ALTUNCAN HATUN ALTUNCAN HATUN KİMDİR?
ALTUN CAN HATUN
Türk töresinde kadının yeri çok önemlidir. Saygındır.
Söz sahibidir. Karar vericidir. Tarihimizin her döneminde önemli hizmetler
yapmış Türk kadınları olmuştur.
Altun Can Hatun kimdir?
Altun Can Hatun önce Harzemşah’la evlenmiş. Harzemşah’tan
“Enusirevan” adlı bir oğlu olmuştur. Harzemşah’ın vefat etmesiyle genç yaşında
dul kalmıştır. Altun Can Hatun’un güzel ahlaklı, akıllı ve kültürlü olması
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in ilgisini çekmiş ve evlenmişlerdir… Altun Can
Hatun, ata binen kılıç kuşanan gerektiğinde askere komutanlık yapacak kadar
cesur ve bilgili idi. Devlet işlerinde Tuğrul Bey’e yardımcı olmaktaydı…
Tuğrul Bey’in üvey kardeşi İbrahim Yınal’ın, Tuğrul
bey’in halifelik merkezi Bağdat’ta bulunmasını fırsat bilerek Hemedan’da isyana
kalkışması, Tuğrul Bey ailesini ve devlet erkanını Bağdat’ta bırakarak isyanı
bastırmak için isyancıların üzerine gitmiştir… Yapılan savaşta Tuğrul Bey
başarılı olamamıştır. Bağdat’a gelen haberlerde Tuğrul Bey’in esir düştüğü
yönünde olması Abbasi halifesi ile Selçuklu sarayını telaşa düşürmüştür. Halife
ve Selçuklu vezirleri Tuğrul Bey’in yerine Altun Can Hatun’un oğlunu tahta
çıkartmaya çalışmışlardır. Bu duruma şiddetle itiraz eden Altun Can Hatun,
kendi öz oğlunu Sultanlığa heveslendiği için zindana attırmış ve Türkmenlerden
oluşturduğu bir orduyla kılıç kuşanıp orduya komuta ederek kocası Tuğrul Bey’in
yardımına koşmuştur. İsyancıları dağıtmış, Tuğrul Bey’i muhasaradan
kurtarmıştır. Böylelikle Büyük Selçuklu Devleti’nin parçalanması ve yıkılması
önlenmiştir.
Altun Can Hatun, Türk Devleti’nin menfaati için kendi
öz oğlunu bile gözünü kırpmadan zincire vurduracak kadar akıllı ve cesurdur. Bu
değerli fedakar Türk Anası yakalanmış olduğu hastalıktan kurtulamamış 1060
yılında vefat etmiştir. Son nefesini vermeden önce Sultan Tuğrul Bey’e şu
vasiyette bulunmuştur:
“Halife’nin kızı ile evlenmek için ne mümkünse yap.
Böylece hem bu dünya hem de ahiret saadetine nail olursun.” Tüm servetini de
Halife’nin kızına düğün armağanı olarak bağışlamıştır.
Altun Can Hatun Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun
başkenti Rey şehrinde defnedilmiştir.
Rahmet ve saygı ile anıyoruz.
Bilinçli Türk Kadını var oldukça Türklük yaşayacaktır…
Malazgirt zaferini kazanan Sultan Alparslan’ı, Altun
Can Hatun’un oğlu olarak gösterenler var. Bu bilgi yanlıştır. Sultan Tuğrul
Bey’in çocuğu olmamıştır. Sultan Alparslan, Tuğrul Bey’in kardeşi Çağrı Bey’in
oğludur.
