KONYADA MEDENİYET TASAVURUMUZUN BİRİNCİ DERECE KAYNAKLARI YAZMA ESERLERİN BULUNDUĞU YAZMA ESER KÜTÜPHANELERİ
Bekir ŞAHİN[1]
«Medine-medeniyet” hem “şehir” ve
hem de “fıkıhla yaşayan yani hukuki kuralları olan toplumsallık” demektir.
Medine’yi- Şehri “ahkâmın indiği ve tatbik bulduğu belde” Medine-şehir, “Cuma kılınan-Pazar kurulan”
özelliğiyle pazarın üretenlere açıldığı beldedir. Bir diğer husus da şu: Medine-şehir,
kardeşlik (ahı-ahî) ilkeleriyle birbirine bağlı toplumun inşa ettiği adalet
yurdudur.
Anadolu’nun Mayası Kitaplar
Anadolu’nun Mayalanma mekânları kütüphaneler
Aşk olsun Anadolu’daki Mayaya,
Aşk olsun Anadolu’yu
mayalayanlara,
Aşk olsun ve de selam olsun
Anadolu’da mayalananlara,
Aşk olsun ve de selam olsun
Anadolu için can pazarına çıkanlara ve can verenlere ve vereceklere.”
Kitap bizim son adamızdır. İnsan olmak, insan kalmak
ve insana ulaşmak kitaplardır. Saadetimiz de felaketimiz de kitaptan geçiyor. O
yüzden biz kitabı öneriyor, kitaba çağırıyoruz. Çabamız; kitap eksenli kitap
merkezli bir hayatı cazip kılmak içindir.
İnsanların, toplumların ve
devletlerin gücü, ürettikleri kültür ve medeniyet değerlerinin varlığıyla
ölçülür. İnsanoğlu olarak daha aydınlık bir gelecek inşa edebilmemiz,
insanlığın ortak değeri, ortak mirası ve ortak kazanımı olan kültür ve
medeniyet değerlerini geliştirebilmemizle mümkündür. Buda ancak kitapla olur. Hayat
kitap merkezli olmalıdır, çünkü dünyaya “oku”mak için geldik. Okumak iki
boyutludur. İlki hayatı, hadiseleri, dışarısını ve belki sadırları okumak,
ikincisi satırları okumak…
Bizler, Selçuklu’dan Osmanlı’ya
ve Cumhuriyet’e kadar büyük devletler kuran bir milletiz. Bu büyük devlet
geleneğinin arkasında büyük bir medeniyet ve kültür tasavvuru yatmaktadır. Gelecek nesillere karşı en
büyük sorumluluğumuz, insan ve âlem tasavvurumuzun temel bileşenlerini
oluşturan bu eşsiz mirasın etkin bir şekilde aktarılmasını sağlamaktadır.
Bugünkü ve yarınki nesillerimizin gelişimi, geçmişimizden devraldığımız büyük
kültür ve medeniyet mirasının daha iyi idrak edilmesine ve sahiplenilmesine
bağlıdır.
Felsefeden tababete, astronomiden
matematiğe kadar her alanda, Medine’de Kahire’de, Şam’da, Bağdat’ta, Buhara’da,
Semerkant’ta Horasan’da, Konya’da, Bursa’da, İstanbul’da ve coğrafyamızın her
köşesinde üretilen değerler, bugün tüm insanlığın ortak mirası haline gelmiştir.
Bu büyük emanete sahip çıkmak, bu büyük
hazineyi gelecek nesillere aktarmak öncelikli sorumluluğumuzdur.
Yirmi birinci yüzyıl dünyasına
sunabileceğimiz yeni bir medeniyet projesinin dokusunu örecek değerleri
üretebilmemiz, ancak sahip olduğumuz bu hazinelerin ve zengin birikimin
işlenmesiyle mümkündür. Bu miras bize, tarihteki en büyük ilim ve düşünce
alanında insanların geniş bir yelpazede ürettikleri eserleri sunuyor. Çok
çeşitli alanlarda ve disiplinlerde medeniyetimizin en zengin ve benzersiz metinlerini
ihtiva eden Eserlerin korunması, okunması, okutulması işlenmesi ve etkin bir
şekilde yeniden inşa edilmesi, Büyük Türkiye Vizyonunun önemli parçasıdır. Bu
doğrultuda yapılacak çalışmalar, hiç şüphesiz tarihe, ecdadımıza gelecek
nesillere ve insanlığa sunacağımız eserleri üretmeye yönelik fikrî çabaların
hasılası olacaktır. İslam ve Türk tarihinden süzülüp gelen kültürel
birikim bizim için büyük bir zenginlik kaynağıdır. Bilgiye, hikmete, irfana
dayanan medeniyet değerlerimiz tarih boyunca gerçek sevgiyi, müsamahayı,
adaleti, kardeşlik ve dayanışmayı ön planda tutmuştur.
Kitabımızın indirilen ilk ayetlerinde “oku” fiili
zaten, ilginçtir iki defa geçer. “Yaratan
Rabbi’nin adı ile oku ki O insanı “alak”dan yarattı” ayetindeki “oku” fiilinde yaratılışa yapılan atıf
okumanın hadiseleri, yaratılışı ve dış dünyayı okumak şeklindeki nev’inin
hissettirirken “Oku, insana
bilmediklerini belleten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin en büyük kerem
sahibidir” ayeti kalem, kağıt ve kitap ile tahsil edilen okumayı çağrıştırır.
Yazma eserlerimizde, bilhassa ilk
sayfalarında, bazen de eserin tamamında görülen süslemeleri (tezhipleri) yapan müzehhipler, minyatürleri yapan nakkaşlar, ayrı ayrı sanatkârlardır. Kitabın
cildini yapan mücellidler, her
devre ait cild sanatının nadide örneklerini sunarlar. Cild malzemesinin seçimi
de ayrı bir estetik anlayışına dayanır. Eserleri vakfedenlerin mühürleri, bazen de esere kimin veya
kimlerin sahip olduğunu gösteren kayıtlar, birer emek mahsulüdür. Yazma
eserlerin ilk sayfası Besmele ile başlar. Allah’a (c.c.) hamd, Peygambere
(s.a.v.) salavatla devam eder. Sonra eserin yazılış sebebi, müellif adı ve kitap adı belirtilir. Daha
sonra esas metin başlar, devam eder. Kitabın en sonunda ‘ketebe’ kaydı vardır. İstinsah tarihi,
kitabı çoğaltanın adı kayıtlıdır.
