BEKİR ŞAHİN İLE MÜLAKAT

Sizi tanıyabilir miyiz?

  Konya/Kadınhanı Haoflazlar köyünde dünyaya geldim. İlk , orta ve lise tahsilimi Kadınhanı’nda yüksek tahsilimi S.Ü İlahiyat Faküldesinde yaptım.Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğretmenlik ve idarecilik görevlerinde bulundum. 1997 Yılında Kültür ve Türizim Bakanlığına İl Halk Kütüphanesi Müdürü olarak intisap ettim. 2002 yılında Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürlüğüne atandım. 2010 yılından buyanada Konya Yazma Eserler Bölge Müdürü olarak görevimi sürdürmekteyim. Aynı zamanda değişik gazete ve dergilerde yazılar yazmaya devam etmekteyim.

Gençlik deyince hayalinizden neler geçiyor? Hayalinizdeki gençliği nasıl ifade edersiniz?

  Bu günün gençliği düşüncesiz, amaçsız, sorumsuz olarak görülmektedir. Dünkü nesiller için ise çürümüş, kokmuş, şaşırmış bügünden pek farklı değildi yorumları yapılabilmektedir. İyi bir gözlem yapabilirsek yeni nesil yalnız Peygamber Efendimizin eteklerine tutuncak, onu kılavuz olarak görecek; sahabeden ve onun gerçek bağlılarından başka ruhî örnek kabul etmeyecek bir düşüncetye doğru adeta koşmaktadır.Hatta; Annesi, babası, dedesi, ninesi gibi yakın akrabaları da dahil eski nesillerin hiçbirini beğenmeyecek, taklit etmeyecek, onları bugün içinde bulunduğumuz durumdan sorumlu tutacak, yalnız Müslüman oldukları için onlara saygı duyacak. Peygamber’in “kılavuz”luğunu çok önemseyecek bir yola girmektedir. Yürü altın nesli; o tunç Oğuz’un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Nur yolu izinden git, KILAVUZ’UN! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! Diyen Necip Fazılın feryadına kulak vermektedir. ” Sakarya’yla sembolleştirilen Anadolu, ağır bir yükün altındadır. Hor, öksüz, büyük davayı o omuzlamakta, Son Peygamber’in kılavuzluğunda yol almaktadır. Temel referansları ı İslâm’dır. Örnek, Peygamber ve sahabedir. İkisi de hem bedenen hem de ruhen sağlıklı; atak, gözü pek ancak kaba kuvveti benimsemeyen bir nesil artık yetişmeye başlamıştır. Bu gençlikte; Ahlâk güzelliği, karakter sağlamlığı, ilimle bilgiyle donanma aranan ortak hasletlerdir. Akif’in hayalindeki , Asım’ın Nesli bu gün fuhşa, her türlü ahlaksızlığa kadar ülkeyi saran birçok kötülüğün üstesinden gelebileceğini ümit etmekteyiz. İşte üstadın dün özlediği gençlik: “Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, demagog politikacısı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi, mümin zindanı mâbedi, temeli yıkık ailesi, hâsılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik...” Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni; Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez yeni! Bu gün üstadın bu hayalleri artık gerçek oluyor. “Bu davanın çilesini de çekmeye talip bir gençlik”... yetişiyor . “Ey genç adam, bu düstur sana emanet olsun: / Ötelerden habersiz nizama lânet olsun!” Diyerek geleceği içtenlikle bu gençliğe emanet edebiliriz.

Okumak neyi değiştirir, gençler ne tür eserler okumalıdırlar?

Toplumumun bilgilenmesinde kitapların rolü sürekli eğitimin ön plana çıktığı, bilgi teknolojilerinin günlük yaşamın bir parçası haline geldiği dünyada tartışılamaz bir öneme sahiptir. Kitaplar ilaç gibidir. Seçimine dikkat edilmelidir. Çünkü ömür güzel kitaplar okuyacak kadar uzun, lulumsuz kitaplar okumayacak kadar da kısadır. Ayrıca;bazı kitaplar çiğnenmek için, bazıları yutulmak, bazılarıda hazmedilmek içindir. Bu ayrımı da iyi yapmalıyız. Bir kitap şehir gibidir. Yalnız bir kere gezmek yeterli olmayacaktır. Mümkünse şehirde biraz kalmak bazı önemli, yerleri dikkatli ve tekrar gezmek faydalıdır.Yani; Tekrar tekrar okuyacağımız başucu kitaplarımız mutlaka olmalı. Ağzımızı talandıracak, değerlerimizi özümsetecek, anadilimizin güzelliklerini kavratacak eserler de bulmalıyız. Kitaplar boş vakitte hoş vakit geçirmek için ele alınmamalıdır. Amaçsız kitap okuyarak vatimiz de heba edilmemelidir. Ayrıca bizim kültürümüzde “Meslek bilgisi ilmühal bilgisi gibidir”. Mesleğimizle ilgili kitapları da işhmal etmemeliyiz. Okumak, okumak bilgi ipiyle kişiliğe dokunmak. Kitapla geçen ömür bereketlidir. Hem çok güzel hem de çok renklidir.

Sizce bir öğrencinin olmazsa olmazları nelerdir?

