ÜÇLER MEZARLIĞI

Mevlâna Müzesi ve Sultan Selim Camii’nin güneyinde, Aslanlı Kışla ve Topraklık Caddeleri arasında yer almaktadır. Eski Konya fotoğraflarından anlaşıldığı kadarıyla Mevlâna Dergâhı’nın güney bahçesinde yer alan Mevlevi Mezarlığı (Hamuşan) ile Üçler Mezarlığı arasında darbir sokak yer almaktaydı. Ancak 1960’lı yıllarda bu yol, genişletilerek caddeye dönüştürülmüştür (Aslanlı Kışla Caddesi). Bu sırada Konya’nın ünlü şairi Şem’î’nin, Dergâh’ın güneyinde yer alan, mezarı korunmuştur. Yamuk planlı mezarlık 147.500 m2lik alanıyla Konya’nın ikinci büyük mezarlığıdır. Mezarlığın dokuz giriş kapısı bulunmaktadır. Ana girişler kuzey, güney ve doğudadır. Moloz taş örgülü çevre duvarları 2002 yılında andezitle kaplanmıştır. Numaralandırılmış adalara ayrılan mezarlıkta ana ve ara yollar vasıtasıyla rahatça gezilebilmektedir. Mezarlık düzenli olarak ağaçlandırıldığından yeşil bir görünüm arz eder. İç kısımda çok sayıda çeşme mevcuttur. Kuzey ve güney giriş kapılarının hemen yanında bekçi kulübesi bulunan mezarlığın bakımı ve korunması bekçiler tarafından sağlanmaktadır. Mezarlığa defin işlemi devam etmektedir. Mezarlıktaki tarihî mezar taşlarının malzemesi mermer, Sille ve Gödene taşlarıdır. Mezar taşlarında çok farklı kemer formları tercih edilmiştir. Yarım daire, sivri ve dilimli kemer, farklı tepelikler, üçgen alınlıklı tip, sütun biçimli mezar taşları, erkek mezar taşlarında fes, sarık, sikke ve kavuk şeklinde değişik başlıklar ile kadın mezar taşlarında çiçek süslemeli tepelikler görülmektedir. Mezar taşları doğrudan toprağa yerleştirildiği gibi birkaç kademeli kaide üzerine ya da Sille mezarlıklarındaki gibi lahit üzerine yerleştirildiği de görülmektedir. Bazı Mezar taşları ise çerçeveli mezar tipindedir. Mezarlıkta birkaç adet sanduka şeklinde mezar taşı da görülmektedir. Bunların en önemlileri kuzey girişin yanındaki üç kardeşlere ait sandukalardır. Üçler Mezarlığı’nda küçük aile mezarlıkları da yer almaktadır. Mezar taşları sülüs, nesih, rika ve talik hattıyla kabartma tekniğinde yazılmıştır. Mezar taşlarının bir kısmında yazılar kartuş içine alınmıştır. Bazı mezar kitabeleri ise mail kesim şeklindedir. Mezarlıkta az da olsa üzerinde yazı bulunmayan, kabaca şekillendirilmiş büyük boyutlu mezar taşları mevcuttur. Birkaç adet devşirme sütunun da mezar taşı yapıldığı görülmektedir. Üçler Mezarlığı’nda süsleme Motifi olarak rumiler, kıvrım dallar, uzun ömrün sembolü servi motifleri, ölümsüzlüğün ve hayatın sürekliliğinin sembolü hayat ağacı motifi, Barok üslubunun akantus ve kenger yaprakları, S ve C kıvrımları, Rokoko üslubunun deniztarağı motifi, istiridye kabuğu, palmiye ağacı, enginar ve gülçeler en çok kullanılan motiflerdir. Birkaç mezar taşında ise çapa motifi görülmektedir. Bu mezar Sahiplerinin denizci olması muhtemeldir. Özellikle mermerden ve Sille taşından yapılmış süslemeli