Mehmet ÖNDER
Mehmet
Önder 1954-1965 yılları arasında Konya’da Müze Müdürlüğü yaptı. Ancak asıl
şöhreti, müzelerden yetişip, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Kültür
Bakanlığı Müsteşarlığı makamlarına yükselen tek kişi olmasındandır. Bizim için
asıl büyük yanı ise, bize yakınlığı idi. Konya Müzeleri ile ilgili sorduğumuz
her soruya yeterince bilgi alırdık. Hele sorumuz Mevlana Müzesi’nde kayıtlı bir
eser hakkında ise, eser kimden kaç liraya, hangi tarihte alınmıştı, varsa
hikayesini envanter numarası ile birlikte verirdi. Özellikle literatür bilgisi
muhteşemdi. Bir gün odamda otururken yanımızda odan bir bilim adamı ; “Hayret
edilecek şey. Mevlana’nın Rubaileri hakkında hiç basılı kitap bulamadım “ dedi.
Mehmet Önder “ nasıl olur” dedi ve ardı ardına Mevlana’nın Rubaiyat’ı ile
ilgili 10 kitabı adı, yazarı, basım tarihi ve basıldığı matbaanın ismi ile
birlikte saydı.
Bir
kere Mehmet Önder tam bir Konyalı idi. Konya’nın havasını sık sık teneffüs
etmediği zaman kendisinde bir eksiklik hissederdi. Her hafta değilse bile 15
günde bir hafta sonu Konya’ya gelir ve Koyunoğlu Müzesi karşısında oturan kız
kardeşi Kevser Hanım’ın evinde kalır,
Pazar günü de Ankara’ya dönerdi. Kevser Hanım’ın vefatından sonra bu geliş
aralığı ayda bire düştü ve aynı gün Ankara’ya döner oldu. Öyle veya böyle Konya
havasını almadan yapamazdı.
Geldiğinde
önce Yeni Konya Gazetesi’ne gider, yazılmasını istediği yazıların suretlerini
orada verir, gazete sahibi Adil Gücüyener ile Konya'nın gündemini konuşur ve
görüşür, sonra da müzeye uğrardı. Biz yolunu beklerdik. Sorulacak müze ile
ilgili soruları sorar, cevaplarını alırdık. O da sabırla sorularımızı
cevaplardı. Bizden yalnızca istediği şey küflü peynir olurdu. Alınıp gelinince
de “ küflü peyniri normal süresinde oldurtmamışlar” der ve beğenmezdi. Yine de
alıp götürürdü. Geçmişte olduğu gibi, özel şekilde küflendirilmiş küflü peynir
arardı.
Ölümünden
birkaç yıl önce idi. Bir gün camlı köşk dediğimiz odada oturuyor idik. Yerinden
kalktı ve “Erdoğan gel seninle üçler mezarlığına kadar gidelim. Sana
göstereceğim bir şey var” dedi. Beraberce kalktık, müzenin giriş kapısından
çıktık ve üçler Mezarlığı’na gittik. Üçler Mezarlığı’na girince sola döndü, üç
beş metre ilerde sağda eniştesi rahmetli benim de çok sevdiğim Mustafa Dağ’ın
mezarının önünde durdu.” Bak Erdoğan bu güne kadar senden hiçbir şey istemedim.
Ben ölünce Üçler Mezarlığı’na defnedilmek istiyorum. Buralarda benim için bir
mezar yeri bul,” dedi. Gerçekten de benden o güne kadar hiçbir şey istememişti.
Bu aynı zamanda benim için bir emirdi.
Mezar
yeri bulmak zor değildi. Zira o tarihlerde Konya Belediye Başkanımız Mustafa Özkafa,
Konya İmam Hatip Lisesi’nde öğrenci iken Mehmet Önder Sanat Tarihi Derslerine
girermiş. Kendisinin yanına gittim. Durumu anlattım. Sağ olsun hemen
mezarlıklar müdürüne telefon etti ve bana yardımcı almaları talimatını verdi. O
gün mezarlık yetkilileri ile birlikte Üçler Mezarlığı’na gittik. Gösterdiğim yere yeni bir defin olmuş mezar
süsü verdik. Böylece Mehmet Önder’in mezar yeri sorununu halletmiş olduk. İyi
ama mezar yerinin hallolduğunu, kendisine nasıl söyleyecektik.
Aradan
aylar geçti. Mehmet Bey her Konya’ya geldiğinde, yine müzeye uğruyor beni veya Naci Bakırcı’yı yakalıyor ve “
Sizden bu güne kadar yalnızca bir şey istedim. Onu da yapmadınız” diye sitem
ediyordu. Çok kötü bir durumda kalmıştık. Çaresiz kaldım ve bir gün “ Mehmet
Bey, mezar yerinizi hazırlattım” dedim. Bana “ Hadi Üçler Mezarlığı’na
beraberce gidelim, bana hazırlattığın mezar yerini göster” dedi. Beraberce
mezarlığa gittik. Hazırlattığım mezar yerini kendisine gösterdim. Öyle memnun
oldu ki, tarifi mümkün değil. Sanki kendisine bağ bağışlamıştım. Teşekkür etti.
