KONYA SULTAN SELİM CAMİİ’NİN KALEM İŞİ TEZYİNATINDA BULUNAN NAKKAŞ İMZALARI
Ali Fuat
BAYSAL
Özet
Konya’daki
önemli Osmanlı eserlerinden biri olan ve Mevlâna Külliyesi’nin batısında
bulunan Sultan Selim Camii kalem işleri dikkate şayandır. Ancak caminin ve
tezyinatın tarihçesi hakkındaki bilgilerimiz kısıtlıdır. Caminin en son 1914
yılında kapsamlı bir onarım geçirdiği ve bu onarımın Mimar Muzaffer ve Mühendis
Bekir Sıtkı Bey tarafından yapıldığı, mevcut kalem işi tezyinatının da bizzat
Mimar Muzaffer Bey tarafından tasarlandığı bilinmektedir.
2012
yılında başlayan restorasyon çalışmaları esnasında ana kubbe yüzeyindeki
nakışlar arasında bazı Ermenice ve Osmanlıca metinlerin bulunduğu görülmüştür. Araştırmalar
sonucunda bu metinlerin, caminin 1914 yılındaki onarımında yenilenen kalem işi
süslemelerinde çalışan Ermeni ustaların imzaları olduğu anlaşılmıştır.
Ortaya
çıkartılan bu imzalardan, tezyinat uygulamalarında çalışan 6 kişilik ekibin
Bursa, Kayseri, Sivas gibi vilayetlerden geldikleri ve kalem işi tezyinatını
1916 yılının Ocak ayında tamamladıkları görülmektedir.
Anahtar
Kelimeler: Kalem işi, tezyinat, raspa, restorasyon, kubbe
The
Sıgnatures Of The Paınters Found In The Paınted Decoratıon Of Konya’s Sultan
Selim Mosque
Abstract
Sultan Selim Mosque, which is located on the west side of the Mevlana
Külliyesi (Mevlana Islamic-Ottoman Social Complex), is one of the most important
works of Ottoman architecture in Konya. The information known about the mosque
is limited. However, it was known that the mosque was last extensively repaired in 1914 by the architect, Muzaffer Bey, and the engineer, Sıtkı Bey, and that the present painted decoration was designed by the former.
Except for minor repairs, the mosque waited approximately one hundred years until it was again
renovated in 2012. The painted decoration was also included in the 2012 project.
Scraping revealed that
there were some Armenian and Ottoman Turkish writing in the decorations on the surface of the main dome. These texts were the signatures of the Armenian painters who repaired the painted decorations in 1914, and they show that the group of six who
restored the painted decoration came
from different cities such as Bursa, Kayseri, Sivas and completed their work in January, 1916.
Keywords: painted decoration, scraping, restoration, dome
Giriş
Mevlâna
Dergâhı’nın batısında bulunan Sultan Selim (Selimiye) Camii, Konya’daki önemli Osmanlı eserlerinden biridir.
Mimarına
dair herhangi bir kayda rastlanmayan yapı, bazı araştırmacılara göre Mimar
Sinan’a isnat edilir ve 1567 yılına tarihlenir[1]. Yapının
harimi ortada yer alan dört adet büyük ayağın sivri kemerlerle birbirine
bağlanmasıyla oluşan kare kaide üzerine oturtulan büyük bir kubbe ile
örtülmüştür. Merkezi kubbenin doğu ve batı yönlerinde üç tam, bir yarım küçük
kubbe bulunmaktadır[2].
Caminin geçmişine ait çok fazla
bilgiye sahip değiliz. Ancak kaynaklardan elde ettiğimiz bilgilerden yapının
zaman içerisinde deprem gibi bazı afetlere maruz kaldığını öğreniyoruz. Sâkıb Dede (d.1062/1652
– ö.1148/1735)[3]’den
nakledilen bilgilere göre caminin büyük kubbesi XVII. yüzyılda tamamen çökmüş
ve yeniden inşa edilmiştir. Bununla birlikte cami XX. yüzyıl başlarına kadar
tarihi süreç içerisinde, yaklaşık on
büyük onarım geçirmiştir[4].