Yazma
eserlerin konusu çeşitlidir. Kur’an-ı Kerim, Tefsir, Hadis,
Fıkıh, Akait, Kelam, Tasavvuf ve Siyer gibi. Dini konular yanında, mantık,
hesap-hendese, tarih, coğrafya, astronomi, tıp, edebiyat, dil, kimya vb.
konularda yazılırdı. Dil Türkçe bazen gereğine göre Arapça, Farsça yazılıyordu.
Yazma eserlerimizde, bilhassa ilk
sayfalarında-bazen de eserin tamamında- görülen süslemeleri (tezhipleri) yapan müzehhipler, minyatürleri yapan nakkaşlar, ayrı ayrı sanatkârlardır. Kitabın
cildini yapan mücellidler, her
devre ait cild sanatının nadide örneklerini sunarlar. Cild malzemesinin seçimi
de ayrı bir estetik anlayışına dayanır. Eserleri vakfedenlerin mühürleri, bazen de esere kimin veya
kimlerin sahip olduğunu gösteren kayıtlar, birer emek mahsulüdür. Yazma
eserlerin ilk sayfası Besmele ile başlar. Allah’a(c.c.) hamd, peygambere
salavatla devam eder. Sonra eserin yazılış sebebi, müellif adı ve kitap adı belirtilir. Daha
sonra esas metin başlar, devam eder. Kitabın en sonunda ‘ketebe’ kaydı vardır. İstinsah tarihi,
kitabı çoğaltanın adı kayıtlıdır.
Yazma
eserlerin konusu çeşitlidir. Kur’an-ı Kerim, Tefsir, Hadis, Fıkıh,
Akait, Kelam, Tasavvuf ve Siyer gibi. Dini konular yanında, mantık,
hesap-hendese, tarih, coğrafya, astronomi, tıp, edebiyat, dil, kimya vb.
konularda yazılırdı. Dil Türkçe Bazen gereğine göre Arapça, Farsça yazılıyordu. Yazma Eser
Kütüphaneleri, Cumhuriyet’e kadar
vakıflar yoluyla korunuyordu. Padişahlar, sadrazamlar, vezirler, kadın
sultanlar, din, devlet, ilim adamları, hayırsever vatandaşlar tarafından
kurulurdu. Eski kütüphanelerimizin çoğu vakıf adlarıyla anılır. Yusuf Ağa,
Ragıp Paşa Kütüphanesi, Esat Efendi Kütüphanesi, Ali Emiri Kütüphanesi veya
bulunduğu yerin adıyla anılırdı: Ayasofya Kütüphanesi, Yeni Cami, Selimiye
Kütüphaneleri gibi.
Biz kitapsever bir milletiz,
unutulan hasletlerimizin ciddi bir eğitimle canlandırılması gerekiyor. El yazması
eser üretimi Osmanlı İmparatorluğu'nda hızını kaybetmemiştir. Çünkü elle
yazılmış kitap üretimi başlı başına bir sektördü. Kâğıdı temin edenler,
kâğıdı kontrol edenler, yazıları kontrol edenler, sayfalara cetvel çekenler,
sayfaları süsleyenler, ciltleyenler, ciltleri süsleyenler hep ayrı sanatkârlardı.
Biraz önce belirttiğimiz gibi; nadide bir el yazması eser oluşuncaya kadar en
az 10-12 sanat dalını dolaşıyordu.
Osmanlı matbaanın icadından 271
sene sonra 1726 yılında Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın desteği, İbrahim
Müteferrika’nın gayretleri ile ilk resmi matbaasına kavuştu. El yazması eser
üretimi Osmanlı’da 1900’lü yıllara kadar devam etti. Bu yüzden dünyanın kâğıt
üretimindeki en büyük ‘el yazması eser’ koleksiyonları Osmanlı İmparatorluğu
içinde idi. Hemen hemen hiçbir batı ülkesinde yazma kitap ve kütüphaneleri
devri bizdeki kadar uzun olmamıştır. Semerkant’ta kâğıt üretimini başlangıç
tarihi olarak alırsak; M.S. 751’den 1726’da İbrahim Müteferrika’nın basılı ilk
kitabı gerçekleştirmesine kadar 974 yıl yani yaklaşık 1000 yıl ‘el yazması’
eser üretmişiz. Bu da bizi iki önemli sonuca götürmektedir.
1- Dünyanın
en büyük ve en kıymetli el yazması eser koleksiyonuna sahip olmamız.
2- Bu
koleksiyonun özellikle Osmanlı toprakları üzerinde uzak, küçük şehir ve kasaba
kütüphanelerine, medrese/cami kitaplıklarına kadar yayılmış olmasıdır.
Konya, birçok medeniyete beşiklik etmiş, Anadolu
Selçuklu Devleti’ne de başkentlik yapmış kültürel derinliği ve devamlılığı olan
bir şehirdir. Bu da Konya’da kurulan kütüphaneleri çok özel bir yere
taşımaktadır. Geçmişte kültür ve tarih şehri olan Konya, Cumhuriyet döneminde
de tarihi ve kültürel hayat yönünden canlılığını sürdürmüştür. Geçmişten
geleceğe köprü görevi yapan kütüphanelerin kültürel canlılığın devamında büyük
katkıları olmuştur. Cumhuriyet Dönemi’nde tüm ülkede olduğu gibi Konya’da da
ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmada önemli bir yeri olan kütüphane
hizmetlerinin sayı ve nitelik bakımından daha iyi bir şekilde yürütülmesine
gayret edilmektedir.
