak üzere- dijital eser mevcut
olup, matbu eserler haricinde kullanıcılara bu eserlerle de hizmet
verilmektedir.
Kütüphanede yıpranmış
materyallerin cilt ve onarımı için Fakülte bünyesinde müstakil bir bir cilt
hane bölümü oluşturulmuş olup, bununla ilgili bir elemanımız ve cilt
materyalleri mevcuttur.
Kütüphane otomasyon ve güvenlik
sisteminde geçtiği tarih olan 2002 yılından bu yana yaklaşık bir milyon kişi
ziyaret etmiştir. Ödünç işlemleri kapsamında yaklaşık 50.000 eser kütüphaneden
ödünç olarak alınmıştır.
Eğitim, öğretim ve araştırma
faaliyetlerini destekleyecek olan yazılı ve basılı yayınların satın alma,
abonelik, bağış yoluyla sağlanmasıdır. Satın alma ve abonelik işlemleri
Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı aracılığı ve bütçesi dahilinde
gerçekleştirilmektedir. Kütüphanedeki materyallerin büyük bir kısmı bağış
yoluyla sağlanmıştır.
Kütüphaneye sağlanan tüm materyal
çağdaş kataloglama ve sınıflama sistemlerine göre düzenlemek ve kullanıcıların
yararlanmasına sunulmaktadır. Üniversitede verilen eğitim, öğretim ve araştırma
faaliyetlerini destekleyen materyalin seçimi ve sağlanmasından sonra
bibliyografik bilgileri DOS (Dewey Onlu Sınıflama Sistemi)’e göre
sınıflandırılarak AACR2 (Anglo Amerikan Kataloglama Kuralları 2)’ye göre kataloglamıştır.
Kataloglama
ve sınıflama işlemleri bittikten sonra açık raf düzeninde DOS (Dewey Onlu
Sınıflama) sistemine göre yerleştirilerek kullanıcıların hizmetine
sunulmaktadır.
Kullanıcıların isteği
doğrultusunda her türlü fotokopi hizmeti verilmektedir. Özellikle kütüphane
dışına çıkması mümkün olmayan ana kaynaklar, süreli yayınlar ve referans
eserlerden fotokopi yoluyla kullanıcıların faydalandırılmasına çalışılmaktadır.
Üniversiteye bağlı öğretim elemanları, personel ve öğrenciler kütüphanelerden
ödünç kitap alabilmektedirler. Üç kişi laboratuvarda
ve oniki kişi kütüphanede olmak üzere toplam onbeş yarı-zamanlı çalışan öğrenci
mevcuttur.
Kütüphane 1 Uzman, 1 Şef, 1
Memur, 1 Şirket Personeli ve yarı zamanlı çalışan 5öğrenci ile hizmet
vermektedir.
28- SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Prof. Dr.
EROL GÜNGÖR
Selçuk Üniversitesi Merkez
Kütüphanesi değerli bilim adamı Hamdi Ragıp ATADEMİR’in 26 bin cilt civarındaki
kütüphanesini üniversiteye bağışlaması ile 1977’de kurulmuştur. Değerli
katkılarından dolayı 13.10.1977 tarih ve 77/38 sayılı senato kararı ile
Üniversite Kütüphanesi’ne; “Atademir Kütüphanesi” ismi verilmiştir. Atademir
Kütüphanesi, ilk olarak 1978 yılında şehir merkezinde Zindankale semtindeki
Fen-Edebiyat Fakültesi bahçesinde bir barakada hizmet vermeye başlamıştır. Uzun
yıllar barakada hizmet veren Atademir Kütüphanesi fakültelerin kampüse
taşınmasıyla birlikte binası tamamlanmadığı için 1998 yılında lojmanlara
taşınmıştır. Bir yıl sonra inşaatı tamamlanarak bugünkü binasına taşınmış, kısa
sürede bu kitaplar bilgisayar ortamına aktarılarak 2000-2001 eğitim ve öğretim
yılında Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphane adı ile kullanıcılara hizmet
vermeye başlamıştır. Yaklaşık 8000 metrekarelik kapalı alana sahip olan
kütüphane, 21fakülte, 1 konservatuar, 7 yüksekokul, 23 Meslek Yüksek Okulu, 6 enstitüde görev yapan akademik ve idari
personel ile birlikte yaklaşık 85.000 öğrenciye çağın gerektirdiği teknoloji
ile hizmet vermektedir.
Kütüphane koleksiyonu, yazılımın
tamamı üniversitemiz elemanlarınca yapılan, Selçuk Üniversitesi Kütüphane
Otomasyon Programı’na aktarılmış olup, kütüphane içerisinden ve üniversite web
sayfasından erişim sağlanabilmektedir.
B. Fiziki Yapı
Merkez Kütüphane, 8000
metrekarelik kapalı alan üzerine kurulmuştur.
-Bodrum Kat:
Nadir Eserler Arşivi
Gazete Arşiv
Yazma Eserler ve Eski Harfli
Basma Eserler CD Arşivi
Süreli Yayın Arşivi
Tez Salonu: Yüksek Lisans ve
Doktora Tezleri
Yazma Eserler
-Zemin Kat:
Her biri 550 metrekarelik 3 adet
okuma salonu
A Salonu: 800 Edebiyat ve Retorik
(Güzel Anlatım Sanatı)
B Salonu: Sürekli Yayınlar /
Referans Koleksiyonu CD Arşivi Okuyucu Hizmetleri
C Salonu: 000 Genel Konular / 100
Felsefe ve Psikoloji / 200 Din Teknik Hizmetler
Güvenlik birimi ve elektronik
kapı sistemi
Ödünç verme birimi
Görsel-işitsel materyal birimi
Çalışma ofisleri
Fotokopi birimi
-Birinci Kat:
İdari Bürolar
Her biri 550 metrekarelik 3 adet
okuma salonu
D Salonu: 300 Toplum Bilimleri
400 Dil ve Dilbilim
E Salonu: 500 Doğa Bilimleri 600
Teknoloji (Uygulamalı Bilimler)
F Salonu: 700 Güzel ve Dekoratif
Sanatlar / 900 Coğrafya-Tarih
Çalışma ofisleri
Fotokopi birimi
Bilgisayar teknik servisi
Seminer Salonu
-İkinci Kat:
4 adet grup çalışma odası
İnternet salonu
Müzik Odası
Yazılım Odası / Elektronik bilgi
kaynakları birimi
C. Teknik Hizmetler Sağlama
Kütüphanemize satın alma, bağış,
değişim ve devir yoluyla kaynak sağlanmaktadır. Üniversite Öğretim elemanı ve
öğrencilerin araştırmalarında ve derslerde kullanacakları koleksiyon ihtiyacını
karşılamak amacı ile üniversiteye bağlı, fakülte, yüksekokul ve enstitülerden
gelen yayın istek listeleri değerlendirilmektedir. Bu yayın istek listeleri;
web üzerinden online sipariş yoluyla, yayın evlerinden gelen sipariş
katalogları aracılığı ile ve E-Mail ile oluşturulmaktadır. Daha sonra bu
listelerdeki kaynakların koleksiyonumuzda bulunup bulunmadığı kontrol edilir ve
alım işlemlerine geçilir. Alımı gerçekleştirilen kaynakların duyuruları yine
web ve E-mail aracılığı ile gerçekleştirilmektedir.
D. Okuyucu Hizmetleri
1. Danışma Hizmetleri/Referans
Hizmetleri
Kütüphanemize gelen
kullanıcıların bilgiye ve bilgi kaynaklarına kolayca erişebilmeleri için onlara
rehberlik etmek, karşılaştıkları sorunları çözmek ve danışma kaynaklarının
kullanımında yardımcı olmak amacıyla referans hizmeti verilmektedir. Danışma
kaynaklarının içerikleri, CD arşivinden yararlanma, elektronik veri tabanlarında tarama
metotları, internet aracılığıyla erişilen elektronik bilgi kaynaklarının
kullanımı vb. her türlü konuda referans hizmeti verilmektedir.
2. Katalog Tarama
Kütüphanemizde bulunan kaynaklar
erişimi kolaylaştırmak için oluşturulmuş olan tarama modülü, tarama
terminalleri vasıtasıyla kütüphane içinden ayrıca web ortamından basit ve
gelişmiş tarama seçenekleriyle kullanıcıların kolaylıkla kullanabilecekleri bir
yapıda hazırlanmıştır. Kütüphane kataloğuna erişim, web sayfasından http://www.kutuphane.
selcuk.edu.tr/ üzerinden doğrudan yapılabilmektedir. Kütüphane içerisinde
kullanıcılara tarama imkanı sunma amaçlı giriş kata 16 adet tarama terminali
yerleştirilmiş ve bu terminalleri kullanan kullanıcılara yardım amaçlı, bir
kişi görevlendirilmiştir.
Taramada Eser, konu, yazar, seri,
dizi, ISSN-ISBN, yer numarası, yayınevini içeren anahtar sözcüklere; basılı,
makale, tez, seri, yazma, dergi, gazete, basılı müzik kaydı formatlarına, CD,
DVD gibi değişik bilgi formatlarına göre ve bu kaynakların bulunduğu
kütüphanelere göre sınırlandırarak tarama kriterleri oluşturup, kullanıcıların
taramalarını daha sağlıklı ve isabetli yapmaları sağlanır.
Ayrıca
kullanıcılarımız, web sitesinden yaptıkları yurt içi ve yurt dışındaki
üniversite ve araştırma kütüphanelerinin, yayınevlerinin linkleri kullanılarak
tarama yapabilirler, ihtiyaç duydukları kaynakları kütüphaneler arası ödünç
verme hizmeti ile diğer üniversite ve
araştırma kütüphanelerinden elde edebilirler.
3. Fotokopi
Genelde ödünç verilmeyen
referans, süreli yayın ve tez gibi materyaller başta olmak üzere kaynakların
kopyalanması ve çoğaltılması ile ilgili hizmet veren birim kütüphanenin açık
olduğu tüm zamanlarda aktif olarak çalışmaktadır.
Kütüphanemizin tüm
kullanıcılarına cüzi bir ücret karşılığı fotokopi hizmeti verilmektedir.
4. Ödünç Verme
Referans koleksiyonu (danışma
kaynakları), kataloglar, dizinler, bibliyografyalar, standartlar, vb. nadir eserler,
tezler ve süreli yayınlar dışındaki tüm koleksiyon kütüphane dışına ödünç
verilebilmektedir. Üniversitemiz öğretim elemanları, idari personeli ve
öğrencileri, üye oldukları takdirde ödünç verme hizmetinden yararlanabilirler.
Ödünç verme, kütüphane otomasyonu içindeki barkot programıyla yapılmaktadır;
kimliklerde ve kitap sırtlarında yer alan barkotlar okutularak ödünç verme
işlemi gerçekleştirilmektedir. Başka bir kullanıcıya ait kimlik kartıyla yayın
alınamaz.
Akademik personel 1 ay süreyle 5
kitap; idari personel 15 gün süreyle 3 kitap; doktora ve lisansüstü öğrencileri
15 gün süreyle 3 kitap; lisans öğrencileri 15 gün süreyle 2 kitap ödünç
alabilirler. Kullanıcılar ödünç aldıkları kitapların takibini Web sayfasından
yapabilirler. Ödünç alınan yayınların süreleri uzatılamaz, yayın kütüphaneye
geldikten sonra 1 gün kütüphanede kalmak zorundadır ancak bir gün sonra tekrar
ödünç alınabilir. İade süresi geciken kitaplar için günlük para cezası
uygulanmaktadır. Kütüphaneye ait her eserin güvenliği bulunmaktadır; herhangi
bir şekilde izinsiz kitap çıkaran kişinin,
bağlı bulunduğu fakülteye resmi yazı ve tutanak gönderilmektedir.
Kütüphanemiz
bünyesinde bulunmayan kitap ve makale istekleri için kütüphaneler arası ödünç
verme hizmeti verilmektedir. İhtiyaç duyulan kaynağın yeri tespit edildikten
sonra kütüphaneler arası “Ödünç Kitap İstek Formu” doldurularak istekte
bulunabilirler.
E.
Birimler
1. Yazma ve Eski Harfli Basma
Eserler
Satın alma, bağış ve devir
yoluyla oluşturulmuş bu birimde 12.750 cilt kayıtlı kitap mevcuttur. Osmanlıca
ağırlıklı olmak üzere bu birimde Arapça, Farsça ve Urduca kaynaklar vardır.
Tarih, edebiyat, dini bilgiler ve ansiklopedik eserler başta olmak üzere birçok
konuda kaynak bulmak mümkündür. Bu salonda kaynaklar demirbaş sıra numarasına
göre dizilmiş olup kapalı raf usulü uygulanmaktadır. Osmanlıca eserler 19.yüzyılın sonları ve 20.
yüzyılın ilk çeyreğine ait eserlerdir. Ayrıca 120 adet yazma eser mevcuttur. Bu
salonda bulunan materyaller ödünç verilemez. Sadece kütüphanede kullanıma
açıktır.
2. Yazma Eser CD Arşivi
Bu arşiv Selçuk Üniversitesi ile
Kültür Bakanlığı arasında imzalanan protokol gereği, Konya Bölge Yazma Eserler
Kütüphanesi’nde kayıtlı 5177 yazma eserlerin dijital ortama aktarılması ve her
eserin bir CD kopyasının Selçuk Üniversitesine verilmesi ile oluşturulmuştur.
Bu eserlerin katalog kayıtlarının aktarılması işlemi henüz gerçekleşmemiştir.
Gelecek yıl bu işlemin gerçekleştirilmesi düşünülmektedir. CD’ler CD raflarına
demirbaş sırasına göre dizilmiş CD’lere demirbaş numarası verilirken o eserin
Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’ndeki demirbaş numarası aynen alınarak
kullanıcının orijinal esere ulaşması kolaylaştırılmıştır. Ayrıca proje
kapsamında olan Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde yazma eserlerin dijital ortama
aktarılması işlemi devam etmektedir. Bu işlemin tamamlanmasından sonra
koleksiyonumuz daha da zenginleşecektir. CD’lerin içindeki dosyalar Jpeg
formatındadır ve her varak bir dosya şeklindedir. Her eser bir CD’ye
kopyalanmıştır. İleriki yıllarda gerekli izin ve telif işlemleri
tamamlanabilirse her eser Pdf formatına dönüştürülüp bir veri tabanı
oluşturulabilir.
Bu koleksiyondan, yapılan
protokol gereği sadece Selçuk Üniversitesi mensupları yararlanabilmektedir.
Kurum dışından gelen talepler Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’ne
yönlendirilmektedir.
3. Gazete Arşivi
1920’li yıllardan günümüze kadar
ulusal ve yerel basında çıkmış olan gazetelerden oluşan 6883 ciltlik zengin bir
gazete arşivi 2000 yılında kütüphaneye kazandırılmıştır. Tamamının kayıtları
Gazete Programına girilmiş durumda, depoda gazete adına göre alfabetik olarak
açık raf düzeninde hizmete sunulmaktadır. Arşivdeki kaynakların önemi dikkate
alınarak yıpranmasını önlemek amacıyla okuyucuların isteklerine dijital kamera
aracılığıyla fotoğrafı çekilerek veya tarayıcıdan taranarak hizmet verilmeye
çalışılmaktadır.