YILMAZ KARAHAN
KAYNAK:
Prof. Dr. Sayın Zekeriya Kitapçı
Selçuklu
hanım sultanı Altuncan Hâtun’un hayatı son derece dikkat çekicidir. Tuğrul
Bey’in hanımı bu kahraman Türk kadını, devletin bekası için oğlunu zincirlere
vurdurmuş, ordunun başında yalın kılıç giderek Selçuklu’yu muhtemel bir
çöküşten kurtarmıştır…
Türk Tarihi boyunca devlet ve millet hayatında, savaşta ve barışta
hanımların da büyük rol oynadıkları bilinen bir gerçektir. Özellikle Türk
devlet geleneğinde sultan hanımlarının devlet yönetiminde ve devlet
protokolünde önemli bir yeri olagelmiştir. Hunlardan başlayarak Göktürklerde,
Uygurlarda ve ilk Müslüman Türk devleti Karahanlılarda kadının toplum içinde
yüksek bir mevkii vardı. Sultanın hanımı, devlet yönetiminde onun ortağı ve
yardımcısıydı. Sultan hanımları da mevcut disiplin içinde görev ve
sorumluluklarının idrakiyle hareket ederler, çoğunlukla devleti destekleyici ve
yükseltici roller oynarlardı. Bu geleneğin 11-13. yüzyıllarda da sürdüğü
Selçuklularda kadınlar erkeklerle birlikte ava, seferlere, savaşlara, dinî,
siyasî ve iktisadî faaliyetlere katılırlardı.
Hâtun kelimesi, Türk devletlerinde
hakanın (kağanın) ilk eşi için kullanılmaktaydı ve Hâtun hükümdarla birlikte
tahta çıkıp yönetimde söz sahibi olabiliyor, Göktürkler gibi bazı Türk
devletlerinde çıkarılan emirnamelerde Hâtunun da mührü gerekiyordu. 11. yüzyıl
Türk kaynağı Kutadgu Bilig’e göre Uygurlardan başlayarak Selçuklulara kadar
uzanan Terken unvanı hem hükümdar, hem de Hâtunlar için kullanılmaktaydı. En
kıdemli unvanı alan Terken Hâtunlar, eşlerinin veya oğullarının yokluğunda
naibe olabiliyordu. Hükümdarın kız çocuklarına da çok itibar ediliyor ve Melike
unvanı veriliyordu. Evlendiklerinde “Melike Hâtun” olarak anılıyorlardı.Tabii
devlet ve milletin menfaati, vatanın korunması bahis konusu olunca sultan
hanımı olmanın şart olmadığını, bütün Müslüman Türk hanımlarının hiçbir ölçüye
sığmayan fedakârlıklara katlandıklarını çok yakın tarihlerdeki hadiselerden de
biliyoruz. Bunlara, daha uzak tarihlerden verilecek en güzel örneklerden birisi
ise Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in (1040-1063) hanımı Altuncan Hâtun’dur.Yazının
devamını Yedikıta Dergisi 90. sayısından (Şubat 2016) okuyabilirsiniz.
ALTUNCAN HATUN
Zekeriya Kitapçı, Devlet Kurtaran Kadın
TÜRK KIZLARI KİMİ ÖRNEK
ALMALI:
HÜRREM SULTAN’I MI, ALTUNCAN HATUN’U MU?
HÜRREM SULTAN’I MI, ALTUNCAN HATUN’U MU?
Son yıllarda Türk sinemasında ve dizi sektöründe tarihimizin değişik dönemleriyle ilgili çevrilmiş filmlerin sayısı bir hayli artmış durumda. Çanakkale Savaşları, Millî Mücadele, Osmanlı Tarihi gibi konular bu filmlerde daha fazla öne çıkarılmakta…
Özellikle Osmanlı
tarihinde Kanunî devri (1520-1566) ve biraz daha özel ele alırsak Kanuni’nin
eşi Hürrem Sultan’ın hayatı, bahsi geçen bu filmler vasıtasıyla izleyicinin
beğenisine sunulmakta ve elbette bilhassa kadınlarımız ve genç kızlarımız
tarafından hararetle takip edilmekte…
Son günlerde bir
hayli revaçta bulunan ve bir o kadar da eleştiri yağmuru altında çekimlerini
sürdüren bir dizinin kurgusuna göre Hürrem Sultan karakteri, Kanuni’ye olan
aşkı, çocuklarına olan düşkünlüğü ve Harem’deki diğer Hatun ve cariyelerle olan
sonu gelmez çekişmeleriyle, dizginleyemediği hırslarıyla kadın ve kızlarımız
üzerinde daha çok olumsuz bir intiba bırakacak şekilde işlenmektedir.