Konya diğer kültür kaynaklarında olduğu gibi
kütüphaneler yönünden de zengin bir geçmişe sahiptir. Konya’da Selçuklular ile
başlayan kütüphane geleneği Karamanlılar ve Osmanlılarla devam etmiş ve
Cumhuriyet Dönemi’nde de bu gelenek bozulmayarak sürdürülmüştür. İlk kütüphane
Selçuklu Türkleri Devri’nde Emir Şemsettin Altınapa tarafından İplikçi
Medresesi’nde açılmış, bundan sonra Nizamiye Hangahı’nda ve Sadreddin-i Konevi
Medresesi’nde, Kutlu Melek Hatun tarafından ise Atabekiye Medresesi civarında
çok sayıda kütüphaneler kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu devrinde kurulan Mevlâna
Dergâhı Kütüphanesi ile Yusuf Ağa Kütüphanesi bu gün de hizmetlerine devam
etmektedir.
Geçmişte kültür ve tarih şehri olan Konya,
Cumhuriyet döneminde de tarihi ve kültürel hayat yönünden canlılığını
sürdürmüştür. Geçmişten geleceğe köprü görevi yapan kütüphanelerin kültürel
canlılığın devamında büyük katkıları olmuştur. Çok sayıda yazma ve nadir matbu
eserlerin bulunduğu Konya ülkemizde ve dünyada hak ettiği yere gelme yolunda
emin adımlarla yürümektedir. Bir kültür başkenti olan Konya’da geçmişten
günümüze çok sayıda yazma eser telif ve istinsah edilmiştir.
Hz. Mevlana’nın Mesnevîsi, Divan-ı Kebiri başta
olmak üzere tüm eserleri Konya’da telif edilmiş; İbn Arabi'nin Risaletü’l-envar’ı yine
Konya’da yazılmış, Sadreddin Konevi, Ebu Said Muhammed Hâdimî gibi pek çok alim
eserlerinin birçoğunu bu coğrafyada kaleme almıştır. Mehmet Vehbi Efendi’nin
Hülasâtü’l- Beyan Tefsiri yine Konya’da Yazılmıştır. Ayrıca Selçuklular
döneminde Konya'da bulunan yaklaşık 30; Osmanlılar döneminde hizmet eden
yaklaşık 60 medresede de sayısız eser telif ve istinsah edilmiştir. Bu telif ve
istinsah edilen eserler Konya’dan dünya kütüphanelerine yayılmıştır.
Bu bildiride Konya’da bulunan Medeniyet
tasavvurumuzun birinci derecede kaynaklarını barındıran yazma eser
kütüphaneleri tanıtılacaktır.
KONYA YAZMA ESERLER
BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü, Konya Bölge
Yazma Eserler Kütüphanesi olarak halen faaliyetlerini sürdürdüğü binasında;
1984 yılında Burdur İl Halk Kütüphanesi’ni sel basması sonucu çok değerli yazma
eserlerin zarar görmesi üzerine, ülkemizin çeşitli kütüphanelerinde bulunan
değerli yazma koleksiyonlarını bir araya toplamak, bakım ve onarımlarının
yapılmasını sağlamak, eserleri uygun ortamlarda muhafaza ederek
araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla hizmete açılmış, daha önce İl Halk
Kütüphanesine bağlı olan Yusuf Ağa Kütüphanesi de şube olarak kendisine
bağlanmıştır. 28.12.2010 tarihinde çıkarılan 6093 sayılı Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun gereğince Konya Yazma
Eserler Bölge Müdürlüğü olarak ismi değişmiş ve Yusuf Ağa Yazma Eser
Kütüphanesi Müdürlüğü’nün yanı sıra Kayseri Raşit Efendi Yazma Eser Kütüphanesi
Müdürlüğü, Manisa Yazma Eser Kütüphanesi Müdürlüğü ve Diyarbakır’da kurulan
Ziya Gökalp Yazma Eser Kütüphanesi Müdürlükleri de bu Bölge Müdürlüğüne bağlanmıştır.
Toplam dört kattan oluşan Bölge Müdürlüğü binasında; 1 Kitap Şifahanesi, 1
Araştırma Salonu, 1 Kataloglama ve Tasnif Merkezi, 1 Dijital Çekim Odası, 1 Laboratuvar,
1 Çok Amaçlı Salon, 11 Çalışma Odası, 1 CD Arşiv Odası, el yazması eserlerin
korunduğu dört özel çelik kasa biçiminde depo ile matbu eserlerin yer aldığı
beş depo bulunmakta olup, toplam kullanım alanı 723 m²’dir.
İstanbul Süleymaniye ve Ankara Milli Kütüphane
Kütüphaneden sonra en büyük Yazma Eser Koleksiyonuna sahip olan Bölge
Müdürlüğümüzün önemli bir özelliği de Ülkemizin değişik yerlerinden birçok
kitabı bünyesinde barındırması olup, birçok il ve ilçeden kitapların
kütüphanemize devri sürmektedir. Halen Bölge Müdürlüğü bünyesinde satın alma
yoluyla elde edilen kitaplarla birlikte 142 koleksiyon bulunmaktadır. Çoğunluğu
Arapça, Osmanlı Türkçesi ve Farsça el yazmaları arasında Kürtçe, Süryanice,
İbranice kitaplar da mevcuttur. Yerli ve yabancı birçok ilim adamı ve
akademisyenin faydalandığı Bölge Müdürlüğü Koleksiyonlarında mevcut kitap
sayısı ise 30 bini yazma olmak üzere 120 bindir. Bölge Müdürlüğünde mevcut
kitapların tamamı dijital ortama aktarılmış olup ayrıca yurtiçi ve yurtdışından
temin edilmiş 23.551 eserin de dijital kopyası mevcuttur. Dijital arşivi
oluşturan görüntülerin toplamı poz olarak yaklaşık 33.000.000 civarındadır. Bu
arşiv server ve harici belleklerin yanı sıra CD/DVD’lerde yedekli olarak
muhafaza edilmektedir. El Yazması ve Nadir Matbu kitapların yanı sıra
Konya’mıza ait geçmişten günümüze yayınlanmış gazetelerin pek çoğunun dijital
kopyası ile Konya ve ilçelerine ait Şer’iyye Sicillerinin tamamının mikrofilm
CD kopyaları da arşivde bulunmaktadır. Şehir tarihinin birinci derece
kaynakları burada yer almaktadır. Kurumda mevcut eserlerin tasnif işlemleri
tamamlanmış olanların katalog bilgileri sunucular (server) aracılığıyla hem
kütüphanede hem de internet ortamında web sayfamızdan taranabilmekte, kütüphane
merkezinde yapılan taramalarda tasnif işlemleri tamamlanmamış eserler de dahil
tüm kitapların görüntülerine sistem üzerinden erişim sağlanabilmektedir. Kütüphanenin
kitaplarının bilgisayar ortamına aktarılması, yerli ve yabancı araştırmacılara
büyük kolaylık sağladı. Ayrıca bu kütüphanede, tarihi yazma eserlere,
orijinaline çok yakın, el işçiliğiyle cilt yapılmaktadır. Yazma ve Nadir
Eserler Restorasyon ve Araştırma Merkezi her geçen gün kendini yenilemektedir.