  Her şeyden önce bir öğrenci kendini iyi tanımalıdır. Özelliklerini, yeteneklerini güçlü ve zayıf yanlarını iyi bilmelidir.Sahip olduğu yetenekleri, imkanları bilerek Plan ve program dahilinde çalışmalıdır. Zamanı iyi yönetmeli, önemli ve önemsiz olan konuları birbirinden ayırmasını bilmelidir. Hedeflerini ve amaçlarını belirlemelidir. Dinleme ve gözlem yapma yeteneğini geliştirmelidir. Elinden kağıt ve kalem eksik olmamalıdır. Not tutma alışkanlığı bulunmalıdır. Söz uçar yazı kalır. Her şeyden önemlisi edep ve terbiye sahibi olmalı, saygıda kusur etmemelidir. 5-İnsanın kişiliğinin şekillenmesi açısından size göre değerlerin yeri var mıdır, nedir? İnsanın kişiliğin şekillenmesinde değerler eğitimi birinci derecede öneme sahiptir. Bu eğitimde; ahlâk, edep, hicap, saffet, ölçülü heyecan, hakiki vecd, aşk, zerafet ve estetik, nefis muhasebesi, zekâ ve irfan, zamana ve mekâna hakimiyet duygusu, eşya ve hadiselere hâkimiyet, ideal, yırtıcı hamle ve hareket yeteneği, hem maddî hem ruhî dirilik, gözü karalık , özgüven, fedakârlık ve disiplin, çile ve ıstırap çekme kabiliyeti gibi duygular mutlaka özümsetilmelidir. Bu duyğularla yetişen neslin oluşturduğu toplum mutlu ve müreffeh bir toplum olacaktır. 6-Toplumsal huzursuzlukların temelinde size göre ne tür değersizlikler yer tutmaktadır? İnsanlar, imani yönden güçlü olarak eğitilmezse gelecek nesiller açısından çok büyük felaket kapıda demektir. Güçlü olmak hak sebebi olduğu sürece toplumlarda huzur sağlanamaz. Masumların hakkını koruyan bir üslup içinde olmak her insanın görevidir. Dindar, dinsiz farketmez, herkes koruması lazım. Hayatımızda ölçü Kur’an olmalıdı. Kuran’ın dışına çıkmamak lazım. Ölçüsüzlük toplumsal huzursuzluğun temel sebebidir

. Gençler için üç yazar, üç kitap, üç şair tavsiye etseniz ne söylerdiniz?

Belki kütüphaneci olmamızdan kaynaklanan bir prensibe sahibiz. Direk kitap ve yazar ismi vererek kitap tavsiye emenin uygun olmayacağı kaneaatindeyiz. Kitaplar ilaç gibidir tesirleri bünyeden bünyeye farklılıklar gösterir. Birey kitap seçiminde hassas oılmalı bünyesine, kişiliğine,mesleğine meşrebine, ihtiyacına uygun kitaplar şeçebilme yeteneğine kavuşturulmalılıdır. Yine de sorunuzu cevapsız bırakmama adına bu prensip çerçevesinde burada üç tavsiyemizi berirtmek isterim. Başucu kitabımız Kuran olmalıdır.Tüm kitaplar O’nu anlamak içindir. Klasiklerimiz ihmal edilmemelidir. Zekânın dili nesir, gönlün dili şiir(dir). Nazım telkindir, çağrıdır, büyüdür. Yazar, bir düşünce fatihinden çok bir kuyumcudur. Edebî eserler "yalnız güzel ve sevda dolu değil, aynı zamanda faydalı ve ışık doludur.” Bu sebeple edebi eserlerin tadına varmalı ve ihmal etmemeliyiz.

İnanmak ve inanç kültür ve medeniyet kavramına hangi açıdan katkı sağlayabilir?

Kültür ve medeniyet söz konusu olunca Cemil Meriç’i hatırlamamak mümkün değidir. Meriç; İslâmiyet, halk tabakalarının "kültür”üdür. Bu sözde dünyevî kültür ise aydınların dini… İnanç asildir. Medeniyetler onun eseri. Biri mühendisleri yaratır, öteki kahramanları. İnanan, bedbahtlığından bahsederse yalan söyler. İnanan için bedbahtlık yoktur. Ey müminler saadetinizi gölgeleyen tek ıstırap inanmayanlara karşı duyulan merhamet olmalıdır.

 Her kültür, ferdin geçirdiği merhalelerden geçer: çocukluk, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık. Amacına ulaştıktan, ideasını gerçekleştirdikten sonra katılaşır, yaratıcı gücünü kaybeder, medeniyet olur.” Diyerek bu konuyu açık bir şekilde özetlemiştir. Emperyalistler, tuzağa düşürmek istedikleri ülkeleri kültürleriyle fethetmez, kültürsüzleştirerek, kültürsüzlüklerine inandırarak yok eder. Gerçek kültür, insanı insan yapan değerlerin bütünüdür. Kültürü tasfiye etmedikçe, toplumu da yok edemezsiniz. Kendimizi tanımak irfanın varabileceği en yüksek merhale(dir). İnsanın kendini tanıması yetmez, başkalarını da tanıması gerek. Felâketimizin kaynağı kültür yokluğudur. Ağaç kökü ile yaşar. İnsan da öyle. Mâzi gövdemiz. Mâziden kopup, istikbâle bağlanamassak. Ne kültürden need medeniyetten bahsedebiliriz. Medeniyetler tek çizgi istikametinde gelişmez. Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir. Kültürler doğar, gelişir ve ölürler. Medeniyet bu sürecin son hamlesidir. İdealizm olmadan medeniyet olmaz. Medeniyet, bir kavmin yaptıklarının ve yarattıklarının bütününü, sosyal düzeni ve dinî düzeni, âdetleri ve inançları kapsar. Bizim medeniyetimiz bir iman ve aksiyon medeniyetidir. İmansız medeni olmakta medeniyet tesis etmekte mümkün değildir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar