FERHUNİYE MAHALLESİ
FERHUNİYE
MAHALLESİ
Bekir Şahin- Serdar Ceylan
Konya’nın
en eski mahallelerinden olan ve günümüzde Selçuklu ilçesine bağlı olan
Ferhuniye mahallesi, Devri Cedit mahallesi,
Tarla mahallesi, Yenişehir mahallesi ve Alâeddin Bulvarı ile çevrilidir.
Mahalle sınırları zamanla çeşitli değişikliklere
uğramıştır. Selçuklu ve Osmanlı
dönemindeki komşu mahallerinden olan Binari mahallesi, Sakahane mahallesi ile
de birleşerek bugün de mevcudiyetini korumaktadır.
Mahallemizin
bilhassa Selçuklu devrindeki önemini belirtmek üzere, bu çalışmada da sık sık
yaptığımız üzere mahalleye şehrimizin göz bebeği Alaaddin Tepesinden bakmak
gerekir. Ve özellikle de Alaaddin Caminin ihtişamlı kuzey kapısının eteğinde
yer alan II. Kılıçaslan Köşkü kalıntısının hemen üstünden.
J.
Strzygowski’den naklen, Friedrich Sarre’nin de II. Kılıçaslan Köşkünden söz
ederken önemle belirttiği üzere; bugün beton bir şemsiye altında son
kalıntıları muhafaza edilmeye gayret edilen Selçuklu devrinin en mühim
emanetlerinden olan bu köşkün, güzel bir manzaraya nazır olarak yapıldığı
muhakkaktır. Yabancı seyyahların da belirttiği üzere; Selçuklu Sarayının
divanhanesi olarak da bilinen bu yapının balkonundan bakarken, insan kendini
bir İran minyatürünün içinde zannetmektedir. Bu tür köşklerin yerinin seçilmesinde,
tabiat zevkinin, tabiatla temasa geçmenin, tabiat manzarasından zevk almak
arzusu rol oynamaktadır[1].
İşte
pek çok kaynakta da bahsedilen ve arşiv vesikaları üzerinde de yaptığımız
çalışmalar ile tasdik edilen bu eşsiz manzarayı bugünkü ferhuniye mahallesi
teşkil etmekte idi. Bu mahalle, Selçuklu hanedanının mensuplarının, önemli
devlet adamlarının bahçeleri, köşkleri ve önemli kamu binaları ile imar
edilmişti. Ferhuniye mahallesinin bulunduğu bölgede, ortaçağın bilim, kültür,
sanat başkenti Konyamızın en önemli mahalleleri bulunmaktaydı. Dönemin önemli
eğitim kurumlarından olan Karatay Medresesi ve Ali Gav Medresesi ile sınır
komşusu olmakla birlikte Alaeddin Darüşşifası ve Bimarhane de mahallenin
merkezinde yer almaktaydı.
Özellikle
19. yüzyıldan sonra, II. Kılıçaslan Köşkü gibi mahallenin eski önemini
kaybettiğini söyleyebiliriz. Bu dönemden sonra mahallenin önemli kamu binaları
da harap olmuştur. Örneğin Alaeddin Darüşşifası ve Bimarhane’den küçük mescidi
dışında bir hatıra kalmamıştır. Bununla birlikte “Geçmiş zaman olur ki hayali
cihan değer,…”
1930
lu yıllarda İbrahim TONGUR tarafından çekilen Konya Panaromasında da mahalle
açıkça görülmektedir. Fotoğrafın sağında Karatay Medresesi sol üstte ise Tacül
Vezir Türbe ve Zaviyesi, ayrıca Şifahane (Sakahane) Mescidi, Beşarebey Mescidi
ile çoğunluğu toprak damlı Konya evleri,…
Mahallenin
asırlık sakinlerinden ve 22 Mayıs 2012 tarihinde vefat eden Mustafa BÜYÜKSELÇUK
(1906-2012) da bize bu fotoğrafı açıklayan ayrıntılı bilgiler vermiştir.
Günümüzdeki
ferhuniye mahallesi sınırları geçmişe göre oldukça genişlemiştir. Bu nedenle de
Selçuklu, Osmanlı devrindeki bazı mahalleler ferhuniye mahallesi sınırları
içinde kalmıştır. Biz de günümüzdeki bu sınırları esas alarak bu bölge hakkında
bilgiler vereceğiz.