Paha biçilmez önemdeki bu eserlerin bir kısmını, özel olarak çelik kasa
şeklinde yapılan, ancak 3 ayrı görevlinin bir araya gelmesiyle açılabilen çok
özel bir bölümde muhafaza edilmektedir. Bu özel bölümdeki eserler, hırsızlık,
yangın, deprem gibi doğal afetlere karşı tam korumalı ve içinde nem dengeleyici
özel düzenek ile de eserler tam olarak koruma altına alınmaktadır.
Bölge Müdürlüğü bünyesinde her yıl değişik
dönemlerde ücretsiz kurslar açılmakta, katılımcılara MEB onaylı sertifika
verilmektedir. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde Selçuklu Dönemi’nin
yanında Osmanlı Dönemi’ne ait çok sayıda yazma eser bulunmaktadır. Orta Doğu,
Kafkaslar ve Balkanların hafıza merkezi olmaya adaydır.
Konya Selçuklunun Başkentidir. En eski yazmalar da o
dönemde yazılan Sadreddin Konevi, İbn-i Arabî ve Hz. Mevlana gibi zamanın büyük
âlim ve mütefekkirlerine ait eserler kütüphanenin dikkat çeken kitaplarıdır.
Bunun Yanında Hacı Bektaşi Veli’nin Kütüphanesi de buradadır. Tıp Yazmaları
konusunda da dünyanın en zengin koleksiyonuna sahiptir diyebiliriz.
Mevlevilikle ilgili, İbn-i Arabî’yle alakalı eserlerde hiçbir kütüphanede
bulunamayacak sayıdadır. İmamı- Gazali’den İmam-ı Azama yüzlerce ilim adamı, düşünür
ve mutasavvıfın eseri kütüphanede bulunmaktadır. Anadolu’nun en kapsamlı
koleksiyonunu depolarında saklayan önemli bir kütüphane hüviyetine sahiptir.
Faydalanma: Araştırmacılar, kütüphanede yazar adı,
kitap adı ve “Dewey Onlu Sınıflama” sistemindeki konu numarasına göre
hazırlanmış olan kataloglardan ve bilgisayar ortamında oluşturulmuş ‘Yordam ‘
isimli veri tabanı ile bu üç ana arama başlığına ek olarak yayın türü (el
yazması, basma), dil, sınıflama, sağlama, tarih vb. arama yapabilmektedirler.
Aradıkları kitapları tespit ettikten sonra kendilerine verilen kitap isteme
fişlerini doldurarak depo memurlarından istedikleri kitapların CD’lerini
alabilirler. Kütüphane, üniversite personelinin ve öğrencilerin tatil günlerini
dikkate alarak cumartesi günleri de nöbetçi personeliyle hizmet vermektedir.
Konya Belleği: Konya belleği adı altında bir bölüm
oluşturulmuş, ülkemizin bütün yazma eser kütüphaneleri taranarak Konya ve
kültürüyle alakalı kitap kopyaları kütüphaneye getirilmiştir. Artık bu bölüm
‘Konya Şehir Arşivi’ konumunda hizmet vermektedir. Vatandaşlarla sıcak ilişki
içerisine girilerek yüzlerce kitap bağışı yapılmasına vesile olunmuştur. Her
geçen gün kendini yenileyen Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi,
vatandaşların ve bazı kurumların bağışladığı devrettiği kitaplarla
zenginleşmeye, değişik ülke kütüphaneleriyle kurduğu diyaloglarla gelişmeye
devam etmektedir.
KONYA YUSUFAĞA YAZMA
ESER KÜTÜPHANESİ
Osmanlı döneminde çeşitli bölgelerde yaptırılan
kütüphanelerin çoğu, ya bu bölgelerde doğup-büyümüş, ya da bir müddet vazife
yapmış kimseler tarafından kurulmuşlardır. Fakat Konya’da 1210/1795 yılında
Yusuf Ağa tarafından kurulan kütüphane bu konudaki birkaç istisnadan biridir.
Giritli fakir bir aileden gelen ve kethüdalık, baruthane nazırlığı, darbhane
eminliği gibi görevlerde bulunan Yusuf Ağa, bir kütüphane ve medrese yapmak
istediğinde, böyle bir hayır eseri için en çok ihtiyaç duyulan bölgeyi
araştırmış ve Konya’da karar kılmıştır. Bina 17 Ocak 1795 (25 Cemaziyelahir
1209) yılında inşa edilmiştir. Toplam kullanım alanı 110 m²’dir. Kütüphane,
Sultan Selim Camii’nin sağ batı köşesi bitişiğindedir. Bitişiğinde bulunan
Sultan Selim Camiinden 228 sene sonra yapılmış olan kütüphanenin mimarı yapısı
camiye uydurulmuştur Bu kütüphane, Konya’da kütüphane olarak yapılan ve
günümüze kadar gelen tek binadır. 1923’ten sonra kütüphanelerin yeniden
düzenlenmesi için yapılan girişimler Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine
gelmiş bu konuyla alakalı görevlendirilen komisyon tekke ve Türbelerde bulunan
kitaplar İstanbul’da komisyonun kütüphaneler müfettişi Umumiyesinin nezareti
altında Süleymaniye’ye, Bursa’dakiler müze kütüphanesine, Konya’da kiler Yusuf’a
kütüphanesine toplanmasına karar verildi.
