TEZHİP SANATINDA KULLANILAN TERİMLER, TÂBİRLER ve MALZEME*
‘‘Tezhip Sanatında Kullanılan Terimler, Tabirler ve Malzeme’’, Hat ve Tezhip Sanatı / ed. Ali Rıza
Özcan. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı,
2009. s.525-535.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Prof.Dr.F.Çiçek DERMAN
Marmara Üni. Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim
Üyesi
Sorarsan
bunların aslın, hakîkat bir kalemdendir.
Musavvirden zuhûr eyler bu
kadar şekl ile elvan.
Salih
Baba
A
AÇKI TAHTASI: Kalıbı çıkarılmak istenen yazı veya
desenin, üzerinde iğnelendiği çoğunlukla şimşir ağacından sert tahta.
ÂHAR: Üzerine rahatça yazılabilmesi ve gerektiğinde iz bırakmadan silinebilmesi
için kâğıda sürülen şapla kestirilmiş yumurta akı, nişasta veya un
muhallebisiyle yapılmış kâğıt cilâsı.
Kâğıt âharlayana âharcı, bu işleme âharlemek, bu vasfı
kazanmış kâğıda da âharli kâğıt denir.
Çift
Âharli Kâğıt: Halk Türkçesiyle ( Çiftâlî ): Üzerine iki kat âhar
sürülmüş kâğıtlara verilen isimdir. Çift
âhar işleminde, un veya nişasta âhari üstüne yumurta âhari yapılması makbuldur.
AKKÂSE:
Yazma eserlerde kullanılacak kâğıtların, kenar ve orta kısımlarını farklı
renklerde boyama usûlü.
ALTIN: Sarı, parlak renkte, yumuşak ve kolayca
işlenen kıymetli maden. Altın alaşımı, içersine katılan maden cinslerine göre
renk alır.
Yeşil
Altın:
Gümüş ilavesiyle elde edilen altın
Sarı
Altın: Limon rengindeki altın
Kırmızı
Altın:
Bakır ilavesiyle elde edilen altın
ALTIN VARAK: Tirşe denilen ince derinin arasına
konularak dövülüp inceltilen, 5x10 cm ebadındaki Osmanlı altını.
Deste:
İçinde on varak Osmanlı altını bulunan paket.
Tefe: İçinde yirmi deste
Osmanlı altını bulunan paket. Bir tefede 200 varak altın vardır.
Defter: İçinde 8x8 cm
ölçüsünde 25 varak altın bulunan Frenk ( Avrupa ) altını.
ALTIN EZME: Altın varaklarının arapzamkı veya
süzme bal yardımıyla ezilip fırça ile sürülebilecek hâle getirilme işlemi.
ALTIN MÜREKKEBİ: ( bkz.) Zer-mürekkep
ALTLIK: Hattatların yazı
yazarken kâğıdı örselememek, kalemi rahat yürütmek ve ele dayanma noktası
sağlamak maksadıyla kullandıkları âlet. Osmanlı sanatında mükemmel bezenmiş
örneklerine rastlanır.
ARABESK: İslâm tezyînatının girift tarzına Batı sanat
tarihçilerinin verdiği isim.
ARASUYU: ( bkz.)
İçpervaz.
ARÛSEK: Yeşil ve pembe hâreli bir çeşit sedef. Arûsekli
sedef de denilir.
ÂSÂR-I ATÎKA: Eski eserler.
ASELÎ: Bal rengi, bal gibi sarı renkte olan.
ATÂ YOLU ( Pesend ): XIX. yüzyıl
tezhibinde Hezargradîzâde Atâullah Efendi tarafından başlatılan ve fırçanın
tarama usûlüyle kullanıldığı çiçekli işleme tarzı.
ATLAS YAPRAĞI: Tezhipte ve
çinicilikte kullanılan kenarı menevişli bir yaprak çeşidi.
AYIRMA RÛMÎ:
Deseni tarhlara ayırmak için rûmî helezonlarının ayrılma noktalarına
yerleştirilen motif.
B
BAHİRBAŞI TEZHİBİ: ( bkz.) Fasılbaşı Tezhibi
BATTAL KÂĞIT: Büyük ebadlı kâğıt
BEDÂHŞİ LACİVERDİ ( Lapis lazuli ): Afganistan’ın kuzeyindeki Bedahşan
bölgesinden çıkan ve tezhipte ana renk olarak kullanılan -altın hâreli- parlak
lacivert taş boyanın dövülüp ezilmiş şekli.
BERAT:
Osmanlı Devleti'nde bir kimseye nişan, rütbe, memuriyet veya herhangi bir imtiyaz
verildiğini bildiren yazılı belge.
BERK-İ HALKÂRÎ: Halkârîye mahsus iri yaprak.
BEYNE’S-SÜTUR: Yazı tezhibinde, satır aralarına yapılan
ve dendanlarla sınırlandırılan tezyînî
iş.
BEYZÎ:
Yumurta biçimli, oval.
BEZEK: Süs, ziynet.
BEZEME: (
bkz.) Tezyîn
BUBCUK: ( bkz. ) Kuzu
BULUT: ( bkz.) Çinbulutu
C
CEDVEL/CETVEL: Yazma kitap, kıt’a veya levhalarda
yazı sahasını çerçeve içine alan ve ekseriya altınla çekilen muhtelif kalınlıktaki
çizgilere verilen isim. Bu altın cedvellerin iki kenarı is mürekkebiyle
tahrirlenir.