Alnımdan öptü. Defalarca sağ ol dedi.
Mehmet
Önder 23 Ağustos 2004 tarihinde vefat etti. Öldüğü günün sabahı aile ilk olarak
Konya’dan beni aradı. Mehmet Bey’in öldüğünü, oğlu Öner’in Almanya’da olduğunu
onu beklediklerini söylediler. Defin tarihini söyleyemediler. En mühim mesele
bu idi. Zira mezar açtırılacak, çelenkler yaptırılacak ve en mühimi büyük
camilerde sala verdirilecek ve bakanlık ve genel müdürlüğe haber verilecekti.
Oradan hangi gün defnedilecek diye sorarlarsa ne diyecektik. Süratle Mehmet
Bey’in damadı Cüneyt’e ulaştım. Sıkıntımı anlattım ve defin tarihinin süratle
kesinleştirilmesini istedim. Cüneyt hemen birkaç saat sonra aradı ve bir gün
sonra öğle namazından sonra defnedilecek dedi.
En
büyük sıkıntı giderilmişti. Süratle işleri halettik. Konya’nın büyük
camilerinde salalar verildi. Gazetelere ilanlar verildi. Mezar açılıp define
hazır hale getirildi. Ufak tefek şeylerde alınıp hazırlanıldı. Sonra Kültür
Bakanlığı aradım. “ Kültür Bakanlığı eski müsteşarlarından Mehmet Önder’in
öldüğünü, bir gün sonra öğle namazından sonra Konya’da Üçler Mezarlığı’na
defnedileceğini” söyledim. Bu arada “Kültür Bakanlığı adına çiçek yaptırayım
mı?” diye sordum. Aynı haberi Müzeler Genel Müdürü’nün kendisine de ilettim ve “
cenazeye Genel Müdürlük adına çiçek yaptırayım mı?“ diye sordum. Kendileri de
bakanlığımız ve genel müdürlüğümüz adına çiçek yaptırmamın iyi olacağını
söylediler. Tabi bu haberin altında, cenazeye katılımınızı bekliyoruz, iması da
vardı. Cenaze töreni muhteşem olmuştu. Cemaat oldukça fazla idi. Demek ki
Konyalı kadirşinas imiş ve seveni çokmuş. Ne acı ki, ne genel müdürlükten, ne
de bakanlıktan cenazeye katılan olmadı.
Aradan
fazla geçmedi, Mehmet Önder’in ailesi bu defa beni mezarın yapım işi için
aradı. Kendilerine “ Mezar yapımı için acele etmemeleri gerektiğini” söyledim.
Zira Konya’da toprağın karakteri gereği, mezar yapımının ancak definin
üzerinden bir kış geçtikten sonra uygun olabileceğini belirtiliyor. Önce ben
nasıl bir mezar yapılacağını araştırayım. Mezarın şeklini ve fiyatını
öğreneyim. Size yapılacak mezarın projesini göstereyim. Olurlarınızı alayım.
Kış geçtikten sonra mezarı yaptıralım. Mezar yapımını ölüm yıl dönümünden önce
gerçekleştirelim “ dedim. Aile bu teklifimi olumlu buldu.
Mezarı
yapacak mermerci ile görüştüm. Yapılmış mezarların fotoğraf albümlerini aldım.
Bu arada mezarlıkları dolaştık. Ölen Mehmet Önder idi. Mehmet Önder hem sanat
tarihçi hem de müzeci idi. Ayrıca Konya Tarihi için de mühim bir şahsiyetti.
Öyle ise mezarı kendisine yakışır bir mezar olmalı idi. Bu arada mezar seçimi
için Doç. Dr. Fevzi Günüç’ten de yardım istedim. Kendisi bana, “ İnce Minare
Taş ve Ahşap Eserler Müzesi’nde teşhirde bulunan Mahmut İnel Dede’nin mezar
taşına benzer bir mezar yaptıralım” diye öneride bulundu. Fevzi Bey ile
birlikte mermerciyi de alıp İnce Minare Müzesi’ne gittik. Mermerci “Bu mezar
taşındaki oymalar fazla ince. Biraz sadeleştirelim. Öyle yapalım” dedi. Öneriyi
kabul ettik. Mermer taşının kaç santimetre kalınlığında olacağına karar verdik.
Pazarlığımızı yaptık. 2000 Tl ye anlaştık. Mezar taşının üzerine yazılacakları
ustaya verdik. Gerçekten de mezarın yapımı ve montesi tam zamanında bitti. Mehmet Önder’in ölüm yıl
dönümüne yetişti. Mehmet Önder’in mezarının yapım ücretini rahmetlinin ölüm
günü toplantısı için Konya’ya gelen kızı Celale Ergene tarafından mermerciye,
mezarlıkta bizzat ödendi.
Dr. Erdoğan Erol
Emekli Müze Müdürü
Yorumlar