Konyamızın
şehir dokusu, özellikle son yarım asırda önemli ölçüde değişmiştir. Bu
değişimden en çok etkilenen, kimliğini, belleğini kaybeden mahallelerden biri
ise şüphesiz ferhuniye mahallesi olmuştur. 1960 lı yıllardan itibaren mahallenin
büyük bir kısmı belediye tarafından fuar alanı için kamulaştırılmıştır. Kamulaştırılan
binaların çoğu yıkılmış, sadece tescil edilerek koruma altına alınan üç sivil
mimarlık örneği ile mahallenin önemli tarihi yapıları korunmuştur. Bu nedenle
de mahalle halk arasında Yıkık mahalle olarak da bilinmektedir. Ancak 20.
Yüzyılında başlarında da bazı kaynaklarda yıkık mahalle ifadesi kullanılmakta,
yıkık mahalleli olduğu belirtilen şahıslardan bahsedilmektedir[2].
Alâeddin
bulvarında 1960 yıllarda yapılan Konya Adliye Sarayı da 2007 yılında yıkılarak
Karatay ilçesindeki yeni binasına taşınmıştır. Sonradan yıkılan; Emek Sineması,
Belediye Lojmanları, Altunel Sitesi ise geçmişte bu mahallenin önemli mekânları
idi. Bu çalışmalarla mahallenin büyük bir kısmı kamuya açık alan haline gelmiştir.
Günümüzde Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından tarihi kent meydanı olarak bu
alanın da yeniden düzenlenmesi yapılmaktadır.
Günümüzde
mahallenin diğer büyük bir bölümünü ise son yıllarda yeniden düzenlenerek
açılan Konya Kültür Parkı kaplamaktadır. Eski Fuar alanı olan bu arazinin
merkezinde Dede Bahçesi yer almaktadır. Binari mahhalesi sınırları içinde kalan
Dede Bahçesi, bir ahşap konağı, havuzu ve ağaçlı
parkıyla Osmanlı'nın son ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında şehir halkı için bir
gezi ve eğlence yeri olarak ün kazanmıştır. Gül ve güvercin yarışmalarına sahne
olmuştur. Heyecanla beklenen bu yarışmalar, bilet alınarak girilen, yaz günleri
aile gezilerine, cep harçlıklarına tahsis edilen Konya Fuarı, Fuar Alanında
bulunan lunapark, fuar gazinosu, fuarın büyük giriş kapısı, Erdoğan Munis
imzalı rölyef gibi geçmiş günlerin ve hatıraların bekçileri de yakın zamanda
aramızdan ayrıldılar.
Günümüzde ise 20. Yüzyılın başındaki bazı hatıralar
ile halen Konya Kültür Parkı merkezinde yer alan Dede
Bahçesi ihya edildi. İşte Dede Bahçesi olan bu arazi, Konya
eşrafından Nakibzade Seyyid Hüseyin Efendi oğlu Şeyh Hasan Efendi tarafından
satın alınarak bahçenin ilk düzenlemesi yapılmış, Mevlana Dergâhı Postnişini II.
Bostan Çelebi Efendi döneminde Mevlana Dergâhına, 26 recep 1133 tarihli vakfiye
ile vakfedilmiştir. Böylece “Dede Bahçesi” adını alan bu bahçe, uzun yıllar
Mevlevî Dedeleri tarafından yazlık bahçe olarak kullanılmış ve Konya’ya gelen
yabancı misafirler yaz aylarında burada ağırlanmıştır. 19. yüzyılın sonlarına
doğru Dede Bahçesi’ne Abdülvahit Çelebi Efendi tarafından bir köşk ve havuz
yaptırılmıştır. Köşk daha sonraları yıktırılmış, havuz ise günümüze kadar
gelebilmiştir. Yıktırılan bu köşk, Konya Büyükşehir Belediyesi
tarafından Kültür Park Projesi kapsamında 2008 yılında eski
fotoğraflarına göre, aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.
Mevlevilerin uzun yıllar boyunca havuzun etrafında
meclisler kurduğu, sema ayinleri tertip ettiği Dede Bahçesi, Birinci Dünya
Savaşı yıllarında Postnişin Abdülhalim Çelebi Efendi tarafından halka
açılmıştır. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra 07.11.1931 tarihinde ise
belediyenin mülkiyetine geçmiştir. Belediye bahçeyi yeniden düzenlemiş, 200-250
yaşındaki anıt ağaçların yanına yeni fidanlar dikmiş, ayrıca Konya park ve
bahçelerinin fidan gereksinimini karşılamak üzere fidanlıklar kurmuştur.
