OSMANLI DÖNEMİNDE KONYA KÜTÜPHANE VAKFİYELERİ
Bekir ŞAHİN*
SUMMARY
Konya has an old and rich history in our history of
librarianship. We see that the establishment of libraries that contain
manuscript book collections have survived until today was started by the
Seljuks and this cultural tradition continued in the Ottoman period as well.
Because each madrasah also had a library. There were even libraries in mosques,
caravansaries on roads. Charitable beneficiaries stipulated a certain amount of
money from the foundation's income for the purchase of books each year. At the end
of the 19th century, important libraries were serving in Konya.
In this study, the book foundations and libraries in
Konya during the Ottoman period will be evaluated in the light of Foundations.
Keywords: Library, Library Foundations,
Book, Foundation Foundation, Konya.
ÖZET
Konya’nın
kütüphanecilik tarihimizde eski ve oldukça zengin bir geçmişi vardır. Günümüze
kadar gelen yazma kitap koleksiyonlarını içinde barındıran kütüphanelerin
kurulmasına Selçuklular tarafından başlandığını, bu kültür geleneğinin
Osmanlılar devrinde de devam ettiğini görmekteyiz. Zira her medrese
aynı zaman da bir kütüphaneye sahipti. Hatta camilerde, yollar üzerinde bulunan
kervansarayların bile kütüphaneler bulunurdu. Hayırsahipleri, her yıl vakıf
gelirlerinden bir miktar parayı kitap alımı için şart koşmuştur. XIX. yüzyıl
sonlarında Konya’da önemli kütüphaneler hizmet vermekte idi.
Bu çalışmada Konya’da
Osmanlı döneminde bulunan kitap vakıfları ve kütüphaneler Vakfiyeler ışığında
değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Kütüphane, Kütüphane Vakıfları, Kitap, Vakfiye, Konya.
GİRİŞ
Osmanlı döneminde kurulan kütüphanelerin çoğu vakıf
yoluyla vücuda gelmiş kütüphanelerdir. Osmanlı’da kitap kültürü ve kütüphaneler
konusunda meydana getirdiği eşsiz
külliyatı
Osmanlı kültür tarihiyle ilgili gölgede kalmış noktalara vakfiye kayıtları ışık
tutmaktadır. Bu kütüphanelerin kuruluş senetleri olan vakfiyelerin orijinalleri
genellikle vakıf mütevellilerinin elinde bulunmaktadır. Diğer tasdikli kopyaları
ise Vakıf Kayıtları Arşivi’nde ve Devlet Arşivleri’nde muhafaza edilmişlerdir.
Kitap kültürü ve kütüphaneler esasında belirli bir görüşü korumak, yaygınlaştırmak,
yeniden üretmek, gelecek nesillere aktarmak anlamına gelmektedir.[1]
Osmanlı’da XVII. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun küçük köylerine kadar
yaygınlaşan medreseler hareketiyle birlikte bilhassa İstanbul’da biriken kitap
külliyatlarını Anadolu’ya aktarma çabalarını görmekteyiz. Özellikle Osmanlı
devlet adamları Anadolu’daki küçük kasaba ve köylere kadar medreseler,
kütüphaneler yaptırmışlar ve buralara kitaplar vakfetmişlerdir[2].
Osmanlı döneminde
çeşitli bölgelerde yaptırılan kütüphanelerin çoğu ya bu bölgelerde
doğup-büyümüş ya da bir müddet vazife yapmış kimseler tarafından
kurulmuşlardır. Bunun istisnaları da mevcuttur. Cami ve mescidlerde kurulan kütüphaneler daha sonra
kurulacak büyük kütüphanelerin çekirdeğini oluşturmuştur. Cami ve mescitlerde
oluşan ders halkaları ilim öğrencilerinin gerekli bilgi kaynaklarına buradan
erişimleri mümkün olmuştur.
XIX. yüzyıl
sonlarında Konya’da Dergâh-ı Hazret-i Mevlâna, Şeyh Sadreddin Konevî, Yusuf
Ağa, Zincirli Medrese, İplikçi Medresesi[3] ile Sille’de Hacı Mustafa
Bey Kütüphanesi ve Hacı Hafız Efendi Medresesi Kütüphanesi faaliyetteydi[4].
Cumhuriyet döneminde dağılan kütüphanelerin kitaplarının bir kısmı Mevlâna
Dergâhı Kütüphanesi ile Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne devredilmiştir[5]. 1288/1871-1872’de
Konya merkezde beş kütüphanenin faaliyette olduğu görülmektedir[6].
Osmanlı
coğrafyası üzerinde sayıları 500'e yaklaşan vakıf kütüphaneleri padişahlar,
valide sultanlar, devlet adamları, ilim adamları, din adamlarıyla kitap ve
kütüphaneye önem veren diğer hayır sahipleri tarafından kurulmuştur. XV. yüzyıldan
itibaren sayıları artan ve koleksiyonları zenginleşen bu kütüphaneler, XIX. yüzyıla
kadar ilim adamlarının ve halkın bilgi ihtiyacını karşılamada başlıca merkez
olmuştur.[7]
I. YUSUF
AĞA KÜTÜPHANESİ
Vakfiyesinde Yusuf Ağa ibnü'l-merhûm İsmail Ağa
olarak zikredilen bu zât, biraderi Ömer Ağa vasıtasıyla Konya'da, Sultân II.
Selim'in inşâ ettirmiş olduğu cami'nin batı tarafına bitişik ve üç tarafı adı
geçen câminin bahçesi ile sınırlı, çevresinin toplamı 324 zira' olan arsayı
mütevelli izni ve fermân-ı âlî izniyle kiraladıktan sonra, kendi malıyla inşâ
ettiği tek kubbeli kârgîr bir kütüphaneyi ve içine koyduğu çeşitli ilim ve
fenlere ait toplam 750 cilt kitabını vakfetmiştir[8].
Giritli fakir bir
aileden gelen ve kethüdalık, baruthane nazırlığı, darbhane eminliği gibi
görevlerde bulunan Yusuf Ağa 1210/1795 yılında bir kütüphane ve medrese yapmak
istemiş; asırlardan
beri ilim merkezliğini muhafaza eden Konya'nın nâdir ve kıymetli kitaplara son
derece muhtaç olduğunu gördüğü için kütüphaneyi Konya’da yaptırmaya karar
vermiştir.
Konya’yı seçmesinin
sebebini vakfiyesinin giriş bölümünde “bu
şehrin manevî havası olduğunu” belirterek açıklamaktadır. Sultan Selim
Camii’nin inşasından 228 sene sonra Yusuf
Ağa tarafından caminin sağ batı köşesi bitişiğinde; 17
Ocak 1795 (25 Cemaziyelahir 1209) yılında yaptırılan kütüphanenin mimari yapısı da bu camiye uydurulmuştur. Tek
katlı, üzeri kubbeyle örtülü bir salonu bulunan asıl kapısı Selimiye Camii’ne
açılan; bugünse pencereden bozma bir kapıdan içeri girilmekte olan binanın emini
Mehmet Sadık’tır. Konya’da
kütüphane olarak yapılan ve günümüze kadar gelen tek yapı olan bu kütüphanenin[9]
Türkçe Vakfiyesi mevcuttur.
Çalışanların niteliklerinden, bakım ve temizliğine kadar her ayrıntıya
titizlikle yer verilen vakfiyede adeta modern kütüphaneciliğin ilkeleri
zikredilmiştir. Kütüphane, tarihi gelişimi, binası ve içinde barındırdığı
eserler bakımından kendisine has bir özelliğe sahiptir[10].
II. YUSUF
AĞA KÜTÜPHANESİ VAKFİYESİ
Kütüphanecilik tarihimiz bakımından önemli bir belge
olan vakfiyenin bir kopyası, Yusuf Ağa Kütüphanesi'nde 10394 numarada
kayıtlıdır. Kenarları meşin, üzeri ebrulu kâğıt kaplı bir mahfaza içinde
bulunan vakfiye, 413x240mm. - 345x155 mm. ebadında 58 yapraktır. Vakfiyenin
metin kısmında her sayfada 19 satır vardır. Duraklar ve cetveller altın
varakladır. Yazı güzel nesih; serlevha, hatime ve ilk cedveller zerkârî, söz
başlıkları, sondaki kitab adları kırmızı mürekkepledir. Kâğıt filigranlı,aharlı
Avrupa menşeli, cild zencirekli kırmızı meşindendir. Her sayfaya 2 ile 3 vakıf
mührü basılmıştır. (Fotoğraf 1)
Elimizdeki nüshanın ilk beş yaprağında vakfiyenin
metni, sonraki mıstarlı ve elips şekilli yapraklarında 904 vakıf kitabın oldukça
geniş bilgi içeren bibliyografik künyeleri yer almıştır. Bu kısım eski yazma
kütüphanelerimizin kataloglarına tipik bir örneği olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca Yusuf Ağa Kütüphanesinin bir vakfiyesi de KŞS’de yer almaktadır.
Yusuf Ağa Vakfiyesi’nde, vakfiyelerde bulunması
mutad olan bazı kısımlar yoktur. Vakfiyede besmeleden sonra gayet kısa bir
hamdele ve salvele başlangıcından sonra hemen konuya girilmiştir. Vakfiyelere özgü
dua kısmına vakfın ve hayr işlemenin Allah katındaki değerinden bahseden bölüme
yer verilmemiştir. Mihrişah Sultan'ın övgüsünü kapsayan bir ibareden sonra,
kütüphanenin bina ve inşasını gerçekleştiren Yusuf Ağa'yı öven satırlar gelir. Bu
satırların bitiminde vakfın kayıt ve şartları sıralanmaya başlanmıştır.
Vakfiyenin Özeti
a) Personelde Aranan Vasıflar
Çeşitli
ilimlere ait kitapları bütünüyle yerlerine koymak ve dolablarına yerleştirerek
bunların muhafazalarına ri'âyet edecek; “Belki cümleden
akdem ve ehem olmağla; belde-i mezbûrede mukîm mu'temen ve müstakim sâhib-i
dâniş ve istîdad-ı memdûh-ı etvâr, hoş-nihâd, salâh-i diyânet ile mevsûf hüsn-i
hâlle mârûf ahlâk-ı hamîde ve evsâf-ı pesendîde eshâbından mümtaz ve müntehab
sevâbık-ı ahvâlî mücerreb…”(2b.).
Yani Konya’da oturan emniyetli, dürüst, ilim ve
irfan sahibi, övgüye layık davranışlara yatkınlığı olan, güzel tabatlı, samimi
ve salih, hüsn-ü hal ile tanınan, güzel
ahlaklı, karakter sahipleri arasında yükselmiş, seçilmiş ve mazisi temiz olduğu
tecrübe edilmiş olması istenmektedir. Ayrıca kütüphane hizmetlerine kimlerin tayin
edileceği zanaatkârlarla tüccarların tayin edilemeyecekleri, başka işle meşgul
olmamaları da belirtilmiştir. Bu vasıflar bugünde modern kütüphaneler için
önemli kriterler olarak değerlendirilebilir.
Kütüphane vakfiyesinde Hafız-ı Kütüplerin terfii düşünülmüştür.
Hafız Kütüplüğün boşalması halinde ikinci Hafız-ı Kütübün bu yere, ikincinin
yerine birinci yamağın onun yerine de ikinci yamağın getirilmesi şart
koşulmuştur. Bu bilgilerin ışığında vakıf kurucusu atadığı ve atanmasını şart
kıldığı görevlilerde ehliyet ve liyakati öncelemiştir.
b) Personele Sağlanan İmkânlar ve Ücretler
Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde çalışan görevlilerin
sayısı dörttür. Bu dört nefer
kimesneden birisi yevmî 100 akçe vazîfe ile hâfız-ı kütüb-i evvel ve birisi
yevmî 90 akçe vazîfe ile hâfız-ı kütüb-i sâni ve diğer iki nefer kimesneler
dahî ihrâc-ı kütüb hususunda mezbûrlara yardım ve yine mahallerine konması
hususunda adı geçenlere yardımcı olarak edâ-yı hizmet eylemek şartıyla yevmî
50'şer akçe vazîfe ile yamağ-ı evvel ve yamağ-ı sâni olmak üzere ta'yîn ve
tahsis ve her birinin mertebeleri tebyîn olunup ancak başka meşgalelerle
uğraşmaları hizmetlerini aksatacağından belde-i mezbûrede ma'îşetlerine yetecek
kadar ücret verilir[11].
Kütüphaneye ayrıca, çeşitli branşlar da ders vermeye
ve öğretmeye yetkili fazilet ve doğruluğu ile tanınmış bir şahıs, günde 60 akçe
ile kütüphane hocası olarak tayin edilmiştir. Bu zat günde üç kere, sabahleyin,
öğle ve ikindiden sonra, tefsir, hadis ve fıkıh başta olmak üzere diğer ilim ve
fenlerde Selimiye Camiinde ders verecek, dersin sonunda hazır bulunanlarla
birlikte vâkıf için dua edecektir.
Maaşları, hâkimin, müftünün ve bilginlerinden
bazılarının huzurunda mütevelli kaim-makamı verecektir. Mütevelli
kaim-makamının gündeliği 20 akçedir.
Biri, Selimiye Camiinin kayyumu olmak üzere, gerek
cami, gerekse kütüphaneyi temizleyecek iki kayyuma günde onar akçe
verilecektir. Görevliler maaşlarını, biri yılın receb diğeri muharrem ayları
başında olmak üzere altı ayda bir kere topluca alacaklardır.
Kütüphane görevlileri kendilerine verilen maaşa kanaat
ederek hizmet yapmaya gayret edeceklerdi. Hizmet ederken vakfiye şartlarına harfiyyen
uyacaklar, bu şartlara uymamakta ısrar edenleri olur ise görevlerinden
uzaklaştırılacaklardır.
Tayin edilecek kişiler nâ'ibler, müderrisler ve hizmet
erbabından kâtipler, imamlar ve sâir ilim zümresinden kimseler arasından
seçilirler.
Özellikle ehil olmayan, zana'at, sanayi' ve tüccar
zümresinden olmamaları vakfın uyulması gereken önemli şartlarındandır.
Bunlardan başka kütüphanede birde kütüphane hocası
görevlendirilmiş kütüphaneye devam eden öğrencilere ders vermesi şart koşulmuştur.
c) Okuyucu Hizmetleri
Vakfiyeye
göre Yusuf Ağa Kütüphanesi haftada altı gün güneşin doğuşundan bir saat sonra
açılacak, akşam gün batımına bir saat kala kapanacaktır. Öğle ve ikindi
vakitleri namaz kılınacak kadar kütüphanenin kapatılması vakfiyenin şartları
arasındadır. Bu kapanış süresi içinde gerek okuyucu gerek kütüphane görevlileri
Selimiye Camiinde cemaatle birlikte namaz kılmaktadırlar. Bunun için
kütüphaneden de dışarı çıkmaları gerekmez. Çünkü kütüphaneden çıkmadan camiye
girilebilmektedir.
Yusuf Ağa Vakfiyesi’nde
kütüphaneye okuma, kitap çoğaltımı, istifade ve karşılaştırma için gelen
okuyuculara hiç men edilmeden istedikleri kitapların verilmesi, kitapların
istifadeye sunulmasında kütüphanecilerin azami itina göstermeleri, özellikle
okuyucuya nazik davranmaları ve vakfiye şartlarına uymaları istenmekte bu
şartlara uymayanların görevlerine son verileceği şartlar arasında yer
almaktadır. Vakfiyede okuyucuların kitapları kirletip eskitmemeleri için
kütüphaneciler tarafından göz ucuyla kontrol edilmesi şartı da dikkat
çekmektedir. Okuyucuya nezaket ile muamele, okuyucuyu kütüphaneye ısındırma her
dönemde kütüphanecilerin başlıca görevleri arasında yer almıştır.
Yamakların görevleri ise, kitapların gerek
yerlerinden çıkarılmasında gerekse konulmasında kütüphaneciye dikkatle yardımcı
olmaktır. Kütüphanecilere ve yardımcılarına başka vazife ile meşgul olmamaları
için kendilerini fazlasıyla geçindirecek kadar maaş verilmesi şart kılınmıştır.
İş saatlerinde görevlerinin başında bulunacaklar, vekâlet ve nöbetleşme gibi
hususlarda ısrar etmeyeceklerdir. Vakfiyede kadı, naib, müderris, kâtib,
imamlarla sanatkârların ve tüccarların kütüphane hizmetlerine alınmayacağı
kesinlikle bildirilmiştir.