Bilinen onarım tarihleri 1101/1690[5], 1232/1816[6], 1266/1850[7] ve
1330/1914 yılıdır[8].
1982
ve 2006 yıllarında yapılan küçük çaptaki onarımların dışındaki caminin esaslı
onarımı Mimar Muzaffer ve Mühendis Bekir Sıtkı tarafından 1914 yılında
yapılmıştır. Bu dönemde caminin iç ve dış sıvaları, yazı ve nakışları
yenilenmiş, taş yüzeyler temizlenmiştir[9].
Burada şunu da ilave etmek gerekir ki, bu dönemde caminin tezyinatı tam
bitirilmemiştir. Yapının yalnızca bir kısmının tezyiniyle iktifa edilmesi
dönemin sosyal ve ekonomik durumundan kaynaklanmış olmalıdır.
Caminin 1914 yılında yapılan bu
büyük ölçekli bakımının ardından yaklaşık bir asır sonrasında 2012 yılında
başlayan restorasyon çalışmalarında[10],
caminin zemin güçlendirilmesinden kubbe kurşunlarının yenilenmesine, mermer, taş
ve ahşap yüzeylerin temizlenmesinden kalem işlerine kadar esaslı bir onarıma
tabi tutulmuş, yapı tamamen elden geçirilmiştir.
Kalem
işi yenileme çalışmaları esnasında yapılan raspalarda nakışlar arasına yazılmış
bazı Ermenice ve Osmanlıca metinlerin bulunduğu görülmüştür. Araştırmalar
sonucunda bu metinlerin, caminin 1914 yılındaki onarımında yenilenen kalem işi
süslemelerinde çalışan Ermeni kalemkârların imzaları olduğu anlaşılmıştır. Çoğunluğunun
ana kubbenin farklı noktalarında yer aldığı görülen Ermenice ve Osmanlıca
künyeler 1916 yılında uygulanan kalem işlerinde çalışan elemanların kimliğinin
yanında yapının tarihçesine de katkı sağlamış,
cami tezyinatı hakkındaki şüpheleri bir
nebze olsun gidermiştir.
1914–1916
yılları ülkenin zor şartlar altında olduğu bir dönemdir. Böyle bir dönemde
Anadolu’daki bir caminin bu denli onarımdan geçirilmesi, Mimar Muzaffer’in
İstanbul’dan Konya’ya gelerek felçli halde[11]
bu onarımla özel ilgilenmesi Osmanlıların bu yapıya ayrı bir önem verdiğinin
nişanesidir. Caminin Mevlâna Dergâhına yakın olması ve Konya’daki en eski
Osmanlı yapılarından olması elbette bakım ve onarımda önceliğin sebebi
olmuştur.
Caminin geçmişi ve
kalem işi tezyinatı hakkında kaynaklarda ve arşivlerde çok fazla bilginin
olmaması 2015 yılında raspa neticesinde ortaya çıkan bu imza ve tarihleri
önemli kılmaktadır. Yine aynı şekilde zemin yoklamalarında kalem işine ait
herhangi bir katmana ve bulguya rastlanılmamasının yanında son katmanda
tarihlerin bulunması kubbenin tamamen yenilendiğine dair görüşün doğruluğunu
destekler mahiyettedir[12]. Zira caminin kubbesinin
zaman içerisinde çöktüğüne dair rivayetler ispata muhtaç iken, imzaların
bulunmasıyla bu rivayetin doğruluğu netleşmiştir.
Makalemizin
esasını teşkil edecek konu, caminin kalem işlerinin tahlilinden ziyade, kalem
işi uygulamalarında çalışan ustaların nakışlar arasında bulunan imzalarının tespiti
ve bu imzalar içerisinde yer alan tarihtir. Burada özet şeklinde bahsedeceğimiz
harim kalem işi tezyinatının desen, motif ve renk analizleri bir başka makalede
teferruatlı biçimde ele alınacaktır.