CEDVEL KALEMİ: Fr.
Tirlin, çizgi çizmekte kullanılan, bir vida ile ayarlanabilen iki madenî
dilli âlet.
CEDVELKEŞ: Cedvel kalemiyle çizgiler çeken
zanaatkâr.
CİLBEND - CİLBENT: Varak hâlindeki yazmaların veya
kıt’aların içinde korunduğu deri veya mukavvadan yapılan iki kanatlı mahfaza.
İçindekilerin düşmemesi için üç açık kenarında bağlama şeridi bulunur.
Ç
ÇAKMAK MÜHRE: ( bkz.) Mühre
ÇARK-I FELEK DESEN:
Bir merkez etrafında aynı yöne dönen desenlere verilen ad.
ÇİFT TAHRİR ( Havalı ): Tezhipte kullanılan bir boyama üslûbu.
Motifi meydana
getiren parçalar arasında tahrir kadar
boşluk bırakılarak renklendirilir. Bundan dolayı
havalı tâbiri
kullanılır. Boyamaya önce iki taraflı tahrir çekilerek başlandığı için çift
tahrir de denir.
ÇİNBULUTU: Bulutun üslûplaştırılmasıyla
hazırlanan tezyînî bir motiftir. Türk
sanatına Çin sanatından geldiği için çinbulutu
denir.
ÇİNTEMÂNİ: İkisi altta biri üstte olmak üzere üç yuvarlak
benek ve dalgalı iki çizgiden meydana gelen tezyînî motif.
D
DENDAN: Bezeme
sahasını cetvel yerine, dilimli olarak ayırma ve sınırlandırma. Farsçada “diş”
mânâsına gelen bu kelime, tezhibin bitiş hududundaki diş benzeri kubbemsi
–girinti ve çıkıntılı- şekiller için kullanılır. Hattat imzasını veya metnin
devamını dilimlerle çerçeve içine almak.
DERC: Farklı zeminlerde ( kâğıt, mermer, çini…), hat
dışındaki sahaların tezyînî motiflerle doldurulması.
DESTE: ( bkz.) Altın varak
DESTE-SENG ( Dest-seng = El taşı ): Tezhip ve ebruculukta kullanılan toprak boyaları sulu bir ortamda
inceltip zerrelerine ayırmak için düzgün bir mermer üzerinde el kuvvetiyle
ezmeye yarayan taş âlet. Deste-sengin dışbükey olan ve boyayı ezen alt yüzü kullanıldıkça, zamanla
düzelir.
DIŞPERVAZ ( Kenarsuyu ): Yazı sahasını
çevreleyen içpervazın dışında, aynı genişlikte bırakılan saha.
DÎBÂCE: ( bkz.)
Serlevha.
DİLME KÂĞIDI: Birbirine yakışan renkte şerit
halindeki kâğıtların gerilmiş murakkaya yan yana yapıştırılmasıyla elde edilir.
Kuruduktan sonra istenilen kalınlıkta şeritler, 45 derece meyille verev kesilip
içpervaz olarak kullanılır. Bu kâğıtlara eskiden ne isim verildiği
bilinmemektedir.
DOLAMA DAL: Helezon şeklinde kıvrılmış dal ve
yapraklardan meydana gelen tezyînat.
DÜZ LEVHA: ( bkz.) Serlevha.
DURAK ( Nokta ): Sûrelerin âyet
aralarında ve sair yazma eserlerin cümle sonlarında durulması gereken yerlere konulan
tezyînî yuvarlak noktalar.
Mücevher Durak ( Geçmeli
Nokta ): Geçmeli
şeritlerle hazırlanan sanatkârâne durak.
Şeşhâne Durak ( Altıgen Nokta ): Bir daireyi altı dilime bölerek hazırlanan ve çok
uygulanan durak çeşidi.
Pençhâne Durak:
Muhtelif penç motifleri kullanılarak hazırlanan durak.
Helezonî Durak: İçine helezon şekli uygulanan durak (
bkz. Helezon ).
E
EHL-İ HIREF: Sanat sahibi, çeşitli bölüklerden
meydana gelen ve Saray’a mensup aylıklı sanatkâr ve zanaatkâr topluluğu.
EJDER: Tezyînî sanatlarda kullanılan efsânevî
hayvan motifi.
ELVAN KÂĞIT: Eskiden, renkli kâğıtlara verilen ad.
ESTETİK: Bediiyât, sanattaki güzelliğin mahiyetinden
bahseden ilim.
F
FASILBAŞI TEZHİBİ: Yazma kitaplarda fasıl veya bahir adı
verilen her bir bölümün başında bulunan bezeme.
FERAĞ KAYDI ( Hâtime=Ketebe Kaydı ): Yazma kitaplarda eserin sonuna yazılan
ve ne zaman kim tarafından tamamlandığını anlatan metin. Ketebe kaydı da bunun
içinde yer alır.
FERMAN: Padişahın
yazılı emri.
FIRÇA ( Kılkalem=Kalem-i mû ): Eski kaynaklarda adı kılkalem olarak geçen fırça, tezhip sanatında kullanılan başlıca
âletdir. Motiflerin dış sınırına çekilen ve tahrir denilen çizgilere, fırça
yardımıyla nüans verilir.
FRENK ALTINI: Avrupa’dan
gelen ve ayarı Osmanlı altınından daha düşük olan altına eskiden verilen ad. Defter halinde hazırlanmıştır ( bkz.Altın
Varak/defter ).
FÜZEN: Kömür
kalemi.
