MERAM İLÇESİNDE
MERAM İLÇESİNDE
TARİHİ MAHALLELER
Giriş
Mahalleler,
adeta şehirlerin omurgası gibidir. Mahalleler sokaklardan, şehirler de mahallelerden oluşur. Eğer mahalle kültürünü tarihî mahallelerin
kuruluşunda, cami, mescit, zaviye ve devlet adamlarının önemli rolü olmuştur.
Bir Selçuklu başkenti ve kültür merkezi olan Konya’da mahalleler süratle gelişimini
tamamlamış ve pek çok mahalle, Selçuklu Döneminden yakın zamana kadar adını
korumuştur.
Konya’da
Sur İçi ve Sur Dışı’nda bulunan tarihî mahallelerin pek çoğu Meram
ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Diğer tarihî mahallelerin toplandığı
bir merkez ilçe de Karatay ilçesi’dir. Üzerinde duracağımız tarihî mahallelerin çoğu isimlerini ya
Selçuklu Dönemi devlet adamlarından veya mahallede bulunun bir mescit veya
tarihi eserden veyahut da, Sadreddin Konevi, Hoca Fakih ve Şems gibi dönemin
ileri gelen manevî şahsiyetlerinden
birisinin adından almıştır.
Zaman zaman
mahalle isimlerinde değişiklikler olmuş, bazı mahalle isimleri yeni isimlerle
anılmış, büyüyen mahallelerden ya semtler oluşmuş veya büyüyen bu mahalleler
birkaç mahalleye bölünerek yeni mahalleler meydana getirilmiştir. Mesela zaman
içerisinde gelişen Hoşhan Mahallesi, Hoşhavanata ve Hoşhavan Saatçi
mahallelerine bölünmüştür. Adını da mahalledeki Saatçi Mescidi’nden almıştır.
Yine zaman içerisinde büyüyüp gelişen Uluırmak Mahllesi, beş altı mahalleye bölünmüş ve Uluırmak bir
semt olarak anılmıştır. Konya’da bu tür mahalle bölünmelerine sıkça
rastlanmaktadır.
Mahallelerde son
değişiklik 2009 yılında olmuş. Pek çok küçük tarihî mahalle birleştirilerek
büyük mahalleler meydana getirilmiştir. Osmanlı küçük mahalleleri tercih etmiş,
bunları mahalle imamları, sonra mahalle imamı ile muhtarlar vasıtasıyla kontrol
altında tutmuştur. Küçük mahallelerin yönetimi daha kolay olmuştur. (A. B.
Alada, İst. 2008, s.64,59)
Meram ilçesi sınırlarında yer alan bazı
tarihî mahallelerden, birinci Meram kitabında bahsetmiştik. Bu çalışmamızda da
özellikle son değişiklikte birleştirilen iki büyük mahalle ile birinci Meram
kitabında ele almadığımız diğer tarihî
mahalleler üzerinde duracağız Tarihî dokunun tahribi, şehir kültürünün
yok olması, şehir ve mahalleler arasındaki göçler, bu arada bilgi ve belgelerin
kaybolması tarihî mahallelerin yazılmasını zorlaştırmıştır. Günümüzde mahalle
çalışmaları bu zorluklar içerisinde yapılmaktadır.
________________________
·
M.
Ali Uz, Avukat. araştırmacı yazar.
Yeni Teşekkül eden iki
mahalle:
I. ŞÜKRAN MAHALLESİ
1.
ŞÜKRAN MAHALLESİ
Eski Şükran Mahallesi doğuda İstanbul Caddesi,
kuzeyde kısmen Alâeddin Caddesi,
batıda Kalecik Mahallesi, güneyde Mücellit ve Sebhavan
Mahallesi ile çevrilidir. Mahallenin Batı ucu âdeta Kalecik Mahallesi’nin içine
girmiş gibidir. Sur İçi mahallelerinin en önemlilerinden birisidir.
Selçuklu
Döneminden, günümüze kadar gelebilen Konya’nın tarihî mahallelerden birisi de
Şükran Mahallesi’dir. Karamanoğlu ve Fatih Dönemi resmi kayıtlarda adı geçen
çok az mahalleden birisidir.(1)
924/1500 yılında Yavuz Sultan Selim Döneminde
Konya mahalleleri arasında Şükran Mahallesi’nin de adı geçmektedir. Kanuni
Döneminde de Şükran Mahallesi 9 hane, 11 neferden ibarettir. 992/1584 yılında,
III. Murat döneminde de mükellef sayısı, 31’dir.
1264/1847-1848
yılları temettü defterine göre mahallede 34 mükellef vergilendirilmiştir. (2)
Mahallenin adının nerden geldiği bilinmemektedir.
Mahallenin doğu
tarafında Konya çarşısının büyük bir bölümü, Çıkrıkçılar İçi, Yorgancılar İçi,
Kunduracılar İçi ve Büyük Bedesten dahil, İstanbul Caddesi’ne kadar olan büyük
bir alan bu bölgede bulunmaktadır. Bu sebeple de mahallede hane ve mükellef
sayısı oldukça düşüktür. Osmanlı Döneminde yorgancılar çarşısının devamında,
İsmail Konevî Medresesi’nin doğusunda meşhur Kazancılar ve Çiviciler Sokağı yer
almakta idi. Elli-altmış yıl öncesine kadar Kazancılar Sokağı mevcuttu.
Meşhur İsmail
Konevî Medresesi ile Simavlı Medresesi de Şükran Mahallesi sınırları
içerisindedir. Yeni yaptırılan katlı otopark da Kalecik Mahallesi ile Şükran
Mahallesi arasındadır. İsmail Konevî Medresesi arsasının tamamı, bu otopark
sınırları içerisinde kalmıştır. (3)
Mahallenin bu
kadar genişliğine rağmen, 2007 yılında mahallenin nüfusu 96’dır. Nüfustaki bu
düşüklüğün en büyük sebepleri mahallenin iş yerleri ile dolması ve mahalleye
Sahibata Katlı Otoparkı’nın yapılmış
olmasındandır.
Mahallede
evlerin ekserisi küçük bahçeli veya küçük avluludur. 24 Safer 1072/ 19 Ekim
1661 tarihli bir şeriye şicilinde ev satışı ile ilgili kayıtta, avlulu, ağaçlı
bir evden bahsed ilir.(4) Zaman
içerisinde Mahallede tarihî doku korunamamış büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Katlı otoparkın kuzeydoğu
köşesinde Kenanların ve Kadıların, karşılarında da Keleşler’in evleri vardı. Altınçeşme Sokağı’nın karşısında da Tahir
Paşa’nın kızlarının evi bulunuyordu.
Son
değişikliğe göre de mahalle sınırları genişletildi. Bu duruma göre de Şükran
Mahallesi, doğuda İstanbul Caddesi, kuzeyde Alâeddin Caddesi, güneyde yeni Hacı
Fettah Mahallesi, batıda ise, Gazialemşah (Şimdi Sahibata) Mahallesi ile
çevrilidir.
_______________________________
1. İ. Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, 1964, s. 248.
2. KŞS. Barış Sarıköse, 2011, 148/160-161.
3. Caner Arabacı, Konya Medreseleri, Konya 1998, s. 225,
375-376
4. .KŞS, (Sak), 2007, 11/250
Yeni teşekkül
eden Şükran Mahallesi’ne çevresindeki tarihî Kalecik, Kalecelp, Kürkçü,
Mücellit (Altınçeşme), İhtiyarettin, Sephavan, Muhtar, Uluğbey ve Karakurt
mahalleleri dahil edilmiştir. Uluğbey ve Karakurt mahallelerinin güney
tarafları bölünerek Hacı Fettah Mahallesi sınırları içerisinde kalmıştır. İki
mahalle arasında Furkandede Caddesi sınır teşkil etmektedir.
Mahalleler
birleştirildikten sonra, 1910 yılında yapılan sayımda Mahallenin nüfusu 3675’a
ulaşmıştır..
2. SEPHAVAN/SEBEHHON
MAHALLESİ
Doğuda İstanbul Caddesi, Caddenin güney doğu
başlangıcıdır. Bu noktada kadınlar pazarının ana girişinin karşısında eski Kayıklı
Kahve yer alıyordu. Kayıklı kahve’nin doğu tarafında eskiden Esenli/Esenlu,
sonradan Pürçüklü Mahallesi, kuzeyde Şükran Mahallesi, güneyde Sahibata
Caddesi, batıda Mücellit ve Muhtar mahalleleri ile çevrilidir. Önde gelen Sur
İçi mahallelerindendir.
Yavuz Sultan
Selim Döneminde, 924/1518 yılında Konya mahalleleri arasında mahallenin adı
geçmektedir. Kanuni Döneminde mahalle yedi hane, on beş neferdir. 992/1584
yılında III Murat Döneminde ise mahallenin mükellef sayısı, 25’dir. (5)
1264/1847-48 yılları Temettü Defterine göre de mahallede, 37 mükellef
vergilendirilmiştir.
148 numaralı
deftere göre, 1847-1848 yıllarında mahallede Konya’nın tanınmış pek çok ailesi
ikamet etmektedir. Tombağın İsmail
Efendi, Şeyh Salih Efendi, Konya
Belediye başkanlarından Ahmet Hilmi Nalçacı’nın büyük dedesi Nalçacızade Hacı
Mehmet Efendi, Kadir Şeyhzade ailesinin büyük dedeleri Kadir Şey Efendi,
bunlardan bazılarıdır. Bu kayıtlar mahallenin eski sakinleri ile ilgili önemli
bilgilerdir. (6)
Daha sonraki
dönemlerde Konya’nın tanınmış sanayicilerinden Mehmet Karacığan ailesi de, 1935
yılında Karacığan Mahallesi’nden bu mahalleye taşındı ve uzun yıllar bu
mahallede oturdular. Nalçacılar ve Kadir Şeyhzadeler 1950’li yıllarda hâlâ
mahallede ikamet etmekte idi. Sonradan mahalleden ayrıldılar. Şimdi mahallede
bu köklü ailelerden kimse kalmadı.
Mahallenin en
büyük tarihî özelliği, Konya Surlarının en işlek kapısı olan Atpazarı
Kapısı’nın mahallenin güney doğu ucunda bulunmasıdır. Konya’nın en hareketli
bölgesi bu bölgedir.
Selçuklu Devlet
adamlarından Emir Nureddin’in Selçuklu tipi türbesi eskiden mahalle mescidinin
yanındaki dibi çıkmaz sokakta idi. Diğer pek çok türbe ve tarihî eserde olduğu
gibi bu türbe de özel mülkiyetin elinde bulunuyordu. Türbenin çevresi son yıllarda açıldı. Şimdi
Türbenin etrafında geniş bir boşluk bulunmaktadır.
Mahallenin adnıı nereden Alıyor?
Mahallenin adının nereden geldiği hususu
üzerinde çeşitli fikirler ileri sürülmüştür. Konyalı’ya göre, vaktiyle burada
bir de tekke bulunmaktadır. Bu tekke veya mescitte yedi defa bir ayet veya bir
sure tekrarlandığı veyahut Seba’l-Mesani denilen Fatiha Suresi okunduğu için
mahalle bu isimle anılmıştır.
Bir rivayete
göre de, türbede yedi kardeşin metfun olduğu, mahallenin adının yedi kardeş anlamı-na gelen “Seba ihvan” kelimesinden bozma olduğu, başka
bir rivayete göre de, mescitte Kur’an-ı Kerim’ in yedi vecih üzere okunmasından
dolayı, mahalle bu isimle anılmıştır.
Halk arasında bunlardan başka rivayetlere de rastlanmaktadır. Bunun için
mahallenin adı bile farklı şekillerde telaffuz edilmiştir. (7)
____________________
5. Konyalı, a.g. e. s.249, 260
6. Saıköse, a.g.e. s. 163-164
Bu dibi çıkmaz
sokağın adı eskiden, Kavaklı Mektep
Çıkamazı idi. Bu kayıttan da mahalle mektebinin bu sokak içerisinde bulunduğu
ve mektebin Kavaklı Mektep adıyla anıldığı anlaşılmaktadır.
Konyalı bir
zamanlar türbede mumyalı bir cesedin bulunduğunu ve Emir Nureddin’in, Emir
Karaaslan’ın babası olduğunu ve türbeyi kullananlar tarafından türbenin içine
bir ara çöp döküldüğünü zikreder. (8) Maalesef Konya’da pek çok tarihî türbe
aynı akıbete uğramış, ata yadigârı eserler hoyratça ve saygısızca
kullanılmıştır. Tarihî eserlerin devletçe satılmasının bir neticesidir bu. Devletin saygı duymadığı
bir konuda halktan saygı beklemek, mümkün değildir
Üzerindeki
kitabeden anlaşıldığına göre Mescit, 1279 H. yılında mahalle sakinlerinden Hacı
Mehmet Efendi adında bir zat tarafından ve yeniden inşa edilmiştir. (9) Bu Hacı
Mehmet Efendi’nin, Nalçacızade Mehmet Efendi olması muhtemeldir. Mescit, ellili yıllardan itibaren uzun yıllar
Kur’an kursu olarak kullanılmıştır. Nalçacızade Mehmet Efendi’nin evi de
caminin karşısındaki sokağın içerisinde, ikinci veya üçüncü evdir. Eski Konya
evi yıkılmış yerine çok katlı bir apartman yapılmıştır. Bu duruma göre mescidin
ilk yapımı çok daha gerilere gitmektedir.
Yılanlı Medrese
de mahallenin kuzey sınırları içerisindedir. Medresenin avlusu halen el işleri
satan kadınlar tarafından pazar kullanılmaktadır. Kapı Camii de Şükran
Mahallesi ile Sebhavan Mahallesi sınırında yer almaktadır. Eski Odun Pazarı da
Kapı Camii ile Yılanlı Medrese arasında idi (10)
Şeriye
sicillerinde çeşitli sebeplerle
mahallenin çokça adı geçmektedir.
Eskiden
mahallede evler genellikle tek katlı, küçük bahçeli ve avlulu klasik Konya
evleri ile dolu idi. Mahallede tarihi doku korunamadı ve pek çok eski bina da
yıkıldı. Yıkılan bazı bina yerleri halen otopark olarak kullanılmakta olup,
bölgede yeni bir yapılanmaya gidilmemiştir. Kapı Camii’nden Larende Caddesi’ne
inen sokak ise, günümüzde tamamen iş yerleri ile dolmuştur. 2007 yılında mahallenin nüfusu, 171olarak
tespit edilmiştir.
______________________
7. Konyalı, a.g.e. s. 521-522.
8. Konyalı, a.g.e. s. 729.
9. Konyalı, a.g.e.
s. 521.
10.
3. MUHTAR MAHALLESİ
Konya’da Sur İçi
mahallelerden birisi de Muhtar mahallesidir. Konya Suru’nun güneyinde,
doğu-batı istikametinde uzanan mahalle, doğuda ve kuzeyde Sebhavan, batıda İhtiyarettin, güneyde Konya Suru ve
günümüzdeki Sahibata Caddesi ile çevrilidir.
Selçuklu
Döneminden, günümüze kadar gelebilen Konya’nın tarihî mahallelerden birisi de
Muhtar Mahallesi’dir. Karamanoğlu ve Fatih Dönemi resmi kayıtlarda adı geçen
ender mahalleden birisidir.
924/1500 yılında
Yavuz Selim Döneminde Konya mahalleleri
arasında Muhtar Mahallesi’nin de adı geçmektedir. Kanuni Döneminde ise Muhtar
Mahallesi 14 hane, 21 neferden ibarettir.
III. Murat Döneminde, 992/1584 yılında da mükellef sayısı, 43’dir. Bu dönemde Sur İçi mahallelerinin en
kalabalık mahallerinden birisi olarak dikkat çekmektedir.(11)
Muhtar Mahallesi’nin güneyindeki sokağın adı
“Kale Sokağı” dır. Konya Dış Suru, bu sokağın hemen güneyinden geçiyor. Sokak
bu sebepten dolayı “Kale Sokağı” adını taşıyor olmalıdır. Muhtar Mahallesi’nin yıkılan eski mescidi
küçük bir mescitti. Kıblesinde de küçük
bir bahçesi vardı. 1990’lı yıllarda eski mescit yerine bugünkü Muhtar Camii
yapılırken, bahçenin Larende Caddesi’ne paralel bölümünde sur kalıntılarına
rastlanmıştır. Sur buradan doğuya doğru, uzanır. Necati Çekirdekçi Bey bu sur
kalıntılarını bizzat gördüğünü söyler (12)
Caminin
batısından geçen sokak aynı zamanda diğer bir tarihî mahalle olan Sephavan
Mahallesi’ni de Larende Caddesi’ne bağlar. Sokağın sağ köşesinde de meşhur
Cingenoğlu’nun ekmek fırını vardır.
