HEŞT
BİHİŞT
Bekir
ŞAHİN
Necmeddin Sivasi 1584 yılında Sivas’ta
dinî ve ahlaki bir mesnevi tarzında nazmettiği eserine Heşt Bihişt ismini vermiştir. Bu eser arzunun Feilâtün Mefâilün Feilün
kalıbıyla amedilmiştir. alınmıştır.
Heşt Bihişt; Sekiz cennet
anlamına gelmektedir. Kur'an'da adı geçen sekiz cennet [Huld,
Dâr-üs-selâm, Dâr-ül-karâr, Adn, Me'vâ, Naîm, İlliyyîn, Firdevs].[1] kasdedilmektedir.
Letafet ve güzellikte bir benzeri olmayan bağ ve bahçeye de denir. Dünyada iyi
amel işleyenlerin öldükten sonra yaşadıkları yere de Behişt denir.[2]
Sultan III. Murad (ö.1595) döneminde kaleme alınan bu eser klasik tertibe
uyularak tevhitle başlamakta, münâcaat ve nat’la devam etmektedir. Ashâb ve Hulefâ-i
râşidîn’e de methiyeler vardır. Bundan sonra devrin padişahı III. Murad ile
vezir Osman Paşa’ya medhiye yer almaktadır.
Müellifin eserini Osman Paşa’ya hediyye etmesinin sebebi; Osman Paşa’nın
Irak’ta Râfızî nüfûzunu kırıp yok etmesi ve Ehl-i sünnet inancını tesis
etmesidir. Bu husus Mukaddimetü’l-kitâb’da şöyle belirtilmektedir:
“Râfızî bulalı Irak’ta zuhûr Bulmış idi ferâyiz anda küsûr
Râfızî nakşını bozup o dilîr Ola
hatt-ı ferâyiz anda münîr”[3]
2800
beyitten oluşan ve alınan bu eser Şemseddin Sivasî’nin altıncı eseridir. Eserin
Millet Yazma Eser Kütüphanesinde bulunan(Demirbaş
No:539/3)
nüshası dışında çeşitli kütüphanelerde görebildiğimiz kadarıyla üç ayrı yazma
nüshası daha bulunmaktadır.[4]
Eserin Miilet Yazma Eser Kütüphanesi nüshasının çalışıldığına dair bir bilgiye
ulaşılamamıştır.
1.
Nüsha Tavsifi
Millet Yazma Eser
Kütüphanesi, A.E.Manzum, Demirbaş No:539/3,Konu: Edebiyat,Dinî-tasavvufî, miklepli,
şirazeli Kalın mukavva ??? bir cilt içinde Dili: Osmanlı Türkçesidir.
79 yaprak bulunmaktadır. 193x137 142x63 mm. ebadında Sarımtırak, orta
kalınlıkta, aharlı, filigranlı kağıda çift sütuna nesih hatla 19 satır olarak
yazılmıştır. Osmanlı Türkçesi olan eserin başlıkları ve cetvellerı kırmızı
mürekkepledir. İstinsah Tarihi; 1013/ 1604’tür.