Bütün bu olumsuz karakter tipolojisine rağmen Hürrem Sultan, Türk kadını ve genç kızları için bilinç altında örnek alınacak kudrette bir idol olabilir ve olmaktadır da.
Bütün bu olumsuz karakter tipolojisine rağmen Hürrem Sultan, Türk kadını ve genç kızları için bilinç altında örnek alınacak kudrette bir idol olabilir ve olmaktadır da.
Gerçekte Hürrem
Sultan’ın tarihî kimliğine bakacak olursak, onun yaptığı hayır ve hasenatın
daha fazla konuşulması gerekir. Zira o İstanbul, Edirne, Şam, Bağdat, Kefe,
İznik, Mekke, Medine gibi şehirlerde cami, medrese, mektep, imaret, hastane, su
yolu, hamam gibi hayrat eserleri inşa ettirmiş, bunlara zengin vakıflar
(bağışlar) tahsis etmiş, eserler onartmıştır.
Elbette ki bütün bu
hayır hizmetleri, Hürrem’in örnek alınacak yönleri arasında günümüzün genç
kızları açısından dikkat çekmez. Bu da yadırganacak bir durum değildir. Zira
günümüzde gençlerimiz arasında, örnek alacakları kişiler bünyesinde görsellik,
heyecan, karışık duygular, aksiyon, korku, kahramanlık, belki biraz şiddet,
biraz gizem ihtiva eden şeylerin ön plana çıkması beklentisi ile
karşılaşıyoruz.
Hürrem Sultan’ın
yaptırdığı medreseleri ve hamamları gençlerin kafasına zorla sokma imkanına
sahip değiliz. Hürrem’in örnek alınacak diğer yönleri (siyaset, hırs,
bencillik) ise gençlerimizin “tehlikeli sularda” gezinti yapmasına yol açacak
cinstendir.
O zaman illa bir
aksiyoner Türk kadın karakteri öne çıkarılacaksa bu Hürrem Sultan olmamalıdır.
Tarihimizde Hürrem Sultan kadar tanınmamakla birlikte devlet ve siyaset
işlerinde onun kadar maharetli ve fazladan olarak da askerlik işlerinde bir
sultan kadar iş bilir özelliğe sahip Selçuklu melikesi Altuncan (Altıncan)
Hatun, ideal Türk kadın lider karakterini yansıtabilir.
Altuncan Hatun’un
hareketli hayat tarzı filmlere ve dizilere konu edilebilirse, bu hatun
günümüzün ve geleceğin Türk genç kız ve kadınlarının örnek alabileceği, hangi
işle meşgul olurlarsa olsunlar, aklıselimle ve dengeli hareket etmelerini
sağlayıcı bir sembol kadın olarak kabul görebilir.
Altuncan Hatun, bazı
tarihçiler tarafından “Büyük Türk anası”, “Devlet Ana”, “Türk Devlet
geleneğinin kendi dalındaki en büyük temsilcisi” gibi sıfat ve tanımlarla
anılmıştır. Altuncan Hatun, Büyük Selçuklu sultanı Tuğrul Bey’in eşi olup,
miladi 1060 tarihinde hastalanarak vefat etmiştir. Yani bu hatun günümüzden
yaklaşık 1000 yıl, Hürrem Sultan’dan ise 500 yıl önce hayat sürmüş ve faaliyet
göstermiştir.