4. Tez Bölümü
Selçuk Üniversitesi bünyesinde
hazırlanmış olan 5160 adet yüksek lisans ve doktora tezi bodrum kat tez
salonunda kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. Salonda tezler DDC Sınıflama
Sistemine göre düzenlenmiştir. Tezlerin kullanımı sadece kütüphane içi ile
sınırlıdır, ödünç verilemez. Fotokopi hizmeti verilmektedir fakat telif hakları
gereği sadece belirli bölümler fotokopi çekilebilir; tamamen kopyalanamaz,
çoğaltılamaz.
5. Görsel İşitsel Materyal Birimi
ve CD Arşivi
Birimdeki CD’ler 3 ayrı kaynak
şeklinde sınıflandırılabilir:
1. Kütüphanedeki kitapların
ekleri olan CD’ler,
2. Kendisi bilgi kaynağı olan CD’ler
(Referans CD’leri, veritabanı CD’leri, eğitim CD’leri, elektronik kitap CD’leri,
Belgesel katalog vb.)
3. Dergi eki olan CD’ler (byte,
PC World; Chip vb dergilerin ekleri olan CD’ler.)
Kullanıcılar Web’ de yer alan CD
listesinden tarama yaparak ihtiyaç duydukları materyallere ulaşarak kütüphane
içinde kullanılabilir veya 4 gün süreyle ödünç alabilirler. CD arşivini sadece
akademik personel ödünç alabilmektedir.
erilmektedir.
6.
Elektronik Bilgi Kaynakları
En
güncel ve kapsamlı bilgi kaynaklarını en hızlı ve etkin şekilde eriştirme
çalıştırmalarının yapıldığı birimdir. Tüm formatlardaki bilgi kaynakları ve çok
büyük boyutlarda elektronik bilgi depoları olan online veri tabanlarına,
üniversite içindeki herhangi birim bilgisayarlarından kütüphane web sayfası
aracılığı ile ulaşmak mümkündür. Bu bilgi kaynaklarının kullanılması, abonelikleri,
eğitimi ve takibi ile ilgili çalışmalar yapılmakta olup, akademik personelden,
öğrencilere kadar tüm kullanıcılara rehberlik ve eğitim verilmektedir. Bu
amaçla kullanım istatistikleri oluşturma ve değerlendirme, bu doğrultuda bilgi
kaynakları yenileme, herhangi birimden gelen bilgi talebi, mastır, doktora tezi
veya herhangi akademik bir konuda araştırma talebinde olanlara bilgi sağlanması
stratejileri geliştirme, bu bilgi kaynaklarının web aracılığı ile duyurulmasını
yapma gibi işlemler gerçekleştirilir.
29- S. Ü. SELÇUKLU ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ İHTİSAS KÜTÜPHANESİ
Ülkenin kalkınmasına katkı sağlamak, bilim üretmek, bilim ve eğitim
kadroları yetiştirmek amacıyla kurulan üniversitelerin görevlerinden biri de
kuruldukları bölgenin sosyal, kültürel, sağlık ve teknik alanlarında
gelişmesini sağlamak; özellikte sosyal bilimler açısından kültür varlıklarına,
şahsiyetlerine sahip çıkıp, bilimsel veriler ışığında bunları araştırmak ve
insanlığa tanıtmaktır. Bu manada Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı bir
birim olmak üzere 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 7. maddesinin d/2
fıkrası uyarınca ve Yüksek Öğretim Kurulunun 2/5/1985 tarih ve
EÖ/07.04.004/1736-6791 sayılı kararı gereğince 1985 yılında “Selçuklu Araştırmaları Merkezi” kurulmuştur.
Kuruluş kararına uygun olarak Üniversitemizin adını taşıyan, Anadolu’nun
ilk Türk Fatihleri Selçuklular ve onların bir devamı olan Anadolu’daki Türk
Beylikleri döneminin tarihini, kültürünü, her cins eserlerini araştırmak,
incelemek, değerlendirmek, yaymak, Selçuklu Türk medeniyetini tanımak ve
tanıtmak gibi görevleri olan merkez, Türk gençliğinin milli, insani, manevi ve
kültürel değerlerini, engin tarihinin ve medeniyetinin bilincinde yetişmesini
sağlamak üzere faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu amaçla 1985 yılından itibaren
kütüphaneye Selçuklular ile ilgili, Mevlana ve Mevlevilikle alakalı Arapça,
Farsça, İngilizce kitaplar temin edilmeye çalışılmıştır.Uzluk ailesi yazma
eserlerini ve çok sayıda matbu Arap harfli ve Latin harfli kitaplarla birlikte
fotoğraf koleksiyonunu buraya bağışlamıştır.
Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal
İşler Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Koyunoğlu Şehir Müze ve
Kütüphanesi, Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu tarafından kuruldu. İzzet
Koyunoğlu’nun, 1913 yılından beri topladığı yazma ve matbu kitaplarını, 4
Temmuz 1973 tarihinde Konya Belediyesine bağışlamasıyla başladı Koyunoğlu’nun koleksiyonu, 1984 yılında
Konya Belediyesi tarafından yaptırılan yeni hizmet binasında ziyaretçi ve
okuyucuların hizmetine sunulmuştur.
Koyunoğlu Kütüphanesi ana
hatlarıyla, yazma eserler, Türkçe ve Osmanlı Türkçesi matbu kitaplar, süreli yayınlar ve arşiv
bölümlerinden oluşmaktadır. Koyunoğlu Kütüphanesi kitap bağışlayanların
isimlerine göre şu bölümlere ayrılmıştır:
R. İzzet Koyunoğlu
Kütüphanesi ve Arşivi: Çok değerli el yazması, Osmanlıca ve Türkçe matbu
eserlere sahip bulunan İzzet Koyunoğlu Kütüphanesi’nde; genel olarak tarih,
sanat tarihi, edebiyat, Konya tarihi ve folkloru, musiki, fen bilimleri
alanlarında kitaplar bulunmaktadır. Koyunoğlu, saklayıp muhafaza ettiği birçok
evrakla da güzel bir arşiv oluşturarak gelecek nesillere ışık tutmuştur.
Koleksiyonun en önemli bölümünü yazma eserler oluşturmaktadır. Tuhfe-i Mübârizi
(XVI. yüzyıla ait Hekim Bereket’in bu yazması spor hekimliği üzerine dikkat
çekici bilgiler vermektedir. Bu kitap üzerinde yüksek lisans ve doktora
çalışmaları yapılmıştır.); İmam Gazali’nin İhyâ-yı Ulûmu’d-dîn’inin 583/1187-88
tarihli bu yazma nüshası; III. Selim’in Konya İmarethanesi Vakfiyesi; Yunus
Emre Divanı’nın en eski nüshası; 1317/1901’de Sultan Abdülhamit’e takdim
edilmiş Muhtasar Osmanlı Tarihi, Sultan Alâeddin’in OsmanGazi’ye gönderdiği
berat; şiir mecmuaları ve cönkler (Özellikle Mihrimah Sultan’a verilen şiir
mecmuası); dünyada tek nüsha olan Ebu Ömer Yusuf bin Abdullah’ın Kitabun fî
Ecvibeti’lmüstevibe’si; Kanuni Sultan Süleyman ve İkinci Sultan Selim
dönemlerinde şeyhülislamlık yapmış Ebusuud Efendi’nin kendi imzalarını taşıyan
el yazmaları; tefsir, hadis, fıkıh, Arapça kavait kitapları ve pek çok ünik
değerdeki yazma bu bölümdeki eserlerin ilk akla gelenleridir. Koyunoğlu
Kütüphanesi arşivinde bulunan arşiv malzemelerindenbazıları da şunlardır:
TCDD’ye ait muhtelif evrak; çeşitli gazete ve dergilerden muhtelif tarihî
olaylarla ilgili kupür, fotoğraf ve haritalar; Türkiye Ticaret Odasına ait
raporlar, musiki kitapçıkları, arkeoloji ile ilgili gazete kupürleri, Fransız
Demiryollarına ait evraklar, fotoğraflar, davetiyeler ve takvim sayfaları.
Selçuk Es Kütüphanesi ve Arşivi: Araştırmacı Selçuk Es’in
sağlığında Kütüphane’ye bağışladığı (Eylül 1980) zengin kütüphane, arşiv ve
koleksiyonundan oluşmaktadır. Çok çeşitlilik arz eden Selçuk Es Arşivi’nde
fotoğraflar da önemli bir tutar. Osmanlı’nın son devrinden başlayarak 1970’li
yıllara kadar uzanan bir süreç içinde Konya’nın mimari, demografik yapı, giyim
kuşam, toplu taşıma ve şehircilik gibi çok çeşitli açıdan geçirdiği gelişim ve
değişim belirli bir kronolojik sıra içinde fotoğraflarda muhafaza edilmektedir.
Ayrıca önemli sayıda Atatürk’le ilgili fotoğrafları da vardır. Selçuk Es
Arşivi’nde çok sayıda kartpostal bulunmaktadır. Bu kartpostallarda; gerek Anadolu’nun
gerekse dünyanın çok çeşitli bölgelerine ait tarihî ve turistik yerler, giyim
kuşamı üzerine çeşitlemeler yer
almaktadır. Arşivin önemli sayılabilecek diğer bir grubunda Konya’nın askerî,
adli, beledi ve vilayet ile ilgili yazı ve vesikaları ile çeşitli dönemlere ait
parlamento, belediye ve muhtarlık seçimleri ile ilgili evraklar
oluşturmaktadır. Bunlar arasında çeşitli dönemlerde milletvekili olmuş
kimselere ait evraklar da vardır. Türkiye ve Konya ile ilgili istatistiki bilgi
ve fotoğrafların oluşturduğu arşiv bilgileri ise bulunamayacak nitelikte olup
araştırmacıların oldukça fazla başvurduğu arşiv belgelerindedir.
Selçuk Es’in babası Kazım Gürel’in çeşitli
gazetelerde çıkmış yazılarının orijinalleri ile onun Celal Bayar, Adnan
Menderes, Refik Koraltan ile ilgili mektupları da bu arşivdedir.
Mehmet
Önder Kütüphanesi ve Arşivi: Türk kültürü ve sanatı ile ilgili yayımlanmış
yetmiş dört kitabı ve bine yakın makalesi bulunan Mehmet Önder, değerli
kitaplarıyla arşivini vefatından önce, 1986 senesinde, Koyunoğlu Müze ve
Kütüphanesi’ne hibe etmiştir.Mehmet Önder Kütüphanesi’nde bulunan, ekserisi
kültüre dair, kitapların yekûnu 4.972 adettir. Arşivi ise kendisinin katıldığı
sempozyum, panel ve konferansların davetiyelerinden oluşmaktadır.
Ahmet Kutsi ve Mehmet Eminoğlu Kütüphanesi ve Arşivi: Katar Devleti
Terbiye ve Eğitim Bakanlığı hocalarından Ahmet Kutsi Eminoğlu, 2003 yılında,
çoğunluğu Arapça olan 1.363; Mehmet Eminoğlu da tarih, edebiyat ve Osmanlı
Türkçesi ile ilgili yazma ve matbu 1.012 adet kitabını Koyunoğlu Kütüphanesi’ne
bağışlamıştır. Ahmet Kutsi ve Mehmet Eminoğlu Arşivi’nde Osmanlı Dönemine ait
tapular, askere alınma belgeleri, mukavelenameler, Arapça ve Osmanlıca
mektuplar, şecere fotokopileri, küçük risaleler hâlinde el yazma kitaplardan
sayfalar ve davetiyeler bulunmaktadır.
Bozkırlı Mustafa Parlaktürk Kütüphanesi; Mehmet Keçeciler’in
Belediye başkanlığı döneminde Kütüphaneye kazandırılmıştır. Halil Ürün’in
Başkanlığı zamanında Hayra Hizmet Kütüphanesine geçi olarak kullanıma sunulan
kütüphane 2015 yılında tekrar Koyunoğlu kütüphanesine dahil edilmiştir.
Kütüphanede İslami kitaplar ağılıklı olup 1686 cilt kitap bulunmaktadır.
Diğer Bağışlar: Osman
Özdemir, İbrahim Küçüktığlı, Nihan Küçükyıldız, Hasan Yüğrük, Lütfi Tuncel, Ahmet Akyol ve Ramazan Timur
tarafından yapılan bağışlarkütüphane için büyük öneme sahiptir. Hâlen yapılan
bağışlarla Koyunoğlu Kütüphanesi zenginleşmeye devam etmektedir.Koyunoğlu
Müzesi ve Kütüphanesi aynı zamanda çeşitli kültürel faaliyetlerin
düzenleyicisive mekânı durumundadır. Bunların başında ikindi sohbetleri
gelmektedir. Her hafta cumartesi günleri “yaşayan Konya hafızası” adı altında
Konya üzerine söyleşiler ve anma
programları yapılmaktadır
Yayınlar: Koyunoğlu Müzesi ve Kütüphanesi’nde bulunan bazı yazma ve
matbu eserlerdenbir çok eser vücuda getirilmiştir. Bunlar: Koyunoğlu Müze ve
Kütüphanesi Yazma Eserler Katalogu, Koyunoğlu Müzesi’nde Kırk Hadis Mecmuası,
Güfte ve Şiir Mecmuası, Koyunoğlu Müzesi’nde Tezhipli Kitaplar Albümü,
Koyunoğlu Müzesi’ndeki Hat Levhaları Albümü,A. R. İzzet Koyunoğlu Şehir Müze ve
Kütüphanesi Rehberi, Koyunoğlu Müzesi’ndeki Mevlâna Kitapları Sergisi Katalogu,
Osmanlı Belgelerinde Konya ve Mevlâna SergisiKataloğu, Koyunoğlu Müzesi Halı ve
kilimleri’dir.
31-
KONYA VE MEVLANA
İHTİSAS KÜTÜPHANESİ
Kütüphanemiz 17 Aralık
2013 tarihinde “Mevlana ve Konya İhtisas Kütüphanesi” adı altında Konya
Büyükşehir Belediyesi Mevlana Kültür Merkezi’nde hizmete girmiştir. Kütüphane dört
ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Konya ile ilgili 800 adet kitap bulunmakta,
ikinci bölümde Mevlana ile ilgili 950 adet kitap bulunmaktadır, üçüncü bölümde
araştırmacı-yazar Mehmet Ali Uz’ a ait muhtelif konularda 2500 adet, dördüncü
bölümde ise Prof.Dr.Fuat Yöndemli’ye ait yine muhtelif konularda 900 adet kitap
bulunmaktadır. Kütüphanede ayrıca tasavvuf ansiklopedi ve süreli yayınlar
bölümü yer almakta, günlük yerel gazeteler de bulundurulmaktadır.
“Mevlana ve Konya İhtisas Kütüphanesi’nde şu ana kadar 25 dile çevrilip basımı yapılan Mesnevi’nin okuyuculara ve
uluslararası düzeyde misafirlere sunumu yapılmış ve okuyucuların ve
araştırmacıların hizmetine sunulmuştur.
Konya
Ansiklopedisi 2010 yılında Mehmet Ali Uz öncülüğünde
akademisyenler ve yazarların planlamasıyla yazılmaya başlandı, 2013 yılından
bitimine kadar “Mevlana ve Konya İhtisas Kütüphanesi” kaynaklarından istifade edilmiştir.2015
yılının ortasına kadar da ciltler halinde yayınlanarak hizmete sunulmuştur.
Kütüphane
aynı anda 60 kişinin çalışma yapabileceği kapasiteye sahip olup, altı adet
internet bağlantılı bilgisayar fotokopi ve tarama makinası hizmete sunulmuştur.
Bir adetde dijital çekim ünitesi yer almaktadır.
