TARİHÎ DEĞERE SAHİP KİTAPLAR
Konya’nın Türkiye Selçukluları’nın başkenti, Osmanlılar’ın Karaman eyaleti merkezi olması, hemen her konuda Konyalılara avantaj sağlamaktadır. Çünkü geçmişten bize devredilen değerler Konya’da bu sayede oluşmuştur. Kültür birikimi bunların başında gelmektedir.
Konya’da Selçuklu döneminde kurulmuş birçok kütüphane ile mektep ve medrese mevcuttu. Kültürel ortamı canlandıran bu kurumlardan kütüphaneler günümüze kadar varlıklarını sürdürüp gelmişlerdir. Ayrıca medrese mezunu birçok müderris ve kadıya ait özel kütüphaneler de geçtiğimiz yıllara kadar mevcudiyetlerini korumuştur. Bunların bir kısmı sahip çıkılmadığı için değişik şekillerde yok olup gitmiştir. Şu anda soyadını hatırlayamadığım, Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde uzman olarak çalışırken tanıdığım Kadızadeler’den Betül isimli bayan Kadılar Sokağı’ndaki Osmanlı evini yeni aldıkları apartman dairesine taşınırlarken dedelerinden kalan iki odadan meydana gelen kitaplığı olduğu gibi bırakıp gitmişler; önüne gelen terk edilmiş eve girip kitapları alıp götürmüşlerdir. Betül Hanım, sonradan kitabın değerini anlamış; bir sohbet sırasında; “şimdiki aklım olsaydı kitapları kütüphaneye devrederdim” demişti.
İmamlık yaparken 1910’da vefat eden Raşit dedemin iki çuval yazma kitabını annemin günah olmaması için 8-10 yaşımda iken bana evimizin önündeki mezarlığa gömdürdüğünü hatırlarım.
Tabii bu herkes için geçerli değil. Bilinçli bazı müderris, kadı veya üst düzey bürokratların torunları dedelerinin kitaplarını kütüphanelere devretmişler, yok olup gitmekten kurtarmışlardır. Geçtiğimiz günlerde Konya’nın köklü ailelerinden Lütfiye Nur KUNTER’in ailesi, dedeleri Müstantık (sorgu hakimi) Ali Efendi’den kalan yazma veya eski yazı basma eserlerle belgeleri günümüze kadar saklamışlar; en sonunda Konya Bölge Yazmalar Kütüphanesi’ne devretmişlerdir. Bölge Yazmalar Müdürü Bekir ŞAHİN Bey’le birlikte incelediğimiz bu aile koleksiyonunda tek nüsha iki ciltlik yazma mecmuanın bir başka örneği bulunmamaktadır. Bunun için yukarıda “tek nüsha” diyerek önemine vurgu yapılmıştır.
Konya’da gün yüzüne çıkmamış bunun gibi çok sayıda yazma eserle belgenin bulunduğunu tahmin edebiliriz. Bekir ŞAHİN Bey’in Konya’ya geldiği günden beri canla başla çalışarak bir şekilde tespit ettiği yazma eserleri Yazma Eserler Kütüphanesi’ne kazandırdığına bizzat şahit oldum. Demek ki, hâlâ şahısların elinde tarihî değere sahip eserler bulunmaktadır.
Türk kültürünün hazineleri durumundaki evlerde saklanmakta olan kitapların Bölge Yazmalar Kütüphanesi’ne intikali için herkese görev düşmektedir. Bu konuda özellikle basının kamuoyu oluşturması gerekir. Kütüphaneye kitaplarını veren ailelere gazetelerin ilk sayfalarında yer verilerek bu durumda olanlar teşvik edilmelidir.
Sonuç olarak sandıklarda, dolaplarda atıl vaziyette duran eserleri kendi gayretleriyle tespit edip kütüphaneye kazandıran değerli dostum Bekir ŞAHİN’e teşekkür borçluyuz. Bundan sonra herkesin kendi imkânlarınca ona yardımcı olması gerekir. Bu millet hizmet edenleri hiçbir zaman unutmaz.
Yusuf KÜÇÜKDAĞ
Yorumlar