Muhtar Mahallesi Mescidi büyük bir ihtimalle
Selçuklu Döneminden gelmektedir. 1-10 Şevval 1070/10-19 Haziran tarihli bir
kadı sicili mescit cerağına mütevelli tayini ile ilgilidir. Mescit bu
tarihlerde vakıfları olan teşkilatlı bir mescittir. (13) Mahallede başka tarihî
eser ve eğitim kurumu bulunmamaktadır.
2 Zilhicce
1102/27 Ağustos 1691 tarihli bir kadı sicili, Mahalledeki Hacı Emrullah mahalle
çeşmesinin harap olan künklerinin tamiri ile ilgilidir. Demek ki çeşme çok daha
önceden vardı. Çeşmenin ayrıca bir vakfı da bulunmaktadır. Çeşme bu vakıf
mütevellisi tarafından tamir edilecektir. Şu duruma göre muhtemelen çeşme mahalleye, Selçuklu döneminde getirilmiştir.
(14)
Yine 2-3.
11.1661 tarihli bir kadı sicili de mahalle evkafı ile ilgilidir. (15) Şeriye
sicillerinde çeşitli sebeplerle mahallenin sıkça adı geçer.
. Bu mahalle,
pek çok eski Konyalının oturduğu bir mahalledir. Muhtar Camii’nin kuzey batı
köşesindeki ev Çekirdekçilerin evidir. Hacı Ahmet Necati Efendi tarafından
alınan evde bir asra yakın üç nesil oturmuş, son yıllarda bu tarihî ev yıkılarak yerine beş katlı bir
bina yapılmıştır. Yeni bina torun Ahmet Necati Çekirdekçi Bey tarafından bir
vakfa hibe edilmiştir.
________________________
11. Konyalı, Konya Tarihi s. 248-249, 253.
12. M. Ali Uz, “Konya’nın Çınarları 3” , Akademik Sayfalar, C. 12, S.
21, s, 375.
13. KŞS, ( İzzet Sak), 2003, 10/118, 320.
14. KŞS, (Sak), 2010, 37/40-41.
15. KŞS, (Sak)2003, 10/320
Muhtar
Mahallesi, Kapı Camii’nin karşısından
gelen sokakla Larende Caddesi’ne açılır.
Hafız Halil Ağa, kunduracı Lazoğulları eski
mahalle sakinlerindendir. Atçekenlerden Ahmet Atçeken, kırk yıl mahallenin
muhtarlığını yapmıştır. Şimdi mahallenin eski komşulardan kimse kalmamış,
tarihî doku da büyük değişikliğe uğramıştır.
Mahallenin
adının nereden geldiği bilinmemektedir. Mahallenin 2007 yılında nüfusu 349’dur.
4. İHTİYARETTİN MAHALLESİ
İhtiyareddin
Mahallesi de Selçuklu Döneminden günümüze intikal eden tarihî mahallelerden
birisidir. Konya Dış Suru’nun en güney sınırında, Lârenda Kapısı yanında yer
alır. Doğusunda Muhtar ve Sebhavan, Kuzeyinde Mücellit, Kalecelp ve
Gazialemşah, batısında Sırçalı Medrese Caddesi ve ötesinde Şeyh Osman Rumi
mahalleleri, güneyinde ise Konya Dış suru ile Sahibata Caddesi yer almaktadır.
Yavuz Döneminde 79 mahalleden birisi
İhtiyareddin Mahallesi’dir. Kanuni döneminde mahalle, 12 nefer ve 9 haneden
ibarettir. 992/1584 yılı III. Murat Dönemi Tahrir Defteri’nde 29 mükellefi bulunmaktadır. Mahalle adını
Cumhuriyet döneminde zamanımıza kadar korumuştur. (16)
1848 yılı temettü defterinde mahallede birinci sınıf vergi mükellefinin
ödediği vergi, 80 kuruştur. Bundan
mahallenin ekonomisinin orta seviyede bir mahalle olduğu anlaşılmaktadır. (17)
Mahallenin
şeriye sicil defterlerinde çeşitli sebeplerle sıkça adı geçmekte ve yine şeriye
sicillerindeki bir ev satışı kaydından
anlaşıldığı üzere, mahallede Müslüman ve
Hıristiyan unsurlar birlikte yaşamaktadır.(18)
Mahallede
sokaklar surlara paralel olarak doğu-batı istikametinde uzanır. Mahalle çıkmaz,
dar ve kıvrık sokakları ile tipik bir Selçuklu mahallesidir. Muhtar Mahallesi
âdeta mahallenin devamı gibidir.
Mahalle son elli yılda büyük değişikliğe
uğramış, tarihî Konya evleri yıkılmıştır. İhtiyaredin mescidi son yılarda
restorasyon geçirmiş, bina aslına uygun şekilde tamir edilmiştir. Mahallenin
eski sakinleri mahalleden uzaklaşmış, yerlerini yeni sakinler almıştır.
Çevresindeki mahallelerle âdeta iç içe gibidir.
Mahalle Adını Nereden Alıyor?
Mahalle adını,
II. Kılıç Arslan’ın Selâhaddin Eyyubi’ye elçi olarak gönderdiği büyük devlet
adamı, emir ve vezirlerinden İhtiyareddin Hasan’ın adından veya mahallede aynı
adı taşıyan mescitten almıştır. Halk tarafından çok sevilen İhtiyareddin Hasan,
ikinci Kılıç Arslan’ın çocuklarının iktidar mücadeleleri sırasında vahşice
öldürülerek cesedi parçalanmış, bu vahşetten
galeyana gelen halk, onun cesedini sokaktan alarak, Kayseri’de Hoca
Hasan Medresesi’nde toprağa vermiştir.
(19)
İhtiyareddin
Mahalle mescidi de onun adıyla anılmaktadır.
Mahalle de muhtemelen bu mescit çevresinde oluşmuştur.
İhtiyareddin
Hasan tarafından mescide gelir sağlamk için yaptırılan ve aynı mahallede olduğu
tahmin edilen İhtiyareddin Hamamı da günümüze ulaşamamıştır. Hamamın yeri
bilinememektedir. (20)
Eskiden
Sahibata Camii karşısında, Dış Sur önünde keresteci dükkânları vard.ı 1950’li
yılların ortalarında bu dükkânlarda büyük bir yangın çıktı. Ve mahalle büyük
biryangın tehlike atlattı.
_______________________________
16. Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 248, 250, 254 259.
17. KŞS, 48/127.
18. KŞS, (Sak), 2003, 10/21. 10/21y
19. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul
1971, s. 225,216.
20. Es, Muhtasar Konya Ansiklopedisi, (Uz), s. 1/200.
O gün yangının söndürülmesi için bir hayli
uğraşılmıştı. Hacı Veyiszade Hoca’nın isteği üzerine, Hafız Nuri Baş bir ezan
okumuş, kendisi de bir dua yapmıştı.
Halk arasında hâlâ Hoca Efendi’nin duasından sonra, yangının sönmeye yüz tuttuğu anlatılır. (21)
2007 yılında
mahallenin nüfusu 467’dir.
_______________________
21. M. Ali Uz,
“İhtiyareddin Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, Konya 2012, 4/327; mahalle
muhtarı Ömer Büyüksamancı (d. 1966) ile 1.2.2002 tarihinde yapılan görüşme
5. KALECİK MAHALLESİ
Selçuklu Döneminden
günümüze intikal eden tarihî mahallelerden birisi de, Kalecik Mahallesidir. Doğuda
Şükran, kuzeyde Alâeddin Caddesi, batısında Kürkçü, güneyinde Mücellit ve
Kalecelp/ Galyecelp mahalleleri ile çevrilidir.
Kanuni Dönemi
bir numaralı ve H. 970-971/1562-1563-64 M . yılı şeriye sicilinde
maha llenin adı geçmektedir. 992/1584 yılında III. Murat Döneminde mahallenin
mükellef sayısı 29’dur. (22)
Mahalle Adını Nereden Alıyor?
Kanaatimizce
Selçuklu döneminde mahallenin çevresi küçük bir surla çevrelidir. Şeiriye
sicillerinde mahalle çevresinde sur kalıntılarına tesadüf edilmesi bunu göstermektedir.Şükran
Mahllesi’nde bir mülk taksiminde sur kalıntılarına rastlanmıştır. Şükran
Mahllesi ile kalecik mahallesi
biri birleri ile
komşu iki mahalledir. (KŞS, 45/175)
Mahallenin adı buradan gelmektedir. Sur Osmanlı’nın erken döneminde
yıkılmıştır. (23)
Muhtemelen
Selçuklu Döneminin ileri gelen devlet adamı ve kumandanı sur içerisindeki bu
mahallede oturuyordu. 21-30 Cemaziyelevve l1071/22-31. 1661 tarihli kadı
sicilinde, bir ev satışı dolayısıyla mahallede bir konaktan bahsedilir. (24)
Mahallenin iki
önemli Sokağı Altınçeşme ve Karahafız Sokağı’dır. Her iki isim de rastgele
konulmuş bir isim değildir. Altınçeşme Mektebi,
Altınçeşme Sükağı’nın doğu ucunda, Altunlu Çeşme de bu mektebin
arkasındadır. İsim bu hatırayı yaşatmaktadır. Osmanlı Döneminde sokağın adı
“Medrese Sokağı”dır. O zamanlar İsmail Konevi
Medresesi’nin kapısı bu sokağa açıldığı için sokak bu isimle anılmıştır.
Cumhuriyet döneminde yıkılan medresenin bir bölüne yapılan evde Erol Taş’ın
kayınpederi Süleyman Ağa otururdu. Medresenin
hücre kalıntıları, katlı otopark
için ev yıkılıncaya karar sokak kapısından görülürdü.
Karahafız Sokağı
da, Karahafız ailesinin evlerinin bu sokak üzerinde olmasından dola-yıdır.
Karahafız ailesi iki Konya müftüsü ve iki milletvekili vermiş tanınmış, köklü
bir ailedir.
Lefkeliler’in
tarihî konağı da Altınçeşme Sokağı’nın sol köşesinde bulunuyordu. Sonradan
sokağın kuzeyindeki evlerin yerine Sahibata katlı Otoparkı inşa edildi.
Aşağıda isimlerinden bahsedeceğimiz şahıslardan başka, mimar
Muzaffer Bey’in yardımcısı, hattat
ve ressam İhsan Bey (25), aktar Hacı
Halil Ağa’nın oğlu hattat Eyüp Efendi de Kalecik Mahallesi’nin
yerli halkındandır. (26) Ayrıca
Karaağaların Nuriye Hoca Hanım’ın, Silleli Sıtkı Ustanın, Islah-ı Medaris’in eski
talebelerinden Çekirdekçi Ali Efendi’nin evi de bu Altınçeşme Sokağı içerisinde
idi.
________________________
22. Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 251,254.
23. Uz, “Altınçeşme
Semti’nin Tarini” İpek Yolu, Konya kitabı Özel Sayı, Aralık 2006, s, 499.
24. KŞS, (Sak) 2003, s. 10/118.
25. Mahmut Sural, “Veli Sabri Uyar’ın Defterlerinden”, Konya’nın
Sesi, 25 Ekim 1978.
26. Mahmut Sural,
(Veli Sabri Uyar’ın Defterlerinden) Konya’nın
Sesi, 10 Ekim 1978.
Mahallede mevcut
eğitim kurumları, Osmanlı Dönemi medreseleri,
tarihî eserler ve resmî
binalar:
Fethiye ve Karahafız Medresesi (27), Yağmuroğlu Medresesi (28), Ziraat Bankası,
PTT binası, Hacı Hasan Camii ve Altınçeşme İlkokuludur.
Mahalle’nin
hatta bölgenin en eski okulu Altınçeşme sokağındaki Altınçeşme İlkokulu’dur.
Okul 1950 yılına doğru Sakarya İlkokulu adını almıştır. Bu okul sonradan
Gazialemşah Mahallesi’nin güneyindeki Fransız Mektebi’ne taşınmıştır. Daha
sonra okul Cumhuriyet Okulu adıyla faaliyetine devam etmiştir. Eski Altnçeşme
İlkokulu’nun yeri de özel idare tarafından satılmıştır. Arsanın doğu tarafı
Erögütler, batı tarafı da Çekirdekçi’nin Ali Efendi tarafından satın
alınmıştır. (29)
Bölgenin
çocuklarının devam ettiği diğer bir okul da eski Gazi Mustafa Kemal
İlkokuludur.
Mahallenin tanınmış şahsiyetleri
1. Karahafızzade Hacı
Mustafa Efendi
Müderris
Hacı Arif Efendi’nin oğludur. Uzun yıllar Konya Müftülüğü’nde bulunmuş ve
müderris olarak da pek çok öğrenci yetiştirmiştir. 1870 yılında vefat etti
ve Mevlâna Haziresi’nde toprağa
verildi.(30)
2. Karahafızzade Abdurrahim
Efendi
1828
yılında Kalecik Mahallesi’nde doğan Abdürrahim Efendi, Müftü Karahafızzade Hacı
Mustafa Efendi’nin oğludur. Kendi medreselerinde müderrislik yapmış o da babası
gibi pek çok talebe yetiştirmiştir.
Konya
naipliği, Konya Müftülüğü ve Şer’iye mahkemesi reisliğinde bulan Abdurrahim
Efendi, 1896 yılında vefat etmiş ve Mevlâna Dergâhı’nda toprağa
verilmiştir.(31)
3. Sarı Ali Efendi (Ali Avni Uz)
1874
yılında Kalecik Mahallesi’nde doğan Ali Efendi, Kullukzade Mehmet Feyzi Efendi’nin oğludur. Özel Fuyûzat-ı Hamidiye İlk ve Rüştiye
Okulunun sahip ve müdürlüğünde, Cumhuriyet döneminde de uzun yıllar,
öğretmenlik, müdürlük ve müfettişlik görevlerinde bulundu
1943
yılında vefat etti ve Üçler Kabristanı’nda toprağa verildi.
4. Silleli Sıtkı (Sayar) Usta
Konya’nın
meşhur yapı ustalarındandı. Pek çok tarihî binada usta olarak çalıştı. Postane
yanındaki Hacı Hasan Camii’nin tamiri, PTT binası, Zıraat Bankası binası,
Askeri Hastane binası, Gazi Lisesi, Atatürk Anıtı’nın kaide inşaatı, Ereğli Bez
Fabrikası lojmanları, Kayseri Bez
Fabrikası Temel İnşaatı ile pek çok özel inşaat çalıştığı inşaatlardan
bazılarıdır.
_______________________
27. Arabacı, a.g.e. s.251.
28. Arabacı, a.g.e. s.401.
29. Uz, İpek Yolu
a. g. makale, s. 501.
30. M. Ali Uz, Konya Âlimleri ve Velileri, Konya 2004, s.
278.
31. Uz, a.g.e. s.286.
32. Uz, a.g.e. s. 404.
Konya İmam
Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitüsü inşaatlarının fahri kontrollüğünü
üstlendi. Konya’nın bütün hayır işlerinde bilfiil görev aldı. Şimdi bu görevi
oğlu Halil İbrahim Sayar üstlenmiş bulunuyor
Sıtkı Usta, 16 Eylül 1958 tarihinde vefat
etti. Musalla Kabristanı’nda toprağa verildi. .
Yine Konya’nın
tanınmış eğitimcilerinden Mustafa Asım Tabanlı, araştırmacı yazar İbrahim Aczi Kendi (33),
öğretmen Osman Fatih Kurşun, Konya’nın tanınmış
avukatlarından Fikri Simav, Hafi Kendi, Karpuzoğulları ve Nazmi Sırıtlar
mahallenin eski sakinlerinden
bazılarıdır.