Kütüphanemizde her hafta cumartesi günleri İngilizce Mesnevi sohbetleri
yapılmakta olup hafta içi ve hafta sonları da çeşitli kurslar ve hizmet içi
toplantılar düzenlenmektedir.
İhtisas
kütüphanemizde, mahiyetinde bulunduğu kurum mensuplarına, ilgili ihtisas
alanlarından akademisyenlere, bilim adamlarına, araştırmacılara ve öğrencilere
hizmet verilmektedir.
32-MERKEZ
İLÇE BELEDİYESİ KÜTÜPHANELERİ
SELÇUKLU BELEDİYESİ KÜTÜPHANELERİ
Selçuklu Belediyesine ait Halk ve
Çocuk Kütüphaneleri; Dumlupınar Mahallesi, (Açılışı: 2003) Rauf Orbay Mahallesi
(Açılışı: 2004), Akşemsettin Mahallesi, (Açılışı: 2006) Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi (Açılışı: 2007),
Şeker Mahallesi (Açılışı: 2007) Bosnahersek Mahallesi (Açılışı: 2008)’nde
bulunuyor. Bunlara ilave olarak; Yukarı Pınarbaşı, Aşağı Pınarbaşı, Tatköy ve
Sille’de ilköğretim okullarında kütüphaneleri bulunmaktadır. Kütüphaneler
Müdürlüğünü uzun yllar Abdülkadir Gök yürütmüştür..
Konya’nın en çok ziyaret edilen
kütüphanelerinden olan Selçuklu Belediyesi Halk ve Çocuk Kütüphanelerinde
toplam 216 217 kitap okuyucuların
hizmetindedir. Toplam 20 Bin üyeye sahip olan Selçuklu Belediyesi tarafından
Konya’da bulunan 16 polis merkezine kurulan kütüphanelerde ilgi odağı oluyor.
Karakollarda kurulan kütüphanelerde 8 bin kitap bulunuyor. Türkiye’de güzel bir
örnek olan bu uygulama ile mahalle sakinleri karakollara giderek kitap alıyor
ve okuyunca iade ediyor.
Selçuklu Belediyesi Görme
Engelliler Kütüphanesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Görme Engelliler Kütüphanesi
ile yapılan işbirliği neticesinde kütüphanedeki CD sayısı 2.500’e
yükseltilirken, 3.000 kaset ve 800 GB büyüklüğündeki veriler de görme
engellilerin hizmetine sunulmaktadır.
Kitap okumak isteyen ve istediği
kitabı bulamayanların kütüphanelere başvurması halinde istedikleri kitap temin
edilerek kütüphane raflarında yerini almaktadır.
MERAM BELEDİYESİ
GÖDENE KÜTÜPHANESİ
Meram Belediyesi tarafından Gödene Mahallesi’nde yaptırılan
kütüphane, Meram Gödene Mahallesi’nde 23. Nisan 2015 tarihinde hizmete açıldı. Gödene
Kütüphanesi Meramda açılan ilk kütüphane özelliğini taşımaktadır. Kütüphane,
toplum eğitim merkezi olacak biçimde donatılmıştır. Bu amaçla kütüphane; okuma
birimi, etkinlik birimi, bilgisayar ve internet birimi ve ders çalışma
birimlerinden oluşmaktadır.
Kütüphane, evinde ve
okulunda çalışma imkânı olmayan, yeterli eğitim ve öğretim materyali
bulunmayan, bilgisayar veya internete sahip olamayan ilkokul, ortaokul ve lise
öğrencileri öncelikli olmak üzere tüm vatandaşlara hizmet sunmaktadır.
Kütüphane, özellikle öğrenciler tarafından aktif olarak kullanılmaktadır.
İlçede bulunan ilk
kütüphane olma özelliğini taşıyan kütüphane sadece kitapların ödünç olarak
verildiği yer değil aynı zamanda çeşitli etkinliklerin yoğunlaştığı, yaşam
koşullarına uygun olarak tasarlanmış ve toplum eğitim merkezleri biçimde
donatılmıştır. 700 m2 alanda
kurulan kütüphanede kitaplar üyelik sistemiyle hizmet vermektedir. Ücretsiz internet
hizmetiyle birlikte fotokopi ve yazıcı çıktıları verilmektedir.
Toplam 2500 kitabın bulunduğu kütüphanede 950 üyesi
bulunmaktadır.
Pazar hariç hafta sonu 8-17
saatleri arası hizmet vermektedir
KARATAY BELEDİYESİ
KÜTÜPHANELERİ
Karatay Kent Konseyi Çocuk Meclisi’nce verilen teklif
doğrultusunda köy, kasaba ve ilçe merkezindeki toplam 75 okula 75 kütüphane
açıldı. 75.000 kitap okul kütüphanelerine kazandırıldı.
Yapılan çalışmalar sonucunda okulların kültürel eksikleri
kısmen de olsa giderilerek öğrenciler için kültürel alt yapı oluşturuldu.
Kütüphanelerin bünyesinde Karatay İlçe Milli Eğitim Komisyonu’nun belirlediği,
öğrencilerin derslerine yardımcı olacak atlas ve ders kitaplarının yanı sıra,
Türk ve Dünya klasikleri, öykü, roman, şiir, masal, araştırma-incelemeler ve
biyografiler gibi genel kültüre yönelik eserler yer alıyor.
34- MERAM KONYA
LİSESİ KÜTÜPHANESİ
Konya–Meram’da 1889 yılında
açılan Meram Konya Lisesi Konya idadisi adıyla açıldığı ilk yıllardan itibaren
okul kütüphanesi gelişimini sürdürmüştür. 1963 yılında kütüphanedeki kitap
sayısı 12 000’e ulaşmıştır.
Lise kütüphanesi 1966 yılında
büyük bir kitap kaybına uğradı. Dönemin okul müdürlüğü kütüphanedeki kitap
raflarının yetersizliği sebep gösterilerek Osmanlı Türkçesi ile yazılan
kitapların büyük bir kısmını Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü ile Konya Yüksek
İslam Enstitüsü Kütüphanesine verdi. Yüksek İslam Enstitüsüne verilen kitaplar
arasında el yazması eserlerde bulunuyordu.
O zamanki adıyla; Yüksek İslam Enstitüsü, bu gün itibariyle Necmettin
Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kütüphanesinde bu kitapların izne rastladık
ama diğer kitapların izine ulaşamadık.
Konya Lisesi Kütüphanesi’nden
gönderilecek kitapların seçimine katılan Hasan Yıldırım, bu kitap seçimini
şöyle anlattı: “Okul müdürümüz sınıfımıza
gelerek eski yazı bilen öğrenci olup olmadığını sordu. Ben daha önce Kur’an
Kursu ve İmam Hatip Lisesi’nde okuduğum için eski yazıyı okuya biliyordum.
Bunun için ben ayağa kalktım, bildiğimi söyledim. Müdürümüz beni okul
kütüphanesine götürdü ve bu kitaplardan okula lazım olmayanların
gönderileceğini söyledi. Ben ve orada bulunan diğer bazı öğrencilerle beraber
kitapların isimlerini okuduk, okul müdürümüzde bu isimlere bakarak,
hangilerinin kalacağını ve hangilerinin gideceğine karar verdi. Gidecek
kitapları bir çuvala koyuyorduk. “
1938-1939 ders yılı orta tedrisat
istatistikleri; Konya Lisesi Kütüphanesi’nde Türk harfleriyle 1037, Arap
harfleriyle 883, Şark dilinde 25, Garp dilinde 236 yekûn 2181 kitabın var
olduğunu gösteriyor. 1933-34 orta tedrisat yıllığında ise Türk harfleriyle 895,
Şark lisanında 40, Garp lisanında 70, toplam 1145 kitabın var olduğunu
gösteriyor. Bu verilen rakamlara göre, 5 yıl içinde Arap harfli 12 kitap yok
olmuştur. Bunun yanında 15 adet Batı Dilleri’ndeki kitap da demirbaştan
düşürülmüştür. Latin harfli kitap sayısı ise bu süre içerisinde iki buçuk kata
yakın bir artış göstermiştir.
1966 yılında okul kütüphanesinde
gönderilen kitapların sayısını yukarıda verilen sayılara göre yaklaşık olarak
tespit edebiliriz. Okul kütüphanesindeki eski yazılı kitap sayısı; 2007 yılında
297 olarak gösterilmiştir. Ancak; 21.
03. 2008 tarihinde Osmanlı Türkçesi 283 nadir matbu kitap Konya Bölge Yazma
Eserler Kütüphanesine devredilmiştir. Bu eserler sayısallaştırılarak Konya
Lisesi Kütüphanesinde okuyucu hizmetine sunulması için birer kopyası PDF
formatında verilmiştir.
Okul kütüphanesinin gelişimini
Kütüphane Demirbaş Defteri’ne bakarak şöyle tespit edebiliriz. Bu defterlerdeki
ilk bilgiler 1928 yılına aittir. 1928’den 1940’lara kadar okul kütüphanesine
1676 kitap alınmıştır. Bu sürede ortalama olarak her yıl 140 kitap ilave
olmuştur. 1940-1950 arasında ise, çok daha büyük bir artış olmuştur, bu sürede
3436 kitap okul kütüphanesine katılmıştır. 1960-1970 yılları arasında tekrar
bir artış olmuş ve 1516 kitap kütüphaneye alınmıştır. 1966 yılı 439 kitapla en
fazla alımın olduğu dönemdir. 1970-1980 yılları arasında ise toplam 170 kitap
alınmıştır. 1971 yılında 510 kitap gibi büyük bir alım gerçekleşmiştir. Bu
dönemde gelen kitapların büyük bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gönderilen
kitaplar ile çeşitli kurum ve kuruluşları yayınladığı bilimsel
dergilerdir. Baskısı pek bulunamayan pek
çok esere burada rastlamak mümkündür.
Kütüphanede eski fotoğrafların
bulunduğu albümlere rastladık. Ancak albümdeki fotoğraflardan pek çoğunun
yerleri boştu. Mevcutlarda yine işe yaracak şekildeydi.
Bu kütüphane Meram’ın en dikkate
değer kütüphanelerinden biri olarak görülmelidir. Kütüphane en son 2013 yılında
hayırsever iş adamı Feyzullah Ertaş’ın sponsorluğunda yeni bir çehreye
kavuşmuştur. 2015 yılı itibariyle 10300 kitap mevcuttur.
Bugünkü İmam Hatip Liselerinin
temeli, medreselerin lağvından sonra Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun gereği olarak
Cumhuriyet tarihinde Türkiye genelinde 29 yerde açılan İmam Hatip Mekteplerdir.
Bunlar ilkokula dayalı 4 yıllık ortaokul seviyesinde okullar olup 1923-1924
öğretim yılı eğitim-öğreti me başlamıştır. İlk açıldıklarında 29 olan sayıları
her yıl azalarak 1927 sadece İstanbul ve Kütahya’dakiler kalmış 1929-1930
öğretim yılında öğrenci bulunmadığı gerekçesiyle bunlar da kapatılmıştır.
13 Ekim 1951’de Milli Eğitim
Bakanlığı’nın bünyesinde ilkokula dayalı 4 yıllık okullar olarak Türkiye
genelinde 7 ilde İmam Hatip okulları tekrar açılmış 1954-1955 öğretim yılından
itibaren 3 yıllık lise kısımları da açıldı. İşte bu 7 okuldan birisi de Konya
İmam Hatip Lisesidir. Merhum Hacıveyiszâde Hocamızın üstün gayretiyle
açılmıştır. Her geçen yıl büyüyen okul 1995-1996 öğretim yılına 1 müdür, 25
müdür Yardımcısı, 500’e yakın öğretmen 13 bini aşan öğrenciye ulaşmıştır. Bugün
1 müdür , 7 müdür yardımcısı, 146 öğretmen ve toplam 2010 öğrenci ile eğitime
devam etmiştir.
Okulun bugün itibariyle 10700
kitabın bulunduğu önemli bir kütüphanesi vardır. Demirbaş defteri kayıtlarına
göre ilk kitabı, 30.5.1953’te kayda geçen Milli Eğitim Bakanlığı Yayınlarından
‘’ İslâm Ansiklopedisi’’ dir. Son kaydedilen kitabı ise 06.11.2013 tarihinde
kayda giren Şükrü Özüdoğru ve Hasana Bağcı’nın yazdığı Esnaf Vakfı
yayınlarından 3. Baskısı yapılan ‘’ Dini Bilgiler Rehberi’’ kitabıdır.
Kütüphane ‘’Dewey Onlu Tasnifli’’ olup; Genel Konular,
Felsefe, Din, Sosyal İlimler, Nazari İlimler, Dil Bilimleri, Tatbiki İlimler,
Güzel Sanatlar, Edebiyat, İslâm Dîni,
Tarih, Coğrafya, Felsefe- Nazariye-Usûl, Kur’an ve Kur’anın İlimleri, Tesfir
İlimleri, Hadis İlimleri, Fıkıh İlimleri, Akait ve Kelâm İlimleri İslâm
Mezhepleri , Tasavvuf Ahlâk ve İçtimaiyat, İslâm Dîni
Tarihi konularını içermektedir .
Daha çok dini ilimler
ağırlıklıdır. Türkçe, Arapça, Farsça kitaplar vardır. Her alanda kaynak bulmak
mümkündür. Zengin bir muhtevaya sahiptir. Araştırma yapacaklar için kayda değer
eserler mevcuttur.
Konya’nın ileri gelen hocalarının
kitapları buraya bağış yapılmıştır. Emet
Tanır Ellikli Hoca Efendi’nin ve Akşehirli Ahmet Talat Yeşilsoy Hoca Efendi’nin
kapları buradadır. Ayrıca okulda çalışan idareci, öğretmen ve öğrenciler
tarafından da ferdi bağışlar yapılmıştır. Şükrü Özüdoğru’nun bağışladığı
kitaplarda önemli eserlerdir.. Konya halkından bir çok bağışlar yapılmıştır. ‘’
Mûcemül’ Müfehresli’elfâz-ıl Hadis-in Nebevî’’ isimli, Hollanda- Leydan
şehrinde basılan 7. Ciltlik nadide eserin Beyruttan getirilmesini sağlamıştır.
Öğretmenler geçmiş dönemde
öğrencileri kütüphane alıştırmak için özellikle hadis dersinde gruplar halinde
ödevler verip kütüphanedeki kitaplarla buluşturmaya çalışmışlardır Okulun kurucularından merhum Hacı Veyiszâde
Mustafa Kurucu (1887-1960)’nun iki ciltlik (bez ciltli) ‘’ Letaifü’l- Minen
vel- Ahlâk’’ isimli kitabı da buradadır. Bunlardan başka çok sayıda kişilerin
yaptığı bağışlar, değişik, ansiklopedi ve dergiler mevcuttur.
Kütüphane salonu önce B. Blok 2. Kattan bir sınıfı işgal ediyordu.
Sonrası A. Blok, konferans salonuna alındı. Daha sonra B. Blok, 1. Kat’a
nakledildi. şimdiki yeri oldukça yetersizdir. Aslında ayrı bir blok yapılıp
sadece kütüphane ve okuma salonları olarak tanzimi gerekir. Tüm kitaplar elden
geçirilip yeniden tanzım edilecek bir kütüphane oluşturulmasında çok büyük
fayda vardır. Hatta böyle olması okuyucular içinde gereklidir.
1970 yılında kütüphane memuru olarak daha önce okulun Fransızca
öğretmeni olan Süleyman Biroglu bulunuyordu. Son zamanlarında rahatsızlandıktan
sonra bu göreve atanmıştır. Zamanla Ahmet Bişgin, Hüseyin Ural ve Salih
Türkdoğru görev yaptı. 13.08.2015 tarihinde 134 yazma ve 1782 nadir matbu olmak üzere 1923 Adet kitap Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğüne devredilmiştir.