tepeliğe sahip olan kadın mezar taşları İstanbul işçiliğini yansıtır. Cumhuriyet Dönemi mezar taşlarında ise mermer ve beton malzeme kullanılmış, hem baş hem ayak taşının bulunduğu çerçeveli mezar tipi tercih edilmiştir. Bazı mezar taşlarının ayak taşı olmayıp onun yerine kuşların su içmeleri için suluk yapılmıştır. Baş taşların da daha çok güneş biçimli tepelik ve dilimli kemer, ayak taşlarında ise dilimli kemer, sivri kemer ve üçgen alınlık görülmektedir. Yeni yapılan bazı mezar taşları sayfaları açılmış kitap şeklindedir. Mezar taşlarında süsleme motifi olarak gül, lale, kıvrım dallar ve servi motifi yaygındır. Bazı mezar taşlarının kitabeleri hem Arap hem Latin alfabesiyle yazılmıştır. Sille taşından yapılan mezar taşlarının bir kısmında kitabelik bölümü mermere yazılmış ve Sille taşının içine monte edilmiştir. Bu dönemde yazı kazıma tekniğindedir. Mezarlık adını kuzeydeki girişin solunda yer alan üçlerin mezarından almıştır. Kabirler yerden biraz yükseltilmiş ve etrafı demir parmaklıklarla çevrilmiştir. Efsaneye göre; üç dervişe hasta olan efendilerinin: “Sizin kısmetiniz burada kesildi, Konya’ya gidin”, demesi üzerine dervişler Horasan’ı bırakıp Konya’ya göç ederler. Kale kapısına vardıklarında önlerine yüzü peçeli derviş kılıklı bir adam çıkar ve: “Gelin sizin yeriniz Mevlâna Dergâhı’dır, oraya yerleşeceksiniz” der. Yol gösteren derviş peçesini kaldırır, birde ne görsünler, hasta olan kendi mürşitleri değil mi? Konya’da yaşayan ve öldüklerinde de Hz. Mevlâna’ya yakın bir yere gömülmek isteyen Mehmet, Mahmut ve Ahmet adındaki bu üç kardeşin vasiyeti gerçekleştirilir. Mezarlık, zamanla Üçler Mezarlığı olarak anılmaya başlar. Yine bir rivayete göre mezarlık Fatih döneminde “Üçler” ismini almıştır. Cumhuriyet Dönemi başlarında arazisi Millî Emlak’e devredilen Üçler Mezarlığı, ihale ile satışa Çıkarılmış, ihaleyi Konya’nın tanınmış hayırseverlerinden Şükrü Doruk kazanarak burasının yine mezarlık kalması şartıyla Konya Belediyesine bağışlamıştır. Üçler Mezarlığı’nda Hz. Mevlâna’ya yakın olmak isteyen tarikat şeyhleri, Mevlâna soyuna mensup Çelebiler, Mevlâna torunlarından Celaleddin Bakır Çelebi, Şahabettin ve Nimet Uzluk, Konya’nın yetiştirdiği ünlü âlimlerden Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu Efendi ve Tahir Büyükkörükçü, değerli araştırmacı ve bürokratlardan Mehmet Önder, Mesnevi’yi okuduktan sonra İslam’ı seçen ve Hz. Mevlâna’nın bütün eserlerini Fransızcaya çeviren Prof. Dr. Eva De Vitray Meyerovitch ve daha nice ünlü şahıslar metfundur. Üçler Mezarlığı’nın kesin kuruluş tarihini belirlemek çok güçtür. Ancak mezarlığın Hz. Mevlâna’nın ölüm tarihi olan 1273 yılından sonra ona yakın olmak isteyenlerin gömülmesiyle kurulmaya başladığı ve gelişerek günümüze kadar ulaştığı söylenebilir. Nitekim 1947 yılında müzeye kaldırılan mezar taşları içerisinde Selçuklu ve Beylikler