Mahallede bazı lâkaplar:
Karahafızlar, Kılcılar, Nalbantlar, Karaağalar, Kurşuncular,
Samancı Hocalar,
Kadayıfçı
Hocalar, Çekirdekçiler, Silleliler, Lefkeliler, Tekeliler, Simavlılar ve
Tabanlılardır. Bunlar Konya’nın tanınmış ve köklü aileleridir. (34)
Tarihî ve mimari değeri olmayan Kalecik
Mahallesi Mescidi, Ziya Gökalp sokağı üzerindedir. 1900’lü yılların başında
yeniden yapılan mescidin, şeriye sicillerindeki kayıtlardan 17. yüzyıl da var
olduğu anlaşılmaktadır.
Kalecik
Mahallesi’nin 2007 yılında nüfusu, 242’dir.
_______________________
33. Uz, Konya Kültürüne Hizmet Edenler, Konya 2003, s.
43-47.
34. Uz, İpek Yolu
a.g. makale, s. 502.
35. Konyalı Konya Tarihi, s. 251, 254.259.
5. KALECELP MAHALLESİ
Kalecik
Mahallesi ile iç içe olan bu mahalle de Konya’nın en eski ve tarihî
mahallelerinden birisidir. Mahalle, Şükran, Kalecik, Kürkçü, Gazialemşah ve
Mücellit mahalleleri ile çevrilidir. Mahalle, Konyalının da ifade ettiği gibi
tarihî kayıtlarda Kal’a cerp ve Kalye-i
cerp şeklinde geçmektedir.
Mahalle, Kanuni
Dönemi bir numaralı şeriye sicilinde yer aldığı gibi, III. Murat Döneminde
mükellef sayısı 19’dur. (35) Mahalle, Kalecik Mahallesi’ne göre daha küçük bir
mahalledir.
1264/1847-48
yılları temettü defterine göre mahallede 29 mükellef vergilendirilmiştir. En
yüksek vergi 82 kuruştur.(36) Muhtelif vesilelerle Konya Şeriye sicillerinde mahallenin adı
geçer.
Mahalle Adını Nereden Alıyor?
Konya Şeriye
Sicillerinden öğrendiğimize göre mahalle adını, Selçuklu Dönemi eseri Erdemşah
Mescidi’nin Haziresi’nde metfun Kalacelp Sultan’dan almıştır. Kalecelp
Sultan’ın kabri, mescidin kıblesinde bulunmaktadır. Elimizde bu zatın şahsiyeti
ile ilgili bilgi mevcut değildir. Türbe bir zamanlar ayakta olup, ziyaret
edilirmiş. Türbe yeri sonradan düzlenmiş ve ortadan kalkmış. Son restorasyon
çalışması sırasında Kalecelp Sultan’ın
mezar taşı, mihrabın önünde ortaya çıkarılmıştır.
Mahallede,
mahalle mescidinden (Erdemşah Mescidi) başka tarihi eser yoktur. Mescit
Kalecelp Mahallesi’nde, Sakarya Sokağı’ndadır. Mescit 1. Alâeddin Keykubat’ın
hükümdarlığı zamanında 617/1220 yılında İsmailzade Şemseddin Erdemşah tarafından
yaptırılmıştır.(37)
Mescidin doğu ve güneyindeki küçük hazire
zamanla kaldırılmıştır. Bir zamanlar hazirede, Karamanoğlu Döneminden kalma
kabir taşları vardı. Bunları bizzat görmüştüm. Mescit son yıllarda Vakıflar
Müdürlüğü tarafından restore edildi. Mescidin doğu tarafında bulunan ev
yıkıldı, mescidin çevresi açıldı ve doğ u tarafına da bir tuvalet inşa edildi.
1950’li yıllarda
mescidin doğu bitişiğinde küçük bir lojman bulunuyordu. Burada bazı Konya
Vakıflar Bölge Müdürlüğünde görevli müdürler ve memurlar otururdu. Bu
müdürler-den birisinin hanımı, evin altında kiler gibi kullanılan yere leğen,
ibrik ve havlu koyar, sabah-leyin kalktığında bunların kullanıldığını görürmüş.
Bu olayı müdürün oğlu olan, bir banka müdüründen bizzat dinlemiştim. Aile ile
de görüşürdük. Gerçekten ilgi çekici bir olay…
Kalecelp Mescidi’nin karşı köşesinde Konya eşrafından Derviş
Kalın’ın geniş
bahçeli evi
vardı. Sonradan yerine çok katlı apartmanlar inşa edildi. Tozoğulları, Sarraf
Evcizadeler, Noter Kazım Tüzün, Arif Etik Hoca, Konya’nın en eski sahafı
Abdurrahman Etik, mahallenin eski sakinlerinden bazılarıdır. Yıllar önce işleri
ile birlikte İstanbul’a nakl-i mekân eden meşhur Kebabcı Osmanların evi de bu
mahallede idi. Mahallede tarihî doku korunamadı.
Mahallenin batısında,
Gazialemşah Mahallesi ile birleştiği noktada Hayriye Ebe’nin evi vardı.Onu
Konya’da tanımayan yoktu.
En az iki neslin ebeliğini yapan Hayriye Hanım, Konya’nın en meşhur
ebesi idi.2007 yılında mahallenin nüfusu, 536’ idi.
36. Konyalı Konya Tarihi, s. 251, 254.259.
37. KŞS. Sarıköse, 2011, 148/167-168.
38. Konyalı Konya Tarihi, a.g.e. s. 354-355.
6. MÜCELLİT (ALTINÇEŞME MAHALLESİ)
Mahalle doğuda Sephavan, kuzeyde Kalecik ve
Kalecelp, batıda Gazialemşah güneyde İhti-yareddin ve Muhtar mahalleleri ile
çercilidir. 924/1500 yılında Yavuz Sultan Selim Döneminde yetmiş dokuz Konya mahallesi arasında Mücellit Mahallesi’nin de
adı geçmektedir. Kanuni Döneminde de Mücellit Mahallesi 9 hane, 11 neferden
ibarettir. III. Murat Döneminde, 992/1584 yılında da mükellef sayısı, 16’dir. (38) 1264/1847-1848 yılları
temettü defterine göre mahallede 9 mükellef vergilendiril-miştir. (39)
Mahallenin Adı nereden Geliyor?
Konya’da bazı mahalleler meslek adları ile
tanınır. Ciltçiler Suku’nun (sokağının) da, bu mahallenin başlangıcında
bulunmasından dolayı mahallenin bu isimle anıldığı rivayet edilir. Konya Şeriye
Sicillerinden öğrendiğimize göre, mahallenin diğer bir adı da, Altınçeşme
Mahallesi’dir. Mahallenin bu isimle anılmasının sebebi de tarihî Altunlu
Çeşme’nin bu mahallede bulunmasından dolayıdır. Altunlu Çeşme, Mücellit
Mescidi’nin hemen kuzey doğusunda eski
Altınçeşme Mektebi’nin arka bitişiğinde idi. Altunlu Çeşme olduğu tahmin edilen çeşme
hâlen ayaktadır. Konya’da böyle bazı mahalleler iki isimle anılır. Mesela Kadı
İzzeddin Mahallesi, Aynedar, Dedemoğlu Mahallesi de Kuşkonmaz
olarak da anılmıştır. Örnekler çoğaltılabilir. Resmî kayıtlarda ve arşiv
belgelerinde mahalle, daha çok Mücellit Mahallesi olarak anılırken, Konya Şeriye Sicillerinde ve halk arasında
Altınçeşme Mahallesi olarak da anılmıştır. Aynı zamanda bu isim semtin de adı
olmuştur. Mahalle bu bakımdan son derece önemlidir.
Mahalle,
çevresindeki diğer mahallelerle birlikte Osmanlı Döneminde kullanılan Mücellit
adını, Cumhuriyet Döneminde de korumuş, son değişiklikle Şükran Mahallesi’ne
dahil edilmiştir. Mahallenin ikinci adından başka semte fazla bir katkısı
yoktur.
Mahallede
Altunlu Çeşme, Balıklı Çeşme ve Mücellit Mescidi Osmanlı Döneminden günümüze
intikal eden üç tarihî eserdir. Mahallede başka tarihî eser ve eğitim kurumu
bulunmamaktadır
Büyükkoyuncu
Vakfı’nın adını taşıdığı İbrahim Büyükkoyuncu’nun koruma altına alınan evi de
mahalle mescidinin karşısındadır. Günümüzde Koyuncu vakfı büyük gelişme
göstermiştir. Mahallede tarihî doku korunamadığı gibi, eski Konya evleri de
kullanılmaz ve harap bir hâle geldi. Kadim mahalle sakinleri de yeni kurulan
mahallelere göçtü.
Semtteki bütün mahallelerde,
Selçuklu Döneminin özelliği olan dar ve dibi çıkmaz sokaklar bulunmaktadır.
__________________________________
39. Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e.s.250, 253, 261.
40. KŞS. Sarıköse, 2011, 148/167-168.
7. KÜRKÇÜ MAHALLESİ
Mahalle,
Selçuklu Döneminden günümüze intikal eden tarihî mahallerden birisidir. Doğuda
Kalecik ve Kalecelp, kuzeyde Alâeddin Caddesi, batıda Alâeddin Bulvarı, güneyde
Gazialemşah Mahalleleri ile çevrilidir. Alâeddin Bulvarı açılmadan önce evler
Alâeddin tepesine kadar uzanıyor, tepenin eteğinde Osmanlı Döneminde kurulan
ilk elektrik fabrikası yer alıyordu.
Mahalle,
924/1518 yılı, Yavuz Sultan Selim Dönemi
Konya mahalleleri arasında yer aldığı gibi, Kanuni döneminde İl Yazıcı
Defterinde on nefer ve beş haneden ibarettir. III. Murat Döneminde 992/1584
yılında mükellef sayısı ise 21’dir. (40)
Mahallenin Adı Nereden Geliyor?
Mahalle adını, Selçuklu
döneminde bölgede bulunan Kürkçüler çarşısından almıştır. Yukarıda da ifade
edildiği gibi Kürkçü Hamamı da bu bölgededir. (41)
Mahalle son elli
yıl içerisinde büyük değişikliğe uğramış, İplikçi Camii’nin batısındaki Hasan
Behçet Sokağındaki binalar tamamen yıkılarak sokak genişletilmiştir.
Sokaktaki Hasan Behçet’in
fotoğrafhanesinin bulunduğu yer Muhammed
Bahaüddin Efendi’nin evidir.Sonradan bu ev mirasçılarına intikal etmiştir.
Başaralı Caddesi genişletilmiş, bu caddenin
iki tarafı ile eski belediye binasının arkasındaki yerler tamamen iş yerleri
ile dolmuştur. Eski mahalle sakinlerinden kimse kalmamıştır. Rampalı Çarşı’nın
yerinde bahçeli bir ev ve dükkânlar bulunuyordu. Eskiden Kadı Mürsel Camii
önünden gelen sokak, “Tahte’l-Kal’a/ taht-ı Kale” adını taşıyordu.
Asri Cami’nin
esas adı, Tahte’l-Kala (Tahtıkale) Mescididir. Sonradan Veznedar Hüseyin Ağa
Mescidi ve Asri Cami olarak da anılmıştır. Caminin kuzey köşesinde müderris
Ahaveynzade kardeşlerin evleri vardır.
Ahaveynzade Mehmet ve Mustafa Efendiler ile bunların babaları Ali Efendi de
Konya’nın tanınmış müderrislerindendi.
Hüseyin Ağa
Mescidi’nin ön tarafındaki alan da tamamen tarihî eser ve medreselerle doludur.
Bunlar Nalıncı Baba Türbesi, Nizamiye Medresesi, Muhaddis Medresesi ve Marahüyüklü
Medresesi’dir. Bugünkü İş Bankası’nın batı ucunda da uzun zaman belediye binası
olarak kullanılan Yusuf Şar’ı konağı bulunuyordu.
Mahallede eğitim kurumları ve tarihî
eserler:
1.
Nizamiye Medresesi
İş Bankası
ve Ralıncı Baya Türbesinin güneyinde idi. Medresenin arsası Eski Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu’na
kadar uzanırdı.. Selçuklu Döneminde 635/1237 yılında yaptırıldı. Osmanlı’nın
son dönemlerine doğru yıkıldı. Alâeddin caddesi arsasının üzerinden geçirildi.
Konya’da ilk öğretmen okulu binası
medresenin arsası üzerine yapıldı. (42)
_________________________
41. Konyalı, Konya Tarihi a.g.e. s.250, 253, 260.
42. Kürkçüler Hamamı, Kalecik Mahallesi, Karahafız
Sokağı’nın köşesinde idi
43. Arabacı,
a.g.e.s.3343.
2. Nalıncı Baba Türbesi
İş Bankası’nın
doğu tarafında Saban Dershanesi’nin girişinde ve kısmen kaldırım üzerinde
bulunuyordu.Selçuklu Döneminden kalan bu türbe de Cumhuriyet’in ilk yıllarında
kazma kürek yıkıldı
3.
Muhaddis/Muhaddiszade Medresesi
Medrese, Hadimli Ahmet Efendi tarafından kuruldu.Tekel
Binası ile kısmen de Alâeddin Caddesi üzerinde, 261 ada ve 1. parsel üzerinde,
arsası, 842 metrekare
genişliğinde idi (43)
4.
KarahüyükIü/Tevfikiye Medresesi
Asri Cami’nin
(Taht-ı Kale Camii) güney batısındadır. Medresenin baninin de evi burada
idi. Şimdi yerinde aynı isimle anılan iş hanı bulunmaktadır. Tapuda 264 ada, 5
parselde kayıtlıdır
5. Abdürrahim
Efendi/Zincirli Medrese
Asri Cami’nin güneyinde, tapuda 265 ada,
58-64 parselde kayıtlıdır. Konya
müderrislerinden Abdürrahim Efendi tarafından yaptırıldı. Kapısında bir zincir azılı olduğu için z incirli
Medrese adıyla anılmıştır. Medrese yeri bir ara çorap fabrikası olarak
kullanılmıştır. 1924 yılından sonra yıkıldı.
Şimdi yerinde iş yerleri bulunmaktadır. Medresenin mescidi otopark içinde kaldı
(44)
6. Sadiye Medresesi
Konya Müftüsü Said Efendi tarafından
yaptırıldı. Alâeddin Caddesi üzerinde Karatay Müftülüğü’nün bulunduğu yerde,
İplikçi Camii’nden sonraki ilk geniş
parsel üzerinde idi. Sadiye-i Kebir ve Sadiye-i Sağir adıyla iki medrese olarak
faaliyetini sürdürdü. Kuzey tarafından Alâeddin Caddesi geçirildi. (45)
Sipahi
Pazarı
Kürkçü
Mahallesi’nin en önemli ve en eski bölgelerinden birisi de Sipahi, halk
arasındaki adıyla İspa Pazarı’dır. İspa Pazarı, eski eşyaların alınıp satıldığı
yerlerdir.
Veli Sabri Uyar
Hoca’nın anlatımına göre, Kürkçü Mahallesi’ndeki İspa Pazarı, Muhaddiszade
Medresesi ile Karahüyüklü (Tevfikeya) Medreselerinin bulunduğu yerlerdir. Bu
iki medrese Ispa Pazarı’nı oluşturan dükkânlar üzerine kurulmuştur.
Bugünkü İş
Bankası’nın arkasında Emir Seyfeddin adını taşıyan dar sokak üzerinde bulunan
eski Sipahi Pazarı, bir zamanlar bölgenin âdeta nirengi noktası gibidir. Bu
bakımdan bu Pazar yerinin tespiti son derece önem arz etmektedir. Mahallede,
hatta çevrede bulunan bütün Omsalı dönemi medreseleri ve tarihî binalarının
bulundukları yerler, bu pazar yerine göre tarif edilmiştir. Tespitimize göre
Asri Cami’nin de üzerinde bulunduğu Olgun Sokak olarak bilinen sokak, vaktiyle resmi kayıtlarda,”Eski Sipahi Pazarı
Sokağı” olarak geçmektedir.
Mahallede mimari
değeri bulunmayan Kürkçü Mescidi, Meram Müftülüğü’nden Araboğlu Makası’na çıkan
yol üzerindedir. Mescidin köşesinde orijinal bir sadaka taşı bulunmaktadır.
_________________________
43. Arabacı, a. g. e. s. 341-34;
Tapu Kadastro kayıtları.
44.