Heşt-behişt, 139b-218b varaklar arasında yer almaktadır. Eser Besmele ve hamdele
ile başlamaktadır;
Allah adını mübtedâ eyle Haberi ref' edip edâ eyle
Elifin gör ki nice yektadır Remz-i vahdette sana üstâttır
Lâm-ı lutf ile heybet-i hâyı Havf-ı ümmîde saldı ârâyı
Şeddesi şâne-i hidâyettir Feth-i muğlaklaradelâlettir
Bî-nukât olması delâlet eder ki Sivâ noktasıyla bula keder
Yâni konmaya kalbe hiç deyyar……139b-
Der-Tevhîd-i Ef'âl
34
Bü'l-aceb kârhânedir âlem Geldi bu
sahâya benî-âdem
35 Birisi birine değil hem-vâr Kimi fî-dalâl ü kimi jengâr
36 Her birin bir işe komuş Bârî Onun
ile geçer onun kârı37 Kimisi râh-ı Hakk'a sâliktir Zabt-ı emmâresine mâliktir…(v. 140a-141b)
Teşbîh-i Dünyâ Be-Nat'-ı Şatranc
86 Nat'-ı şatranca benzedi bu edîm
Geldi kondu buna bu halk-ı dilim
87 Biri şehdir sa'âdet ü iclâl Ona yâr ola devlet ü ikbâl
88 Kutb-ı vakttir ki merkezi bekler Mahzarında gazâ eder beyler
89 Kubbedir sâyesi onun halka Avn-i Hak ola havline halka
90 Kimi
fil gibi pür-mehâbettir Kimse durmaz
önüne âfettir…(v.141b)
Fi-Münâcât-ı Kâdiye'l-Hâcât
116 Ey 'atâ bahş u
zü'n-nevâlillâh Vey hatâ-pûş-ı
zü'l-cemâlillâh
117 Bahr-ı cûdun dolu
iken mevvâc Sâhilinde duran kalır mı aç
118 Gerçi bende hatâ vü
zillet çok Lîk eltâfına nihâyet yok
119 Mücrim isem nola adın
Gaffâr Müznib isem ne gam ki sen Settâr
120 Bî-garez bahşişinden
et cûdî Yolum aç sana doğru ey Hâdî
121 Dilimin ukdesin gider
benden Dileye yâ Ganî seni senden
122 Eylesem dergâhına
arz-ı hâl Beni reddetme yâ Hafiyye'l-hâl
…(v.142b)
Fî-Medhi'n-Nebî
(sav)
163 Ey nübüvvet berâtına ünvân Vey risâlet
serîrine sultân (143b)
164 Kişver-i ilm ü hikmete vâlî Sadr-ı
eyvân-ı rütbete âlî
165 Bezm-i cûdunda bu nücûmdan câm
Nüh-tabakadır felek verir kâm
166 Mâh u meh bu iki sulagındır Cebrâîl
hazrete ulağındır
167 Kadrine arş u kürsî bir pâye Pâyin irgördü kadrin a'lâya
168 Âsitânında şems-i âlem-tâb Bir kalaylıca mıhdürür deryâb…(v.144b)
Der-Medâyih-i Âl ü Ashâb
206 Şol tehâyâ ki müntehâlardır Şol hedâyâ ki pür-bahâlardır
207 Şol medâyih ki elif-i
ahyâr Şevk ile ettiler onu tekrâr
208 Şol cevâhir ki dürr-i
efkârdır Şol zevâhir ki zuhr-ı ezkârdır
209 Cümlesi sahb u âle
lâyıktır Kim olar efdal halâyıktır
210 Âsumân-ı saâdetin
necmi Cümle-i dev-sîretin zahmı
211 Nahle-i bâğ-ı millete
esmâr Zümre-i şâh-ı ümmete ezhâr
212 Ravza-ı millete olup
vâlî Hıtta-ı dîne oldular hâmî
213 Himmet esbine
bindiler çâlâk Maksada sürdüler onu
bî-pâk (v.145a)
Der-Medh-i Ebûbekr es-Sıddîk (ra)
216 Hâssa ol server-i serîr-i dîn Bihterîni gürûh-ı sahb-ı güzîn