dönemlerine ait mezar taşlarının varlığı bunun göstergesidir. BİBLİYOGRAFYA Konya Envanteri, 2010, 126; Kara-Danışık, 2005, 154; Uz, 2004, 307. Derlediğim efsane şöyleydi: Konya’nın en büyük en eski mezarlıklarından birisi olan “ÜÇLER MEZARLIĞI” ile ve bu mezarlıkta yatan, adlarını bu mezarlığa veren “ÜÇLER” hakkında, halk arasındaki rivayet: “Yüzlerce sene evvel, üç ermiş Gonya’ya Mevlana’yı görmeye gelirler. Amma, onlar gelmeden Mevlana’da ölmüş. Mevlana’yı görmemişler. Bunun üzerine üç eren bir araya gelmiş. Ne yapalım diyi düşünmüşler. İçlerinden “MAHMUDU MUHAMMET”; “Şurda bir dua idelim. Ben dua idiyim, siz âmin diyin. Gıyamette, Cenabı Allah bizi Mevlana’ya gavuştursun” dimiş. Mahmudu Muhammet dua etmiş, diğerleri “âmin” dimiş. Orda üçü de Allah’a gavuşmuşlar.” Size, A.Cenap Özkaşıkçı’nın, 13 Mart 2006 günü, Yeni Konya’da yayınlanan Şükrü Doruk ve Üçler Mezarlığı konulu yazıyı aynen sunuyorum. *** ŞÜKRÜ DORUK BEYEFENDİ’YE AİT BİR ANI Kıymetli okurlarım: şahsen Şükrü Doruk beyle tanışmadım, ama sözlerine güvenilir ravi kimselerden onun hakkında bilgi edindim. Şükrü Doruk Bey Konyalı bir hemşerimizdir, tüccardır, kereste ticaretiyle iştigal etmiştir. Elbette ki lütfü- ilahiyle çok para kazanmış, hayır hasenatı bol bir kimsedir. Çocuğu yoktur. Meramda kendi ismini taşıyan bir ilkokulu, Gazi Liseli yanında da lise talebeliğim zamanında yatılı öğrencilerinden hasta olanların kullandığı bir revir binası mevcuttu. Aynı zamanda şimdi çağ sitesi olan köşe bina da onun ikamet ettiği çok balkonlu üç katlı apartmandı. Bu kısa kısa başlangıç, girizgâhtan sonra asıl anlatmak istediğim konuya gelelim. 1930’lu yılların başı, bütün dünya milletleri müthiş ekonomik buhran yaşıyor. Bu ekonomik buhrandan tabii ki yurdumuzda etkilenmiştir. Bu arada zamanın Konya Belediyesi idaresi de çok zor durumdadır. Aylardır memur maaşları ödenememiş, yatırım yapma imkânları kalmamış, nakit paraya çevirebilecek değerli emlaklarını satıp tüketmiştir. Günlerden bir gün hani kurnaz, cin fikirli bir yönetici bilinmez belediye idarecileriyle Şükrü Doruk beye ziyarete giderler ve hali pür melallerini geniş şekilde arzederler. Son olarak da para temini için yapabilecekleri yegâne çözüm yolunun ÜÇLER KABRİSTANI’nı parselleyip satma fikrinde olduklarını arzederler. Bu kıymetli dahiyane fikri duyar duymaz Şükrü Doruk bey ayağa fırlar; “Yahu bin senelik Müslüman kabristanını nasıl satıp yok ederseniz? Siz Allahtan korkmaz mısınız? Milletin yüzüne nasıl bakacaksınız?” gibi sözleriyle infialini dile getirir. Belediye yöneticileri de: “Çok haklısınız, Şükrü ağa, biz de ne yapacağımızı şaşırmış bir haldeyiz, parasızlıktan böyle fikir aklımıza geldi, sen akıllı adamsın şehrin ağasısın, bize bir çıkış yolu göster”. Şükrü Doruk Beyefendi gümüş tütün tabakasından bir sigara sarıp derin bir nefes çektikten sonra: Pekala bu satıştan ne kadar bir