Kütüphane 1927 yılından sonra Mevlâna Müzesi
kitaplığı ile birleştirilmiş ve bina Memurlar Kooperatifi’ne tahsis edilmiştir.
Tekrar 1946 yılından sonra Maarif Vekâleti Kütüphaneler Müdürlüğüne geçen
Kütüphane 1949 yılında yeni tesis ve modern usuller ile hizmete girmiştir. 2000
yılında meydana gelen hırsızlık olayından sonra kütüphane; Kütüphaneler Genel
Müdürlüğünün 16.03.2001 Tarih ve 1684 tarihli yazısıyla “Personel verilmesi
imkanı bulunmadığı” gerekçesiyle randevulu sistemle hizmete başlamıştır. 2004
tarihinde Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğünün teklifiyle tekrar normal
mesaiye dönülmüştür. Kütüphanenin 2007 Yılında Tonoz, kubbe, kavisli kısımların
kurşunları döşenmiş, elektrik tesisatı tamamen yenilenmiştir. 2012 yılında
tekrar iç kısmında düzenlemeler yapılmış, tarihi yapısına uygun olarak
tefrişatı yenilenmiştir. Uzun süre Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi
Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet vermiştir. Son olarak Türkiye Yazma Eserler
Kurumu Başkanlığı Kuruluş Ve Görevleri Hakkında 6093 sayılı Kanun ile Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na bağlı olarak teşkilatlanmış ve Konya Yazma
Eserler Bölge Müdürlüğüne bağlanmıştır. Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde Arap harfli
matbu eserlerin yanı sıra; Latin harfli, eserlerde bulunmaktadır. Arapça,
Farsça ve Osmanlı Türkçesi; 3157 yazma eserin bulunduğu kütüphanede 8599 adet
de matbu kitap mevcuttur. Sadreddin Konevî Kütüphanesi buraya nakledilmiştir.
Bunlar 168 kitaptır. Kütüphanedeki el yazması ve nadir matbu eserlerin tamamı
sayısallaştırılmış durumdadır. Ayrıca 216 eserin de mikrofilmi vardır. Dijital
kopya sayısı, 2.359.250’dir.
Osmanlılar döneminde Konya’da bilinen En eski
tarihli ve günümüze gelen tek kütüphane Yusufağa Kütüphanesidir. Osmanlıların
cami ve medreselerin içerisinde muhtelif kütüphaneler kurmasına karşı Konya’da
Yusufağa Kütüphanesi müstakil kütüphane binası olarak tek örnektir.[2] Osmanlılar
zamanında Konya’da cami ve medreselerin içerisinde pek çok kütüphane
bulunmaktaydı. Osmanlıların cami ve medreseler içerisinde muhtelif kütüphaneler
korumasına karşın Konya’da Yusufağa Kütüphanesi kültür tarihinde en büyük ve en
önemli kütüphane olduğunu söyleyebiliriz. Konya kültür tarihinde en büyük ve
önemli kütüphane kuruluşu olarak belirttiğimiz Yusufağa Kütüphanesi geçmiş
dönemden ki, Selçuklular döneminin en önemli hatta Selçukluların ilk kurumsal
anlamda kütüphanesi diyebileceğimiz Konevî kütüphanesi ile birlikte Hadimî
kütüphanesi ve pek çok Konya’nın alim mütefekkir şahısların kitaplarının buraya
nakledilmesi ile kütüphane zenginleşmiştir. IX. yüzyılın ikinci yarısında
kütüphanede 1223 kitap mevcuttu. Konya’da Anadolu’nun ilk İslam eserleri
kütüphaneleri kurulmuş. Bu kütüphanelerden ilki kuruluş tarihi olarak Şemseddin
Altınapa’ya ait olsa da kitap yoğunluğu ve ihtisas konularına düzenlenmiş
olmasından ötürü Sadreddin Konevî’nin ve öğrencilerinin girişimleri ile
kurulmuş olan kütüphane ilk olarak kabul edilmektedir. İşte bu önemli
kütüphaneden 168 kitap da buraya nakledilmiştir. Yusufağa Kütüphanesi sayesinde
birçok nadir yazma günümüze kadar ulaşabilmiştir. Bu bakımdan Yusufağa Kütüphanesi
Türk kültür tarihinde ayrı bir öneme sahiptir.
MEVLANA
MÜZESİ İHTİSAS KÜTÜPHANESİ
İhtisas Kütüphanesi
Mevlânâ Dergâhı kurulduğu günden beri Dergâh içinde
bir kitaplık hep olmuştur. Mevlevîliğin eğitim ve öğretim ocağı olan bu dergâh
Sultan Veled’in Postnişinliği zamanında kurulmuş ve teşkilatlanmıştır. Hz.
Mevlânâ’nın ve hocalarının eserlerinin orijinal nüshaları burada muhafaza
ediliyordu. Mevlânâ’nın ve hocalarının
eserleri kopya ediliyor, nüshaları üretiliyor ve bu nüshalar dergâhta
korunuyordu. Başta “Mesnevî” ve “Divan-i Kebir” olmak üzere Mevlânâ’nın
kurraseler (sahifeler) halinde bulunan eserleri bu kitaplıkta korunuyordu.
Mevlânâ hayatta iken, 662(1264) Kürraseler halinde bulunan Mesnevi derlemeleri
altı defter halinde kitaplaştırıldı. Bu kütüphanedeki kitapların üzerindeki
mühürde “Vakf-i Kitaphane-i Hazret-i Mevlana kuddise sirruhu’l-a’la” yazılıdır.