217 Âsuman-ı sadâkatin mihri Sadef-i safvetin odur dürrü
218 Yâr-ı gâr-ı Rasûl-i Rabb-i latîf Sâniyi'sneynle bulan teşrif (145a)
219 Kadem-i sıdkı evvel ol bastı Kavs-ı îmânı arşa ol astı
220 Sâbık oldu kamu umûrunda Her işi görmüş idi yerinde
221 Çünkü bastı hilâfete ol pâ Bey'ata el uzattılar cemmâ
222 Yoktur onun hilâfetinde hilâf Herzedir ger dediyse Şiî hilâf..(145b)
Der-Medh-i
Ömerü'l-Fârûk (ra)
223 Geldi Ömer ikinci merdâne Dikti âyât-ı adli meydâna
224 Dürre-i dâdı destine muhkem Tutup etti siyâseti bî-kem..(145b)
Der-Medh-i Osmân-ı Zi'n-Nûreyn (ra)
230 Sâlisen geldi hizmete
Osmân Onu sadra geçirdiler ihvân
231 Verdi İslâm'a bu dahi
revnak Tâze ahde eriştiler el-hak
232 Hıten-i şâh idi o
zü'n-nûreyn Hilm ile mâh idi o
zü'n-nûreyn
233 Kızarırdı güneş
hayâsından Utanırdı melek likâsından…(v.145b)
236 Geldi dördüncü Haydar-ı Kerrâr Bunun ile tamâm olur Çâr-ı yâr
237 Menba-ı ilm ü mahzen-i esrâr Mâden-i hilm ü mecma-ı âsâr
238 Hıt ta-ı
ilm ü hikmete vâlî Arsa-ı akl u fıtnata
'âlî
238 Hel etâ şânına eder teşrif La
fetâ vasfını ede târîf
239 Bîşe-i şer'-i Ahmed'in esedi Sâlikân-ı tarîkatin senedi
240 Mâhi-i küfr ü hâmi-i millet Zevc-i Zehrâ vü vâli-i ümmet
241 Hûşe-çînidir evliyâ cümle Tûşe-gîridir esfiyâ cümle
242 Yâ İlâhî bi-hürmet-i hulefâ Ki bulardır hüdât-ı râh-ı Hudâ
243 Bizi eylegil onlarla mahşûr Âl ü ashâbtan eyleme mehcûr (v.146a)
Der medh-i pâdişâh-ı İslâm Zillullâhi
fi’l-arzı ale’l-enâm
252 Kıble-i mü'minîne oldu hakem Kâbe'ye taş atar bakan ona kem
253 Ravza-ı servere budur hâdim Buna yâr olmayan ola nâdim …(v.14b)
276 Ulemâ zümresine müttefîktır Sulehâ fırkasına müşfiktir…(v.147a)
280 Cümle fenne vukûfu vâfîdir Kenz-i irfâna
şerhi kâfîdir
281 Çün senâsına yok onun encâm Şemsiyâ
eyle dâvetinde kıyâm.. (v.147a)
312 Sa'dı dâ'im ola siyâda müdâm Itvı tûle'l-kelâm temme merâm (v.148a-148a
“Mukaddime-i Kitâb”
313 Kıl tevekkül Cenâb-ı Rahmân'a Et tevessül Habîb-i Yezdân'a
314 Söyle bir dâstân-ı rahmet-bâr Bağla
bir bûstân-ı ni'met-bâr
315 Sal yine sofra-ı kerâmetten Hân-ı ma'nâ düşe sehâvetten
316 Şecer-i ömrün erdi sittîne Korkarım vermemiş ola tîne
317 Bağ-ı nev dikmeye heves eyle Merkeb-i şevki hoş feres eyle
318 A'nî bâg-ı maârif-i Mevlâ Ki budur cümleden olan evlâ
319 Onda her meyveden nişân eyle Anı vakf eyleyip feşân eyle
320 Bünye-i ömre îtimât etme Sele
gitmiştir îtikât etme…(v.148a)
Dünyanın dört kavram üzere kaim
olduğunu ifade eden Şemsî, Heşt Bihişt’i de dört makama ayırır ve her makamda
bir kavramı zıddıyla birlikte birer ravzada anlatır.