36-KONYA HUKUK MEKTEBİ KÜTÜPHANESİ
Taşra Hukuk Mekteplerinin hemen hepsinde kütüphane
kurulması için gereken gayret sarf edilirken eldeki imkânlar da bu konuda
sonuna kadar değerlendirilmiştir. Konya Hukuk Mektebi için kütüphane tesis
edilmesi amacıyla çalışmalar, mektebin açılmasından yaklaşık bir sene sonra
başlamıştır.
Konya hukuk mektebi
müdür muavinliği için tahsis edilen odanın döşenerek, okul için gerekli büyük
bir kütüphanenin yapılması planlanmıştır. Kütüphanenin tamamlanabilmesi için
300 kuruşun Konya maarif sandığına verilmesine izin verilmiştir. Talep olunan
eşyanın çeşidine göre, meblağın gerekli kısmının verilmesine karar verilmiştir.
Konya Hukuk Mektebi kütüphanesine de bazı kitaplar satın alınmıştır. Bunlardan
biri, 3 ciltlik Kamus-ı Arabî ve diğer altı ciltlik Kemavi Ahendiye’dir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde
bulunan belgelere göre Hukuk Mektebi’nde bulunan kitaplardan bazıları
şunlardır;
Cilt 2 Tatbikat-ı Cezaiye Baş medd-i umumi Memduh Bey
Cilt 2 Usul-ı
Cezaiye-Mekteb-i hukuk müdürü
Cilt 1 Usul-ı
Cezaiye-Yorgaki Efendi
Cilt 1 Hukuk-ı Ceza-
Mekteb-i Hukuk Müdürü ve Ceza Muallimi Servet Bey
Cilt 1 Hukuk-ı
Hususiye-i Düvel-Sırrı Bey Efendi
Cilt 2 İktisad-Hamit
Bey
Cilt 1 İktisad- Mahmut
Esad Efendi
Cilt 5 Hukuk-ı
Umumiye-i Düvel-Selahattin Bey ve Halil Bey
Cilt 1 Mukaddeme-i
Hukuk- Servet Bey
Cilt 1 Nikâh- Sırrı
Efendi
Cilt 1 Feraiz- Cevdet
Efendi
Cilt 2 Hukuk-ı Esasiye-
Celalettin Arif Bey
Cilt 1 Sakk-ı Hukuk –
Şükrü Bey
Cilt 1 Ahkâm-ı Evkaf-
Ali Haydar Efendi
Cilt 1 Usul-ı
Fıkıh-Manastırlı Hoca Ali Hakkı Efendi
Cilt 1 Bütçe- Zühdü Bey
Cilt 1 Hukuk-ı
İdare-Yusuf Nuri Bey
Kütüphane tesis
edilirken konulacak kitaplar, yalnız hukuk eğitimi ile sınırlı kalmamıştır.
Eğitimde gelinen noktada eksiklerin görülmesi ile birlikte kütüphane kurma
girişimleri bir eğitim mücadelesi halinde yürütülmüştür. Bir taraftan o
merkezdeki tek kütüphane olması, diğer taraftan azınlık ve yabancı eğitim
kurumları ile rekabet edebilmesi amacıyla Hukuk Mektebi’nde kurulan kütüphanede
kitap çeşitliliğinin fazla olduğu kanaatindeyiz. Konya Hukuk Mektebi, 15 Mart
1919’da kapanmış, ancak kütüphanesinin akıbetiyle ilgili bir bilgiye
ulaşılamamıştır.
37
- HAYRA
HİZMET VAKFI KÜTÜPHANESİ
Hayra
Hizmet Vakfı Kütüphanesi'nin oluşumu ve kitapların ilk olarak biraraya
getirilişi :1969 yılı sonlarında başlamıştır. Konya'nın tanınmış hocalarından
Kur'an-ı Kerim Muallimi ve Kıraat Üstadı Hafız Hasan Hüseyin Varol'un kendi
imkanlarıyla bir araya getirdiği, yaklaşık 3.000 adet eseri, ilmi çalışmalara
temel teşkil etmesi ve kendisinden başka kişilerin de istifadesine sunulması
maksadıyla bağışlaması, bu kütüphanenin ilk temeli olmuştur.
1970
yılı başlarında Konya'da Fatih Çarşısı 4. katta ilmi çalışmalar yapmak üzere,
başta hasan Hüseyin Varol Hoca ve birkaç arkadaşının çok özel gayretleriyle, "Arı Araştırma Merkezi" adı altında küçük bir büro açılmıştır.
Hasan Hüseyin Varol Hoca'nın kitapları, büronun açılmasına katkı veren
gençlerin çalışmalarıyla yapılan raflara yerleştirilmiştir.
Kitapların bu büroya yerleştirilmesiyle büro biraz daha daralmış ve her geçen gün
geniş bir yer ihtiyacı kendini göstermiştir. 1971 yılında Hocayla farklı bir
konuda görüşmek üzere büroya gelen ve çalışma için bu büronun darlığını
hisseden yabancı bir kişi, Hoca Efendiye, şayet isterlerse kendilerine Ahmet
Efendi Çarşısı üzerinde daha büyük bir yer tahsis edebileceklerini ifade
etmiştir.
Böylece
1972 yılı başlarında kitapların taşınmasıyla büro Ahmet Efendi Çarşısı 3.
katına getirilmiş ve ismi "Sütun
Araştırma Merkezi" olarak değiştirilmiştir.
1975
yılına kadar Hasan Hüseyin Varol Hoca dışında da bazı kimselerin kitaplarını
getirip buraya bağışlamasıyla Sütun Araştırma Merkezi Bürosunda oluşan kitap
arşivi genişlemeye devam etmiştir.
Araştırma
Merkezine devam eden ziyaretçilerin her geçen gün artması, bu büronun
büyütülmesi ve resmi bir yapıya kavuşturulması gerekliliğini ortaya
çıkartmıştır. Yapılan istişareler sonucu, bir vakıf çatısı altında çalışmalara
devam edilmesinin uygun olacağı düşüncesi oluşmuştur.
1975
yılında resmi olarak kurulan Hayra Hizmet Vakfı bünyesinde halka açık, kitap
arşivi olarak da Konya'da önemli bir kapasiteye ulaşan bu kütüphane, hem vakfın
imkânlarıyla hem de istifade eden öğrenciler, halk ve hayırseverlerin
katkılarıyla büyümesine devam etmiştir.
Kütüphaneye
yapılan bağışlar dışında vakfın kaynaklarından yeni kitap alınması ve
ödeneklerle arşivin desteklenmesi de kütüphanenin büyümesini hızlandırmıştır.
Hayra Hizmet Vakfı
Kütüphanesine ilk yıllarda kitaplarını bağışlayan önemli isimler şunlardır:
1-
Hasan Hüseyin VAROL (Hayra Hizmet Vakfı Genel Başkanı)
2-
Adil KÜÇÜK (Eski Konya Milletvekili)
3-
Eşref METEOĞLU
4-
Mustafa PARLAKTÜRK
5-
Mehmet EMİNOĞLU
6-
Dr. Ahmet Şeref CERAN
7-
Dr. Ali Kemal BELVİRANLI
Kütüphanenin Bölümleri: Hayra Hizmet Vakfı Kütüphanesinin
tanınmasında en büyük pay, sahip olduğu kitap arşividir. 35.000 cildi aşkın
kitap ve 5.000 adet süreli yayın arşivi
bu noktadaki önemli birikimi oluşturmaktadır.
1 - Kitap ve Kaynak
Eserler Servisi
Araştırma
ve inceleme ihtiyacının büyük kısmına bu bölüm cevap vermektedir. Yaklaşık
35.000 eserden oluşan bu bölümdeki eserler kütüphanenin ana bünyesini oluşturmaktadır.
Bütün ilim dallarına ve her seviyeye uygun eserlerin yanı sıra özellikle İslâmî
ilimlerde (Tefsir, Hadis, Fıkıh, İslam Tarihi, Kelam Felsefe vb.) temel
kaynaklar ve araştırma türü eserler önemli bir yer tutmaktadır. Bu noktada
kütüphane, her türlü ihtiyaca cevap verebilmenin haklı gururunu yaşamaktadır.
Bu bölümdeki eserler, kütüphanenin açık olduğu saatlerde ve okuma salonunda
istifadeye sunulmaktadır.
2 - Ödünç Kitap
Servisi
Temel
kitap arşivinin yanı sıra çeşitli fikri eserlerle birlikte Batı ve Doğu
Klasiklerinin de içinde bulunduğu roman ve hikâyelerden oluşan bu bölümde
yaklaşık olarak 5.000 eser bulunmaktadır. Bu bölümün özelliği ise kütüphaneye
üye olan herkesin istedikleri eseri 15 gün süre ile ödünç alarak okuyup
getirmeleridir. Özellikle lise çağlarındaki gençlerimizin genel kültür
ihtiyacının giderilmesine yönelik tasarlanan bu bölüm, her gün yeni eserlerle
takviye edilerek güncel hale getirilmektedir.
3 - Süreli Yayın
Servisi
Kütüphanenin
hizmeti içerisinde yine önemli bir yere sahip olan bu bölüm, çeşitli ilmî ve
kültürel içerikli dergilerin geçmiş sayıları ile halen devam eden sayılarını
içermektedir. İstenilen makale veya ilmî
bir yazının en kolay şekilde bulunması için gerekli tasnif çalışmaları yapılmış
ve araştırmacıların hizmetine sunulmuştur. Halen ilmî ve bilimsel içerikli
dergiler maddi imkanlar dahilinde takip edilmektedir.
4 - Bilgisayar
Sistemi ve Dijital Arşiv Servisi
Hayra
Hizmet Vakfı Kütüphanesi Konya'da bilgisayar desteğiyle hizmet veren ilk
kütüphane olmuştur. 1985-1986 yıllarında kütüphane arşivi katalog bilgileri
olarak bilgisayara yüklenmiştir. Kitapların bu künye bilgileri vakfın internet
sitesi www.hhv.org.tr üzerinden de araştırmacıların kullanımına açılmıştır.
Kütüphane
okuma salonunda, okuyucuların ve araştırmacıların hizmetine sunulan
bilgisayarlar mevcuttur. Bu bilgisayarlarda internet, kütüphanedeki kitapların
sorgulamasını yapabilecek yazılımlar ve eski temel eserlerden başlanarak tarama
yoluyla arşivlenen dijital kitaplar bulundurulmaktadır.
Bu
bölümde, temel eserlerin taramasına devam edilmektedir. Amaç, tüm kütüphane
kitaplarının dijital ortamda okuyuculara sunulmasıdır.
5 - Okuma Salonu ve
Kapasitesi
250
kişilik bir grubun rahatlıkla çalışmalarını sürdürebileceği okuma salonu, aynı
zamanda çeşitli bilimsel toplantıların gerçekleştirilebileceği fiziki yapıya da
sahiptir. Kütüphane, Pazar günleri haricinde haftanın tüm günlerinde, mesai
saatleri dahilinde hizmet vermektedir.
Ayrıca
sınavların yoğun olduğu zamanlarda kütüphanenin açık tutulma saatleri daha da uzatılabilmektedir.
Sonuç
olarak ifade etmek gerekirse, Hayra Hizmet Vakfı Kütüphanemiz kurulduğu günden
itibaren Konyamız'ın ilmî ve kültürel altyapısının gelişmesine verdiği
karşılıksız destekle bu konuda önemli bir görev ve hizmeti ifâ etmektedir.
38-AHMET ERGUN KİTAPLIĞI
Ahmet Ergun, kitaplığının
nüvesini 14 yaşında iken 1966 yılında oluşturmaya başlamıştır. O tarihte lise
öğrencisi iken okumaya merakı, o tarihe kadar okumuş olduğu çocuk kitapları
haricinde okuduğu ilk kitap olarak hatırladığı İsveçli yazar Knut Hamsun’un
Victoria adlı kitabıyla başlamıştır. Varlık yayınlarından çıkan bu kitaptan
sonra yine Varlık yayınlarının birçok kitabını devamlı okuyup takip eden Ahmet
Ergun okumuş olduğu kitapları biriktirerek ve arkadaşlarına da tavsiye ederek daha
üniversite yıllarında (1970-1974) hatırı sayılır bir kitap birikiminin sahibi
olmuştur. Bütün bu kitaplar haftalık harçlıkları biriktirerek alınmaktadır.
Ahmet Ergun Kitaplığında yer alan
Varlık yayınları çocuk kitapları
serisinin kitaplarından bazıları Karlar Kraliçesi ( Andersenden Masallar) , Çin
Masalları, Balık Prens ( Robert Reınıck)örnek olarak sayılabilir. Bu yıllarda
Ahmet Ergun Kitaplığı’nın nüvesini teşkil edecek kitap ve yayın evleri
hatırlanırsa, Cumhuriyet Dönemi ilk yayıncılarından Rafet Zaimler Kitabevi de
1955 yılında Robenson Krüzoe isimli Daniel DeFoe ‘nin kitabını, 1956 yılında
Necmettin Arıkan tercümesi ile R.L.Stevenson’un Define Adası’nı ve 1962 yılında
12 cilt halinde Ömer Seyfettin Hikayelerini vb. gibi pek çok eseri yayınlamıştır.
Ahmet Ergun kitaplığına bütün bu
kitapları dahil etmekle beraber lise yıllarında daha fazla merak duyup okuduğu
kitaplar Felsefe üzerinedir. 60-68’li yıllarda Türkiye’de kitap yayıncılığı
büyük bir atılım yapıyor iken henüz Konya’da müstakil kitapçı dükkanı olmayıp
başta hükümet alanında Meydan Kitapevi ve Kırmızı Kütüphane diye anılanlar
olmak üzere sayıları 4 veya 5’i geçmeyen kırtasiye dükkanlarında çok küçük
kitap bölümleri bulunmaktadır.
VERASETEN İNTİKAL EDEN KİTAPLAR
1977 yılında babası M. Besim
Ergun’un vefatından sonra bütün bu kitaplarla birlikte büyükbabası Hacı Ahmet
Ergun’un 300 cilt civarında Osmanlıca ve Türkçe İslam dini konulu kitapları da
Ahmet Ergun’ un kitaplığına dahil olur. Bunlar, Kısas-ı Enbiya, Sırat-ı
Müstakim, Elmalılı Hamdi Yazır Kuran Dili (1936), Mehmet Vehbi Efendi’den Hülasatül
Beyan, 8 cilt Sahih-i Buhari Tercümesi gibi Osmanlıca ve Türkçe kitaplardır.