G
GEOMETRİK TEZYÎNAT:
Eğri ve doğru geometrik
çizgilerle muntazam ve ölçülü şekillerden oluşan, başlangıç ve bitişi belirlenmemiş
bezeme ( desen ).
GOMALAK–GOMALAKA: Hindistan ve Çin
Hindi'ndeki bazı ağaçlardan akan, cilâ işlerinde ve sanayide kullanılan bir
nevi reçine.
GONCAGÜL: Tam açılmamış
bir çiçeğin boyuna kesitinin üslûplaştırılmış şekli olan motif.
GÜL:
Mushaflarda muayyen yerleri belirtmek
için sayfa kenarında kullanılan işaretlerin toplu adı. Bunun, İslâm
Peygamber’inin çiçek olarak rumuzunun gül oluşundan kaynaklandığı
düşünülebilir. Çoğunlukla yuvarlak hazırlanan bu güllerin ortasındaki boşluğa
isim veya rakam konur.
Aşere Gülü: Her on âyette bir konulan işaret.
Secde Gülü: Mushaftaki 14 secde
âyetinin hizasına yapılan tezyinî şekil.
Hizip Gülü: Mushaflarda ¼ cüzü gösteren işaret.
Cüz Gülü: Mushafta bulunan 30 cüzün her birinin bitimine
konulan işaret.
Nısıf ( nısf ) Gülü: Mushafın her bir
yarım cüzünü gösteren işaret.
Bu işaretler her mushafta bulunmayabilir,
o zaman yerleri sadece yazı ile belirtilir.
GÜLZÂR HATTI ( Hatt-ı
Gülzâr ):
Sadece tahrirleri çekilmiş hattın içinin çiçeklerle bezenmiş şekli.
H
HALKÂRÎ: Sulu altınla gölge verilip koyu altınla
tahrirlenen bezeme üslûbu olup zengin çeşitleri bulunur.
Zer-şikâf: Halkârîde boya ile altının birlikte
kullanılması suretiyle yapılan bezeme.
Tarama Halkârî: Motiflerdeki
altınla gölgelendirmenin ince fırçayla taranarak yapılması.
Foyalı Halkârî: Halkârî
bezemede yarı şeffaf la’l mürekkebinin altın zemin üzerine sürülmesiyle hâsıl
olan renk parıltısı.
HALKÂRÎ KALIBI: Halkârî bezeme için hazırlanan iğnelenmiş
kalıp.
HÂŞİYELİ LEVHA: ( bkz.) Serlevha.
HATÂYÎ: Muhtelif çiçeklerden alınan dikine kesitlerin
ana hatlarının üslûplaştırılmasıyla ortaya çıkan bezeme motifi.
HÂTİME ( Ferağ veya Ketebe Kaydı ): Yazma eserlerde bitiş bölümü.
HAVALI ÜSLÛP: (
bkz.) Çift tahrir üslûbu.
HELEZON: Başladığı
noktadan muntazam şekilde devrederek uzaklaşan dâirevî çizgi.
HENDESÎ TEZYÎNAT: ( bkz.) Geometrik Tezyînat.
HİLYE: Hz. Muhammed’i
tarif ve tasvir eden güzel yazıların tezhip edilerek belli bir düzene göre
levha hâline getirilmiş şekli: Hilye-i
şerife, Hilye-i saâdet.
Hilyenin dâirevî üst kısmına göbek,
alttaki ikinci kısmına etek denir.
HİZİP GÜLÜ: ( bkz.) Gül
HURDE: Küçük
İ
İCÂZET VERMEK: Bir kimseye sanatını icra etmek için izin (diploma)
vermek.
İÇPERVAZ ( Arasuyu ): Levhaların
içindeki yazıların ayrılması için yapılan pervazlara verilen isim.
İĞNELEME ÂLETİ: Desen kalıbı
hazırlanırken kâğıtta muntazam delikler açılmasında kullanılan ucu iğneli âlet.
İĞNE PERDAHTI: Bir sapa
tutturulmuş olan ucu küt bir iğne yardımıyla altın sürülmüş zeminin çukur
noktalar hâlinde parlatılması.
İKLÎL LEVHA: ( bkz.)
Serlevha.
İPLİK: Genişliği 1 mm
geçmeyen, iki kenarı tahrirli, cedvele bitişik ince renkli şerit.
İS MÜREKKEBİ: Hüsn-i hat
dışında, inceliği ve kesif renginden dolayı tezhip sanatında da tahrir çekmek
için kullanılan; bezir, neft, balmumu gibi maddelerin isiyle arapzamkı eriğinin
karıştırılıp dövülmesiyle hazırlanan mürekkep.
J
JELATİNLİ SU: Ezilmiş altının
kâğıda veya deriye tespitini sağlayan tutkallı su.
K
KANEVİÇE: Motiflerin
sınırını belirten silik ve kesik çizgi
KARAMELA KÂĞIDI: Tezhipte ve halkârî bezemede mat ( donuk ) parlatma işlemi yapılırken mührenin
üzerinde hareket ettirildiği ince kâğıt.
KENARSUYU: ( bkz.) Dışpervaz
KETEBE KAYDI: İmza
KIL KALEM: ( bkz.)
Fırça
KIT’A: Hüsn-i hatla yazılmış
küçük levhalara verilen ad.
Kİ’LİN: Tezyînî
sanatlarda kullanılan efsânevî hayvan motifi.