Böylece Heşt Bihişt; Adalet ve
Zulüm, İlim ve Kötü İlim Adamları (Cehalet), Cömertlik ve Cimrilik, Fakirlere
Övgü ve Fakirlere Yergi konularının işlendiği sekiz kısımdan müteşekkil bir
eser olarak karşımıza çıkar. Burada tasavvufta ve özellikle Mevlâna’nın
eserlerinde sıklıkla karşımıza çıkan zıtlıkların birliği – her şey zıddı ile kâim
olur – ilkesi de görülür. Kâinat nasıl ki zıtlıkların birbirini ortaya
çıkarmasıyla kaim olmuşsa, Şemseddin Simavî de eserini bu durum üzerine bina
etmiştir.[5]
Makam
adı verilen dört bölümden oluşan eserin her bölümü de ravza diye adlandırılan
ikişer kısımdan meydana gelmektedir. (V.148a-218b) Sivasî, eserini
dört makama ayırdığını şu beyitlerle açıklar;
378 “Pes bu evrâkı döt makâm üzre
Eyledim umarım bulam behre “.. (v.150a.)dedikten sonra
Birinci Makam’ın ilk Ravza’sı adaleti ele almaktadır.
1.
Ravza: Adâlet
379 Adl odur râh-ı Hakk'a gitmektir Her ne kim der Hak onu etmektir
380 Adl odur şer'a hâdim olmaktır Onu icrâda 'âzim olmaktır
381 Yâni mîzân-ı şer'e uya amel Vermeye râh-ı murtazâya halel
382 Adl odur kendi bârını gayra Yükletip
vurmaya ona yara
383 Adl odur olmak için âsûde Etmeye
hiç nüfûsı rencide
384 Adl odur kendiye girye olanı Kimseye etmeye fakîr ü ganî
385Bir kese hâsım olur eğer zuafâ Onu irzâ ede vü kıla vefâ..
diye
devam eden bu bölümde adalet üzerinde durulur, adalet ve adaletli kişinin
nitelikleri tarif edilir.
“Hz Musa”, “Nuşirevan” ve “Sultan Mahmud” ile ilgili üç hikâyeye
yer verilen bu kısımda hikâye aralarında münacat türünde iki şiire yer
verilmiştir. Şemsî, Kur’an, Hadis ve tasavvufa olan vukûfiyetini burada da
göstermiş, şiirlerinde ayet ve hadislere iktibasta bulunmuş, tasavvuf
düşüncesini mısra aralarına ustaca yerleştirmiştir.
Hikâye:
Hz. Musa
388 Dinlegil bu hikâyeti diyeyin Sana
ahval-i adli şerh edeyin
389 Bir gün ol Hazret-i Kelîm-i Hudâ Tura çıkmıştı dedi ey Mevlâ…(150b)
diyerek
devam etmektedir.
Daha sonra Hikaye-i Nuşi revân (151b) devam etmektedir. Hikayenin
akabinde Münacaat bulunmaktadır:
334 Beni yâ Rabbi mahrem-i esrâr Eylegil
bunda ki olam ona yâr
335 Koma üstümde kimsenin bârın Ki
onu istemeyeler yarın
336 Bunda vü onda etmegil beni hâr Ve kınâ Rabbenâ azâbe'n-nâr…(v151b.)
Sultan Mahmut ile âyas hikaye ediliyor.(v.154a-160b). Hz. Mevlâna’nın Mesnevisindeki Dünyayı hamama benzeten
hikayesi, (v.162a-163b) Hikaye-i Zalim
Şah (v.163b-166a) Hikaye-i İbni İlyas
(v.166b-167a) Münacaat (v.167a,b) Hikayet-i Dehgan (köylü) Enûşirvân kıssası
(167b168a,b), Hiyayet-i Enişirvan(v.169a169b) hadis ve âyetler şerh ederek ele
alınmış, zulüm, kibir, mal, mülk ve mevki hırsının kötülükleri anlatılmıştır.
Münacatla birlikte birinci makam sona ermektedir.
İkinci Makam
Bu
makamda ; İlmi ile âmil olan âlimlerin durularından övgüyle bahsedilmektedir.
