BİR MEVLÂNÂ HAYRANI;
Ahmet Kuddûsî
(1183 H. - Ö.1265 H.)
Bekir ŞAHİN
İslâm aleminin büyük düşünürü, sûfi, şair Mevlânâ Celâleddîn Rûmi’nin şöhreti yaşadığı şehir Konyâ’dan çok ötelere taşınmış, Anadolu Selçuklu sınırlarını aşarak İran’a, Hind’e kadar uzanmıştır. Mevlânâ hayatında çağdaşı olan İslam mutasavvıflarının pek çoğuyla görüşmüş veya haberleşmişti. Yâşarken ulaştığı şöhreti vefâtından sonra daha da artarak dünyâyâ yayılmıştır. Pek çok insan eserlerini satır satır okumuş, hazmetmiş, okudukça muhabbetleri artmış, muhabbetleri arttıkça da okumaya devam etmişlerdir.
Asırladır Mevlânâ hayranları hiç azalmamış bilakis artmayâ devam etmiştir. İşte Mevlânâ’nın büyük hayranlarından birisi de H.1183 yılı Rebiülevvel ayının 11.günü Pazartesi gecesi Niğde/Bor kazasında dünyaya gelen Ahmed Kuddûsi Hazretleridir.
Babası Bor kasabasına yerleşen Maraşlı ulemadan Şeyh Hacı İbrahim Efendidir.
Hacı İbrahim Efendinin babası Bekir, onun babası Mustafa, Mustafa’nın babası Abdüsselam, Abdüsselamın babası da Emir Fakih’dir. Hacı İbrahim efendinin çocuklarından bir çokları yaşamamış, Mehmet Ahmet Kuddûsi ve Mahmut isimlerinde üç oğlu ile Şerife Emetullah isminde bir kızı kalıp bunlardan Hacı Mehmet Efendi Bor Müftüsü olmuştur.
Ahmed Kuddusi Efendinin günümüze kadar gelen bir çoğu da günümüz dilinde basılan eserleri mevcuttur. Bir kısmı Konya Mevlânâ Müzesi İhtisas Kütüphanesinde bulunan eserlerinden bazıları:
1-Külliyat: Mevlânâ Müzesi İhtisas Kütüphanesi 2444 envanter numarasına kayıtlı, bir risalesi hariç diğerlerinin dili Türkçe olan eser, talik bir yazıyla yazılmış, kenarları mavi cetvellidir. Kırmızı mıklepli meşin cilt içinde olan kitap 250 varaktır. Bu külliyatın birinci risalesi müellifin divanıdır. 1 b’den başlayıp199 b’ye kadar devam eder. Kuddûsi Divanı ; İlk defa vefatından on yıl sonra H.1275 yılında İstanbul’da Hacı Rıza Efendi tarafından “Haza Divan-ı Hazreti Kuddûsi Rahmetullahi Teala Aleyhi” ismiyle 242 sayfa olarak bastırılmıştır. Aynı divan 1285, 1291, 1298, ve 1308 tarihlerinde litografya usulü ile basılmıştır.
Külliyâtın ikinci risalesi Nesâyıh risalesi olup mensur olarak yazılmış, 200 b’den 203 a’ya kadar devam etmektedir.
Şeyh Yusuf Efendi’ye yazmış olduğu mektup ise 203.b -205.b arasında yer almaktadır.
Dördüncü risale Arapça olarak yazılan “Hazinetü’l-Esrar ve Ganimet’ül-Ebrar “ isimli eser külliyâtın 236.b-275.b Sayfaları arasında yer almaktadır. Kuddûsi Efendi, divanında 24 b’de Bor’da doğduğunu,babasının Maraşlı Hacı İbrahim olduğunu söylemekte, son risalesinin bitiminde de Maraşlı oğlu diye anıldığını belirtmektedir. Külliyât ölümünden dokuz yıl sonra kendi el yazısı nüshasından istinsah edilmiştir.
2- Mevlânâ Müzesi İhtisas Kütüphanesi 2429 envanter numarasına kayıtlı , Kenarları ve sırtı kırmızı meşin mukavva bir cilt içerisinde 12 Yâpraklı içerisinde değişik şiirlerinin bulunduğu bir eseri daha mevcuttur. 19x11,5-12x6,5 ebadında olan eser talik hatla yazılmıştır. Sultan Abdülmecid’e yazılmış methiye, Kadiri olmakla beraber Nakşiye de intisap ettiğini, A.Mecid’i öven şiirlerini 21 günde Yâzdığını bildiren mensur bir yazı, ayrıca üç şiiri ve Bor hakkındaki methiyesi, Râsıh adlı birisine Âşık Fethi’yi tavsiye eden diğer bir şiiri vardır.