KİTÂBE AÇMAK:
Çini ve tezhip sanatında desenin sağ ve sol üst köşelerinde –simetrili olarak-
yer alan bezemeli paftalar.
KİTAP MAHFAZASI: Kitap
ölçülerine uygun hazırlanan ve bir tarafında kapağı bulunan kutu. Dip kısmına
tutturulan şerit yardımıyla kitabın zedelenmeden çıkarılması sağlanır.
KOLTUK TEZHİBİ: Kıt'aların
sülüs, muhakkak veya tevkî hatla uzun tutulan ilk satırı altına nesih, reyhânî
veya rikā' hatla kısa olarak yazılan satırların iki tarafındaki dikdörtgen
veya kare şekilli kısımlara yapılan bezeme.
KÖŞEBEND ( =Köşe bağı
): Desenin dört köşesine yerleştirilen kısımlara
verilen ad.
KUZU: Yazma kitaplarda
sayfa kenarına
altınla çizilmiş olan cetvelin hemen yakınına
çekilen,
tahrirden daha kalınca renkli tek çizgi. Eğer
kuzu cetvelin her iki tarafına da
çekilirse çiftkuzulu
adı verilir. Kuzu üzerine
eşit mesafeli ve aynı büyüklükte konulan tek veya çift ufak kubbemsi şekillere
de bubcuk adı verilir.
L
LÂKE: ( bkz.) Ruganî
LA’L MÜREKKEBİ: Kırmız böceğinin
( Fr.koşnil ) kurusundan hazırlanan ve yarı şeffaf kırmızı
mürekkep.
LEVHA: a) Duvara
asılmak üzere çerçevelenmiş, etrafı sade veya bezenmiş hat eseri.
b) Serlevhanın kısaltılmış adı ( bkz.
Serlevha ).
LİKA: Varak altını yapıştırmakta kullanılan ve bezir yağıdan elde edilen
yapıştırıcı ( Fr. miksiyon ).
M
MISKALE: ( bkz.) Mühre
MEDRESETÜ’L-HATTÂTÎN: Osmanlılar’ın son devrinde
hat ve sair kitap sanatlarının öğretilmesi için, Babıâlî’de Evkāf İdâresi’ne
bağlı olarak 20 Mayıs 1915’de açılan eğitim kurumu.
MEKİK: İki ucu sivri olan oval
biçim. XV. yüzyıl zahriye tezhibinde
sıkça rastlanır.
MEŞÎME: Hatâyî motifinde bulunan tohum kesesi.
MIKLEB:
Bazı yazma eserlerde alt kabın kenarına eklenen ve okunan yeri belirtmek için kitabın
arasına yerleştirilen, dıştaki tarafı üçgenimsi yarım kap.
MUHREC: Herhangi bir kusuru sebebiyle hattatın
yazma eserden çıkardığı varak. Bilhassa XIX. yüzyılda müzehhipler muhrec sayfalara tezhip nümûneleri
yaparlar ve müşterilere örnek olarak gösterirlerdi.
MURAKKAA: Hüsn-i hat kıt'alarının bir araya getirilmesiyle
hazırlanan albümlere denir. Aslı Arapça olan murakkaa kelimesi, tekil hâliyle Osmanlı kaynaklarına Farsçadan galat
olarak murakka’ şeklinde girmiş ve
öyle yayılmıştır. Çoğul hali ise- olması
gerektiği gibi- doğru imlâsıyla murakka'at
şeklinde kullanılmıştır. Düz ve körüklü olmak üzere iki çeşidi vardır.
MURAKKA’ GERMEK: Kâğıtların düzgün bir tahtaya üst üste
yapıştırılmasıyla mukavva elde edilme işlemi.
MURAKKA’ TAHTASI: Çoklukla ıhlamur ağacından hazırlanan
ve gerilecek murakka’dan daha büyük ebadlı olan düzgün, budaksız tahta.
MUSAVVİR: Minyatür ressamı.
MUSHAF: Kur'an-ı Kerim metninin sahifelere kaydedilmiş
hâli.
MUSKA KOLTUK: Ta’lîk hattıyla
mail olarak yazılmış kıt’aların, yazı ile içpervaz arasındaki üçgen boşluğuna
yapılan bezeme. Muskanın aslı nüsha
olduğu halde, Türkçede -galat şekliyle – muska koltuk denilir.
MÜCEVHER DURAK (
Geçmeli Nokta ): ( bkz.) Durak
MÜHRE: Kâğıtları cilâlamak,
parlak,
pürüzsüz ve kolay yazılır duruma getirmek için kullanılan âlet.
Böcek Mühre: Deniz böceklerinin kabuğundan yapılan
mühre.
Cam Mühre: Yuvarlak camdan mühre.
Çakmak Mühre: Çakmak taşının bir tahtanın arasına
yerleştirilmesiyle hazırlanan iki kollu âlet.
Tırnak Mühresi ( Damar Mühre ):
Dar yerlerde altın parlatmaya mahsus, ucu ince zermühre.
Zer-mühre: Akik veya süleymaniye taşından yapılan
ve sürülmüş altını parlatmaya
yarayan
ucu badem biçimindeki âlet. Buna mıskale
de denir.
MÜHRE TAHTASI: Üzerinde kâğıt mührelenen, ıhlamur ağacından tek
parça hâlinde ortası çukurca tahta.
MÜHRELEMEK: Kâğıdı pürüzsüz ve
parlak hâle getirmek için mühreyle yapılan işlem.
MÜHREZEN: Kâğıtların üzerine mühre vuran zanaatkâra verilen
ad.
MÜNHANİ: Sadece eğri çizgilerle
hazırlanan tezyînî motiflerden biri.
MÜŞÂİR: Altın
ezilirken incelmeden kalan tortu ve kırıntılara verilen isim.
MÜZEHHEP: Tezhipli mânâsına kullanılır.
MÜZEHHİP: Tezhip sanatkârı.
MÜZEHHİP ÇEKMECESİ: İçinde âlet ve
edevâtın saklandığı katlı gözler, bazılarında da çekmeceler bulunan küçük
sandık.
MÜZEHHİP SANDIĞI: Tezhip edilmeyi
bekleyen, tezhibi devam eden veya bezenmesi tamamlanan, bazen de emâneten bırakılan
eserlerin saklandığı sandık. Müşterinin almayıp beklettiği eserler hakkında “sandık
otur” tâbiri kullanılır.
N
NAKKAŞHANE ( Nakışhane ): ( Kârhâne-i nakkāşân ) Saray bünyesinde
yer alan, müzehhip, musavvir, nakkaş, mücellid
ve yardımcılarıyla şâkirdlerinin çalıştığı yer.
NAKKAŞ: Tezyînî sanatların muhtelif dallarında eser veren
hüner sahipleri.
NOKTA: ( bkz.) Durak.
NÜSHA: Yazma eserin ihtiyaca göre aynen çoğaltılan ( istinsâh edilen ) yeni kopyası.
O
OHRA ( Uhra ) RENGİ: Aşı boyası
mânâsına Fr.daki okr kelimesinin değişikliğe uğrayarak, uhra şeklinde
Türkçeleştirildiği anlaşılmaktadır. Açık uhra, sarı renkli ve bizde tîn-i asfar adıyla tanınan, koyu uhra
ise koyu tuğla kırmızısı renkli ve bizde tîn-i
ahmer ismiyle bilinen demir birleşiği tabii boyadır.
ORTABAĞ: Tezhip
sanatında, simetrili desen ve motifleri birbirine bağlayan şekil.
P
PAHINI ALMAK: Deri veya kâğıdın
yapıştırılacak kenarlarını gayet ince olarak tıraş etme.
PENÇ: Muhtelif
çiçeklerin kuş bakışı görünüşlerinin üslûplaştırılmasıyla ortaya çıkan ana tezyînî motiflerden biri ( pençberk kelimesinin kısaltılmışı ).
PERDAH(T): Parlaklık
verme, parlatma.
PERVAZ: Kenar.
PESEND ÜSLÛBU: (
bkz.) Atâ Yolu
R
RENK-EFŞÂN: Muhtelif renklerin kâğıt üzerine
fırçayla serpilerek cazip görüntüler oluşturulması.
RENK-ZEN: Deseni
renklendiren.
RUGANÎ ( Lâke ): Eskiden
kâğıt, mukavva yahut ahşap üzerine yapılan tezyînâtın korunması ve parlak
görüntü sağlanması için üzerlerine sürülen madde. XVII.asır sonu ile XVIII.asır
başı Edirne’de yapılan örneklerine sıkça rastlandığından ruganî işler, Edirnekâri
olarak da anılır. Ruganî cildler,
desenleri itibariyle tezhiple de yakın işbirliği içindedir.
RÛMÎ: Tarihi Orta
Asya'ya kadar dayanmakla birlikte ismini Anadolu
mânâsındaki Diyâr-ı Rum’dan alan, hayvânî çıkışlı, kullanılma alanı çok geniş bezeme
motifi. Bu motife İran sahasında islîmî
denilmektedir.
Pîçîde Rûmî ( Sarılma Rûmî ): Rûmînin,
sarılmış parçalarıyla çizilen çeşidi.
Sencîde Rûmî: Kısmen simetrili rûmî çeşidi.
İşlemeli Rûmî: İçi hatâyî gurubu motiflerle bezenmiş
rûmî çeşidi.
Hurdelenmiş Rûmî: Büyük rûmî motifinin küçük rûmîlerle
bezenmiş şekli.
S
SAÇ ÖRGÜSÜ: Bir içpervaz
deseni olup saç örgüsüne benzediği için bu isimle anılır.
SADBERK–SADBERG
( Yüzyaprak ): Şemse
biçiminin üst ve alt taraflarına konulan ve çok sayıda yaprağı andırdığı için bu isimle tanınan şekil, zamanla selbek’e dönmüştür.
SAKAL: Nakkaşlıkta,
varak altını kaplanacağı yere nakle yarayan ve tek sıra hâlinde kıllardan
oluşan genişçe fırça.
SARILMA RÛMÎ: ( bkz.) Pîçîde
rumî.
SAZYOLU ( Saz Üslûbu ): Tezyînatta ilk defa Tebrizli Şahkulu tarafından XVI. yüzyılda uygulanan, altın ve is
mürekkebiyle yapılmış bezeme tarzı. Zengin yaprak ve hatâyî motifleri
yanında, efsanevî ve tabiattaki yarı üslûplaştırılmış hayvan motiflerinin bolca
yer aldığı bu yoğun desenlerde, hareket ve derinlik sağlayan kalın çekilmiş
çizgilerle beraber, gözle seçilemeyecek kadar ince hatları da büyük bir
ustalıkla veren fırça çalışmaları görülür.
SECDE GÜLÜ:
( bkz.) Gül
SELBEK - SALBEK: ( bkz.)