Kütüphane, cuma günleri müstesna, haftanın altı
gününde sabah gün doğuşundan bir saat sonra açılacak, arada öğle ve ikindi
namazları kılınacak kadar bir süre tatil edildikten sonra, akşamları gün
batışına bir saat kalıncaya kadar okuyuculara açık bulundurulacaktır. Kütüphane
açılırken vâkıf hayatta bulunduğu müddetçe ömrü için, öldükten sonra da ruhu
için dua edilecektir.
Gerek üstad, gerekse talebe bütün okuyucuların istedikleri
kitaplar tereddüt edilmeden, bekletilmeden verilecek, okuyucuya iyi muamele
yapılacak, okumalarına ve kitap çoğaltmalarına engel olunmayacak, ancak
kitaplardan kütüphane içinde yararlanılacak, dışarıya katiyen kitap
çıkarılmayacak, okuma sırasında kitap kaybolmaması ve yaprak yırtılmaması için
göz ucu ile okuyucular kontrol edilecektir.
Yine ayni şahıslar ve kütüphanedeki görevliler
huzurunda kütüphanenin, yılda bir kere muharrem ayı başında, sayımı yapılması
şart kılınmıştır. Sayım heyeti kütüphane mevcudunu, kitapların bibliyografik
künyelerini havi ve vakıf mührü ile mühürlenmiş büyük defterle tek tek
karşılaştırıp dikkatle sayacaklar, ciltlenmesi ve onarılması gerekli görülen
kitapları ciltletip onarttıktan sonra, masrafını mütevelliye bildireceklerdir.
Bu da bize kitaplar sayılırken aynı zamanda kitap onarımlarının
gerçekleştirilmesi için hastalık ve hasar tespitlerinin de yapıldığını göstermektedir.
Bu hizmetlerine karşılık hâkime 20 kuruş gündelik ve heyete de ziyafet
verilecektir. Vâkıf bu ziyafet ve kahve bahası olarak 30 kuruş tahsis etmiştir.
Vakfiye, boşalan kadrolara nasıl tayinler
yapılacağını, görevlilerin nasıl terfi ettirileceklerini ve yeterli görülmeyen
görevlinin vazifesine nasıl son verileceğini bildiren uzunca bir kısımla son
bulur[12].
d) Kütüphane Koleksiyonu
Yusuf Ağa Vakfiyesi’nin sonunda kütüphaneye
bağışlanan kitapların sistematik ve numaralı bir listesi bulunmaktadır. Listede
kitapların bibliyografik künyeleri oldukça tafsilatlı olarak verilmiştir. Hatta
mecmûatü’r-resâil içerisindeki risalelerden tek tek bahsedilmiştir. (Fotoğraf 2)
Vakfettiği kitapları vakfiye metninin içerisine
değil de vakfiye bittikten sonra ayrıca konu başlıklarına göre listelemiş olup,
her kitabın künyesinde kitap adı, yazar adı, yazı şekli, satır adedi, cedveli,
cild ebadı, cild sayısı hakkında bilgi verilmiştir. Bazı kitaplarda kâğıt
cinsi, nüshanın tavsifi yapılmıştır.
En sonda kitapların 17 Rebi'ül-evvel 1316’da
tesellüm edildiğine dair bir kayıt, hafız-ı kütüp ve yamakların isim ve
mühürleri ile sayımda görevli dört kişinin keza isim ve mühürleri
bulunmaktadır. Bu sayımdaki kitap mevcudu (1205) cilttir. (Fotoğraf 3)
Kurucusunun zamanına göre, en iyi vakıf şartları
içinde ve en mükemmel koleksiyonla tesis edilen Yusuf Ağa Kütüphanesi, bu
yılları takip eden asır boyunca ve yakın tarihlere kadar da bir yazma
kütüphanesi olarak kendi binası içinde üzerine düşen görevi yapmıştır. Bugün de
kütüphane depolarındaki koleksiyonlar en iyi şartlar altında korunup,
istifadeye sunulmaktadır.
XV. yüzyılda belirli konularda kadro ve
koleksiyonlar kurulmaya başlayan Türk yazma kütüphanelerinden birisi olma
özelliğine sahip olan Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde gelenekleşmiş bir yönetim
düzeni görülmektedir.
Kütüphanenin kurucusu, kütüphanesine sürdürülebilir
bir hizmet olması amacıyla birtakım kurallar koymuştur. Vakfiyede geçen
dönemine göre emsallerinin çok ilerisinde olan bu kurallar günümüzde de kütüphanecilik
için vazgeçilmez kurallar arasında sayılabilir.
Konya'daki Yusuf Ağa Kütüphanesi hem müstakil hem de cami kütüphanesi
karakterini taşımaktadır.
111 Numaralı Konya Şer’iye Sicili’nde de kütüphanede bulunan kitapların bir
listesi verilmiştir. XIX. yüzyılın ikinci yarısında kütüphanede 1223 kitap
mevcuttu. Şeyh Sadreddin Konevî Kütüphanesi’nden 168 kitap da buraya
nakledilmiştir. Yusuf Ağa Kütüphanesi sayesinde birçok nadir yazma günümüze
kadar ulaşabilmiştir. Bu bakımdan Yusuf Ağa Kütüphanesi Türk kültür tarihinde
ayrı bir öneme sahiptir.
Konya kütüphaneleri arasında, özellikle Yusuf Ağa
Kütüphanesi’nin gerek bina, gerekse koleksiyon bakımından kendine has bir yeri
bulunmaktadır. Kütüphanenin vakfiyesi ise, Türk kütüphane hizmetlerinin,
yönetim ve düzeninin tarihi tespit edilirken üzerinde durulması gereken bir
belgedir[13].
Yusuf Ağa Kütüphanesi, Konya’nın bütün eski, bir
başka deyimle Cumhuriyet öncesi kütüphanelerinden bugüne kalabilen yazma ve
Arap harfli basma kitaplarını kapsayan başlıca araştırma merkezidir.
Koleksiyonlarının bir bakıma mirasçısı olması dolayısıyla Yusuf Ağa
Kütüphanesi’nin gerek kendinden önce, gerekse sonradan kurulmuş Konya ve
çevresi kütüphaneleriyle büyük bir ilişkisi vardır. Bu ilişkiyi ve kütüphaneler
arasındaki yer ve değerini belirlemek için Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne sonradan
nakledilen kütüphaneler üzerinde kısaca durmak gerekmektedir.
III. YUSUF
AĞA KÜTÜPHANESİ’NE SONRADAN DÂHİL EDİLEN KÜTÜPHANELER
a)
Zincirli Medrese Kütüphanesi
Konya'da kurulduğu tespit edilen
ilk Osmanlı Kütüphanesi Zincirli Medresesi içindeki kütüphanedir. 300 kitaplık
bir koleksiyonla Hacı Abdurrahim Efendi tarafından tesis edilen bu kütüphanenin
kuruluş tarihi 1140 H. (1727/ 28 M.) dir.
Selçuklulardan itibaren medreselerin aynı zamanda
birer kütüphaneye sahip oldukları bilinmektedir. Şüphesiz Osmanlı döneminde
Konya’da faaliyette bulunan birçok medresenin de kütüphanesi mevcuttu. Son
dönem Osmanlı kayıtlarında Konya’da faaliyette bulunan medrese kütüphanesiyle
ilgili bilgiler de günümüze ulaşmıştır. Kütüphanelerde bulunan kitaplara
hafız-ı kütüp, medresede bulunan kitaplara ise müderrisleri bakmaktaydı. XIX.
yüzyılın ikinci yarısında bu medrese kütüphanesinde 34 kitap vardır[14]. Kitap sayısına bakıldığında Zincirli Medrese
Kütüphanesi’nin Yusuf Ağa Kütüphanesi ve Mevlâna Dergâhı Kütüphanesi kadar
zengin olmadığı anlaşılmaktadır. Medresedeki talebelerin istifadesine sunulan
kitapların bulunduğu kitaplardan zaman zaman halkın da yararlandığı
görülmektedir[15].
b) Altunaba Kütüphanesi
Konya’da Selçuklu
devrinde ilk kütüphane
Altunaba Medresesinde, medresenin bânisi Selçuklu emirlerinden Ebu Said Emir Şemsüddin
Altunaba bin Abdullah tarafından 598 H. (1202 M.) yılında kurulmaya
başlanmıştır[16].
Altun-aba Medresesinin oluştuğu ilk süreçte Kuruluş, 'medrese', 'kütüphane' ve
'mescit' olmak üzere, üç birimi
içermektedir. Bunlara, 'Altun-aba Medresesi', 'Altun-aba Kütüphanesi',
'Altun-aba Mescidi' adları verilmişti. İplikçi Camii
Kütüphanesi Konya’da Osmanlı dönemi öncesinden intikal eden kütüphanelerdendir.
İplikçi Kütüphanesi olarak bilinen kütüphane, medresenin bitişiğindeki
caminin güneyinde, tek kubbeli küçük bir hücrede kurulmuştur. Medrese vakfında
medresenin ihtiyaçlarından artan para ile her yıl kitap alınacağı, kitap ödünç
alınabileceği, ödünç verilen kitabın değeri kadar rehin alınacağı, “Allah
kitabı ödünç alanın geri getirmesine de yardımcı olsun”, gibi şartlara yer
verilmiştir. Kütüphane 1863 yılında Çerkez Zade Mustafa Efendi tarafından 128 kitapla
yeniden kurulmuştur. Kütüphanenin 1903 yılında 123 kitabı vardır.
KŞS 151’de mezkûr kütübhânede 25 Eylül sene
1314-1898/1899 iki yüz on cild kitap bulunduğu ifade edilmiş ve kitap listesi
verilmiştir;
1. İplikçi Medresesi Kütüphanesi Kitapları Listesi
Konya’da vâki‘ İplikci Medresesi’nde kâ’in
kütübhânede mevcûd ve mahfûz olan kütüb-i nefîsedir ki ber-vech-i âtî zikr u
beyân olunur.
Mushaf-ı Şerîf, 1 Tefsîr-i Kādî Beyzâvî, cild 1
Tibyân, 2 Şeyhzâde ale’s-sûreti’l-Bakara, 1 Tarîkat-ı Muhammediyye, 1 Receb
Efendi, 2 Şifâ-i Şerîf Şerhi, 2 Metin, 1 Meclîs-i Sinâniyye, 1 Altıparmak, 1
Delâ’il-i Şerîf Şerhi Karadâvud, 1 Şekevât, 1 Hilyetü’n-Nâcî, 1 Halebî, 1
Mültekā, cild 1 Dâmâd, 2 Mevkūfât, 1 Dürer, 1 Hulâsatü’l-Manzûme, 1 Şerhu
Mecmâ‘i’l-Bahreyn, 1 Manzûmetü’l-fıkh li-İbrâhîm el- Halebî ma‘a’r-resâ’il, 1
Îzâh Şerhi Vikāye, 1 Vikāyetü’r-rivâye fî Mesâ’ili’l-hidâye, 1 Seyyid Alî
es-Sirâciyye, 1 Eşbâh, 1 Mir’ât, 1 İzmirî, 2 İbn-i Melek ale’l-menâr, 1
Metâli‘u’l-enzâr fî şerhi tevâli‘ü’l-envâr, 1 Celâl-i Gelenbevî, 1 Şerh-i
Akā’id, 1Hayâlî Selkûtî, 1 İmkân Risâlesi, 1 Aliyyülkārî ale’l-Emânî, 1 Türkî
Birgivî, 1 Vesâyâ-yı Türkiyye, 1 Metâli‘ Şerhi li-Kutb, 1 Tasdîkāt ve
Tasavvurât, 1 Müftîzâde ale’t-tasdîkāt, 1 Selkûtî ale’t-tasdîkāt, 1 Selkûtî
ale’t-tasavvurât, 1 Isâm Aleyhimâ, 1 Dürrü’n-Nâcî, 1 Şerh-i Tuhfetü’r-Rüşdî, 1
Gelenbevî, 1 İsagucî Şerhi Gelenbevî, 1 Fenarî Hâşiyesi Kengirî, 1 Fenarî
Hâşiyesi Kara Halîl Karadâvud ale’t-tasavvurât, 1 Tehzîb Gelenbevîsi, 1
Muhtasaru’l-Müntehâ ma‘a hâşiye, 1 Miftâhu’l-ulûm, 1 Şerh-i Sa‘deddîn, 1 Hevâdî
mine’l-me‘ânî, 1 Karatepeli, 1 Ferîde Müftîzâdesi, 1 Fürûk-ı Hakkı, 1
Külliyât-ı Ayvalıkī, 1 Ferâ’izü’l-fünûn, 1 Ta‘rîfât-ı Seydî, 1 Mutavvel, 1
Netâ’ic, 1 Isâm ale’l-Kâfi yye, 1Isâm ale’l-Câmî, 1 Hindî, 1 Vâfi yye ale’l-Kâfi
yye, 1 İbn-i Muharrem ale’l-Isâm, 1 Ebu’l-Kāsım Harîrî, 1 Reşâd-ı Fâzıl-ı
Hindî, 1 Şerh-i Enmûzec, 1 Lübbü’l-elbâb fî İlmi’l-i‘râb, 1 Kavâ‘id-i İ‘râb
şerhi, 1 Kavâ‘id-i İ‘râb, 1 Avâmil Tuhfesi, 1 Hulâsatü’l- Elfi yye, 1
Tertîbü’l-ulûm, 1 Tahşiye-i Vehbî, 1 Tuhfe-i Vehbî, 1 Behcet, 1
Unkūdu’z-zevâhir Isâm ale’l-vaz‘iyye, 1 Hasan Paşazâde ale’r-Risâleti
Gelenbevî, 1 Takrîr-i Kavânîn, 1 Hüseyniyye Müftîzâdesi, 1 Âdâb-ı Mîrî, 1
Abdullâh Yezdî Hâşiyesi, 1 Kādî Mîr Lârî, 1 Şâfi yye Şerhi Çârperdî, 1 Safi yye
şerhi Şâfi yye, 1 Dingöz, 1 Dingöz, 1 Resâ’il mecmû‘ası, 1, 10 aded Kasîde-i
Bürde şerhi Harputî, 1 Elfi yye, 1 Bilâ-cild Risâle, 5 aded Bilâ-cild Resâ’il,
3 Bilâ-cild Risâle, 3 Kavâ‘id-i i‘râb, 1 eczâ Kādî Mükemmel, 1 cildDef‘a nısf-ı
âhar Kādî, 1 Def‘a nısf-ı âhar Kādî, 1 cild Def‘a nısf-ı evvel Kādî, 1 cild
Kādî Hâşiyesi Sa‘dî Çelebi, 1 Sûretü’n-Nâs Kadr Şeyhzâde, 1 Tefsîr-i Celâlî, 2
Tefsîr-i Ebulleys, 1 Tefsîr-i Uyûn, 1 Fâtiha Tefsîri Kebîr, 1 Sûre-i İsrâ
Tefsîri, 1 Tefsîr-i Karaman, 1 Tefsîr-i Arâ’îs, 1 Ravzatü’s-safâ, 1 Mev‘iza-i
hasene, 1 Sûre-i Rahmân Tefsîri, 1 Envâr-ı şekevât Sûre-i Yâsîn Tefsîri, 1
Şâtibî, 1 Karabaş Tecvîd, 1 Mesâbîh-i şerîf, 2 Meşârık-ı şerîf, 1
Şir‘atü’l-İslâm Seyyid Alîzâde, 1 Hadîs-i Erba‘în, 1 Esmâ-i Hüsnâ Şerhi, 1
Hidâyetü’l-mürtâb, 1 Celâl Devvanî, 1 Gelenbevî ale’l-Celâl, 1 Şerh-i Akā’id, 1
Hayâlî, 1 Şeyh Ramazân, 1 Ta‘lîkāt, 1 Kefevî ale’l-Isâm, 1 Hikmetü’l-ayn ma‘a
şerhühû, 1 Terceme-i Akkirmanî, 1 Şerh-i Tevâlî, 1 Ta‘rîfât-ı Seydî, 1Vesîle
ale’t-tarîka, 1 Tekemmülühû ale’t-tarîka Mecmû‘a-i İsmâ‘îl Konevî, 1 Fıkh-ı
Ekber Şerhi, 1 Kasîde-i İsnâ Aşeriyye Telvîh, 1 Mecâmi‘u’ş-şerh, 1 Dürer-i
gurer, 1 [4] Gānî[?] ale’d-dürer, 1 Sadru’ş-şerî‘a, 2 Ferâ’iz-i Seydî, 1 Halebî
Sagīr, 1 Fetvâ-yı Alî Efendi, 1 Müftîzâde ale’l-isti‘âre, 1 Imâd
ale’t-tasavvurât, 1 Burhân Gelenbevîsi, 1 Fenarî Mecmû‘ası, 1 Fenarî Kul Ahmed,
1 Risâle-i Zerî‘a, 1 Hüsâm Kâtî ma‘a Muhyiddîn, 1 Veled ma‘a Âmedî, 1 Nahv
Cümlesi, 1 İzhâr-ı Mu‘arreb, 1 Mugnü’l-lebîb, 1Elfi yye Şerhi İbn-i Akīl, 1
Sühreverdî, 1 Lügat-i Vânî, 2 Kāmûs, 3 Vaz‘iyye ma‘a’ş-şerh, 1 Sarf Cümlesi, 1
Besmele Şerhi Hâdimî, 1 Def‘a Besmele Şerhi Gözübüyük, 1 Hâfız Dîvân, 2 Bostân,
1 Gülistân, 1 Pend-i Attâr, 1 Târîh-i Cevdet, 1 Telvîh Hâşiyesi ve Risâle-i
Kemâl Paşa, 1 Tefsîr-i tilke’r-rüsül, 1 Mev‘iza-i Vâyık, 1 Şerh-i Cezerî, 1
Hidâye Hâşiyesi, 1 Emâl ale’l-kurs[?] İsbât-ı vâcib risâlesi, 1 Alâka Şerhi, 1
Şerh-i Füsûs, 1 Li-Cüneyd[?] Bağdadî Pertev Paşa Dîvânı, 1Bâlâda esâmîsi
muharrer olup ve muhâfızı bulunduğumuz mezkûr kütübhânede mevcûd olan kütüb iki
yüz on cildden ibaret olduğunu tasdik ve temhîr ederiz. Fî 25 Eylül sene 1314
1898/1899 Kütübhâne-i mezkûre muhâfızı Çerkeszâde Hâcı Mustafâ Efendi mahdûmu
(mühür)[17]. XIX.
yüzyıla kadar İplikçi Medresesi’nde kalan kitaplar, Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne nakledilmiştir.