Kalem İşleri
Caminin
kubbe ve duvar yüzeylerinde mevcut kalem işleri yapının çağdaşı özgün
tasarımlar değildir. Kalem işleri üslubundan ve özellikle son çalışmalarda ortaya
çıkartılan imzalardaki tarihlerden tezyinatın sonradan nakşedildiğini
öğreniyoruz. 21 Ocak 1916 tarihinin bulunduğu bu kalem işi tezyinatının
tasarımları söz konusu dönemde caminin onarımını gerçekleştiren ve aynı zamanda
hat ve tezyinat sanatıyla da ilgilenen Mimar Muzaffer Bey’e aittir[13].
Caminin harim kompozisyonunda hâkim
renk sarıdır. Kırmızı, kahverengi lacivert, mavi, yeşil, beyaz ve siyah
renklerle tasarıma vurgu sağlanmıştır. İç mekân kubbe ve duvar yüzeylerine
uygulanan kalem işlerinde rûmi, bulut, nebati (hatayi, goncagül, yaprak) ve geçme
motifleri kullanılmıştır. Motifler yapı itibariyle, dairesel kıvrımlı, düz,
kırık ve kavisli çizgilerden oluşmaktadır.
Ana kubbedeki 16 dilimli desenin
tasarımında rûmi, hatâyi grubu, geçme ve bulut motifleri tercih edilmiştir.
Ancak en dikkat çeken motif bulutlardır. Lacivert, sarı ve siyah renkler ana
renk olarak kullanılmıştır.
Mihrap önündeki yarım kubbenin göbek
deseninde, dairesel simetrik kapalı formlara ayrılmış dokuz dilimli tasarım
mevcuttur. Bu tasarım uçlarında kırmızı zeminle renklendirilmiş şemse desenli
tığlarla tamamlanmıştır. Yarım kubbe göbeğinde ağırlıklı olarak mavi renk
uygulanmıştır.
Mihrabın sağında ve solunda yer alan
iki tane küçük kemer içerisinde, sarı zemin üzerinde hatayi, goncagül ve sade
yaprak çeşitlerinin görüldüğü ½ simetrili bitkisel tasarımlarla oluşturulan
desen vardır ve motiflerin yönü kemerlerin merkezinden uçlara doğrudur. Söz
konusu kemer bezemesinin çevresi, yaklaşık 20 cm genişliğinde üç iplik rûmi
deseni ile sınırlandırılmıştır.
Mihrap önündeki yarım kubbenin
yanlarında yer alan küçük yarım kubbelerin göbeğinde ise, 1/4 simetrili dairevi
kompozisyon uygulanmıştır. Rûmilerle teşekkül ettirilen desenin merkezi kırmızı
renkli olmakla birlikte ana zemin sarı renklidir. Desen içerisine az sayıda
hatâyi motifleri ilave edilmiştir. Desen
kenarındaki dendanlı bordür kısmı lacivert zeminli ve münhani motiflidir. Kompozisyon
yarım kubbenin kapladığı alanın yarısını oluşturacak şekilde uygulanmıştır. Bu yarım kubbenin eteklerinde ise, enine
simetrik, rûmi tasarımlı bir desen kompoze edilmiştir.
Caminin doğu ve batı yönlerinde yer
alan küçük kubbelerde birbirlerinin tekrarı ve benzeri olan desenler
kullanılmıştır. Bu kubbelerin merkezlerinde küçük şemseler, etek kısımlarında
başlıklar görülmektedir. Bu kubbelerin pandantiflerinde de simetrik rûmi desenli
şemseler yer alır.
Yapının
diğer mimari ögelerinde bulunan motiflerle birliktelik sağladığı dikkat çeken bahse
konu kalem işlerinin tasarımında birçok sistem hataları olsa da tasarım ve
işçilik açısından kayda değer özgün örneklerdir.
