AHİLİK VE ESNAF
Bekir ŞAHİN
Medeniyetimizde yaşanabilir bir dünya, huzurlu bir
toplum meydana getirme projesi olan Ahilik, Türkiye Selçuklu Devleti’nde XII.
yüzyıl sonlarında tasavvufa dayalı bir esnaf örgütü olarak ortaya çıktı. Bu teşkilatın yayılmasına hükümdarlarla üst
düzey devlet adamları ve aydınlar katkı sağladılar.
Ahilik, Türklere İslami kurallar çerçevesinde üretmeyi
öğreten bir kurumdur. İş hayatına belli kriterler getirmiş; çalışmanın,
üretmenin önemini kavratmıştır. Bunun sonucunda; Ahi Baba, Anadolu Bacıları ile
çırak, kalfa olarak çalışan, yüksek ahlâklı, misafirperver, vatanı uğrunda canını
bile ortaya koyan erdemli bir insan tipi oluşturmuştur.
Ahilik, Türkiye Selçuklularından
sonra Anadolu’da kurulan beyliklerde de etkili oldu. Bu dönemde çok sayıda Ahi,
tekke, zaviye, mektep, medrese, cami ve mescit yaptırdı. Osmanlı döneminde
özellikle şehirlerde debbağhane, saraçhane gibi esnafların yoğun oldukları iş
yerleriyle ticaretin hareketli olduğu bedesten, arasta gibi ticaret yapıları
ülkenin her tarafına yayıldı.
Ahiliğin etkisi ile örgütlenen
esnaflar, Osmanlı Devleti’nde XVI. yüzyıldan sonra Loncalarda kümelenmeye
başladılar. Bundan sonra Ahilik, görünürde etkisini kaybetmiş oldu. Ancak tüm esnaf teşkilatlarında Ahilik
kültürünün usul ve adabı devam ettirildi
1.Elini açık tutmak,
2- Sofrasını açık tutmak,
3- Kapısını açık tutmak,
4- Gözünü bağlı tutmak,
5- Beline sahip olmak,
6- Diline sahip olmaktır.
2- Sofrasını açık tutmak,
3- Kapısını açık tutmak,
4- Gözünü bağlı tutmak,
5- Beline sahip olmak,
6- Diline sahip olmaktır.
- İçki içmek.
- Zâni olmak (zina işlemek)
- Münafıklık, gıybet ve iftira
- Gurur, kibir
- Merhametsizlik
- Kıskançlık
- Kindarlık
- Yalan Söylemek
- Sözünde durmamak
- Emanete ihanet etmek
- Kişinin ayıbını örtmemek, ayıbı yüzüne
vurmak
- Cimrilik,
- Katil.
- 1.Kanaatkâr olmak.
2. Mecburiyet olmadıkça meslek değişikliği yapmamak. Para için asla meslek değişikliği yapılmaz.
3.Alınteri prensibini terk etmemek ve tevekkül etmek. - 4.Yardımlaşmaya dikkat etmek. ,
5.Usta–çırak münasebetini baba-evlat şeklinde görmek ve tatbik etmek.
6. İmalatta mutlak surette kaliteye dikkat etmek. .
Ahilik sisteminde aynı mamulün satışını yapanlar aynı bölgede satışlarını yaparlardı. Satışın aynı bölgede yapılması esnafın birbirini kontrol etmek imkânını doğururdu. Bu kontrol hem fiyatın makul seviyede olmasını temin eder hem de kalite standardını sağlardı.
Ahiliğin
sosyal, kültürel ve dinî kodlarından olan çeşitli esnaf dükkânlarında hatlarla
yazılmış levhalardaki “esnaf sözleri”
gerçek bir esnafın, satıcının nasıl olması gerektiğini anlatır.
Esnaf ahlâk
ve görgü kurallarını (âdâb-ı muâşeret) yansıtan levhalardan bazıları şöyledir.
·
“
Dükkân kapusu Hak kapusu, Hakkına yalvar, Çeşmim gibidir çeşmeleri Akmasa da
damlar.”
·
“
Ehl-i aşka müptelayım. Neme lâzım kâr benim, Mal ve mülküm yoktur amma Kanaatim
var benim.”
·
“
Sade pirinç zerde olmaz, Bal gerektir kazgana, Baba malı tez tükenir, Evlat
gerek kazana.”
·
“
Dolandım misl-i cihan bulmadım başıma bir taç, ne eğride tok gördüm ne doğruda
aç.”
·
“
Her yemeğin lezzeti Ta ki dimağdan çıkar, Tuz ekmek hakkını bilmeyen Akıbet
gözden çıkar.”
·
“ Veresiye vermeyi etmedim âdet Alıp da
vermeyenler çoğaldı gayet, Tahsile kalmadı kat’iyyen tâkat, Veripte pişman
olamam nihayet.”
·
“
Payidar olsun cihanda şanlı büyük milletimiz, Helalinden nasip olsun
kazancımız, kısmetimiz, Veresiye hoş şey değil, yoktur buna niyetimiz,
Müşterimiz hiç şüphesiz bizim velinimetimiz.”
·
“
Müşteri velinimetimiz, Yaranımız yârimiz. Ziyadesi zarar verir, Kanaattir
kârımız.”
·
Her sabah Besmeleyle açılır dükkânımız. Hakk’a
iman ederiz, Müslümandır şanımız. Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin.
Hilesi hurdası yok, helaldir malımız.”
·
“Zalim
kişinin bağını bir ah keser, Rızka engel olanın Rızkını Allah keser.”
·
İş bu dükkânın usulü hem suhulet hem vefa
Müşteriler nezdimizde hiç görmezler hata. Onları hoşnud memnun eylemektir kârımız,
Bir gelen tekrar buyursun bizlere versin sefa.”
·
İlim ve sanattan haberdar olmayanlar aç olur,
Müflis ve nasipsiz kalır, herkese muhtaç olur.”
·
İnsana
sadakat yaraşır görse de ikrah, Yardımcısıdır doğruların, Hazreti Allah.”
·
Her
taamın (yiyeceğin) lezzeti tâ ki dimağdan (beyinden) çıkar,
Tuz ekmek hakkını bilmeyen akıbet
(sonunda) gözden çıkar.
·
Sade
pirinç zerde olmaz bal gerektir kazgana (kazana),
Baba malı tez tükenir, evlât gerek kazana.
·
Gelen
gelsin saadetle,
Giden gitsin selâmetle.
·
Sefa
geldin ey müsafir, ısmarla kahve içelim,
İşçi ile sohbet olmaz, bir merhaba
der geçelim.
Doğru olsan ok gibi elden atarlar
seni,
Eğri olsan yay gibi elde tutarlar
seni,
Menzil alır doğru ok elde kalır eğri
yay.
·
Her
seherde besmeleyle açılır dükkânımız,
Hazret-i Selman-ı Pâk’tır pîrimiz
üstadımız.
Lâfla dükkân açılmaz, boş yere etme
telâş,
Selman-ı Pâk de gelse parasız olmaz
tıraş.
Yorumlar