Ayrıca babası Besim Ergun’dan da kendisine intikal eden 400 cilt civarında
Osmanlıca kitap vardır. O tarihler itibari ile Osmanlıca bilmediğinden tam
anlayamadığı bu kitapların babası Besim Ergun’a Konya’da Osmanlı Dönemi sivil
paşalarından Tahir Paşa’nın oğlu Cevdet Tahir Bey’den geçmiş olduğunu bilahare
öğrenecektir. Bu kitaplar Osmanlıca matbu Şiir ve Edebiyat ağırlıklı kitaplar
olup her bir kitabın okunduğu tarihi gösterir Ahmet Cevdet parafı kitabın son
sahifesi altında yer almaktadır. Yine 1977 yılında annesinin babası Ahmet
Sabuncu’nun da vefatı üzerine de Ahmet Sabuncu’nun 1000 cilt civarındaki
özellikle Maarif Vekaleti tarafından hazırlanmış Dünya ve Şark Klasiklerinden
oluşan kitapları ve Osmanlı tarihi kitapları, Tarih-i Cevdet ciltleri, Tarihi
Raşit, Tarih-i Ebul Faruk, Mehmet Murat’tan Tarihi Umumi, Taberi Kebir
Tercümesi, Tarihi Naima gibi Osmanlı Tarih kitapları ile,Rubaiyatı Ömer Hayyam
(1926), M. Akif’ten Safahat, Fuzuli Divanı, Baki Divanı gibi Osmanlıca şiir ve
edebiyat kitapları Ahmet Ergun’a intikal eder. Böylece oluşan kitaplıkta hem
edebiyat hem tarih ve hem de felsefe bölümleri ağırlık kazanmıştır.
Kütüphane: Felsefe bölümü, din
bölümü ,edebiyat bölümü, ansiklopedi ve lugatlar, tarih bölümü, Uygarlık kültür ve bilim
tarihi, tiyatro –sinema, müzik – folklor, sanat tarihi , hukuk kitapları ,
siyaset ve yakın siyasi tarih, Konya
kitapları, Atatürk kitapları , Türkiye Cumhuriyeti
müesseseleri ve toplum yapısı, mitoloji-efsane ve destanlar, masonluk ve
masonlar , gizli ilimler ve ruh bilimi, gastronomi bölümü , tıpkı basım
kitaplar, imzalı kitaplar bölümünden oluşmaktadır.
Kitaplıkta
raflar üzerinde o rafın ihtiva ettiği bölüm adı yer almaktadır. Ayrıca raflar
arasında kitap ve kitaplıkla ilgili güzel sözler göze çarpıcı yerlere
yerleştirilmiştir.
Kitaplığın bu şekilde oluşması 50
yıl içerisinde sahaflardan çok uzun saatler harcanması ile gerçekleşmişken son
yıllarda bu araştırma ve kitap temin etme şekli internet üzerinden yapılır hale
gelmiştir. Her ne kadar bir sahafta bir kitaba dokunmanın ve o kitabın kokusunu
teneffüs etmenin zevkini vermese de hiçbir sahafta bu kadar bol seçeneğin çok
kısa süre içerisinde internette olduğu gibi araştırıcının önüne çıkması mümkün
değildir.
Ahmet Ergun Kitaplığı konu
başlıklarına göre tanzim ve tasnif edilmiştir. İmzalı kitaplar 300 cilt
civarında, Konya ile ilgili kitaplar 500 cilt civarı, ansiklopediler(İngilizce
ve Türkçe) , Lugatlar( Osmanlıca, Arapça, Farsça, İngilizce, İngilizce-Türkçe,
Fransızca, İtalyanca) olmak üzere 50 cilt civarında, Osmanlıca muhtelif tarih
ve edebiyat ağırlıklı kitaplar 500 cilt civarında, dinler tarihi, İslam tarihi
ve teoloji ve İslam dini ağırlıklı kitaplar
1000 cilt civarı, tasavvuf ile ilgili kitaplar ve özellikle Mevlana ve
Mevlevilik ve muhtelif Mesnevi Şerhleri olmak üzere 500 cilt civarında, Felsefe
ve Felsefe tarihi üzerine kitaplar 1000 cilt civarında, Sosyoloji ve Psikoloji
ile ilgili kitaplar 300 cilt civarında, muhtelif Edebiyat ve Türk dili üzerine
kitaplar 1500 cilt civarında, yerli ve yabancı Türkçe romanlar ve klasikler
1500 cilt civarında, Şiir kitapları ve Antolojiler 500 cilt civarı, Tiyatro
kitapları ve Tiyatro tarihi kuramsal kitaplar ile Tiyatro oyunları ve anı
kitapları 1000 cilt civarı, Dünya tarihi, Türk tarihi ve Siyasi tarih, Türk
Parlamento tarihi yaklaşık 1500 cilt, Sanat kitapları ve Sanat tarihi 500 cilt
civarı, Türk Basın Tarihi ve basın yazarlarının anı kitapları ile çeşitli
röportaj ve televizyon programlarının bant çözüm kitapları tahmini 300 adet
civarındadır.Çocuk kitapları ve Hukuk tarihi ve Osmanlı ve Mer’i Hukuk
kitapları 1000 adet olmak üzere yaklaşık 20000 kitap onlarca ana başlık ve alt
başlıklar altında tasnif edilmiştir. Ayrıca muhtelif özel gün gazete
koleksiyonları, mecmualar ve periyodik yayınlar da kitaplıkta yer almaktadır.
39- HASAN ÖZÖNDER ÖZEL KÜTÜPHANESİ
Hasan Özönder, kütüphanesini 1965
yılında kurmaya başlar. İmam Hatip’te okurken hocalarının zaman zaman
yaptıkları konuşmalar kendisinde bir kitap merakı uyandırmıştır.
Evleri Mevlâna Türbesi’nin
önünde, meşhur ifadeyle “türbe önünde”
idi. O nedenle gözünü açtığında camileri, türbeleri, kütüphaneleri görürdü. Bu
kültürel çevre kendisine, kütüphane kurma yönünde çok etkili olmuştur.
İmam Hatip Okulu’nda okurken
hocalarının tavsiye ettiği kitapları piyasadan buldukça alırdı. İlk aldığı
kitap “Mefkûreci Muallim”adlı kitap
olmuştur. Daha sonraları fikir kitapları da almaya başlar.. İlerleyen
zamanlarda ise bunu bir üst kademeye taşıyarak Arapça, Farsça, Osmanlıca
eserler temin eder.
O zamanlar Mevlana Türbesi
civarında Aziziye caddesinde sahaf Abdurrahman Efendi vardı. O kadar çok kitabı
vardı ki dükkana sabah geldiği zaman tabureyle kapısının önüne otururdu. Çünkü
içerisi kapıyı açamayacak kadar kitapla doluydu. Kendisine kitap sorulduğunda; “Evladım aradığınız kitap var ama şimdi
bulamam, gelin vereyim derdi." Özönder, daha sonra bir Konyalı olarak Konya kitapları
üzerinde yoğunlaşmaya başlar, Konya ile ilgili çıkan hemen hemen her kitabı
temin etmeye çalışırdı. Lisedeyken Yaşar Gökçek isimli tarih öğretmeni
Özönderin kitap sevgisinin zirveye çıkmasında önemli rol oynamıştır. Evinde,
öğrencilerine özel dersler veren Gökçek; Kompozisyon, fikri konular hakkında
sohbetler yapar, konuşmalar icra ederdi. Kütüphanesini öğrencilerine
incelemeleri için fırsat verirdi.
Özönder, günlerden bir gün yine
Yaşar Bey’in evine gider. Kütüphanede ki kitapların hepsini indirilmiş, yere
inşaat tuğlası gibi üst üste yığılmış olarak görür. Yaşar beye bunun sebebini
sorar. Yaşar Bey şu cevabı verir; “Belli bir yaştan belli bir seviyeden sonra
artık fazla kitaba ihtiyacım olmadığını düşündüm. Benim yaşım altmışa geldi
öğretmenliğim de sona erdi. Bugünden sonra evimde sadece Kuran-ı Kerim ve bir
hadis kitabıyla yetinmeye karar verdim. Bu düşünceyle kitaplarımın hepsini
satmayı düşünüyorum”.Bu sözü işitince Özönder utana, sıkıla ben alabilir miyim?
diye sorar.
Hoca; “Gayet tabii canım gibi
sevdiğim kitaplarımı, sevdiğim talebemin alması beni memnun eder, teselli eder”
cevabını alınca Özönder sevinçle, hocam ne kadar yapıyor tutarı der.
Yaşar Bey; “1930 ve 1940’ların kitapları var. Ortaokul
dönemimde 110 kuruşa almıştım. Aldığım parayla değerlendirdim hepsi 1200 lira
yapıyor. Kütüphane alınması için gerçekten külfetli bir miktar. Sen alırsan 100
lira hediye edeyim. Sana 1100 lira olsun” der.
O gün sevinerek evine dönen
Özönder akşam babasına sıkılarak durumu açar. Babası da da ikna olur. Kitapları
alma kararını hocasına bildirir. Hocası 100 TL daha almayayım 1000 TlL.olsun
der. İlk toplu kitap Özender’in kütüphanesine böylece dahil olur.
Alınan Kütüphane; tarih,
edebiyat, kültür ağırlıklı bir kütüphanedir. Bu durum kendisini, edebiyat
kültür, sanat konusuna yönlenmesine de vesile olur.Hocalarının tavsiyeleri ile
kitap almaya devam eder.Özellikle Ankara’da Hacı Bayram Veli Caddesinde ki
Kayserili bir sahaftan çok değerli eserler alır. Kütüphanesi her gün biraz daha
zenginleşir.
Daha sonra İstanbul Beyazıt’ta ki
sahaflarla yakından temas kurmaya başlar. Özellikle Nail kitapevi, 11 numaralı
bir dükkânda İsmail Acar’dan çok kıymetli eserler temin eder. İsmail Acar
Bey’in, çok değerli eserlerin satıldığı bir dükkânı vardı. İstanbul
ziyaretlerinde onu da ziyaret eder kitaplarını gözden geçirir, dilediği
kitapları alırdı. İsmail Bey bu dükkân benim değil senin, ne kadar kitap
istiyorsan al götür, eline para geçtikçe havale ile de gönderirsin. Yalnız
ikamete teslim diye yaz ki parayı tahsil için saatlerce gişe de beklemeyim,
dükkâna getirsinler diye de espri yapardı.
Zaman içinde İstanbul’un meşhur
sahaflarından Ekrem Karadeniz, Muzaffer Uzak Hoca, Necati Efendi zatlarla
tanışan Özönder onlardan branşına ait eserler alarak kütüphanesini
zenginleştirir.
Yüksek lisans öğrenci iken İslam
Tarihi dalını seçince bir İstanbul seferinde İslam Tarihine dair İsmail Bey ve
diğerlerinden ne kadar tanınmış eser varsa satın almak suretiyle kütüphanesine
İslam tarihi alnında da eserler girmeye başladı.
Bugün bunlar kütüphanede ayrı bir
rafta varlıklarını ve hizmetlerini sürdürmektedir. Daha sonra Sanat Tarihi ve
İslam Medeniyetini tercih ederek, kitap teminimi bu yönde de devam ettirir.
O zamanlar, çok enteresan kitapçılar vardı. Mesela, Konya’da
Hüseyin Efendi vardı. Bugün domates, biber, patlıcanın satıldığı üç tekerlekli
el arabalarına kitapları doldururdu. İmam-Hatip Okulu ve İslam Enstitüsü
civarında satış yapardı. Bunlar genelde kanaatkâr insanlardı. Öğrenci bütçesine
uygun fiyatlarla öğrencilere kitaplar satarlardı.Bu kütüphanede buralardan satın
alınan pek çok kitap vardır.
Koyunoğlu Kütüphanesi ve Müzesini
belediyeye bağışladığı gün İzzet Koyunoğlu Bey’e sormuşlar; “Üstadım bu
kütüphaneyi bu müzeyi nasıl meydana getirdin?” O da şu cevabı vermişti. “İhlâs
ve samimiyet olunca el getirir, yel getirir. Ama insanın kalbi dürüst olmadıkça
el götürür, yel götürür”. Onun gibi Hasan Özönder’ de samimi merakıyla el
getirmekle yel getirmekle kütüphanesini zenginleştirir.
Hasan Özönder’in babası kütüphane
genişleyince, altı bodrumlu üstü antreli geniş bir salon olarak kütüphaneyi
inşa ettirir. Oralara raflar temin ederek kütüphanesini yerleştirir.
Bundan 15 yıl önce Meram yaka da bir arsaya iki katlı ev
yaptırır. Üçüncü kattaki yaklaşık 100 m2 genişliğindeki bir mekâna raflar
yaptırmak suretiyle bugünkü kütüphanesinin ortaya çıktığını görüyoruz.
Özönder bu günkü kitaplarının
miktarını bilmiyor. Zaman zaman kitaplarının sayısını soranlara şu cevabı
verir; “Kitaplarımın sayısını bilmiyorum, eliniz boşsa siz sayın bende
öğreneyim. Neden? çünkü onları saymaya benim vaktim olmuyor, o saymayla
geçireceğim vakti okuyarak geçirmeyi tercih ediyorum. Aradan bunca zaman geçti
hala ne kadar kitap var bilmiyorum”.Kitaplarının yanında kütüphanede çok zengin
bir slayt arşivi, fotoğraf koleksiyonu var. Slayt arşivi on iki bin slaytı
içermektedir, on bin kadar da fotoğraf var. Konulara göre zarflara
yerleştirilmiş, aran konuya dair fotoğrafları hemen kolaylıkla bulma imkânına
sahiptir. Ayrıca kütüphanede A’dan Z’ye alfabetik olarak dizilmiş dosyalar
halinde bilgi zarfı, koleksiyonu vardır. A’dan başlayıp, Z’ye kadar devam eden
zarflar içerisinde İslam tarihi, İslam kültürüne dair, Konya’ya dair, Konya
yapılarına dair birçok dosyalanmış zarflardan oluşmaktadır.Özönder, Hocası
Süheyl Ünver’den aldığı feyizle, bilgi fişleri, planlar, kitabeler dosyalar
halinde düzenlemiştir. Bugün Konya Ansiklopedisi’nin bazı maddelerini bu
dosyaların içinden yazılmıştır. O kadar enteresan maddelerdir.
Aslanlı Kışla, Ağra, Atlı Tramvay
gibi çok marjinal maddeleri yazılırken en ufak bir sıkıntı çekmeden bilgi
dosyalarından faydalanılarak yazılmıştır.Kütüphanede Özönder’e özel imzalanmış
önemli kitaplarda bulunmaktadır. Konya’ya dair yayımlanmış kitapların hemen
hemen tamamı bu kütüphanede bulunmaktadır.
Hasan Özönder Kütüphanesini su
şekilde düzenlemiştir:
Türk Tarihi, Orta Asya Tarihi,
Selçuklu Tarihi, Osmanlı Tarihi, Dinler Tarihi Konya’ya dair kitaplar,
Türk-İslam kültürüne dair şehirler tarihi vardır. Sadece ülkemizle sınırlı
değil yurtdışında da oraları tanıtan kitapları alınmıştır. Mesela, Halep ve
Kazalar, Halep’teki Camiler, Kahire’deki camilere dair çok güzel eserler
vardır.Sanat Tarihi kitapları önemli bir bölümdür. İstanbul Tarihi kitapları,
tercüme-i hal, biyografik eserler Arapça’dan tutun Osmanlıcaya kadar bütün
eserler ayrı bir bölümdedir. Hz.
Mevlana’ya dair eserler bulunur. Kütüphanedeki eserleri güvendiği kişilere
vermekten haz duyan Özönder bu hususu, bir zekât, sadaka olarak telakki
etmektedir.
Kütüphanesinde bulunan kitapları
okuyup okumadığını soranlara kırmadan şu cevabı verir: “Senin bahçen var mı?
Var, bağın var mı? Var, bağında dünya kadar üzüm var sen bunların hepsini
yiyecek misin? Her gün bir salkım koparırsın. Bizde her gün bir kitabı gözden
geçirmek suretiyle değerlendirmeye çalışıyoruz.”