Dolayısıyla bu kütüphane Osmanlılar döneminde varlığını sürdürürken Yusuf Ağa
Kütüphanesine dâhil olmuştur[18].
c) Sadreddin Konevi Kütüphanesi
Selçuklulardan itibaren Şeyh Sadreddin Konevî Kütüphanesi Konya’nın kültür
hayatında çok önemli roller ifa etmiştir[19]. Bu
kütüphane 673 (1274) yılında yine dış kalenin Çeşme Kapısı yakınında kurulmuş
olup çekirdeğini Sadreddin Konevî’nin kendisi ve babasından kalan kitapların oluşturduğu
bilinmektedir. 1316/1898), 1317/1899, 1319/1901 yıllarında kitap sayısı 256,
1907 yılında ise 267’dir. Selçuklu tarihi için önem arz eden bu kütüphane, en
eski Kur’an tercümeleriyle Şeyh Sadreddin Konevî ve Konevi’nin üvey babası,
aynı zamanda hocası Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin kendi eli ile yazılmış
eserlerini ihtiva etmektedir. Sadreddin-i Konevî
Kütüphanesi Konya’da Osmanlı dönemi öncesinden Osmanlı’ya intikal eden
kütüphanelerdendir[20]. 1483
yılında “Murad Çelebi Defteri”nde
Konya’da Şeyh Sadreddin-i Konevî Kütüphanesi kitaplarının da bir listesi
verilmiştir[21]. Bu
kayıttan Şeyh Sadreddin-i Konevî Kütüphanesi’nin Konya’da Selçuklulardan
Osmanlı’ya intikal eden bir kütüphane olduğu anlaşılmaktadır[22].
Sadreddin Konevî
Kütüphanesi’ne sonradan, değişik dönemlerde bir kısım insanlar da kitaplar
bağışlamışlardır. Maarif
Nezareti Salnamesine göre, 1316 H. (1898 M.) yılında 256 kitap bulunduğu
anlaşılmaktadır. Bugün Yusuf Ağa Yazma Eserler Kütüphanesi’nde
Sadreddin Konevi Kütüphanesi’nden intikal eden 167 kitap mevcuttur. Bu
kitapların birçoğunun kapak sahifelerinde kitabın Sadreddin Konevî Vakfı’na ait
olduğuna dair kayıtlar vardır. Bazılarında ise bizzat Sadreddin Konevî’nin
temellük imzası bulunmaktadır. Birçoklarında da Konevî’nin hocaları ve yakınlarının
sema ve kıraat kayıtlarına rastlanmaktadır.
2- Şeyh Sadreddin-i Konevî Camii Kütüphanesi Kitapları
Listesi
KŞS 151’de mezkûr kütübhânede yapılan 25
Eylül sene 1314- 1898/1899 tarihli sayımda iki yüz doksan dokuz cild kitap
bulunduğu ifade edilmiş ve kitap listesi verilmiştir;
Konya’da vâki’ Şeyh Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin
câmi‘-i şerîfi derûnunda kâ’in kütübhânede mevcûd ve mahfûz olan kütüb-i
nefîsedir ki ber-vech-i âtî zikr u beyân olunur.
Kelâm-ı Kadîm kebîr hatt-ı celî ile 1 cild Diğer
Kelâm-ı Kadîm hatt-ı kûfî ile 1 aded Nısf Kelâm-ı Kadîm, 1 Eczâ-i Kur’ân-ı
Kerîm, 30 Sûre-i Şu‘arâ müzehheb, 1 cüz’ Tefsîr-i Kebîr, 7 cild Tefsîr-i
Keşşâf, 4 cild Tefsr-i Ebulleys, 2 cild Tefsîr-i Ebussu‘ûd, 1 cild Tefsîr-i
Uyûn, 1 cild Keşşâf Muhtasar Tefsîr, 1 cild Hâşiye-i Keşşâf, 1 cild Tefsîr-i
Nişâburî nâm-ı diğer vasat beyne’l Mukriz[?], 1 cild Kādî-i Beyzâvî, 1 cild
Hâşiye-i Tefsîr mine’l-Kur’ân, 1 cild Tefsîr-i Kur’ân, 7 cild Türkî ve Çağatayî
Tefsîr-i Kebîr, 1 cild Kavâ‘id-i Kur’ân, 1 cild Mecmû‘a-i nefîse, 1 Fütûhât-ı
Mekkiyye, 37 cild Bostân-ı İ‘râbu’l-Kur’ân, 1 cild Füsûsu’l-hikem, 1 cild
Şerh-i telhîs, 1 Şerhü’l-Mütenebbi, 1 cild Şerh-i Vecîz, 1 cild Kitâbü’s-sûfi
yye, 1 cild Kitâbü’l-mühlikât, 1 cild İbn-i Melek ale’l-Mesâbi‘, 1 cild Câmi‘u’l-fetâvâ,
1 cild Mecmâ‘u’l-bahreyn İbn-i Melek, 1 cild Dîvân-ı Şeyh Muhyiddîn-i Arabî, 2
cild Kitâbü’l-Mantık ve’l-ilâhiyyât, 1 cild Kitâbü’l-ahkâm, 6 cild Fetâvâ-yı
Kādîhan, 1 cild Hadîs-i Şerîf, 1 cild Kitâb-ı Nâsih Mensûh, 1 cild
Kitâbü’l-fâ’ik mine’l-hadîs, 1 cild Müntehabât-ı İhyâ-i Ulûm, 1 cild
Câmi‘u’l-usûl, 12 cild Kitâbü’n-nefahât-ı Şeyh Sadreddîn, 1 cild Kitâb-ı
Esmâü’r-ricâl, 1 cild Kütüb-i Ehâdîs, 1 cild Kifâyetü’l-kâtib Nihâyetü’r-râgıb,
1 cild Kitâbu rûhi’l-mehâşir[?], 1 cild Kitâbü’n-nahv, 2 cild Eşbâh-ı Nezâ’ir-i
Fıkhiyye, 1 Şerh-i Şâfi yye, 1 Kitâbü’t-temsîl ve’l-muhâdarât, 1 Kitâbu
mahacceti’l-beyzâ fi ’l-ahkâm, 1 Nihâyetü’l-müctehid, 1 Tevzîhü’l-hâvî, 1
Kitâbu lügati’l-ehâdîs, 1 Kitâbü’l-eşbâh ve’n-nezâ’ir, 1 Ziyâ’u’l-ma‘nevî şerhü
mukaddimeti’lGaznevî, 1 İşârâtü’l-Kur’ân, 1 Şerh-i Akā’id, 1 Kitâbu ihtilâfi
’l-îmân, 1 Kitâbü’l-mufassal, 2 Kitâb-ı Isfahânî, 1 Kitâbü’ş-şerhi’t-te‘ârüf, 1
Dîvân-ı şi‘r-i Ebi’t-Tayyib, 2 Şerhü Esmâ’i’l-hüsnâ, 1Kudûrî, 1
Kitâbü’n-nefahât-ı Muhyiddîn-i Arabî, 1 Mevâki‘u’n-nücûm-ı Muhyiddîn-i Arabî, 1
Kitâbü’l-işârât, 1 Sıhâh mine’l-lügat, 1 Kitâb-ı âdâb-ı tilâvetü’l-Kur’ân, 1
Havâşî-i Ezdevî[?], 1 Kitâbü’l-usûl, 1 Mev‘iza ale’l-lisâni’t-tasavvuf, 1
Kitâbü’l-fıkh, 4 Kitâbü’s-sıhâh, 1 Mevzû‘ât, 4 Kitâbü’l-cimâ‘, 1 Şerh-i
mesâ’il, 1 Lügat-i inşâ-i Arabî, 1 Tâcü’l-mesâdir, 1 Kitâbü’l-kâşif, 1
Kitâbü’t-tasavvuf, 1 Hüccetü’l-İslâm, 1 Tahrîru’l-mesâ’il, 1
Kitâbü’l-hediyyeti’l-bidâye, 1 Lügat-i Fârisî, 1 Şerhü esmâ’i’l-hurûf, 1
Kitâbü’l-fıkhiyye li’l-Ebi’l-Ca‘fer, 1 Kitâbu nihâyeti’l-müctehid, 1 [6]
Hulâsatü’l-fetâvâ, 1 Kitâbu fî fenni’l-usûl, 1 Kānûnü’l-mes‘ûd fî
fenni’n-nücûm, 1 Kitâb-ı fıkh, 5 Kitâb-ı Behcetü’l-envâr, 1 Telhîsü’l-miftâh, 1
Şerhü’l-füsûs, 1 Hal‘u’s-şu‘leyn, 1 Füsûsu’l-hikem, 1 Tenezzülâtü’l-Mûsuliyye, 1
Kānûn-ı şifâ, 1 Şerhü’t-tenbîh, 1 Usûl-i fıkh, 1 Kenzü’d-dekā’ik, 1 Kitâb-ı
fıkh, 2 Şerhu Mecma‘i’l-bahreyn, 1 Ziyâ’ü’l-ma‘nevî, 1 Kavâ’idü’l-akā’id, 1
Kitâb-ı Kāmûs, 1 Kitâb-ı Celâliyye, 1 Şerhu Sahîhi’l-Buharî, 2
Kitâbü’s-sicillât, 1 Câmi‘u’s-sagīr, 1 Hulâsatü’l-fetâvâ, 1 Kitâbü’n-nahv, 1
Kitâbü’r-ravza, 1 Kitâbü’ş-şu‘arâ min kelâmi’l-kādî, 1 Ahbâr-ı fasîhü’l-kelâm,
1 Tahrîru’l-mesâ’il, 3 Usûl-i nahv ve sarf, 1 Kitâb-ı keşşâş fi ’t-tıb, 1
Muhtasaru’l-ahkâm, 1 Kitâbü’l-ahkâm, 3 Kitâbü’l-hidâye, 1 Kitâbü’l-mühlikât, 1
Esmâ’ü’r-ricâl, 1 Hâşiyetü’l-Kādî Ahmed Kûşec, 1 Kitâbü’l-mesâbîh, 2 Şerh-i
Dîvân-ı mütenebbi, 1 Şerh-i tenbîh, 1 Kitâbü’l-hakā’ik, 1 Miftâhu’l-ulûm, 1
Kitâb-ı Dîvân-ı Şu‘arâ, 1 Şerh-i Şâfi yye, 1 İnşâ-i Fârisî, 1 Emr-i muhkem-i
Muhyiddîn-i Arabî, 1 Şerh-i Füsûs, 1Şerh-i Akā’id, 1 Metâli‘u’l-îmân, 1
Miftâhü’l-gaybi’l-cem‘ ve’l-[vü]cûd, 1 Kitâbü’t-tıbb, 1 Kitâbü’t-teysîr, 1
Şerh-i Mesnevî, 1 Kitâbü’l-istifâdeti ve’l-mübâdele[?], 1 Esâmîsi na-ma‘lûm
kütüb ve resâ’il-i müteferrika;
Bâlâda esâmîsi muharrer olan yazma kütüb-i nefîse
muhâfızı olduğum mezkûr kütübhâne derûnunda mevcûd ve mahfûz olduğu gibi adedi
dahi iki yüz doksan dokuz cildden ibâret olduğunu mübeyyin işbu mahalli
temhîren tasdîk eylerim. Fî 25 Eylül sene 1314. Mezkûr kütübhâne muhâfızı
Vizevîzâde (mühür)[23].
Konevî
Kütüphanesi, XIX. yüzyılın sonlarına kadar varlığını korumuş buradaki kitaplar,
1926’da yeni bir düzenlemeyle asıl yerinden alınarak Yusufağa Yazma Eserler
Kütüphanesi’ne nakledilmiş ve bugün burada hizmete sunulmaktadır[24].
Yusuf Ağa Kütüphanesi 1794 tarihinde tesis edilmesinin
akabinde 1272 H. (1855 M.)’de Mevlâna Dergâhı’nda Post-nişin Mehmed Said Hemdem
Çelebi'nin kurduğu tekkede bir kütüphane kurulmuştur. Bugün Konya Müzesi
Kütüphanesi olarak görevine devam eden bu kütüphaneyle Yusuf Ağa Kütüphanesi
arasında zaman zaman koleksiyonlarının birleştirildiğini görmekteyiz. Yusuf Ağa
Kütüphanesi’ndeki kitaplar 1931 yılında Mevlana Dergâhı Kütüphanesi’ne nakledilmiş
1946’da tekrar Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne iade edilmiştir. Kitapların bir
kısmında Yusuf Akyurt’un notları ve imzası bulunmaktadır[25].
Konya'da Konya Müftüsü Hacı Ahmed Efendi'nin
Zaferiye Medresesi’nde, Konyalı Hacı Ömer Efendi'nin özel binada kurdukları
kütüphanelerin tesis tarihleri bilinmemektedir.
Konya içinde kurulan son Osmanlı çağı kütüphanesi
ise, Konya Valisi şair Ziya Paşa tarafından Selimiye Camii’nde tesis
edilmiştir. Bu kütüphanelerin koleksiyonları bugün Yusuf Ağa Kütüphanesi'nde
yer almaktadır.
d) Hâdimî Kütüphanesi
Hadim İlçesi’nde Ebu
Sa’id Mehmet Hadimi’nin adına cami, türbe ve kütüphaneden oluşan külliye
yaptırılmıştır.
Ebu Sa’id Muhammet
el Hadimi (Ö.1762) Konya’da Karatay Medresesinde, İstanbul’da Kazabadi
Medresesi’nde okumuş, 32 yaşında Konya’ya çok sayıda kitapla dönerek 644
kitapla kütüphanesini kurmuştur. Kitaplardan 34 kadarının yazarı kendisidir.
Sonradan kütüphane dağılmıştır. Kitaplarının bazıları Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne
devredildiği anlaşılmaktadır
Bu kütüphane “Şehdi Osman Efendi Kütüphanesi” diye de
anılmaktadır.