Sadberk
SERLEVHA: Mushafın
karşılıklı gelen bezemeli ilk iki sayfası. Serlevhanın çeşitleri anlatılırken
bu kelime levha olarak
kısaltılmıştır.
Düz Levha: Serlevha
tezhibinde ağırlık sahasının yatık dikdörtgen biçiminde olması.
Kubbeli Levha: Serlevha
tezhibinde ağırlık sahasının kubbeli olması
İklîl Levha: Düz ve kubbeli
biçimleri bir araya getiren serlevha
Hâşiyeli Levha: Halk Türkçesiyle ( Haşalı Levha ): Yazı ve tezhibin
bulunduğu sahanın üç tarafında kalan pervaza işlenen tığ ağırlıklı tezyinat.
SERNAKKAŞ: Nakkaşhaneden sorumlu olan en tecrübeli
nakkaş.
SERTÂB: Kitabın
boğazını örten ve mıkleple alt kabın arasında kalan kısım.
SIVAMA ALTIN: Zemini tamamen kapatacak kıvamda
sürülen altın.
SİLKELEME: İğneli kalıbın
üstünden söğüt kömürü tozu çıkını veya tebeşirli çuha geçirerek altta iz
bırakma işlemi. İğnelenen kâğıda silkeleme
kalıbı denilir.
SÎM-EFŞÂN: Ezilmiş gümüşün fırçayla kâğıdın her
tarafına aynı kesafette serpilmesi. Bu işlem, kalburun içine konulan gümüş
varakla yapılırsa kalbur sîmefşânı denilir.
SÎMURG: Tezyînî sanatlarda kullanılan
efsânevî hayvan motifi.
SÎM VARAK: Dövülerek inceltilmiş gümüş varaklar.
SÛREBAŞI TEZHÎBİ:
Mushaflarda mevcut 114 sûrenin her birinin baş kısmına yapılan bezeme. Bu
kısmın içinde sûre ismi, âyet sayısı ve nüzul yeri yazılır.
SURH: Yazma eserlerde gerektiği zaman ( mesela:
Mushaflarda durulacak yerleri gösteren tevakkuf
= secâvend işaretleri ) kullanılan parlak kırmızı mürekkep. Aslı cıva
sülfür ( zencefre ) olup zehirli bir
maddedir.
SÜLÜGEN: Tabiatta
bulunan turuncu kırmızı renkli kurşun oksit.
Ş
ŞÂKİRD: Bir
ustadan sanat öğrenen kimse, çırak, yamak.
ŞEBİH-NÜVİS: Minyatür
ressamı.
ŞEBİH YAZMAK: Minyatür çizmek.
ŞEMSE: Zahriye tezhiplerinde; daha ziyade kitap
kaplarının iç ve dışında kalıpla
basılarak
yer alan ve güneşe benzetilerek bu isim verilen yuvarlak veya oval şekil.
ŞÜKÛFE: ( Farsça: çiçek
), XIX. yy.da mushaf ve sair yazma kitapların başındaki çiçek biçimli
tezyinat hakkında kullanılır.
T
TAHRİR ÇEKMEK: Hat ve tezyînî sanatlarda kâğıt zemininin veya farklı
renklerde boyanan kısımların belirginleşmesini ve sınırlandırılmasını sağlamak
için bunların yanına veya arasına ince çizgiler çizmek. Bu çizgiler,
gerektiğinde nüanslı olarak çekilir.
TAHRİRLİ: Kenarına tahrir
çekilmiş olan, Tahrirli halkâr.
TAKOZ; Yazı murakkaaları
hazırlanırken, farklı ölçülerdeki kıt’aları aynı ebada getirmek maksadıyla
dörtkenara değil de sadece en veya boy kısmına ilave edilen karşılıklı gelen
çift içpervaz. Takoz, kitap kablarında da karşımıza çıkar. Kullanılacak olan
cild kalıplarını, kap ölçülerine getirmek maksadıyla gereken kenara
yerleştirilen içpervaz kalıbı.
TARAMA: Motiflerin
gölgelendirilmesinde altın veya boyanın dip yahut da uç kısmından başlayarak
ince fırça yardımıyla dağıtılması. Uzun zaman ve emek isteyen bu uygulama
sonunda fırça izlerinin belli olmamasına dikkat edilir.
TARH: Bir desenin
tertip ve tanzimi.
TARRAH: Desen
çizen;
desenin tertip ve tanzim işini yapan sanatkâr.
TASLAK: Bir işin bir
eserin ön çalışması, taslağı.
TASLAMAK: Cild yapımında
kullanılacak kalıp yerlerinin kap üzerinde belirlenmesi.
TAVLANMA: Likanın varak altını tutacak kıvama
gelmesi.
TEBEŞİR ÇUHASI:
Tezhip yapılmadan önce âharlı kâğıdın
üzerine sürülerek muhtemel yağ tabakasının giderilmesini ve kâğıdın altın, boya
gibi maddeleri kolayca kabul etmesini sağlayan çuha parçası.
TEFE: ( bkz.) Altın varak.
TEPELİK: Desende rûmî helezonların bitişinde yer alan ve
simetrili çizilen şekil.
TEZHİP–TEZHİB: Yazma
kitaplar, levhalar, murakkaalar üzerine ezilerek fırçayla sürülecek hâle getirilmiş
olan altının ve çeşitli renklerin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bezeme sanatı.
TEZHİP KALIBI: Kâğıt üzerine çizilmiş olan desenin
iğnelenerek kömür tozu veya tebeşir yardımıyla âharli kâğıda silkelenecek hâle getirilmesi.