(v.170a,b171a.) “İlim ve Âlimlerdir” Âlim-i mutlak, Allah’ın sıfatıdır. O’nun ilmi; zâtı
gibi ezeli ve ebedidir, her şeyi kuşatır. O, ilmiyle her şeyi yaratmış ve nizam
vermiştir. Hz. Adem’i yaratan ve ondan da tüm insanlığı türeten O’dur. İnsan,
yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Onu bu yüce makama çıkaran da Allah tarafından
kendisine verilen ilimdir. İlim, aynı zamanda insanı Allah’a yaklaştıran
araçtır.
Hikâyet-i
İskender ve âb-ı Hayât başlığı altında İskender’in âb-ı hayatı araması, âlim ve
abid arasındaki farkı gösteren iki hikâyeden sonra (v.171a,b-172a,b,
Münacaat(172b-174a.), Hikayet (v.174a-176ab) Münacaat (v.176a-179a), bulunmaktadır.
I.
Ravza;
Bu
Ravzada; İlim adamı çeşitleri (1v.179a-180b) anlatılır. Burada anlatılan bir
diğer hikayede “Dilci ile Derviş Hikayesi”dir.
(180b-182a) Münacaat (v.182a), 2. Ravza’da Kötü İlim Adamları ve Kötü Şeyhlere yer
verilmektedir.
İlim
ehli görünüp, sırrına vakıf olamadıkları bilgi ile şahsi menfeat sağlama
uğraşısı içinde dine zarar veren güruha ağır eleştiriler getirir. (v.182a-183b) Burada sarhoş ile köpeğin
hikâyesine yer verilmiştir. (v.183b-184b), Münaccat (v.184a-186b.) ile sona
ermektedir.,
Üçüncü
Makam
Bu
makamda, cömertlik ve cömertler övmekte ve cimrilik ve cimrilerden de bahsetmektedir. Burada dünya malı
Hakk’a yakınlaşma vesilesi olarak görülür. Mal muhtaçlara tasadduk edilerek,
sıla-i rahim için harcanarak veya konum komşuya ikramda bulunarak kişi malını
yaradana yaklaşma vesilesi olarak kullanmalıdır, tavsiyesinde bulunulur. (186b.)
1.
Ravza:
Üç ibretamiz hikayeye
yer verilir.(v.187a.187b). Bu hikâyelerde dünya malının aldatıcılığı, zenginlik
ile fakirliğin geçiciliği ve aslolanın kanaat ve malı hayra harcamak olduğunu
vurgulanır. Kişi zenginken cömert, yoksulken kanaatkâr olmalıdır. Yüce Allah,
zenginliği dilediğine verir ve dilediğinden alır. Her şey Kaf ile Nun arasında
cereyan ederken insan hem varlıkta hem de yoklukta Rabbine ulaşmanın yollarını
aramalıdır.
Hikayet (v.187-189b),
Hikayet-i Hz.İbrahim (v.189a191b). Münacaat (191b), Hızır ile Dilenci
Hikayesi(v.191b.-195a) Münacaat (v.195a), Teşbih-î Mâl-u Câh (v.(195b-196a).
2.Ravza;
Cimrilik ve cimrilere yergi üzerinde durularak, dünya zenci bir
köleye benzetilmiştir (v.196a-196b), . Hz. İsa ve Salebe’ye ait iki hikâye
anlatılmaktadır; Hikayat-ı Hz. İsa(v.196b-198a), Münacaat (v.198a), Teşbihi dünyâ be gulâm-ı Zencî
(v.198a-199b.)Hikâyat-ı Sa’lebe (v.199a-202a), Münaccat202a-202b.) ile bu makam
hitam bulmaktadır.
Dördüncü Makam
Bu makam, fakirler ile
alakalıdır.(v.202b.)