Hadimi ile dostluk kuran devlet adamlarından Divân-ı Hümâyun Hâcegânı’ndan Akovalı
Şehdî Osman Efendi bu kütüphanenin oluşmasında en önemli katkıyı sağlayan
kişidir. Şöyle ki; Osman Efendi Hâdimî ile olan dostlukları sebebiyle
Hadimî’nin ölümünden kısa bir süre önce Hadim Kütüphanesi’ne 447 cilt kitap
vakfetmiştir. Ayrıca Osman Efendi daha sonraki tarihlerde 6 kitap daha
vakfetmiştir. Osman Efendi vakfiyesinde bu kitapları Hadim Kütüphanesi’ne ve
eş-Şeyh es-Seyyid Muhammed el-Hadimî’nin talebelerine vakfettiği ifade
edilmektedir. (Fotoğraf 4.)
Bu kitaplar arasında Selçuklu döneminden itibaren yazılmış, ilmî değeri çok
büyük el yazması kitaplar da bulunmaktadır. Hatta bu kütüphanenin daha sonraki
tarihlerde “Hadim Kazası’nda Şehdî Osman Efendi Kütüphanesi” diye de
adlandırıldığı görülmektedir.
Hâdim Kütüphânesi’nde görevli olarak Hâdimî’nin çocukları ve torunları
arasından atama yapılmıştır. es-Seyyid Mehmed; 27 Zilhicce 1256/1841 tarihli
bir berât ile bi’l-iştirâk günlüğü on beş akçeye hâfız-ı kütüb-i evvel olarak
ve es-Seyyid Ahmed Sa’îd ibn-i el-Hac Numan Efendi günlüğü on akçeye nâzır-ı
kütüphâne olarak tayin edilmişler, ancak ikisi de arka arkaya hakka yürüyünce,
13 Şevvâl 1283/1867 tarihinde Mehmed Efendi’nin yerine oğulları 43 yaşındaki
es-Seyyid Numan, 41 yaşındaki es-Seyyid Abdullah, 31 yaşındaki es-Seyyid
Abdurrahman ve 27 yaşındaki es-Seyyid Sa’îd Efendi adındaki çocukları ve
es-Seyyid Ahmed Sa’îd Efendi’nin yerine oğulları 35 yaşındaki Mehmed Efendi ve
21 yaşındaki Numan Efendi (bu Numan Efendi uzun süre Hadim Rüştiyesinde
muallim-i sâni görevi yapan ve eski Hâdim müftüsü Ahmed Sa’îd Hadimioğlu’nun
babasıdır) hâfız-ı kütüb-i evvel ve nâzır-ı kütüphâne olarak bi’l-iştirâk tayin
olunmuşlardır[26].
Erken tarihli Konya sâlnamelerinin çoğunda, Hadim’de bir kütüphâne ve
kütüphânede 544 adet kitap mevcut olduğu kaydedilmekte iken, daha geç
tarihli bir salnamede ise bu kütüphanede 740 yazma, 120 nadir matbu eser olduğu
ifade edilmektedir.
Numan Hâdimîoğlu: “Kütüphanede bulunan yazma ve basma eserlerin tamamı 28
Şubat 1935’de Konya valisi Cemal Bardakçı’nın görevde bulunduğu dönemde Konya
Yusuf Ağa Kütüphânesi’ne devredilmiştir. Bu kütüphanenin
kataloglarında tarafımızdan yapılan araştırmalarda, 5 numaralı kataloğun
73-167. sayfalarında 6880 ile 7594 numaraları arasında 1125 kitabın Hadim
Kütüphânesi’nden geldiği tespit edilmiştir.” demektedir. Numan
Hâdimîoğlu’nun bu tespitini incelediğimizde anılan tarihte getirilen kitap
sayısının 943 olduğu tespit edilmiştir[27].
Çeşitli ilim dallarına ait kitap külliyâtı vakfedenlerin
yanısıra, Kur'ân-ı Kerîm ve Kur'ân-ı Kerîm cüzleri vakfeden kimseler de
bulunmaktadır. Meselâ Kerimdede Mahallesi'nden el-Hâc Ali bin Abdusselâm bir
cild Mushaf-ı Şerifini, aynı mahallede yaptırdığı mescid ile birlikte vakf
ederek okunmasını evlâdına ve onların neslinin kesilmesi durumunda mescide her
kim imâm olursa, ona şart koşmuştur. Kal'ecik Mahallesi'nden olup
müderrislerden olan Simavlı Osman Efendi ibn Ali ise bir cild Mushaf-ı
Şerîf'ini, Yaka Cami'-i Şerîfi'ne konularak on cüz'ünü vâlideyni, beş cüz'ünü
ehl-i dîn içün, beş cüz'ünü karındaşları için ve baki on cüz'ünü dahi mü'minîn
ve mü'minât için vakfedip, okundukça hâsıl olan ecr ve sevabının Allahü
Zü'1-Celâle göndermesini talep etmiştir.
e) Koleksiyonları
Yusuf Ağa Kütüphanesi'ne Devredilen Konya Nahiye Ve İlçelerindeki Diğer
Kütüphaneler
1. İbrahim Aczi
Kendi
2. Milli Kütüphane
3. Abdürrahim
4. Zaferiye
Medresesi
5. Karaman
6. Mümtaz Koru
7. Ahmet Naci
Karahüyüklü Vakfı
8. Faik Soyman
9. Abidin Rıfat ve
Ziya Efendilerin Varislerinin Bağışı
10. Kutlu Melek Hatun
IV.
KİTAP VAKIFLARI
Osmanlı Dönemi’nde büyük kütüphanelerin oluşmasında
öncülük eden kitap vakıfları bulunmaktaydı. Bu kitap vakıfları, toplumun ilme
olan sevgisi ve eğitime ilgisi neticesinde, menkul malların vakfedilebileceği
fikrine dayandırılarak kurulmaya başlanmıştır. Kitaplarını cami dolaplarına
koyan hayırseverler ile belirli bir yer veya yerleşime bağışlayanların yanısıra
vakfedilen kitapları serbest bırakan vâkıflar, vakfedilen kitaplar için özel
şartlar koyarak vakfeden hayır sahiplerine de rastlanmaktadır.
Kitaplar genellikle medrese, mescit, hastane, ribat,
rasathane ve hanlar için vakfedilirken bazı kitaplar da ilim adamlarına
vakfedilmiştir. Özel olarak vakfedilen kitaplar ve kütüphaneler bakım ve
çalışanların maddi masraflarını karşılamak için sabit bir gelir temin etmeleri
gerekmekteydi. Bu amaçla bazı kütüphaneler zaman içinde zenginleşmek ve
koleksiyonunu geliştirmek için özel gelir kaynaklarına sahip olmuşlardır.
Özellikle Kur’an kitaplarının vakfına “Mushaf Vakfı”
adı verilmiştir. Kitap vakıfları zaman
içinde yaygınlaşarak ilim âlemine hizmet etmiştir. Kitapların vakfedilmesi,
kütüphanelerin gelişmesinde de önemli bir rol oynamıştır.
Cami, medrese, hastane ve ribat yapılarına ait kitap
vakıfları yapılan cami ve mescitlerin bünyesinde ihtiyaç duyulan yazılı eserlerle
birlikte Kur’anı Kerimler burada hizmete sunulmuştur. Bundan dolayı ilk olarak
vakfedilen kitaplar Kur’an-ı Kerimlerdir diyebiliriz.
Cami ve mescidlerde kurulan kütüphaneler daha sonra
kurulacak büyük kütüphanelerin çekirdeğini oluşturmuştur. Cami ve mescitlerde
oluşan ders halkaları ilim öğrencilerinin gerekli bilgi kaynaklarına buradan
erişimleri mümkün olmuştur.
Kitabın üzerindeki vakıf yazıları, Şer’i mahkemede
vakfın amaçları ve kullanımıyla ilgili yazılan belge, kitabın kapağı veya başka
sayfalarında vakıf olduğu ile ilgili basılan mühür kitapların vakfedildiğine dair
işaretlerdir. Tüm vakıf kurucuları arasında vakıf belgesinin itimat edilip
uygulanan tek tip bir ifade tarzı yoktur. Kitapların üzerindeki yazı veya
müstakil bir belge veya mühür olarak çeşitli ifade tarzları görülmektedir.
Vakfiyenin oluşturulması için gerekli belgelerin hazırlanarak, yazılan
senetlerin mahkemede onaylanması ve şahitlerin olması gerekiyordu. Bu
vakfedilen kitapların, vakıf kurallarına uyması gerekiyordu. Bu kurallar
vakfedilen eserler için geçerliydi[28].
Konya’da kurulan ve tespit edebildiğimiz kitap
vakıfları şunlardır.
1- Şeyh Ahmed Efendi'nin Kitap Vakfı
KŞS 12 105-1’de kayıtlı olan
vakfiye Konya kadısı Ömer bin Ali tarafından, 7 Şa'bân 1074 / 5 Mart 1664’te tescil
edilmiştir.
Arapça olan
vakfiyesinde, Mevlânâ eş-Şeyh Ahmed Efendi el-Kösec ibn Receb Dede, vakfını
tescile mütevelli olarak Ali Çelebi bin Karaman tayin edilmiştir[29]. (Fotoğraf
5)
Kitap
vakıflarından birisi "Mevlânâ Şeyh Kösec Ahmed Efendi ibn Receb
Dede" Vakfı’dır. Şeyh Ahmed
Efendi' Vakfı diye bilinir. Bu kimse, daha sonraki tarihlerde Musâhib-i
Şehriyârî Mustafa Paşa tarafından vakfına mütevelli ta'yîn edilen ve vakfı
kendi adı ile anılan Şeyh Ahmed Efendi'dir.
Vakfiyenin Özeti
Ahmed Efendi muhtelif tefsir ve hadîs ile farklı konularda yazılmış
kitaplar ve haşiyelerden oluşan bir kitap külliyâtı vakfetmiştir.
Şeyh Ahmed
Efendi, vakfetmiş olduğu kitaplarının mütevellilik ve nazırlığını hayatta
oldukça kendisine, öldükten sonra ise evlâdlarına şart koşmuştur. Evlâdının
neslinin kesilmesi durumunda da kitapların Konevî Zaviyesi'nin kütüphanesinde
korunmasını istemiştir[30].
Kitaplardan faydalanmak isteyenlere kuvvetli bir rehin göstermeleri şart
koşulmuştur. Ancak, Şeyh Ahmed Efendi'nin koymuş olduğu bu şartlarına daha
sonraki tarihlerde oğullarının pek fazla ri'âyet etmedikleri anlaşılmaktadır[31].
2- Sabık Kadı el-Hâc Mustafa Efendi Kitap ve Para Vakfı
KŞS 19/105-1’de kayıtlı olan vakfiye Konya Kadısı Mahmûd bin Hızır tarafından Hanefî Mezhebi ’ne
göre tescil edilmiştir. (Fotoğraf 6)
Vakfiyenin Özeti
Arapça
vakfiyesinde Sabık Trablus kadısı olan Mustafa Efendi el-Konevî, 7 değişik
isimde 10 cilt kitap vakfetmiştir. Kitapların nazırlığına Esenli Mahallesi'nden
sâlih ve ilmiyle âmil Abdullah Efendi'yi ta'yîn ederek, Salı günleri Sultân
Süleyman Han'ın Konya'da yaptırmış olduğu câmi'de cemâ'ate vermiş olduğu
va'azlarında ve derslerinde bu kitapları kullanmasını şart koşmuştur. Ayrıca bu
kitapları okumak ve onlardan istifâde etmek için bu kitapları ödünç alacaklara
kuvvetli bir rehin ve kefîl de göstme şartı getirmiştir[32].
Arapça vakfiyesinde,
sâhibü’l-hayrât sabık Trablus kadısı el-Hâc Mustafa Efendi el-Konevî’nin vekili
Ömer Efendi ibnü’l-merhûm Abdulganî Efendi, meclis-i şer’de, vakf-ı atiyi tescile
mütevelli nasb ettiği Mustafa Çelebi ibn el-Hâc Ahmed mahzarında, müvekkilinin
atyeb emvalinden; Üç cilt Kitâb-ı Me’âlimü’t-Tenzil fi İlmi’t-Tefsîr; iki cilt
Kitâb-ı Şerhü’l-Mesâbîh Li ibn Melek; Şerh-i Mültekâ el-Ebhur; Kitâb-ı Şerh-i
Manzûmetü’n-Nesefî Li-Karahisârî; Kitâb-ı Müntehîb İhyâi Ulûmü’l-İmâm
el-Gazâlî; Kitâb-ı Muhtârü’s-Sihâh fî İlmi’l-Lüga; Kıt’atün Min Şerhi’l-Muhtâr
el-Müsemmâ Bi’l-İhtiyâr adlı yedi değişik isimdeki on cilt kitabını ve nakit 100
esedî guruşunu hasbeten lillahi te’âla
vakf ve habs edip şöyle şart ve ta’yîn eylemiştir:
1. Konya’nın Esenli
Mahallesi’nden olup sâlih ve ilmiyle âmil olan Abdullah Efendi nâm kimse,
Sultân Süleyman Han’ın Konya’da yaptırmış olduğu cami’i şerîfde Salı günleri
cemâ’at-ı müslimîne va’az ve nasihat eyleye;
2. Ayrıca Abdullah
Efendi hâfız-ı kütüb olarak yukarıda isimleri belirtilen vakfedilmiş kitapların
muhafazasından sorumlu olduğu gibi câmi’de yapmış olduğu va’azlarında ve
tedrislerinde bu kitapları kullana; her kim okumak ve istifade etmek amacıyla
bu kitapları ödünç olarak alacak olursa, kuvvetli bir rehin ve kefil vere;
3. Vakfedilmiş olan 100
esedî guruş, mütevelli eliyle, her sene mu’âmele-i şer’iye ile işletile ve bu mu’âmele esnasında vakıfdan borç para
alanlardan rehn-i kavî ve kefi-i melî alına;
4. Vakfedilmiş paranın
elde edilen kısmından, vâ’izlik ve hâfız-ı kütüblük görevini yürütecek olan
Abdullah Efendi’ye vefat edinceye kadar, yevmî 5 akçe verile; o vefat
ettiğinde, her kim zikredilen câmi’de Salı günleri va’az ederse bu belirlenmiş
ücreti alarak yukarıda ifâde edilen şartlar dâhilinde kitapların muhafazasından
da mesul ola;
5. Eğer elde
edilen rıbhdan baki kalırsa, üç sene muhafaza edilip ihtiyaç hâsıl olduğunda
vakfedilen kitapların ta’mîr ve termîmine sarf oluna;
6. Eğer hâsıl
olan meblağ harcanmadan elde kalacak olursa fukarâ-yı müslimîne sarf oluna;
7. Vakfın tevliyeti,
ben hayâtta olduğum müddetçe benim yedimde ola; vefatımdan sonra da zikredilen
câmi’de vâ’izlik vazifesi yapacak olan kimesne hasbî mütevelli ola;
8. Hayâtta olduğum
müddetçe vakfı mekûrumun şartlarının tebdil ve tağyiri kendi yedimde ola[33].
3- Kalenderhâne Mahallesi’nden el-Hâc İsa’nın
Kitap Vakfı
Konya Kadısı Ahmed Yahyazâde tarafından tasdik edilen (23
Rebî'ü'1-âhir 1188 / 3 Temmuz 1774 KŞS 62/37-2) tarihli vakfiye
KŞS 62/37-2 ‘de kayıtlıdır. (Fotoğraf 7)
Vakfiyenin Özeti
Büyük kitap külliyâtı vakıflarından biri de
Kalenderhâne Mahallesi’nden el-Hâc İsa bin el-Hâc Musa Cezayirli’nin vakfıdır. “Vakf-ı
Hacı İsa Cezayirli” ibaresi bulunan vakfiyesi ile el-Hâc İsa, değişik ilim
dallarında yazılmış 110 cilt kitap ile birlikte biri 4, diğeri 8 dönüm miktarı
olmak üzere toplam 12 dönümlük iki tarlasını ve 4 dönümlük bir bağını kitap
hizmetlerine vakfetmiştir. Vakfetmiş olduğu kitapların hâfız-ı kütüblüğünü
Mehmed Millî Efendi ibn Abdullah’a meşruta edip karşılığında vakfetmiş olduğu
tarlanın tasarruf hakkını vermiştir[34]. Başında da "Vakf-ı Hacı İsa Cezayirli" ibaresi
bulunan vakfiyesinde, Kalenderhâne Mahallesi sakinlerinden sâhibü'l-hayrât
ve'l-hasenât el-Hâc İsa ibn el-Hâc Musa nâm kimesne, meclis-i şer'de, vakf-ı âtiyyü'l-beyânı
tescile mütevelli nasb ve ta'yîn ettiği karındaşı Molla Mahmûd mahzarında,
I. Kendi mülkünde ve
hâlâ yedinde mevcûd kütüb-i şerîfeden isimleri verilen cem'an 110 aded
kitabını;
II. Konya'da Orta Irmak tahtında vâki' bir taraftan Abdurrahman Efendi, iki
taraftan Avcıoğlu ve bir taraftan Bakkâloğlu mülkleri ve bir taraftan
Çamurcuoğlu Mescidi vakfı olan tarla ile mahdûd ve mümtaz tahminen 4 dönüm ve
bitişiğinde 8 dönüm cem'an 12 dönüm tarlasını;
III. Musalla nâm mevzi'de Malas yolunun sağ tarafında vâki' bir
taraftan Savak Ahmed, bir taraftan kendisinin bir başka mülkü ve iki taraftan
ırmak ile mahdûd kürümü hâvî 4 dönüm mülk bağını mülkünden ifraz ve ihraçla
vakf-ı sahîh-i şer'î ile vakf ve habs edip şöyle şart ve ta'yîn eylemiştir:
1. Beyân olunan
evkaf-ı mevsûfumun hasbî tevliyet ve nezâreti ve zikr olunan bağın tasarrufu
hayâtta oldukça kendi nefsime meşruta ola; vefatımdan sonra batnen ba'de batn
evlâd-ı zükûruma; onlardan sonra batnen ba'de batn evlâd-ı inâsıma; onlardan
sonra utekâma; onlardan sonra da batnen ba'de batn evlâd-ı utekâmın zükûruna;
onlardan sonra batnen ba'de batn evlâd-ı utekâmın inâsına meşruta ola;
ba'de'l-inkırâz hâkimü'l-vakt olan efendi hazretlerinin re'yine âid olup
fuzalâdan müstehakına verile;
2. Zikr olunan kütüb-i
şeriflerin hâfız-ı kütüblüğü ile tarlanın tasarrufu medîne-i Konya sükkâmndan
kıdvetü'l-ulemâi'l-muhakkıkîn Mehmed Meylî Efendi ibn Abdullah'a meşruta olup
kütüb-i mezkûreleri hayâtta oldukça zabt ve hıfz edip mukabelesinde zikr olunan
12 dönüm tarlaya mutasarrıf olup hâsılatını ahz ve kabz eyleye; onun vefatından
sonra mûmâ-ileyh Mehmed Efendi'nin evlâd-ı zükûru ve evlâd-ı evlâd-ı evlâd-ı
zükûru batnen ba'de batn mutasarrıf olalar; iyâzın billahi te'âlâ evlâd-ı
zükûru münkariz olur ise re'y-i hâkimü'1-vakt ile ulemâdan müstehakına verile;
3. Zikri geçen bağın
hâsılatından evlâd-ı zükûrumun batn-ı evvelinde olup tevliyet ve nezâretine
mutasarrıf olalar evvelâ bağ-ı mezkûrun hâsılatından iktizâ eden mesârif-i
lâzımesini gördüklerinden sonra kalan fazlasından Musalla nâm mahalde harman
yeri ile Bağlarbaşı'nda vâki iki aded bi'r-i mâ (kuyu) ile Kozağaç Hanı
bitişiğinde câri olan çeşmenin mesâriflerine sarf oluna[35].
4- Konya Defterdarı es-Seyyid İbrahim Nâmık Efendi
Kitap Vakfı
es-Seyyid
İbrahim Nâmık Efendi bin Hasan el-İstanbulî, Devlet-i Aliyye ricalden olup Konya
defterdarı olan satın alınmış mülkü olup
atyeb emvalinden olan İmâmül-A'zam Ebî Hanîfe mezhebine ait fıkıh kitaplarından
dört cildlik Tahtâvî Hâşiyesi'ni vakfederek, mütevelliliğini, hayatta olduğu
müddetçe, Kaflı-zâde diye meşhur Konya müftüsü Mehmed Sa'îd bin Mustafa'ya,
onun vefatından sonra da Konya'da müftü olanlara şart koşmuştur[36].
5- Konyalı Mu'allim-i Sıbyân Ahmed Efendi'nin
Kitap Vakfı
Konyalı Mu'allim-i
sıbyân Ahmed Efendi, Hâşiyetü'l-Kâdı adlı kitâb ile Şeyh-zâde'nin beş cildlik
kitabını, satılmamak ve rehin verilmemek şartıyla, Konya ulemâ ve talebelerinin
istifadeleri için, vasiyet yoluyla vakfetmiş ve hayatta olduğu müddetçe Konya
ulemâsından Abdulkâdir Efendi 'yi ve onun vefatından sonra da evlâd-ı zükûrunu
ve evlâd-ı evlâd-ı zükûrunu nazır ve mütevelli ta'yin ederek Abdulkâdir
Efendi'nin dershanesine konulmasını istemiştir[37]. (Fotoğraf 8)
6- İnliceli İsmail Efendi'nin Kitap Vakfı
İnliceli
İsmail Efendi, İsma'îl el-Konevî'nin altı cildlik kitabı ile ibn Tescîd'in
Hâşiyetü'1-Kâdı adlı kitabını, satılmamak ve rehin verilmemek şartıyla, Konya
ulemâ ve talebelerinin istifadeleri için, vasiyet yoluyla vakfetmiş ve hayatta
olduğu müddetçe Konya ulemâsından Abdulkâdir Efendi'yi ve onun vefatından sonra
da evlâd-ı zükûrunu ve evlâd-ı evlâd-ı zükûrunu nazır ve mütevelli ta'yin
ederek Abdulkâdir Efendi'nin dershanesine konulmasını istemiştir[38]. (Fotoğraf 9)
7- Konya Eşrafından Midhat Efendi'nin Kitap
Vakfı
Konya eşrafından
Midhat Efendi bin Hacı Fasîh Efendi, Rûhü'l-beyân adlı dört cildlik kitabını,
satılmamak ve rehin verilmemek şartıyla, Konya ulemâsından Abdulkâdir
Efendi'nin dershanesine koyarak, Konya ulemâ ve talebelerinin istifadeleri
için, vasiyet yoluyla vakfetmiş ve hayatta olduğu müddetçe Abdulkâdir Efendi'yi
ve onun vefatından sonra da evlâd-ı zükûrunu ve evlâd-ı evlâd-ı zükûrunu nazır
ve mütevelli tayinlemistir[39].
8- İsmi Belirtilmeyen Kimsenin Kitap Vakfı
İhyâ'ü'1-ulûm adlı dört cildlik kitab, satılmamak ve
rehin verilmemek şartıyla Konya ulemâsından Müderris Abdulkâdir Efendi'nin
dershanesine konularak, Konya ulemâ ve talebelerin istifadeleri için, vasiyet
yoluyla vakfedilmiş ve hayatta olduğu müddetçe Abdulkâdir Efendi ve onun
vefatından sonra da evlâd-ı zükûru ve evlâd-ı evlâd-ı zükûru nazır ve mütevelli
ta'yin edilmiştir[40].
9- Ahmedfakîh Mahallesi'nden Hasan Efendi'nin
Kitap Vakfı
Konya'da Ahmedfakîh Mahallesi sükkânından Ni'met-zâde el-Hâc Hasan
Efendi ibn Mehmed Şâkir Efendi, meclis-i şer'de, vakfım tescile mütevelli tâyin
ettiği sulbî kebîr oğlu Hasan Hüsnü Efendi mahzarında, yedi cild Tefsîr-i
Konevî, bir cild Mutavvel, bir cild Ahter-i Kebîr, bir cild Şif â-i Şerîf
Metni, bir cild Dürer ki cem'an on bir cild kitabını vakf ve habs edip şöyle
şart eylemiştir:
1. Zikr olunan on
bir cild kitâblarımı
evlâdım mûmâ-ileyh Hasan Hüsnü ve onun
vefatından sonra evlâd-ı evlâdımın zükûr, ekber ve erşedi; ile'l-vefât evlâd-ı
inâsı batnen
ba'de batn ve neslen ba'de nesi kırâ'at ve isti'mâl edeler;
2. Hacet anında mütâla'a için hârice verildiği zaman rehn-i kavî
ve kefîl-i melî ile
verile;
3. Ba'de'1-inkırâzi'l-kül medîne-i Konya'da vâki' Sultân Selîm
Cami'-i Şerifi bitişiğinde
bulunan kütüphaneye vaz' oluna;
4. Hâsıl olan ecr ve sevabım Hazret-i Âdem aleyhisselâm
efendimizden başlayarak
zevce, ebeveyn ve akrabâ-yı ta'allukâtımın ervahına ihdâ eylemelerini rica ve
temenni
ederim[41].
(Fotoğraf 10)
10- Sırçalı Mahallesi'nden Aladağlı Hoca-zâde Hoca Ahmed
Efendi'nin Kitap ve Para Vakfı
Konya'nın Sırçalı Mahallesi sükkânından meşâhir-i ulemâ ve
sulehâ-yı zevi'l-ihtirâmdan Aladağlı Hoca-zâde fazîletlü Hoca Ahmed Efendi ibn
Mehmed Efendi, meclis-i şer'de, zikri âti vakfını tescile mütevelli nasb ve
ta'yîn ettiği Ahmed Şükrü Efendi ibn Abdulhalîm Efendi mahzarlarında;
I. Vakfettiği âna değin
mülkünde malı olan 217 cild kitabıyla;
II. Atyeb mal ve enfes menâlinden
ifraz ve kemâl-i imtiyaz ile mümtaz eylediği 300
guruşunu hasbeten lillahi'1-ehad vakf-ı sahîh-i şer'î ve habs-ı sarîh-i mer'î
ile vakf ve habs
edip şöyle şart ve ta'yîn eylemiştir:
1. Kütüb-i mezkûre mukaddema bina ve inşâ edip vakfına
muvaffak olduğum Zaferiye Medresesi'nde bulunan dershaneye vaz' olunup sûret-i
isti'mâl ve mütâlebesi hayâtta oldukça kendime ve vefatımdan sonra evlâd-ı
evlâd-ı zükûrumdan medrese-i mezkûrede müderris olana batnen ba'de batn mahsûs
ola; evlâd-ı zükûrumdan ehl ve erbâb bulunmaz ise evlâd-ı inâsımın zükûrundan
evlâd-ı evlâd-ı inâsmın zükûrundan yine medrese-i mezkûrede müderris olanlarına
tertîb-i butun üzere mahsûs ola; kütüb-i mezkûreden birinin veyahud bir kaçının
muvakkatan mütâlebesine ders-i âmm-ı ulemâ-yi a'lâm ve talebe-i ulûmdan tâlib ve râgıb olduğu sûretde bir seneden ziyâde
isti'mâli hâiz olmamak üzere rehn-i kavî ve kefîl-i melî ile medrese-i
mezkûrede müderris bulunan zâtın re'y ve ma'rifetiyle mütevelli eliyle erbabına
verile ve ba'de'l-mütalâ'a yine medrese-i mezkûreye i'âde ve vaz' oluna;
2. Meblağ-ı mezbûr 300 guruş yine rehn-i kavî ve kefîl-i melî
veyahud ikisinden
biri ile onu on bir buçuk hesabı üzere mütevelli eliyle âlâ vechi'l-helâl
istirbâh ve i'mâl
olunup hâsıl olan rıbh ve nemasından kütüb-i mezkûrenin muhtâc-ı ta'mîr
olanları ta'mîr
ve tecdîd ettirile, fazlası asl-ı mala zam oluna;
3. Tevliyet-i mezkûreye hayâtta oldukça kendim mutasarrıf olup
vefatımdan sonra
evlâd-ı evlâd-ı zükûrumun a'lem, ekber ve erşedi batnen ba'de batn ve neslen
gıbb-ı nesi
ile'l-inkırâz mutasarrıf olalar; iyâzenbillahi te'âlâ ba'de'1-inkırâzi'l-kül
kütüb-i mezkûrenin
mütâla'ası bi'1-umûm Konya ulemâsından medrese-i mezbûrede müderris bulunan
zâta
mahsûs olup tevliyet-i mezkûre dahî re'y-i hâkimü'ş-şer'le erbabına tevcîh
oluna;
4. Vakf-ı mezkûrumun tebdîl, tağyîr, taklîl ve teksiri
merreten ba'de uhrâ yedimde
ola.
Şehir merkezinde külliyetli miktarda kitap
vakfedenlerden biri de meşhur âlimlerden Aladağlı Hoca-zâde Hoca Ahmed Efendi
ibn Mehmec Efendi'dir. Ahmed Efendi, 217 cild kitabıyla birlikte 300 guruş da
nakit para vakfetmiştir. Vakfettiği kitapların daha önce bina ve inşâ edip
vakfettiği Zaferiye Medresesi'nde bulunan dershaneye konulmasını, kitaplardan
birinin veya bir kaçının geçici olarak istifade edeceklere bir seneyi
geçmeyecek şekilde rehn-i kavî ve kefîl-i melî ile borç verilmesini; vakfettiği
300 guruşun da yine rehn-i kavî ve kefîl-i melî veyahud ikisinden biri ile onu
on bir buçuk hesabı üzere mütevelli eliyle istirbâh olunarak hâsıl olan rıbh ve
nemasından mezkûr kitaplardan ta'mîre muhtaç olanlarının ta'mîr ve tecdîd
ettirilmesini -fazla kalanının ise asl-ı mala zam olunmasını şart koşmuştur[42].
(Fotoğraf 11)
11- Bağ-ı Evliya Mahallesi'nden Çorabcı-zâde Hacı Ebûbekir
Efendi'nin Kitap Vakfı
Konya'nın Bağ-ı Evliya Mahallesi'nden iken vefat eden
Çorabcı-zâde Hacı Ebûbekir Efendi ibn Hafız Mehmed Efendi'nin vasiyeti gereği,
oğlu İsmail Efendi, altı cildden ibaret olan Dürrü'l-muhtâr haşiyesi
İbnü'l-âbidîn adlı kitabı vakf ve habs etmiş ve babasının hayâtında, Vanlı Hacı
Osman Ağa torunu Mehmed Fahri Efendi'nin ve onun vefatından sonra da evlâd-ı zükûrunun,
evlâd-ı evlâd-ı zükûrunun kırâ'at ve mütâla'a etmeleri için şart koştuğunu
belirtmiştir[43].
12. El-Hâc Abdurrahim Efendi İbn-İ El-Hâc Hüseyin Vakfı
Konya’da H.7 Ramazan 1124 - M.8 Ekim 1712 tarihinde
kurulan vakıf[44]
Konya Kâdısı Hafız Hızır İlyas tarafından tescil edilmiştir. Tescil Mütevellisi
Eş-Şeyh Halil Efendi ibn-i Hasan’dır. (Fotoğraf 12)
Vakfiyenin Özeti
Allahü Teâlâ’ya hamd ü senâ, Peygamber Efendimiz,
ehl-i beyt ve ashabına salât ü selâmdan, âyet-i celile ve hadis-i şeriflerde
geçen infakın ehemmiyetini beyandan sonra, vâkıf Konya şehrinden es-Seyyid
el-Hac Abdürrahim Efendi ibn-i el-Hac Hüseyin aşağıda zikrolunan mülklerini
Allah rızası için ebediyen vakfetmiştir.
Konya’nın At Pazarı yakınında olan on iki adet
hücrelerde talebeler kalmak üzere temiz malından yaptırdığı medreseye muhtelif
taşınmazlar vakfetmiştir.
Vakıfta bulunan kitaplar
İki cild Ebülleys tefsiri; Dört cilt Tefsir-i Kâdı
Beydavi; Bir cild Şeyh Ali Semerkandî Tefsiri; Beş cilt Kurtubî tefsiri; Bir
ciltTefsi-i Sa’lebî, Bir cilt Ömer Nesefî Tefsiri ; Bir cilt
Tefsir-i Meâlim; Bir cilt Leâli’n-Nehr; Bir cilt Hadis-i Mesâbih; İki cilt Meşârik; Bir cild Tarikat-ı Muhammediye;
Beş cilt İhya-i Ulûm; Bir
cilt Şerhu Esmâ’il- Hüsna; Bir cilt Bazı
Ehadis;Bir cilt Hadis-i Kaza ve Kader ,Bir cilt Siyer-i Kebir;Bir cilt Dürer;
İki cilt Sadr-i Şeri’i, ; Bir cilt Muhtarati’n-nevâzi, Bir cilt Mecmüa-i
Abdülkadir Efendi, Bir cilt Tebyin-i Mehârim , Bir cilt Cevâhir’il-Fıkh ;
Üç cilt Kudûri ; Bir cilt Cümle-i Nâtık;
Bir cilt Mecâlis-i Mahmûd Efendi; Bir cilt Türki Mecmüâ-i Abdülkadir Efendi;
Bir cilt Câmi’ül-Fetevâ; Bir cild Şerh-i Minhac;Üç cild Mülteka ;Üç cild
İbrahim Çelebi; Bir cilt Münyetül-Musallî; İki cilt Talim’ül-Müteallim, Bir
cilt Şerhu Talim’il-Müteallim; Bir cilt Avârif’ül-Maârif; Bir cilt Eşbâh-i Nezâir; Bir cilt Haşiyet-i Arabzâde ; İki cilt Mukaddime-i
Ebülleys Düreri Ğavvas ile
birlikte; Bir cilt Şerhi
Fıkhi’l-Ekber’il-Müntehi; Bir cilt Şerhi Emâli;
Bir cilt Metn-i Feraiz; Dört cilt Şerhi Feraiz-i Seydi; Bir cilt
Risale-i Birgivî; İki cilt Siracül-Musalli; Bir cilt Menkulat, Bir cilt Telhîs; iki cilt Muhtasar; Bir cilt
Mütavvel; İki cilt MollaCâmi; Bir cilt
Şerh-i Kavaid-i İ’rab-ı Kafiye; Bir cilt
diğer Şerhi Kavaidil-İ’rab; İki cilt Kavaid-i İ’rab; Bir cilt Cümle-i
Nahv; Bir cilt Şerh-i Maksud; İki cilt Mutavassıt; İki cit İftitâh; Bir cilt Mesabih Ma’a İzhar; Bir cilt Cümle-i Sarf; Bir cilt Risale-i
Şeyhi’l-Ekber; Bir cilt Seb’iye; Bir cilt Dinkoz; Bir cilt Ahkam-ı Natıki Ma’a
Tabakât; Bir cilt Haşiye-i Mütavassıt; Bir cilt Muğrib-i Kafiye; Bir cilt Davü
Şerh-i Mesabih; Bir cilt İzhar; Bir cilt Fütühat-ı Ayniyye İsmail Dede; Bir
cilt Lügat-i Müntehab; Bir cilt Şerh-i
Enmüzec; Bir cilt Tercüme; Bir cilt Tarikat-ı Muhammediyye; Bir cilt
Şerh-i Maksut; Bir cilt Hoca Hafız Şirazı;
Bir cilt Gülistan şerhi; Bir cild Lügat-i Şahidi; Bir cilt Gülşen-i
Râzî; Bir cilt Resâil ; Bir cilt Sultan-ı Ulemâ Müellefatından;Bir cilt Mecmua;
Bir cilt Şerh-i Menar; Bir cilt Mantık
Resâili; Bir cilt Şemsiye; Bir cilt Mirsadi’l-ibad; Bir cilt Mesâbih-i Şerif;
Bir cilt Ahter-i Kebir; Bir cilt Meşarik; Bir cilt Mecalis-i Rûmî; Bir cilt
Kasayid şerhi; Bir cilt Kasîde; Bir cilt
Tefsir-i Kâdı; Bir cilt Mecmaül-Bahreyn
ibn-i Melik; Bir cilt Risale-i Birgivi Şerhi; Bir cilt Celal;Bir cilt şerhi
akâid; Bir cilt Silsile-i Muhammediye;
Bir cilt Şerh-i Bahrî; Bir cilt
Kitâbü’n-Neşr;Bir cilt Sadd-ı Kelime; Bir Mushaf-ı Şerif; Bir cilt Kadı Ma’a Isam
Suretü’n-Nebe toplam yüz otuz bir cilt
kitaplarını yine Allah rızası için vakfetti.
Vâkıfın vakfettiği taşınmazlar mütevelli eliyle
icara verilecek hâsıl olan icarlar on beş sehim itibar olunacak. Tescil mütevelli
olan Halil Efendi medreseye müderris olacaktır.
Medresede kalan talebeye her gün için derslerini
okutacak ve adı geçen kitaplar müderris kitapları için ayrılan bir odada
muhafaza edilecek.
Bu ve diğer
medreselerde kalan talebeler okudukları kitapları güçlü bir güvence ve zengin
bir kefil ya da ikisinden biri ile alıp iade edecekler. Kefilsiz ve rehinsiz
kitap verilmeyecek.
15 sehim olan
gelirin 8 sehmi tedrisat için dört sehmi kütüphaneciye ve bir sehmi mütevelliye
ücret olarak verilecek. Medresenin mescidinde müderris olan aynı zamanda imam
olup beş vakti kıldıracak ve kendisine iki sehim imamet ücreti olarak verilecektir.
Vakf ve
kitaplar tamire ihtiyaç olduğunda icar önce hizmetçilere sonra aydınlatmaya ve
medresenin dükkânlarından zemin icarı olanların icarına harcanacak. Medresenin
bahçesinde olan meyve ağaçları vesairenin geliri on üç sehim olacak bir sehim
müderrise bir sehim hücrelerde kalan talebelere verilecek. Müderris hayatta
oldukça mütevellilik mescidin imamlığı ve kitapların korunması ve müderrislik
hepsi kendisinde olacak biz vefat ettiğimiz zaman Medine Vâkıfları Kâdısı ve
Müftisi vakfın nazırı ve ehil âlimler bilgisiyle fazilet sahibi bu ise ehil
birisi müderris olup Halil Efendi’de olduğu gibi oda her şeye bakacak.
Her hususta
benim yedimde olacak ve vakıf hususunda çok dikkatli olunacak diyerek bütün
bunları Mütevelliye teslim edip o da kabul ettikten sonra hâkim vakfın sıhhat
ve lüzumuna, bundan sonra değiştirilmesinin mümkün olmadığına şahitler
huzurunda H.7 Ramazan 1124/M.8 Ekim 1712 tarihinde karar verilip tescil
edilmiştir. “Her kim bunu işittikten sonra değiştirmeye kalkışırsa günahı
değiştirenin üzerine olsun.”
13. Ahmed Efendi İbn-İ Receb Vakfı
Konya/Şeyh Ahmed Mahallesi’nde H. 21 Şaban 1090 - M.
27 Eylül 1679’da kurulan vakıf, El-Müvella’l-Hilafe Mehmed bin Mustafa
tarafından tescil edilmiştir[45].
(Fotoğraf 13)
Vakfiyenin Özeti
Allahü Teâlâ’ya hamd ü senâdan Peygamber Efendimiz,
ehl-i beyt ve ashabına, salâtü selâmdan sonra, vâkıf Konya şehrinin Şeyh Ahmed
Mahallesi’nde ikâmet iden Şeyh Ahmed Efendi ibn-i Receb Halife, en güzel
malından Belviran Kazası’nın Afşarviran Köyü’ndeki iki kıta bağlarını, At
Pazarı Kapısı dışında yeniden yaptırmış olduğu câmi ve yeniden su akıttığı
çeşmelere Allah rızası için ebediyen vakfeder. Aynı mahallede bulunan dâhiliye
ve hariciye birçok ev, iki havlu, iki yerde burmalarıyla akan suyu ve menzili
ve bu menzile bitişik olan suyu ve bir büyük havuzu, ağaç ve kürümü olan
bahçeyi ve ölçüsü belli olan bakır kapları ve bütün kitaplarında şartları
değiştirmek kendisine ait olmak üzere Allah rızası için vakfetmişti.
Gramajı ve özellikleri belli bakır kaplarını ve
bütün kitaplarını önceki birkaç tane vakfiyelerde işarat edildiği üzere
vakfetmiş idi.
Fakat usul ve füruunun ve şartlar ile kurallarının
tebdil ve tağyirinin kendi yetkisinde olmasını her bir vakfiyesinde şart
kıldığından söz konusu vakfiyelerin eski şartlarından rücu ederek bahsi geçen
iki adet bağlarını, bakır kaplarını, kitaplarını, bütün eklentileri ve hakları
ile evini ve bahçesini vakfettiğini,
Şimdi şartlar yerine getirilmediği için vakfından
rücu edip, iki kıta Bağını, kapkacak ve kitaplarını ve ekleriyle menzilini ve
bağının gelirleri hayatta olduğu müddetçe kendisinde vefat ettikten sonra
batından batına, nesilden nesile evlatlarında olmasını şart etmişti. Vakıflarının
mütevelliliği eslah oğlunda idi. Şu anda ondanda geri döndü ve vakıflarının
mütevelliliği hayatta olduğu müddetçe kendisinde, vefat ettikten sonra sulbi
oğlu Mehmed Said’te, onun vefatından sonra onun erkek çocuklarının eslahına ve
çocuklarının çocuklarına, kızlarının kızlarına şart etti ve sulbu oğlu Mehmed
Said’e evlat hissesinden başka beş akçede mütevelillik ücreti şart etti.
Bunlardan kimse kalmazsa sulbu oğlu Mustafa’ya, ondan sonra şartlar gereği
Mustafa’nın erkek çocuklarına şart etti. Allah korusun bunlardan kimse kalmazsa
sulbu oğlu Mustafa’ya ondan sonra şartlara uyarak
Mustafa’nın erkek çocuklarına şart ve tayin etti.
Mustafa’nın çocuklarından da kimse kalmazsa eslah erkek çocuk sonra eslah kız
çocuklara şart etti.
Mütevelli olanların bütün kitaplarını evlat ve müstahak olanlarını kuvvetli bir rehin veya zengin bir kefille
verilmesini ve hiçbir kitabın altı aydan fazla verildiği yerde kalmamasın şart
etti.
Diğer vâkıflarından bağları, menzil ve bahçeyi (erkek
için kadının iki misli vardır) ayetine göre taksim eylesinler ve Mütevelli
defterlerini muhafaza etsinler.
Kullanan evlat vefat ederse bir Mütevelli alıp ve
çocuklar arasında taksim eylesinler. Kullanırken tamir ve kaybettikleri eşyayı
terekesinden veresesine tazmin ve tamamlattırıp ve her asırda bulunan evladın
üzerine hasbi nazır olsunlar. Ve herkes zabtettiği vakfı tımar ve muhafaza edip
harap ve kaybetmekten çekinsinler diye şart etti. Bundan başka hamam veya han
ve dükkânlar ve mahzenler eski vakfiyelerde olduğu üzere At Pazarı Kalesi
dışında vekâleten yeniden yaptığı cami ve asaleten akıttığı çeşmelerde ücret ve
masraflarda eski şartlara uyulsun. Ve bu ücretten fazlası vakıflarının
ihtiyaçlarına harcanmasını şart etti. Köle ve cariye fazla olup bir senelik
gelir yetmezse ücret verilmeyip rakabeye harcansın ve eğer tamire muhtaç
olmazsa her sene kalan fazlayı amcası ve kendine şart kıldı. Vefatından sonra
ailem Halime binti el-Hâc Osman sağ olup başkasıyla evlenmezse günlük on akçe
ücret verilsin. Eğer Halime evlenirse ücreti kesilsin ve mevcut olan sadr-ı
şerif ve Molla Câmi, kitaplarını okuyabilecek ilim talebesi varsa, iki oğlan
hissesi verilsin diye şart etti. Allah korusun bunlardan kimse kalmazsa kazada
ikâmet eden ilim talebesinin fakirlerine harcansın.
Kitaplar, kapkacak, bağlar, menzil ve bahçeve suyolu
vakfına katıp mütevelliye teslim edip o da kabul ettikten sonra hâkim vakfın
sıhhat ve lüzumuna, bundan sonra vakfın
değiştirilmesinin mümkün olmadığına aşağıdaki şahitler huzurunda 21 Şaban 1090
tarihinde karar verilip tescil edilmiştir. “Her kim bunu işittikten sonra
değiştirmeye kalkarsa günahı değiştirenlerin üzerine olsun.” (2-181)
14. Mehmed Bin Kâsım Vakfı
Mehmed Efendi bin Kasım Vakfı Konya’da H.5 Şaban
993/M.2 Ağustos 1585 tarihine kuruldu ve H.5 Şaban 993/M.2 Ağustos 1585
tarihinde Konya kadısı İbrahim bin Mustafa tarafından tescil edildi. Vakfiye
VGMA’de 993-619-10-9 kayıtlıdır. Tescil Mütevellîsi, Es-Seyyid Hüseyin bin
Es-Seyyid Halil’dir. (Fotoğraf 14)
Vakfiyenin Özeti
Allahü Teâlâ’ya hamd ü senâdan, Peygamber Efendimiz,
ehl-i beyt ve ashâbına salât ü selamdan, âyet-i celîle ve hadîs-i şeriflerde
geçen infâkın ehemmiyetini beyândan sonra, vâkıf Konya şehrinin mahallelerinden
Divle Mahallesi’nde Kâsım Efendi’nin annesinin daha önce Şerâfeddin Câmi-i
Şerifi yakınındaki câmi-i şerif maslahatı için yaptırmış olduğu, Kâsım Efendi
tarafından hudutları belirtilmiş olan bir hâriciyye bir de dâhiliye menzil vakfedilmiştir
ki dâhiliyye iki süflî beyti müştemil olup bir kitaphâne, bir mutfak, bir kenîf, bir cebîne ve bir mehûta mevcuttur.
Hâriciye’de ise iki adet süflî beyti müştemil olup bir sofa, bir beytânî, bir
zülle, bir cenîfe, bir kenif ve bir mehute mevcuttur.
Zikrolunan beytlerin şer’î yolla kirâya verilmesini,
hâsıl olan meblağ ile ilk önce beytlerin masrafına harcanması, sonra fazla
kalan olursa bu evleri vakfeden Kâsım Efendi’nin annesinin vakfetmiş olduğu
câmi-i şerifin masrafları için mütevellî tarafından harcanması, hayatta olduğu
müddetçe mütevellîlik vazifesini kendisi yapması, vefatından sonra karından
karına, nesilden nesile evlatlarının mütevellî olması, sonra akrabalarının mütevellî
olması, eğer câmi-i şerif inhidama
uğrarsa (yıkılırsa) mümkünse tamir edilmesi, mümkün değilse orada evlatları ve
akrabalarının oturması, bunun mukâbilinde oturanların her gün Mülk sure-i
celîlesini okuyup sevâbını Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.) Efendimiz’in
ruhuna hîbe etmeleri, Mülk suresini okuyamazlarsa her gün üç adet İhlâs sûre-i
celîlesini okumaları ve hediye etmeleri. Eğer evlâdı ve akrabalarından kimse
bulunmazsa fakîr ve sâlih Müslümanlar’dan birinin oturup her gün Yasîn-i Şerif
süre-i celîlesini tertîl üzerine okuyup sevâbını vakfedenin ruhuna hibe etmesi
şart koşulmuştur.
Vakfeden, Mütevellîye teslim edip o da kabul
ettikten sonra hâkim bu vakfın sıhhat ve lüzumuna, bundan sonra
değiştirilmesinin mümkün olmadığına aşağıdaki şâhitler huzurunda H.5 Şaban
993/M.2 Ağustos 1585 tarihinde karar verip tescil etmiştir. “Her kim bunu
işittikten sonra değiştirmeye kalkışırsa günahı değiştirenlerin üzerine olsun.”
15. Arif Efendi İbn-i
Abdurrahman (Türbe Vakfı)
Arif Efendi ibn-i Abdurrahman Efendi Es-Seyyid-el-Hâc Vakfı Konya’da H.10
Muharrem 1131/M.3 Aralık 1718 tarihinde kurulmuş olup 6 Cemâziyel-ahir 1144/M.6 Aralık 1731 tarihinde Konya Kadılığı
tarafından tescil edilmiştir. Vakfiye VGMA 1144-357-331 numarada kayıtlıdır.
Tescil Mütevellisi, Hafız Ali Ağa İbn-i Mehmed Emin’dir. (Fotoğraf 15)
Vakfiyenin Özeti
Mevlevi şeyhlerinin piri olan eş-Şeyh es-Seyyid
el-Hâc Arif Efendi İbn-i Abdurrahman Efendi en kıymetli malından, üç cilt
Mushaf-ı Şerif ve Konya Kalesi’nin At Pazarı Kapısı içinde Alacahan yakınında
olan fevkani ve tahtani yüz adet oda ve bir ahır ve bir kenif ve dâhiliyesinde
dört adet dükkân, hariciyesinde yirmi beş adet dükkân ve bir havludan ibaret
olan hanı Allah rızası için ebediyen vakfeder.
