Gazze Gazisi Ladikli Ahmedağa ve velayeti OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.konyayenigun.com/gazze-gazisi-ladikli-ahmedaga-ve-velayeti-makale,2626.html Konya Yeni Gün

 İngiliz donanmasının 1 Kasım 1914'de Akabe'yi bombalaması ile birlikte Filistin-Suriye Cephesi açılır.  Bu sırada  İngilizler, Mısır'daki askeri birliklerini takviye ederek oradaki 25 bin askerinin 150 bine çıkarır Kanal boyuna da 40 bin asker yerleştirir. Osmanlı'nın bölgedeki asker sayısı ise sadece 25 bindir. Cemal Paşa'nın kumandasındaki Türk ordusu, bin bir zorlukla on bir günde Sina Çölünü aşarak, 2-3 Şubat 1915'de kanal civarına varır. İngilizlerin projektörlerle aydınlattığı ve yoğun ateş altına aldığı Türk ordusu, bu baskında bir anda 600 şehit verir. I ve II. kanal harekâtı bunu takiben üç Gazze Savaşı, birbirlerini takip eder. Bu cephede tabiat şartları da amansızdır. Ahmet Ağa bu savaşa katılır yaralanırı ve hastaneye kaldırılır. Bu olayı kendisinin dilinden dinleyelim: “Filistin'in Gazze şehri civarında İngilizlerle savaşırken, mensup olduğum birlik pusuya düşürülmüş, birliğin büyük bir kısmı da makineli tüfeklerle taranmıştı. Askerlerin çoğu şehit düşmüş, bir kısmı da yaralanmıştı. Ben de yaralılar arasında idim. Yanımdaki arkadaşlar tek tek vurularak üzerime düştüler ve şahadet şerbetini içtiler. Bu arada ben de bayılmıştım.Şehit ve yaralı arkadaşlarımın arasında, sızlayan yaralarımdan kanlar akarken, o çöl sıcağında kavrulan kumlar üzerinde dayanılmaz hararetten âdeta ciğerlerimin yandığını hissediyordum.Yakın civarımızda kuş uçmuyordu. Çevrede kimsecikler yoktu. Âdeta bütün ümitlerin tükendiği bir andı. Gönlümce yüce Mevlâ'ya yönelmiş, şehit olarak kendisine kavuşacağım ana bekliyordum. Bulunduğumuz mevki, asıl karargâhımıza üç günlük mesafede idi. Bu arada ortada tek canlı gözükmüyordu. Artık herhangi bir yardım ve kurtuluş ümidim de kalmamıştı. Ben böyle baygın ve perişan bir vaziyette yatarken, sabaha karşı üzerimize yağmur çiselemiş. Bunun serinliği ile kendime gelmiştim. Tam bu anda beyaz bir ata binmiş ,nurani yüzlü bir zat bana doğru yaklaştı ve bana yumuşak ve müşfik bir sesle:  “- Esselâmüaleyküm! Ahmet Ağa, yaralandın mı? Kalk yanıma gel!” dedi. Doğrudan bana ismimle ve bana selâm verilerek hitap edilmesi karşısında, her hangi bir korkuya kapılmadan:  “- Kalkamıyorum, yaralıyım” dedim.  Bunun üzerine kendisi atından indi ve benim yanıma geldi. Üzerime düşüp kalmış olan şehit arkadaşlarımın üzerimden birer birer çekip aldı. Susuzluktan yanıyordum.  Bana atının terkisinden aldığı su dolu bir matara uzattı. “- Al iç! dedi. Matarayı aldım, onu hararetten çatlayan dudaklarıma götürüp bu sudan kana kana içtim. Taze bir hayat bulmuş gibi oldum. Bundan sonra beni elimden tutarak kaldırdı. Ellerini sızlayan yaralarımın üzerinde gezdirirken, acılarım bir bir diniyor ve kendime geliyordum. Bana ne oldu ise, o hayat ve aşk bahşeden sudan içtikten sonra oldu. O anı, hayatımın hiçbir döneminde unutmadım.”  Bu tanışmadan sonra o meçhul atlı, Ahmet Ağa'yı atının terkisine bindirir ve onu en yakın bir askerî hastane önüne bırakır. Üç günlük mesafeden geldiğine görevlileri zor inandırır. Ahmet Ağa o hastanede bir süre tedavi görürü, iyileşir. Kurtarıcısı birkaç kere de hastanede kendisinin ziyaretine gelir. Ahmet Ağa'yı çölden kurtaran ve sonra kendisiyle sık sık görüştüğü anlatılan o zatın, Hızır Aleyhisselâm olduğu söylenir.  Velayetin kendisine burada verildiği ifade edilir. Ahmet Ağa bu olayı muhtelif vesilelerle kendisini ziyarete gelen misafirlerine anlatmıştır.  


OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==> http://www.konyayenigun.com/gazze-gazisi-ladikli-ahmedaga-ve-velayeti-makale,2626.html

Konya Yeni Günhttp://www.konyayenigun.com/gazze-gazisi-ladikli-ahmedaga-ve-velayeti-makale,2626.html

Yorumlar

Popüler Yayınlar