Bahçeye kuş türlerinden bazılarını içine alan küçük bir hayvanat bahçesi, tenis
kortları ve dans pisti yaptırmıştır. Sonradan bu hayvanat bahçesi, dans pisti
ve tenis kortları da kaldırılmıştır.
Günümüzde
Dede Bahçesi halka açık aile çay bahçesi olarak hizmet vermektedir. Konya Kültür
Parkı Dede Bahçesi’nin yanı sıra yeni yapılan Konya İl Halk Kütüphanesi’ni ve
637/1239 tarihli Tacül Vezir Türbe ve Zaviyesini de içine almaktadır.
Mahallenin
en önemli yapılarından biri de Beşarebey Mescididir. Kitabesine göre 1219
yılında I.Keykâvus İbn Keyhüsrev’in hükümdarlığı zamanında Ahurbeyi Zeynü’d-din
Beşare tarafından yapılmıştır. Ayrıca Hacıkaymak Mescidi, Şazibey Ak Camii,
Şifahane (Sakahane) Mescidi ve Süt Tekkesi Mescidi mahallede bulunan diğer
ibadethanelerdir.
Kanuni
dönemi İl Yazıcı Defterleri’ne göre mahalle o devirde oniki nefer ve sekiz
haneden oluşmaktadır. III. Murat zamanı 992/1584 yılı tahrir defterlerinde
mahallenin mükellef sayısı 35 olarak gösterilmiştir.
Mahallede
11 adet çeşme ve bir adet de şadırvan bulunmaktadır. Tescil edilerek koruma
altına alınan üç sivil mimarlık örneği ise; şu an Bosna-Hersek Fahri
Konsolosluğu olarak kullanılan Abdullah Dede evi, Yazarlar Birliği olarak
kullanılan ve Yazarlar Birliği Evi olarak tescil edilen Marangoz Kara Rıza’nın
evi ve Konya Büyükşehir Belediyesi Tarihi Türk Müziği Topluluğu Mehter Takımı
Bando Şefliği tarafından kullanılan Süt Tekkesi’nin hariciyesi olan evdir.
Mahallede
günümüze ulaşan tarihi-mimari eserlerden biri de halk arasında Süt tekkesi
olarak bilinen Keykavus Kızı Türbesi’dir. Bu türbe Başara Bey Mescidi’nin güneydoğusundadır.
II. Keykavus’un kızı Hand Fatma Hatun, adı ve ölüm yılını
tespit edemediğimiz annesi için türbe olarak yaptırmıştır. Bu türbe
vakfiyelerde, vakıf tedavül kayıtlarında ve arşiv vesikalarında Ferhuniye, Hatuniye, Keykavus Kızı,
Hand Fatma Hatun, Fatma Hatun Türbesi şekillerinde
adlandırılmaktadır. Bu türbenin yapıldığı yer ise meşhur Selçuk Müneccimi Esirü’d-din’in evidir. Türbenin yakınında bulunan
diğer bir türbe ise halk arasındaki adı ile “Aya Bakan Dede” Türbesi’dir. Asli
özelliğini tamamen yitiren, sonradan yeniden yaptırılan bu Türbe, kanaatimizce
Selçuk Müneccimi Esirü’d-din’in
Türbesi olabilir. Mahalle halkı tarafından Karatay Medresesi’nin kapalı iç
avlusundaki havuzun bu zat tarafından astronomi çalışmalarında kullanıldığı da
anlatılmaktadır.
Süt
Tekkesi Konyamızın sınanmış yerlerinden biri olarak da ün yapmıştır. Süt
Tekkesi’nin karşısındaki çeşmeden alınan suya türbede her daim bulunan tuzun
karıştırılarak sütü azalan veya kesilen annelere dua ile şifa niyetine
içirildiği mahallenin eski sakinleri tarafından anlatılmaktadır. Zamanla halkın
rağbet ettiği bu sınanmış yerde, bazı vakıflar, beslenme imkânından mahrum
kalıp, sütü çekildiği için duaya gelen hanımlara burada süt dağıtmış, böylece
beslenme imkânına yeniden kavuşan anneler ise bebeklerini yeniden
emzirebilmiştir. Ayrıca Beşarebey Mescidinin banisi ve bu mahalle sakinlerinden
olduğu rivayet edilen Beşşare Beyin de sütannesinin bu türbede metfun olduğu
anlatılmaktadır.