SAİM SAKAOĞLU KİTAPLIĞI
Saim Sakaoğlu, kitap sevgisi ve mesleği gereği
hep kitapların arasında olmuş bir kitaplık kurmaya yönelmiştir. İlk kitap
sevgisi evlerindeki küçük bir raf dolusu kitapla ilkokul ikinci sınıftan sonra
tanıştığı sınıf kitaplıklarıyla oluşmuş ve gelişmiştir. Çok zengin bir
kitaplığın sahibidir. Odalar dolusu kitap, dergi, harita… Yetmedi, iki
oda şeklindeki deponun tamamı da kitap doludur. Kitaplarının listesi mevcut
değildir. Tam sayısı da bilinmemektedir. 25.000 civarında kitap, süreli
yayın olduğu tahmin edilmektedir. Faydalanmak isteyen dostlarına kitaplarından
bulabildiklerini vermektedir.
Bazı ilkokul ve ortaokul
kitaplarını hâlâ saklamaktadır. Hatta ağabeyi ve ablasının bazı kitaplarını da
kütüphanesinde bulundurmaktadır. Bunun gerekçesini de; “Benden 16 ve 12 yaş
büyük olanların kitaplanın ne işleri var benim kitaplığımda? Önce dilleri
ilgimi çekiyordu, sonra de bazılarındaki edebiyat metinlerinin seçimi… Üçgen’in
müselles, açı’nın zaviye olduğu dönemlerin kitapları elbette bir dil
gönüllüsünün raflarında olmalıydı.” diyerek açıklıyor.
Sakaoğlu kitaplığı oldukça
zengin; Ankara’da, İstanbul’da bulunamayan pek çok eser Sakaoğlu kütüphanesini
süslemektedir. ‘Bu kitap olsa olsa Saim Hoca’da bulunur.’ diyerek pek
çok dostu kitap konusunda kendisine başvuruda bulunmaktadır.
Konya’da kaldığı yıllarda
(1959’a kadar olan) uğramadan edemediği kitapçı dükkânları vardı. Şimdi
adı Çarşı Postanesi olan eskinin tek postanesinin karşısında Kemal Belgesay’ın
Geçit Kitabevi, Arif Etik Hoca’nın eski ve yeni kitapları da sattığı dükkânı,
Kapı Camii civarındaki seyyar Can kitapçısı, Aziziye Camii’ni Mevlâna Alanı’na
bağlayan cadde üzerindeki birkaç kitapçı, Saray Çarşısı’nın Tevfikiye
(Sarraflar) Caddesi’ne açılan kapısının hemen karşısındaki Şahap Kitabevi, vb…
Bir de Üniversiteye başladığı ilk yıllardan itibaren yakın zamanlara kadar
kapısını birkaç yerde aşındırdığı Millî Eğitim Kitabevi… O, birtakım
kitaplarını buralardan temin etmiştir. Günümüzde ise pek çok kitapçının
bulunduğu Rampalı Çarşı’nın sürekli müşterileri arasındadır. Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı’nın kitap yayımlamadıkları için kapatılan
kitap satış bürolarına ise onu son derece üzmektedir.
Bir evin dört odasıyla iki
odası olan deposundaki binlerce kitabı ise düzenlenmiş değildir.
Ancak süreli yayınlar, dizi kitaplar, çokça başvurduğu belirli alanların
kitapları topluca bir arada, belirli raflarda bulunmaktadır.
Yazma ve cönk türü değerli
eserlerin sayısı fazla değildir. Ayrıca Tanzimat ve Servet-i Fünûn
dönemlerinden bazı matbu eserler de vardır. Alanıyla ilgili, özellikle
İngilizce ve Almanca yayınlardan pek çoğu değerli ve ülkemiz için nadir
diyebileceğimiz kitaplardır. Belli bir döneme kadar dünya dergilerinde yer alan
alanıyla ilgili makalelerden oluşan zengin bir fotokopi koleksiyonu vardır.
Konya kitapları kütüphanesinin önemli bölümlerinden biridir.
Türk Dil Kurumu, Türk Tarih
Kurumu gibi özel konumları olan yayıncı kuruluşlarla bazı özel kuruluşlara bir
tür abone olmuş. Bu kuruluşların on yıllardan beri yayımladıkları kitapları her
ay koliler halinde ödemeli olarak edinerek kitaplığını zenginleştirmiştir.
Onun, yabancı ülkelerde
yayımlanan kitapları temin etmede de çeşitli sıkıntıları vardır. Sakaoğlu,
döviz aktarımının başlı başına bir dert olduğu dönemlerde başvurduğu bir yöntemi
şöyle anlatmaktadır: ‘Avrupa ve Amerika’dan getirtmem gereken kitaplar var,
benim için olmazsa olmaz türü şeyler. O zamanki üniversitemin yayınlarını satın
alıp bilim âlemine pazarlamak isteyen ünlü bir Alman yayınevi, kırtasiyecilik
sebebiyle yayınlarımızı temin edemeyince ben devreyi giriverdim. İstedikleri
kitapları temiz şeker çuvallarıyla Avrupa’ya gönderdim, hem de seri bir
şekilde… O yayınevi ise bana yıllarca dünyanın dört bir yanında yayımlanan
kitapları gönderdi.’
Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nde
bulunduğu yıllarda başvurduğu yöntemler onun kitap edinmedeki kararlılığını
ortaya koymuştur. Oradan çeşitli ülkelere gönderdiği çeklerle edindiği kitaplar
doğrudan ülkemize gönderiliyordu. ABD’nin her biri iki şeker çuvalından büyük
olan 15 çuval dolusu kitap, dergi, fotokopi, vb. de deniz yoluyla ülkemize
ulaştırılmıştı. Ne yazık ki bu çuvallardan biri Okyanus yollarında
kayboluvermiş.
Bilim alanı halk edebiyatı
olduğu için onun alt dalları ile komşu dalları da hatırlamalıyız. Halk bilimi,
âşık edebiyatı, sosyoloji, ilahiyat, tarih, vb. Ad bilimi ve Konya ağzı
araştırmaları da üzerinde çalıştığı konulardır. Elbette bu alanın süreli
yayınları da önemli ölçüde bu kütüphanede yer almaktadır.
Vefatından sonra kitaplarının
sahipsiz kalacağından endişe etmektedir. Bu konuda şöyle demektedir: “Sahaflara
haraç mezat satılan nice ünlünün kitaplarından bazıları da benim raflarımı
süslemiyor mu? Onun için bir kitaplık kuracak olanların bazı şartlara sahip
olmaları gerekecektir görüşündeyim. Özetle söylemek gerekirse, bugün bir
SAKAOĞLU KİTAPLIĞI’ndan söz edilse bile yakın bir gelecekte böyle bir
kitaplıktan söz etmek mümkün olmayabilir. Toptan satılırsa adımız sadece
kitaplarımıza bastığımız lastik mühürlerde kalır. Bağışlamak mı? Biraz düşünmem
gerekecek gibi geliyor."
SEYİT KÜÇÜKBEZİRCİ KİTAPLIĞI
Seyit Küçükbezirci, ilkokul sona gelinceye kadar yazları
Sarıcılar’a göçerdi; ama hemen hemen her hafta da şehre inerdi. Babası
Hacıveliler’in, Büyük Vali’nin oğlu Yösüf Ağa’nın ilk yaptığı iş, bir avuç para
vermek ve “Hadi kitap al” demekti. O da
doğru Kırmızı Kütüphane’nin önündeki sergiye koşar, İstanbul’dan ne
gönderdilerse; bütün çocuk dergilerini, tarihi tefrikaları, kucaklar evine
getirirdi. Böylece Küçükbezirci, ilkokuldan sonra bütün harçlığını kitaba yatırarak
ilk kütüphanesinin temellerini oluşturdu. Bu durumu kendisi şöyle ifade ediyor:
“Dişten artırdım, elli yıl bu böyle oldu. Yemek paramı, hem de kallavisinden,
sağ cebimden sol cebime aktardım. Yimiş gibi oldum dedim. O para havadan gelen
bir para oldu. Kitaplara, koleksiyonlara yatırıldı.
Küçükbezirci’nin kütüphanesine
baktığımızda; Ömer Seyfettin’den
Kemalettin Tuğcu’ya, Hüseyin Rahmi’den, Reşat Nuri’den, Halide Edib’ten Yaşar
Kemal’e, Kemal Tahir’e, Orhan Kemal’e, Mehmet Rauf’a, Fakir Baykurt’a, Mahmut
Makal’dan Muhtar Körmükçü’ye, Mehmet Başaran’dan Talip Aydın’a, Sunullah
Arısoy'a kadar pek çok yazarın kitaplarına rastlamaktayız.Nihat Asya, Necip
Fazıl, Mehmet Akif'ten Tevfik Fikret’e, Asaf Halet Çelebi’den Fazıl Hüsnü
Dağlarca’ya, Behçet Necatigil’den Ceyhun Atıf Kansu’ya şair namına kim akla
gelirse bunlarında şiir antolojileri bulunmaktadır. Doğu ve batı klasikleri tam
takım halinde bulunmaktadır.
Seyit
Küçükbezirci Kitaplığı: 1- Kitaplar 2-
Süreli Yayınlar (periyodikler) 3- Koleksiyonlar 4- Belgeler-Kupürler olmak
üzere dört bölümden oluşur.Kitapları, kendi aralarında dört ana bölüme ayırarak
tasnif etmiştir. 1) Edebiyat, tarih, sosyoloji, eğitim, halk bilim vs.
konusunda kitaplar, 2) Mesleki kitaplar: Tarım ve hayvancılık kitapları, kooperatifçilik
kitapları, madencilik kitapları, kimya sanayii kitapları, yatırım ve fizibilite
kitapları, iktisat kitapları…3)Hobi kitapları: Para koleksiyonculuğu, pul
koleksiyonculuğu; antikacılık, arkeoloji, nümizmatik konulu kitaplar ve para
koleksiyonları…4)Konyalı yazarların imzalı kitaplar koleksiyonu: Bu koleksiyon,
son elli beş yılda, Seyit Küçükbezirci’ye, yazarlarının, şairlerinin “bizzat”
imzaladığı kitaplardan oluşmaktadır. (Feyzi Halıcı, Mehdi Halıcı, Gültekin
Samanoğlu, Ali Rıdvan Bülbül, Kemal Or, Nevin Halıcı, Mehmet Ali Uz gibi yüzden
fazla yazar ve şair kitaplarıKitaplar alınırken, okunurken, biriktirilirken,
koleksiyon yapılırken ideolojik ayrım yapılmamıştır.
Kitaplara karşı “demokrat” bir
bakışa sadık kalınmıştır.Babası okuyup memur olmasını, özellikle de Galib’in,
Mustafa Efendi’nin oğlu Fahrettin gibi “böyük muhasebeci” olmasını isterdi.
Oğlu Seyid’i, Sarıcalar’dan, çiftçilik ve hayvancılıktan bütün gücüyle uzak
tutmaya çalıştı. “Muhasebecilik, iktisat eğitimini de naz/niyaz içinde aldı.
Ama “böyük muhasebeci” olacağı yerde “gazeteci” oldu, “yazar” oldu. Tavuk
civcivi çıkartsın diye gurk’a yatırılan tavuğun altından bir tane de ördek
yavrusu çıkmıştı. Babası, gazeteciliğine, yazarlığına hep soğuk kaldı; hayal
kırıklığına uğramıştı. Bir daha da gazetecilik mesleği üstüne hiç konuşmadı. O,
“Yösüf Ağa”ydı; ama onun için “böyük adam” böyük memurlardı”.
Seyit Küçükbezirci Kitaplığı
Süreli Yayınlar/Periyodikler Bölümü:
Kitaplığının, “Süreli Yayınlar/Periyodikler
Bölümü” iki kısımdan oluşur. Gazeteler ve Dergiler.2016’ya kadar 57 yıl süren
gazetecilik yaşamı boyunca Konya gazetelerini ve dergilerini biriktirme
tutkusuyla, yayınlanan her nüshayı edinmeye çalışmıştır. Ayrıca Konya basınına
emek vermiş ustalar, bilim ve sanat adamları özellikle ömürlerinin sonuna kadar
biriktirdikleri gazete ve dergileri, bunları ancak Seyit saklar sezgisi ile
kendisine emanet etmişlerdir.10 Kasım, 30 Kasım 1938 tarihleri arasında
yayınlanan, bütün İstanbul gazetelerini bana bırakan Başöğretmen/Yazar Sıraç
Aydın Taşbaş’ın, büyük müzeci, tarihçi Mehmet Önder’in ilk yazılarından son
yazılarına kadar yazılarının orijinalleri, Ganya Vilâyet Gazeteleri,
Babalıklar, Ekekon'lar, Selçuklar, Yeni Meram, Yeni Konya, Sabah, Anadolu’da
Hamle, Türkiye’de Yarın ve Şehir Postası’nın tam koleksiyonları kütüphanesinde
bulunmaktadır.Dergiler: Çağrı, Hisar, Gösteri, Milliyet Sanat, Efsane, Yeni
Fikir, Halk Evi’nin Konya dergileri, Şölen, Anahtar ve son yüzyıl içinde
yayınlanmış onlarca dergiden yüzlerce nüsha mevcuttur.Ayrıca, ticaret ve sanayi
odaları öğretmen dernekleri, Konya Büyükşehir, Meram, Karatay, Selçuklu
Belediyeleri dergileri, Selçuk Üniversitesi’nin yayınları kütüphaneyi
süslemektedir.
Seyit Küçükbezirci Kitaplığı’nda
yer alan koleksiyonları:Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet paraları, Roma, Grek
sikkeleri hakkında yayınlanan kataloglar, dünya pulları, Osmanlı pulları,
Türkiye Cumhuriyeti pulları koleksiyonlarının katalogları...
Uzun yıllarda, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nda verilen koleksiyonerlik belgesiyle Roma, Bizans, Selçuklu,
Osmanlı sikkeleri, Selçuklu kandilleri, ilk çağ mezar objeleri koleksiyonunu
Konya Koyunoğlu müzesine bağışlamıştır.
M. ALİ UZ KİTAPLIĞI
Kitap okumayı seven, ailesi de buna yatkın olan M Ali Uz Babasının aldığı
Necip Fazıl ve Osman Yüksel Serdengeçti’nin dergi ve eserlerini ciddi şekilde
takip ediyordu. Büyük Doğu ve Serdengeçti mecmualarını gazete bayiinin önünde bekleyerek aldığı olurdu. İlk okumaya
ve kütüphane kurmaya bu dergilerle başlar. Aynı zamanda çocuk denecek yaşta
kitap da satın alır.
Bugünkü İş
Bankası’nın karşısında finans bankın olduğu yerde Ceylani Sineması(Yeni
Sinema), onun yanında da Milli Eğitim Bakanlığı’nın kitap satış şubesi vardı.
Haftada birkaç sefer oraya uğrar şubenin müdiresi kitap almasına yardımcı
olurdu. Oradan aldığı ilk eserler Türk ve İslam Ansiklopedileri oldu. Daha
sonra Elmalılı Hamdi Yazır’ınKuran Dili, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’in
Istılahat-ı Fıkhiye Kamusu, Ömer Rıza Doğrul’un Asr-ı Saadet’i gibi kaynak
eserleri kütüphanesine kazandırmıştır. Kütüphaneyi kurmaya başladığında babası
Konya’nın en iyi mobilyacısına bir kitaplık yaptırmıştır. Bu, Uz’un kütüphane
kurma ve kitap okuma şevkini daha da artırdı. 50’li yıllar bir dönüm noktası
olmuştur. O yıllarda gerçek tarih ve resmi tarih tartışmaları vardı. Hatıralar
gerçek tarihin yansıtıldığı eserlerdi. Bu arada Kazım Karabekir Paşa’nın
İstiklal Harbimiz isimli eseri yayımlandı. Babası da bu eseri merak ediyordu.