TEZYÎNAT: Bezeme.
TEZYÎNÎ: Bezemeyle ilgili.
TIĞ: Tezhip ve cild
sanatında bezeme sahasının sınırlarından dışa doğru çıkan, düz çizgiler.
TİLMÎZ: Bir üstâdın yolunu takip ederek çalışan öğrenci.
TİRFİL: Desende motif haricinde kalan ufak boşlukları
doldurmak için yapılan serbest fırça kıvrımları.
TİRŞE: Altın varak
hazırlamakta kullanılan terbiye edilmiş ince deriye verilen ad.
TUĞRA TEZHİBİ:
XV. asrın sonlarından XVII. asrın başlarına kadar tuğranın zemin boşluklarına
yapılan tezhip. Bunun çoğunlukla tuğra yukarısından başlayıp duvak gibi açılan
şekillerine de rastlanır.
TÜRK ROKOKOSU: XVIII. yüzyılda Batı’dan gelen yeni üslûbun,
yerli tezyînî unsurlara karışmasıyla ortaya çıkan tarz. Klasik tezyînatın hayli
uzağında bulunmakla beraber, Türk
rokokosu kendine has renk ve şekil teknikleriyle Osmanlı zevkıne katkıda
bulunmuştur.
U
ULAMA ( Raport ): Sayfa
kenarlarında, yazıların etrafında, çinilerde vb. yerlerde kullanılan, birbirine
bağlanarak dört yöne devam eden motiflerden meydana gelen ve başlangıcı ile
bitişi belli olmayan bir desen çeşidi.
UNVAN SAYFASI TEZHÎBİ: Yazma
kitapların sağ başlangıç sayfası üstüne işlenen tek taraflı tezhip ( çift
taraflısı serlevha adını alır ).
Ü
ÜÇ İPLİK RÛMÎ: Üç helezon üzerine, birbirini takip
eder şekilde yerleştirilen rûmî motifleriyle hazırlanan pervaz deseni.
ÜSLÛP: Tarz, tavır, mektep, şîve.
ÜSLÛBA ÇEKMEK ( Üslûplaştırmak ): Gerçekçi bir
bakışla tabiattan alınan nesnelerin, sanatkâr tarafından esas çizgileri korunup
teferruat atıldıktan sonra şahsî zevk ve görüşlerin ilavesiyle çizimi.
ÜSTÂD ( ÜSTÂZ ): Bir sanatta
öğreticiliğin son mertebesine varmış hoca, muallim.
V
VASSÂLE: Yazma eserlerde yazı sahası dışındaki boşluklar yıprandığı zaman, ortasında aynı
ölçülerde pencere açılmış yeni bir kâğıda yapıştırmak suretiyle yapılan yazma
eser tamir usûlü. Vassâlecilik
denilen bu ince kitapçılık zanaati çok ustalık gerektiren zahmetli bir iş olup
yapana vassâl denilir.
VERNİK: İspirto veya terebentin ruhu içinde reçineli
maddelerin eritilmesiyle elde edilen ve bir yüzeyi parlatmak maksadıyla
kullanılan sıvı cilâ.
Y
YAPRAK: Tabiattaki yaprakların üslûplaştırılmasıyla meydana
getirilen tezyînî motif.
Z
ZAHRİYE TEZHÎBİ: Arkalık, sırtlık mânâsına gelen ve yazma
kitaplarda esas metnin başladığı sahifenin arkasındaki sahife veya sahifelerde
yer alan müstakil bezeme. Biçimlerine göre, mekik
zahriye, yuvarlak zahriye ve dikdörtgen ( mustatil ) zahriye isimlerini alır.
ZANAAT: El
ustalığı, hüner ve tecrübe gerektiren iş.
ZEHHEBEHU: “Bunu tezhip etti” mânâsına, müzehhiplerin
kendi isimlerinin başına getirdikleri Arapça fiil.
ZENCEFRE: Parlak
kırmızı renkli tabii civa sülfür.
ZENCÎREK ( ZENCEREK ): Levhaların,
yazma kitapların sayfa kenarlarına yapılan, iç içe geçmiş halkalar şeklindeki bezeme.
Anahtarlı Zencerek: Zencerek çeşidini
arttırmak maksadıyla kullanılan ve iki nokta merkezini birleştiren yatay ve
düşey çizgilere verilen ad. Anahtar çizgiler, zencereği meydana getiren
şeritlerin yönlerini değiştirerek çeşit zenginliği sağlar.
Kitâbeli Zencerek: Kitâbe görünümündeki müstakil desen
paftalarından oluşan zencerek çeşidi. Zengin çeşitleri olup eski yazmalarda birçok
örneklerine rastlanır.
ZER-EFŞAN: Zer-mürekkebin fırçayla kâğıdın her tarafına aynı yoğunlukta
serpilmesi. Bu işlem, kalburun içine konulan altın
varakla yapılırsa kalbur zerefşanı
adını
alır.
ZER-ENDER-ZER: “Altın içinde
altın”. İki renk veya tek renk altının,
mat ve parlak
kullanımıyla
ortaya çıkan klasik tezhip usûlü.
ZER-ENDÛD: Ezilmiş varak altının zer-mürekkep
hâline getirilerek beyaz veya renkli
Kâğıda fırçayla
sürülmesiyle hazırlanmış hat. Tarihimizde zer-endûd,
hattatlardan
ziyade hat
kültürü olan müzehhiplerin işiydi.