Buna göre dergâhtaki kütüphanenin resmi adı “Hazret-i Mevlana Kütüphanesi”
imiş. Hz. Mevlâna’nın ölümünden sonra türbesi çevresinde kurulan dergâha,
dervişler tarafından yazılan kitapların yanı sıra devlet adamları ve zenginler
tarafından vakfedilen kitaplardan zengin bir koleksiyon oluşmuştur. Çoğu
Selçuklu Dönemine ilişkin yazmalardan oluşan bu kitapların zamanla dağıldığı,
Postnîşîn Ebubekir Çelebi II. (Ölümü:1785)’nin İstanbul’a
gönderilmesiyle de büyük bir kısmının İstanbul’a taşındığı anlaşılmıştır[3].
Mevlâna Dergâhında ilk kütüphane, Mevlâna
soyundan 24. Postnişin Mehmet Said Hemdem Çelebi (1807–1858)[4]
tarafından kurulmuştur. Mehmet Said Hemdem
Çelebi, 1854 yılında dergâhta bulunan kitaplarla
birlikte kendisine ait kitaplar ve çeşitli yerlerden topladığı kitapları,
envanter defterine kayıt ederek, kitapları biri 25x24 mm ölçüsünde kare, diğeri
23x19 mm ölçüsünde beyzi biçimli iki mühürle mühürlemiş[5] ve ilk
olarak Murat Paşa kızı Fatma Hatun Türbesi’ni kütüphane yapmıştır. Hemdem
Çelebi’nin kurduğu kütüphanenin vakfiyesi bulunmamaktadır[6]. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasından
sonra 2 Mart 1927 tarihinde[7] Mevlâna
Dergâhı’nın “Konya Âsar-ı Atika Müzesi” olarak
düzenlenmesini sağlayan Müze Müdürü Yusuf Akyurt, dergâhta bulunan kitapları
yeniden tasnif etmiştir. Dergâh, müze olarak açılınca, bugün İhtisas
Kütüphanesi olarak kullanılan Çelebi Dairesi müdür odası olmuş, Fatma Hatun
Türbesi’ndeki kitaplar da günümüzde müze müdür odası olarak kullanılan Meydan-ı
Şerif Odası’na taşınmıştır. Bu oda 27.11.1927 tarihinde “İhtisas Kütüphanesi”
adı altında törenle hizmete açılmıştır[8]. Kütüphane, 1954 yılında Hz. Mevlâna’nın türbesinin güneyinde,
Hasan Paşa Türbesi ve II. Abdülhamid döneminde yaptırılan payanda arasındaki
boşluğun kapatılmasıyla meydana gelen dikdörtgen biçimli bölüme taşınmıştır.
2012 yılında çelebi dairesinin arka kısmında yer ala bir zamanlar matbahı şerif
olarak, daha sonra bulaşıkhane ve çamaşırhane görevi görmüş olan, 1983 yılında
müdürlük arşivi yapılan en son orak da; Kültür Müdürlüğü yemekhanesi olarak
kullanılan mekâna taşınarak burada hizmet vermeye başlamıştır.
Kitaplar
Yusuf Akyurt;
kütüphanenin açılışında 1953 adet basma, 1269 adet yazma eser olmak üzere
toplam 3222 cilt kitabın kayıtlara geçirildiğini ifade ederek bu kitaplardan
1245 adedinin Türkçe, 1779 adedinin Arapça, 648 adedinin Farsça, 15 adedinin
Fransızca, 2 adedinin İngilizce, 1 adedinin Almanca olduğunu bildirmişti[9]. Mevlevi Dergâhı
müze olarak ziyarete açıldıktan sonra, kütüphanedeki kitapları yeniden tasnif
eden Yusuf Akyurt, kütüphanede kayıtlı olan yazma eserlerden cilt, hat, tezhip
gibi kitap sanatları yönünden kıymetli olan 225 adet yazma kitabı, diğer yazma
eserlerden ayırarak, “Müzelik Eserler” bölümüne almış ve bu eserlerin ayrıca
envanterleri yapılmıştır. İhtisas Kütüphanesi’nde, Selçuklu devlet adamlarının,
Karamanoğullarının, Osmanlı sultanları ve devlet adamlarının yanı sıra Mevlâna
muhibbi zenginlerin hediye ve vakfettikleri kitaplar mevcuttur. Bu kitaplar
içerisinde Kur’an-ı Kerimler, kıraat, tecvit, tefsir, hadis, fıkıh, kelam,
tababet, tarih, lügat, mantık, hikmet, musiki, edebiyat, tasavvuf ve
Mevleviliğe ait çeşitli kitaplar ile Alâeddin Camii’nden getirilen
3407–3408–3409 envanter numaralı Selçuklu Dönemi Kur’an-ı Kerimleri de
bulunmaktadır. 1931 yılında Milli Eğitim
Bakanlığından alınan izinle Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde bulunan
7058 kitap İhtisas Kütüphanesi’ne devredilmiştir. Bu kitaplar 1946 yılında tekrar
Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne iade edilmiştir[10]. İhtisas
Kütüphanesi’nde günümüze kadar yapılan bağışlarla her geçen gün kitapların
sayısı artmış ve Arap harfli matbu eserlerde kütüphane raflarına girmiştir.
2008 yılı başlarında yapılan bir çalışmayla kitaplar yazma ve basma eserler
olarak ikiye ayrılmış, Osmanlıca, Arapça, Farsça el yazması eserler ile Hz.
Mevlâna ile ilgili Türkçe eserler kütüphanede bırakılıp, Türkçe, İngilizce
Almanca vd. dillerdeki matbu eserler Etnografya Müzesi bünyesindeki kütüphaneye
taşınmıştır. Bu çalışma sonunda toplam 10754 (2011 yılı itibariyle bu sayı
10805’e ulamıştır. Bu eserlerin 2079 adedi yazma eserdir) eserden 4400 adedi
Etnografya Müzesi’ne gönderilmiştir. Bu ayırma çalışmaları sırasında boşalan
raflara Fatma Hatun Türbesi’nde bulunan Ferit Uğur ve Hacı Mehmet Dişsöken
Kütüphanesi ile Hazine-i Evrak Arşivi’de taşınmıştır.