İmzalar ve Künyeler
Caminin
1916 yılında tamamlandığı anlaşılan kalem işi tezyinatında çalışan ekibin
isimleri, uygulanan nakışlar arasında ve dört farklı noktada bulunmuştur. Raspa esnasında tespit edebildiğimiz bu
imzaların sayısı toplam 14 adettir. Bu isimlerin dışında çalışanların varlığı
veya imzaların varlığı konusunda bilgiye sahip değiliz. Başka noktalarda var
olan imzaların önceki dönem onarımlarında yok olmaları da ihtimal dâhilindedir.
Bunları kesin olarak bilemiyoruz.
Gerçekte
6 şahsın ismi olmasına karşın bazı isimler imzalarını mükerrer olarak atmışlardır.
Bu isimler; 1-Eyüp, 2- Şımavon Badriarkyan 3-Hagop Der Hagopyan, 4-Krikor
Khaşmanyan, 5-Sarkis, 6-Onnig Nişanyan’ dır.
Eyüp, Hagop Der Hagopyan ve Sarkis’in
birer imzası görülürken, Onnig Nışanyan’ın
2, Krikor Khaşmanyan’ın 3, Şımavon Badriarkyan’ın 6, imzası vardır[14].
İmzaların
bulundukları yerleri kolay tespit edebilme açısından ana kubbe merkezinden zemine
doğru sıraladığımızda 4 farklı noktada gösterebiliriz (Resim 1).
Bunlar;
1-
Ana kubbe üzerindeki mavi zeminli bordür üzerinde,
2-
Başlık desenlerinin tığ desenleriyle birleştiği noktalarda,
3-
Kubbedeki bir pencerenin bordüründe,
4-
Batı giriş kapısı üzerindeki kubbenin pandantifinde,
1- Ana kubbe üzerindeki mavi zeminli
bordür üzerinde yer alan imzalar
Ana
kubbede iki adet mavi zeminli bordür vardır. İmzaların bulunduğu bordür
dairenin dış kısmında yer alan geniş bordürdür. Bu alanın farklı noktalarında
bulunan imza sayısı 5 tir. 1 imza güney istikamette, 4 imza kuzey istikamette
görülür.
1- Gesaratsi (Kayserili) Onnig Nışanyan
Varbed, 1916 Hunvar (Ocak). (Resim 1/1)
2-
Şımavon Badriarkyan, (Resim 1/2),
3-
Şımavon Badriarkyan 1916, (Resim 1/3),
4-
1916 Hunvar (Ocak) 21, Krikor Khaşmanyan
(Resim 1/4),
5-
1916 Hunvar (Ocak) 21, (Resim 1/5),
Şımavon
Badriarkyan, imzalarını mavi renkli zemin üzerine tekrardan koyu mavi boya ile
atmıştır. Normal şartlarda gözle görülmesi neredeyse imkânsızdır. Onnik
Nişanyan ile Krikor Khaşmanyan ise taba rengin üzerine kurşun kalemle
yazdıkları için yakın mesafede dikkat çekmektedir.
2- Başlık desenlerinin tığlarla
birleştiği noktalarda,
İmzaların
düzenli şekilde yer aldığı ikinci alan, başlıkların tığlarla birleştiği noktada
yer alır. İmzalar, güney yönü başlangıç noktası aldığımızda saat yönünde ve
yarım daire şeklinde sıralanmıştır. Burada imzası bulunan 7 isimden 4 tanesi
ismini Ermeni alfabesi ile 3 tanesi de Arapça harflerle yazmıştır. Bu imzalarda
kurşun kalem kullanılmıştır. Burada dikkat çeken bir nokta tek Türk ismi olan
Bursalı Eyüp Usta imzasıdır.
Başlangıç
noktası olarak kıble yönünü aldığımızda isimler sırasıyla;
1-
Bursalı Eyüp Usta (Resim 1/6),
2-
Şımavon Badriarkyan (Resim 1/7),
3-
Sivaslı Şımavon Badriarkyan (Resim 1/8),
4-
Hagop Der Hagopyan (Resim 1/9),
5-
Krikor Khaşmanyan (Resim 1/10),
6-
Boyacı çırağı Sarkis Deli Sarkis 1916
(Resim 1/11),
7-
Onnig Varbed (usta) Nışanyan (Resim 1/12),
3- Kubbedeki bir pencerenin
bordüründe,
Ana
kubbede bulunan 16 pencerenin doğu cephesindeki bir tanesinin bordür deseninde sadece
1 isme rastlıyoruz. Bu bordür tezyinatındaki nebati motifler üzerinde görülen
imzada ise, Krikor Khaşmanyan ismi
görülmektedir (Resim 1/13). Usta buradaki imzasını motiflerin tahririnde
kullandığı gri renkle atmıştır.
4- Batı giriş kapısı üzerindeki
kubbe pandantifinde,
Batı
giriş kapısı üzerindeki kubbenin pandantifi üzerindeki şemse deseninin içerisinde
bulunan bu imzada, Şımavon Badriarkyan
Sivas (Resim 2/1), ismi görülmektedir. Girişin tam karşısında güneydoğu
istikametindeki pandantifin şemse deseni içerisinde yer alan bu imza lacivert
zemin üzerine koyu lacivert renkle uygulanmıştır.
Raspa
çalışmaları esnasında nakışlar arasındaki bu imzalar vasıtasıyla tespit
edebildiğimiz eşhas hakkında şu anda herhangi bir bilgi ve belgeye sahip
değiliz. Kalem işi sanatını icra eden sanatkârların hayat hikâyelerinin
anlatıldığı veya kayıt altına alındığı bir tezkire kitabı olmadığı için bu
nakkaşların hayatları hakkında şu an için sadece yazılı olanlarla yetinmek
durumundayız. İleriki dönemlerde bunlar hakkında da tafsilatlı bilgilerin elde
edilmesi muhtemeldir.
Tüm
bunlara rağmen Bursalı Eyüp ile Onnig Nışanyan’ın bir usta, Sarkis’in ise bir çırak olarak
tezyinatta çalıştığını, Eyüp Usta’nın Bursalı, Onnig Nışanyan’ın Kayserili,
Şımavon Badriarkyan’ın Sivaslı
olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Belki bu
isimler daha fazlaydı ve alt kademelerde de vardı. Yüz yıllık süreç içerisinde
caminin zaman zaman onarımlar geçirdiği malumdur. Öyle ki bu onarımlar
esnasında bazı isimlerin bilinerek veya bilinmeksizin yok edilmiş olması
ihtimal dâhilindedir.
Öte
yandan bu kişilerin gün ay ve yıl olarak 21 Ocak 1916 tarihini düşmelerinden, incelediğimiz cami kalem işlerinin 1916 yılı
başlarında tamamlandığını anlıyoruz. Bu tarihlerin bulunmasıyla cami kalem
işlerinin orijinal olup olmadığı veya üzerlerinde oynama olup olmadığı
konusundaki tartışmalar da vuzuha kavuşmuş durumdadır. Bugüne kadar sadece
varsayımlar üzerinde değerlendirmelerde bulunduğumuz ve herhangi bir bilgiye
sahip olamadığımız kalem işleri için bugün en azından tarihçesi konusunda bazı
bilgilere ulaşmış durumdayız.
DEĞERLENDİRME
Mevlana
Dergâhı ve hemen bitişiğinde yer alan Sultan Selim Camii, geçmişten günümüze
kadar önemini her zaman korumuştur. Bu tarihi süreçte yapı zaman zaman bir
takım afetlere düçâr kalmış olsa da, bakım ve onarımına özen gösterilmiştir.