Arabacı, a.g.e. s. 430-431; Tapu kadastro kayıtlar.ı
45. Arabacı, a.g.e. s.367-368
Kürkçü
Mahallesi Sakinlerinden Üç Müderris:
1. Ahaveynzade Ali Efendi
Konya’nın
Çukurçimen köyünde doğdu. Ahaveynzade
Mustafa ve Mehmet Vehbi Efendilerin babasıdır. 1883 yılında Kürkçü
Mahallesi’nde Zincirli Medrese’nin müderrisi Ali Efendi’dir (46)
Ali Efendi’nin
1891 yılında vefatı üzerine yerine, müderris olan iki oğlundan Mustafa Efendi
tayin edildi. (47)
2.Aheveynzade Mehmet Vehbi Efendi
Aslen Çukurçimen
köyünden olan Mehmet Vehbi Efendi, 1869 yılında adı geçen köyde doğdu. İlk
tahsilini tamamladıktan sonra, medreseye devam etti ve zamanının ünlü
âlimlerinden okuyarak icazet aldı. Uzun yıllar Sırçalı Medrese'de müderrisliği,
Kapı ve Alâeddin camilerinde de vaizliği vardır. Mehmet Efendi uzun yıllar
Konya Dârü'l Hilâfe Medresesi’nde de müderrislik yaptı. Burada kelam ve mantık
dersleri okuttu.
Aile Konya’da
Ahaveynzadeler adıyla anılır. Mehmet Özkardeş, Mehmet Efendi’nin torunudur Mehmet Efendi, 1928 yılında hacda vefat etti.
(48)
3.Aheveynzade Mustafa Efendi
1864 tarihinde
Konya’da dünyaya geldi. Aslen Çukurçimen öyündendir. Ahaveynzâde Mehmet
Efendi'nin ağabeyidir, îlk tahsilini yaptıktan sonra medreseye devam ederek
zamanının ünlü bilginlerinden ders ve icazet aldı.
Vermiş olduğu
müderrislik imtihanından sonra, Kürkçü Mahallesi’nde Zincirli Medresesi'ne
müderris oldu. Zincirli Medresesi’nin son müderrisidir. Salnamelerdeki kayıtlara göre Mustafa Efendi’nin 1901 ve 1903 yıllarında kırk talebesi vardır.
Hayırsever bir
zat olan Mustafa Efendi 1931 vefat etmiş ve Üçler Kabristanı'nda toprağa
verilmiştir. Kabri, Hacı Veyiszade Mustafa Efendi’nın kabrine giden ilk
dönemecin köşesindedir. (49)
Ehaveynzade
kardeşlerin evleri, eski Kürkçü Mahallesi’nde Asri Cami’nin kuzeyinde yan yana
idi. Bu evlerden birisi üzerinde şimdi beyaz eşya dükkânı bulunmaktadır.
__________________________
46. KVS, 1300/1883, 1301/1884; Arabacı, a.g.e. s. 435.
47. Mehmet Özkardeş’le 20. 2. 2004 tarihli görüşme..
48. Uz, 2004, a .g.e. s. 359.
49
Uz, 2004, a .g.e.
360,.
8. ULUĞBEY
MAHALLESİ
Doğusunda
Karakurt, kuzeyinde Muhtar ve İhtiyareddin, batısında Sahibata mahalleleri, güneyinde Sahibata
Mahallesi ve Furkan Dede Caddesi ile
çevrilidir. Sur Dışı mahallelerindendir.
Mahallenin
eski adı Ölübekledi/Ölübanladı iken Cumhuriyet Döneminde Uluğbey Mahallesi
adını almıştır. (50)
Son
değişiklikte mahallenin kuzey tarafı, Şükran, güney tarafı da Hacıfettah Mahallesi
sınırları içerisinde kalmıştır. Yeni açılan cadde sebebiyle tarihî doku
tamamen tahrip olmuştur. Mahalle Hacıfettah Mahallesi bölümünde
anlatılacaktır.
Bk. Hacıfettah Mahallesi mahalleleri.
9. KARAKURT MAHALLESİ.
Karakurt
Mahallesi’nn kuzey tarafı da son değişiklikte Şükran Mahallesi’ne dahil edilen
mahallelerden birisidir. Güney tarafı
Hacıfettah mahallesi sınırları içerisindedir. Bk. Hacı Fettah Mahallesi
mahalleleri.
_________________________
50.
Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 258
II.
HACIFETTAH MAHALLESİ
Konya’da eskiden
beri Hacıfettah Kabristanı’nın çevresi,
halk arasında Hacıfettah Semti olarak bilinir. Hacı Fettah
Kabristanı Konya’nın üçüncü büyük
kabristanıdır. Kabristan ve köşesindeki
mescit, Yeniçeri çavuşlarından Hacı Fettah tarafından yaptırılmıştır.
Kabristanda
Muhammed Bahaüddin Hazretlerinin Türbesi,
oğlu Rifat Efendi ve Fahri Kulu Efendi ve Abdullah Tanrıkulu başta olmak üzere pek çok
meşhur Konyalı bu kabristanda metfundur. Hacı Fettah ve kardeşi Abdullah
Çavuşların kabirleri de hemen caminin güney doğusundadır. Taşkapı Medresesi’nin
müderrislerndeni Ahmet Hamdi ve oğlu Mehmet Fevzi Efendilerin kabri de caminin
doğu bitişiğindedir.(Hacer Kara, “Hacıfettah Kabristanı “Hacer Kara”, Konya Ansiklopedisi, s.
4/81-82)
2009 yılında
yapılan uygulama ile Hacıfettah Kabristanı’nın çevresindeki Übeyit, Tarhana,
Hoşhavanata, Hoşhavan Saatçı, Sungur, Bordabaşı, Karakurt, Uluğbey,
Hocafaruk, Şıh Ahmet ve Emir Halil mahalleleri olmak üzere toplam on bir küçük
mahalle Hacıfettah Mahallesi adı altında birleştirilerek yeni bir mahalle
oluşturuldu.
Osmanlı’nın son
dönemlerine kadar, mahallelerle ilgili bütün resmî kayıtlarda Hacıfettah adında
bir mahalle mevcut değildir. Sadece 1923 yılında Konya ve Rehberi isimli eserin
ekinde verilen haritada, Hacıfettah Kabristanı’nın doğusunda küçük bir bölge,
Hacıfettah Mahallesi adını taşımaktadır. Bu bölge, bugünkü Tarhana ve Übeyt
mahallelerinin bulunduğu yerdir.
Birleştirilen
mahallelerin hemen hemen tamamı, geçmişleri çok eskilere dayanan tarihî
mahallelerdir. Bazılarının adları
Selçuklu dönemine kadar uzanmaktadır. Bu mahalleler adlarını günümüze kadar korumuşlardır.
Uluğbey Mahallesi, eski Ölübekledi
(Ölübanladı) mahallesidir. Uluğbey ve
Karakurt mahallelerinin güney tarafı ise, Hacıfettah Mahallesi’ne dahil
edilmiş, her iki mahallenin kuzey tarafları ise, Şükran Mahallesi sınırları
içerisinde kalmıştır. Aynı şekilde Hacı
Fettah kabristanının güneyinde küçük bir bölüm de, Çaybaşı Mahallesi’ne katılmıştır.
Netice olarak “Hacıfettah” adıyla yeni ve büyük bir mahalle oluşturulmuştur.
Hacıfettah Mahallesi
Adı Altında Birleştirilen Mahalleler:
1. BORDABAŞI MAHALLESİ
Meram
ilçesi sınırları içerisinde ve Karaman Caddesi’nin batısında yer alır. Doğuda
Karaman Caddesi, kuzey batıda Şıhahmet, batıda Tarhana, güney batıda Gurbucedid
mahalleleri ile çevrilidir.
Mahalle,
Karamanoğlu ve Fatih dönemlerinde mevcut olduğu gibi, Yavuz Sultan Selim
dönemi, 924/ 1518, yılı tahrir defterlerinde de adı geçmektedir Kanunî
Döneminde mahalle 6 hane, 8 neferdir.
III. Murat adına yapılan, 992/1584 yılı
tahrir defterlerinde mahallenin mükellef sayısı, 23’dür. (51) 1844 yılı
temettüat defterinde de hane sayısı altmış bir olarak tespit edilmiştir.
1847-48 yılı temettüat defterine göre de 55 mükellef vergilendirilmiştir. (52)
Mahallenin Adı Nereden Geliyor?
.Mahallenin
adının nereden geldiği yolunda kesin bir bilgiye sahip değiliz. Bir anlatıma
göre, Konya eskiden bu mahalle ile son bulduğu için, “Burada” demişler. Konyalı
bu yakıştırmanın doğru olmadığı kanaatini belirtir.(53)
Eskiden
Konya-Karaman bölgesinde “Borda” kelimesinin “İki kanatlı büyük kapı, sokak
kapısı” anlamında kullanılması sebebiyle bu adın, mahallede bir kapı ile ilgili
olabileceğini de akla getirmektedir. Belki de mahalle, Sur kapılarının
birisinin önünde olduğu için bu isimle
anılmıştır. (54)
Bazı
resmî kayıtlarda mahallenin adının,
Sırçalı Tekye Mahallesi olarak da geçmesi, mahallenin bu isimle de
anıldığını göstermektedir.1659-1661,1714-1715, 1716-1717 yılı KŞS defterlerinde
çeşitli sebeplerle mahallenin adı geçmektedir.
Mahallenin
Selçuklu’ya kadar uzanan bir geçmişi vardır. Mahallenin orta kısımlarında yer
alan Miskinler, diğer adıyla Sırçalı Sultan Tekkesi’nin Alâeddin Keykubat’ın
vakıfların-dan olması bu tahmini güçlendirmektedir. Tekke Osmanlı döneminde
cüzamlıların tedavi ve tecrit edildiği yer olarak meşhur olmuştur. Cüzamlı
hastalar hekim kontrolünde burada tecrit
edilmişlerdir. Bu da Selçuklu ve
Osmanlı’nın tıp alanında ne kadar ileri
olduğunu göstermektedir. Tekkenin yanında yer alan Demirci Hacı
Mescidi de 1280/1863 yılında bir
yıldırım isabetiyle yıkılmadan önce kubbeli ve çinili imiş. Mescit yıkıldıktan
sonra düz damlı olarak yapılmış, günümüzde yakın bir zamanda ise genişletilerek
yeniden inşa edilmiştir11-12 Recep 1124/14-23 Ağustos 1712 tarihli berat,
mescide imam tayini ile ilgilidir.
Mahalle,
kuzeyde Yağlıtaş kabristanına kadar ulaşır. Kabristan mahallenin sınırları
içerisindedir. Hakimiyetimilliye
okulunun kuzeyinde eski belediye dükkânlarının bulunduğu yere eskiden İğdeli Burun
denir. (şimdi burası meydan) Mahallenin
kuzeyde sınırları buraya kadar uzanır.
_____________________________
51. Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 248, 250,254, 262.
52. Sarıköse, a.g.e. s. 72-74.
53. Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 342
54. TDK Derleme, 1965,
II/204.Uz, “Bordabaşı Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, Konya 2010, s.
160.
Çumralı Abdurrahman Efendi ile oğlu
Hüseyin Efendilerin 1888 yılında yaptırdıkları Yağlıtaş Medresesi, Zaviyesi ve
Mescidi de mahalle hudutları
dahilindedir. Karaman Caddesi üzerinde, aynanın arkasında Asmalı Kız Mektebi
vardır. Açılan yeni cadde ve genişletilen yollar sebebiyle mahallenin daha da
küçüldüğü görülmektedir.
Hattat
Saçlı Mustafa Rüştü Efendi, Hamdi Ragıp Atademir, Hattat Mahbub Efendi,
Abdülküdir Erdoğan, Muzaffer Erdoğan aynı soydan Atademir kardeşler ( Saip,
Samih ve Hamdi), Canim Hocalar,
Übeyitler, Yusuf Hocalar, Ateş İmamlar, Kalfalar, Galatalılar (Mahmut Sural’ın
ailesi) gibi Konya’nın pek çok köklü ailesi bu mahalle halkındandır. (55)
Günümüzde mahallede bu ailelerden kimse kalmamıştır.
Hattat
Mahbup Efendi, sonradan Devle Mahallesi’ne taşınmıştır. Bu mahallede bir sokak
onun adını taşırdı. Son mahalle değişikliği sırasında sokak adı, “Hattat Mahmut
Sokak” şekline dönüşmüştür. Mahbub
Efendi’nin bu mahallede doğan iki oğlu da Konya’nın tanınmış hattatlarındandır.
Hattat
Hacı Ali Haydar Efendi, Hattat Hacı Hamdi Efendi, HattatHafız Hamdi Paşa gibi
daha pek çok hattat Bordabaşı doğumludur.(56)
Mahallede
tarihî doku korunamamış, bilhassa Karaman Caddesi üzeri iş yerleri ile
dolmuştur.
Bordabaşı
Mahallesi Konya’da beş asra yakın bir zamandan beri adını koruyan tarihî
mahallelerden birisidir. 2009 yılında yapılan değişiklikle Bodabaşı Mahallesi
de çevresindeki diğer küçük mahallerle birlikte Hacıfettah Mahallesi adı
altında birleştirilmiştir.
2007
yılında mahallenin nüfusu 518’dir.
__________________________________
55. Mahalle Halkından 1926 doğumlu Burhan Gülbeyaz’la
8.5.210 tarihli görüşme.
56. Mahmut Sural, “Veli Sabri Uyar’ın Defterlerinden”,
Konya’nın Sesi, 1 Eylül-17 Ekim 1978
2.
ŞIHAHMET MAHALLESİ
Mahalle,
kısmen kuzey doğusunda Karaman Caddesi, kuzeyinde Karakurt, batısında Sungur,
güneydoğusunda Bordabaşı, güneyinde Tarhana mahalleleri ile çevrilidir.
Şıhahmet
Mahallesi Karamanoğlu ve Fatih Dönemi mahallelerinden birisidir. 1500 yılında
mahalle
16
nefer, 7 haneden ibarettir.(57) Kanuni döneminde Tarihsiz İlyazıcı Defteri’nde,
8 nefer ve 6 hane iken, 992/1584 yılında III. Murat Döneminde 49 mükelleften
ibarettir. Bu durumuyla mahallenin çevresindeki mahallelerin en büyüklerinden
birisi olduğu anlaşılmaktadır. (58) 1847-1848 yılı Temettüat Defterinde sekiz
gurupta vergilendirilen mükellef sayısı ise, 75’dir. (59)
Mahalle Adı Nereden Geliyor?
Mahalle
adını Şeyh Ahmet adında Fatih ve Karamanoğlu döneminin tanınmış
şahsiyetlerinden bir zattan almıştır.
Belki de bu zat Selçuklu dönemi ricalinden bir şahsiyettir. Taş Medrese
Müderrisi ve adı geçen medrese ile Musahip Mustafa Paşa’nın Aziziye Camii’nin
güneyinde yaptırdığı iki han ve hamamın mütevellisi Şeyh Ahmet Efendi de yine
bu mahalle sakinlerindendir. Fakat mahalle adını bu zattan almamıştır. Zira
mahalle yüz yıl önce de aynı adla anılmaktadır. Fakat mahalleye adını veren bu
Şih Ahmet Efendi’nin kim olduğu bilinmemektedir.
Mahallenin
mescidi, Tahtatepen, Osmanlı kayıtlarındaki adıyla Hacı Adil mescididir. Mescit
1530 yılında mevcut gözükmektedir. (60)
Mescidin çevresi hâlâ Tahtatepen olarak anılmaktadır. Caminin batısındaki
sokağın adı da Tahtatepen Sokağı’dır. Osmanlı döneminde camiye bitişik mahalle
mektebi yıkıldıktan sonra yerine ev yapılmış, mahalleli bu evde otu-ranlara,
“Mektep Evliler” adını vermiş. Daha
sonra bu ev de yıkılarak yeri yola kalbedilmiştir. Mektebin ve mescidin
vakıfları vardır. Burhanzadlerin tarihî
Köşkü de bu mahallede caminin batısındadır, Bir kamyonun çarpması ile kaza
geçiren köşk, yıkılmak üzeredir.
Tahtatepen
Camii’nde yakın zamana kadar, haftanın muayyen günlerinde, Konya’nın meşhur
vaiz ve hocalarının vazetmesi,
mahallenin saygınlığının bir ifadesidir.
