İRŞÂDÜ’L-AVÂM
Bekir Şahin
İrşâdü'l-Avâm
dinî, tasavvufi nasihatname türünde bir mesnevidir.
Şemseddin Sivasî 964/1557 yılında Sivas’a
yerleştikten sonra telif ettiği ilk eser İrşadü’l- Avam’dır. Başlıklarla ayrılmamış olmasına rağmen, eser
muhteva açısından giriş bölümü, konunun işlendiği bölüm ve bitiş bölümü sayılabilecek
üç bölüm hâlinde değerlendirilebilir.
Şemseddin Sivasî, Menakıb-ı A’zam isimli mesnevisinde o
güne kadar yazdığı
eserlerini Sıralarken İrşadü’l-
Avam’ı dördüncü eseri olarak sayar[1].
Şemseddin Sivasî’nin bizzat kendisinin haber verdiği İrşâdü’l-Avâm, bazı
kaynaklarda mensur olarak zikredilmiştir.[2]
1.
Nüsha
Tavsifi
Müellif
Adı: سيواسى
الدين شمس
Şemseddin Sivasi, ö.1006
(1597)
Eser Adı: ارشاد العوام
İrşadü’l-‘avâm
(Bu eser Nasihatname adıyla da bilinmektedir.)[3]
Başı: 131b
الا اى پادشاهلر پادشاهى
قولاى ايله سكا وارماغه راهى
Sonu: 138a
چو دين يولنده سعى ايدنلر اولى
اولردن راضى اولسون حق تعالى
İstinsah Tarihi 1064
Millet Yazma Eser Kütüphanesi, A.E.Manzum
bölümü No:539/2’de miklepli,
şirazeli kalın mukavva cilt içindedir. Sekiz varaktır. 193x137 142x63 mm. ebadında sarımtırak, orta
kalınlıkta, aharlı, filigranlı kağıda çift sütuna nesih hatla 19 satır olarak yazılmıştır.
Osmanlı Türkçesi olan eserin başlıkları ve cetvelleri kırmızı mürekkepledir.
İstinsah Tarihi; 1064/1636’dır. İrşadü’l-‘avâm, 131b-138a varaklar arasında yer
almaktadır.
Eserin telif tarihi İrşâdü’l Avâmın
sonunda müteakip beyitle verilmektedir:
Be-zâ vü ‘ayn ü
dâl-iharf-i ebced
Zi-Rûz-ı hicret seyr-i
Muhammed (256, v.128b.)
Beytitte geçen “Zı-’ayn-dal” harfleri ebced Hesabıyla 974
tarihi işaret etmektedir. İrşad’-AvâmKanuni Sultan Süleyman döneminde kaleme
alınmıştır. Kanuni Sultan Süleyman 974/1566
yılının ilk iki ayında hayattadır. Bu verilere göre İrşâdü’l Avâm, 1 Muharrem-22 Safer 974 ( 18
Temmuz-7 Eylül 1566) günleri
arasında
yazıldığı ortaya çıkmaktadır.[4]
Eserin Diğer Yazma Nüshaları:
Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi,
Halid Efend Bl. Nr:123/3(315b 324a).
Kasidecizade
Bl.nr:717/3.(53b-58b)
İBB Atatürk Kitaplığı,
Osman Ergin Bl.nr.1657
Koyunoğlu Müze ve
Kütüphanesi, nr:13716
Milli Kütüphane, nr
4290/2. (70a-110b); nr:7529/2(29b-51b)
Hasan Paşa Yazma Eser
Kütüphanesi,nr.3156/3. (8b-12b)
Eserin sekiz nüshası
olduğuna dair bilgiye ulaşılmıştır. Ancak Hasan Aksoy gibi
bazı
araştırmacılar; Şemseddin Sivâsî’nin bu
isimde bir eseri olduğu bizzat kendi eseri Menâkıb-ı İmâm-ı Âzam (s.
163)’da ve Keşfü’z-zunûn (I, 66)’da zikredilmektedir. Ancak, yapılan
kütüphâne araştırmalarında Şemseddin Sivâsî’ye âit böyle bir esere tesâdüf
edilmemiştir. ihtimal ki eserin başka bir adı daha olup bu adlatanınmış
olabilir.[5]
Demektedir.
Bahse konu eser 258 beyitlik küçük bir
mesnevi olup aruz vezninin mefâîlün
mefâfâîlün feûlun kalıbıyla
nazmolunmuştur. Koyonoğlu
nüshasında 225 beyit bulunmaktadır.[6]
Bazı nüshalarda beyit sayısının 255 olduğu ifade edilmektedir.[7]
"Nasihat-name-i Şemseddin-i
Sivâsî"[8]
adıyla da kayıtlı olan mesnevi, Kişiye doğru
Yolu
gösterecek, şeraiti öğretecek, âlim, ilmiyle âmil bir şeyhin gerekliliği
belirtilir. XVI. yüzyılda Anadolu'da sürdürülen yoğun Safevi/Şii propagandasına
karşı kaleme alınmıştır. Dini, tasavvufi ve ahlaki mahiyette bir
nasihatnamedir. Eserde sahte şeyhler, sapık tarikatlar, yanılış inançlar ve
cehalet eleştirilir. Sünni görüşler, sahabenin ahlakı hakkında bilgi verilir.[9]
Eserde Sebeb-i Telife
dair bir bölüme rastlanmamaktadır. Eserin 1.24. beyitleri
(v.131b-132a)
Giriş bölümü olarak kabul edilebilir. Bu bölüm geleneğe uyarak iki beyitlik
münacatla başlar. Ancak Şairin hayatına ve devrin siyasi şartlarına bakarak
telif sebebiyle ilgili bazı sonuçlara ulaşmak mümkündür.
İrşadü’l-Avam,
Şiilerin bozuk inançlarını Hz Ali’ye
duydukları aşırılıkları,ve tarikat anlayışındaki yanlışlıkları tenkit eden bu
eser Zemin ve zaman itibariyle
Osmanlılar’ın Safevilere karşı yürüttükleri politikalara da uygun düşmektedir. Safavilerin
Anadolu halkıüzerindeki tesirlerini , bu tesirlerin zamanla ortaya çıkaracağı kötü
neticeleri faarkeden Sivasî, duyduğu dini, tasavvufi ve siyasi endişelerle
İrşadü’l-Avam nazmetmiştir.[10]
Eser
telif edildiği dönemde tasavvuf alanındaki yanlış anlayışları düzeltmek, halkı
bu
hatalı bilgi ve, telakkilere karşı uyarmak amacıyla yazılmış nasihatname
türünde bir eserdir. Halkı aydınlatmak amacıyla kaleme alındığı için ortaya
seviye gözetilerek eserde külfetsiz sayılabilecek yalın bir dil kullanılmıştır.
Eserlerinin
tetkîkinden de anlaşılacağı gibi şairin ileri denecek seviyede Kur’ân-ı
Kerîm
ve Hadîs ilmine vukûfu vardır.[11]
Bilahere İblis’in ve
ona uyan nefsin insanı kötü yola sürüklemesi anlatılır. Tekrar
münacat
Beyitleri peş peşe sıralanır. Şair, Cenab-ı Hakka’a hitaben bir an bile olsa
kendisini nefsine bırakmaması gerektiğini ifade eden beyitlerle giriş bölümünü
bitirir.[12]
Konu baslıkları
fazlaca fazla bulunmamaktadır. 25-255 (v.132a128b)arası beyitlerde
Beyitler
Konunun işlendiği bölümdür. Burada işlenen konular farklılıklar arz etmektedir.
Şair burada öncelikle Şiilerin bozuk inançları, tarikat
anlayışlarındaki yanlışlıkla r dile getirir. Dünyanın tuhaflaştığı, insanların yalancılara
uydukları, ifade edildikten sonra bir şeyh taslağının şahsında sahte şeyhlerin
özellikleri anlatılır Hz. Ali sevgisindeki aşırılıklar tenkit edilir. Şair beyitler arasına fikirlerini destekleyen
üç ayet-i kerime (Mu’minun 23/101, Tevbe9/100, Hucurat 49/15) ile üç hadis-i
şerif yerleştirmiştir. Zikri geçen hadislerden biri şöyledir: "Cennet, Allah'a itaat edenler
içindir, Habeşli bir köle dahi olsa: cehennem Allah'a isyan edenler içindir. Kureyşli
bir melik dahi olsa."(v.233b) Müellif iki beyit sonra, “Ameli kendisini
geride bırakanı, nesebi öne çıkarmaz" (v.233b) mealindeki bir hadisi
iktibas eder.
Meşârikte
bu söz mestur oluptur
Bunu
iman eden mağfur oluptur (83,v.233b) beytiyle
hadisi yorumlamaya başlar. Bu Yorumlarda insanların seferde oldukları, iyi ve
güzel işler yapmadan cennete
giremeyecekleri, hayır ameli bulunmayan
bir kulun soy sop ile bir adım yol atamayacağı,
ahirette Allah'ın insandan iyi amel
istediği, amelsizlerin hüsrana uğrayacakları dile
getirilir.
Eserin 137-202.
Beyitleri (v.125-127) ile 203-223 Beyitlerinde(v.127b)önce
“Hikâyet-i münâsib-i hâl der-în
makâm” ve “Hikâyet-i münâsib” başlıkları altında
konuyla ilgili iki hikâye anlatılır.
İrşadü’l-Avam’ın
son üç beyiti (256,2567,258)bitiş bölümü sayılabilir.(v.128b)
Şair bir
Tarih
beyti ile mesnevinin 964/1556 yılında yazıldığını ifade eder. (256, v.128b) Daha
sonra eserini tamamlayabildiği için Allahü Teala’ya hamdeder. Arzusunun, erenler
meclisinde anılmak olduğunu dile getiren bir beyitle eser son bulur.
Sivâsî’nin tasavvufî
ya da sufî ahlâkın birer unsuru olarak zikrettiği hususlar aynı
Zamanda
Nebevî ahlâkın bir benzeridir. Dolayısıyla böyle bir ahlâk nebevî ahlâkla
ahlâklanmak demektir. Ahlâkta ise pratik olarak amaç, ahlâkı Kur’an ahlâkı olan
peygamberî ya da nebevî ahlâkı edinmektir.[13]
Sivâsî’ye göre tasavvufî ahlâkın belli başlı bazı
özelliklerini kısaca şu şekilde
sıralamak
Mümkündür: Şer’i şerifi bilmekle birlikte ilim ile âmil olmak;[14]
zühd, hilm, takva ve emanet sahibi olmak;[15]
Sivâsî bu hususta bir diğer önemli noktanın daha altını çizmektedir.
“Buyurmışdur zira sultan-ı kâmil
Veli olmaz cihanda merd cahil.”(29,
V.132A) ki, o da yaptığı işlerinde iyi niyet ve Hakk’ın Rızasını gözetmeyen
kimsenin içi ile dışının bir olmayışı, amel
ve niyetinin güzel olmayışıdır. Dolayısıyla böyle bir kimse velilik iddiasında bulunsa bile
bu hasletleri, onun bu iddiasını geçersiz kılacaktır.[16]
[1], Şemseddin Sivasî,
Menakıbı İmamı Azam, (Haz. Mehmet Arslan) Sivas 2015, s.614.
[2] Hasan
Aksoy, Şemdeddin Sivasî, Gülşen-âbâd, s. 13; Âmil Çelebioğlu, Kanûnî Sultan
Süleyman Devri Türk Edebiyatı, s.28.
[3] Mahmut Kaplan
. “Divan Edebiyatında Manzum Nasihat-Nâme Yazan Şairler ve Eserleri
I”isimli makalesinde Nasihat-Nâme adı
altında bu mesnevîyi tanıtmıştır,(Yüzüncü Yıl Ü, Fen-Edebiyat Fak., Sos., Bil.,
Dergisi, C. III, Sayı 3, 1992, s. 56.)
[4] Hüseyin Akkaya,
"Şemseddin Sivas!' nin İrşadü'l-Avâm isimli Mesnevisi", Cumhuriyet
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 2003, c. VII/2, s.
1-30.
[5] Hasan AKSOY
Şemseddin Sivâsî, Hayatı, Şahsiyyeti, Tarikatı, Eserleri,Cumhuriyet
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi Cilt IX/2 s. 1-43 ARALIK 2005. s.30.
[6] Hasan Aksoy,” Şemseddin Sivâsî,
Hayatı, Şahsiyyeti, Tarikatı, Eserleri”,Cumhuriyet Üniversitesi ilahiyat
Fakültesi Dergisi Cilt IX/2 s. 1-43 ARALIK 2005. s.30.; Koyunoğlu Müzesi Ktp., Nu. 13716.
[7] Hüseyin
Akkaya, "Şemseddin Sivas!' nin İrşadü'l-Avâm isimli Mesnevisi",
Cumhuriyet
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 2003, c. VII/2, s.
1-30.
[8] Emine
Yeniterzi,” Anadolu Türk Edebiyatında Ahlaki Mesneviler”,Türkiye Araştırmalan
Literatür Dergisi, Cilt 5, Sayı 10, 2007, 433-468
[9] Hüseyin Akkaya, "Şemseddin Sivas!' nin İrşadü'l-Avâm
isimli Mesnevisi", Cumhuriyet
Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi, 2003, c. VII/2, s.
1-30.
[10] Akkaya, Hüseyin. "Şemseddin Sivâsî'nin
İrşâdü'l-avâm adlı mesnevîsi", Sivas, 2003, Cumhuriyet Üniv. İlahiyat Fak.
Dergisi, c. VII, s. 2, 130.
[11] Eserlerinde diğer bazı mutasavvıflarda da
olduğu gibi, az olmakla birlikte mevzû hadislere tesâdüf edilmektedir.
[12] Hüseyin Akkaya, "Şemseddin Sivasi
külliyatı Kaside-i Bürde İrşadü'l-Avâm”,Sivas 2015,s.51.
[13] M.Kazım ARICAN, “Şemseddin Ahmet es-Sivâsî’nin Ahlâk Anlayışı”,C.Ü. İlahiyat
Fakültesi DergisiXII/1 - 2008 s.121-146 (İrşadül avam,s.17)
[14] Sivasi, İrşâdü’l Avâm,s.14
[15] Sivasi, İrşâdü’l Avâm,s.15,22.
[16] Sivâsî, İrşâdü’l-Avâm, s. 14.
Yorumlar