Öyle ki, 1914 yılının zor şartları altındaki Anadolu’da, bir caminin bu denli
onarımdan geçirilmesi, Mimar Muzaffer’in İstanbul’dan Konya’ya gelerek felçli
halde bu onarımla ilgilenmesi bunun en güzel örneğidir.
Yapının böyle büyük bir onarımdan
geçirilmesi, caminin o dönemde ciddi yapısal sıkıntılar içerisinde olduğunu
gösterirken caminin kalem işi tezyinatının tam olmaması ve bir kısmının tezyini
ile yetinilmesi de, dönemin sosyal ve ekonomik durumundan kaynaklanmış
olmalıdır.
Mimar
Muzaffer, caminin bakım ve onarımını yürüttüğü gibi caminin kalem işi
tezyinatının tasarımlarını da bizzat kendisinin yaptığı bilinmektedir. Mimar
Muzaffer’in tasarımı olan mevcut kalem işleri, aynı zamanda günümüzde inşa
edilen Evliya Çelebi Camii, Parsana Camii, Özdilek Camii, Muhtar Camii ve Adnan
Sürmegöz Camii gibi pek çok caminin kalem işi tezyinatına da ilham kaynağı
olmuştur.
2012
yılında başlayan son onarım sürecinde, nakışlar arasına yazılmış 1916 tarihli
bazı imzalar dikkat çekmiştir. İncelenen bu imzalardan, caminin kalem işi uygulamalarında
Bursalı Eyüp Usta ile birlikte bazı Ermeni ustaların çalıştığı anlaşılmaktadır.
İmza
sahipleri kendilerini tanımlarken nakkaş, kalemkâr gibi sanatkâr sıfatı
kullanmamışlar, usta, çırak tanımlarını kullanmışlardır. Dolayısıyla Kayseri ve
Sivas gibi Anadolu vilayetlerden olan bu kişilerin tasarım yapmadıkları ve
Mimar Muzaffer’in tasarımlarını uyguladıkları tahmin edilmektedir.
Ortaya
çıkartılan bu imzaların bazılarında Ermeni alfabesi, bazılarında da Arapça
harflerin kullanıldığı görülmektedir. Bu imza ve tarihler usta isimlerinin
tespitinin yanında caminin ve kalem işlerinin tarihi seyrine ışık tutması
açısından önem arz etmektedir. Çünkü
imzaların tespit edilmesiyle birlikte zemin yoklamalarında herhangi bir nakışlı
katmana ve bulguya rastlanılmaması, kubbelerin 1914 onarımında tamamen
yenilendiğini göstermektedir.
Öte
yandan Konya’ya çevre illerden gelen bu Ermeni ekibin 1915 tarihli Sevk ve
İskân Kanunun çıkışından sonraki tarihlerde,
yani 1916 yılında dini bir yapı olan caminin tezyinatında
çalıştıklarının bilinmesi siyasi tarih açısından da önemli bir özellik teşkil
etmektedir.
KAYNAKÇA
·
ARI, Ahmet, “Sakıp Dede”, TDVİA, C.36, İstanbul 2009, s. 4-5.
·
ASLANAPA, Oktay, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986.
·
ERDOĞAN, Muzaffer, “Osmanlı Devrinde Anadolu Camilerinde Restorasyon
Faaliyetleri”, Vakıflar Dergisi, VII, Ankara
1968, s.149–205.
·
EYİCE, Semavi, “Cami”, TDVİA, C.7, İstanbul 1993, s.56–90.
·
KONYALI, İ. Hakkı, Konya Tarihi, Konya 1997.
·
KÜÇÜKDAĞ, Yusuf, “Sultan Selim Camii ve
Külliyesi”, TDVİA, C.37, İstanbul
2009, s.516-517.
·
UZLUK, Şahabeddin,
“İstanbul’daki Eski Fatih Camii’nin
Bir Benzeri Konya’da Selimiye Camii”, Vakıflar Dergisi, IX, Ankara 1971,
s. 173–183.