gelir elde edeceğimizi hesapladınız mı? Cevaben belediyeciler hiç de küçümsenmeyecek bir meblağ söylerler. Bir müddet düşünen Şükrü Ağa suskunluğunu bozar ve “Tapu devir işleriyle tekrar kabristan olarak kullanma vakfiyeleri muamelatını hemen hatırlatınız, istediğiniz parayı ödeyeceğim” der. Evet Konyalı hemşerilerim, bugün ÜÇLER MEZARLIĞI mülkiyeti, hayırsever bir şahıs olan Şükrü Doruk Beyefendiye aittir. Mübarek naaşları da o kabristanda metfundur. Nur içinde yatsın. Darısı diğer dünyalığı bol olan ağalarımızın başına. Değerli belediye yöneticilerimden bir istirhamım olacak. Bu hususu pek çok kimse bilmemektedir. Gerçi hayrın hayırlısı gizli olandır. Üçler kabristanı ana giriş kapısına veya münasip bulunacak başka bir yere buna dair levha konabilir mi? İlgililere arzederim. Hoşçakalın… HAYIRSEVER ŞÜKRÜ DORUK HAKKINDA KISA BİLGİ 1878 tarihinde, Konya’da Topraklık semtinde doğdu. Larende Caddesi’nde kereste tüccarlığı yaptı. Tanınmış, bir “Konya zengini”ydi. Çocuğu olmadı; on kimsesiz çocuğu evlat edindi, büyüttü, evlendirildi; “Baba hediyesi” olarak gayrimenkuller verdi. Tarihi “Başaralı Çarşısı”nın sahibiydi. “Numune Hastanesi”nin masraflarını karşılamak için; çeşmelerin yaşaması için dükkânlar bağışladı. Konya Lisesi’nin bahçesinde hastalanan öğrenciler için “Konya Lisesi Reviri”ni yaptırdı. Revir çok uzun yıllar öğrencilere sağlık hizmetleri verdi. Meram son durakta “Şükrü Doruk İlkokulu”nu yaptırdı. “Doruğun Şükrü” olarak tanındı; öleli altmış sene olmasına rağmen unutulmadı, hep hayırla anıldı. Adına, dedikodu bile olsa gölge düşmedi. Üçler mezarlığındaki meşhurlar: ABANAZIR, SUAD Hukukçu, yazar. (17.12.1921-21.12.2003) ABDURRAHMAN ŞÜKRÜ EFENDİ Müderris, Osmanlı Dönemi Vilayet İdare Meclisi üyesi. (1234/1818[?]-1296/1879) ÂŞIK KEMTERÎ (1254/1839-1330/1912) Âşık tarzı şiirleriyle tanınmış müderris. ÂŞIK KUL MAHMUT (1043/1633-34 - 1113/1701-02) Halk şairi ÂŞIK MEHMET FEYZİ (H 1280/1864-R 1345/1929) Halkşairi ÂŞIK MEHMET YAKICI (1879-25-26 Ocak 1950) Halk şairi. ÂŞIK SAFDERÎ/SALİH (1849-1899 [?]) Halk şairi ÂŞIK ŞEM’Î (1198/1783-1255/1839) Halk şairi. AĞAZADE ALİ RIZA EFENDİ Müderris, hattat. (1281/1865-1937) BAHATTİN ÇELEBİ (ÖZSOY) Naathan, kudümzenbaşı, bestekâr. (1299/1882-1945) BAŞ, NURİ Şair, yazar. (1930-2009) ARAPAĞAZADE MEMİŞ PAŞA/AYANBEY AİLESİ Köklü bir aile. ARAPKİRLİZADE HACI MUSTAFA EFENDİ Osmanlı Dönemi Konya belediye başkanı. (ö. 1336/1920) BEDİR, MUHTAR Gazeteci. (1938-1994) BEHÇET EFENDİ (Hacı Adil Efendizade) (1275/1858-1926) Hattat. ARISOY, MEHMET DEDE (ANKARAVİ) Mevlâna Dergâhı’nın son hücrenişin dervişi. (1291/1874-1957) AŞÇIGİL, İBRAHİM Konya belediye başkanı. (1335/1919-25.10.1997) ÇİMİLİ AHMET FEVZİ FENDİ (Küçük Çimili Hoca) (1856-1952) Din âlimi. BİLGE, ÖMER (1915-1991) Ahşap sanatkârı. ÇUMRALI, MEHMET SEDAT Konya milletvekili, senatörü ve bakan. (1904-1974) BİLGİN, MUSTAFA