NE HALE GELDİK ?
Kalabalık içerisinde yalnızlaşma başladı,sosyalleşme ve
sosyal yardımlaşma yok olma seviyesine geldi…Yalnızlaşma, “yozlaşma”yı beraberinde
getirdi… “Her koyun kendi bacağından asılır” düşüncesi felsefemiz oldu.
Eskiden yolda karşılaşan insanlar, tanışsınlar
tanışmasınlar, birbirlerine gülümseyerek selam verir, biraz göz aşinalığı
varsa, hal hatır sorarlardı…
Eskiden misafirliklerde hal-hatır sorulurdu simdi internet şifresi ve prizin yeri sorulur oldu.
Eskiden misafirliklerde hal-hatır sorulurdu simdi internet şifresi ve prizin yeri sorulur oldu.
Şimdi aynı evin sakinleri birbirlerine gülümsemiyor, selâm
vermiyor, hatta iletişim kurma gereği duymuyoruz… Galiba yeterince birbirimizi
sevmiyoruz: Sevmediğimiz için de birbirimize güvenmiyoruz.
Git gide yalnızlaşan insan, televizyona, bilgisayara, cep
telefonuna, internete, v.s. kaçıyor: Böylece kendi hayat alanını biraz daha
daraltıyor…
Hayat ev, iş, bilgisayar, telefon arasında biraz daha
sıkışıp tıkanıyor...
İnsan biraz daha yalnızlaşıyor!..
Hayat biraz daha rutinleşiyor.
Hepimiz az-çok o yılın “moda”sına göre giyiniyoruz…
O yılın “moda” şarkılarını (müzikleri) dinliyoruz…
O yılın “moda” renklerini seçiyoruz…
O yılın “moda” yayınlarını okuyoruz…
“Moda” mekânlara takılıyoruz!..
“Moda” filmlere gidiyoruz!..
“Moda” mobilyalar alıyoruz…
Aynı uyku setlerinde uyuyoruz…
Ve aynı şeyleri yiyip içiyoruz ayranımızı, şıramızı unuttuk.
Çeşitliliğimizi, renkliliğimizi yitirdik…
Bu topraklar sevgiyi, sevginin tohumunu kurutmamıştır. Bu toprakta bu tohum olduğu müddetçe, yine sevgi çınarı büyüyüp önce ülkemizin insanlarına sonra da bütün dünyaya muhtaç olduğu o medeniyet gölgesini ulaştırabilecektir. Geleceğe umutla, ışıltıyla bakmak için pek çok sebep var.
Otuduğumuz mekan;Hangi bekleyişlere, hangi sevinçlere şahit oldu, kaç bebek ilk çığlığını duvarlarına bıraktı, hatıralarını sakladığı kaç kişiyi uğurladı?
Suyun çekilse de, tahtın yıkılsa da kıyında olmak güzel be.
Bu topraklar sevgiyi, sevginin tohumunu kurutmamıştır. Bu toprakta bu tohum olduğu müddetçe, yine sevgi çınarı büyüyüp önce ülkemizin insanlarına sonra da bütün dünyaya muhtaç olduğu o medeniyet gölgesini ulaştırabilecektir. Geleceğe umutla, ışıltıyla bakmak için pek çok sebep var.
Otuduğumuz mekan;Hangi bekleyişlere, hangi sevinçlere şahit oldu, kaç bebek ilk çığlığını duvarlarına bıraktı, hatıralarını sakladığı kaç kişiyi uğurladı?
Suyun çekilse de, tahtın yıkılsa da kıyında olmak güzel be.
Yorumlar