RESİMLER
Resim 1: Ana Kubbe ve imzaların bulunduğu noktalar
Resim 1/1:
Gesaratsi (Kayserili) Onnig Nişanyan-Nşanyan-Varbed (usta), Hunvar
(Ocak) 1916
Resim 1/2:
Şımavon Badriarkyan
Resim 1/3: Şımavon
Badriarkyan 1916
Resim 1/4: 1916 Hunvar
21 Krikor Khaşmanyan
Resim 1/5: 1916 - Hunvar (Ocak) 21
Resim 1/5a: 1916
Resim 1/5b: Hunvar
(Ocak) 21
Resim 1/6: Bursalı Eyüp Usta
Resim 1/7: Şımavon Badriarkyan
Resim 1/8: Sivaslı Şımavon Badriarkyan
Resim 1/9: Hagop Der Hagopyan
Resim 1/10: Krikor Khaşmanyan
Resim 1/11: Boyacı çırağı Sarkis Deli Sarkis 1916
Resim 1/12: Onnig Varbed
(usta) Nışanyan
Resim 1/13: Krikor
Khaşmanyan
Resim 1/13a Krikor
Resim 1/13b Khaşmanyan
Resim 2 : Pandantifte yer
alan şemse deseni
Resim 2/1 Şımavon Badriarkyan
Sivas
[1] EYİCE, Semavi, “Cami”, TDVİA, C.7, İstanbul 1993, s.80.
[2] ASLANAPA, Oktay, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul 1986,
s. 245.
[3] ARI, Ahmet, “Sakıp Dede”, TDVİA, C.36, İstanbul 2009, s.4.
[4] KÜÇÜKDAĞ, Yusuf, “Sultan Selim
Camii ve Külliyesi”, TDVİA, C.37,
İstanbul 2009, s.516.
[5] ERDOĞAN, Muzaffer, “Osmanlı Devrinde Anadolu Camilerinde Restorasyon
Faaliyetleri”, Vakıflar Dergisi, VII, Ankara
1968, s.160.
[6] UZLUK, Şahabeddin, “İstanbul’daki Eski Fatih Camii’nin Bir Benzeri Konya’da Selimiye Camii”, Vakıflar Dergisi, IX, Ankara 1971,
s. 182.
[7] ERDOĞAN, Muzaffer, “Osmanlı
Devrinde Anadolu Camilerinde Restorasyon Faaliyetleri”, Vakıflar Dergisi, VII, Ankara 1968, s.160.
[8] UZLUK, Şahabeddin, “İstanbul’daki Eski Fatih Camii’nin Bir Benzeri Konya’da Selimiye Camii”, Vakıflar Dergisi, IX, Ankara 1971,
s. 182.
[9] KONYALI, İ. Hakkı, Konya Tarihi, Konya, 1997, s.530; UZLUK,
Şahabeddin, “İstanbul’daki Eski
Fatih Camii’nin Bir Benzeri Konya’da Selimiye Camii”, Vakıflar Dergisi, IX, Ankara 1971, s. 182.
[10] Konya Kültür Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu kararı, 19.07.2012 tarih ve 686 sayı.
[11] UZLUK,
Şahabeddin, “İstanbul’daki Eski Fatih Camii’nin Bir
Benzeri Konya’da Selimiye Camii”, Vakıflar Dergisi, IX, Ankara 1971, s. 182.
[12] ARI, Ahmet, “Sakıp Dede”, TDVİA, C.36, İstanbul 2009, s.4.
[13] KONYALI, İ. Hakkı, Konya Tarihi, Konya 1997, s.530; UZLUK,
Şahabeddin, “İstanbul’daki Eski Fatih Camii’nin Bir
Benzeri Konya’da Selimiye Camii”, Vakıflar Dergisi, IX, Ankara 1971, s. 182.
[14] Ermenice yazılar 16.06.2016
tarihinde M. Sabri KOZ tarafından okunmuş ve tercüme edilmiştir. Metinler
transkript edilmeksizin okunuşlarına göre yazılmıştır.
Yorumlar