İSTİKLAL MARŞINI HAZMEDEMEYENLERİN HAZIMSIZLIKLARI OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.konyayenigun.com/istiklal-makale,3778.html Konya Yeni Gün

http://www.konyayenigun.com/istiklal-makale,3778.html 

ünyada pek çok milletin istiklal marşı vardır. Milletinin şuuruyla birebir örtüşen tek marş  ; hiç şüphesiz İstiklal  Marşımızdır.  İstiklal Marşı'nın yazılış ve kabul ediliş sürecinde enteresan şeyler olmuştur. Ortada henüz resmi ideolojisi belirlenmemiş bir ülke var. Çünkü Cumhuriyet, İstiklal Marşı'nın yazılıp kabul edilmesinden yaklaşık 2.5 yıl sonra ilan edildi.     İstiklal Marşı'nın yazılış süreci malumudur;  1920 sonlarına doğru dönemin Maarif Vekaleti, Milli Marş için bir güfte yarışması düzenler. 6 ay süre vardır.  Bu yarışmaya 724 eser katılır. Bu eserlerin hiçbiri beğenilmemesine rağmen yine de 6 eser finale bırakılır. Dönemin Maarif Vekili Hamdullah Subhi Bey (Tanrıöver), “nakdi mükâfat” vaat edilmesi nedeniyle müsabakaya katılmamış olan Mehmet Akif'e teklifte bulunur. Israrlar neticesinde Akif, “Ben Mebusum, müsabakaya iştirak etmem (ödüllü müsabaka) doğru olmaz; ama ayrıca yazarım.” diyerek teklifi kabul eder. Mehmet Akif, ikamet ettiği Taceddin Dergâhı'na kapanarak İstiklal Marşımızı yazar. Akif, Marşın üzerine de “Kahraman Ordumuza” ithafını koyar.     Mehmet Akif konulan mükafatı reddeder.   Akif tarafından yazılan Marş, TBMM'nin 12 Mart 1921 oturumunda Hamdullah Subhi Bey tarafından Meclise hitaben okunmuş, Mebuslar tarafından coşkulu alkışlar ve tezahüratlarla kabul edilmiştir. İstiklal Marşı'nı incelediğimizde çok sağlam bir örgüyle yazıldığını görürüz. Akif bu eserde büyük oranda halkımıza seslenir, bunun yanında orduya ve bayrak, ezan, İslamiyet gibi kutsal değerlere de atıfta bulunur. Resmi ideoloji şekillendikten sonra, istiklal Marşının  bu özelliklerini hazmedemeyen betbahlar marşımızı değiştirme istemişler ancak, başarılı olamamışlardır. Marşımızı geçmişte olduğu gibi gelecekte de değiştirmek isteyenler çıkacaktır. TC Anayasası'nın 3. maddesi uyarınca Türkiye Devleti'nin “Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Bu hüküm de Anayasanın 4. maddesi uyarınca, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Ancak daha da bu hukuki korumanın ötesinde Marşımız, milletimizin gönlünde öyle bir yer etmiştir ki hiçbir çaba başarılı olamamıştır. Yakın tarihimize ait ve konumuza dair birçok bilgi ve belge günümüze ulaşmamıştır. Bu konuda en önemli iddia 23 Aralık 1947 yılında Ulus'ta ki Maarif Vekâleti deposu yangınıdır. Acaba ilk yarışmaya ait 724 şiir bu yangında yok olmuş olabilir mi? Bu belgeler bugün devletin arşivlerinde bulunmadığına göre bu iddialar ciddi şekilde araştırılması gerekir.  İşte bu noktada gün yüzüne çıkarılan 1925 yılı milli marş müsabakasına ait bilgi ve belgeler yakın tarihimize ışık tutmaktadır. Yine  bu belgeler marşımıza karşı olanların hazımsızlıklarını ortaya koymaktadır.  Belgelerin, bir dönem Maarif Vekâleti görevlisinin evinde saklandığı, öldükten sonra da mirasçıları tarafından birilerine devredildiği ve satılarak, eski eser-belge piyasasına çıkarıldığı düşünülmektedir. Zira bu gün kayıp birçok mahkeme sicilli de devrin kadılarının ailelerine miras yoluyla intikal etmiştir. Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü Kütüphanesinde bulunan Milli marş müsabakasına ait belgeler, 1925 yılı marş yarışmasına ait bilgileri ortaya çıkarmasının yanında, Cumhuriyetin ilk yıllarına ait oldukça zengin şiir ve beste örneklerini de ihtiva etmesi açısından önemlidir. Müracaat dilekçelerinde ki bazı bilgiler, ilk marş yarışmasına ait hakikatleri de ortaya çıkarmıştır. Mesela bunlardan bir tanesi, şairlerin para ödülünden duydukları rahatsızlıktır. Bir diğer konu, şiirlerin hiçbirisinin “Milli Marş” olabilecek nitelikte olmayışlarıdır. Zira ilk marş yarışmasında da en büyük eleştirilerden birisi, 724 şiirden hiçbirisi Milli Marş olabilecek yeterlilikte olmayışıdır. Bugün ilk marş yarışmasına ait 6'sı hariç 724 şiirden hiçbirisi elimizde olmadığına göre bu değerlendirmeyi yapmada 1925 yılına ait şiirler ayrı bir önem arz etmektedir. Gerçekte, bayrak, vatan, dil gibi mukaddes olan milli marşlar, keyfi değiştirilemez. Çünkü eser, millet hayatındaki büyük çalkantılar, ölüm-kalım savaşlarının sonucu doğmuş ve millet ruhunun tercümanı olmuştur. Buluşma yeri olarak “İstiklâl Marşı: Bir milli mutabakat metnidir”.  Bir milletin geçmişinden vaz geçmesi mümkün değildir. Millet onu tanımak istemese de o mazi, milleti bırakmaz. Milletler; hatıralar, gelenekler, tarih ve millî mukaddesatla yaşar. İstiklâl Marşı, “milli duygu ve heyecanı her zaman ayakta tutacak derecede yüksek bir şiir”, “bizatihi büyük bir sanat eseridir”. “ruhları coşturan bir hamaset ve belâgat abidesidir”. Bir daha yaşanmaz millî maceranın “kelâm Anıtı”dır. Şimdiye kadar hiçbir şair, “bu değerde bir millî ve vatanî şiir meydana getirememiştir”.  “İkide bir İstiklâl Marşı'nı değiştirmek maksadıyla otaya atılmak çılgınca ve haince bir harekettir”  Marşımız, milletimizin gönlünde öyle bir yer etmiştir ki inşallah onu değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Mehmet Akif hasta yatağındayken gazeteciler ona, “Zaruret halinde yine İstiklal Marşı yazar mısınız?” diye sorarlar. Soru üzerine yatağından doğrulan Akif şunları söyler: “O günler ne samimi ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının ifadesidir. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. O şiir artık benim değil, milletindir. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın!” Bugün Mehmet Akifi'i anmanın temel amacı O'nu ve İstiklal Marşın'ı anlamak olmalıdır.

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.konyayenigun.com/istiklal-makale,3778.html

Konya Yeni Gün

Yorumlar

Popüler Yayınlar