1.Ravza:
Övgüye layık olan
fakirleri anlatır. İnsan, Allah’ın verdiği rızka razı olmalıdır diyen Şemsî; asıl fakirliğin,
hırs ve tamah içinde kalmak olduğunu söyler;
2265 Fukarâ ol değil ki malı yok
Hırs ile züll ile suali çok (v.203,)
Diyen Şemsî; İnsanoğlunun dünyaya muhtaç olarak geldiğini, yaşı
büyüdükçe ihtiyaçlarının arttığını bildirir. Bununla birlikte manevi ihtiyaçlar
da hâsıl oluğunu anlatır. Bazıları tamahkâr bazıları kanaatkâr olur, kimi
nefsine kul olurken kimi Mevlâ’ya kul olur, kimi zevk uğruna ömür harcarken
kimi Rabb için ömrünü sunar. Kanat sahibi fakirlere övgüler ve tamah ile her
dem muhtaç olanlara yergilerden sonra Şemsî gerçek fakirlere nasıl davranılması
gerektiğiyle ilgili nasihatler verir. (v.202b-203b)
Konuyla ilgili
hikaye ve aralarında münacaatlar yer
alır: Hikayet (v.203b-207b.) Münacat (v.207b.-208b.)Hikayet-i Sultan Mahmut ile
Fakir. ( v.208b-210a) Münacaat (v210a-210b.),Hikayet-i Şeyh Ahmed Hadraviyye
(v.210a-213a),Takrib (v.213b.), Münacaat (v.213b.),
2.
Ravza;
Yerilmesi gereken fakirler
hikaye edilmektedir. (v.214214b.) Hikâyet (v.214b.-215a) Takrib 8v.215a-216a),
Hikayet (v.216a-217a Münacaat (v.218a-218b.)
Her
bölümde anlatılan konuyla ilgili olarak çok sayıda hikâyeye yer verilmiştir.
Bölümlerde çok sayıda münâcât da bulunmakta ayrıca yine anlatılan konuyla
ilgili ayet ve hadis metinleri de yer almaktadır.
Metin (v. 218b.)
derkenarda eserin yazılış tarihini bildiren (h.908);
2798
Çün dokuz yüz sekiz dahi doksan Olmuş
idi beyâzıma hüsbân
2799 Aşr-i âhirde idi şehr-i sıyâm Kadre erdi kitâb-ı misk-i hitâm
2800
Kâbe-i maksada erişti kalem Gel elini yüze sürem o dem (v.218)
Beyitleriyle
bitmektedir. Bu
tarih Temmuz 1590’a tekabül etmektedir.
Başı: Başı: 139b
الله ادينى مبتدا ايله
خبرى رفع ايدوب ادا ايله
Allah adını mübtedâ eyle
Haberi ref' edip edâ
eyle
Sonu:218b
كعبۀ مقصده ارشدى قلم
كل ياغينى يوزه سور م او د م
Kâbe-i maksada
erişti kalem
Gel elini yüze sürem o dem
2800 beyit ihtiva etmektedir.
[1]
Ferit Develioğlu, Osmanlıca Lügat,
Ankara 1980, s.428
[2]
İdris Bitlisi,
İdris-i Bitlisî, Heşt
Behişt, VII. Ketibe (Fatih Sultan Mehmed ve Devri),(Çeviri: Muhammet İbrahim Yıldırım)
TTK, Ankara 2013, s.LII.
[3] Nermin
Buluz, Şemseddin Sivâsî’nin Heşt-Bihişt Mesnevisi(İnceleme-Karşılaştırmalı
Metin),Cumhuriyet Ü.,SBE,Sivas 1997.
[4]
Heşt Bihişt, Süleymaniye Kütüp., Mihrişah Sultan Bl. Nr.282.
Heşt Bihişt,
Süleymaniye Kütüp., M. Arif-M. Murad -Mihrişah Sultan Bl. Nr.19.
Heşt Bihişt, Topkapı
Hazine Kit. Nr.285.
[5]
Şemseddin Sivâsî, Heşt Bihişt, (Haz. Alim Yıldız)Sivas 2015,s.26.
Yorumlar