3-Vasiyetname ; 15x15 ebatın da basılan 1256 tarihli 7 sayfalık vasiyetnamesinde Besmele, Hamdele, Salveleden sonra Allah’a tevbe ve Rasullallaha itaat etmelerini insanlığa tavsiye eder.“Benim içün ağlamayasınız, selâ verdiymeyiniz, gece vefat edersem gasl edüp sabah namazından sonra komşular ile namazım kılınsın, eski mezarda uygun bir yere defn edin. Halka zahmet ve şöhret olmasın ve medh etmeyin” …. gibi önemli vasiyetlerde bulunmuştur.
7-Muhtasar Tıbbi Nebevi ;
8-Mektuplar;
9-Çeşitli konularda Arapça Risaleler
10-Medayıh-ı Hazaret-i Mevlan’a Muhammed Celal’ed-din: Mevlânâ Müzesi İhtisas Kütüphanesi 5442 envanter numarasına kayıtlı, Yeşil bez kaplı mukavva cilt içerisinde, 7 varak, nesih hatla renkli kağıda Yâzılmış, Hz. Mevlânâ Hakkında redifli bir kasîde, heceyle ve dörtlükle bir şiir, benzer redifli bir methiyeyle birlikte toplam altı şiiri vardır. Son yaprağın bitiminde kurşun kalemle “1267’de istinsah edilmiştir.” yazmaktadır.
Kuddusi Baba bir gün akşam üstü Konya’da türbenin kapılarının sırlandığı (kapandığı) saatlerde Hazreti Mevlânâ’yı ziyaret etmek isteyince türbedar; “kapılar sırlandıktan sonra açma müsaadesi yoktur. Kusura kalma efendi! Sabah ola hayr ola” diyerek müzahir (yardımcı) olmayınca Kuddûsi baba gönül diliyle doğrudan Mevlânâ’ya yönelerek medayıh risalesinde 2 b sayfasında yazılı olan şu şiirini okur;
Sensin veliler şâhı,
Yâ Hazreti Mevlânâ
Af et bu biz gümrahı
Yâ hazreti Mevlânâ
Bedkâr u âvâreyim
Pür zemb bir bîçâreyim,
Asî yüzü kâreyim
Yâ hazreti Mevlânâ
Gayet azimeddür câhın,
Mahbubusun Allah’ın
Dârul eman dergâhın,
Yâ hazreti Mevlânâ
Sen şol ulu sultansın,
Ki serveri merdansın
Hem maden-i irfânsın
Yâ hazreti Mevlânâ
Çün tıfl iken ey sultan,
Eflâki ettin seyran,
Oldu Melaik Hayran
Yâ hazreti Mevlânâ
Muhtaç iken in’am et!
Mihmanı kem ikrâm et!
İhsânını itmam et!
Yâ hazreti Mevlânâ
Kapında çok muhtâcân
İrer murâda her can
Devrinde sürer devran
Yâ Hazreti Mevlânâ,
Bencileyin yok gümrah
Lakin didin eyvallah
Geldim sana şeyünlillah
Yâ Hazreti Mevlânâ
Ariflerin sultanı
Detrtlilerin dermanı
Kuddûsi’nin cânânı
Yâ Hazreti Mevlânâ
Bu aşkı niyâz edince sırlı kapılar Hazreti Mevlânâ’nın buyur buhurları içerisinde, türbadarın gözleri önünde ardına kadar açılır.
Kuddusi babanın Mevlânâ aşkını dile getiren bir çok dizeleri bu kitapta mevcuttur.
Aşıklar maşuklarını,maşuklar aşıklarını tanıdığı gibi hak aşıkları da birbirlerini tanır.İşte bu mutasavvıf hak aşığı Kudedûsi Baba’da Hz Mevlânâ’yı çok iyi tanımıştır. Mevânâ âşığı olan bu zat ; Mevlânâ Dergâhını defalarca ziyaret eder ve günlerce Konya’da kalır.
Yorumlar