Tuğrul Bey, 1040 yılında kazandığı Dandanakan zaferi sonucu Gazneli devletinin İslam dünyasındaki siyasi mirasını devralmış, sonra bütün İran’ı ve Azerbaycan’ı ele geçirmiş, Irak topraklarına girerek Abbasi Halifeliğini Şii Büveyhoğulları devleti işgalinden kurtarmıştır. Bu devletin komutanlarından sadece Arslan El-Besasirî ve adamları Tuğrul Bey’in elinden kurtularak Suriye tarafına kaçmışlardır. Halife, Tuğrul Bey’e “Doğunun ve Batının Büyük Sultanı” diye hitap etmiş ve bu büyük Türk sultanına itaat etmiştir. Tuğrul Bey de halifeyi koruması altına almıştır.
Tuğrul Bey, 1040 yılında kazandığı Dandanakan zaferi sonucu Gazneli devletinin İslam dünyasındaki siyasi mirasını devralmış, sonra bütün İran’ı ve Azerbaycan’ı ele geçirmiş, Irak topraklarına girerek Abbasi Halifeliğini Şii Büveyhoğulları devleti işgalinden kurtarmıştır. Bu devletin komutanlarından sadece Arslan El-Besasirî ve adamları Tuğrul Bey’in elinden kurtularak Suriye tarafına kaçmışlardır. Halife, Tuğrul Bey’e “Doğunun ve Batının Büyük Sultanı” diye hitap etmiş ve bu büyük Türk sultanına itaat etmiştir. Tuğrul Bey de halifeyi koruması altına almıştır.
Tuğrul Bey, bir taraftan
Bizans’a karşı Anadolu akınlarını organize ederken diğer taraftan Selçuklu iç
problemleriyle uğraşmıştır. Tuğrul Bey, Hanedan üyesi İbrahim Yinal’ın isyanını
bastırmak için ordusuyla Bağdat’tan ayrılarak İran’daki Hemedan kentine doğru
ilerlerken, Halifeyi ve bu büyük kültür kentini Arslan Besasirî’nin ani bir
baskınına karşı korumak için Bağdat’ta üç önemli şahsiyeti vekil bırakmıştı: Bu
üç etkili kişi, Tuğrul bey’in kendi eşi Altuncan Hatun, bu kadının eski
kocasından olma oğlu Anuşirvan ve Selçuklu veziri Kündürî idi.
Altuncan Hatun,
Bağdat’ta gerekli tedbirleri almış ve kocası Sultan Tuğrul’dan gelecek
haberleri beklemeye başlamıştır. Bu hatun, Tuğrul Bey’den önce evli olduğu
eşinin ölümü üzerine dul bir hayat sürerken onun güzelliği, geniş kültürü,
yüksek ahlakı, devlet işlerinden anlaması gibi güzel özellikleri Tuğrul Bey’e
bildirilince, sultan ona evlenme teklifi etmiş ve bu kadın böylece Selçuklu
sarayına gelin gelmişti. Kocası Tuğrul Bey tarafından çok sevilen Altuncan
Hatun, kısa sürede Selçuklu sarayında otoritesini kurmuş, çevresinde beğenilen
ve sayılan bir sultan eşi olarak devlet işlerinde söz sahibi olmuştu. Tuğrul
Bey, çözemediği pek çok karışık devlet işini ona danışarak çözüyordu. Bizans
imparatoru bile Tuğrul Bey’in akınlarından korunmak için Altuncan Hatun’a
mektuplar ve hediyeler göndererek önce bu hatunu ikna etmeye çalışıyordu.
Bu kadın aynı zamanda
o devrin bütün Türk kadınları gibi çok iyi ata biniyor, türlü silahları
kullanabiliyor ve yüzlerce savaşçı Türkmen gencini emri altında tutuyordu. Aynı
zamanda onun kendine ait bir hazinesi ve elçilik teşkilatı da bulunuyordu.
Altuncan Hatun,
Bağdat’taki yönetiminin devam ettiği günlerde, kocası Tuğrul Bey’in savaşta
esir düştüğü ve hatta öldürüldüğü haberleri/ dedikoduları Bağdat sarayında ve
sokaklarında büyük çalkalanmalara neden olmuş, herkes can derdine düşmüştü.