Konyalı,
bu mahalleye ve türbeye niçin Ferhuniye
denildiğinin anlaşılamadığını ifade etmektedir. Bir arşiv kaydında Ferhunde’nin Fatma Hatun’un bir vasfı
veyahut başka bir adı gibi gösterildiğini, H.992-m.1584 yılında yapılan Konya yazımında ve h.970 m.1562 tarihli bir Konya Şer’i Sicili’nde de bu mahallenin adının Ferhuniye Mahallesi olarak geçmekte olduğunu ve 21 erkek ve
mükellef bulunduğu yazılı olduğunu belirtmektedir. Konyalı’nın bu konudaki görüşlerini
Hurufat defterlerindeki belgeler de doğrulamaktadır. ‘Ferhunde’ kelimesinin
halk ağzında Ferhuniyye olduğu kanaati hâkimdir.
Günümüzde
büyük bir kısmı kamuya açık alan olarak kullanılan ve mesken sayısının giderek
azaldığı, ticari kullanımının arttığı mahalle özellikle Selçuklu ve Osmanlı
döneminde şehrin önemli mahallelerinden biri idi. Konya Darüşşifası da bu
mahallede idi. Selçuklu devrinin ileri gelenlerinin ve hatta rivayetlere göre
Sultan Cem’in bahçesi bile bu mahallede idi. Beşarebey Mescidinin önünden geçen
yol etrafında çok sayıda büyük bir kısmı toprak damlı Konya evleri bulunmakta
idi. Mahalle halkı birbirlerini çok iyi tanımakta hatta Beşarebey Mescidinin
önünden geçerek mahallenin ortasından geçen yoldan geçerek şehre ve çarşıya
inecek diğer mahallelerin sakinlerinin önceden haber gönderip mahalleden öyle
geçtikleri anlatılmaktadır.
Konya’nın
yerlisi olan günümüzde bu mahallede
ikamet edeni kalmayan ailelerin bazılarının lakapları ise şöyledir: Tekkeciler,
Hocalar, Dedeler, Kınacılar, Çebiçler, Külahçılar, Hacı Seyyidler, Gazezler,
İğciler, Kabakçılar, Bıçakçılar, Yorgancılar, Obalar, Hambal Mehmetler, Ak
Mehmetler, Yeğenler, Cemil Hocalar, Çontular, …
Hafızalarda
yer etmiş şahsiyetlerinden bazıları ise; Tıp-tıp Hasan Hüseyin, Duzcu’nun
Emine, Bilecik Köyünden Bağdatlı Ali TEKİN Efendi, Arabacı Tevfik (Tıyfık),
Merdiven Mehmet Ağa, Haffaf Efendinin bakıcısı Hanım Ahmet Ağa, Kadın Nene,
Kasap Kazım, …
BİBLİYOGRAFYA
IŞIK,
Ali, “Dede Bahçesi”, Konya Ansiklopedisi, C.III, s. 23, 24.
IŞIK,
Ali, “Gül Bayramı”, Konya Ansiklopedisi, C. IV, s.33-35.
KHD
(1178/1764),1/12b
Konyalı,
Konya Tarihi (2007), s.184.
KŞS,(1102/1691),
36/35
KÜÇÜKDAĞ,
Yusuf, Konya Alaeddin Darüşşifası, Konya 2008.
SARRE,
Friedrich, Konya Köşkü, Ankara 1989.
UZ,
Mehmet Ali – ŞAHİN, Bekir, "Şer'iye Sicillerinde 16. ve 19. Yüzyıllar
Arasında Konya'da Mahallelerde Adları", Yeni İpek Yolu / Özel Sayı VII,
Aralık 2004, s. 35-51.
UZ,
Mehmet Ali, “Binari Mahallesi”, Konya Ansiklopedisi, C.II, s. 144, 145.
Kaynak Kişiler:
Ali USLU (Mahalle Muhtarı, 1942 doğumlu)
18/03/2011 tarihinde yapılan görüşme.
Mustafa
BÜYÜKSELÇUK (1906 doğumlu, Süt Tekkesinin mütevellisi olan, Tekkeciler
sülalesinden) 11/02/2011 tarihinde yapılan görüşme.
Mustafa
ÖZÇELİK, (1937 doğumlu) 04/05/2011 tarihinde yapılan görüşme.
Yorumlar