Abdülbâki Gölpınarlı
Kütüphanesi, Mehmet Önder Kütüphanesi, Muallim Ferit Uğur ve
Dişçi Hacı Mehmet Dişsöken Kütüphanesi bulunmaktaydı. Ancak F. Uğur ölmeden önce kütüphanesini
Mevlâna Müzesi’ne vakfedilen kitapları 2011 yılı itibariyle 88 yazma
eser müzede bırakılmış, 1923 kitap İl Halk Kütüphanesi’ne devredilmiştir.
Günümüzde yazma eserlere verilen değerin artmasıyla birlikte yazma eser kütüphanelerine
olan talep de giderek artmaktadır. Özellikle Mevlevilik tarihi açısından önemli
bilgi ve belgeler ihtiva eden Mevlâna Müzesi Kütüphanesi de aynı ilgiyi
görmektedir.
KOYUNOĞLU ŞEHİR
MÜZE VE KÜTÜPHANESİ
Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler
Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Koyunoğlu Şehir Müze ve
Kütüphanesi, Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu tarafından kuruldu. İzzet
Koyunoğlu’nun, 1913 yılından beri topladığı yazma ve matbu kitaplarını, 4
Temmuz 1973 tarihinde Konya Belediyesine bağışlamasıyla başladı Koyunoğlu’nun
koleksiyonu, 1984 yılında Konya Belediyesi tarafından yaptırılan yeni hizmet
binasında ziyaretçi ve okuyucuların hizmetine sunulmuştur.
Koyunoğlu Kütüphanesi ana hatlarıyla, yazma eserler,
Türkçe ve Osmanlı Türkçesi matbu kitaplar, süreli yayınlar ve arşiv
bölümlerinden oluşmaktadır. R. İzzet
Koyunoğlu Kütüphanesi ve Arşivi: Çok değerli el yazması, Osmanlıca ve Türkçe
matbu eserlere sahip bulunan İzzet Koyunoğlu Kütüphanesinde; genel olarak
tarih, sanat tarihi, edebiyat, Konya tarihi ve folkloru, musiki, fen bilimleri
alanlarında kitaplar bulunmaktadır. Koleksiyonun en önemli bölümünü yazma
eserler oluşturmaktadır. Tuhfe-i Mübârizi (XVI. yüzyıla ait Hekim Bereket’in bu
yazması spor hekimliği üzerine dikkat çekici bilgiler vermektedir. Bu kitap
üzerinde yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılmıştır.); İmam Gazali’nin
İhyâ-yı Ulûmu’d-dîn’inin 583/1187-88 tarihli bu yazma nüshası; III. Selim’in
Konya İmarethanesi Vakfiyesi; Yunus Emre Divanı’nın en eski nüshası; 1317/1901’de
Sultan Abdülhamit’e takdim edilmiş Muhtasar Osmanlı Tarihi, Sultan Alâeddin’in
Osman Gazi’ye gönderdiği berat; şiir mecmuaları ve cönkler (Özellikle Mihrimah
Sultan’a verilen şiir mecmuası); dünyada tek nüsha olan Ebu Ömer Yusuf bin
Abdullah’ın Kitabun fî Ecvibeti’l müstevibe’si; Kanuni Sultan Süleyman ve
İkinci Sultan Selim dönemlerinde şeyhülislamlık yapmış Ebusuud Efendi’nin kendi
imzalarını taşıyan el yazmaları; tefsir, hadis, fıkıh, Arapça kavait kitapları
ve pek çok ünik değerdeki yazma bu bölümdeki eserlerin ilk akla gelenleridir.
Ahmet Kutsi ve Mehmet Eminoğlu Kütüphanesi ve Arşivi,
Bozkırlı Mustafa Parlaktürk Kütüphanesi
Osman Özdemir, İbrahim Küçüktığlı, Nihan
Küçükyıldız, Hasan Yüğrük, Lütfi Tuncel, Ahmet Akyol ve Ramazan Timur tarafından
yapılan bağışlar kütüphane için büyük öneme sahiptir. Hâlen yapılan bağışlarla
Koyunoğlu Kütüphanesi zenginleşmeye devam etmektedir.
Şu anda hizmet veren Konya Yazma Eserler Bölge
Müdürlüğü Kütüphanesi, Mevlana Dergahı İhtisas Kütüphanesi, Koyunoğlu Müze ve
kütüphanesi ile Üniversitelerin ve özel şahısların ellerinde bulunan kitaplarla
birlikte yaklaşık 50.000 yazma esere sahiptir. Bu eserler ilmî, tarihî
nitelikleriyle, hem de sanatsal özellikleriyle önem arz etmektedir. Mardin, Van
Kütüphane ve müzelerinde bulunan çok sayıda Süryanice İbranice eserlerde Konya
Yazma Eserler Bölge Müdürlüğünde yer almaktadır.
KAYNAKÇA
·
AKYURT, Yusuf,
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Konya Âsârı Atika Müzesi 1926-1934 Seneleri Umumi
Raporu”, Müze Demirbaş No: 109.
·
________________,
“Konya ÂsarıAtika Müzesi Rehberi”, İstanbul, 1930, s.8.
·
________________,
Age., s.10; Akyurt, Y., “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Konya Âsârı Atika.
·
________________,
“Konya Âsarı Atika Müzesi Rehberi”, İstanbul, 1930.
·
ARABACI Caner,
“Konya Medreseleri”, Ticaret Odası Yayını, Konya, 1998, s. 108.
·
________________,
“Yusufağa Kütüphanesi ve Kütüphanecilik Anlayışının Dünü üzerine”, Bilgi Yolu
Dergisi, s. 2., s. 1.
·
________________,Yusufağa
Kütüphanesi ve Kütüphanecilik Anlayışının Dünü üzerine”, Bilgi Yolu Dergisi
S.2, s.1.
·
BAKIRCI, Naci,
“Konya Mevlâna Dergâhı Kütüphanesi’nin Kurucusu Mehmet Said Hemdem Çelebi’nin
Eserleri”, Bilgi Yolu, Necip Fazıl Özel Sayısı, Yıl:4, Sayı:6, Konya, 2004,
s.79-80.