Halife bile büyük panik içerisinde idi. Çünkü Arslan Besasirî tehlikesi henüz
geçmemiş ve İslam dünyasındaki Selçuklu egemenliği başlayalı daha 15 yıl
olmuştu. Tuğrul Bey ölmüş ise Bağdat’ı ve halkını kim koruyacaktı! Bu kaygı
içerisinde Halife ve Selçuklu veziri Kündürî, Altuncan Hatun’un oğlu yani
Tuğrul Bey’in üvey oğlu Anuşirvan’ı sultan ilan ettiler. Diğer devlet adamları
seslerini çıkaramadılar. Ancak Altuncan Hatun, soğukkanlılığını muhafaza etti
ve olaya el koydu. Ordusunu topladı, Halife ve veziri saf dışı bıraktı.
“Sultan” adayı yapılan kendi oğlu Anuşirvan’ı bile tutuklattı. Böylece
Bağdat’ta işleri yoluna koyan bu büyük Türk anası, ordusunun başında Bağdat’tan
hızla hareket ederek kocası Tuğrul Bey’e yardıma gitti. Neticede Tuğrul Bey,
eşinin de desteği ile isyanı bastırdı. Böylece Altuncan Hatun’un
soğukkanlılığı, risk alma becerisi, cesareti, hızlılığı ve kendi şahsi
çıkarları yerine devletin geleceğini düşünerek hareket etme alicenaplığı
sayesinde İslam dünyasındaki Selçuklu iktidarı güç kaybetmediği gibi, daha da
sağlamlaştı.
Osmanlı saray
kadınlarının simge ismi Hürrem Sultan da elbette Altuncan Hatun gibi devletini
ve kocasını çok seviyordu, siyasetten anlıyordu. Buna rağmen Saray/Harem dışı
faaliyetlerdeki Hürrem karakterinin Altuncan Hatun karakteri ile boy ölçüşmesi
mümkün değildir. Çünkü Altuncan Hatun, Hürrem’den fazla olarak ülkeler,
şehirler yönetiyor, ordulara kumanda ediyor, tozlu yollarda at sürüyor,
geceleri uykusuz geçiriyor, sade savaş elbiseleri giymekten çekinmiyordu. En
önemlisi o, Hürrem Sultan’dan farklı olarak, devletinin geleceğini kendine ve
kendi öz oğluna tercih ediyordu.
Altuncan Hatun’un
simge bir Türk kadın lideri olmasının diğer en büyük delili ise onun ölürken
bile Selçuklu devletinin yüksek menfaatlerini düşünmesidir. Şöyle ki Altuncan
Hatun, ölüm döşeğinde iken Tuğrul Bey’e vasiyette bulunmuş ve ona Halifenin
kızı Seyyide Hatun’la mutlaka evlenerek bu sayede İslam dünyasına yeni giriş
yapan Selçuklular ile Abbasi Halifeliği arasında dostluğu pekiştirmesini
istemiştir. Tuğrul Bey, çok sevdiği karısı Altuncan Hatun’un bu vasiyetini
yerine getirmiş, Seyyide Hatun’la evlenmiş ve Halifeye damat olan ilk Türk
sultanı unvanını kazanmıştır. Araplar dışında kimseye kız vermeyen kibirli
Halifelerin burnunu bu şekilde yere sürten Tuğrul Bey, bu sembolik evlilikten
kısa süre sonra hastalanarak 70 yaşında iken vefat etmiştir.
Gerçekten de Altuncan
Hatun’un da katkısı sayesinde Abbasi- Selçuklu yakınlaşması, bazı problemlere
rağmen yıllarca sürmüş; Selçuklular, yabancısı oldukları İslam- Arap- Fars
dünyasında tutunmayı başarmışlar, Haçlılara, Moğollara ve her türlü tehlikeye
karşı koruyucu sıfatıyla hem Türklerin hem de Müslümanların varlıklarını muhafaza
etmelerini sağlamışlardır.
Acaba bugün kaç Türk
kadını ve erkeği Altuncan Hatun gibi, kendi şahsi beklentilerini geride tutarak
devletini, toplumunu ve kamu menfaatini düşünür. Bu değerler için kendi
çocuğuna dur diyebilir, aşkını içine gömebilir…
Diplomatik becerisi,
devlet analığı, ülküleri, kahramanlığı, güzelliği, iyi bir eş oluşu, hayır
hasenat sahipliği ile Altuncan Hatun’un hayatı filmlere konu olacak cinsten.
Türk gençlerinin Hürrem Sultan kadar Altuncan Hatun’u da tanımaya hakları var.
Dileğimiz bir gün Altuncan Hatun ve diğer birçok kahraman Türk anasının
hayatlarının da beyaz perdeye aktarılmasıdır.
Doç. Dr. Cevdet
YAKUPOĞLU
Kastamonu Ünv. F.E.F.
Tarih Bölüm
Kaynak:http://millisorumluluk.org/cevdetyakupoglu/turk-kizlari-kimi-ornek-almali-hurrem-sultani-mi-altuncan-hatunu-mu/
BU
SAYIYI SATIN
Altuncan Hatun’un Eşi Tuğrul Bey’e Vasiyeti ; ‘’Halifenin Kızı İle
Evlen’’
Bu arada devletin içerisinde de sık sık
isyanlar yaşanıyor Tuğrul Bey bir yandan da bu isyanlar ile uğraşıyordu.
İsmail Çal /
Tarih Dosyası / Dünya Bülteni
Büyük Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’in eşi
Altuncan Hatun ölüm döşeğinde iken eşi Tuğrul Bey’den bir bayandan
beklenmeyecek şu istek de bulundu: -‘’Halifenin
kızı ile evlenmek için ne gerekiyorsa yap.’’ Şimdi soru şu Altuncan Hatun neden
böyle bir vasiyette bulundu?
Altuncan
Hatun Kimdir?
Altuncan Hatun hakkında Tuğrul
Bey ile evlendiği döneme kadar kaynaklarda fazla bir bilgi yer almamaktadır.
Onun hakkında ilk bilinen, ilk eşinin Harzemşah (Harezm bölgesi yöneticisi)
olduğu şeklindedir. Eşinin vefatı ile genç yaşta dul kalmıştır. Bu ilk
evliliğinden Anuşirvan adında bir de oğlu vardır. Kaynaklarda hakkında
kültürlü, ahlaklı, dindar ve yüce ruhlu bir Müslüman Türk kadını olarak
bahsedilmektedir.
Tuğrul Bey, onun bu niteliklerini
duymuş ve değerli veziri Amidü’l-Mülk el Kunduri aracılığı ile evlenme
teklifinde bulunmuştur. Bu teklifi kabul eden Altuncan Hatun Selçuklu sarayına
geldiği andan itibaren her alanda Tuğrul Bey’in en büyük yardımcısı ve
destekçisi olmuştur.
Altuncan
Hatun Hem Tuğrul Bey’i Hem Devleti Kurtardı
Tuğrul Bey’in üvey kardeşi
İbrahim Yinal o Bağdat’ta bulunduğu sırada devlet merkezi Hemedan’da taht
iddiası ile büyük bir isyan başlattı. Bu durumu öğrenen Tuğrul Bey yeterli
hazırlığı olmadan hemen yola çıktı. Fakat ilk anlarda İbrahim Yinal karşısında
oldukça sıkıntılı anlar yaşaması Bağdat’ta endişe ile karşılandı. Abbasi
Halifesi ve vezir Amidü’l-Mülk el Kunduri ondan ümidi keserek Altuncan Hatun’un
oğlu Anuşirvan’ı hükümdar ilan etmeye kalktılar.