Vâkıf vakfettiği mülklerinden hanın mütevelli eliyle
isteklisine kiraya verilip, hâsıl olan gelirler ile han için hizmetli lazım
olursa ilk önce onlara harcanıp, kalan kısmı günlük bir akçe ücret ile Hazreti
Mevlana Türbesi’ne, vakfettiğim Mushaf-ı Şerif’in türbede okuyucusu olan Derviş
Mehmed Efendi günde bir cüz okuyup senede üç hatmi şerif okuyup sevabını Peygamber
Efendimiz’ in ve diğer kadın, erkek müminlerin ruhlarına hediye etmesini, diğer
bir cilt Mushaf-ı Şerifi de türbede aşçıbaşı olan Derviş Cafer günde bir cüz ve
senede üç hatim okuyup sevabını Hazreti Mevlana’nın ve bütün mümin ve müminatın
ruhlarına hediye etsin ve han icarından bir akçe ücret verilsin diye şart etti.
SONUÇ
Kitap vakıfları Osmanlı Dönemi’nde büyük
kütüphanelerin oluşmasında öncülük etmişlerdir. Bu kitap vakıflarının kuruluşu,
toplumun ilme olan sevgisi ve eğitime ilgisi neticesinde ortaya çıkmıştır. Kitaplarını
cami dolaplarına koyan hayırseverler ile belirli bir yer veya yerleşime
bağışlayanların yanısıra vakfedilen kitapları serbest bırakan vâkıflar, vakfedilen
kitaplar için özel şartlar koyarak vakfeden hayır sahiplerine de rastlanmaktadır.
Kitaplar genellikle medrese, mescit, hastane, ribat,
rasathane ve hanlar içerisinde hizmet etmiştir. Özel olarak vakfedilen kitaplar
ve kütüphaneler zaman içinde zenginleşmek ve koleksiyonunu geliştirmek için
özel gelir kaynaklarına sahip olmuşlardır.
Özellikle Kur’an kitaplarının vakfına “Mushaf Vakfı”
adı verilmiştir. Kitap vakıfları zaman
içinde yaygınlaşarak ilim âlemine hizmet etmiştir. Kitapların vakfedilmesi,
kütüphanelerin gelişmesinde de önemli bir rol oynamıştır.
Cami, medrese, hastane ve ribat yapılarına ait kitap
vakıfları yapılan cami ve mescitlerin bünyesinde ihtiyaç duyulan yazılı eserlerle
birlikte Kur’anı Kerimler burada hizmete sunulmuştur. İlk olarak vakfedilen
kitaplar Kur’an-ı Kerimlerdir diyebiliriz.
Tüm
vakıf kurucuları arasında vakıf belgesinin itimat edilip uygulanan tek tip bir
ifade tarzı yoktur. Kitapların üzerindeki yazı veya müstakil bir belge veya
mühür olarak çeşitli ifade tarzları görülmektedir.
Kitap vakıflarında bulunan listelerine baktığımızda,
listelerin belli bir kurala göre hazırlanmadığını, kitapların tam künyelerinin
verilmediğini, müelliflerinin yazılmadığını, sadece kitapların meşhur ve en
kısa ifade edilen isimlerinin yazıldığını görüyoruz.
Kitap ve özellikle
kütüphane vakfiyelerine göre; gerek
üstad, gerekse talebe bütün okuyucuların istedikleri kitaplar tereddüt
edilmeden, bekletilmeden verilecek, okuyucuya iyi muamele yapılacak,
okumalarına ve kitap çoğaltmalarına engel olunmayacaktır. Ancak kitaplardan
kütüphane içinde yararlanılacak, dışarıya katiyen kitap çıkarılmayacak, okuma
sırasında kitap kaybolmaması ve yaprak yırtılmaması için göz ucu ile okuyucular
kontrol edilecektir.
XV. yüzyılda belirli
konularda kadro ve koleksiyonlar kurulmaya başlayan Türk yazma
kütüphanelerinden birisi olma özelliğine sahip olan Yusuf Ağa Kütüphanesi’nde
gelenekleşmiş bir yönetim düzeni görülmektedir.
Konya'daki Yusuf Ağa Kütüphanesi, hem müstakil hem
de cami kütüphanesi karakterini taşımaktadır.
Kütüphanenin kurucusu,
kütüphanesine sürdürülebilir bir hizmet olması amacıyla birtakım kurallar
koymuştur. Vakfiyede geçen dönemine göre emsallerinin çok ilerisinde olan bu
kurallar günümüzde de kütüphanecilik için vazgeçilmez kurallar arasında
sayılabilir.
Konya kütüphaneleri
arasında, özellikle Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin gerek bina, gerekse koleksiyon
bakımından kendine has bir yeri bulunmaktadır. Kütüphanenin vakfiyesi ise, Türk
kütüphane hizmetlerinin, yönetim ve düzeninin tarihi tespit edilirken üzerinde
durulması gereken bir belgedir .
Kitapların konularına
gelince; Hadis, tefsir, fıkıh, kelam, akait, mantık, felsefe ile ilgili
kitapların yanında medreselerde okutulan; Arapça dilbilgisinin ikinci kademesi
olan “cümle yapısı ve kuruluşu” ile ilgili konuların anlatıldığı Nahiv dersinde
yaygın olarak okutulan kitaplar:
Birgivî Muhammed
Efendi’nin “Avâmil”, “İzhar” İbni
Hâcib’in “Kâfiye” İbni Hişâm’ın
“Mugni’l-Lebib” ve “Kavaidü’l-İ’rab”
İbni Mu’tî’nin “ed-Dürretü’l-Elfiyye” adlı eseri,“Molla Câmi” diye
bilinen “Kâfiye” şerhi dikkat çekmektedir. Ayrıca; Sarf dersi içinde okutulan
kitaplardan en meşhur olanları “Emsile”, “Binâ”, “Maksûd”, “İzzî”, “Merah” ve
“Kâfiye”, Belâgat alanında en yaygın olarak okutulan kitaplar “Muhtasar Meani”,
“Mutavvel”, “İzâh”, “Miftah”, Telhis”, “İsâm” ve Seyyid Şerif’in “Miftah Şerhi”
kitaplarına da rastlamaktayız. Kitapların mükerrerlerinin de pek bulunmaması da
dikkat çekicidir.
EKLER
IV. YUSUFAĞA KÜTÜPHANESİ VAKFİYESİ (Metin)
Valide
Sultan Kethüdası Yusuf ağanın vakıfnamesidir.
Vemâ
vecebe aleynâ…
Amma
ba'd, iş bu kütüphâne-i celilin bina ve inşâasına muvaffak olan eâzım-ı mülûk
ve'l-havâkîn ve efhâmı illa keüsrete ve's-selâtin, ve’s-sultân, İbni Sultan,
Sultan Selîm Han, ibni Sultan Mustafa Han Efendimiz Hazretlerinin mehd-i ülyâ-i
azimü's-şanları, eklîle-i mühâs- senât tâc-i ibtihâc-ı muhadderat Valide Sultan
Aleyhi'ş-şân-damet azemetehâ ve istidâmet devletihâ hazretlerinin kethüdâ-i âli
çayları devletli âtüfetli Yusufağa âmilehü Rabbihür-Rahîm (2a.)
bi-Lütfihi’l-ülyâ hazretleri vakfiye-i mâmülü'n-bihâlarında kütüphâne-i
merkumları içün bu veçhile şerâit-i vezâif ve zevâbıt-i masârıf-ı vesâir
kuyûd-ı şürûta riâyet-i meşrûtunu tahsis ve tayin buyururlar ki, Medine-i
Konya’da müceddeten binâ buyurdukları kütüphanede ziyb-i sutûr-ı tâdat ve
tafsîl-i kütüb-i mütenevie-i mevkûfe-i biadîlleri bicümletihâ ve merâtibihâ
vaz'ı mevâzî-i ve dolaplar ol veçhile ziybende-i bedâî olunup kütüb-i
mezbûrenin merâsim-i muhâfazalarına riâyet ve erbâb-ı istifâde ve istifâzeye
ale't-tevâlî hizmet içün bir kaç hâfız-ı kütüb tayini Lâbüt ve elzem. Belki
cümleden akdem ve ehem olmağla belde-i mezbûrede mukîm mu'temen ve müstakim
sâhib-i dâniş ve istîdad-ı memdûh-ı etvâr, hoş-nihâd, salâh-i diyânet ile
mevsûf hüsn-i hâlle i mârûf-u ahlâk-ı hamîde ve evsâf-ı pesendîde eshâbından
mümtaz ve müntehab sevâbık-ı ahvâlî mücerreb dört nefer kimesnelerin birisi
yevmî yüz akçe vazife ile hâfız-ı kütüb-i evvel ve birisi yevmî 90 akçe vazife
ile hâfız-ı kütüb-i sâni ve diğer iki nefer kimesneler dahî ihrâc-ı kütüb
hususunda mezburlara küllî iânet ve müsâraat ve yine mahallerine vaz’ında
taharri ve dikkat ve her veçhile bile tehâvün edâ-i hizmet eylemek şartıyla
yevmî ellişer akçe vazife ile yamağ-ı evvel ve yamağ-ı sâni olmak üzere tayin
ve tahsis ve her birinin(2b.) merâtibi tebyin olunup ancak meşâgıl-i şâire ile
iştigal bi’n-nefs hizmetlerinden müstelzim-i işgâl olmağla belde-i mezbûrede
emr-i maâşilarina kâfi ve bâligan mâ-bâlî idâre-i masârıflarına vâfî tâyin
olunan vezâyıf-ı mezkûreye kanâat-ı birle külli yevmin ve sâaten bi’n-nefs edâ-yi
hizmete sa’yi beliğ eyleyib vekâlet ve münâvebe suretleri veçhen mine’l vücûh
hilâf-i şartım olmağla ol vâdîlere mezbûrenin israrları olur ise cihetleri
ref-oluna ve her biri recül-i tam ve hidemâtında sâhib-i ihtimam olmak üzere
kuzât ve nüvvâb ve müderris ve hizmet erbâbın-dan küttâb ve eimme gurûh-ı
mekâsib-i şâire kaydıyla bi'n-nefs hizmete adîmü’l-iktidâr erbâb-ı hıref ve
sanayi’ ve tüccar mâkûlesinden olmamaları, dahi, şurût-ı kaviyye
vâcibetü'r-riâyetten olup mümâileyhim hâfız-ı kütüb ve yamaklar yevm-i cum'âdan
mâada haftada altı gün tülû-ı şemsden bir saat mürurunda bâb-ı kütüphâne-i
besmele ile feth edip erbâb-ı istifâdeye matlupları olan kütüb îtâ olunup
câmi-i şerîf'de salât-ı zuhur edâ olunacak miktar vakt-i ta'til ve vakt-ı asr’a
dek ke’l-evvel talebe-i kirâm istifâdeleri ile meşgul olup, kezâlik edâ-i
salât-ı asr miktarı zaman-ı tatil olunup bâde edâ-i salât-ı asr gurûb-ı şemse
bir saat kalıncaya değin sedd-i bab olunmayıp ale’s-sabah vârit olan erbâb-ı
istifâde ile hâfız-ı kütüpler(3a) ve yamaklar vâkıf-ı müşârileyhe itâla'llahe
ömrehû ve bekâuhû mütenâim-i nimet-i hayat bi’l berekât oldukça devam-ı ömür ve
selâmet-i bi-emrillâhi Teâlâ hıramân-ı dâr-ı bakâ olduklarında ruh-i
pürfütûhlarının mağfiret-ı rabb-ı rahîme mazhâriyeti içün birer Fâtiha-i şerîfe
ve üçer salevat-ı münîfe tilâvet ettikten sonra esâtize-i benâm ve talebe-i
kirâm hazıriyne matlubları olan kitapları bilâ tereddüt ve tevânî tevzi’ ve
îtâya mübâşeret ve bi’l-cümle tevârüt eden erbâb-ı istifâdeye her veçhile
muâmele-i bi'l-mücâmele olunarak mütâlâa ve istinsahlarına bilâ mümanaat
mekâdirlerine riâyet olunup ancak gerek mütâlâa ve gerek istinsahı fakat
derûn-ı kütüphaneye münhasır ve maksûr ve aslâ ve kat’â bir kıt’ası harice
ihraç olunmamak şartıyla muhassas ve mahsur olmakla velev maa’r-rehîn
ve’l-kefîl hâriçte istinsah ve intifâ içün ferd-i âferide'ye bir cilt kitab edâ
ve iâre olunmayıp lede'l-mütâlca ve'l-istinsâh gerek kitab zâyi' ve gerek evrak
kat’ olunmamasına hâ-fız-ı kütüpler ve yamâkân kûşe-i çeşm-i dikkat ile nâzikâne
im'an ve nezâret ve bâ'de itmâm-ı istifâde aynı ile mahallerine vaz' olunmasına
teyakkuz ve basîret üzre bulunulan ve belde-i merkûmeye vâye-i ruhâniyet ve
mâye-i feyz-i bereket olan Hazret-i Mevlânâ kaddese sırrehu'l-âlâda
seccâdenişin-i irşâd ve sâlik-i mesâlik-i hayr-u reşâd(3b) bulunan zevât-ı
meliki's-sıfat hazarât-ı ismi sâmi-i celâl ve fâtiha-i raht-ı meâl tilâveti
akabinde kezâlik mâdâm hayyen bi'd-devam ve’l-bekâ deymûmyyet-i selâmet ile
kâmurân ve muntakil-i dâru’r-rahmet olduklarında nâil-i ğufrân rabb-ı mennân
olmaları içün hayır dua ile yâd ve dünyevî ve uhrevî dilşâd buyurup, bu mesâi-i
meşkûre mukâbelesinde asıl vakfından yevmî 20’şer akçe ihdâ oluna ve fazl-ı
salâh ile müştehir fünûn-ı şeddâda tedris ve tâlîme muktedir bir zât-ı âlî-kadir
ale's-sabah ve bâde'z-zuhûr ve bâde'l-asr beher yevm üç defa tefsir ve hadîs-i
şerîf ve fikh-i mes'âdet redîf vesair ulûm-1 nâfia ve fünûn-1 mütedavile tedrîs
ve tâlimi ile kütübhane-i merkûmeye mülâsık cami-i mezkûr-ı pür-nûr'da neșr-i
ulûm ettikten sonra avâkıb derslerinde bi'l-cümle hüzzâr-ı meclis-i melâik
mecâlisi olan talebe-i kirâm ile kezâlik berdevâm-ı hayat-ı müstetâb oldukça
istidâmet-i ömr ve ikbâlleri ve lede'l-irtihâl zill-i zalil-i rahmette
istizlâlleri içün birer fatihâ-i Şerife ve üçer salavat-ı münife tilâvet ve bu
takrib ismini cerîde-i hasenâtta mezkûr ve sebt idüp hidmet-i mebrûresi
mukabelesinde müderris-i mümâ'ileyhe yevmî altmış akçe i'tâ oluna ve câmi-i
mezkûrun kayyûmu fakat bir nefer olup ikmâl-i hidemâtta diğer kayyûma dahî muhtaç
olmaktan nâși vakıflarından yevmî on akçe vazife verilmek üzere kıyâm-ı hizmete
(4a) kâdir bir kayyûm dahî ta'yin olunup kayyum-ı evvel bulunan kimesne dahi,
kayyûm-ı cedid ile küll-i yevmin hâs ü haşâktan câmi-i Şerîfi ve kütüphane-i
münîfi tanzîf ve tathirde sa'y u müzâheret içün mezbûr kayyum-i evvele dahî
yevmî on akçe verile. Ve iş bu vakf-ı şerîfin mürtezikalarının altı mâh güzeşte
vazifeleri recebü'l-mürecceb gurresinde ve diğer güzește altı mah vazifeleri
