HZ.MEVLÂNA'NIN İSM-İ ŞERİFİNİN ANILDIĞI HATLAR
SUNUŞ
Hz.Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled tarafından13. asrın sonlarına doğru bir
disiplin haline getirilen Mevlevi düşüncesi bugün dünyanın pek çok yerinde
Türk-İslam irfanının temsilcisidir.
Mevlevilik ekolü sadece
düşünce alanı ile sınırlı kalmamıştır.San’at alanında da derin izleri
vardır.Neşvü neva bulduğu her yerde ve her dönemde güzel sanatlar akademisi
görevini üstlenmiş, Edebiyattan Felsefeye,Musikiden Hüsn-i Hat San’atına kadar
İslam San’atlarının bir çok dalı mensupları vasıtasıyle en güzel şekilde icra
edilmiştir.
Mevlevi san’atkarlar özellikle Yazı ve yazı imalinde kullanılan Makta’
yapımına özen göstermişlerdir. Makta imalini kaleme hürmeten çakı, mil ve kıl
testere yardımıyla ince bir sanat haline getirmişler, eserleri nakış, çiçek,
yazı ve Mevlevî Sikkesiyle süsleyerek, bu aletin pek latif numunelerini ortaya
koymuşlardır. Hattatlar, eserlerinde ana tema olarak Kur’an-ı Kerim ayetleri ve
Hadis-i Şerifleri seçtikleri gibi,kibarı kelam,mesneviden beyitler ve Hazret-i
Mevlana lafzını da en güzel bir şekilde istifleyerek levhalara nakşetmişlerdir.
Mevlevihanelerin yaygınlaşmaya başlamasıyla bu eşsiz levhalar ziyadeleşerek
dergah duvarlarını süslemişlerdir.Öyle ki; Mevlevihanelerde mihrabın tam
karşısına “Ya Hazret-i Mevlâna “yazılı Hat levhasını asmak adeta bir gelenek
haline gelmiştir.
Kataloğumuzdaki levhaların pek çoğu Mevlevî hattatlar veya Mevlâna
muhibbanı san’atkarlar eliyle yazılan “Ya Hazret-i Mevlana” istifli hat
levhalarından oluşmaktadır.Başta Mevlana Müzesi (Konya), Divan Edebiyatı Müzesi
(Galata Mevlevihanesi) (İstanbul), Vakıf Hat Eserleri Müzesi (İstanbul), Bölge
Yazma Eserler Kütüphanesi (Konya), Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi
(İstanbul) , Sadberk Hanım Müzesi Sevgi Gönül Hat Koleksiyonu (İstanbul), Sami
Tokgöz Hat Koleksiyonu (Konya), olmak üzere müzeler , kütüphaneler ve bazı
hususi koleksiyonlar bünyesindeki 90 kadar san’at eseri hat levhalarından
oluşturulmuştur.
· Söz konusu levhalarda, en
yaygın olarak “Yâ Hazret-i Mevlâna kuddise sirruh” ibaresine rastlanmıştır.
Buna ilâveten, “Hak Dost”, “Meded” kelimelerine de yer verilen levhalar
mevcuttur. Özellikle celî sülüs istiflerde “Muhammed Celâleddin Rûmî” isim ve
mahlaslarının eklendiği görülmüştür.
· Yazı çeşitlerinden en çok,
ta’lik ve sülüs tercih edilmiştir. Ayrıca, az da olsa, kûfî veya özgün
tasarımlara da yer verilmiştir.
· İstif formu olarak “destarlı
Mevlevî sikkesi” yaygın bir şekilde benimsenmiştir. Bu, bazen yazının destarlı
sikke formunda yazılması şeklinde, bazen de destarlı sikke resmi içerisine
istifli yahut müsenna (simetrik) yazı şeklinde karşımıza çıkmıştır. Ancak celi
sülüs yazı çeşidinin istife daha elverişli olması nedeniyle, sikke formundaki
yazıların çoğunluğu celî sülüsle yazılmışken, bir kısmıda Ta’lik olarak
yazılmıştır. Buna karşılık, istifsiz, düz satır halindeki yazılarda bu durum
tam tersine, ta’lik, celî sülüs şeklinde tezahür etmiştir. Gubarî (toz zerresi
kadar küçük) hatla yazılan birkaç levhaya da rastlanmıştır.
· Tuğra şeklinde Hz. Mevlâna
isimlerini havî levhalar da görülmüştür ki; tuğra sembolünün tercih
edilmesindeki maksadın, Hz. Mevlana’nın maddi ve manevi dünyanın hükümdarı
olduğunu vurgulamak olduğu şeklinde yorumlar getirilmiştir.
Hz. Mevlana’nın 800. Doğum yılı münasebetiyle hazırlanan bu eserin meydana
getirilmesinde yardımlarını esirgemeyen Konya Valisi Sn.Osman AYDIN ve İl
Kültür ve Turizm Müdürü Abdüssettar YARAR’a teşekkür eder 2007 Mevlana Yılı’nın
Mevlana aşk ve bilgisiyle dünyayı aydınlatmasını , barış ve kardeşliğin
gelişmesine katkı sağlamasını diler saygılarımı sunarım.
Editör
Bekir ŞAHİN-2007
Yorumlar