İlk haftasında satın aldı. Çok geçmeden kitap toplattırıldı. İkinci baskısı
yıllar sonra yapılabildi. İkinci baskıda kitabın bazı bölümleri çıkartıldı.
Hatırat kitaplarının hayatında
ayrı bir yeri var. Yeni çıkan hatıraları takip eder, çıkar çıkmaz alır,
kütüphanesinde ayrı bir bölümde muhafaza ederdi. İçlerinde defalarca okuduğu
hatıratlar olmuştur. Mevlâna Caddesi’nde Abdurrahman Etik, Alâeddin Caddesi’nde
Arif Etik Hoca’nın dükkânları Uz’un sık uğradığı yerlerdi. Bütün harçlığını
kitaba verirdi. Avukatlığa başladığı
yıllarda da kitap merakı devam etti. Aldığı ilmi ve fikri eserlerin sayısı bu
dönemde daha da arttı. Bu arada imzalı kitaplar da geliyordu. Yayın ve basın
hayatına başladıktan sonra imzalı kitap akışı daha da hızlandı. Güzel takdimlerle
imzalanmış yüzlerce eser kütüphanesindeki yerlerini aldı.
2010’lu yıllara gelindiğinde
artık kitap, gazete, dergi ve arşiv belgelerim yaşadığı eve sığmıyordu. O
yıllarda kitap ve dergilerimin 3500 kadarını Konya Büyükşehir Belediyesi Konya
ve Mevlâna Kütüphanesi’ne verdi.
Şimdilerde de kütüphanesine kitap
gelişi yoğun bir şekilde devam ediyor.
Kitaplarının çoğunluğu Konya
Tarih, Kültür ve folkloruyla alakalıdır.
40-KONYA MİLLİ
KÜTÜPHANESİ
Konya’da
Cumhuriyet’ten önce Osmanlılar Dönemi sonuna doğru devrin aydınları tarafından
“Milli Kütüphane” adıyla bir kütüphane kurulması düşünülmüş, Vali Muammer
Bey’in ilgi ve yardımlarıyla 1916’
da Konya Türkocağı’nda “Milli Kütüphane”
hizmete açılmıştır.
Konya
Milli Kütüphanesine bina olarak önceleri Belediye Sarayı ve Tekel binalarının
bulunduğu yöredeki “Rehber-i Hürriyet Okulu” nun küçük bir salonu ayrılmıştır.
Kütüphane zaman içerisinde yapılan bağışlarla zenginleşmiştir. Yönetim
bakamından 1919 yılında İl Özel İdare Müdürlüğü’ne bağlanarak Belediye Sarayı karşısındaki
esnaf maarif evlerine taşınmıştır.
Milli
Kütüphanenin kurulmasına ilişkin olarak basında çıkan bir haberde şu noktalara
değiniliyor:
“Şehrimizde bir ‘Milli Kütüphane’nin
tesisine teşebbüs edildiğini sevinçlerle yazmıştık. Bu kere iş fiile çıkmış ve
kütüphane hey’eti de intihab edilerek işe başlamıştır.”
“Memleketimizde
bulunan ilim adamlarının mühim bir kısmını ihtiva eden bu hey’etin muvaffak
olacağını ve kütüphaneyi Konya’nın tetebbu ihtiyacını kemaliyle tatmin edecek
bir müessese haline koyacaklarını şüphesiz sayarız.”
“Kütüphanenin
tesisine Belediyemiz yüz lira vermek suretiyle iştirak eylemiştir.”
Kütüphanenin
kuruluş amacı, hizmet, yönetim ve yaşatılması gibi konular “nizamnamede”
açıklanmaktadır. Ayrıca kütüphanenin modern kütüphanecilik esaslarına göre
gelişmesi, sosyal ve kültürel etkinliklerinin yoğunlaşması, okuyucu-
kütüphaneci- çevre ilişkilerinin geliştirilmesi de “nizamname” de öngörülen
hükümler arasında yer almaktadır.
Konya
Milli Kütüphanesi daha sonraları sırayla Vali İzzet Bey zamanında Hacı Hasan
Camisi’ne, oradan Alaaddin Tepesi’ndeki şimdi yıkılmış olan eski Halkevi
binasına, buradan da Anıt Alanındaki yeni Halkevi binasına taşınmıştır. Bu
süreç içersinde de Konya İl Halk Kütüphanesi’nin çekirdeği olmuştur.
İl
Halk Kütüphanesi’nin temelini oluşturan Konya Milli Kütüphanesi şu amaçlara
yönelik olarak kurulmuştur.
“Geleceğimizi
uygar, mutlu bir milletin geleceği gibi yapacaksak hayatımızı o yolda
yönlendirmek zorundayız. Biz, zevki kahve köşelerinde, tavla başında buldukça
yükselmek, şen ve aydınlık bir hayata kavuşmak, bizim için zor olur. …Milli
Kütüphane gençlere dimağlarını yükseltecek, duygularını süsleyecek bir araç
olacağından şehrimizin en değerli bilim ve nezahet yurdu mahiyetini kesp edecektir. Çalışmak, bilimsel araştırmalar yapmak
isteyen gençlerin bütçelerinin yetersizliği nedeniyle bunu yapamadıkları, sonuç
olarak zekâları oranında gelişip yetişmedikleri için de ülke çapında bunlardan yararlanmanın
sınırlı kaldığı göz önüne alınırsa Milli Kütüphane’nin bu eksiği gidermek,
bilimsel çalışma ve araştırma yapmak isteyenleri aydınlık kucağında toplamak
amacıyla kurulduğu gerçeği ortaya çıkar. Bu günün gerekçelerine göre bilim
adamlarımız, genellikle bütçeleri dar
kişiler olduğundan bu tür kütüphanelere olan gereksinim her ülkeden daha
çoktur.
Halka
okuma zevk ve alışkanlığını verebilmek için de bu tür kütüphanelerin varlığı
gereklidir. Herkesin zevkine ve gereksinimine göre her tür kitabı bulundurmak
da hizmet alanı içinde düşünülmüştür. Çalışmalar yoğunlaştıkça hizmet alanı da
büyüyeceğinden zamanla bir yanında yeni konular, diğer yanında çeşitli bilim ve
kültür kuralları oluşacağı hesaba katılmıştır. Böylece kütüphanenin sosyal,
kültürel ve bilimsel etkinliklerinin oluşmasına ortam hazırlanması göz önüne alınmıştır.
Konya Milli Kütüphanesinin
kitap kaynağını, bütçe imkanları oranında satın alınanlarla birlikte geniş
ölçüde yapıldığı belirlenen bağışlar oluşturmaktadır. Bu yardım kampanyasının
başlatılıp sürdürülmesinde, Türk Sözü Gazetesi’nin önemli rol oynadığı
anlaşılmaktadır. Örnek olarak Gazetenin yazarlarından Necati Bey’in, “
Birçokları ciltsiz ve birkaçı da noksan olan kitaplarını liste halinde Milli
Kütüphane’ye bağış ve hediye ettiği “ yine gazetenin, 10 Temmuz Bayramı
nedeniyle yayınlanan özel sayısının, aydın kişilere satışı sağlanarak,
gelirlerinin Milli Kütüphane Müdürlüğü’ne gönderildiği belirtilmektedir.
Şehrin
tanınmış ticaret adamlarından Kazım Hüsnü Bey’in yirmibeş lira, Reji Baş Müdürü
Şakir Bey’in yedi lira, Hukuk Mektebi Müdürü Refik Bey’in bir lira ile yardım
kampanyasına katıldıkları; Refik Bey’in 47 cilt tutarındaki kitaplarını, Evkaf
Müdürü Eşref Bey’in, iki cilt Amasya Tarihi’ni, Konya Mebusu Tevfik Bey’in 48
cilt önemli eseri, Mektebi Sultani ve Medrese-i İlmiye öğretmeni, Kütüphanenin
de kurucularından Hamdizade Abdülkadir’in 51 cilt değerli kitabını, Mebus Şakir
Bey’in Hammer’in o güne kadar çıkan Devlet-i Osmaniye Tarihi’nin 8 cildini,
Sanayi Mektebi Müdürü Osman Ferit Bey’in 29 cilt değerli eseri, Dr.Necmettin
Bey’in Hasan Çelebi’nin güzel bir hatla yazılmış müzehheb “Tezkiretu’l-
Şuara”sını kütüphaneye armağan ettikleri kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Ayrıca
birçok yazarların da yayınlanan birer nüshayı kütüphaneye vermeyi alışkanlık
haline getirdikleri, tanınmış iş adamlarının nakdî yardımlarını sürdürdükleri
kaydedilmektedir.
41- Z KÜTÜPHANE
Konya
Büyükşehir Belediyesi tarafından Medeniyet Okulu Projesi kapsamında Konya
ilinde 100 okulda kütüphane yapılması planlanmıştır. Okullar belirlenirken 31
ilçemizde de kütüphane yapılmasına dikkat edilmiştir. İl Milli Eğitim Müdürlüğü
tarafından oluşturulan komisyon marifetiyle kütüphanelere koyulacak kitaplar
belirlenmiştir. Her Bir Kütüphane de yaklaşık 5000 kitap bulunması
kararlaştırılmıştır. Daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan
görüşmelerde, bu 100 kütüphanenin Z-Kütüphaneye ( Zenginleştirilmiş Kütüphane)
dönüştürülmesine karar verilmiştir. Z-Kütüphane Bileşenleri Tadilat ve Altyapı, Mobilya, Bilgisayar, Yazıcı,
Kitaptan oluşmaktadır. Bu kapsamda ses yalıtımlı taban ve tavan sistemi ile
birlikte aydınlatma sistemi yapılmıştır.
Z-Kütüphanelerin Amacı:
Bilgiye erişimde fırsat eşitliği, Modern ve estetik tasarım, Pedagojik
uygunluk, Sesli ve elektronik kitaplar, Taşınabilir raflar, Ahşap ve kumaşla
kaplanmış duvarlar, Okuma zevki uyandıran ortam özellikleri vardır.
Z
Kütüphaneler bir ders etkinliği yapılacak şekilde tasarlanmıştır. 25 kişinin
bir arada etkinlik yapabileceği şekilde sandalye ve masalardan dizayn edilmiştir.
Dijital kitap ağırlıklı olarak kütüphane oluşturulmuştur. Standart
kütüphanelerin tersine duvar boyasından rafların şekil ve rengine kadar canlı
renkler ve tasarımlar kullanılmıştır. 2015
sonu itibariyle Kütüphanesi tamamlanmış 80 okul bulunmaktadır.
42- ALİ EFENDİ HALK KÜTÜPHANESİ
1968 yılında “Ali
Efendi Muallimhanesi Çocuk Kütüphanesi” adıyla kurulan Kütüphane 1984 yılında
“Çarşı Ödünç Verme Şubesiyle” birleşerek “Ali Efendi Halk Kütüphanesi” adını
almıştır. 26.06.1968 tarihli Yeni Konya gazetesinde açılışla ilgili şu bilgiler
verilmektedir: “Eski müftülük binasında açılan Çocuk Kütüphanesine 20 bin
liralık tesis yaptırıldı. Şehrimiz dördüncü Çocuk Kütüphanesine kavuşmuştur.
Şerefeddin Camii karşısında yakın zamanlara
kadar Müftülük binası olarak kullanılan tarihi Ali Efendi Muallimhanesi’nde
Konya Halk Kütüphanesi Müdürlüğüne bağlı olarak yeni bir çocuk kütüphanesi daha
açılmıştır. Binanın Çocuk Kütüphanesi olarak kullanılması için gerekli karar ve
yeter miktarda ödenek Milli Eğitim Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü
tarafından temin edilmiştir. Küçük çocukların okuyup istifade edebilecekleri
kitap okuma masaları, sandalyeleri, kitap dolapları modern biçimde yeni olarak
yaptırılmıştır. Elli çocuğun istifade edebileceği Çocuk Kütüphanesi tesisleri
için Milli Eğitim Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğünce 20 bin lira
harcanmıştır. Ayrıca Kütüphanenin daha şimdiden 3 bin kadar ciltli kitabı
vardır.
Konya Valisi A. Cahit
Betil yeni açılan çocuk kütüphanesi ile çok yakından ilgilenmiş ve Özel İdare
Bütçesi'nden bir miktar kitap satın alınmasını ayrıca Kütüphaneye aynı bütçeden
bir kadronun tahsis ve tayini uygun görülmüştür. Sessiz sedasız hizmete giren
çocuk kütüphanesi küçük çocukların ihtiyaçlarına cevap verebilecek biçimde
çalışmalara başlamış bulunmaktadır.” Uzun süre Şerafettin Camii arkasındaki mülkiyeti
Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan, tarihi binada hizmet vermiştir.
Şerafettin Camii
arkasındaki mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait olan, tarihi binada uzun
süre hizmet etmiş 1997 yılında kapatılmıştır. Bu binada turizm polisi hizmet
vermekte iken, 01.03.2015 tarihinde İl Müftülüğüne Darü'l-Kurra olarak tahsis
edilmiştir.
BİBLİYOĞRAFYA
AKIN,
Mehmet Çetin, Konya Lisesi ve Tarihi Gelişimi, Konya, 200, s. 182-184.
AKÜN,
Ö., Faruk, “Abdülbâki Gölpınarlı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,
c:14, İstanbul, 1996, s.146-149.
AKYURT,
Yusuf, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Konya Âsârı Atika Müzesi 1926-1934
Seneleri Umumi Raporu”, Müze Demirbaş
No: 109.
________________,
“Konya ÂsarıAtika Müzesi Rehberi”, İstanbul,1930, s.8.
________________,
Age., s.10; Akyurt, Y., “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Konya Âsârı Atika
________________,
“Konya Âsarı Atika Müzesi Rehberi”, İstanbul, 1930.
ALAR,
Halis, “Kütüphaneciliğin Tarihçesi ve İlk Kütüphaneler”, A.Ü. Türkiyat
Araştırmaları Dergisi, Sayı:16, Erzurum, 2001, s. 295-308.
ARABACI
Caner, “Konya Medreseleri”, Ticaret Odası Yayını, Konya, 1998, s. 108.
________________,
“Yusufağa Kütüphanesi ve Kütüphanecilik Anlayışının Dünü üzerine”, Bilgi Yolu
Dergisi, s. 2., s. 1.
________________,Yusufağa
Kütüphanesi ve Kütüphanecilik Anlayışının Dünü üzerine”, Bilgi Yolu Dergisi
S.2, s.1.
AYDIN,
Mehmet, “Okuyucu Gözü ile Konya Kütüphaneleri”, Konya İl Halk Kütüphanesi 17.
Kütüphane Haftası Atatürk Yılı Özel Sayısı, I, Konya, 1981, s. 16.
BAKIRCI,
Naci, “Konya Mevlâna Dergâhı Kütüphanesi’nin Kurucusu Mehmet Said Hemdem
Çelebi’nin Eserleri”, Bilgi Yolu, Necip Fazıl Özel Sayısı, Yıl:4, Sayı:6,
Konya, 2004, s.79-80.
________________,
“Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nin 1926 Yılında Kuruluşu, Yusufağa
Kütüphanesi’nin Buraya Nakli”, X. Millî Mevlâna Kongresi, Konya, 2002,
s.301-305.