·
________________,
“Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nin 1926 Yılında Kuruluşu, Yusufağa
Kütüphanesi’nin Buraya Nakli”, X. Millî Mevlâna Kongresi, Konya, 2002,
s.301-305.
·
________________,
“Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nin 1926 Yılında Kuruluşu”, s. 301
·
BİNGÖL, Mustafa.
“Cumhuriyetten Önce Konya Kütüphaneleri”, Yeni İpek Yolu, Konya-I, K.T.O.
Dergisi, Konya,1998, s. 70.
·
CAN, Mustafa,
Cumhuriyetten Önce Konya Kütüphaneleri, Yeni İpek Yolu, Konya-I, K.T.O.
Dergisi, Konya, 1998, s.70.
·
________________,
“Selçuklular Devri Konya Kütüphanelerinin Tarihçesi”, Selçuk Dergisi, Yıl:2,
Sayı:1, Konya, 1986, s.45-58.
·
CANİP, Ali
"Konya Müzesindeki Kütüphane", Hayat, C.III, S.56, 22 Kânûn-ı Evvel
1927, s.2-3.
·
CUNBUR, Müjgan,
“Kütüphane Vakfiyelerinden Notlar” Erdem, c. I/3,(1985), s.712.
·
________________
“Yusufağa Kütüphanesi ve Kütüphane Vakfiyesi”, Tarih Araştırmaları Dergisi,
c:I, No: I, 1963, s.203-217.
·
ELGİN, Necati.
“Mehmed Said Hemdem Çelebi ve Sadrazam Mustafa Reşit Paşa”, Anıt, Yıl: 6, Sayı:
28, Konya, 1961, s. 5.
·
EREN, Mehmet.
“Yusufağa Kütüphanesinde Hadise Dair Önemli Yazma Eserler”, S.Ü. Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.V, (1999),
s. 221-243.
·
GÖLPINARLI, A.
“Konya da Mevlâna Dergâhı’nın Arşivi”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Dergisi, c: 17, Sayı: 1-4, İstanbul, 1960.
·
________________,
Abdülbâki. “Konya da Mevlâna Dergâhı’nın Arşivi”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Dergisi, c:7, Sayı:1-4, İstanbul, 1960.
·
________________,
Mevlâna Müzesi Abdülbâki Gölpınarlı Kütüphanesi Yazma Kitaplar Kataloğu,
Ankara, 2003.
·
ÖNDER, Mehmet,
Konya Maarifi Tarihi, Ülkü Matbaası 1952,s.80.
·
________________,
Mevlâna Şehri Konya, Ankara, 1971, s. 412
·
________________,
“Konya Maarifi Tarihi”, Ülkü Matbaası 1952, s. 80.
·
________________,
“Selçuklular ve Osmanlılar Devrinde Konya kütüphaneleri” Konya Dergisi s. 84.,
·
SARIKÖSE, Barış
“Karatay İlçesinde Bulunan Kütüphaneler, Karatay, Tarik-Kültür-Sanat” (Ed.:
Yusuf Küçükdağ, Yaşar Erdemir, Bekir Şahin), Konya 2012, s. 710.
·
ŞAHİN, Bekir,
Cumhuriyet Dönemi Konya Kütüphaneleri, İpek Yolu Dergisi Konya Kitabı X.
s.335-345.
·
________________,
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğü, Yeni İpek Yolu, Konya Ticaret
Odası Dergisi, Mart 2009, Konya, s.32.
·
________________,
“Selçuklu’dan Günümüze Konya Belleği”,Kent Hafıza Merkezleri Kent İhtisas
Kütüphaneleri, Kent Arşivleri ve Kent Müzeleri Sempozyumu, Ankara, 2010, s.
36.7
·
_______________,
“Cumhuriyet Dönemi’nde Konya Kütüphaneleri”, Yeni İpek Yolu KTO Dergisi Konya
Kitabı XI, (Özel Sayı), (Ed.: Haşim KARPUZ-Osman ERAVŞAR), (Aralık 2008), s.
289.
·
________________,
“Selçukludan Günümüze Konya Belleği”, Kent Hafıza Merkezleri, Kent İhtisas
Kütüphaneleri, Kent Arşivleri ve Kent Müzeleri Sempozyumu, Ankara, 2010, s.
28-56.
·
TUŞ, Muhittin,
“Hanya’dan Konya’ya: Yusufağa ve Kütüphanesi”, Uluslar Arası Kuruluşunun 700.
Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi, S.Ü. Yay., Konya,
2000, s. 348-349.
·
YÖRÜK Doğan,
“Osmanlı Devletinde Kütüphane Yaptırmanın Maliyeti: Konya Yusufağa Kütüphanesi
Örneği”, SBED, S18, Konya 2008, s.38.
[1]
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü, bekirsahi@gmail.com.
[2]
CUNBUR, Müjgan, “Yusufağa Kütüphanesi ve Kütüphane Vakfiyesi”, Tarih
Araştırmaları Dergisi, c:I, No: I, 1963, s.203-217.
[4] Elgin, N., “Mehmed
Said Hemdem Çelebi ve Sadrazam Mustafa Reşit Paşa”, Anıt, Yıl: 6, Sayı: 28,
Konya, 1961, s. 5.
[5] Önder,
M., Age., s.412; Bakırcı, N., “Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi”,
Müze Dergisi, Sayı: 8, Konya, 1992, s. 39; Bakırcı, N., “Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nin 1926
Yılında Kuruluşu, Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin Buraya Nakli”, X. Milli Mevlana
Kongresi, Konya, 2002, s.301-302
[6] Bakırcı, N., “Mevlâna Müzesi İhtisas Kütüphanesi’nin 1926
Yılında Kuruluşu”, s. 301
[8] Bakırcı, N., “Mevlâna Müzesi İhtisas
Kütüphanesi’nin 1926 Yılında Kuruluşu”,
s.302
[9] Akyurt, Y., Age., s.10; Akyurt, Y., “Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti Konya Âsârı Atika Müzesi 1926-1934 Seneleri Umumi Raporu”,
Müze Demirbaş No: 109, s. 3.
Yorumlar