Konya’nın
tanınmış ailelerinden Kalfazadeler, Burhanzadeler, Burhanlardan Aziziye
Camii’nin müezzinlerinden İbrahim Efendi ve Soğancılar’dan Hüseyin Efendi bu
mahalle halkındandır. Yine Konya’nın tanınmış hattat ve hakkâklarından Halit
Efendi de bu mahallede yetişen
değerlerimizden birisidir.
Mahallede
oturanların çoğu ayrılmış, yerlerine yabancı insanlar gelmiştir. Mahalle
Şıhahmet Mahallesi’nden çok Tahtatepen Mahallesi olarak anılmıştır. (61)
_____________________________________
57.
Alaaddin
Aköz-Bayram Ürekli, “Karamanoğullarından Osmanlı’ya Konya” , Yeni İpek Yolu
Konya Kitabı, IX, 2006, s. 93.
58.
Konyalı, Konya
Tarihi, a. g. e. s. 246, 254, 261.
59.
Sarıköse, a.g.e.
s.74-75.
60.
Aköz-Bayram Ürekli,a.g. makale s. 105)
61.
Arif Nüzhet
Turgut, “Yine Eski Tahtatepen”, Cönk, Konya Postası eki, , s. 11.
Burhanların
İbrahim Efendi, şakacı ve nev-i şahsına münhasır bir insandı. Katiyen sözünü de
sakınmazdı. Bir gün Hacı Veyiszade merhum, camide dua ediyormuş, dua biraz
uzayınca İbrahim Efendi oturduğu yerden
seslenmiş:
“Hoca,
ellerimiz yoruldu, Fatiha deyiver de rahatlayalım” demiş. Hoca Efendi, İbrahim
Efendi’nin bu tür şaka ve laflarına alınmazdı. İbrahim Efendi’nin buna benzer
daha pek çok hikâyesi anlatılır.
Eski hanlardan
Koca Mustafa’nın Hanı da mahalle sınırları içerisindedir. Mahalle’nin 2007
yılında nüfusu, 484’dür
3. SUNGUR MAHALLESİ
Bölgenin en eski
ve tarihî mahallelerinden birisi de Sungur Mahallesi’dir. Mahallenin diğer bir
adı da, Tuti’dir. Mahalle daha çok Sungur mahallesi adıyla anılmıştır. Doğusunda
Şıhahmet, kuzeyinde Karakurt,
kuzeybatısında Hoşhavansaatçi, batıda Hoşhavanata, güneyinde ise Tarhana
mahalleleri ile çevrilidir.
Sungur
Mahallesi, 1500 yılında, 13 nefer, 4 haneden ibarettir .(62) 924/1518 yılında
Yavuz Sultan Selim döneminde Konya’nın 79 mahallesinden birisidir. Kanuni döneminde Tarihsiz İlyazıcı
Defteri’nde, 5 nefer ve 5 haneden ibaretken, 992/1584 yılında III. Murat
Döneminde mahallede mükellef sayısı 15
olmuştur. (63)
Mahalle Adını Nereden Alıyor?
Mahallenin
mescidi Sungur, diğer adıyla Tellimescit adını taşımaktadır. Bu ikinci ismin sonradan verildiği tahmin edilmektedir.
Mescit halk
tarafından 1938-1939 yılında yenilenmiştir. Mescidin yerinde bulunan eski
binanın çok daha gerilere gittiği tahmin edilmektedir, Mescit, Sungur Bey veya
Sungur Ağa adında bir zat tarafından yaptırılmıştır. Mahalle de adını bu zattan
veya aynı adı taşıyan mes-citten almıştır. Şehir içinde bir de Sungur Hamamı
vardır. Hamam günümüze gelememiştir.
Üzerindeki
kitabeye göre, İlhanlı Sultanı Ebu Said Bahadır Han için Musul’da yaptırılan
meşhur Nisan Tası’nın, 1333 yılında, Dergâh’a hediye edilmesini sağlayan, Emir
Sungur Ağa, bu Sungur Ağa’mıdır kesin olarak bilemiyoruz. Fakat tarihî kayıtlar
mahallenin o tarihlerde de var olduğunu göstermektedir. Fakat mahallenin adını
Sungur Ağa adında bir zattan aldığı kesindir. (64)
Mahalle halkının
anlattığına göre, mescidin pencerelerinde tel gerili olduğu için mescide “Telli
mescid” de denilmiştir.Konya Kabristanları arasında adı geçen ve mescidin
kuzeyinde bulunan Sungur Kabristanı da günümüzde mevcut değildir.
Yenişehir
Kadısı Mehmet Efendi'nin oğlu, Meram’da Cemel Ali Dede Türbe ve Mescidi’nin
bulunduğu bölgeye adını veren Şeyh Turut’un soyundan, Osmanlı Dönemi’nin
meşhur Şeyhülislamlarından Hamid Mahmut
Efendi, 1494 yılında Sungur Mahallesi’nde dünyaya geldi. (65)
Vaktiyle
mahallede Konya’nın tanınmış aileleri ikamet etmiştir. Bektaşzadeler,
Kişnişçizade Mustafa Efendi, Ateşimamzade Hacı Mehmet Efendi, Zaptiye Hacı
Osman Ağa, Kalfazade Hasan Efendi, Atar
İsmail Ağa, Kuşakçızade Halil Efendi,
Attar Tahir Efendi, Kaşıkçızade Hasan
Efen-di,Yeleoğulları ve Katırcıoğulları mahallenin seksen-doksan yıl önceki
sakinlerinden bir kaçıdır. (66)
_________________________________
62. Aköz-Ürekli,, a.g. makale s.93.
63. Konyalı, Konya
Tarihi, a.g.e.s. 251, 252, 262.
64. Önder, 1971, s.389.
65. .Nevizade Atai, 243. Abdülkadir Erdoğan, Konya 937,
8/505.
66. A. Nüzhet
Turgut, “Sungur Camii ile
İlgiliBazı İnceleme ve Anılarım”, Cönk, Yeni Gazete Eki, , 17 kasım1999,
s. 171-172
Meşhur
hattatlardan Dayıoğlu Ali Efendi,
araştırmacı yazar, Eski Konya Evleri isimli eserin yazarı Arif Nushet
Turgut da mahallenin eski sakinlerindendir.
Mahallede
mevcut binaların çoğu yenilenmiş, tarihî doku korunamamıştır. Mahallenin 2007
yılında nüfusu, 157’dir.
4.
KARAKURT MAHALLESİ
Mahalle
kuzeyde yeni açılan Furgandede Caddesi, doğuda Sungur, güney ve göneybatıda
Hoşhavanata ve Hoşhavansaatçi mahalleleri ve batıda kısmen yine Furgandede
Caddesi ile çevrilidir. Mahallenin Furgandede Caddesi’nin kuzeyindeki bölümü
Şükran Mahallesi’ne dahil edilmiştir.
Karakurt Mahallesi, Karamanoğlu ve Fatih
dönemlerinden beri, adı resmi kayıtlarda geçen mahallelerden birisidir. (67)
Mahalle 1500 yılında 13 nefer 10 haneden ibarettir.(68) 924//1558 yılı Yavuz
Sultan Selim Döneminin 79 mahallesi arasında yer aldığı gibi, Kanuni Döneminde
6 nefer ve 3 haneden ibarettir. 992/1584 yılı III Murat dönemi sayımında ise
mahallenin mükellef sayısı 14’dür. 1500 yılında mevcut olan bazı mahallelerin
nüfus ve hane sayılarının neden düştüğü bilinememektedir. (68) III Murat
Döneminde mahallenin küçük bir mahalle olduğu anlaşılmaktadır. Önceden Taş
Medrese’nin kuzeyi ve Kızılay Hastanesi’nin bulunduğu alan tamamen
kabristandır. Mahallenin sadece kuzeydoğusunda bir bölüm meskûn durumdadır.
Mahalle adını Nereden Alıyor?
Mahalle
adını, Karakurt Caddesi üzerinde türbesi bulunan Karakurt Baba’dan almaktadır.
Fakat Karakurt Baba’nın şahsiyeti hakkında bilgi bulunmamaktadır. Karakurt Baba
kimdir hangi dönemde yaşamıştır bilinmemektedir. Son dönemlerde türbenin üzeri
ve çevresi açılmıştır. Vaktiyle Karakurt Türbesi’nin yakınında bir zaviyenin
bulunduğu, fakat bunun günümüze gelemediği rivayet olunur.
Karakurt
Baba’nın yeni dikilen kabir taşında mahallenin adı ile ilgili olarak, 1138/1722
senesi şeriye sicilinden bahsedilirse de yukarıda ifade edildiği gibi Osmanlı
kayıtlarında mahallenin tarihinin çok daha eskilere gittiği görülmektedir.
Karakurt
Türbesi’ni kurdeşen olanlar yani vücudu kaşınanlar ziyaret eder. Hasta duasını
ettikten sonra, köşe başında, “Kurt oldum kurdeşen oldum uuu” diye kurt gibi
ulur. Böylece hastanın iyileşeceğine inanılırdı.
Eğitimci
Ahmet Hamdi Gürağaç, Semerciler, Hüsnümollalar, Sancıoğulları, Demirciler,
Uzunefendiler, Ulupınarlar, Sabuncular, Nuzumlalı Hocazade Mustafa Efendi
mahallenin eski sakinlerinden bazılarıdır.
Uzunefendilerden
Yılanlızade Ahmet Efendi, bilgili, kültürlü, sözü sohbeti yerinde bir insandı.
Köklü bir aileye mensuptu. Konya Lisesi kütüphane memurluğundan emekli idi.
Yakın
çevrelerinden oluşan bir sohbet ve arkadaş gurupları vardır. Bilhassa kış
aylarında sıra takip eder, bazen yemekli, bazen yemeksiz toplantıları olur.
Yılanlızade Ahmet Efendi, Ahaveynzade Abdullah Efendi, Aziziye Camii müezzini
Koca İbrahim Ağa, Ahmet Hamdi Gürağaç ve
Kişnişçizade Mustafa Efendi toplantının müdavimleridir. Radyonun, televizyonun
olmadığı günlerde bunlar biri birlerine takılır, şakalaşır böylece hoşça vakit
geçirirler.
_______________________
67.
Konyalı, Konya
Tarihi, a. g. e. s. 248..
68.
Konyalı, Konya
Tarihi, a. g. e. s. 248..
Ahmet
Efendi ve arkadaşlarının en çok takıldıkları da yakın mahalle komşuları Aziziye
Camii müezzini, Ahmet Efendi Vakfı mütevellilerinden İbrahim Efendi’dir.
İbrahim Efendi tas yoğurdunu pek sever. Bir gün önüne tas yoğurdu diye üzerine
çörekotu serpilmiş un dolu bir tas sürerler. İbrahim Efendi tasa kaşığı
daldırıp bir kaşık unu ağzına götürür götürmez, önüne sürülen tasın un olduğunu
anlayınca ağzındaki unu sofraya püskürtüverir. Herkesin üstü başı un olur.
Sofrada bulunanlar İbrahim Efendi’nin bu tepki ve haline katıla katıla gülerler
Eskiden evlerde çeşme ve lavabo olmadığı için
yemekten sonra evin çocuklarından birisi, misafirlerin önünde bir leğençe
dolandırarak ve küçük bir ibrikten ellerine su dökerek misafirlerin ellerini
yıkamaları sağlanırdı. Atalarımız çok nezih insanlardı. Leğençenin içinde,
sabunlu su görünmesin diye, leğençenin üzerinde delikli bir kapak bulunur,
kapağın ortasında da sabun koyacak bir yer olurdu.
Bir gün yemekten sonra, evin çocuğu
öğretildiği şekilde leğençeyi önce
İbrahin Efendi’nin önüne getirir. Fakat ev sahibi, leğençenin üzerine sabun
yerine, sabun şekline sokulmuş, bir turp parçası koymuştur. Çocuk su döker,
İbrahim Efendi, turpu köpürtmek için uğraşır, fakat sabun bir türlü köpürmez.
İbrahim Efendi neden sonra işin farkına varır. Öfkeyle turp parçasını ev
sahibinin kafasına fırlatır. Odada bulunanlar bu duruma kahkaha ile gülerler.
Bir
gün kayınpederim Ahmet Hamdi Bey, o sıralarda ilkokula giden bizim hanımı
Yılanlızade Ahmet Efendi’ye gönderir. Kızına da, “ Ahmet Amca’na sor bakalım bu
akşam oturma sırası kimde imiş?” der.
Kapıya
Ahmet Efendi çıkar. Hanım, “Babam bu akşam sıranın kimde olduğunu soruyor”
deyince, Ahmet Efendi sadece, “Güççük üzüm” der, başka bir şey demez. Kızcağız
da bunun ne demek olduğunu soramaz. Bizim hanım eve döner babasına, “Ahmet
amcaya sordum, ‘güççük üzüm’ dedi, başka bir şey söylemedi” deyince kayınpeder,
“Haa sıra kişnişçilerde imiş” der.
Şakaları
saymakla bitmez, Turpu şeker büyüklüğünde keserler. Fakat turpları tabağa
koymaz, çayın içerisine atarak misafirlere öyle ikram ederler. Misafirler çayı
karıştırırlar, ama şeker bir türlü erimez. Çok sonra bunun oyun olduğunun
farkına varırlar. Tabii bu şakalar gelip
geçicidir. Bundan sonra esas ilmi ve tasavvufî sohbetler başlar.
Yılanlızade
Ahmet Efendi’nin oğlu, uzun yıllar Yeşilay Konya Şubesi başkanlığında bulunan
Şakir Arıtan Bey’de bizim yakın arkadaşlarımızdandı. O da babası gibi latifeyi
sever, hepimize takılır, şakalar yapardı. Bir gün yaptığı ağır bir şaka
yüzünden, onu çetnevir cezasına çarptırmış ve kendisini de annesi Hamide
Hanım’a şikâyet etmiştik. Geçen yıl Konya İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’na
getirilen Ahmet Saim Arıtan Bey de, Şakir Bey’in yeğeni olup, o zamanlar o da,
sevimli küçük bir çocuktu.
Bir
zamanlar Şakir Bey, İsmail Ünüvar ve fakir birlikte satranç partileri düzenler
evlerde geç vakitlere kadar oturduğumuz olurdu. Bir akşam bizim Kalecik
Mahallesi’ndeki evimizde satranç oynadığımız bir gün öyle dalmışız ki, gecenin
nasıl geçtiğinin farkına bile varamamışız. Bir de baktık ki, sabah ezanları
okunuyor. Hep beraber kalktık, abdest alıp Kapı Camii’ne sabah namazına
gittik. O gün birkaç saatlik uyku ile
idare etmek mecburiyetinde kalmıştık.
Bir
akşam otururken, Şakir Bey, bir şeyler anlatıyor, arkadaşlar da dinliyordu. Bu
arada çaylar geldi. Şakir Bey çayına iki şeker attı, konuşmasına devam etti.
Rahmetli İsmail Ünüvar arkadaşımız, Şakir Bey’in çayına çaktırmadan iki-üç
şeker daha attı. İsmail Bey çayından bir yudum alıp, “Şeker de amma tatlıymış
haa…” dedi. Bu sırada çayından bir yudum da Şakir Bey çekti. “Hakikaten yahu bu
nasıl tatlı şekermiş?” deyince
arkadaşlar, kahkahayı bastı.
Ne
günlerdi o günler… Gerçekten özlüyor o günleri insan… İnsanlar arasında
inanılması güç bir dostluk vardı.
Merhum
Şakir Bey’in annesi Hamide Hanım da tam bir Osmanlı hanımefendisi idi. Aynı
mahallede kapı dibi komşuları Av. Yüksel Ulupınar’ın annesi de öyle idi. Onları
yetiştiren nasıl bir toplum ve kültürdü, hâlâ hayret ederim. Eskiden her mahallede böyle birkaç Osmanlı
hanımefendisi bulunurdu.
Günümüzde
mahalle tamamıyla ticari alan içerisinde kalmış, tarihi doku tahrip olmuştur.
Mahalle’nin bölünmeden önce 2007 yılında nüfusu, 299’dur
5.
UBEYT MAHALLESİ
Doğusunda
ve kuzeyinde Tarhana, Batısında
Hacıfettah Kabristanı, güneyinde Gurbucedit ve Fahrünnisa (Şimdi Çaybaşı)
mahalleleri ile çevrilidir.