Altuncan Hatun bu tehlikeli durum
üzerine annelik duygusunu bir kenara bırakıp devletin geleceğini düşündü ve ilk
olarak oğlunu gözaltına aldırdı. Sonrada topladığı kuvvetlerin başına geçerek Tuğrul
Bey’in yardımına koştu. Onun yardımı ile bu büyük tehlike atlatıldı. İsyan
bastırıldı, İbrahim Yinal cezalandırıldı ve tekrar otorite sağlandı.
Altuncan
Hatun’un Tuğrul Bey’e ‘’Halifenin kızı ile evlen’’İsteğinin Anlamı Ne Olabilir?
Altuncan Hatun 1060 yılında Cürcan’da
rahatsızlandı. Hastalığı süresince büyük bir üzüntü içerisinde yanında bulunan
eşi Tuğrul Bey’den son anlarında vasiyet niteliğinde ki şu mühim istek de
bulundu: ‘’-’Halifenin
kızı ile evlenmek için ne gerekiyorsa yap. Böylece hem bu dünya hem de ahiret
saadetine ulaşırsın’’ Ayrıca
sahip olduğu bütün servetini bu evliliğin gerçekleşmesi durumunda halifenin
kızı ve Tuğrul Bey’in müstakbel eşi Seyyide Hanım’a verilmesini vasiyet
etmişti.
Bu vasiyetin anlamı neydi?
Altuncan Hatun’un Tuğrul Bey’e duyduğu sevgiden kaynaklanan basit bir istek
miydi yoksa kaynaklarda mü’min bir kadın olarak bahsedilen Altuncan Hatun’un
başka hesapları mı vardı?
Altuncan Hatun bu evlilik ile
İslamın iki büyük toplumunu Türkler ve Arapları bütünleştirmeyi mi hedeflemişti?
Halifelik ve hükümdarlık gücünü tek bir ailede toparlamayı ve İslam Devleti’ni
tekrar güçlü dönemlerine ulaştırmayı mı düşünmüştü?
Bütün bu soruların cevabı
Altuncan Hatun’un şahsında gizli olabilir. İbn Tağrıverdi’nin onun hakkında ki
şu cümleleri belki konuya biraz daha açıklık getirebilir.
‘’Altuncan Hatun, son derece
dindar, Allah’ın emir ve yasaklarından çekinen pek çok hayır ve hasenatı olan
bir kadındı. Azm ve irade sahibi, kendine has görüş, düşünce ve tedbirleri
vardı. Eşi Tuğrul Bey onun sözünü dinlerdi’’
Sultan Tuğrul
Bey’e Bu Evlilik Huzur Getirmedi
Tuğrul Bey bütün zorluklar ve
engellemelere rağmen bu evliliği gerçekleştirmek için elinden gelen bütün
çabayı sarf etti. Uzun uğraşlar sonunda bu evlilik 1062 yılında büyük bir
gösteriş ile gerçekleşti. Fakat Tuğrul Bey’in yaşı yetmişin üzerindeydi ve
rahatsızlığı giderek artıyordu. Bu arada devletin içerisinde de sık sık
isyanlar yaşanıyor Tuğrul Bey bir yandan da bu isyanlar ile uğraşıyordu.
İslam dünyasının büyük evliliği
gerçekleşmiş fakat Tuğrul Bey eşi Seyyide Hanım’ın gönlünü kazanmak için
olağanüstü maddi ve manevi bir çaba içerisine girmesine rağmen bunu
başaramamıştır. Gerçek buluşmanın gerçekleşeceği Rey şehrine gelen Sultan
Tuğrul Bey’in rahatsızlığı iyice artmış ve 4 Eylül 1063 tarihinde o vefat
etmiştir.
Altuncan Hatun’un vasiyeti
neticesinde oluşan bu büyük evlilik büyük neticeler vermeden Tuğrul Bey’in
vefatı ile sonlanmıştır.