SIDKI Hukukçu, Konya belediye başkanı. (12.05.1923-03.04.2011) BİLGİN, MUSTAFA VEHBİ Konya milletvekili. (1901-1978) DİKİLİTAŞ, NİYAZİ YALÇIN Gazeteci, yazar ve şair. (03.04.1944-19.10.2004) DORUK, ŞÜKRÜ Hayırsever iş adamı. (1878-1949) BOZKIRLI MUSTAFA (PARLAKTÜRK) EFENDİ Fıkıh bilgini. (1331/1915-1979) BURHANZADE SEYYİT MEHMET RIZA EFENDİ Osmanlı Dönemi Konya belediye başkanı. (1258/1842-43-1321/1905) BÜLBÜL, AHMET NAİM Gazeteci. (1942-1999) EBESEK, SUAT Uluslararası güreş hakemi. (1939-1982) CANDAN, MUHARREM Konya milletvekili. (1956-2017) EKEN, MUSTAFA LÜTFİ Konya milletvekili. (1317/1901-1993) CEMALEDDİN ÇELEBİ Mevlâna torunlarından, postnişin. (ö. 1928) ERGENE, EMİN Matbaacı, gazeteci. (26.02.1926-30.09.1971) ERGENE, HAYRİ Matbaacı, gazeteci. (1929-08.07.1995) ERGUN, M. BESİM Hukukçu, gazeteci, yazar. (06.03.1916-06.06.1977) ÇELEBİ, CELALEDDİN BÂKIR Hz. Mevlâna’nın yirmi birinci kuşak torunu. (25.12.1926-13.04.1996) KADIZADE MEHMET EFENDİ Hattat. (1259/1844-1339/1920) KADIZADE ÖMER SADIK EFENDİ Müderris, vakıf kurucusu. (1847-1930) KENDİ, İBRAHİM ACZİ (1882-1965) Araştırmacı, folklorcu, şair. GÜCÜYENER, MUSTAFA NACİ Yeni Konya gazetesinin kurucusu. (1326/1910-1989) KIVRAK, ABİT Konya milletvekili. (20.01.1950-19.04.2015) KİRTİŞ, AHMET Neyzen, bestekâr. (05.1925-02.11.2005) GÜNÜÇ, FEVZİ Akademisyen, hattat. (26.10.1956-22.04.2013) HACI FASİH EFENDİ Osmanlı Dönemi Konya belediye başkanı ve mebusu. (ö. 1301/1884) ÖKSÜZ, SAMİ Müzehhip. (1954-02.02.2004) HACI VEYİS (KURUCU) EFENDİ Müderris. (1858-1935) HACI VEYİSZADE AİLESİ Köklü bir aile. HACI VEYİSZADE HACI MUSTAFA SABRİ EFENDİ (KURUCU) Müderris, Konya’nın dinî hayatını derinden etkileyen önemli bir şahsiyet. (1887-1960) KULLUK, YILMAZ Konya belediye başkanı. (24.06.1933-23.08.2012) KÜÇÜK, ADİL Konya milletvekili. (1945-1997) KÜÇÜKKÖYLÜ, MEHMET NURİ Futbolcu ve kulüp yöneticisi. (1914-1986) MECİDİYEZADE ARİF BEY (ARIKUT) Osmanlı Dönemi Konya belediye başkanı. (ö. 1941) MEHMET EMİN EFENDİ Osmanlı Dönemi Konya milletvekili. (1864-1924) NAZIROĞLU, FARUK Türkiye şampiyonu ilk Konyalı güreşçi. (1335/1919-06.11.2000) SİVASLI ALİ KEMALİ EFENDİ (1853-1920) Müderris, yazar. SURAL, MAHMUT (1330/1914-10.12.1987) Folklorcu, araştırmacı, gazeteci, yazar. ULUNAY, REFİ CEVAD Gazeteci, yazar. (1890-1968) ULUSAN, MEHMET HALİS (KARAHAFIZZADE) Konya milletvekili ve belediye başkanı. (1888-08.08.1951) ÜNSEL, AHMET (Tapucu Ahmet Efendi) (1308/1892-1968) Son dönem feraiz bilgini. ÜSTÜNDAĞ, MUSTAFA (1933-1983) Konya milletvekili, bakan. YENAL, NURİ Spor adamı. (1908-1988) SERTARİK ADİL ÇELEBİ (1862-1926) Konya Mevlâna Dergâhı sertariki. KONER, MEHMET MUHLİS (17.05.1886-21.10.1957) Osmanlı, Millî Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde Konya Belediye Başkanlığı yapan eğitimci, gazeteci ve yazar. HAZIRLAYAN; BEKİR ŞAHİN

Yorumlar

Popüler Yayınlar