Mahalle
924/1518 yılı Yavuz Dönemi Mahalle Yazımı’nda, 79 mahalle arasında yer almakta,
Kanuni Döneminde iki nefer ve bir haneden ibarettir. (69) Bu durumdan o
dönemlerde Hacıfettan Kabristanı’nın doğu tarafının tamamen hali bir yer olduğu anlaşılmaktadır.
III. Murat Döneminde, 992/1584 yılında mahallenin mükellef sayısının 25’e
ulaştığı görülmektedir.(70) Mahallenin
adının nereden geldiği bilinmemekle beraber, mahalle sınırları içerisindeki
mescidin Ubeyd Mescidi adını taşımasından mahallenin adını, mescitten aldığı
düşünülebilir. Mescit Tahtatepen sokağı üzerindedir.
Üzerinde
yapılış tarihi 1860 olarak gösterilmiştir. Mscidin ilk yapım tarihi daha
gerilere gidebilir. Mescit ahşap mescit tiplerindendir. Son zamanlarda restore
edilmiştir.
Hacıfettah
Kabristanı’nın güneyi, Ubeyt mahallesi’ne dahilken sonradan bu sokak Çaybaşı Mahallesi’ne dahil
edilmiştir.
1264/1847-1848
tarihli ve 148 numaralı Konya Şeriye Sicili’nde 148 mahalle arasında adı
geçmemektedir. Bu durum, o dönemde mahallenin adının değiştiği, sonradan tekrar
aynı isimle anılmaya başlandığını düşündürmektedir.
Diğer
mahallelerde olduğu gibi bu mahalle sakinleri arasında da çok büyük
değişiklikler
olmuş, tarihî doku büyük ölçüde tahrip olmuştur. Mahalle hakkında fazla bilgi
bulunamamıştır.
Mahallenin
2007 yılında nüfusu 233’dür.
________________________
69. Konyalı Konya Tarihi, a.g.e. s.250
70. Konyalı Konya Tarihi, a.g.e. s. 253.
6-7. HOŞHAN
VE HOŞHAVAN SAATÇİ MAHALLELERİ
Hacı
Fettah Kabristanı’nın kuzeyinde yer alan bu mahalle bölgenin en eski
mahallelerinden birisidir.1518 yılında mahalle, 8 nefer, 6 haneden ibarettir.
(71) Kanuni Dönemi tarihsiz bir İl Yazıcı defterine göre mahalle, 20 nefer ve 14 haneden ibarettir. 992/1584
yılında III. Murat döneminde ise mükellef sayısı 71’ e yükselmiştir. (72) Hoşhan
Mahallesi bu dönemde Konya’nın üçüncü büyük mahallesi durumundadır. Mahalle
bundan sonra Hoşhavanata ve Hoşhavansaatçi adıyla iki mahalleye bölünmüş ve
mahalleler yazıldığı gibi, Hoşhavan şeklinde telaffuz edilmeye başlanmıştır.
12641847-1848
yılı temettüat defterinde Hoşhavan Saatçi mahallesi beş gurupta 27 mükellef vergilendirilmiştir,
(73)
Mahalleler,
Hacıfettah Mahallesi adı altında birleşinceye kadar, Hoşhan Mahallesi’nin doğusu Hoşhavanata, batı
tarafı ise Hoşhavansatçi adlarıyla anılmıştır.
Hoşhavanata
Mahallesi’nin bir Sokağı’nın adı, Ebubekir Çelebi Sokağı’dır. Bu sokak Tarhana
Mahallesi’nde Şirzat Hatun Sokağı ile kesişir. Şirzat Hatun da Ebubekir
Çelebi’nin eşidir. Bu iki ismin bu mahallelerle bir ilgileri var mı,
bilemiyoruz. Eski sokak isimleri şimdiki gibi değildi. Bir anlam ifade ederdi.
Bu iki ismin mahalle ile ilgisini çözmek mümkün olmadı. Fakat Konya’da bu iki isimle ilgili olarak anlatılan bir
menkıbe günümüze kadar gelmiştir. Menkıbe özet olarak şöyle:
Dördüncü
Murat, 1636 Nisan ayında Konya’ya gelişinde ordu, 40-50 kilometre uzakta
iken öne geçer ve doludizgin Konya’ya gelir. Önce, Zindankale’ye uğrayıp,
Konya’yı haraca kesen dört zorbanın başını vurdurduktan sonra, atını İç Kale’ye
doğru sürer. Tahta köprüyü aşıp tepeye doğru tırmanmaya başlar. O dönemlerde
kalelere atla çıkmak yasaktır. Yaşlı ve tecrübeli kale dizdarı:
“-
Bire yolsuz, attan in, yaya yürü. Burası padişah kalesidir, atla çıkılmaz.”
IV. Murat, adına
yapılan bu ihtardan hoşlanır, fakat cevabını dizdarın yanına varınca
verir;
“ -Bire koca, gevezelik yapıp durma, tut
padişahın atını!”
Dizdar
ne büyük bir tehlike atlattığının farkındadır. Hemen padişahın ayağına kapanır.
Padişah:
“-Bire
Koca, karnım aç nerede biraz yiyecek buluruz?” deyince, dizdar sultanın önüne
düşüp onu doğruca Dergâh’a götürür. Postnişin Ebubekir Çelebi, sultana mükellef
bir sofra hazırlayıp karnını doyurur.
Bundan
memnun kalan IV Murat, Dergâh Mutfağı’na Soğla mahsulünden yıllık bin kuruşluk
bir gelir bağışlar. Ordu Konya’ya girince de IV. Murat, Çelebi Efendi’ye birkaç
samur kürk yollar. Çelebi Efendi bundan büyük sevinç duyar. Fakat eşi Şirzat
Hatun olgun, aynı zamanda da zeki bir hanımdır. Kocasının sevincine ortak olmaz
ve şöyle der:
“-Çok
sevinme, Osmanoğulları bir eliyle verdiğini öbür elleri ile geri alır. Bu
kürkleri giyip de eskitme, yarın hesap sorulursa sıkılırsın” diye eşine
takılır.
_______________________
71.
Aköz-Ürekli,
a.g.makale s. 95.
72.
Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s.254, 259.
73.
Sarıköse a.g.e.
s. 76.
Aradan
üç yıl geçer. Ebubekir Çelebi, samur kürkleri bir tagallüp vasıtası gibi
kullanıp, Soğla’yı haraca bağlar. Ora
halkından senede bin kuruş yerine, beş bin kuruş sızdırır.
Çelebi
Efendi, 1638 yılı Haziranında IV. Murat’ın tekrar Konya’ya geleceğini duyunca,
büyük bir sevince kapılır. Sultandan yeni ihsanlar göreceğini umar. Büyük bir kalabalıkla sultanı karşılamaya
koşar. Sultan o sırada Bolu Beyi Abdi Paşa ile Yenişehir Beyi Şemsi-zade’nin
boynunu vurdurmakla meşguldür. Gözü
Çelebi Efendi’ye takılan sultan öfkeyle gürler:
“-Bire melun, bana iki lokma et yedirdin diye
Soğla halkının derisini mi yüzeceksin?” Bu hiddet karşısında ne diyeceğini
şaşıran Çelebi Efendi başının derdine düşür. Başı önüne düşmek üzere iken,
Çelebi Efendi’ye acıyan, Şeyhülislâm
Yahya Efendi ile silahtar Mustafa Efendi, vaziyetin vahametini kavrayıp sultanı
yatıştırmaya çalışır ve bunda da muvaffak olurlar. Çelebi Efendi, uzak bir
yerde ikamet etmek şartıyla kellesini kurtarır.
Çelebi
Efendi, sade bir külah ve bir beygir üzerinde Konya’dan uzaklaştırılırken,
Çelebi Efendi’nin nesi var, nesi yoksa
el konur, malları müsadere olunur. Dördüncü Murat tatmin olmamıştır. Şirzat
Hatun’u getirtip hazinelerin yerini yoklamaya çalışır. Şirzat Hatun acı acı
tebessüm ederek:
“-
Şevketlü sultanım, elimde ve evimde kalan hazineler, üç yıl önce verdiğiniz üç
samur kürkten ibarettir. Bunların değeri bizce pek yüksektir. Eğer sizce de
öyle ise hemen getirip teslim edeyim.” deyince
sultan yumuşar, mal müsaderesini kaldırır ve Çelebi Efendi’nin İstanbul’da ikametine izin verir. Şirzat
Hatun’un latifesi böylece gerçek olmuş olur. (M. Tunhan Tan, “Şirzat Hatun”
Konya, S. 43, s. 43-45, Ağustos 1936)
Hoşhan Mahallesi adını, 2009 yılında yapılan
değişikliğe kadar adını korumuştur.
Selçuk
Es kaynak göstermeden ifade ettiğine göre Hoşhan, Celaleddin Karatay’ın sadık
kethüda-larından birisidir. Asıl adı, Burhan Dede’dir. Uluurmak Burhan Dede
Türbesi’nde yatan zat bu zattır. (74)
Hoşhavansaatçi
Mahallesi, adını mahalledeki mescitten aldığı anlaşılmaktadır. Mescit
üzerindeki tarihe göre, 19. yüzyıl sonlarına doğru yapılmıştır.
Konya’nın
tanınmış ailelerinden Bayramzadeler ile Hacıfettah Camii’nin kuzeydoğusundaki
ev sahipleri de Hoşhavanata mahallesi halkındandır.
Hoşhavansaatçi
Mahallesi’nin kuzey köşesinde
Kullukların evi uzun yıllar Necatibey İlkokulu olarak kullanılmış, daha sonra
Taşhan’ın kuzeyindeki yerine taşınmıştır. Nuzumlalızade hattat Hacı Mustafa
Efendi, Gazeteci Mustafa Ataman
Hoşhavansaatçi mahallesi halkındandır. Mescidin karşı köşesinde Demirci
tüccarlarından Kömürcü Ahmet (Öztuzcu) Efendi’nin evi Kömürcü İş Hanı haline
getirilmiştir. (75).
2007
yılı nüfus sayımında Hoşhavanata Mahallesi’nin nüfusu 264, Hoşhavansaatçi Mahallesi’nin
nüfusu ise 132’dir.
______________________
74. Es, Muhtasar, (Uz) 1/183.
75. Mustafa Gürapaydın (1950), Kamil Uyar
(1941) ve Hacıfettah Mahallesi muhtarı, Fahreddin Kadıoğlu (1962) ile 31.12.
2011 tarihli görüşme
8.
ULUĞBEY MAHALLESİ
Doğusunda
Karakurt, kuzeyinde Muhtar ve İhtiyareddin, batısında Sahibata, güneyinde Emir
Halil ve Sahibata mahalleleri ile çevrilidir. Mahallenin eski adı, Ölübekledi
(Öylebekle)’dir. Muhtelif kaynaklarda ve şeriye sicillerinde Ölübanladı,
Öylebanladı ve Öylebekledi adlarıyla da anılmıştır. Bu farklı isimlerin okumu farkından kaynakladığı tahmin
edilmektedir. Mahallenin tarihi,
Selçuklu dönemine kadar gitmekte, Karamanoğlu ve Fatih dönemi mahalleleri
arasında yer almaktadır.
Mahalle, Kanuni Döneminde 33 nefer, 8 haneden ibaretken, 992/1584 yılında
III. Murat döneminde mükellef sayısı 49’a yükselmiştir. (76)
Menkıbeye
göre, mahallede kendi halinde, erenlerden bir zat varmış. Mahallede biri vefat
edince cenaze musalla taşında iken veya kabristana götürülürken tabutun yanına
yaklaşır ve ölünün kulağına, “Senin de ervahına yuh olsun” diye bağırırmış.
Halk o zatın bu davranışını meczup diye ciddiye almaz, güler geçerlermiş. Gün
gelmiş, bu zat da vefat etmiş. Cenazesi kaldırılırken mahallenin gençlerinden birisi,
tabuta yaklaşıp, “Senin de ervahına yuh olsun” diye bağırınca, erenler başını
tabuttan kaldırıp, “Eğer onlar gibi gidiyorsam, bana da yuh olsun” demiş ve
tekrar tabuta başını koymuş. Bu durum karşısında halk, “Ölü belinledi” demiş ve
mahallenin adı, o olaydan itibaren Ölübanladı veya Ölübekledi şeklinde anılmaya
başlamış. Sahibata Caddesi üzerinde bulunan ve mahallenin adıyla anılan
kabristan da günümüzde mevcut değildir. (77)
Yeni
açılan Furkandede Caddesi mahalleyi ikiye bölmüş, bir zamanların meşhur Gazezler Tekkesi ve Kabristanı günümüze
gelememiştir. Gazezler Mescidi ile Kömürcüler Mescidi cadde üzerinde ve Şükran
Mahallesi sınırları içerisinde kalmıştır.
Gazezler Mescidi’nin güneybatısında halen küçük bir kabristan bulunmaktadır.
Mahallenin
eski sokaklarından Güzle Sokağı Bağlantı Sokağı olmuş. Terzi Mehmet ve oğlu
Recep Hicranlı Güzle sokağın sakinlerindendir. Güzle Sokağı’nın bir tarafı Emir
Halil Mahallesi’ne bir tarafı ise
Uluğbey mahallesi’ne dahildir.
Hattat Ömer (Şensoy) mahallenin yetiştirdiği değerlerdendir.(78)
Firik
döneminden kalma bir kısım ailelerin bu mahallede yaşadıkları ve sonra bunların
da yok oldukları söylenir.
Mahallenin
2007 yılında nüfusu 440’dır.
___________________________
76.
Konyalı, Konya
Tarihi, 1964, 251.
77.
Mehmet Emiroğlu,
Geçmişin Penceresinden, Konya 190202, s. 163-264
78.
Mustafa
Gürapaydın (1950), Kamil Uyar (1941) ve Hacıfettah Mahallesi muhtarı, Fahreddin
Kadıoğlu (1962) ile 31.12. 2011 tarihli görüşme.
9.
TARHANA MAHALLESİ
Mahalle
doğusunda Bordabaşı, kuzeyinde Şıhahmet ve Sungur, batısında Hacıfettah
kabristanı, güneyinde Übeyt Mahalleleri ile çevrilidir. Çevresindeki
mahallelerde olduğu gibi, Tarhana Mahallesi de tarihî mahallerden birisidir.
Mahalle, 992/1584 yılında III. Murat Döneminde, 17 mükelleften ibarettir. (79)
Mahallenin bu tarihten önce Osmanlı mahalle politikasına uygun olarak
çevresindeki mahallelerden birisinden ayrıldığı düşülebilir. 1923 yılında Konya
ve Rehberi’nin eki olarak verilen haritasında, Übeyt ve Tarhana mahalleleri, Hacıfettah
Mahallesi olarak gösterilmiştir.
Mahallenin Adı nereden Geliyor?
Mahallenin
adının, Selçuklu dönemi devlet adamlarından Turhan Sultan’dan geldiği rivayet
edilir.Fakat bu Turhan Sultan’ın kimliği hakkında bilgi mevcut değildir.
Cumhuriyet’in
kurulmasını müteakip mahalle mekteplerinin kapatılmasından sonra, Alemdar
Mustafa Paşa İlkokulu, Tarhana Mahallesi’nde Kullukların evinde açılmıştır. Bu
ev de Yazıcızade Sokağı’ndadır. Mektebin
hocaları Arapkirli Ahmet Efendi,
Bozkırlı Mustafa Efendi ve Veli Sabri Uyar’dır.(80) Veli Sabri Uyar,
Konya kültürüne büyük hizmeti geçmiş değerlerimizden birisi idi.
Tarihî
Tarhana Mescidi de, Şirzat Hatun Sokağı üzerindedir. Mescidin güney tarafında
küçük bir hazire vardır.
Konya’nn
tanınmış pek çok ailenin evi bu mahallededir. Belviranlı Kaşıkçı İsmail
Efendi’nin, Nuzumlalı İsmail Hakkı Efendi’nin, Sürmelilerin, Dr. Ali Öğüldü’nün
babası Hacı Muzaffer Öğüldü’nün evleri de aynı mahallededir.
Kaşıkçı
İsmail Efendi, köklü bir aileye mensuptur. Tahtatepen Camii’nde uzun yıllar
görev yapmıştır. Oğlu Dr. Ali Kemal Belviranlı, Konya kültürüne büyük hizmeti
geçen değerlerimizden birisidir. Zamanla
genişleyen aileden çok değerli insanlar yetişmiştir. (81)
_________________________
79. Konyalı,
Konya Tarihi, a.g.e. 255.