Kaynak
1-Asrın Olayı
Büyük Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Bey’in Halife El Kaim’in Kızıyla Evlenmesi ve
Bazı Tarihi Gerçekler, Prof.Dr.Zekeriya Kitapçı,http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s1/3zkitapci.pdf
2-Türklerde
Saray Teşkilatı ve Hayatı, Yrd.Doç.Kemal Göde,http://sbe.erciyes.edu.tr/dergi/sayi_3/T%C3%BCrkler'de%20Saray%20Te%C5%9Fkilat%C4%B1%20ve%20Hayat%C4%B1%20-%20Yrd.Do%C3%A7.Dr.%20Kemal%20G%C3%96DE.pdf
3-Tarihi
Süreç İçerisinde Türk Toplumunda ve Devletlerinde Kadının Yeri Ve Önemi,
Yrd.Doç.Dr.Ahmet Gündüz, http://www.jasstudies.com/Makaleler/2239912_g%C3%BCnd%C3%BCzahmet_129-148_5-5_T.pdf
Devlet kurtaran kadın: AltunCan
Hatun
Türk töresinde kadının yeri
çok önemlidir. Saygındır. Söz sahibidir. Karar vericidir. Tarihimizin her
döneminde önemli hizmetler yapmış Türk kadınları olmuştur.
Altun Can Hatun önce
Harzemşah’la evlenmiş. Harzemşah’tan “Enusirevan” adlı bir oğlu olmuştur.
Harzemşah’ın vefat etmesiyle genç yaşında dul kalmıştır.
Altun Can Hatun’un güzel ahlaklı, akıllı ve kültürlü olması Selçuklu
Sultanı Tuğrul Bey’in ilgisini çekmiş ve evlenmişlerdir… Altun Can Hatun, ata
binen kılıç kuşanan gerektiğinde askere komutanlık yapacak kadar cesur ve
bilgili idi. Devlet işlerinde Tuğrul Bey’e yardımcı olmaktaydı…
Tuğrul Bey’in üvey
kardeşi İbrahim Yınal’ın, Tuğrul bey’in halifelik merkezi Bağdat’ta bulunmasını
fırsat bilerek Hemedan’da isyana kalkışması, Tuğrul Bey ailesini ve devlet
erkanını Bağdat’ta bırakarak isyanı bastırmak için isyancıların üzerine
gitmiştir… Yapılan savaşta Tuğrul Bey başarılı olamamıştır
Bağdat’a gelen
haberlerde Tuğrul Bey’in esir düştüğü yönünde olması Abbasi halifesi ile
Selçuklu sarayını telaşa düşürmüştür.
Halife ve Selçuklu vezirleri Tuğrul Bey’in
yerine Altun Can Hatun’un oğlunu tahta çıkartmaya çalışmışlardır. Bu duruma
şiddetle itiraz eden Altun Can Hatun, kendi öz oğlunu Sultanlığa heveslendiği
için zindana attırmış ve Türkmenlerden oluşturduğu bir orduyla kılıç kuşanıp
orduya komuta ederek kocası Tuğrul Bey’in yardımına koşmuştur.
İsyancıları dağıtmış, Tuğrul
Bey’i muhasaradan kurtarmıştır. Böylelikle Büyük Selçuklu Devleti’nin
parçalanması ve yıkılması önlenmiştir.
Altun Can Hatun, Türk Devleti’nin menfaati için kendi öz oğlunu bile
gözünü kırpmadan zincire vurduracak kadar akıllı ve cesurdur. Bu değerli
fedakar Türk Anası yakalanmış olduğu hastalıktan kurtulamamış 1060 yılında
vefat etmiştir. Son nefesini vermeden önce Sultan Tuğrul Bey’e şu vasiyette bulunmuştur:
“Halife’nin kızı ile evlenmek için ne mümkünse yap. Böylece hem bu dünya
hem de ahiret saadetine nail olursun.” Tüm servetini de Halife’nin kızına düğün
armağanı olarak bağışlamıştır.
Altun Can Hatun Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun başkenti Rey şehrinde
defnedilmiştir. Rahmet ve saygı ile anıyoruz.
Bilinçli Türk Kadını var oldukça Türklük yaşayacaktır…
Yorumlar