muharremü'l-harâm gurresinde, Âsitânede mukim asıl vakf mütevellîsi cânibinden
belde-i mezbûrede sâkin yevmî yirmi akçe vazife ile kâ'im-makam-ı mütevelli
olan kimesneye iki def'a pak hisâbınca nukûd-i ceyyide ve râyice olmak üzere
îsâl ve irsal olundukta ka'im-makam-ı merkûm hâkimü'l-vakt bulunan faziletlü
efendi ve müftî-i belde ve sâir vücûh-i ulemâ efendiler hazerâtı mahzarlarında
ba - ma'rifet-i şer'i kavim mürtezika yedlerine teslim ve alâ kaderi'l-hisas
tamamen tevzi' ve taksîm eyleyüp bu mukabelede erbâb-ı veza'iften cüz'î ve
küllî bir nesne taleb ve ahz eylemeyüp ba'dehû kabz u tesellümlerini mü'șir ahz
eylediği senedi, liecli't-tasdik mümâ-ileyhim hazerâtına temhîr ettürüp asıl
mütevelli tarafına ba's ü tesyir eyleye ve ka'im-makâm-ı mezbûr, beher sene
mâh-ı muharremü'l-haram ğurresinde fezâ'il-medâr-ı hâkimü'l-vakt ve müftî-i
belde ve sâ'ir vücûh-ı ulemâ efendiler hazerâtını kitab-haneye alâ
vechi't-tekrim da'vetidüp ber-vech-i tafsil mübeyyin mühr-i vakf ile (4b)memhûr
ve mu'anven defter-i kebir-i mu'teber kütübe bi'l-mukabele tatbîk ve kemâl ile
ihtiyât ve taharrî ile tedkik ve tahkik-i birle kütüb-i mezbûreyi cümle
muvâchesinde yegân yegan add u șümûr ve tecdid ü ta'mire muhtac olanlarını re'y
ü takdirleri ile termim ü tecdide ibtidâr-birle defter-i masârifini berây-ı
def-i şübhe ve tasdik. Kezâlik mümâ'ileyhim hazerâtina temhir ütahkik
ettirdikten sonra bi-aynihî defter-i mezbûri asıl mütevelliye ba's ü İsrâ ve
onlardan taleb ve istîfâ eyleye ve bermin-valmeşrûh yevm-i mukabelede
li-ecli'l-i'zûz ve'l-ihtirâm huzzar-ı mumâ'ileyhime ziyafet ve itâm ile
merâsim-i ikrâmi edâ ve hâkim efendiye yevmiyye nâmiyle yirmi guruş ihdâ edüp
kâ'im-makâm-ı mezbûre dahi yevm-i merkûm-i ziyafeti içün ta'amiyye ve
kahve-baha olmak üzere otuz guruş i'tâ oluna. Ve bâlâdam nufassalen bast u
temhid ve akvâ-yı șurûttan idüği teʼkid ü te'yid olunduğu üzere gerek hâfız-i
kütüblük ve gerek yamaklik cihâtı fakat emr-i muhâfazada küll-i ihtimâm ve
dikkat ve ta’yin olunan vezâif-i vâfîyelerine kanâ'at-birie bi'n-nefs külle
yevmin edâ-yı hizmet zımnında olmağla hilâf-ı şurût-i mü'ekkide ma'âzallah
mechûlü'l-ahvâl mekâsib-i sâ’ire ile sâhib-i işgâl sabî ve mürâhik ve nâehil ve
cühhâl mâkûlelerine verildiği sûrette ya külliyen terk-i hizmet, ya bi'n-nefs
edâ-yı hizmete âdem-i kudret-i takribi bir kaç akçe ücret ile bir-vech-i
vekâlet ve niyâbet-i bi-gâneleri istihdâma ihtiyaçları nümâyân ve bu sûrette
emr-i muhafazada tehâvün ve teksîrât vukû'undan başka el-iyâzu b'illahi Ta'âlâ
ibtâl-i vakf ve ta'til-i hayrâtı müstelzim nice mehâziri müstebân olmağla
cihât-ı mezbûre o misillu adîmü'l-istihâk eşhâs-ı nâ-ehle verilmekten
ale'd-devâm tevakki' ve mücânebet ve bâlâda mezkûr ahlâk u evsaf ile muttasif
erbâb-ı liyakatten olanlara tevcih olunmasına kemâl-i taharrî ile sa'y u dikkat
olunup bi-emri'illahi Ta'âlâ hâfız-ı kütüplerden ve yamaklardan ve sâ'ir
erbâb-ı vezâ'iften birisi rıhlet eyledikte sabi ve mürâhik ve nâ'ehl makûlesi
evlâdları mevcud olduğu halde ekser evkâfta müte'ârif olduğu misillu adem-i
ehliyyet ve istihkâkına bakılmayarak mücerred, babası nan-pâresi'dir, deyu tevcîh
olunmayup beyinlerinde yerine ale't-tertibi'l-âtî tevcih olunduktan sonra
yerine hâricden bir müstahikkı nasb ve ta’yin oluna. Hulûl-i ecel-i müsemma ile
hâfız-ı kütüb-i evvel irtihâl ederse, sâni, evvel ve yamağ-i evvel hâfiz-i
kütüb-i sâni ve yamağ-ı sânî evvel ve yerine sıfât-ı sabıka ile muttasif
hâriçten birisi yamağ-ı sânî ta'yin olunup kezâlik hâfız-i kütüb- sâni ve yamak
vefâtlarında tertib-i mezbûr düstûru-l-Amel ola ve kütüphane cihetlerine
mutasarrıf olanlara hizmetinden kelâl gelüp cihetini evkâf-i sâ'irede müteârif
olan misillu (5b) bir mikdar bedel-i kasr-ı yed ile murad eylediği kimesneye
ferâgat ve kasr-ı yed murad eder ise bir vech ile cevâz ve ruhsat verilmeyüp
edâ-yi hizmet eyledikçe cihetine mutasarrif olup terk-i hizmet eder ise ve yahut
kitab-hane cihetlerinden ve sâ'irden her kangisi ber-takrib, nâ-ehle tevcih
olunmuş bulunur ise yahût adem-i istikâmet ve bilâ-özr-i şer'i bi'n-nefs terk-i
hizmet ettiği zâhir olur ise bilâ- tevakkuf cihet-i ref ve diğer ehl-i
istihkâka tevcih oluna ve mahlûlen ve ref'en tevcili olunacak cihâtı
ka'im-makâm-ı mütevelli hakikati üzere inhâ ve inhâsını tasdik-i müş'ir
hâkimü'l-vakt ve müftî-i belde ve mevsüku'l-kelîm bir kaç vücûh-ı ulemâya
temhir ve imzâ ettirdikten sonra asıl mütevelli tarafına irsâl ve mütevelli-i
mümâ'ileyhe ber-tıbk-ı inhâ-yi mezbûr tekrar kendü inha-șı mu'cebince
bâ-işaret-i âliyye-i hazret-i şeyhü-i-islami tevcih ve ihsan buyurulmasına
sa'y-i bi-hümâl eyleye.
FOTOĞRAFLAR
Fotoğraf
1.
Fotoğraf
2.
Fotoğraf
3.
Fotoğraf
4. Şehdî Osman Efendi'nin vakfettiği kitaplar üzerindeki mührü.
Fotoğraf 5. Şeyh Ahmed Efendi'nin Kitap Vakfı, KŞS 19/105-1 (10 Muharrem 1084 / 27 Nisan 1673).
Fotoğraf 6. KŞS
19/105-1 (10 Muharrem 1084 / 27 Nisan 1673).
Fotoğraf 7. KŞS 62/37-2 (23 Rebî'ü'1-âhir
1188 / 3 Temmuz 1774).
Fotoğraf 8.
KSŞ 103/72-2.
Fotoğraf 9. KSŞ 103/72-3.
Fotoğraf 10.
KŞS 103 134-3 (15 Şa'bân 1302 / 30 Mayıs 1885).
Fotoğraf 11. KŞS
106 / 72-73-1 (27 Ramazân 1310 / 14 Nisan 1893). Vakfedilen kitapların listesi
72. sayfada verilmektedir.
Fotoğraf
12. VGMA, d. 582-1, sa. 119, s.80.
|
|
Fotoğraf
13. VGMA, d. 449, sa.109, s.1.
Fotoğraf 14. VGMA’de 993-619-10-9.
Fotoğraf 15. VGMA 1144-357-331.
KAYNAKÇA
Sefa ODABAŞI, “İhsan Ahmed (KORUCUOĞLU)’in “Konya Tarihçesi”, Yeni İpek Yolu KTO Dergisi, Konya IV,
(Özel Sayı), (Ed. Yusuf KÜÇÜKDAĞ),
(Aralık 2001).
Barış
SARIKÖSE, “Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin
Kuruluşu ve Tarihî Geçmişi”, Karatay Tarih-Kültür-Sanat, Konya 2012.
Barış
SARIKÖSE, Sille Bin Yıllık Birliktelik,
Çizgi Kitabevi, Konya, 2009, s.200-201.
Barış SARIKÖSE, Yusuf KÜÇÜKDAĞ-
Caner ARABACI, “Selçuklular ve Konya”,
Selçuklu Belediyesi Yay., Konya, 1994.
Bekir
ŞAHİN, Konya’nın Kırk Kütüphanesi,
Konya, 2017.
Caner
ARABACI ““Yusufağa Kütüphanesi ve
Kütüphanecilik Anlayışının Dünü Üzerine” Bilgi Yolu Dergisi Konya 2002.
İzzet
SAK, Kadı Sicilleri Işığında Konya’da
Yapılan Vakıflar (1650-1910) Konya 2012, s.178.
KSŞ 103/72-2.
KSŞ 103/72-3.
KSŞ 103/72-4.
KŞS 103 134-3.
KŞS 103 172-5.
KŞS
106/73-1.
KŞS 109 /9-4.
KŞS 12 101-1.
KŞS
151, 5-6.
KŞS 151, s.2-3.
KŞS 19/105-1.
KŞS 19/105-1.
KŞS
62/37-2.
KŞS 62/37-2.
KŞS 86/155-1.
KŞS,
91/215-2.
M.
Zeki Oral, “Kitap Kitabeleri”, Anıt,
Şubat 1949, YıI: I, S.I, s.5.
Mehmet Akif ERDOĞDU, “Murad
Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilâyetinde Vakıflar”, Tarih İncelemeleri Dergisi, XVIII, Sayı/Number:1,
Temmuz/July 2003, s.139-142.
Muhittin TUŞ, Sosyal ve Kültürel Açıdan Konya, Tablet Yay., Konya, 2007.
Müjgân
CUNBUR, “Yusuf Ağa Kütüphanesi ve
Kütüphane Vakfiyesi, Ankara, 1963, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.1, S. 1,
s.203-217.
Müjgân
Cunbur. “Yusuf Ağa Kütüphanesi ve Kütüphane Vakfiyesi” Ankara,
1963, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.I, S.1,
Müjgân
Cunbur: “Vakfiyelere Göre Eski Türk Kütüphanelerinin Yönetimi”, Türk
Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 1962, C. XI, S. l-2.
Nafiye Nihan Yıldız, XIX. Yüzyıl Seyahatnamelerine Göre Osmanlı Kitap
Kültürü ve
Kütüphaneler,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü,
İstanbul 2019.
Tuca
ÇAVDAR, “Vakıf Kütüphaneleri”, Vakıflar
Dergisi Özel Sayısı.
VGMA,
d. 449, sa.109, s.1.
VGMA,
d. 582-1, sa. 119, s.80.
Yahya
Mahmud CÜNEYD, “İslam Âleminde Vakıf Kütüphaneciliğin Doğuşu ve Gelişimi:
Kültür Mirasının İçeriği”, Süleyman
Çevik (ed.), Süheyl Sapan (çev.), İstanbul. (2009).
* Konya Yazma Eserler Bölge Müdürü.
[1] Nafiye
Nihan Yıldız (2019), XIX. Yüzyıl
Seyahatnamelerine Göre Osmanlı Kitap
Kültürü ve
Kütüphaneler, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul 2019,s.1.
[2] Bekir ŞAHİN, Konya’nın Kırk Kütüphanesi, Konya, 2017,
s.54.
[3] A. Sefa ODABAŞI,
“İhsan Ahmed (KORUCUOĞLU)’in “Konya Tarihçesi”, Yeni İpek Yolu KTO Dergisi, Konya IV, (Özel Sayı), (Ed. Yusuf KÜÇÜKDAĞ), (Aralık 2001), s.8.
[4] Barış SARIKÖSE, Sille Bin Yıllık Birliktelik, Çizgi
Kitabevi, Konya, 2009, s.200-201.
[5] KÜÇÜKDAĞ-
ARABACI, aynı eser, s.285
[6] Barış SARIKÖSE,
“Yusuf Ağa Kütüphanesi’nin Kuruluşu ve Tarihî Geçmişi”, Karatay
Tarih-Kültür-Sanat, Konya 2012, s.708.
[7] Tuca ÇAVDAR, “Vakıf Kütüphaneleri”, Vakıflar Dergisi
Özel Sayısı, s.54-57.
[8] İzzet SAK, Kadı Sicilleri Işığında Konya’da Yapılan Vakıflar
(1650-1910) Konya 2012, s.178.
[9] Şahin, aynı eser, s.54.
[10] Müjgân CUNBUR, “Yusuf Ağa Kütüphanesi ve Kütüphane
Vakfiyesi, Ankara, 1963, Tarih Araştırmaları Dergisi, C.1, S. 1, s.203-217.
[11] Sak, aynı eser, s.178.
[12] Müjgân Cunbur.
“Yusuf Ağa Kütüphanesi ve Kütüphane Vakfiyesi” Ankara, 1963,
Tarih Araştırmaları Dergisi, C.I, S.1, s.212.
[13] Müjgân Cunbur: “Vakfiyelere
Göre Eski Türk Kütüphanelerinin Yönetimi”, Türk Kütüphaneciler Derneği
Bülteni, 1962, C. XI, S. l-2. s.3-21
[14] Muhittin TUŞ, Sosyal ve Kültürel Açıdan Konya, Tablet
Yay., Konya, 2007, s.168.
[15] Sarıköse, aynı eser, s.708.
[16] M. Zeki Oral, “Kitap Kitabeleri”, Anıt, Şubat 1949,
YıI: I, S.I, s.5.
[17] KŞS 151, s.2-3.
[18] Şahin, aynı eser, s.54.
[19] Barış SARIKÖSE,
Yusuf KÜÇÜKDAĞ- Caner ARABACI, “Selçuklular
ve Konya”, Selçuklu Belediyesi Yay., Konya, 1994, s.192-193.
[20] Tuş, aynı eser, s.168.
[21] Mehmet Akif
ERDOĞDU, “Murad Çelebi Defteri: 1483 Yılında Karaman Vilâyetinde Vakıflar”,
Tarih İncelemeleri Dergisi, XVIII,
Sayı/Number:1, Temmuz/July 2003, s.139-142.
[22] Sarıköse, aynı eser, s.708.
[23] KŞS 151, 5-6.
[24] Şahin, aynı eser, s.54.
[25] Caner ARABACI ““Yusufağa Kütüphanesi ve Kütüphanecilik
Anlayışının Dünü Üzerine” Bilgi Yolu Dergisi Konya 2002, S2, s.7.
[26] KŞS, 91/215-2.
[27] Şahin, aynı eser, s.54.
[28] Yahya Mahmud
CÜNEYD, “İslam Âleminde Vakıf Kütüphaneciliğin Doğuşu ve Gelişimi: Kültür
Mirasının İçeriği”, Süleyman Çevik
(ed.), Süheyl Sapan (çev.), İstanbul. (2009),
s.34-40.
[29] KŞS 12 101-1.
[30] Sadreddîn
Konevî'nin çoğu Selçuklu dönemine ait zengin bir yazma eserler kütüphanesi
vardı. Bunlardan 164 kitap bugün Karatay Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi
Müdürlüğü Koleksiyonu’nda yer almaktadır. Bir kısmı da İstanbul’da Türk ve
İslâm Eserleri Müzesi'ndedir.
[31] Sak, aynı eser,
s.178.
[32] KŞS 19/105-1. Daha
sonraki tarihlerde kütüphane görevlilerinin vâkıfların bu şartlarına pek
uymadıkları görülmektedir. Vakfedilen kitaplar vakıf ve mülkiyeti devredilemez
eşya olarak verilmekte idi ise de kütüphane memurları, birçok hallerde akla
hayâle sığmaz bir sahtekârlıkla, bu değerli eserlerin yalnız kaybolmasına göz
yummakla kalmamışlar, bu işe ön-ayak da olmuşlardır.
[33] KŞS 19/105-1.
[34] KŞS 62/37-2.
[35] KŞS 62/37-2.
[36] KŞS 86/155-1.
[37] KSŞ 103/72-2.
[38] KSŞ 103/72-3.
[39] KSŞ 103/72-4.
[40] KŞS 103 172-5.
[41] KŞS 103 134-3.
[42] KŞS 106/73-1.
[43] KŞS 109 /9-4.
[44] VGMA, d. 582-1,
sa. 119, s.80.
[45] VGMA, d. 449,
sa.109, s.1.
Yorumlar