80. Mahmut
Sural, “Veli Sabri Uyar’ın Defterlerinden”, Konya’nın Sesi, 11. 4. 1978
81. Uz, “Hacı
Fettah Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, Konya 2012, s.81.
10.
HOCAFARUK MAHALLESİ
Hacıfettah
Mahallesi’nin en batı sınırında yer alan mahalle Hocafaruk Mahllesi’dir.
Mahalle doğuda Emirhalil, kuzeyde Sahibata, batıda Aksine, güneyde yine
Emirhali ve Aksinne mahalleleri ile çevrilidir. Uzun Harmanlar Caddesi
kuzey-güney istikametinde mahallenin ortasından geçmektedir
Mahalle,
1584 yılı, bu yıl dahil, hiçbir resmi mahalle listesinde yer almamaktadır. (82)
Mahallenin adı Nereden Geliyor?
Mahalle
adını muhtemelen Hacı Ferruh (Akçagizlemez)Mescidi veya mescidin banisi Emir hacı Ferruh’tan almıştır. Fatih Dönemi 881/1476 yılı tahrir, 1530 yılı
Muhasebe Defteri, 970-971/151562-64yılları Konya Şeriye Sicili ve III Murat
Dönemi, 992/1584 tahririnde Hacı Ferruh ve Hoca Faruk ayrı ayrı
zikredilmekte1642 yılı avarız kaydından itibaren de Hacı Ferruh adına
rastlanmaktadır.
İ.
Hakkı Konyal ı Hoca Faruk Mahallesi’nin adını halkın, , Hacı Ferruh’un Hoca
Faruk olarak yanlış telaffuzuna bağlasa
da; yukarıda zikredilen tarihî belgeler
Hoca Ferruhve Hoca Faruk’un ayrı ayrı iki mahalle olabileceğini veya mahallenin
çift isimle anıldığını akla
getirmektedir. Hakeza Emir Halil Mahallesi de Hoca Faruk Mahallesi ile aynı
zaman döneminde görünmeye başlamıştır.
Emir
Halil Mahallesi ile birlikte çevresindeki mahallelerin, III. Murat Dönemine kadar bütün mahalle
listelerinde yer almalarına rağmen bu iki mahallenin listelerde yer almaması,
bu iki mahallenin daha önce başka isimlerle anılmış olabileceğini akla
getirmektedir.
Tarihî
Taşcami (Akçagizlemez) ve Emirhalil Mescidi, Hocafaruk Mahallesi sınırları
içerisinde yer almaktadır. 1661 yılı şeriye sicilinde ve daha sonraki tarihli
şeriye sicillerinde çeşitli sebeplerle mahallenin sıkça adı geçmektedir.
Mahallenin,
2007 yılı nüfus sayımında nüfusu 755’dir.
Bölgede mahalleler ve sokaklar iç içedir.
Hoşhavanata Mahallesi ile Tarhana Mahallesi arasındaki Nabi Sokağı’nın bir tarafı
Hoşhavanata, karşı tarafı ise Tarhana Mahallesi’ne dahildir. (83)
Mustafa
Ataman’ın vefatından sonra adı, Emir Halil Camii’nin doğusunda bir sokağa verilmiştir. Bu sokak Emirhalil Mahallesi ile
Hocafaruk Mahallesi’ni biri birinden ayırır.
Hacıfettah
Mahallesi olarak birleştirilen küçük mahalleler o kadar iç içe ve sınırları o
kadar değişmiştir ki, yakın bir gelecekte bu mahalleleri biri birinden ayırıp,
tarihlerini yazmak
mümkün
olmayacaktır.
___________________________
82. Konyalı,
Konya Tarihi, a.g.e. s. 248-262; Aköz-Ürekli,
s. 92-102.
83. Uz, “Hacı
Fettah Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, Konya 2012, s.81.
AYANBEY
MAHALLESİ
Meram’ın seçkin ve tarihî
mahallelerinden birisi olan Ayanbey Mahallesi, doğusunda kısmen Kirazlı ve Hacı
Şaban, kuzeyinde Seâam Mahallesi ve Yeni Meram Yolu, güneyinde Meram Çayı ve
Eski Meram yolu ile çevrilidir. Vali Konağı ve tesisleri mahallenin batı
sınırları içerisindedir.
Mahalle Adını nereden Alıyor?
Resmi kayıtlardan
anlaşıldığına göre mahalle adını Ayanbey ailesinden almıştır. Ayanbey ailesinin
yazlık konağı Ayanbey Camii’nin yakınında, kışlık konakları da Mevlâna
civarında Ayanbey Sokağı’ndadır.
Aynı mahallede yer alan
Ayanbey Camii, üzerindeki kitabeye göre Ayanbeyi Memiş Paşa tarafından yaptırılmış,
1896 yılında ise Süleyman Bey tarafından tamir ettirilmiştir. Cami, 1976 yılında mahalle halkı tarafından
yeniden onarılmıştır.
Anlatılanlara göre
Ayanbeyler, Oğuz boyuna mensuptur. Malazgirt Savaşı’ndan sonra Konya’ya gelen aile, devlet tarafından orduya
at yetiştirmek üzere Ovakavağı’na
yerleştirilir. Daha sonraları Konya’da vergi toplamak üzere görevlendirilirler.
Ayanbeyler yine bu mahallede geniş bir alanı, cirit oyunları için tahsis
etmiştir. Tapu kayıtlarından öğrendiğimize göre, yine bölgede geniş bir
çiftlikleri vardır. Halen Mahalledeki Cirit Sokağı bu hatıranın bir kalıntısı
olsa gerektir. (84)
Konya Şeriye Sicillerinde
.17. yy. ortalarından beri adı geçen Vadi-i Meram’da Ceritiçi Mevzii ve
ırmağının bu bölgede ve Cerit Sokağı’nın kuzey tarafında olması gerekir. Başka
manalara da gelen cerit kelimesi esas ciritle ilgili bir kelimedir.
Anlatılanlara göre her yıl Meram’ın Selam Mahallesi’nde, devlet erkânı ve halkı
selamlayarak gösterilerine başlayan oyuncular, cirit alanında oyun ve maharetlerini
sergilerler. Resmi kayıtlar,
anlatılanları doğrulamaktadır. (84)
Ayanbey soyundan ve son devlet
görevlilerinden Süleyman Bey, bir olay
dolayısıyla Konya dışına sürgün edilmiş. Ve sürgün sırasında orada vefat
etmiştir. Ailenin adını taşıdığı mahallede mülkleri kalmamıştır. Ailenin bir
bölümü Konya’da, diğer bir bölümü ise İstanbul’da yaşamaktadır. İşin ilgi
çekici tarafı, aynı kökten gelen bu iki aile biri birini tanımamaktadır.
Günümüzde 364 hane olan
mahallenin, 320 seçmeni vardır. Mahalle muhtarının anlattığına göre, eski bir
geleneği devam ettiren mahalle sakinlerinin bir kısmı, kışları şehre indiğinden
seçmen sayısı, hane sayısına göre düşüklük göstermektedir. (85)
Mahallenin tek eğitim
kurumu eski adıyla Meram, yeni adıyla Mehmet Katırcı İlköğretim okuludur. Mahalle, son değişiklikte adını korumuştur.
_________________________________
84. KŞS,
(Sak), 2003,0/212; KŞS, (Sak), Konya
2007, 11/10,111.
85. Mahalle
muhtarı Ömer Faik Noras (d. 1961) ile 13.07. 09 tarihli görüşme.
Cimcimelerin tarihî bağı
mahallenin sınırlarında olup, Cirit Sokağı’ndaki tarihî konak yıkılmak
üzeredir.
Derviş Bekiroğulları, Hacı
Rızalar, Etyemezler, Pabıcıbüyükler, Kavutoğulları, Ketenciler, Soğancılar,
Meteoğulları, Pehlivan Faruk (Nazıroğulları), Hattat Nazıroğulları, Tantavi
Mustafa Efendi, Mumcular, Yardımcılar (avukatlar), Batmanlar, Takvalar ,
Noraslar (Lolarslar) ve Altıoklar
mahallenin eski ve köklü sakinlerinden bazılarıdır.
Zamanla bölgede toprak
parçalanıp, bölünmüş, yeni oluşan parsellere yazlık evler inşa edilmiştir. Şimdi Konya’nın tanınmış esnaf ve
sanayicilerinden, Kolanyacılar,
Buzhanlar, Necati Çekirdekçi, Özler,
Odacılar, Alaybeyleri ve Halil İbrahim Sayar ise mahallenin yeni
sakinlerindendir.(86)
Mahallenin 2007 yılında
nüfusu 307’dir.
86. Uz,
“Ayanbey Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, 2010, 1/357-358.
DURUNDAY MAHALLESİ
Meram’ın güney batısında
yer alan Durunday, doğuda Lalebahçe, ve Karahüyük, kuzeyde Yorgancı mahalleleri,
batıda Dutlu Caddesi ile çevrilidir. Mahalle, Yavuz Selim, Kanuni ve III Murat
dönemi Konya mahalle listelerinde yer almadığı gibi, 19. yüzyıl ortalarına
kadar Konya Şeriye sicillerinde de adına tesadüf edilmemektedir. Mahalle
eskiden Meram’ın eski bir mevki ve mevzii durumundadır. Mahalle, 1848 yılı temettü defterinde
vergilendirilen mahaller arasında görülmektedir.(87)
Mahallenin adı nereden geliyor?
Mahalle adını, Türkiye
Selçukluları dönemi devlet adamlarından Seyfeddin Torumtay’dan almaktadır. Seyfeddin
Torumtay Sultan Alâeddin’in azatlı kölelerinden aynı zamanda sultanın
beylerbeyi, tanınmış kumandan ve atabekidir. Seyfeddin Torumtay’ın bu bölgede
bir çiftliği vardır. Bundan dolayı bu bölge asırlar boyu hem halk arasında hem
de resmi kayıtlarda, Durunday mevkii veya mevzii olarak anılmış 19. yüzyıl
ortalarından ibaren de bölge Durunday Mahallesi adıyla tanınmaya başlamıştır.
Seyfeddin Torumtay, 677/1278 yılında vefat etmiştir. Konyalı
Vefat tarihini 679/1280 olarak verir. Türbesi Amasya’da adıyla anılan külliye içerisindedir. (88) .
Konyalı, Seyfeddin
Torumtay’ın bağının sonradan Sadreddin Konevi vakıfları arasına
geçtiğinden ve bağın adının büyük bir yöreye verildiğinden bahseder.(89)
Burası
Selçuklular döneminde gül ve lale bahçeleri ile dolu olup oldukça mamur
bir bölgedir. Aynı bölgede bulunan Dörtokka Mevzii ve Mahallesi’nin resmi
kayıtlarda daha erken dönemlerde adı geçmektedir.
Bir zamanlar bağlık ve
bahçelik bir yer olan Durunday ve Yorgancı mahalleleri son 30-40 yıl içerisinde
büyük gelişme göstermiş, günümüzde site
ve yazlık evlerle dolmuştur.
Anasultan Kabristanı,
Anasultan Sarnıcı, askeri alan, Gençlik
İlköğretim Okulu, önceleri Trafik Bürosu, şimdi Dutlu Polis Karakolu, üç cami
bölge sınırları içerisindedir. Başka tarihî bir eser bulunmamaktadır.
Durunday, 148 numaralı
Şeriye Sicili’nde, görüldüğü şekilde, 1848-47 yılında dört sınıfta, on beş kişi
olarak vergilendirilmiştir. Durunday/Toruntay, eski bir yerleşim yeri olmasına
rağmen, 1872 yılı Konya Salnamesi’ne göre, köy statüsünde olup, nüfusu 67, hane
sayısı ise 27’
dir. 2007 yılında mahallenin nüfusu, 3027 olarak tespit edilmiştir.(90)
____________________________
87. Sarıköse, a.g.e. s. 2215-216.
88. Konyalı, Konya Tarihi, a.g.e. s. 499,
89. Konyalı Konya
Tarihi, a.e. s. 781.
90. Uz, “Durunday Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, Konya
201, 3/136-137.
AŞKAN
MAHALLESİ
Günümüzde Meram’ın en
seçkin mahallelerinden birisi olan Aşkan Mahallesi, doğuda Necip Fazıl
Mahallesi, güneyde Yeni Meram Caddesi, kuzeyde Yaka Caddesi, batıda Kürden
Mahallesi ile çevrilidir. Mahallenin sınırı kuzeydoğuda Emirgan Sitelerine
dayanır. Yeni Meram Yolu’nun 1937-1938 yıllarında açılması ile güneydeki
arazilerinin bir bölümü mahalle dışında kalmıştır. Eskiden Meram Araştırma
Hastanesi ve Ateşbaz Veli Türbesi mevkiin sınırları içerisindedir. Doğuda
Piyale Sokak, batıda Kumluk Sokak bugünün sınırlarını teşkil eder.
Mahalle Adını Nereden Almıştır?
Mahalle adını Aşkan
Camii’nin hemen batısında Orta Irmak’ın kenarında kabri bulunan Aşkan Baba’dan almıştır. Aşkan Baba’nın kim
olduğu, hangi dönemdi yaşadığı ve ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir.
Mahalle sakinlerinin anlattığına göre Aşkan Baba, keramet sahibi ergin ve olgun
bir kişidir. “Aşkan” ise Arapça âşık’ın çoğuludur ve telaffuzu “Âşıkân”
şeklindedir. Aşkan Baba’nın kabri bakımsız bir durumdadır. Mahalle’nin Meram
Çarşısı’ndan başlayıp Sedirlere kadar inen ve Şehir Irmağı da denilen Orta
Irmak, asırlar boyu çevresine hayat vermiştir. Mahalle mescidinin de ne zaman
yapıldığı bilinmemektedir.
Cami ile Aşkan Baba’nın
kabri arasında bir hayli mesafe bulunmaktadır. Acaba vaktiyle cami ile kabir
arasında bir zaviye mi bulunmakta idi.
Aşkan Baba bu zaviyenin haziresinde mi metfundu? Sorularını akla
getirmektedir.
Bir başka rivayete göre,
Selçuklu Döneminde kıvrıla kıvrıla giderek Konya’yı Meram’a bağlayan yollardan
birisi Aşkan Yolu’dur. Hazret-i Mevlâna ve âşık dostları Meram’a bu yoldan gidip geldikleri için semtin adı
Âşıkan’a çıkmış. Daha sonra adı,
“Hıyaban-ı Âşıkân” olarak ünlenmiş. Yine rivayete göre Aşkan Baba’nın bulunduğu
yerde Âşıklar Hanı denilen bir han, “Hankâh-ı Âşıkân” varmış. (91)
Konya Şeriye
Sicilleri’ndeki kayıtlara göre Aşkan, 18. y.y. başlarında Meram’ın bir mevzii,
mevkii durumundadır. 1960’lı yıllara
gelindiğinde Aşkan’ın hane sayısı sadece otuz civarındadır ve Kürden Mahallesi
sınırları içerisinde yer almaktadır.
Yeni Meram Yolu’nun
açılması bölgenin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Aşkan mevkii, 10.9.1964
tarihinde mahalle sakinlerinin talebi
üzerine, Kürden’den ayrılarak müstakil bir mahalle durumuna getirilmiştir. Hane
sayısı kırk civarındadır. İlk mahalle muhtarı da Tevfik Küçükkartallar’dır.
Nuri İyisoy, Lort Tevfik,
Sancıoğulları, Dişikitliler ve Ahaveynler mahallenin eski sakinlerinden ve tanınmış ailelerden bazılarıdır.
________________________
91.
Kamil
Uğurlu, Konya Şehrengizi, Konya 2003, s. 291-299.
Cumhuriyet’in ilk
yıllarında meskenler sadece Aşkan Caddesi üzerinde ve mahdut sayıdadır. O
dönemde bölgede sadece Aşkan Camii bulunmaktadır. Caddenin bilhassa kuzey
tarafı Yaka Caddesi’ne kadar bağlık bahçelik tamamen boş araziden ibarettir.
Daha ötesi Alavardı Mahallesi’nin
bulunduğu bölge ise tamamen Hocacihanlılara ait kum bağlarından ibarettir.