ZER-KÂRÎ: Altının gölge
verilmeden sıvama ( masif ) olarak
sürüldüğü desen veya
motif.
ZER-KÛB: Altın döven, altın
varak hazırlayan kişi.
ZER-MÜHRE ( Mıskale ): ( bkz.) Mühre.
ZER-MÜREKKEP: Ezilmiş varak altının
jelatinli suyla karıştırılarak mürekkep
kıvamına
getirilmiş şekli.
ZER-NİŞAN: Berat ve fermanlarda tezyînî mahiyette kullanılan
altın yuvarlak şekiller.
ZER-NÜVÎS: Altınla yazı yazan hattat veya müzehhip.
ZER-ŞİKÂF: ( bkz.) Halkârî
*****
*Makale Hakkında Bir Açıklama:
Üzerinde daha
çalışılması gereken bu konuyu, mümkün olduğunca hatâsız işlemeye gayret ettim;
noksansız olmadığını da biliyorum. Tezhip sanatının geçmişi uzun bir zaman
dilimini kapsadığı için farklı bölgelerde, farklı isimlerle bilinen aynı
motiflerin varlığı ve aynı işlemin farklı ifâde biçimleriyle anlatılması
sebebiyle zorlandığımı belirtmeliyim. Bu konu üzerindeki araştırmalarım devam etmektedir.
Tâbirlerin büyük
bir kısmının kaynağı, usta-çırak usûlü –başta bu işe ilk emeği veren Necmeddin
Okyay (1883-1976) - feyz aldığım hocalarımın hocalarından duydukları ve yazılı
olarak tesbit ettikleri basılmamış notlardır. Ders sırasında veya sohbet ederken
kullandıkları bu terimleri duydukça kaydetmiş ve saklamıştım. Kaynaklar
bahsinde belirttiğim yayınlarla bu belgeleri harmanlayıp, kırk yıllık sanat
birikimini de içine katınca, 200 deyimlik bu çalışma ortaya çıktı. Millî
sanatımıza ait terimlerde, özellikle Batılı sanat tarihçilerinin yayınlarından
tercümeleri kullanmamaya, asıllarını vermeye gayret ettim. Bugün hatalı olarak kullanılan
palmet, lotus, şakayik vbg. motiflerin klasik tezyinatımızda yeri olmadığını da
belirtmeliyim.
Ç.D.
KAYNAKLAR:
ARSEVEN,
Celâl Esad. Sanat
Ansiklopedisi. 5. bsm. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1983, c: I-V.
AYVERDİ,
İlhan. Misalli
Büyük Türkçe Sözlük. 2.bsm. İstanbul: Kubbealtı Vakfı, 2006. c:1-3.
BİROL,
İnci A. Türk Tezyînî
Sanatlarında Desen Tasarımı. İstanbul: Kubbealtı Vakfı, 2008.
DERMAN, F.Çiçek. “Türk Tezyînatındaki Istılâh
ve Tâbir Kargaşasına Dâir”, M. Uğur Derman 65 Yaş Armağan Kitabı
= M. Uğur Derman 65 th Birthday Festschrift / der. ve ed. by Irvin Cemil
Schick. İstanbul: Sabancı Üniversitesi, 2000. s.253-260.
DERMAN, M.Uğur. ‘‘Surnâme’nin Resimlendirilmesine Dâir Bir Belge’’, XIV. Türk Tarih Kongresi (Ankara: 9-13 Eylül 2002: Kongreye Sunulan
Bildiriler). Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2005. II. cild, II.kısım, s.1525-1532.
DEVELLİOĞLU,Ferit. Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat.16.bsm.Ankara:
Aydın Kitabevi, 1999.
MÜSTAKİMZÂDE,
Sadeddin. Tuhfe-i Hattâtîn: Sânihalar Bölümü /
neşreden İbnülemin Mahmud Kemal. İstanbul: Devlet Matbaası, 1928.
NEFESZÂDE,
İbrahim. Gülzâr-ı
Savab. İstanbul: Devlet Güzel Sanatlar Akademisi. 1938.
OKYAY,
Necmeddin. tarafından toplanan ıstılah ve tâbirler ( Derman
Arşivi).
ÖZERGİN, M. Kemal.
“Temürlü Sanatına âit eski bir belge: Tebrizli Ca’fer’in Bir Arzı”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat
Tarihi Yıllığı / VI: İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1974-75.
s.471-518.
PAKALIN,
Mehmed Zeki. Osmanlı
Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. 2. bsm. İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi, 1971. c.I-III.
REDHOUSE, Sir James W.
Türkçeden İngilizceye Lûgat Kitabı. İstanbul
1921.
ŞEMSEDDİN, Sâmî.
Kāmûs-ı Türkî. Dersaâdet: İkdâm
Matbaası, 1317-18. c:I-II.
Türkiye
Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (1988 - ). İstanbul:
Türkiye Diyanet Vakfı.
TAKESTANİ,
Ardashir Mojarrad. The
Art of Illumination. Tahran: Surüş Pres, 1996.
YAZIR,
Mahmud Bedreddin. Medeniyet
Âleminde Yazı ve İslâm Medeniyetinde Kalem Güzeli / neşre haz. Uğur Derman.
Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı, 1972-89. c.I-III.
YILMAZ,
Abdulkadir. Türk Kitap
Sanatları Tabir ve Istılahları. İstanbul: Damla Yayınevi, 2004.
Yorumlar