________________,
“Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nin 1926 Yılında Kuruluşu”, s. 301
BAYSAL,
Jale, “Kitap ve Kütüphane Tarihi’ne Giriş”, İstanbul, 1992.
BİNGÖL,
Halit, “XVII. Kütüphane Haftası’nda Konya Kütüphaneleri”, Konya İl Halk
Kütüphanesi 17. Kütüphane Haftası Atatürk Yılı Özel Sayısı, Konya, 1981, s.
10-12.
________________,
“XVII. Kütüphane Haftasında Konya Kütüphaneleri” 17. Kütüphane Haftası Atatürk
Yılı Özel Sayısı, Konya 1961, s.10.
BİNGÖL,
Mustafa. “Cumhuriyetten Önce Konya Kütüphaneleri”, Yeni İpek Yolu, Konya-I,
K.T.O. Dergisi, Konya,1998, s. 70.
CAN,
Mustafa, Cumhuriyetten Önce Konya Kütüphaneleri, Yeni İpek Yolu, Konya-I,
K.T.O. Dergisi, Konya, 1998, s.70.
________________,
“Selçuklular Devri Konya Kütüphanelerinin Tarihçesi”, Selçuk Dergisi, Yıl:2,
Sayı:1, Konya, 1986, s.45-58.
CANİP,
Ali "Konya Müzesindeki Kütüphane", Hayat, C.III, S.56, 22 Kânûn-ı
Evvel 1927, s.2-3.
CEYLAN
Merih,”Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Kuruluş ve Çalışmaları”, Yeni Meram
Gazetesi, Konya 23/05/1985.
COŞAN,
Hasan. “Milli Kütüphane”, Merhaba Gazetesi Akademik Sayfalar, c: 9, Sayı:13,
s.196-197.
CUNBUR,
Müjgan, “Kütüphane Vakfiyelerinden Notlar” Erdem, c. I/3,(1985), s.712.
________________
“Yusufağa Kütüphanesi ve Kütüphane Vakfiyesi”, Tarih Araştırmaları Dergisi,
c:I, No: I, 1963, s.203-217.
DEĞERLİ
Ayşe, Seydişehir Fiziki ve Sosyoekonemik Yapı( 1305-1920), Konya 2013, s.199.
ELGİN,
Necati. “Mehmed Said Hemdem Çelebi ve Sadrazam Mustafa Reşit Paşa”, Anıt, Yıl:
6, Sayı: 28, Konya, 1961, s. 5.
ERDEMİR,
Yaşar. “Nasuh Bey Daru’ul-Huffazı”, Yeşilin ve Medeniyetin Köprüsü Meram,( Ed:
Ali Boran, Hasan Yaşar, Bekir Şahin) Konya 2014, C.1,s.516.
ERDOĞDU,
Mehmet Akif. “Murad Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilâyetinde Vakıflar”,
Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt/ Volume: XVIII, Sayı/ Number:1, Temmuz/July
2003, s. 139-142.
EREN,
Mehmet. “Yusufağa Kütüphanesinde Hadise Dair Önemli Yazma Eserler”, S.Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.V, (1999),
s. 221-243.
EROĞLU,
Bahtiyar, “Ebu Said Mehmed Hadimi ve Kütüphanesi”, Yeni İpek yolu Dergisi,
Yıl:12, Sayı:140, Konya, 1999, s. 29-34.
________________,
“XVII.-XIX. Yüzyıllarda İç, Batı ve Güneybatı Anadolu’da Kütüphane Mimarisi”,
(SÜSBE Basılmamış Doktora Tezi), Konya, 1998.
EROL,
Erdoğan–GÜNÜÇ, Fevzi, Mehmet Önder Bibliyografyası (1944–1984), Ankara, 1984.
ERSOY,
Osman, (1966) Halk Kütüphanelerimiz Üzerine Bir Araştırma. Ankara: Güven
Matbaası.
________________,
“Kütüphanelerin Çağımızdaki Önemi”, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, C:10,
Sayı:1, Ankara, 1961, s. 2-8.
ERÜNSAL,
İsmail, “Kütüphane”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 27, Ankara,
2003, s. 11-32.
________________,
“Osmanlılarda Kütüphane Ve Kütüphaneci Geleneği”, Ankara 1999, s. 699-719.
GENÇBOYACI,
Melek, “Osmanlıdan Günümüze Kadar Gelen İhtisas Kütüphaneleri ve Millet Yazma
Eser Kütüphanesi”, Kent Hafıza Merkezleri Kent İhtisas Kütüphaneleri, Kent
Arşivleri ve kent Müzeleri
Sempozyumu,
Ankara, 2010, s. 196-222.
GÖLPINARLI,
A. “Konya da Mevlâna Dergâhı’nın Arşivi”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Dergisi, c: 17, Sayı: 1-4, İstanbul, 1960.
________________,
Abdülbâki. “Konya da Mevlâna Dergâhı’nın Arşivi”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Dergisi, c:7, Sayı:1-4, İstanbul, 1960.
________________,
Mevlâna Müzesi Abdülbâki Gölpınarlı Kütüphanesi Yazma Kitaplar Kataloğu,
Ankara, 2003.
________________,
Mevlâna Müzesi Müzelik Yazma Kitaplar Kataloğu, Ankara, 2003.
________________,
Mevlâna Müzesi Yazmalar Kataloğu I, Ankara, 1967.215
________________,
Mevlâna Müzesi Yazmalar Kataloğu III, Ankara, 1972.
________________,
Mevlâna Müzesi Yazmalar Kataloğu IV, Ankara, 1994.
GÜNÜÇ, Fevzi. Mevlâna Müzesi Abdülbâki
Gölpınarlı Kütüphanesi Levhalar Kataloğu, Konya, 1999.
HADİMİOĞLU,
Numan. Hadim ve Hadimliler Bibliyografyası, Ankara 1983, s.111.
http://www.rehberim.net/forum/konya-651/851775-konya-darulhuffazlari.html#ixzz3vKoJM12U
İNGÖL,
Halit B. ”XVII. Kütüphane Haftasında Konya Kütüphaneleri” 17. Kütüphane Haftası
Atatürk Yılı Özel Sayısı, Konya 1961,s.10.
KARA,
Hacer, “Sadreddin Konevî Manzûmesi”, Meram Kitabı, İstanbul, 2007, s. 227-232.
________________,
Konya–Hadim ve Taşkent Türk Devri Yapıları, (SÜSBE Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi), Konya, 2006.
________________,
“Mevlâna Müzesi Kütüphaneleri”, Merhaba Gazetesi Akademik Sayfalar Özel Sayı 2,
c: 9, Sayı: 14, Konya, 2009, s. 210-213.
KAYA,
Mahmut. “Beytü’l-hikme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c: 6,
İstanbul, 1992, s. 88-90.
KİŞMİR,
Celalettin, “Aziz Berker”, Yeni Konya Gazetesi 02/02/1964.
________________,
Halk Kütüphaneleri” Yeni Konya 29.08.1972.
Konya
Vilâyet Salnâmesi (KVS), no. 1288, s. 89.
KONYALI,
İbrahim Hakkı, Konya Tarihi, Konya 1964.
_________________,
Âbideleri ve Kitabeleri İle Konya Tarihi, Enes Kitap Sarayı, Konya, 1997,s.
826.
KORKMAZ,
Cengiz KIZIL, Z, Muhammet,"Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi” Bilgi
Yolu Dergisi, S.9,Konya 2006.s.186.
KÜÇÜKDAĞ,
Yusuf – ARABACI, Caner, Selçuklular ve Konya, Selçuklu Belediyesi Yay., Konya,
1994, s. 192-193.
KÜÇÜKDAĞ,
Yusuf, Konya Şehri’nin Fizikî ve Sosyo- Ekonomik Yapısı –Makaleler-, Selçuklu
Belediyesi Yay., Konya, 2004, s. 452. Müzesi 1926-1934 Seneleri Umumi Raporu”,
Müze Demirbaş No: 109, s. 3.
ODABAŞI,
Sefa I, “İhsan Ahmed (KORUCUOĞLU)’in “Konya Tarihçesi””, Yeni İpek Yolu KTO
Dergisi Konya IV, (Özel Sayı), (Ed.: Yusuf KÜÇÜKDAĞ), (Aralık 2001), s. 8.
ORTAYLI,
İlber. Son İmparatorluk Osmanlı, Timaş Yay., İstanbul, 2006, s.117-118.
ÖNAL,
H. İnci (1992) “Bilgi Gereksinimlerinin Karşılanması ve Okul Kütüphaneleri”,
Doktora Tezi, Ankara
ÖNDER,
Mehmet, Konya Maarifi Tarihi, Ülkü Matbaası 1952,s.80.
________________,
Mevlâna Şehri Konya, Ankara, 1971, s. 412
________________,
“Konya Maarifi Tarihi”, Ülkü Matbaası 1952, s. 80.
________________,
“Selçuklular ve Osmanlılar Devrinde Konya kütüphaneleri” Konya Dergisi s. 84.,
________________,
Mevlâna Müzesi Rehberi, İstanbul, 1962.
________________,
”Selçuklular ve Osmanlılar Devrinde Konya kütüphaneleri” Konya Dergisi S.84,s.6
________________,,
Mevlâna Şehri Konya, Ankara, 1971.
ÖZÖNDER
Hasan. “Sadreddin Konevî Ma‘mûresinin Mimarî Teşekkülü”, Selçuk Üniversitesi
Selçuk Dergisi, 4, (1989),s. 142-143.
PAKALIN,
Mehmet Zeki. “Kütüphane”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II,
MEB Yay. İstanbul, 1993, s. 346.
SAK,
İzzet. “Şehdi Osman Efendi’nin Hadim kütüphanesine Vakfettiği Kitaplar”, S.Ü.
Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:10, Konya, 2003, s. 83-129.
SARIKÖSE,
Barış, Sille Bin Yıllık Birliktelik, Çizgi Kitabevi, Konya, 2009, s.200-201.
________________,
“Karatay İlçesinde Bulunan Kütüphaneler, Karatay, Tarik-Kültür-Sanat” (Ed.:
Yusuf Küçükdağ, Yaşar Erdemir, Bekir Şahin), Konya 2012, s. 710.
SOYSAL,
Özer. Türk Kütüphaneciliği, C.1.2.3.4.5.6, Ankara 1998.
ŞAHİN,
Bekir, Cumhuriyet Dönemi Konya Kütüphaneleri, İpek Yolu Dergisi Konya Kitabı X.
s.335-345.
________________,
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü, Yeni İpek Yolu, Konya Ticaret
Odası Dergisi, Mart 2009, Konya, s.32.
________________,
“Selçuklu’dan Günümüze Konya Belleği”,Kent Hafıza Merkezleri Kent İhtisas
Kütüphaneleri, Kent Arşivleri ve Kent Müzeleri Sempozyumu, Ankara, 2010, s. 36
________________,
“Cumhuriyet Dönemi’nde Konya Kütüphaneleri”, Yeni İpek Yolu KTO Dergisi Konya
Kitabı XI, (Özel Sayı), (Ed.: Haşim KARPUZ-Osman ERAVŞAR), (Aralık 2008), s.
289.
________________,
“Selçukludan Günümüze Konya Belleği”, Kent Hafıza Merkezleri, Kent İhtisas
Kütüphaneleri, Kent Arşivleri ve Kent Müzeleri Sempozyumu, Ankara, 2010, s.
28-56.
________________,
“Cumhuriyet Dönemi’nde Konya Kütüphaneleri”, Yeni İpek Yolu KTO Dergisi Konya
Kitabı XI, (Özel Sayı), (Ed.: Haşim KARPUZ-Osman ERAVŞAR), (Aralık 2008), s.
281-300.
________________,
“Karatay İlçesinde Bulunan Diğer Kütüphaneler, Karatay, Tarik-Kültür- ŞAHİN
Sanat” (Ed.: YusufKüçükdağ), Yaşar Erdemir, Bekir Şahin. Konya 2012, s. 720.
________________,
“Sadreddin Konevî Kütüphanesi” Yedi Kıta, Aralık 2015, Sayı 288, s.58.
________________,
“SadreddinKonevî Kütüphanesi”, Meram Kitabı, İstanbul, 2007, s. 219-224.
TAŞER,
Seyit. Osmanlı Devletinin Taşra Hukuk Mektepleri, s.134-135, Konya 2014.
TURAN,
Osman. Selçuklular Zamanında Türkiye Siyasî Tarih Alp Arslan’dan Osman Gazi’ye
(1071-1328), Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 1998, s. 234.
TUŞ,
Muhittin, “Hanya’dan Konya’ya: Yusufağa ve Kütüphanesi”, Uluslar Arası
Kuruluşunun 700. Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi, S.Ü.
Yay., Konya, 2000, s. 348-349.
________________,
Sosyal ve Kültürel Açıdan Konya, Tablet Yay., Konya, 2007, s. 166.
UZ, M.
Ali, “Mehmet Önder Özel Sayısı”, Merhaba Gazetesi Akademik Sayfalar, Konya,
2004.
________________,
Muhammet Doğan, Belgelerle Adım Adım Konya, Konya 2016, s.76
ÜNVER,
A, Süheyl. "Anadolu Selçukluları Zamanında Umumî ve Hususî
Kütüphaneler", Atatürk Konferansları, II (1964-68), Ankara 1970, s.3-29.
________________,
Süheyl. "Selçuklular Zamanında Kütüphaneler Üzerine Yeni Örnekler ve Bazı
Mülahazalar", III.Türk Tarih Kongresi, Ankara 15-20 Kasım 1943, Kongreye
Sunulan Tebliğler, Ankara 1948, s.642-646.
XXX.Kütüphane
Haftası Özel Sayı: 6, Konya 1994. s.22
YILMAZ,
Birol. ”Konya İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü” Bilgi Yolu, S.1,Konya 2001,s.5
YÖRÜK
Doğan, “Osmanlı Devletinde Kütüphane Yaptırmanın Maliyeti: Konya Yusufağa
Kütüphanesi Örneği”, SBED, S18, Konya 2008, s.38.
[1] İ. Hakkı Konyalı, “Konya Tarihi”,
Sadreddin 501–503.
[3] Hacı Beşir Ağa, harem ağalarının en meşhurlarından
biri olup, XVII. yüzyılın ortalarında doğmuş, küçük yaşta zenci köle olarak
İstanbul’a getirilmiş ve kızlar ağası Yapraksız Ali Ağa’nın yanında
yetişmiştir. 1705’de saray hazinedarı olmuş, 1713’de önce Kıbrıs’ta, sonra da
Mısır’da ikâmete mecbur edilmiştir. Daha sonra affedilerek Hicaz’a gönderilmiş
ve şeyhü’l-haremlik makamına getirilmiştir. 1717’de İstanbul’a çağırılarak
Dârü’s-sa’âde ağası olarak tayin edilmiş, On üç yıl III. Ahmed, on yedi yıl da
I. Mahmûd dönemlerinde olmak üzere toplam otuz yıl bu görevde kalan Beşir Ağa,
3 Haziran 1746’da vefat eylemiş ve Eyüp’teki türbesine defnedilmiştir
(Abdülkadir Özcan, “Beşir Ağa”, DİA, c. 5, İstanbul 1992, s. 555.) Yaşar
Sarıkaya “Ebu Said El Hadimi: Merkez ile Taşra Arasında Bir Osmanlı Alimi”,
İstanbul 2008, s. 125.
[4] İ.
Hakkı Konyalı. “Nasreddin Hocanın Şehri Akşehir”, İstanbul 1945, s. 243.
Yorumlar