Bugün Aşkan Mahallesi’nde
dört cadde ve seksen dört sokak bulunmaktadır. Caddeler; Meram Yeni yol, Aşkan,
Yaka ve Fetih caddeleridir.(92)
Mahallede geniş alanlar
bölünerek küçük parsellere ayrılmış, buralara yazlık evler yapılmıştır. Bölgede
tarihî doku tamamen tahrip olmuştur.
Aşkan Camii’nden sonra
Gaziler, Uhut, Aşkan Büyük Camii, Dutlu ve Gözlüce camileri mahallede yeni
yapılan camilerdir. Sadreddin Konevî Kültür Merkezi ve Makro Market mahalle
sınırları içerisindedir. Gündoğdu Lisesi, Mehmet Beğen okulları mahallenin başlıca eğim kurumlarıdır.
Sare Özkaşıkçı İlköğretim İlkokulu mahallenin kürden sınırında yer
almaktadır.(93)
Bugün mahallede hane
sayısı 1540, nüfus 8700 ve seçmen sayısı da,
4270’e ulaşmıştır.
_______________________
92. Mahalle muhtarı Ömer Gür ile 221 Haziran 2009 tarihli
görüşme.
93. Uz, Konya Ansiklopedisi, “Aşkan Mahallesi”, 2010, s.
1/296-287.
KÜRDEN MAHALLESİ
Mahallenin doğusunda
Aşkan, kuzeyinde ve kuzey batısında Yaka Caddesi, güneybatısında kısmen Selam
güneyinde Yeni Meram Yolu ile çevrilidir. Yaka Caddesi üzerinde KOSKİ kuyusunun
bulunduğu yol kavşağındaki mahalleden ayrı gibi gözüken küçük yeşil alan da Kürden Mahallesi’ne
dahildir.
Meram’ın en seçkin ve sakin mahallelerinden birisi de Kürden
Mahallesi’dir. Kürden Mahallesi günümüzde Konya’nın tanınmış ve varlıklı
ailelerinin oturduğu mahallelerden birisidir. . Mahallenin adının nereden
geldiği bilinmemektedir.
Kürden, eskiden Osmanlı
döneminde Meram’ın önemli mevzi ve mevkilerinden birisidir. Bu isme şeriye
sicillerinde Osmanlı belgelerinde ve eski tapu kayıtlarında rastlamak
mümkündür. Şeriye sicillerinde geçen iki bahçe satışından bu bölgede üzüm
bağlarının bulunduğu zikredilmekte,
günümüzde bölgede böyle geniş üzüm bağları bulunmamaktadır. 18.y.y.
başlarında Şeyh Halil Efendi ile Ruznameci unvanıyla anılan bir zatın bölge
halkından olduğu anlaşılmaktadır.(94)
Mahalle Cumhuriyet dönemi mahallelerindendir.
Tarihî yapı ve tesisleri ile kadim sakinlerinden, eskiden de mahallenin,
Meram’ın mamur bölgelerinden birisi olduğu anlaşılmaktadır.
Kürden, eski ve yeni bütün
ana yolların kavşağındadır. Aşkan Caddesi mahallenin ortalarından geçtiği gibi
pek çok sokak da Yaka Caddesi’ne çıkar. Yine Akteşbaz Yulu da mahallenin
güneyinden Kasım Halife Camii’nin önünden, Yaka Caddesi’ne ulaşır. Mahallenin
iki meşhur sokağı Kürden ile Kasım Halife Sokağı’dır. Mahallede sokaklar biri
birini keser.
Tarihî Kasım Halife Camii ve Haziresi, Eğerci
(Yaka) ve Kürden camileri, Kürden Kur’an Kursu ve Sare Özkaşıkçı
İlköğretim Okulu, mahallenin sınırları
içerisinde yer al-maktadır. Son yıllarda mahallenin, Yaka Caddesi üzerinde
birkaç da çocuk yuvası açılmıştır.
Kasım Halife külliyesinin
içerisinde bulunan zaviye ve değirmen zamanımıza ulaşamamıştır. Yeni Meram yolu, Kasım Halife arazisinin
ortasından geçmiştir.
Ali Beyzadeler, Halis Hocalar ( Küçükkonerler
ve Martılar), Yıkık Mahalleli Abdurrahman Ağa, Kişnişçiler, Ağanın Oğulları,
Yatağanlılar, Kılcı Nuri Efendi, Hasan Katırcı mahallenin eski ve meşhur
sakinlerinden bazılarıdır. (95)
Kürden’in
2007 yılında nüfusu 1583’dür.
_____________________________
94. (Sak-Çetin)Konya 2008,45/594.
95. Zafer Küçükkoner (d. 1940) ile 20.8.2012 tarihli
görüşme.
.
ÇANDIR MAHALLESİ
Meram Eski Yol üzerinde,
günümüzde Meram’ın seçkin mahallelerinden birisi olan Çandır, doğuda Selbasan
Çayı, kuzeyinde Meram Çayı, güneyinde Aslanali Caddesi ve Gülbahçe Mahallesi,
batısında Yorgancı Caddesi ve yöresi ile çevrili, oldukça geniş bir alanı
kaplar. Konya’nın eski ve köklü tanınmış
pek çok ailesinin bağı bu mahallededir.
Meram’ın en eski
mahallelerinden birisi olan Çandır Mahallesi’nin tarihini Çandarlı Halil Paşa
ailesine kadar götüren rivayetler varsa da, bu durum resmi kayıtlarla
belgelendirilememektedir.
Yozgat’ın bir kazası
Çandır adını taşıdığı gibi Türkiye’de bu adla anılan pek çok yer adı
bulunmaktadır. Konya’nın Doğanbey nahiyesi ile Tömek’e bağlı bir köy ve bu köy
civarında bir köprü Çandır adını taşımaktadır.
Çandır kelimesi de
bölgelere göre farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Kelime ufak boylu, çapraz ve
dövüşken insanlarla hayvanlar hakkında kullanıldığı gibi, çıkılamayan zirve,
geçit vermeyen ormanlar hakkında da kullanılır. Beyşehir yolu üzerinde bir
orman da bu adla anılır.(96)
Mahallede bir ailenin
Çandır soyadını taşıması ve verdiği bilgiler bir hayli ilgi çekicidir. Aile,
eskiden beri Candaroğulları unvanıyla anılmaktadır. Soyadı Kanunu çıktıktan
sonra aile Çandır soyadını alır. Bir şeriye sicili kaydında, bir bağ satışı
dolayısıyla Çandar Değirmeni yanında Candaroğlu mülkünden bahsedilmesi, kaynak
kişinin verdiği bilgilerle birebir örtüşmektedir Çaybaşı Camii’nden Müftü
Gediği’ne kadar çayla yol arasında ve yolun kuzeyindeki geniş bir alan eskiden
bu aileye aittir. Bu geniş alan zaman içerisinde başka şahısların mülkiyetine geçmiştir.(97)
Bugüne kadar yeri
bilinemeyen Çandır/Candar Değirmeni de Çandır Irmağı üzerinde,
Meram Eski Yol’la çay arasında Çandır Sokağı’nın 40-50 metre kuzey
batısındadır. Önceleri bu ırmağın üzeri açıktı. Sonradan belediye tarafından
Çandır Irmağı’nın üzeri kapatılırken, değirmen taşlarına rastlanmış. Olaya
tanık olanlar anlattı.
1660 tarihli kadı
sicillerinde muhtelif sebeplerle bu değirmenden bahsedilmesi, değirmenin
tarihinin bir hayli eskilere gittiğini göstermektedir. Bu da ırmaktan bir
değirmen
Döndürecek kadar bir suyun devamlı aktığını
göstermektedir. Günümüzde yeri bilinmeyen değirmenin böylece ortaya çıkmış
oldu. .
Çandır
Mahallesi’nin kuzeybatısında yer alan Ayanbey Mahallesi de bir
ailenin adını taşır. Bu da Çandır Mahallesi’nin de bir oymağın veya ailenin
adını taşıdığı ihtimalini güçlen-dirmektedir. Nitekim Osman Turan Hoca da bir
Candaroğulları Beyliği’nden bahseder. (98)
_________________________
96. TDK Derleme, II/1068-169.
97. KŞS, (Sak),
Konya 2003.10/256.
98. Ozman Turan,
a.g.e. , s.610-611.
Mahallede Cumhuriyet Dönemine yakın yapılan ve Çandır Çeşmesi olarak anılan çeşme
dışında tarihî yapı ve eğitim kurumu bulunmamaktadır. Mahallede mevcut dört
cami, eski küçük mescitlerin yerine inşa edilmiştir. Mahallede Çandır
Çeşmesi’nden başka üç tatlı su çeşmesi ve bir sağlık ocağı bulunmaktadır.
Mahallenin nüfusu yaklaşık
1.600 olup, seçmen sayısı 575’dir. Mahalle sakinlerinin bir kısmı eskiden
olduğu gibi kış aylarında şehre inmektedir. 2009 yılında yapılan mahalle
sınırları düzenlemelerinde mahallenin sınırları olduğu gibi korunmuştur.
Eşref Sait (vakıf
mütevellisi), Ertanıklar, Tayyip Ağa,
Bakırcılar, Samatlar, Uyur Hoca (İhsan Özsoy), Kürkçüler, Tek Kulaklar, Halepli
Ahmet Efendi, Ağazadeler (Osman
Efendi) mahallenin eski sakinlerindendir (99)
Çandır Mezarlığı
mahallede, Avgın sokağı üzerindedir.
Bölgede bin metrekareye
ruhsat verilmesi sonucu, büyük bağ ve bahçeler bölünmüş ve yeşil alan bir hayli
daralmış gözükmektedir. Samatların geniş bahçeleri küçük parsellere bölünerek
satılmıştır.(100)
________________________
98. Çandır
Mahallesi muhtarı, Ahmet İş (d. 1957), 2. 2. 2009, tarihli görüşme.
99. .Uz,
“Çandır Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, 289-290.
Mahallelerde
Müşterek Sosyal Yaşantı
Yukarıda
tanıtmaya çalıştığımız mahalleler, yaşantı itibariyle Konya’nın diğer
mahallelerinden farkı olmayan mahallelerdendir. Komşular arasında sıkı bir
münasebet ve dayanışma vardı. Çok katlı ev sistemine geçildikçe komşuluk
münasebetleri de gevşedi.
Yetmiş-seksen
yıl önce mahallelerdeki evlerin çoğu, tek katlı, toprak damlı evlerdir. İki
katlı ahşap Konya evleri de yok değildi. Genelde evlerin önünde Konyalıların
hayat veya avlu dediği küçük bahçeler vardı. Avlulu evlerle geniş bahçeli
evleri biri birleri ile karıştırmamak gerekir. Bu avluların yanından binaya
Sille Taşı döşenmiş dar bir yoldan geçilir. Taşlık boyu ve çevresi rengârenk
yaz çiçekleri ile doludur.
Küçük
avluda nane, maydanoz, tere ve soğan gibi yeşillikler bulunur. O dönemlerde
evlerde su şebekesi bulunmadığı için bunlar ya mahalle çeşmesinden getirilen
sularla veya bahçenin bir ucundaki kuyudan çekilen sularla sulanırdı. Çoğu
evlerde avlunun bir köşesinde de minik bir kümes bulunur. Küçük bir delikten
sokağa salınan tavuklar, ailenin yumurta ihtiyacını karşıladı. Evlerin çoğunda inek
beslenir. İnekler sabahleyin sağıldıktan sonra,
çobanın önüne katılarak otlamaya gönderilirdi.
Komşular
arasında sıkı bir münasebet vardır. Erkekler işlerine gittikten, evler,
sokaklar süpürülüp temizlendikten sonra ev hanımları hep bir aradadır. Çoğu
işlerini birlikte yaparlar. Eğer bir komşu birkaç saat görülmese merak edilip
yoklanır. Şimdi komşu ölüyor da, ceset koktuktan sonra mahallelinin haberi
oluyor. Komşular biri birini en çok çeşme başlarında görürdü.
Aileler
genelde üretici aile tipidir. Yeri geldiğinde üretilenler birlikte tüketilidi.
Mahallenin imamı, muhtarı halkın durumuna muttalidir. Yaralar hep birlikte
sarılır. Yukarıda da ifade ettiğimiz
gibi mahalleler küçük, her biri, bir veya birkaç sokaktan ibarettir. Büyüyen
mahalleler, Hoşhan Mahallesi’nde olduğu gibi iki veya üç mahalleye bölünür.
Mahallede
ortaya çıkan ihtilaflar, mahalle büyükleri tarafından çözülür. Büyüklerin
sözlerine itibar edilir, saygı gösterilir.
Her
ailenin, ayın muayyen günlerinde veya muayyen aralıklarla çamaşır ve ekmek
günleri vardır. Çamaşır için su, mahalle çeşmesinden alınır. Bir gün su
çekilir, eresi günü de çamaşır yıkanır. Ekmek gününde bütün yakın komşulara
taze ekmek dağıtılır. Ekmekten sonra tandıra mis gibi tandır çorbası vurulur. Her
ekmek yapan, komşularına ekmek ikram ettiği için, komşularına ekmek verenin bir
kaybı olmaz. Bir gün ekmek veren, ertesi günü ekmek alır. Fakat o dönemlerde
hanımların işi kolay değildir.
Bayramlar
sevinç, birlik ve dirliğin pekiştiği günleridir. Ramazan bayramlarında birinci
günü mahalle mescidinde buluşan erkekler, mescidin yanındaki evden başlayarak
bayramlaşmaya başlar. Erkeği olmayan evlerin de mutlaka kapısı çalınır,
evdekilerin bayramları tebrik edilir, şeker ikramından sonra bayramlaşma devam eder.
Mahallenin ileri gelenlerinin evlerinde fazla kalınır, burada hem biraz
dinlenilmiş, hem de kahve içilmiş veya başka bir ikram alınmış olurdu. Kurban bayramlarında bayramlaşma işi ikinci
bayram günü yapılırdı.
Mahalleli
mahallede kimin kurban kestiğini, kimin kesmediğini bilir. Ona göre kurban
kesenler, kesmeyenlere kurban eti gönderirdi. Mahallede böylece kurban eti
yemeyen kalmazdı. Günümüzde bu âdetler tamamen terk edildi.
Çocuklar
büyüklerin ellerini öper, onlar da çocukların bayramlıklarını avuçlarına
sıkıştırıverirlerdi. .
Hanımların bayram kutlamaları biraz farklı
olurdu onlar bayramdan sonra bayram tebrikine başlar, onların bu tebrikler
haftalar boyu devam ederdi.
KAYNAKLAR
Belgeler:
Konya
Şeriye Sicilleri.
KŞS,
Sak, 2003, 10/27,41, 65; KŞS, Sak, 2007, 11/48, 83, 122, 224; KŞS, Sak-Çetin,
2008,
45/49, 227366; KŞS, Sak, 2006, 47/139,
191,322; KVS, 1309/189.
Konya
Vilâyet Salnameleri.
Konya
1973 İl Yıllığı.
Kitaplar:
Alada,
Adalet Bayramoğlu Osmanlı Şehrinde Mahalle, İstanbul 2008.
Arabacı,
Caner, Osmanlı Dönemi Konya Medreseleri, Konya Ticaret Odası yayını, Konya
1998.
Emiroğlu
Mehmet, Geçmişin Penceresinden, Konya 2002
Konyalı,
İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya, Konya 1964.
Önder
Mehmet, Mevlâna Şehri Konya, Ankara 1871.
Turan
Ozman, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971.
Uğurlu, Kamil, Konya Şehrengizi, Konya 2005.
Uz, M. Ali Konya Kültürüne Hizmet Edenler,
Konya 2003
-------- Baha Veled’den Günümüze Konya
Âlimleri ve Velileri, Konya 2004.
Ansiklopedik Kaynaklar:
Konya
Ansiklopedisi, CI-II, Konya, 20010,2011.
Selçuk
Es, Büyük Konya Ansiklopedisi.
Dergiler:
Veli
Sabri Uyar, Hattatlar Armağanı, 1949-1950
Veli
Sabri Uyar, Konya Bilginleri, Konya
dergisi 1949-1950.
V.A.
Gordelevski, “Konya Irva ve Iska Tarihine Dair Materyaller”, (Çev. Hasan
Ortekin)
Konya, S.18-19, s. 1055,1057.
Canlı
Kaynaklar
.
. .
Yorumlar